Alice Harikalar Diyarında (Alice in Wonderland)
Yazan LEWIS CARROLL (1832-1898)
Başlıca karakterler
Hikâye
Sıkıntılı bir öğle sonu, Alice, kız kardeşinin omuzlarına yaslanarak yarı uyur bir halde elindeki kitabı okurken, aniden beyaz bir Tavşan görür. Partiye gitmek için giyinmiş Tavşan, cep saatına bakar ve geç kalmaktan endişe eder. Meraklı Alice, Tavşanın peşine takılır. Bir tarladan geçerlerken birdenbire ayağı bir çukura kayan Alice, çukurun içine yuvarlanır ve nihayet bir yığın yaprak üzerinde durur. Orada tekrar Tavşanı görür, fakat ona bazı şeyler sormadan önce, Tavşan Alice'i telaşla götürür ve çok sayıda kilitli kapılarla çevrili uzun bir salonda bırakır.
Cam bir masa üzerinde altın bir anahtar gören Alice, kapıların en küçüğünü açar. Açık kapıdan fıskiyeli serin bir bahçe görür, fakat kendisi kapıdan geçemeyecek kadar uzun boyludur. Masa üzerinde, etiketinde «Beni iç» yazılı bir şişe görür. Alice, şişedekini içer ve hemen 25 santim küçülür. Fakat yine bahçeye giremez, çünkü anahtarı aptalcasına masanın üzerinde bırakmıştır ve şimdi masa üzerindeki anahtara ulaşamamaktadır.Masanın altında da üzerinde «Beni ye,» yazılı bir kurabiye görür. Kurabiyeyi yer ve derhal 2 metre 70 santim boyunda bir dev olur.
Alice, tekrar Beyaz Tavşanı görür. Onunla konuşmak istediği zaman, hayvan kaçar. Bu arada eldivenlerini ve yelpazesini yere düşürür. Alice, onları alır ve yelpazenin boyunu tekrar küçülttüğünü görür. Beyaz Tavşan geri döner ve çılgıncasına eldivenlerini arar. Alice'i bir hizmetçi sanan Tavşan, sert bir sesle, bir çift eldiven getirmesini ister. Alice itaat eder ve ağaçlara doğru koşar. Üzerindeki tabelâda «B. Tavşan» yazılı küçük bir beyaz evin önünde durur.Tavşanın evinde, bir çift yeni eldiven ve yelpaze bulur. Ayrıca çok cazip bir şişe de görür. Alice dayanamaz, şişenin içindekini içer ve derhal büyümeğe başlar. Bu defa, boyu öylesine uzar ki eve sığabilmek için, bir ayağını bacadan, bir kolunu da pencereden uzatır.
Alice, aniden birinin evin penceresine çakıl taşları attığını işitir. Bu çakıl taşları, küçük pastalar haline gelir ve Alice bu pastaları yiyerek küçülür. Böylece Tavşanın evinden dışarı çıkar. Ormanda koşmağa başlar ve dev büyüklükte bir mantarın yanında durur. Mantarın üstünde tembel tembel oturan bir kırkayak nargile içmekle meşguldür. Alice'e kaba bir tarzda hakaret eden kırkayak, şayet mantarın bir tarafını yerse büyüyeceğini, öteki tarafını yerse küçüleceğini söyler. Alice, ilkin, öylesine küçülür ki, çenesi ayağına değer. Paniğe kapılan Alice, mantarın diğer tarafını da yer ve boynu, bir ağacın tepesine ulaşacak kadar uzar ve oradaki bir güvercin de, Alice'i, kuş yumurtası çalan bir yılan sanarak haşlar.Alice nihayet gerçek boyunu bulur. Ormandaki yürüyüşüne devam eder. Düşes'in kulübesi önüne gelir. Burada balığa benzeyen bir hizmetçinin kurbağaya benzeyen diğer bir hizmetçiye, Kraliçe ile kroket oynaması için (tahta topla oynanan bir «yun) Düşes'e bir davetiyeyi verdiğini görür. Gürültüden ötürü zaten kendisini kimse duyamayacağından Alice, kapıyı vurmaksızm kulübeye girer ve Düşes'in, kucağındaki çocuğunu sallayarak uyutmağa çalıştığını ve bir ahçının da pişirdiği çorbaya biber koyduğunu görür. Gürültü kulağı sağır edecek derecededir ve biber de, Kraliçeyi, fena halde aksırtır. Şöminenin içinde, ağzı kulaklarına varırca-sma, esrarengiz bir tarzda gülümseyen bir Cheshire Kedisi vardır.Düşes, birazcık tutması için bebeğini Alice'e uzatır ve kaybolur. Alice küçük çocuğu susturmağa çalışırken, çocuğun ağlaması tedricen homurdanmaya dönüşür ve Alice, birdenbire kucağında bir domuz tuttuğunu görür. Hayvan, Alice'in kolları arasından kurtulur ve ormana kaçar. Alice, yukarı doğru bakar ve Kedinin kendisine, ağaç tepelerinden gülümsediğini görür. Alice'e Çılgın Şapkacının partisine gitmesini söyler ve ardından, kısım kısım kaybolur, en son kaybolan parçası gülümsemesidir.
Çay partisinde Alice, Çılgın Şapkacıyı, Yürüyüş Tavşanını (ki o da çılgındır) ve mütemadiyen çaydanlığa düşen ve kurtarılan uykulu küçük bir Fareyi de görür. Hepsi, Alice'e gayet kaba davranır, çözülmesi mümkün olmayan bilmeceler sorarlar. Nihayet, Fare kendisini dahi uyutan uzun bir hikâye söylemeğe ikna olunur.
Alice, partiden kaçar ve bir bahçeye gelir. Bahçıvanlar, Kraliçeyi memnun etmek için konuşan çiçekler ekmekle meşguldürler. Kraliçe, bahçıvanları, beyaz gülleri kırmızıya boyarken görür ve onların derhal öldürülmelerini emreder ise de, Alice, onları çiçek taçları arasına saklar. Bu esnada kraliyet geçit resmi başlar. İskambil kağıdından yapılmış askerler ve saray nazırları ardından Düşes, Beyaz Tavşan ve Kraliçe geçerler.Ardından kraliyet «croquet» oyunu başlar. Sopa olarak canlı flamingolar ve top olarak da kirpiler kullanılır. Kavisli kale de, geriye eğilen iskambil kâğıtlarından oluşur. Kraliçe, Alice'e bir flamingo verir ve hemen oynanmasını emreder. Oyunu oynamak mümkün değildir. Herkes aynı ânda, istediği gibi oynamaktadır. Tam kendilerine vurulacağı sırada, kirpiler çalılar arasına kaçar. Flamingo, başını kaldırarak Alice'e bakar. Kraliçe, bir kimsenin oyununu beğenmediği zaman, «Kafasını kesin!» diye bağırır ve asker kaleler yerlerinden ayrılır.Cheshire Kedisi meydanda görünerek, Alice'e oyunu nasıl bulduğunu sorar. Alice, sevmediğini söyler ve Kedi, bunun üzerine, meşhur gülümsemesiyle Krala bakar. Kral, Kraliçeye şikâyet eder ve Kraliçe de, Kedinin kafasının koparılmasını emreder. Fakat artık, meydanda sadece Kedinin kafası göründüğünden, kimse Kedinin kafasının nasıl ko-parılacağım bilmez ve Kedi de böylece kurtulur.
Alice, çaresizlik içinde oyunu terkedeceği sırada, Düşes yanına gelir, ve Aiice'i deniz kenarına götürür. Alice burada Sahte Kaplumbağa ve Grayphon adında iki hazin karakterle tanışır. Sahte Kaplumbağa, eğitim devresinde neleri öğrendiğini anlatır: Sarhoş gibi sendeleyerek bulunduğu yerde dönmek, kıvranmak, debelenmek, aritmetiğin bütün kısımları; ihtiras, dikkati başka yere çekme, çirkinleştirme ve alay etme. Bu yaratıklar, Aiice'i, Istakoz Quadrille'ye götürürler ve kûmda, onun şerefine çok hareketli bir dans yaparlar.
Onlar dans ederken, bir yargılanmanın devam ettiği haberi gelir. Kupa Bacağı (iskambil kağıtlarındaki), Kraliçe'nin tatlısını çaldığından muhakeme edilmektedir. Kraliçe, jüri kendi arasında meseleyi görüşmeden önce hükmün verilmesi taraftarıdır. Bir kaç şahit, bildiklerini söylerlerse de, bunların hiç biri muhakeme ile ilgili değildir. (Jüri şunlardan oluşmuştur: bir fare, dağ gelinciği, bir kurbağa, bir kirpi ve diğer hayvanlar.)
Nihayet, Alice de hâkim huzuruna çağrılır, şahitlik etmesi istenir. Fakat Alice, yargılamanın sahte olduğunu söyler ve Kraliçe haykırır: «Kafasını kesini» Fakat Alice öylesine uzun boylu biri olmuştur ki, elinde olmadan, jürinin bulunduğu platformu devirir, jüriyi oluşturan yaratıklar yere düşerler. Onları tekrar yerine oturtan Alice, Kraliçeye, «önce öldürün, ardından hüküm verin!» prensibinin saçma olduğunu söyler. Alice'in kafasının kesilmesini haykıran Kraliçe, kızgınlık içindedir, fakat artık gerçek boyuna erişen Alice cevap verir: «Seni kim dinler? Siz bir deste iskambil kâğıdından başka bir şey değilsiniz!» Kâğıtlar havaya uçuşur ve Alice'e doğru gelmeğe başlarlar. Hafif bir haykırış koparan Alice uyanır ve iskambil kâğıtlarının, yüzüne düşen yapraklar olduğunu görür. Kız kardeşi kendisini sarsar ve uzun bir zamandan beri uyuduğunu söyler. Alice, rüyasında, Harikalar Diyarında seyahat etmiştir.
Tenkid
Alice kitapları (Alice Harikalar Diyarında ve Aynanın Arasından), hem çocuklar hem erişkinler tarafından okunur. Yazıldıklarından bu yana bir asırdan fazla geçmesine rağmen, hâlâ popülerdirler. Çocuklar, Alice'in vücudunun sihirli bir şekilde değişmesi, karşılaştığı garip yaratıklardan ve kitabın mükemmel bir peri hikâyesi atmosferinden büyük zevk duyuyorlar. Erişkinler, bu kitaplarda, nükteli sosyal hicivler, hayal ve gerçek üzerinde olduğu kadar, çocukların ve erişkinlerin dünyaları hakkında da yorumlar bulurlar.
Alice'in tesadüf ettiği yaratıkların ekserisi, tiksindirircesine küstahtırlar. Beyaz Tavşan, Kırkayak, Çılgın Şapkacı ve Kraliçe, alt-üst edilmiş bir mantık sistemine bağlıdırlar ve onun, Alice'in, basit, Pragmatik değerlerine üstün olduğunu söyler ve kendilerini son derece üstün telâkki ettiklerinden, kendi sistemleri hakkında bir şey söylemezler. Bir çocuk için, erişkinlerin dünyasının katı ve zahiren mânâsız tedbir ve yasakları, Harikalar Diyarı'nın, Alice'e göründüğünden farklı olmamalı; keyfî, gayriman tıkî ve aptalca.Alice'in her iki dünyası da, aslında, bir cam kürenin dünyasıdır (maamafih, bu imaj, ikinci kitapta daha derinden incelenir). Cemiyetin aptallık ve alışkanlıklarına bir cam küre tutan, çok gelenekçi Carroll; onların, berrak, lekelenmemiş bir çocuk zekâsına ne kadar saçma göründüğünü gösterir.Bir bakıma, Alice Harikalar Dünyasında, meselâ David Copperfield gibi, büyüyen bir kimsenin karşılaştığı meselelerle ilgilidir. Alice, rüyasında, erişkinlerin dünyasının hangi kısımlarını ve standartlarını benimseyeceğini, hangilerine sırt çevireceğini öğrenir. Şurası önemli ki, tam boyuna, yargılanma sırasında erişir ve artık çevresindeki erişkinlerin gülünç ve saçma davranışları kendisini rahatsız etmez. Kraliçeye ve çevresindekilere, onların, iskambil kâğıtlarından başka bir şey olmadıklarını söylediği vakit, erişkinlerin standardlariyle küçültücü bir duruma sokulan çocukluktan, onlar hakkında hüküm verecek olgunluğa giden zahmetli yolu aşmıştır.
Yazar
Ayrıca Bknz : Lewis Carroll
Lewis Carroll, Charles Lutwidge Dodgson adındaki (doğumu 27 Ocak, 1832) Oxford Üniversitesi matematik hocasının yazarlık adıdır. Oxford Üniversitesinde okuyan ve ilkin 1854 tarihinde bu üniversitede matematik öğretmeğe başlayan Dodgson, 1881'e kadar bu kürsüsünü işgal etti.
Mahcup tavırlı ve cemiyetten nisbeten uzak duran bir bekâr olan Dodgson, matematik sahasında birçok kitap yazdı; en önemlisi, Ö'klid ve Onun Günümüzdeki Rakipleridir (1379). Alice Harikalar Diyarında'yı çok beğenen Kraliçe Victoria, profesöre, bu tür daha fazla kitap yazmasını söylediği zaman, Dodgson, Kraliçeye, bir sandık dolusu matematik kitaplarını gönderdi.
Dodgson'un bir özelliği, hayatını renklendirdi: Küçük kızları pek seven Dodgson, onlarla saatlerce oynar, bilmeceler söyler, el çabukluğu oyunları gösterir, ve onların fotoğraflarını çekmeğe bayılırdı. (Fotoğrafçılığın henüz başladığı bu çağda, Carroll gayet iyi bir fotoğrafçı idi.) Onun, bilhassa sevdiği küçük kızlardan biri, Oxford Üniversitesindeki Christ Kilisesi'nin rektörünün kızı Alice Liddell idi.Dodgson ve bir papaz arkadaşı, 4 Temmuz 1862'de Alice'i ki o zaman on yaşında idi ve onun iki ablasını, Oxford civarında, Thames nehrinde kayık gezintisine götürdüler. Küçük kızların, kendisinden hikâye anlatmasını istemeleri üzerine Profesör Lodgson, bütün gün hikâye anlattı. Bu hikâye, gerçekte, Alice Harikalar Diyarında adlı kitabın hikâyesi idi. Sonraları, Alice'in ısrarları üzerine, Alice'in Yeraltındaki Maceraları adlı resimli küçük kitabı yazdı. Üç sene sonra, genişletilmiş ve biraz değiştirilmiş olarak, kitabını yayınladı. Kitap, derhal tutuldu ve popüleritesi zaman geçtikçe arttı.
Dodgson'un şahsiyeti, hayret uyandırıcı bir paradoks gösteriyor, ingiliz dilinde, çocuklar için yazılan en iyi ve popüler kitabın müellifi, özel hayatında kuru, teamüller dışına çıkmayan biri idi.
Yüzü biraz çarpık olmakla beraber, yine de yakışıklı sayılırdı. Fakat kısmen sağırdı ve oldukça da kekeme. Bu yüzden (aynı zamanda resmî bir papazdı da) vaızlarını vermekte güçlük çekiyor ve üniversitedeki dersleri de kolay anlaşılmıyordu. Dodgson, ayrıca, İngiltere Kilisesinin sâdık (teamüller dışına çıkmayan) bir üyesi, iyi bir Muhafazakâr, belki bunlara zıt olarak oldukça da snob bir insandı öteki Dodgson yani Oxford hocalığından ayrı tuttuğu Lewis Carroll neşe dolu bir insandı: el çabukluğunda, sihirbazlıkta ve diğer oyunlarda usta. AMce'e ek olan Aynanın Arasından adlı (Through the Looking-Glass, 1872) büyük bir kitap ve en iyi komik şiirlerden birini yazdı («The Hunting of the Snark», 1876).
Dodgson, 14 Ocak 1898'de öldü. Freud'ün teorileriyle çalkalanan çağımızda, onun şahsiyeti, psikiatrik bakımdan ilgi çekici olabilir. Fakat New York şehrindeki Central Park'taki heykelinde Alice'in çevresinde bugün çocuklar oynuyor ve Carroll' un Harikalar Diyarına gölge düşmüyor.
Yazarın diğer eserleri
Aynanın Arasından: Umumiyetle ek kitaplar kaynak ve başlangıç olan asıl eserlerden daha düşük olduğu halde, bir istisna olarak Carroll un. Aynanın Arasından adlı kitabı, Alice Harikalar Diyarında'dan daha iyi ve zengindir. Birinci kitap, iskambil kâğıtlarından oluşan karakterlerin yeraltı dünyasında bir macera İken, ikinci kitapta, her şeyin geriye döndüğü ve karakterleri satranç oyuncuları olan cam küreden bir ev anlatılır. Alice, bu oyunda bir piyondur. Kırmızı ve Beyaz Kraliçe ile tanışır ve Alice'in seyahat ettiği ülke de muazzam bir satranç tahtasıdır. Alice, sonunda, satranç tahtasının sekizinci karesine ulaşır ve kraliçe ilân edilir. Kızıl Kraliçeyi salladığı zaman, kendi kendisi Dinah haline gelir ve Alice, bir defa daha gerçekler dünyasında uyanır.
Yazan LEWIS CARROLL (1832-1898)
Başlıca karakterler
Alice: Victoria çağında, küçük, terbiyeli bir kız; her şeyi öğrenmek ister.
Beyaz Tavşan: Sinirli, zarif ve çok endişeli.
Düşes: Son derece çirkin bir yaratık; Kraliçeden ölesiye korkar.
Kraliçe: En çok sevdiği söz: «Kafasını kesin!»dir.
Cheshire Kedisi: Bütün yüzünü kaplayan gülümsemesi ile, istediği ân görünebilir ve kaybolabilir.
Çılgın Şapkacı: Çılgın Çay Partisinin ev sahibi.
Cheshire Kedisi: Bütün yüzünü kaplayan gülümsemesi ile, istediği ân görünebilir ve kaybolabilir.
Çılgın Şapkacı: Çılgın Çay Partisinin ev sahibi.
Hikâye
Sıkıntılı bir öğle sonu, Alice, kız kardeşinin omuzlarına yaslanarak yarı uyur bir halde elindeki kitabı okurken, aniden beyaz bir Tavşan görür. Partiye gitmek için giyinmiş Tavşan, cep saatına bakar ve geç kalmaktan endişe eder. Meraklı Alice, Tavşanın peşine takılır. Bir tarladan geçerlerken birdenbire ayağı bir çukura kayan Alice, çukurun içine yuvarlanır ve nihayet bir yığın yaprak üzerinde durur. Orada tekrar Tavşanı görür, fakat ona bazı şeyler sormadan önce, Tavşan Alice'i telaşla götürür ve çok sayıda kilitli kapılarla çevrili uzun bir salonda bırakır.
Cam bir masa üzerinde altın bir anahtar gören Alice, kapıların en küçüğünü açar. Açık kapıdan fıskiyeli serin bir bahçe görür, fakat kendisi kapıdan geçemeyecek kadar uzun boyludur. Masa üzerinde, etiketinde «Beni iç» yazılı bir şişe görür. Alice, şişedekini içer ve hemen 25 santim küçülür. Fakat yine bahçeye giremez, çünkü anahtarı aptalcasına masanın üzerinde bırakmıştır ve şimdi masa üzerindeki anahtara ulaşamamaktadır.Masanın altında da üzerinde «Beni ye,» yazılı bir kurabiye görür. Kurabiyeyi yer ve derhal 2 metre 70 santim boyunda bir dev olur.
Alice, tekrar Beyaz Tavşanı görür. Onunla konuşmak istediği zaman, hayvan kaçar. Bu arada eldivenlerini ve yelpazesini yere düşürür. Alice, onları alır ve yelpazenin boyunu tekrar küçülttüğünü görür. Beyaz Tavşan geri döner ve çılgıncasına eldivenlerini arar. Alice'i bir hizmetçi sanan Tavşan, sert bir sesle, bir çift eldiven getirmesini ister. Alice itaat eder ve ağaçlara doğru koşar. Üzerindeki tabelâda «B. Tavşan» yazılı küçük bir beyaz evin önünde durur.Tavşanın evinde, bir çift yeni eldiven ve yelpaze bulur. Ayrıca çok cazip bir şişe de görür. Alice dayanamaz, şişenin içindekini içer ve derhal büyümeğe başlar. Bu defa, boyu öylesine uzar ki eve sığabilmek için, bir ayağını bacadan, bir kolunu da pencereden uzatır.
Alice, aniden birinin evin penceresine çakıl taşları attığını işitir. Bu çakıl taşları, küçük pastalar haline gelir ve Alice bu pastaları yiyerek küçülür. Böylece Tavşanın evinden dışarı çıkar. Ormanda koşmağa başlar ve dev büyüklükte bir mantarın yanında durur. Mantarın üstünde tembel tembel oturan bir kırkayak nargile içmekle meşguldür. Alice'e kaba bir tarzda hakaret eden kırkayak, şayet mantarın bir tarafını yerse büyüyeceğini, öteki tarafını yerse küçüleceğini söyler. Alice, ilkin, öylesine küçülür ki, çenesi ayağına değer. Paniğe kapılan Alice, mantarın diğer tarafını da yer ve boynu, bir ağacın tepesine ulaşacak kadar uzar ve oradaki bir güvercin de, Alice'i, kuş yumurtası çalan bir yılan sanarak haşlar.Alice nihayet gerçek boyunu bulur. Ormandaki yürüyüşüne devam eder. Düşes'in kulübesi önüne gelir. Burada balığa benzeyen bir hizmetçinin kurbağaya benzeyen diğer bir hizmetçiye, Kraliçe ile kroket oynaması için (tahta topla oynanan bir «yun) Düşes'e bir davetiyeyi verdiğini görür. Gürültüden ötürü zaten kendisini kimse duyamayacağından Alice, kapıyı vurmaksızm kulübeye girer ve Düşes'in, kucağındaki çocuğunu sallayarak uyutmağa çalıştığını ve bir ahçının da pişirdiği çorbaya biber koyduğunu görür. Gürültü kulağı sağır edecek derecededir ve biber de, Kraliçeyi, fena halde aksırtır. Şöminenin içinde, ağzı kulaklarına varırca-sma, esrarengiz bir tarzda gülümseyen bir Cheshire Kedisi vardır.Düşes, birazcık tutması için bebeğini Alice'e uzatır ve kaybolur. Alice küçük çocuğu susturmağa çalışırken, çocuğun ağlaması tedricen homurdanmaya dönüşür ve Alice, birdenbire kucağında bir domuz tuttuğunu görür. Hayvan, Alice'in kolları arasından kurtulur ve ormana kaçar. Alice, yukarı doğru bakar ve Kedinin kendisine, ağaç tepelerinden gülümsediğini görür. Alice'e Çılgın Şapkacının partisine gitmesini söyler ve ardından, kısım kısım kaybolur, en son kaybolan parçası gülümsemesidir.
Çay partisinde Alice, Çılgın Şapkacıyı, Yürüyüş Tavşanını (ki o da çılgındır) ve mütemadiyen çaydanlığa düşen ve kurtarılan uykulu küçük bir Fareyi de görür. Hepsi, Alice'e gayet kaba davranır, çözülmesi mümkün olmayan bilmeceler sorarlar. Nihayet, Fare kendisini dahi uyutan uzun bir hikâye söylemeğe ikna olunur.
Alice, partiden kaçar ve bir bahçeye gelir. Bahçıvanlar, Kraliçeyi memnun etmek için konuşan çiçekler ekmekle meşguldürler. Kraliçe, bahçıvanları, beyaz gülleri kırmızıya boyarken görür ve onların derhal öldürülmelerini emreder ise de, Alice, onları çiçek taçları arasına saklar. Bu esnada kraliyet geçit resmi başlar. İskambil kağıdından yapılmış askerler ve saray nazırları ardından Düşes, Beyaz Tavşan ve Kraliçe geçerler.Ardından kraliyet «croquet» oyunu başlar. Sopa olarak canlı flamingolar ve top olarak da kirpiler kullanılır. Kavisli kale de, geriye eğilen iskambil kâğıtlarından oluşur. Kraliçe, Alice'e bir flamingo verir ve hemen oynanmasını emreder. Oyunu oynamak mümkün değildir. Herkes aynı ânda, istediği gibi oynamaktadır. Tam kendilerine vurulacağı sırada, kirpiler çalılar arasına kaçar. Flamingo, başını kaldırarak Alice'e bakar. Kraliçe, bir kimsenin oyununu beğenmediği zaman, «Kafasını kesin!» diye bağırır ve asker kaleler yerlerinden ayrılır.Cheshire Kedisi meydanda görünerek, Alice'e oyunu nasıl bulduğunu sorar. Alice, sevmediğini söyler ve Kedi, bunun üzerine, meşhur gülümsemesiyle Krala bakar. Kral, Kraliçeye şikâyet eder ve Kraliçe de, Kedinin kafasının koparılmasını emreder. Fakat artık, meydanda sadece Kedinin kafası göründüğünden, kimse Kedinin kafasının nasıl ko-parılacağım bilmez ve Kedi de böylece kurtulur.
Alice, çaresizlik içinde oyunu terkedeceği sırada, Düşes yanına gelir, ve Aiice'i deniz kenarına götürür. Alice burada Sahte Kaplumbağa ve Grayphon adında iki hazin karakterle tanışır. Sahte Kaplumbağa, eğitim devresinde neleri öğrendiğini anlatır: Sarhoş gibi sendeleyerek bulunduğu yerde dönmek, kıvranmak, debelenmek, aritmetiğin bütün kısımları; ihtiras, dikkati başka yere çekme, çirkinleştirme ve alay etme. Bu yaratıklar, Aiice'i, Istakoz Quadrille'ye götürürler ve kûmda, onun şerefine çok hareketli bir dans yaparlar.
Onlar dans ederken, bir yargılanmanın devam ettiği haberi gelir. Kupa Bacağı (iskambil kağıtlarındaki), Kraliçe'nin tatlısını çaldığından muhakeme edilmektedir. Kraliçe, jüri kendi arasında meseleyi görüşmeden önce hükmün verilmesi taraftarıdır. Bir kaç şahit, bildiklerini söylerlerse de, bunların hiç biri muhakeme ile ilgili değildir. (Jüri şunlardan oluşmuştur: bir fare, dağ gelinciği, bir kurbağa, bir kirpi ve diğer hayvanlar.)
Nihayet, Alice de hâkim huzuruna çağrılır, şahitlik etmesi istenir. Fakat Alice, yargılamanın sahte olduğunu söyler ve Kraliçe haykırır: «Kafasını kesini» Fakat Alice öylesine uzun boylu biri olmuştur ki, elinde olmadan, jürinin bulunduğu platformu devirir, jüriyi oluşturan yaratıklar yere düşerler. Onları tekrar yerine oturtan Alice, Kraliçeye, «önce öldürün, ardından hüküm verin!» prensibinin saçma olduğunu söyler. Alice'in kafasının kesilmesini haykıran Kraliçe, kızgınlık içindedir, fakat artık gerçek boyuna erişen Alice cevap verir: «Seni kim dinler? Siz bir deste iskambil kâğıdından başka bir şey değilsiniz!» Kâğıtlar havaya uçuşur ve Alice'e doğru gelmeğe başlarlar. Hafif bir haykırış koparan Alice uyanır ve iskambil kâğıtlarının, yüzüne düşen yapraklar olduğunu görür. Kız kardeşi kendisini sarsar ve uzun bir zamandan beri uyuduğunu söyler. Alice, rüyasında, Harikalar Diyarında seyahat etmiştir.
Tenkid
Alice kitapları (Alice Harikalar Diyarında ve Aynanın Arasından), hem çocuklar hem erişkinler tarafından okunur. Yazıldıklarından bu yana bir asırdan fazla geçmesine rağmen, hâlâ popülerdirler. Çocuklar, Alice'in vücudunun sihirli bir şekilde değişmesi, karşılaştığı garip yaratıklardan ve kitabın mükemmel bir peri hikâyesi atmosferinden büyük zevk duyuyorlar. Erişkinler, bu kitaplarda, nükteli sosyal hicivler, hayal ve gerçek üzerinde olduğu kadar, çocukların ve erişkinlerin dünyaları hakkında da yorumlar bulurlar.
Alice'in tesadüf ettiği yaratıkların ekserisi, tiksindirircesine küstahtırlar. Beyaz Tavşan, Kırkayak, Çılgın Şapkacı ve Kraliçe, alt-üst edilmiş bir mantık sistemine bağlıdırlar ve onun, Alice'in, basit, Pragmatik değerlerine üstün olduğunu söyler ve kendilerini son derece üstün telâkki ettiklerinden, kendi sistemleri hakkında bir şey söylemezler. Bir çocuk için, erişkinlerin dünyasının katı ve zahiren mânâsız tedbir ve yasakları, Harikalar Diyarı'nın, Alice'e göründüğünden farklı olmamalı; keyfî, gayriman tıkî ve aptalca.Alice'in her iki dünyası da, aslında, bir cam kürenin dünyasıdır (maamafih, bu imaj, ikinci kitapta daha derinden incelenir). Cemiyetin aptallık ve alışkanlıklarına bir cam küre tutan, çok gelenekçi Carroll; onların, berrak, lekelenmemiş bir çocuk zekâsına ne kadar saçma göründüğünü gösterir.Bir bakıma, Alice Harikalar Dünyasında, meselâ David Copperfield gibi, büyüyen bir kimsenin karşılaştığı meselelerle ilgilidir. Alice, rüyasında, erişkinlerin dünyasının hangi kısımlarını ve standartlarını benimseyeceğini, hangilerine sırt çevireceğini öğrenir. Şurası önemli ki, tam boyuna, yargılanma sırasında erişir ve artık çevresindeki erişkinlerin gülünç ve saçma davranışları kendisini rahatsız etmez. Kraliçeye ve çevresindekilere, onların, iskambil kâğıtlarından başka bir şey olmadıklarını söylediği vakit, erişkinlerin standardlariyle küçültücü bir duruma sokulan çocukluktan, onlar hakkında hüküm verecek olgunluğa giden zahmetli yolu aşmıştır.
Yazar
Ayrıca Bknz : Lewis Carroll
Lewis Carroll, Charles Lutwidge Dodgson adındaki (doğumu 27 Ocak, 1832) Oxford Üniversitesi matematik hocasının yazarlık adıdır. Oxford Üniversitesinde okuyan ve ilkin 1854 tarihinde bu üniversitede matematik öğretmeğe başlayan Dodgson, 1881'e kadar bu kürsüsünü işgal etti.
Mahcup tavırlı ve cemiyetten nisbeten uzak duran bir bekâr olan Dodgson, matematik sahasında birçok kitap yazdı; en önemlisi, Ö'klid ve Onun Günümüzdeki Rakipleridir (1379). Alice Harikalar Diyarında'yı çok beğenen Kraliçe Victoria, profesöre, bu tür daha fazla kitap yazmasını söylediği zaman, Dodgson, Kraliçeye, bir sandık dolusu matematik kitaplarını gönderdi.
Dodgson'un bir özelliği, hayatını renklendirdi: Küçük kızları pek seven Dodgson, onlarla saatlerce oynar, bilmeceler söyler, el çabukluğu oyunları gösterir, ve onların fotoğraflarını çekmeğe bayılırdı. (Fotoğrafçılığın henüz başladığı bu çağda, Carroll gayet iyi bir fotoğrafçı idi.) Onun, bilhassa sevdiği küçük kızlardan biri, Oxford Üniversitesindeki Christ Kilisesi'nin rektörünün kızı Alice Liddell idi.Dodgson ve bir papaz arkadaşı, 4 Temmuz 1862'de Alice'i ki o zaman on yaşında idi ve onun iki ablasını, Oxford civarında, Thames nehrinde kayık gezintisine götürdüler. Küçük kızların, kendisinden hikâye anlatmasını istemeleri üzerine Profesör Lodgson, bütün gün hikâye anlattı. Bu hikâye, gerçekte, Alice Harikalar Diyarında adlı kitabın hikâyesi idi. Sonraları, Alice'in ısrarları üzerine, Alice'in Yeraltındaki Maceraları adlı resimli küçük kitabı yazdı. Üç sene sonra, genişletilmiş ve biraz değiştirilmiş olarak, kitabını yayınladı. Kitap, derhal tutuldu ve popüleritesi zaman geçtikçe arttı.
Dodgson'un şahsiyeti, hayret uyandırıcı bir paradoks gösteriyor, ingiliz dilinde, çocuklar için yazılan en iyi ve popüler kitabın müellifi, özel hayatında kuru, teamüller dışına çıkmayan biri idi.
Yüzü biraz çarpık olmakla beraber, yine de yakışıklı sayılırdı. Fakat kısmen sağırdı ve oldukça da kekeme. Bu yüzden (aynı zamanda resmî bir papazdı da) vaızlarını vermekte güçlük çekiyor ve üniversitedeki dersleri de kolay anlaşılmıyordu. Dodgson, ayrıca, İngiltere Kilisesinin sâdık (teamüller dışına çıkmayan) bir üyesi, iyi bir Muhafazakâr, belki bunlara zıt olarak oldukça da snob bir insandı öteki Dodgson yani Oxford hocalığından ayrı tuttuğu Lewis Carroll neşe dolu bir insandı: el çabukluğunda, sihirbazlıkta ve diğer oyunlarda usta. AMce'e ek olan Aynanın Arasından adlı (Through the Looking-Glass, 1872) büyük bir kitap ve en iyi komik şiirlerden birini yazdı («The Hunting of the Snark», 1876).
Dodgson, 14 Ocak 1898'de öldü. Freud'ün teorileriyle çalkalanan çağımızda, onun şahsiyeti, psikiatrik bakımdan ilgi çekici olabilir. Fakat New York şehrindeki Central Park'taki heykelinde Alice'in çevresinde bugün çocuklar oynuyor ve Carroll' un Harikalar Diyarına gölge düşmüyor.
Yazarın diğer eserleri
Aynanın Arasından: Umumiyetle ek kitaplar kaynak ve başlangıç olan asıl eserlerden daha düşük olduğu halde, bir istisna olarak Carroll un. Aynanın Arasından adlı kitabı, Alice Harikalar Diyarında'dan daha iyi ve zengindir. Birinci kitap, iskambil kâğıtlarından oluşan karakterlerin yeraltı dünyasında bir macera İken, ikinci kitapta, her şeyin geriye döndüğü ve karakterleri satranç oyuncuları olan cam küreden bir ev anlatılır. Alice, bu oyunda bir piyondur. Kırmızı ve Beyaz Kraliçe ile tanışır ve Alice'in seyahat ettiği ülke de muazzam bir satranç tahtasıdır. Alice, sonunda, satranç tahtasının sekizinci karesine ulaşır ve kraliçe ilân edilir. Kızıl Kraliçeyi salladığı zaman, kendi kendisi Dinah haline gelir ve Alice, bir defa daha gerçekler dünyasında uyanır.
MsXLabs.org & 100 Büyük Roman
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....