Arama

Masal Nedir?

Güncelleme: 13 Aralık 2018 Gösterim: 149.746 Cevap: 8
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
23 Şubat 2007       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!

masal

Ad:  1.jpg
Gösterim: 1363
Boyut:  39.2 KB
olağanüstü öğe, kahraman ve olaylara yer veren öykü.
Sponsorlu Bağlantılar

Masal terimi öncelikle, sözlü geleneğin, ürünü olan Külkedisi ve Çizmeli Kedi gibi halk öykülerini kapsar. Ama Oscar Wilde’ın The Happy Prince'i (1888; Mutlu Prens, 1960) gibi, sözlü gelenekle ilgisi olmayıp edebi yönü ağır basan bazı yapıtlar da bu tür içinde ele alınır.

Türleri ve özellikleri


Halk masalları, Antti Aarne ve Stith Thompson’m hazırladığı The Types of the Folktale (yb 1964; Halk Masalı Türleri) adlı uluslararası masal katalogunda dört grupta toplanmıştır:
1) Hayvan masalları,
2) asıl masallar (olağanüstü ve gerçekçi masallar),
3) güldürücü öyküler, nükteli fıkralar ve yalanlamalar,
4) zincirleme masallar.

Bunlardan hayvan masalları, genellikle kısa masallardır. En eski masal örneklerinden, Sanskrit dilinde yazılmış Pançatantra, bu kitabın Arapça çevirisi Kelile ve Dimne ve Aisopos masalları, hayvan masallarının temel kaynaklarıdır. Sonraki yüzyıllarda da başta La Fontaine olmak üzere birçok yazar bu türün yeni örneklerini vermiştir. Şeyhî’nin Harname’si türün divan edebiyatındaki başarılı örneklerindendir. Bir başka örnek de, Ferideddin Attar’ın bütün kahramanları hayvanlardan oluşan Mantıku'Tayr (1944-45; 2 cilt) adlı mesnevisidir. Mevlânâ da Mesnevi1 sinde hayvan masallarına yer verir. Bu masallarda hayvanlar, “teşhis” (kişileştirme) ve “intak” (konuşturma) sanatı yoluyla insan tiplerini canlandırır ve masalın sonunda bir ibret dersi yer alır.

Olağanüstü masallarda, olağan varlıkların yam sıra cin, peri, dev, ejderha gibi olağanüstü varlıklara yer verilir. Gerçekçi masalların başlıca kahramanlan ise padişahlar, vezirler, zengin tüccarlar, sıradan ve yoksul insanlar, hırsızlar ya da haydutlar gibi gerçek dünyadan alınma kişilerdir. Bu kişilerin başından geçen olayları anlatan bu masallarda, dinleyicileri kötülere karşı uyarmak, zekâyı ve sağduyuyu yüceltmek amacı güdülür.

Yalanlamalı masallar, ödülün en şaşırtıcı yalanı uydurana verildiği bir yalan yarışmasında anlatılan masallardır. Bu masallarda abartma, övünme ve böbürlenmeye alabildiğince yer verilir. Zincirleme masalların kahramanları çoğunlukla hayvanlar olmakla birlikte, bunlar hayvan masalları gibi ders vermeyi amaçlamayıp yalnızca eğlendirmeye ve şaşırtmaya yöneliktir. Bu masalların temel kuruluş özelliği, sıkı bir mantık bağıyla .birbirine bağlanan küçük ve önemsiz bir dizi olayın art arda sıralanmasıdır. Masallar eğlendirici ve eğitici olmanın yanı sıra, dinleyicide toplumsal normların yerleşmesinde de önemli bir rol oynar. Örneğin, daha çok Afrika’ya özgü “ikilem masalları” ahlaki bir belirsizlikle biter ve masalın sonunda dinleyici anlatılan sorunun doğru çözümünü düşünmeye çağrılır. Kötü kalpli ve zalim bir adam olan babasıyla onu büyüten iyi kalpli üvey babası arasında kalan bir delikanlının öyküsü bu türe örnek verilebilir.

Bir başka örnekse, aynı kızla evli üç kardeşle ilgilidir. Kardeşler hep birlikte garip bir ülkeye giderler. Bir gece kız bir hırsız tarafından öldürülür. O gece kızla uyuyan büyük kardeş olduğundan, herkes ondan kuşkulanır ve ölüme mahkûm edilir. Ama büyük kardeş ölmeden önce gidip babasını görmek için izin ister. Dönmesi gereken zamanda dönmeyince ortanca kardeş ağabeyi yerine ölmeyi kabul eder. Tam öldürüleceği an, küçük kardeş katilin kendisi olduğunu “itiraf eder”. O sırada, cezasını çekmek için büyük kardeş geri döner. Masalın sonunda dinleyicilere hangi kardeşin daha soylu davrandığı sorulur. Masalların bir başka işlevi de, içinde doğdukları topluluğun korkularını, başarısızlıklarını ve ideallerini yansıtmaktır. Örneğin, daha çok Uzakdoğu kültürleriyle Amerika Yerlileri ve Afrika kabileleri arasında yaygın bazı masallar, büyülü güce sahip insan-hayvan karışımı bir yaratığın düzenbazlıklarını konu alır.

Masal kahramanı bu yaratık, topluluk üyelerince bazen kötü bir ruh, bazen bir yaratıcı, bazen bir yarım akıllı, bazen de bir hilekâr olarak görülür. Bütün bu yönleriyle de, ait olduğu kültürün düş ve korkularını ifade eder. Çeşitli kültürlerde birbirine çok benzeyen masal örneklerine rastlanır. Bu masalların ilk olarak nerede ortaya çıktıkları ise bilinmemektedir. Batı’da masallar üzerine ilk sistemli araştırmalar 19. yüzyılda başlamıştır. Masalların kökenini ilk araştıran da Wilhelm Grimm’dir. Grimm’in öncüsü olduğu “mitolojik okul” sonradan Max Müller gibi araştırmacılarca geliştirilmiştir. Bazı başka araştırmacılar, Avrupa masallarının kökenini Hindistan’da aramışlardır. Bu görüşün son temsilcilerinden Emanuel Cosquin ise, masalların birkaç büyük merkezden dünyaya yayıldığını, Hindistan’ın da bu merkezlerden biri olabileceğini ileri sürmüştür. Masalların kökenini topluluklann ayin ve törenlerinde arayan araştırmacılar da vardır. Sigmund Freud, masalları bastırılmış arzuların düş biçiminde ortaya çıkması olarak açıklamış, kendisini izleyen Alman halkbilimci Friedrich von der Leyen de masallardaki düş öğesini vurgulayan bir kuram geliştirmiştir. Freud’un yahı sıra Cari Jung ve Bruno Bettelheim gibi 20. yüzyıl psikologları da masallarda işlenen öğeleri insanın evrensel arzu ve korkularının ifadesi olarak yorumlamışlardır. Bettelheim The Uses of Enchantment (1976; Büyünün Yararları) adlı yapıtında, çoğu halk masalında görülen acımasız ve keyfi özelliklerin çocuğun ergenleşmesi üzerindeki eğitici işlevini vurgulamıştır.

Batida masal


Birçok halkbilimci, Batı edebiyatının büyülü ve olağanüstü öğelere yer veren halk masallarını Almanca Mar- chen terimiyle karşılar. Büyülü bir güce ya da özel bilgi ve yeteneklere sahip kahramanian ve bu kahramanların doğaüstü yaratık ya da nesnelerle karşı karşıya gelmesini anlatan bu masallar, genellikle “bir varmış bir yokmuş” türünden bir girişle başlar; belirsiz bir zaman ve yerde geçer. Konu çoğu zaman, kahramanın normal olarak yenemeyeceği güçlükleri bazen kendi başına, bazen de doğaüstü güçlerin yardımıyla yenmesidir. Karakterler kötü kalpli üvey anneler, aptal devler ya da yakışıklı prensler gibi stilize edilmiş tiplerdir. Anlatılanlar okurun yakından tanıdığı bir dünyayla ilgilidir; çünkü bu masallar köylülerin ya da değirmenci, terzi ve demirci gibi zanaatçıların günlük yaşamlarından beslenir. Çok eski çağlarda ortaya çıkmış masallar ise o dönemlerin toplumsal olgularını, örneğin anaerkilliği ya da eski evlilik törenlerini ve miras biçimlerini yansıtır. Çoğu zaman yoksul ya da kimsesiz olan masal kahramanı, şansının, zekâsının ya da büyülü güçlerin yardımıyla krala ulaşır ve kızıyla evlenerek krallığın vârisi olur.

Sözlü geleneğe dayanan masallarla yazılı olanları ayırt etmek çoğu zaman zordur; çünkü eski çağlardan beri halk masalları yazılı edebiyata kaynaklık etmişler, edebi masallar da şu ya da bu biçimde yeniden sözlü geleneğe dönmüşlerdir. Örneğin, Gi- anfrancesco Straparola’nın Piacevoli notti (1550-53; Hoş Geceler) ve Giambattista Basile’nin Lo cunto de li cunti .(1634; Öykülerin Öyküsü) gibi ortaçağ İtalyan masal derlemeleri, “Pamuk Prenses” ve “Uyuyan Güzel” gibi masalların oldukça edebi bir üslupla işlenmiş örneklerini içerir. Fransız yazar Charles Perrault’nun “Kül kedisi”, “Kırmızı Şapkalı Kız” ve “Güzel ve Çirkin” gibi masalları da içeren Contes de ma mere l’oye (1697; Kaz Anamın Öyküleri) adlı kitabı büyük ölçüde sözlü geleneğe bağlıdır. Grimm Kardeşler ise Kinder-und Hausmarchen"deki (1812-22, 5 cilt; Çocuk ve Ev Masalları) masalları doğrudan doğruya sözlü kaynaklardan derlemişlerdir.

Edebi masallar ise Alman romantizmi döneminde Göethe, Ludwig Tieck, Clemens Brentano ve E. T. A. Hoffmann, Victoria dönemi İngiltere’sinde de The King of the Golden River’m (1851; Altın Irmağın Kralı) yazarı John Ruskin ve The Water-Bab ies" in (1863; Su Bebekleri, 1944) yazarı Charles Kingsley tarafından kaleme alınmış, ama bu masalların çok azı popüler kalabilmiştir. Masal türünün ustası ise, yapıtları geleneksel halk masalları kadar yaygınlıkla okunan DanimarkalI yazar Hans Christian Andersen’dir. Andersen’in masalları kaynağını halk efsanelerinden almakla birlikte, o dönemin toplumuna yönelik yergiler ve otobiyografik öğeler taşıyan, kişisel bir üslupla yazılmış yapıtlardır.

Türklerde masal


Öteki Müslüman Doğu halkları gibi Türkler de Hint, Arap ve İran kökenli masallara büyük ilgi göstermişlerdir. Çeviri ve uyarlama yoluyla Türkçeye kazandırılan Kelile ve Dimne, Binbir Gece Masalları, Binbir Gün Masalları, Bahtiyarname, Kırk Vezir Hikâyesi, Yedi Âlimler Hikâyesi, Sindbadname ile ferec bade’ş şidde türü yapıtlar hem sevilerek okunmuş, hem de Türk halk masallarını konu ve motif bakımından çok etkilemiştir. Kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte sözlü gelenekten derlendiği sanılan ilk Türkçe masal kitabı Billur Köşk Masalları"dır.

Türk masallarının biçimsel özelliklerinden biri, masalın başında, uygun yerlerde ortasında ve sonunda tekerleme adlı kalıplaşmış sözlere yer vermesidir. Türk masallarına özgü olan bu tekerlemeler, masal anlatıcısının giriş bölümünde dinleyicileri masala hazırlamasını ve dinleyicinin masalda anlatılanları hayal ürünü de olsa, çok eskiden gerçekleşmiş olaylar olarak kabul etmesini sağlar. Masal ortasındaki tekerlemeler, bölümler arasındaki bağlantıyı ve geçiş yerlerini göstermek, sonundakiler ise olayın mutlulukla bağlandığını vurgulamak ve masal kahramanları, anlatıcı ve dinleyenler için iyi dilekleri belirtmek amacına yöneliktir. Türk masallarında yaygınlıkla rastlanan kahramanlar arasında, padişahın üç oğlu içinde sivrilen küçük oğlu, padişahın devlerin elinde tutsak kalmış kızları, yoksul bir adam ya da dul bir kadının beceriksiz biriyken zamanla yiğit bir delikanlı olan oğlu, pek çok güçlüğü akimın ve doğaüstü güçlerin yardımıyla yenen Keloğlan, yılan ya da başka bir görünüm içindeyken silkinip eski kimliğine kavuşan şehzadeler, sultanlar, üvey anne ve onun etkisindeki öz babanın kötü davrandığı çocuklar sayılabilir. Bu masallarda ayrıca, uzak ülkelerden gelen bezirgânlara, insanlarla konuşan ve onlara yardım eden hayvanlara ve büyülü eşyalara yer verilir.

Türk masalları 18. yüzyıl sonlarında Batılı araştırmacıların ilgisini çekmeye başlamıştır. Türk masalları üzerine yayımlanmış en eski derleme, Fransa kralı XVI. Louis’nin çevirmen ve yazmanı M. Digeon’a aittir. Nouveaux Contes Turc et Arabes (1781; Yeni Türk ve Arap Masalları) adlı bu yapıtın ikinci cildinde üç Türk masalı yer alır. Vasili Radlov’un Türk halk edebiyatından yaptığı derlemeleri içeren 10 ciltlik Proben aer Volksliteratür der türkischen Stamme (1866-1907; Türk Kavimlerinin Halk Edebiyatından Örnekler) adlı yapıtıyla Macar Türkolog Ignâcz Künos’un 1887-1907 arasında beş cilt olarak yayımlanan masal kitaplarında da, Anadolu ve Rumeli’den derlenmiş çok sayıda masal bulunmaktadır.

Türk masallarını derleme, yayımlama ve inceleme çalışmaları Cumhuriyet döneminde yoğunlaşmış, Ziya Gökalp, Eflatun Cem Güney, Tahir Alangu ve Naki Tezel derledikleri masalları edebi bir biçim vererek yayımlamışlardır. Başta Pertev Naili Boratav olmak üzere, Mehmet Tuğrul, Warren Walker, Barbara Walker ve Ahmet Edip Uysal gibi yazar ve araştırmacılar da Türk masalları üzerine derleme ve incelemeler yapmışlardır. Boratav, W. Eberhard’la birlikte hazırladığı Typen türkischer Volksmarchen (1953; Türk Halk Masallarının Tipleri) adlı çalışmada, 2.500 Türk masalını inceleyerek 378 masal tipine yer verir. Yakın dönemde Saim Sakaoğlu, Bilge Seyidoğlu, Umay Günay ve Ali Berat Alptekin’in Anadolu masalları üzerine yaptıkları derleme ve incelemeler de hem içerdikleri metinler, hem de Antti Aarne, Stith Thompson ve Vladimir Propp gibi ünlü araştırmacıların yöntemlerini Türk masallarına uygulamaları bakımından önemlidir.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 13 Aralık 2018 13:36
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Lavie - avatarı
Lavie
Ziyaretçi
21 Mart 2008       Mesaj #2
Lavie - avatarı
Ziyaretçi

MASALIN ÖZELLİKLERİ


Olağanüstü öğe, kahraman ve olaylara yer veren öykülerdir. Masal terimi öncelikle, Sindrella, Çizmeli Kedi gibi sözlü geleneğin ürünleri olan halk öykülerini kapsar. Ama sözlü gelenekle ilişkisi olmayan edebi yönü ağır basan bazı eserler de bu türün içinde yer alır. Halk masalları 4 temel grupta toplanır: Hayvan masalları, olağanüstü ve gerçekçi masallar, güldürücü öyküler, zincirlemeli masallar.
Sponsorlu Bağlantılar
Hayvan masalları genellikle kısa masallardır. La fontaine masalları bu türün en güzel örnekleridir. Şeyhi’nin Har-name adlı eseri de Divan edebiyatındaki hayvan masalları türüne örnek gösterilebilir.
Olağanüstü masallarda, olağan varlıkların yanı sıra cin, peri, dev, ejderha gibi olağanüstü varlıklara da yer verilir. Gerçekçi masalların başlıca kahramanları ise padişahlar, vezirler, prens ve prensesler, zenginler, hırsızlar ya da haydutlar gibi gerçek hayattaki kişilerdir.
Güldürücü masallar okuyan ve dinleyeni eğlendirmeyi amaçlayan masallardır.
Zincirleme masallarda sıkı bir mantık bağıyla birbirine bağlanan, küçük ve önemsiz bir dizi olay art arda sıralanır.

Masallardan çıkartılacak dersler


Sinderella: Hatun kısmının gece 12.00'den sonra sokakta işi yoktur .
Uyuyan güzel: Bir kız kendisini öpen ilk erkekle evlenir ve onunla sonsuza kadar mutlu yaşar.
Hansel ile gretel: Masal kahramanlarının sayısı arttıkça IQ'ları düşer... Çikolatadan evler yenmemelidir.
Kırmızı başlıklı hanım kız: Sokakta her gördüğün zibidiyle konuşma.
Çirkin ördek yavrusu: Ortaokulda size imalı bakışlar atan gözlüklü tombul kızla/çocukla dalga geçip aşağılamayın, bir beş sene sonra afet olur ağzınız açık kalır, ağlarsınız. (çok doğru)
Ali baba ve kırk haramiler: Password'ler iyi saklanmalı onun bunun yanında bağırarak söylenmemelidir.
Alice harikalar diyarında; Her bulduğunu ağzına sokma
Heidi: Akıllı kızlar patikalarda neyin keçi kovalamazlar.
Alaaddin: Sokakta her bulduğunu karıştırma..
Pamuk Prenses: Hiç tanımadığınız biri size elma verirse sakın yemeyin!
Rapunzel: Bi kuleye kapatıldıysanız kaçmak için saç uzatmayın uçmayı öğrenmek daha kısa sürer.
Pinokyo: Baban marangozsa asla yalan söylemeyeceksin.
Son düzenleyen Safi; 7 Mayıs 2017 16:04
sanar - avatarı
sanar
Kayıtlı Üye
17 Ekim 2008       Mesaj #3
sanar - avatarı
Kayıtlı Üye
Ad:  2.JPG
Gösterim: 1199
Boyut:  54.0 KB

MASAL


1.Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî türdür.
2.
Genellikle nesir şeklindedir. İstisna olarak bazı masallarda manzum parçalara da rastlanabilir. Masallar fıkra ve efsaneye göre uzun, destan ve halk hikâyesine göre kısadır. Masalların belirli yerlerinde klişe sözler (formeller) yer alır. Genellikle halka hitap ettiği için sade bir dil kullanılır.
3.Masallarda yer ve zaman belli değildir.
4.
Masallar üç bölüme ayrılır:

a) Başlangıç (tekerleme) :
Bütünüyle kelime oyunlarından, birbiriyle pek ilgisi olmayan ama dinle­yicinin ilgisini masala çekmek için bir araya getirilmiş sözlerden meydana getirilir. Dinleyiciyi masal âlemine hazırlar.

b) Asıl masal:
Masal olaylarının anlatıldığı bölümdür. Kendi içinde giriş, gelişme, sonuç bölümler vardır.

c) Masal Sonu:
Başlangıç gibi bir tekerlemeden oluşur.

5.
Halk masalları 4 temel grupta toplanır:
Hayvan masalları,
olağanüstü ve gerçekçi masallar,
güldürücü öyküler,
zincirlemeli masallar.

  • Hayvan masalları genellikle kısa masallardır. La Fontaine masalları bu türün en güzel örnekleridir. Şeyhi'nin Harname adlı eseri de Divan Edebiyatı'ndaki hayvan masalları türüne örnek gösterilebi­lir.
  • Olağanüstü masallarda, olağan varlıkların yanı sıra cin, peri, dev, ejderha gibi olağanüstü varlıklara da yer verilir. Gerçekçi masalların başlıca kahramanları ise padişahlar, vezirler, prens ve prensesler, zenginler, hırsızlar ya da haydutlar gibi gerçek hayattaki kişilerdir.
  • Güldürücü masallar okuyan ve dinleyeni eğlendirmeyi amaçlayan masallardır.
  • Zincirleme masallarda sıkı bir mantık bağıyla birbirine bağlanan, küçük ve önemsiz bir dizi olay art arda sıralanır.
6.Masallar öyle bir gür kaynaktır ki bu kaynaktan birçok bilim yararlanır. Masallar bir millet için zengin hazinelerdir. Milletlerin seciyeleri, ülküleri masallarda gizlidir. Halk medeniyetinin izlerini masallardan çıkarmamız mümkündür.

7.
Masal, her şeyden önce dilcilerin yararlandıkları bir kaynaktır. Bundan başka masal, bir toplumbi­limci için toplumun ana unsurlarını nitelendirmede, halk kültürünün temellerini araştırmada zengin bir kaynaktır. Tarihçi için masal bazı önemli tarihî olayların aydınlanmasında değerli bir belge ola­bilir. Çocuk eğitiminde de masalların çok önemli rolü vardır. Hikâyeci, romancı, şair, oyun yazarı, hatta senaryo yazarı masallardan çok ilgi çekici konular meydana getirebilir.

Masalı diğer türlerle (destan, efsane) şöyle karşılaştırabiliriz:

MASAL - DESTAN


a- Benzer Yönler:
1.
Her iki türde de olağanüstü kahramanlar ve olaylar vardır.
2.
Asıl kahramanlar ön plandadır. Kahraman; gücü, kuvveti temsil eder, her zaman doğruyu yapar.
3-Her iki türde de bezer motifler vardır. Rüya, aksakallı ihtiyar, kırklar ...

b- Farklı Yönler:
1.
Masal, hayal mahsulüdür. Destanlarda ise olağanüstü olaylarla gerçek olaylar birleştirilmiştir.
2.
Destanlarda zaman ve mekân kavramı belirlidir. Masallarda ise belli değildir.
3.
Destanların hususî anlatıcıları vardır. Manzumdurlar (Zamanla nesir hâline gelmişlerdir.)- Saz eşli­ğinde söylenirler. Masalların da hususî anlatıcıları vardır, nesir şeklindedirler. Saz eşliğinde söylen­mezler.
4.
Masallarda amaç bir ders vermektir. Destanlardaki amaç ise bir milletin geçmişini anlatmaktır.

MASAL-EFSANE


a- Benzer Yönler:
1.
Her iki türde de olağanüstülük vardır.
2.
Nesir şeklindedirler.
3.
Ele alman konular bakımından geniştirler.
4.
Her iki tür de belirli bir zamana bağlanamaz. (Dinî efsaneler, menkıbeler hariç.)
5.
Benzer motifler bulunabilir.

b- Farklı Yönler:
1.
Efsane masala göre kısadır.
2.
Efsanenin inandırıcılık özelliği vardır.
3.
Efsanenin dinî yönleri daha fazladır.
4.
Efsanenin özel anlatıcıları yoktur. Masallarda vardır.
5.
Masallar çoğunlukla mutlu sonla biter. Efsaneler ise kötü bir sonla biter.
6.
Masallarda kalıplaşmış ifadeler (tekerlemeler vs.) vardır. Efsanelerde ise yoktur.

Türk Dili ve Edebiyatı ÖğretmeniOrhan EREN
Son düzenleyen Safi; 13 Aralık 2018 13:36
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Mayıs 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Masal
Masal, sözlü halk hikâyesi. Olağanüstü öğe, kahraman ve olaylara yer veren yaşanmamış öykülerdir.

Masallarda yer ve zamana bağlılık yoktur. Masal terimi öncelikle, Külkedisi, Ali Baba ve Kırk Haramiler, Keloğlan Üç Yudum Su gibi ulusal ve uluslararası sözlü geleneğin ürünleri olan halk öykülerini kapsar. Ama sözlü gelene]le ilişkisi olmayan edebî yönü ağır basan bazı eserler de bu türün içinde yer alır. Genellikle masallar "masal anaları" tarafından kendisini dinlemeye hazır topluluklara anlatılır. Daha sonra derlemeciler tarafından yazıya aktarılır. Türk masalları, dünya edebiyatının baş köşesinde yer alır.

Masalların bölümleri
Türk masalında üç bölüm vardır.
  • Tekerleme (masal başı).
  • Asıl bölüm (masalın kendisi).
  • Masal sonu (üç elma).
Tekerleme örneği
"Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde!" dedikleri bir günde, memleketin birinde, insanın kıt olduğu bir yerde; develer tellâl iken, pireler berber iken, ben evimizin ortacığına oturmuş, bir anamın, bir de babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, anam kaptı maşayı, babam kaptı dolmayı. Baktım maşa yakacak, dolma da saçmalayacak, korktum kaçtım. Kaçtım kaçmasına ya, bir de baktım ki ancak bir arpa boyu yol gitmişim. İşte o zaman önüme üç dükkân çıktı. Birinin çatısı, birinin kapısı, birinin de duvarı yok. Hiç durmadım, çatısı olmayan dükkâna girdim. Duvarda asılı üç tüfek gördüm. Birinin mermisi yok, biri kırık, biri sağlam. Hemen mermisi olmayanını aldım, dışarı çıktım. Az gittim uz gittim. Yol üstünde üç tavşan gördüm: Birinin canı yok, birinin bacağı kırık, birinin canı var. Son ikisine kıyamadım, gittim ölü tavşanı vurdum. Onu aldım, heybeme koydum. Hiç durmadım, az gittim, uz gittim. Yol üstünde üç dere gördüm. Birinin suyu yok, birisi kupkuru, biri de yamyaş. Suyu olmayanında tavşanı yüzdüm, ayıkladım, temizledim, bir güzelce de yıkadım. Orada durmadım, gittim. Yol üstünde önüme üç tencere geldi. Birinin dibi yok, birinin dibi delik, biri de eh, şöyle böyle sağlam. Dibi olmayan tencerede tavşanımı pişirdim. Tabak sıyırmacasına yedim, yedim. Karnım doydu doymasına ama, gözüm aç. Yaladım yuladım. Dipsiz tencereye yeniden büyük bir iştahla saldırdım. Saldırdım ya, dudaklarımda hâlâ bir lokmacığın izi yok. Orada da durmadım. Az gittim, uz gittim. Dere tepe düz gittim. Yol üstünde üç adam gördüm: Biri görür ama, topal. Biri görmez ama, sağlam. Birinde ise ne göz kalmış, ne ayak. Kader Masalı

Üç elma örneği
  • Ben de, bu sözlerimde yalan varsa; anlatanın yalancısıyım. Anlatıcı da böyle demiş, masalcı da böyle söylemiş, derleyici de böyle derlemiş. Sonunda mavi gökten yere, üç altın elma düşmüş. Biri anlatana, biri masalcıya, birisi de derleyiciye. Kader Masalı
  • Derken gökten üç elma düşmüş. Biri meleğe, biri şehzadeye, biri de görüp duyduklarını anlatana. Üç Kızların En Küçüğü
Masal çeşitleri
eleman masalları 4 temel grupta toplanır:
  • Hayvan masalları,
  • Olağan üstü ve gerçekçi masallar,
  • Güldürücü masallar,
  • Zincirlemeli masallar.
Hayvan masalları genellikle kısa masallardır. La fontaine masalları bu türün en güzel örnekleridir. Şeyhi’nin Har-name adlı eseri de Divan edebiyatındaki hayvan masalları türüne örnek gösterilebilir.
Olağanüstü masallarda, olağan varlıkların yanı sıra cin, peri, dev, ejderha gibi olağanüstü varlıklara da yer verilir. Gerçekçi masalların başlıca kahramanları ise padişahlar, vezirler, prens ve prensesler, zenginler, hırsızlar ya da haydutlar gibi gerçek hayattaki kişilerdir.
Güldürücü masallar, okuyan ve dinleyeni eğlendirmeyi amaçlayan masallardır.
Zincirleme masallarda sıkı bir mantık bağıyla birbirine bağlanan, küçük ve önemsiz bir dizi olay art arda sıralanır.
Masallarda anlatım özellikleri
  • Anlatım hiçbir engele uğramadan akıp gider. (Akıcılık)
  • Gereksiz söz tekrarları yapılmaz.(Akıcılık)
  • Ses akışını bozan, söylenmesi güç seslere ve kelimelere yer verilmez. (Akıcılık)
  • Gereksiz ifadeler olmaz. (Duruluk - Açıklık)
  • Anlaşılması güç cümlelere kurulmaz. (Duruluk - Açıklık)
  • Anlatım sade ve süzsüz olur. (Yalınlık)
  • Duygu ve düşünceler kısa ve kesin ifadelerle dile getirilirilr. (Yalınlık)
Masal özellikleri
  • 1. Olağanüstü konular vardır.
  • 2. Kahramanlar GERÇEK üstü özelliklere sahip olabilir.
  • 3. Yer ve zaman belirsizdir.
  • 4. Her masaldan bir öğüt, bir ders çıkarılabilir.
  • 5. Masallarda kalıplaşmış bir tekerleme ile başlar.
  • 6. Masallarda olağanüstü varlıklar (cin, peri, melek) bulunabilir.
  • 7. Masallar kalıplaşmış tekerlemelerle biter ve sonunda mutlaka gökten üç elma düşer.
  • 8. Masallar hep mutlusonla biterler.
  • 9. Niteliği ne olursa olsun her şeyiyle hayal ürünüdürler.
  • 10. Olaya dayalı sanatsal kurmaca metinlerdir.
  • 11. yazılı edebiyat ürünüdür.
ALINTI
Son düzenleyen Safi; 7 Mayıs 2017 16:10
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
23 Ekim 2010       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

MASALIN GENEL ÖZELLİKLERİ


Ad:  3.jpg
Gösterim: 1672
Boyut:  49.9 KB
Masalın genel özelliklerinin “konu, olay, yer, zaman, kişi, amaç” yönlerinden değerlendirilmesi:

Konu:


Masallarda her insanı ilgilendiren evrensel değerler ve konular anlatılır. Özellikle çocuklara doğruluk, dürüstlük, iyilik, güzellik, ahlâklı olmak, erdemli olmak, yardımseverlik gibi duygular verilmek istenir. Ayrıca çevredeki kişilerin, olayların ve yöneticilerin eleştirileri de yapılır. Haksızlıklara karşı halkın ve halk içinde bir önderin direnmesi ve sonuçta mutlaka üstün gelmesi işlenir.

Olay:


Masallar olay eksenli bir edebiyat türüdür. Tamamen hayal ürünü olan bu olaylar, olağanüstü nitelikler taşıyabilir. Masallarda “olamaz” diye bir şey yoktur. Her şey olabilir ve bunlar konu olarak işlenir.

Yer:


Masalda belirli bir yer, çevre yoktur. Hayali bir yer, çevre söz konusudur. Bunlar da genellikle “Kafdağı’nın arkasında bir ülke, yedi kat yerin altı, periler padişahının ülkesi” gibi hayalî yerlerdir.

Zaman:


Masalda zaman da belirsizdir. Geçmişte bir zamandan söz edilir; ama aslında bu hayalî bir zamandır. Masallar geçmiş zaman kipi (-miş) kullanılarak anlatılır. Bu yönüyle de hikâyeden ayrılır. “Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken, develer tellâl iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken gibi tekerlemeler aslında zamanın belirsizliğini ve olayın hayalî olduğunu da açıklar.

Kişi:


Masal kahramanları olağanüstü nitelikler taşıyabilir. Masallarda “peri, dev, cüce, cadı, gulyabani, şahmeran, Zümrüdüanka kuşu” gibi hayalî kahramanlar karşımıza çıkabilir. Masalda, gerçek hayatta rastlanamayacak kişiler bulunabilir. Kişiler ya iyidir ya da kötüdür. İyiler hep iyilik yapar, kötüler de hep kötülük yapar. İyiler masalın sonunda mutlaka kazanır, kötüler de her zaman kaybeder.

Amaç:


Masalda eğiticilik esastır. Aslında yerin, kişilerin ve zamanın hayalî olması da bundandır. Kimse rencide edilmeden insanlara ders verilir. Herkes masalın sonunda verilen dersten kendisine düşen payı alır. Masallarda kötülükler eleştirilerek okurun ve dinleyenin bu kötüler gibi olmaması istenir. İyiler ve iyilikler de yüceltilir ki okur veya dinleyici iyi olsun ve iyilik yapsın. Bu yüzden özellikle eğitimde masallardan yararlanılır.

MASALIN BÖLÜMLERİ


Masallar “serim, düğüm ve çözüm” olmak üzere üç bölümden oluşur.
  1. Serim: Tekerlemelerle giriş yapılır. Kahraman tanıtılır. Konu verilir.
  2. Düğüm: Kahramanın başından geçen türlü türlü olaylar anlatılır. Okuyucunun merakı tahrik edilir. Olay bir çözüme kavuşturması gereken noktaya getirilir.
  3. Çözüm: Bu bölümde olay bir sonuca bağlanır. İyiler kazanır. Kötüler kaybeder. İyilere ödül, kötülere ceza verilir. İyi dileklerle masal bitirilir.

MASAL TÜRLERİ


Olağanüstü öğe, kahraman ve olaylara yer veren öykülerden oluşan “masal” bir terim olarak aslında “Sindirella”, “Çizmeli Kedi”,”Keloğlan” gibi sözlü geleneğin ürünleri olan halk öykülerini kapsar. Ama değişik sanatçılar tarafından kaleme alınan ve sözlü gelenekle ilişkisi olmayan edebî yönü ağır basan bazı eserler de bu türün içinde yer alır.

Öyleyse masallar, “anonim masallar” ve “sanatsal masallar” olarak ikiye ayrılabilir.

Anonim masallar:


Bu masallar toplumun değer yargılarını, anlayışını, kültürünü, dünya görüşünü yansıtan ürünlerdir. Söyleyeni belli değildir bunların. Toplumun ortak ürünüdür bu masallar. Sözlü olarak nesillerden nesillere aktarılır. Bunlardan günümüze gelenler, derlenmiş ve kitap olarak yayımlanmıştır.

Anonim masallar içinde “eğlence” amaçlı olanlar da vardır. Bunlar güzel vakit geçirtmeyi amaçlar.
Anonim masallar “zincirleme masallar” şeklinde de olabilir. Zincirleme masallarda sıkı bir mantık bağıyla birbirine bağlanan, küçük ve önemsiz bir dizi olay art arda sıralanır
“Keloğlan” masalları anonim masallara örnek gösterilebilir.

Sanatsal masallar:


Bu masallar sözlü kültürün ürünü olan anonim masallardan farklı olarak, toplumda görülen aksaklıkları yermek, bir düşünceyi ortaya koymak gibi belli bir amaca yönelik olarak sanatçılar tarafından yazılır. Yani bunlar anonim değildir. Bu masallar yazanın toplumsal görüşlerini ve dünyaya bakış açılarını yansıtır.

Fransız “La Fontaine”in yazdığı hayvan masalları da bu türdendir. Şeyhi’nin “Harnâme” adlı eseri bu masal türüne örnek gösterilebilir.

DÜNYA EDEBİYATINDA MASAL
Dünya edebiyatında masal türündeki ilk eser, Hint edebiyatının ürünü olan ve Beydeba’nın yazdığı “Kelile ve Dimne” sayılabilir. Fabl şeklindeki bu eserin dışında, “Binbir Gece Masalları” da bu türün güzel örneklerindendir. Avrupa’da ise masalcılığın temellerini Fransız sanatçı La Fontaine (Lafonten) atmıştır. Dünya edebiyatındaki başlıca masal yazarları arasında Alman edebiyatında “Grimm Kardeşler” ve Danimarka edebiyatında “Andersen” öne çıkmıştır.
Son düzenleyen Safi; 13 Aralık 2018 13:36
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
22 Aralık 2010       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
MASAL
Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan halk hikayelerine masal denir.

MASAL TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ:
Masallar, meydana geldikleri zaman bir kişinin malıyken, yaygınlaştıkça, yöreden yöreye, ülkeden ülkeye geçtikçe halkın malı olur. Masal , anonim bir türdür.
Masallarda genellikle iyilik-kötülük, doğruluk- haksızlık- adalet- zulüm, alçakgönüllülük – kibir…. Gibi zıt durumların temsilcisi olan kişilerin mücadelelerinden veya insanların ulaşılması güç hayallerinden söz edilir.
Masallarda yer ve zaman kavramları belirsizdir.
Anlatımda genellikle geniş zaman veya öğrenilen geçmiş zaman kipi ( -mişli geçmiş ) kullanılır.
Anlatım kısa ve yoğundur.
Masal kişileri her tabakadan seçilebilir.masallarda cinler , periler, devler: de rol alır.
Masalların bir kısmı hayvanlarla ilgilidir.
Masalların çoğu “ bir varmış, bir yokmuş …” ya da “ evvel zaman içinde , kalbur saman içinde …” gibi ifadelerle başlar.bunlara tekerleme ya da döşeme denir.tekerlemeden sonra olay ve dilek bölümleri gelir.Türk masallarında dilek bölümü “ onlar ermiş muradına …. “ ya da “ gökten üç elma düştü …” biçiminde başlar.

Masallarda milli ve dini motiflere hemen hiç yer verilmez.
Masallarda genellikle bir eğitim amacı saklıdır. Masallar bu yönüyle didaktik ( öğretici) bir nitelik taşır.

Günümüzde bellli bir kişinin ortaya koyduğu yapma masallarda yazılmaktadır.
Türk masalları üzerinde, bizde PERTEV NAİLİ BORATAV , EFLATUN CEM GÜNEY … gibi kişiler çalışmışlardır.
Masal türünün Hindistan’da doğduğu sanılmaktadır.

Etkili Masal Anlatmanın Püf Noktaları
Masal anlatırken ve okurken nelere dikkat edilmeli ?
  • Anne ve babaya düşen en önemli görev masalı sabırla okumak ya da anlatmaktır Çocuğunuz aynı masalı beş kere istediyse beş kere okumak zorundasınız
  • Şiddet içeren kitapları okumayın
  • Kitaptaki resimler üzerine konuşun; ama ilk önce çocuğunuzun fikrini alın
  • Mimiklerinizi canlı tutun Bir tiyatro sanatçısı gibi davranmanız gerekmiyor elbette; ama en azından el kol hareketleriyle canlılık kazandırabilirsiniz
  • Masalı her gün okumayı alışkanlık haline getirin
  • Masalı, kapıyı açmak, yemeğin altını kapatmak için kestiğinizde ve sayfayı çevirirken çocuğunuzu “Ay! Bakalım neler olmuş?” şeklinde cümleler kurarak meraklandırın
  • Masalı çocuğunuz oyun oynamaktan yorulduğu zamanlarda okumak daha iyi netice verir
  • Çocuğunuzun okuduğunuz masal üzerinde düşünmesini sağlayın Sorularınıza cevap verirken ne demek istediğini tam olarak anlatamıyorsa bile sakın “ne dediğini hiç anlamadım” gibi bir cümle kurmayın Başınızla onu onaylayın ve masalın ana fikrini anlatın
  • Çocuğunuzun bir kitabı okumasını istiyorsanız, asla emretmeyin “Şöyle bir kitap okudum Çok güzeldi Senin de okumanı isterdim” deyip kitabı çocuğunuzun odasına bırakın ve çıkın Emin olun ki çocuğunuz o kitabı okuyacaktır
  • Kitap okuma saatlerini kendiniz için de bir zevk haline getirin Yerlere minderler koyun, meyve tabakları hazırlayın ve çocuklarla aynı hizada oturmaya dikkat edin
  • Masal kahramanını tarif ederken “aynı senin gibi” ya da “teyzene çok benziyor” gibi cümleler kullanırsanız çocuğunuzun hayal gücünü sınırlamış olursunuz
  • Bütün enerjinizle orada olun Çocuklar sizin masalı sıkılarak anlattığınızı anında fark ederler Çocuğunuz uyumak üzereyse yumuşak, hareketliyse canlı bir ses tonu kullanın Kelimeleri ne çok yayın ne de çok hızlı okuyun Çocuğunuzun algılama düzeyini kontrol edin.
Masal Türünün Önemli Eserleri
  • Binbir Gece Masalları (Doğu Masalı)
  • Grimm Kardeşlerin Masalları( Alman Edebiyatı)
  • Andersen Masalları ( Danimarka Edebiyatı)
  • Perrault Masalları ( Fransız Edebiyatı)
Son düzenleyen Safi; 7 Mayıs 2017 16:10
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2011       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  4.jpg
Gösterim: 2041
Boyut:  44.1 KB

Masal Nedir?


1. Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan halk hikâyelerine masal denir.

2. Kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiatüstü varlıklar olan, olayları masal ülkesinde cereyan eden, hayal mahsulü olduğu halde, dinleyicileri inandırabilen bir sözlü anlatım türüdür.

3. Genellikle özel kişiler tarafından, kendisine mahsus (olağanüstü) zaman, mekan ve şahıs kadrosu içinde, yaşanılan hayatla hayal edilen hayatın sistemli bir şekilde ifade edildiği, klişe sözlerle başlayıp, yine klişe sözlerle biten hayal ürünü sözlü anlatım türüdür.

4. Günlük hayattan sıyrılarak, insanların muhayyilelerinde tabiat ve gerçek dışı âlemde yaşattığı kahramanların hikâyesi, sözlü nesir türüdür. diyebiliriz.

Masal Nedir ?
Masal halk dilinde anlatılarak oluşan sözlü edebiyat ürünüdür. Bir yazar tarafından sonradan yazıya geçirilmiştir.

Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür. Yer ve zaman belli değildir. Kahramanlar insan üstü özellikler gösterir. İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Masallarda eğiticilik esastır. Çoğu kez evrensel konular işlenir. Dünya edebiyatında Kelile ve Dimne, Binbir Gece Masalları ünlüdür. Türk edebiyatında Keloğlan en tanınmış masal kahramanıdır. Eflatun Cem Güney masallarımız derlemiş ve bir kitap halinde yayımlamıştır.

Doğaüstü güçlere yer veren veya gerçekçi, destansı veya alaylı bir anlatı olan masal, sözlü halk edebiyatının en eski biçimlerinden biridir. Yerli, yabancı veya mahallî folklor masallarından yapılan sayısız derlemeler masalın günümüzde de büyük bir ilgiyle karşılandığını gösterir.

Masalların kaynağı oldukça tartışmalıdır; fakat gerçek olan bir şey varsa o da bazı masallarda işlenen ana konulara dünyanın çok değişik bölgelerinde rastlandığıdır; öyle ki bu masalların tek bir masal ailesine dahil oldukları ispat edilebilmiştir. Yazılı edebiyatın başlangıcından beri, masal bir edebî çeşit haline gelmek eğilimi göstermiştir.

Başlangıçta bu edebî çeşidin kendine has unsurlarından biri, olağanüstülük niteliğiydi. Ama bundan, masalın özünün olağanüstü niteliğe dayandığı sonucunu çıkarmamak gerekir. Masala kendine has niteliğini veren, daha çok, onu hayal gücüyle işleyen bir anlatıcının varlığıdır. Bu bakımdan türe örnek olarak Binbir Gece Masalları'nı göstermek mümkündür; ama Odysseia'da anlatılan Odysseus'un serüvenleri; Chaucer'in Cantorbery Masalları ve Boccacio'nun Decameron'u da masalın bu tanımına uygun düşer.

Nitekim, Maupassant'ın bazı hikâyelerini de, yine aynı sebeple, yani yazar hikâyesini kahramanının ağzından ve onun hatıraları biçiminde anlattığı için masal çeşidinden saymak yanlış olmaz. Yazar hikâyesini bir kahramanın ağzından anlatmadığı zaman hikâyenin ardında yazarın kendisinin varlığı sezilir ve hikâyenin anlatılışı da ona göre değişir; meselâ La Fontaine'in masallarının ayrıcalığı, zaten pek çoğu İtalyan masalcılarından alınmış olması dolayısıyla, konularından çok yazarın anlatım sanatıdır.

Kısaca söylemek gerekirse, masalın tarihî evrimini belirlemek öteki edebî türlerin evrimini belirlemekten daha zordur. Gerçekten de masalın değişmez özelliği sadece bir anlatı olması ve içinde uzun tasvirlere de, psikolojik tehlikelere de yer verilmemesidir; ayrıca tek bir olaydan veya bazı masallarda görüldüğü gibi birbirinden ayrı olarak ele alınabilecek bir olaylar dizisinden meydana geldiği için öteki edebiyat türlerine göre kısa da sayılabilir.

Öte yandan masalda ilk özelliği alan sözlü anlatı tarzının tabiiliği ve serbestliği vardır, ifadenin çocuksu olmasını ilk masallara has bir nitelik saymamak gerekir; çünkü çocuksu olmasına rağmen hiç de sunî kaçmayan aynı söyleyişi Perrault'nun, Grimm'in ve Andersen'in masallarında ve bir yüzyıldan beri bütün ülkelerin edebiyatlarında rastlanan çocuk masallarında da bulmak mümkündür.

Masalın bu temel özellikleri, meselâ romanın geçiregelmiş olduğu evrimlere oranla, masal türüne nispî bir değişmezlik kazandırmıştır. Hiç şüphesiz masalların malzemesi yüzyıllar boyunca zenginleşmiş ve özellikle konuları edebiyatın evrimiyle birlikte gelişmiştir. Meselâ Voltaire, masalı felsefî propagandaya uyarlar. Zadig ve Candide yazarı, masal türünün geleneksel metotlarını kendi amacı için kullanırken, hikâyenin okur üstündeki etkisini sağlayan çekicilik unsurunu da kaybetmemeğe dikkat eder. Romantik akım da, fantastik hikâyelerinde masalın en eski süslemelerinden biri olan tabiatüstü unsurunu yeniden değerlendirdi.

Fransa'da bu yeniden değerlendirmenin öncülerinden biri Ch. Nodier olmuştur. Flaubert ise romanlarında pekiştirdiği nesir sanatını Üç Masal'ında uyguladı. Türk edebiyatında Tanzimat'tan sonra yazılan ilk roman ve hikâyelerde masal unsurları geniş ölçüde kullanıldı. Ahmed Midhat Efendi, Sabahattin Ali (Sırça Köşk), Aziz Nesin (Büyükler İçin Masallar) gibi yazarlar yeni Türk edebiyatında çağdaş meseleleri ele alırken masal unsurlarını kullandılar.

Biçimi ve evrimi bakımından masalı romandan ayırmak kolay olduğu halde, masal ile hikâye arasında kesin bir sınır çizmek hayli zordur. Başlangıçta hikâye diye, masallara göre daha gerçekçi konuları işleyen anlatılara denirdi; fakat zamanla bir anlatının, masal mı hikâye mi olduğunu ayırt etmek yazarlarının bile içinden kolay kolay çıkamadıkları bir mesele halini aldı. Bu karışıklığa rağmen denilebilir ki hikâye, tabiatüstü unsurlara yer vermediği oranda ve ölçüde masaldan farklıdır; öte yandan tekniği de masalınkine benzemez; hikâye aslında romanın kısasıdır ve özellikle günümüzde anlatanın damgasını taşıyan masalın esnekliğine karşı bir dereceye kadar nesnellik ölçüleri içinde gelişir.

Milletlerarası Masal Kataloğu'nda masallar şu ana çeşitlere ayrılmıştır:

1. Hayvan Masalları:


bu çeşit masallarda hayvanlar genellikle kılık değiştirmiş insan niteliğindedir. Bir düşünceye güç kazandırmak, ibret dersi vermek, örnek göstermek amacıyla anlatılır. Asıl masallardan daha kısa olur, başlangıç tekerlemeleri yoktur. Türk hayvan masalları da genellikle başka ülkelerdeki benzerleriyle aynı kaynaklara dayanır. (Bey ile Horoz, Keloğlan ile Eşeği masalları v.b.). Bunların bazıları eski dinî inançların kalıntılarıdır. (Hayvanlarla Süleyman peygamber veya Nuh peygamber arasında cereyan eden olayları konu edinmiş masallar);

2. Asıl Masallar:


a) olağanüstü masallar: Asıl masalların, yani masal denince ilk akla gelen masalların yer aldığı bu bölümdeki masallarda peri, cin, dev anası gibi tabiatüstü varlıklara rastlanır. Hayvanlar, hayvan masallarında olduğu gibi, insan rolünde değil, tabiat dışı varlıklar seklindedir. Olaylar da, kişiler gibi olağanüstüdür (Rüzgâr Dev, Tık Tık Kabacık masallarında olduğu gibi);
b) gerçekçi masallar: Kişiler, hayvanlar, olağanüstü masallarınkinden çok farklı değildir. Şehzadeler, sultanlar, padişahlar, bezirganlar, hocalar, kadılar, yoksul ailelerin genellikle en küçük kız veya oğulları Türk masallarının bu çeşidinin ana kişileridir. Bamsı Beyrek Masalı, Akıllı Terzi Kızı v.b.);

3. güldürücü fıkralar:


Nükteli hikâyeler, yalanlamalar (Bekri Mustafa, İncili Çavuş, bektaşi, yörük, uşak-efendi, asker-subay, ana-baba, karıkoca fıkraları ve hikâyeleri);

4. zincirlemeli masallar:


Çoğunun kişileri insan ve hayvanlardır. Küçük çocukların severek dinledikleri ve kendi aralarında en çok anlattıklarıdır (Keloğlan, Sırça Köşk masalları v.b.).

Türk geleneği en masalımsı anlatıları bile gerçeğe yaklaştırma eğilimindedir, masalda olağanüstü unsurlar, akıl dışı nitelikte değildir. Masalların başında yer alan tekerlemeler, masalın konusunun gerçekten ayrılan yanlarına dikkati çekecek niteliktedir. Masallar sözlü halk edebiyatı türleri içinde ülkeden ülkeye, çağdan çağa en çok yayılan yaratmalardır. Türkiye masalları hem Anadolu'nun eski kültür geleneklerini, hem de eski Türk masal geleneğini devam ettirmektedir.

Türkiye masalları, Pertev Naili Boratav, Eflâtun, Cem Güney gibi yazarlar tarafından derlenip incelendi.

Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür. Yer ve zaman belli değildir. Kahramanlar insan üstü özellikler gösterir. İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Masallarda eğiticilik esastır. Çoğu kez evrensel konular işlenir. Dünya edebiyatında Kelile ve Dimne, Binbir Gece Masalları ünlüdür. Türk edebiyatında Keloğlan en tanınmış masal kahramanıdır. Eflatun Cem Güney masallarımız derlemiş ve bir kitap halinde yayımlamıştır. Ek bilgiGünlük hayattan sıyrılarak, insanların muhayyilelerinde tabiat ve gerçek dışı âlemde yaşattığı kahramanların hikâyesi. Sözlü nesir türüdür. Yazarları yoktur. Halk masallarına benzeterek ve aynı zamanda içlerine özel bir dünyâ görüşü konarak, belli yazarlar tarafından meydana getirilen masallara sun’î, yâni “yapma masal” denir. İngiliz yazar Oscar Wilde, Danimarkalı Andersan ile Fransız Lafontaine bu tür masallarıyla tanınırlar. Türk edebiyâtında on sekizinci yüzyıl yazarlarından Giritli Aziz Efendi, türlü kaynaklardan derlediği bu türden olan Muhayyelât’ını yazmıştır.

Masallar rüyâya benzer ve insanlardaki arzuları sembolleştirir. Çünkü hayatta mümkün olmayan ve çok istenen her şey masallarda gerçekleşiyor. Adâlet, eşitlik, mutluluk, istenilen şekilde masal dünyâsında bulunur. Meselâ hor görülen bir keloğlan, kurnazlığı sâyesinde şehzâdeleri küçük düşürür. Fakir, öksüz bir kızcağız bir târih cilvesiyle sultan oluverir. Yoksul birinin başına devlet kuşu konar. Masal dünyâsında, gam, kasvet, çirkinlik, âdilik yoktur. İyiler dâimâ mükâfâta kavuşur, kötülereyse en adâletli cezâlar verilir. Masalların bütün dünyâya yayılma gücü ve alanı çok geniştir. Ancak masalların ilk defâ dünyânın hangi bölgesinde söylenildiğine dâir elde kesin bilgi yoktur. Böyle olmasına rağmen masalların kaynağı, yâni menşei ile ilgili bâzı görüşler vardır. Bu görüşlere ilk yer verenler Alman masallarını toplayan Girimm Kardeşler olmuştur. Daha sonraki araştırmacılar Hindoloji, Antropoloji ve Mitolojiye dayanan görüşler ileri sürmüşler, her görüşün temsilcileri diğerlerini tenkit etmişlerdir. Gerçekte masallar rüyâlardan çıkmış ve buna paralel olarak gelişmiştir. Yapı bakımından incelendiğinde rüyâ ve masal arasında sıkı bir bağlılık vardır. Ancak rüyâ kendiliğinden, masallar ise sun’î düşünce mahsülü olarak ortaya çıkar.

Masallar girdikleri toplumun rengine az çok bürünürler. Masallardaki konular, temelde birbirine benzerse de, onu her milletin kendi örf ve âdetlerine, kültürüne uydurduğu bilinmektedir. Hindistan, Arabistan, Anadolu, Akdeniz devletleri masal söyleme bakımından batıya nazaran daha zengindir.

Masallarda gerçek veya gerçeğe yakın bâzı olaylar bulunabilir. Fakat bunlarda gerçek dışı olaylar esas teşkil edip, gerçekçilik bir süs gibi kalmaktadır. Masallarda belki târihî olaylara bile yer verirler. Fakat bunlar masal havasında erimiştir.

İnsanlar, cin (peri), hayvanlar gibi hakîkî veya dev, şahmerân gibi hayâlî varlıklar masallarda içiçe yaşar ve masalların kahramanlarıdır. Bunlar insanlara mahsus ölçüler, huylar içinde ele alınırlar. Yâni insanlar gibi sever, hırslanır, öç alır veya yardım ederler. Masallarda yaşayan balık, kuş, ceylan, at gibi hayvanlar da olağanüstü vasıflar taşırlar. onlar da insan gibi düşünür, konuşur, üzülür, sever, acıma veya kin duyarlar. Hattâ bu katagoriye cansız varlıklar bile katılır.

Masalda insanlar, gerçek veya gerçekdışı vasıflarda görünürler. Bu gerçek olmayan kuvvetlerini büyülü bir araçtan, var olmayan bir mahluktan veya evliyâdan alır. Masalın kahramanları, belli bir toplumun bilinen bir zamanda yaşamış kişileri değildir. Her ülke ve zamanda olabilecek pâdişah, vezir, köylü, kadı, derviş, ırgat, harâmî gibi sembol tiplerdir.

Ancak masallarda her şey tatlıya bağlandığı için, bu tiplerin kötülükleri üstünde fazla durulmaz. Kötüler, korkunç olmaktan gülünç duruma getirilir ve yaptıklarının cezâlarını görürler. İyiler ise uzun yaşayıp mutlu olurlar.

Masallarda çevre büsbütün hayâlî ve gerçek dışı ülkelerdir. Kafdağı, Yedi Derya Adası, Yedi Yerin Altı ve Üstü gibi haritalarda bulunmayan ülkeler gösterilir. Masallarda tasvirler gözlere değil hayâle dayanmaktadır. Dünyâda rastlanması imkansız olan bahçeler, saraylar, ırmaklar, şehirler yer alır. Ne zaman, hangi yerde bulundukları asla bilinmez.

Masallarda aynı kahraman bir ceylan, bir kuş veya bir gül fidanı oluverir. Kısaca şekilden şekle girer. Kötüler biçim değiştirerek sevimsiz varlıklar hâline gelirler. Bir anda kıtalar ötesi mesâfe alındığı gibi, yine bir anda korku, yerini sevince ve mutluluğa bırakır.

Masalı destanlardan ayıran fark, masallarda millî ve dinî inançların zayıf olması, diğer taraftan masalların geniş ve alabildiğine hayâle yer vermesi, her dala konma ve hiçbir şeyde uzun uzadıya durmayış göze çarpar.

Masalın eğitici değeri vardır. Keloğlan masalları dışında, masala müstehcen, çirkin ve ayıp sayılacak hiçbir söz katılmaz. Aşk sahneleri, çabuk ve rümuzla geçiştirilir. Masalın çocuk muhayyilesine geniş ufuklar açtığı gerçektir. Masalın yerini tutmaya çalışan sinema, televizyon gibi şeylerin çocuk muhayyilesini darlaştırdığı ve kalıplaştırdığı son yıllarda eğitimcilerin üzerinde durdukları ve karşı çıktıkları bir durumdur.

Çeşitli milletlerin masallarında, mevzular temelde birbirine benzerse de, her milletin, masallarını kendi örf ve âdetlerine, hislerine, kültürüne uydurduğu, ona kendisinden pekçok şey kattığı şüphesizdir. Ancak memleketi Hindistan sayılan masalların zamanla Avrupa’ya göçtükleri de kuvvetli iddialardandır. Umûmiyetle çocukların sevip okuduğu masallar seçilirken, bu yabancılık unsuru gözden uzak tutulmamalıdır. Bir masalı dinleyen çocuk, masalın vermek istediği dersten çok, oradaki kişilerden ve hâdiselerden etkilenecektir. Bu sebeple, yabancı masallar alınacaksa, bunlardaki yabancı unsurların selâhiyetli kişiler tarafından çıkarılması lâzımdır. Yoksa, millî kültüre yabancılaşma, daha çocuk yaşta dinlenen ve körpe dimağlarda, kuvvetli izler bırakan masallarla başlayabilir.

Halkımız arasında Dede Korkut Hikâyeleri, Binbir Gece Masalları, Keloğlan Masalları sık rastlanan masallarımızdandır. Hele Keloğlan’ın içinden çıkamadığı iş yoktur. Cemiyetimizde, eskiden “Masalcı Nine”ler vardı. Bunlar, tatlı üsluplarıyla, uzun kış gecelerinde, ramazan gecelerinde, evlerde, konaklarda, çıtır çıtır yanan sobaların başında, çocuklara masallarımızı anlatırlardı. Masallar ve bilhassa Türk masalları ekseriyetle, şu üç kısımdan meydana gelir: Giriş veya tekerleme kısmı, mevzuyla pek alâkası olmayan sözlerden meydana gelir: “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellâl iken, pire berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, babam düştü beşikten, ben fırladım eşikten, babam kaptı küreği, annem aldı maşayı, gösterdiler kapının ardındaki köşeyi...” Bu kısımla, masalı anlatan şahıs dinleyicilerin dikkatini tamâmen kendine çekmeye çalışır. İkinci bölüm asıl vakaların geçtiği kısımdır. Son kısımda yine, bir tekerleme olabilir, ama bunlar, baştakiler kadar uzun olmaz. Pek çoğunda, “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine” diye sona erer.

Türk masal geleneği, en hayalî anlatış tarzlarını bile gerçeğe yakın bir şekle getirir. Vakalar, olağanüstü unsurlar, fazla akla aykırı bir nitelik taşımaz. Türk masalları, birçok ilmin, sanatın faydalandığı birer hazine değerindedir. Milletimizin, birçok eski örf ve âdetleri, inançları, huyları, masallarımızda bulunabilir. Özellikle dilciler, târihçiler, roman, hikâye, tiyatro, film senaryosu yazanlar için masallar birer hazine değerindedirler.

Folklorcuların masallarla ilgilenmeleri pek eski târihlere uzanmaz. Bu alanda ilk ilmî araştırma 1807’de Elai Johanneaus’nun Halk Masalları Üstüne Görüşler kitabıdır. 1813’te Alman Grimm Kardeşler, Alman masallarını derleyerek bu yolda hizmet vermiştir. Türk masalları ilk önce Billur Köşk adlı bir eserle görülmüştür. George Jakob’un 1898’de yayınladığı bu eser, Menzel tarafından 1923’te yayınlanmıştır. Macar İ. Kunoş’un çalışmaları tâkib etmiştir. İgnace Kunoş Türk masallarını araştırıp incelemiş ve tasnif etmiştir. Ayrıca Türk Halk Edebiyatı eserini 1925 yılında İstanbul’da neşretmiştir. İstanbul Halk Masalları (1905), Adakale Masalları ise 1907’de neşredilmiştir.

Daha sonra bu çalışmalar Erzurum A.Ü. Edebiyat Fakültesinde geniş yer tutmuştur. Gümüşhane Masalları, Elazığ Masalları, Erzurum Masalları, Taşeli Bölgesi Masalları ve Türk-İskoç Masalları Mukayesesi gibi çalışmalar görülmüştür. Tâhir Alangu, Eflatun Cem Güney, Şükrü Elçin, A. Edip Uysal gibi araştırıcı ve yazarlar da bu sâhada çalışmalar yapmışlardır.
Son düzenleyen Safi; 13 Aralık 2018 13:37
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
8 Mart 2018       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı

Masal ve Bölümleri!


Masallar, olağanüstü olaylarla ilgili ve olağanüstü kişilerin başından geçen, zaman ve yer kavramı belli olmayan halk hikayeleridir. Masal genel olarak 2 bölümde incelenir;
  • Halk Masalları:

    Toplumun geleneklerini ve düşünüş tarzını, zevkini sözlü olarak kuşaktan kuşağa bildirir. Halk masallarının kimin tarafından oluşturulduğu belli değildir. Kuşaktan kuşağa ve ağızdan ağıza gelişip olgunlaşırlar. Bir yazar ara sıra bunları toplar ve daha derli toplu bir şekle sokarak yayımlar (Alman Grimm Kardeşler'in masalları gibi.)
  • Sanatsal Masallar:

    Bu tür masallar bir yazarın hayal gücü ile oluşturduğu masallardır. Bir düşünceyi, bir fikri ortaya koymak, yermek, toplumun aksaklıklarını belirtmek için bu masallardan yararlanılır (Danimarkalı masal yazarı Andersen'in masalları gibi.)
Kaynak: AnaBritannica
samet1905 - avatarı
samet1905
Kayıtlı Üye
9 Mart 2018       Mesaj #9
samet1905 - avatarı
Kayıtlı Üye

Masal Nedir?


Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan halk hikâyelerine masal denir.

Masal Türünün Özellikleri


Masallar tamamiyle hayal gücü ürünüdür. Gerçekle organik bir bağ söz konusu değildir.
Mensur bir yapıya sahiptir. Nazım-nesir karışık olan masal örnekleri de vardır.
Sunduğu evreni inandırıcı kılma gibi bir kaygı söz konusu değildir.

Masallar, meydana geldikleri zaman bir kişinin malıyken, yaygınlaştıkça, yöreden yöreye, ülkeden ülkeye geçtikçe halkın malı olur. Masal, anonim bir türdür.

Masallarda genellikle iyilik - kötülük, doğruluk - haksızlık, adalet - zulüm, alçakgönüllülük - kibir... gibi zıt durumların temsilcisi olan kişilerin mücadelelerinden veya insanların ulaşılması güç hayallerinden söz edilir.
Masallarda yer ve zaman kavramları belirsizdir. Mekan adı olarak genellikle "Hint, Yemen, Kaf Dağı, Çin, Maçin" kullanılır.

Anlatımda genellikle geniş zaman veya öğrenilen geçmiş zaman kipi (-mişli geçmiş) kullanılır.
Anlatım kısa ve yoğundur.
Masal kişileri her tabakadan seçilebilir. Masallarda cinler, periler, devler de rol alır.

Masalların bir kısmı hayvanlarla ilgilidir.
Masalların çoğu " bir varmış, bir yokmuş" ya da " evvel zaman içinde, kalbur saman içinde" gibi ifadelerle başlar. Bunlara tekerleme ya da döşeme denir. Tekerlemeden sonra olay ve dilek bölümleri gelir. Türk masallarında dilek bölümü "Onlar ermiş muradına .. " ya da " gökten üç elma düştü." biçiminde başlar.
Masallarda milli ve dini motiflere hemen hiç yer verilmez.

Masallarda genellikle bir eğitim amacı saklıdır; masallar bu yönüyle didaktik (öğretici) bir nitelik taşır.
Günümüzde bellli bir kişinin ortaya koyduğu yapma masallar da yazılmaktadır. Türk masalları üzerinde, bizde Pertev Naili Boratav, Eflatun Cem Güney gibi kişiler çalışmışlardır. Eflatun Cem Güney, edebiyatımızda "masalcı baba" olarak anılır. Pertev Naili Boratav'ın masallarla ilgili yaptığı iki önemli çalışma "Az Gittik Uz Gittik" ve "Zaman Zaman içinde" adı ile yayımlanmıştır. Billur Köşk Masalları, Tahir Alangu'ya aittir.

Masal türünün Hindistan'da doğduğu sanılmaktadır.
Evrensel esaslara dayanır.
Anlatımda secilere yer verilir.
Metin hacmi olarak destandan ve halk hikayesinden kısadır.
Masal metinlerinin içerisinde diğer halk edebiyatı ürünlerine yer verilmiş olabilir.
Olağanüstülükler ön plandadır.
Tasvir, soru - cevap, tekrar gibi yöntemler anlatımı şekillendiren hususlardır.

Türk masalları, sembolik açıdan zengindir. Türk masallarında Hızır, derviş, pir gibi karakterlere yer verilir; bu karakterler genellikle dualarının kabul görmesi yönüyle anlatılırlar.
Türk masalları ile ilgili derleme yapan ilk kişi Ziya Gökalp'tir.
Türk masalları ile ilgili ilk önemli bilimsel çalışmalar ise lgnacz Kunos'a aittir.
Behçet Necatigil'e ait Üç Turunçlar ve Ziya Gökalp'e ait Alageyik adlı eserler önemli manzum masal örneklerimizdendir.

Masalların Planı (Yapısı)


Not: Önce şu masalı okuyalım: Masal Örneği: Limon Kız
Masallar, kendine özgü yapı özellikleri ve belli bir akış içinde oluşmuş bölümleri olan bir türdür. Masalın planı veya bölümleri şu başlıklar altında incelenebilir:
1) Döşeme: Masalın başlangıç bölümüdür. Bu bölüm giriş tekerlemesi ile başlar. Bu bölümde kısa veya uzun bir tekerleme ile dinleyici veya okurlar masalın olağanüstü dünyasına hazırlanır. Limon Kız adlı masalda "Bir varmış, bir yokmuş..." ifadesiyle başlayan paragraf metnin döşeme bölümünü oluşturmaktadır.
2) Serim: Bu bölüm olay, kişi, zaman ve mekân ile ilgili temel unsurların ortaya konulduğu bölümdür. Bu bölümde olay örgüsü içinde yer alan kişiler tanıtılır ve masalı kuracak ve geliştirecek olayın/olayların ne olduğu ve nasıl başladığı anlatılır. Limon Kız adlı masalda döşemeden sonraki bölüm serim bölümünü oluşturur ve şehzadenin Limon Kız'ı arayış yolculuğu metni kuran bir unsurdur.
3) Düğüm: Bu bölüm, masalda anlatılan olayların düğümlendiği ve bir çıkmaza girdiği bölümdür. Bu bölümde olaylar, dinleyici veya okuyucunun ilgisini, merakını arttıracak bir hâle gelir. Limon Kız adlı masalda şehzadenin Limon Kız'ı bulup bulamayacağına yönelik gerilim metnin düğüm bölümünü oluşturmaktadır.
4) Çözüm: Bu bölüm, düğüm bölümünde ortaya konulan sorunun bir çözüme kavuş-turulduğu bölümdür. Bu çözümde genellikle olağanüstü veya olağan bir kişi veya varlığın yardımı söz konusudur. Limon Kız'da şehzade ile Limon Kız'ın buluşması metnin çözüm bölümüdür. Bu çözüm sürecinde çeşitli varlıklar (at, köpek, gül vb.) bazı olayların çözümüne yardımcı olmaktadır.
5) Dilek: Masalın olumlu bir sonuca bağlandığı bölümdür. Bu bölüm genellikle bitiş tekerlemesiyle son bulur. Bu bölümde hem masal kişilerine hem de dinleyicilere yönelik iyi dilekler sunulur. Limon Kız'ın son cümlesi metnin dilek bölümünü oluşturmaktadır.
Masallarda yer alan bazı ana karakterler ve sembolize ettiği değerler:
  • Keloğlan - Şans ve zeka
  • Üvey anne- Zulüm
  • Üvey kız kardeş - Kıskançlık
  • En küçük kardeş - İyilik, başarı, zeka
  • Yaşlı adam - İyilik, yardım
  • Köse - Hainlik, kötülük
Masal türü için yapılan belli başlı adlandırmalar:
Kuzey ve Güney Azerbaycan bölgesinde ve Kafkaslarda: nağıl
Hazar Denizi'nin doğusundaki Türk coğrafyasında (Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızıstan, Uygur Özerk Cumhuriyeti): erteg, ertegi
Türkiye ve Balkan coğrafyasında: mesel, hekat (hekâyat), masal, hikaye
Masala olağanüstülük karakterini kazandıran temel unsurlar:
Tayy-i zaman
Tayy-i mekan
Şekil değiştirme
Öldükten sonra dirilme
Tayy-i zaman ve tayy-i mekan: "Daha çok ermişlerin geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanda yolculuk etmesi, uzun mesafeleri kısa sürede gitmesini ve mekanı ortadan kaldırarak aynı anda birden fazla yerde görünmesini ifade eden olağanüstü eylem." (Saim Sakaoğlu)

Masal, Mit ve efsane arasındaki farklar:
Tür İnanma Yer Kabul Ediliş Şekli Temel Karakter
Mit Gerçek - Farklı bir dünya - Kutsal - İnsan dışı varlık
Efsane Gerçek - Günümüz dünyası - Kutsal veya değil - İnsan
Masal Kurmaca - Herhangi bir yer - Kutsal değil - İnsan veya diğer

Masalların Kökeni ile ilgili Temel Görüşler
1. Mitolojik Görüş - Tarih Öncesi Görüş - Kablettarih Nazariyesi: Bu görüşe göre masalların kaynağı mitolojidir. Mitolojik görüşü ortaya atan en önemli isim G. Huet'tir. Masalların kökeni Hint mitolojsinde yani veda'larda aranmalıdır. Bu görüşün diğer savunucuları G. Grimm, Dasent, Max Müller, George Cox gibi isimlerdir.
2.Tarihi Görüş - Hindoloji Okulu - Tarihi Nazariye: Bu görüşe göre masalların çıkış yeri Hindistan'dır. Bir başka ifadeyle ünlü Hint masal kitapları masalların kaynağını oluşturmaktadır. Pançatantra, Vetalapancavincati, Çakasaptati görüşe kaynaklık eden önemli masal kitaplarıdır.
3. Etnografik Görüş - Antropoloji Okulu - Etnografik Nazariye: Bu görüşü savunanlara göre masalların mitoloji ve Pançatantra ile ilgisi yoktur. Masallar, doğrudan doğruya gerçek hayatın yansımalarıdır. Masallar, büyük ölçüde geçmişe ve dönemine ait kültürün izlerini taşır. Bu görüşün temsilcileri arasında A. Lang, Edward Tylor, M. Lennan gibi etnograflar vardır.

Masal Türünün Önemli Eserleri


1. Hint Masal Kitapları
Pançatantra: "Beş masal kitabı" anlamına gelmekte olup, Hint masal kitaplarının en eskisidir. Eserin yazarı belli değildir.
Kathasaritsagara: Türkçe, Masal Okyanusu anlamına gelen Kathasaritsagara, Hindistan'ın kuzeyindeki Keşmir bögesinde yazılmış olan eser, 22. 000 beyittir ve Labaka adı verilen 18 bölümden meydana gelmektedir. Hint masal kitaplarının en büyüğüdür.
Vetalapancavincati: Vetala'nın 25 hikayesi anlamına gelen eserde 25 masal bulunmaktadır.
Çakasaptati (Sukasaptati): Dilimizde Tutiname 'bir papağanın ağzından anlatılan 70 hikaye' diye bilinen eserin özgün metnidir.

2. Arap Masal Kitapları
Binbir Gece Masalları (Elf Leyle ve'I­Leyle) : 11.yüzyıldan itibaren anlatılan ve derlenen Binbir Gece Masalları'nı Avrupa'ya ilk defa 18. yüzyılda Fransız Antoine Galland tanıtmıştır. Binbir Gece Masalları'nın kökeni olarak daha çok Hindistan ve Mısır gösterilir. Masalın kahramanları Şehriyar adlı bir şehzade ile Şehrazat adlı eşidir. Masalların konusu ise Şehriyar'ın kadınların ihanetine uğraması sonucu her gece sonunda bir kadını öldürmesiyle başlar. Dilimize ilk çevirisi, Camasbname adıyla bir bölüm olarak Abdi tarafından yapılmıştır. İlk önemli çevirisi ise Cezayirli Ahmed Nazif tarafından yapılmıştır.

3. İran Masal Kitapları
Binbir Gündüz Masalları: Bu eser, adeta Arapların Binbir Gece Masalları'na karşı yazılmış gibidir. Binbir Gece Masalları'nda kadınların, Binbir Gündüz Masalları'nda ise erkeklerin vefasızlığından söz edilmektedir. Binbir Gündüz Masalları'ndaki metinler, Binbir Gece Masalları'na göre daha uzundur.

4. Avrupa Ülkelerinin Önemli Masal Kitapları
Aisopos (Ezop): Aisopos (Ezop), MÖ 6. yüzyılda yaşadığı varsayılan eski bir Yunan masalcısıdır. Kendi adıyla anılan hayvan masallarıyla ünlenen Ezop'un hayatıyla ilgili bilgiler kesin değildir. Aisopos masallarının kitap haline getirilmesi ise 14. yüzyıla rastlar. Aisopos, dilimize Nurullah Ataç tarafından Aisopos Masalları adıyla kazandırılmıştır.
La Fontaine: Fransa sahasında yetişen masalcıların başında La Fontaine gelmektedir. Hayvan masalları şeklinde hazırlanmıştır. Bugün hemen hemen bütün dünya dillerine çevrilmiştir. Bizdeki ilk La Fontaine çevirileri Şinasi ve Ziya Paşa ile başlar. La Fontaine masallarının büyük bir bölümü Orhan Veli Kanık tarafından "La Fontaine'nin Masalları" adıyla 1948 yılında çevrilmiştir. Masalların tamamını ise Sabahattin Eyuboğlu "La Fontaine / Masallar" adıyla 1969 yılında çevirmiştir.
Grimm Kardeşler: Grimm Kardeşler (Jakob Ludwig Karl Grimm ve Wilhelm Grimm) Alman edebiyatına ilişkin masalları derlemiştir. Bu derleme, masal türünün bilimsel yönünün öne çıkarılması açısından önemlidir. Grimm Kardeşler'e ait bu çalışmanın adı Çocuk ve Aile Masalları'dır. Grimm Kardeşlerin yapmış olduğu masal derlemesini Türkçeye "Şeytanın Altınları" adıyla çeviren yazar Ülkü Tamer'dir.
Son düzenleyen Safi; 13 Aralık 2018 13:43

Benzer Konular

20 Ocak 2011 / Misafir Cevaplanmış
7 Nisan 2017 / Misafir Cevaplanmış
8 Mart 2018 / murat bey Cevaplanmış
22 Şubat 2012 / Misafir Cevaplanmış