Arama

Hiciv Nedir?

Güncelleme: 26 Şubat 2017 Gösterim: 33.992 Cevap: 3
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
27 Mayıs 2011       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

HİCİV (YERGİ)

Ad:  hiciv.JPG
Gösterim: 911
Boyut:  77.5 KB

Zaman zaman insanlarda ya da toplumlarda bazı çarpık, gülünç durumlarla karşılaşırız. İşte yazarların ve şairlerin bu durumları alaycı bir dille anlatan, yeren yapıtlarına yergi ya da hiciv adı verilmektedir. Yergi amacıyla daha çok şiirden yararlanılmıştır. Bugünkü edebiyatımızda yergi adıyla anılan bu tür, halk şiirimizde taşlama, divan şiirimizde ise hiciv, hicviye olarak adlandırılırdı.
Sponsorlu Bağlantılar

Yergi bir tepkidir, ama oldukça inceltilmiş, sanatlı bir biçimde, sözle yapılan eleştiridir. Yergide zaman zaman inceliğin yerini sövgünün, kaba dil kullanımının aldığı da görülür. Ama bu tür yergiler, genellikle sanat amacıyla yazılan yergilerin dışında tutulmaktadır.

Yergiyi uzmanlar çeşitli açılardan sınıflandırmış, yazı türlerine göre şiir türünde yergi, düzyazı türünde yergi, içeriğine göre ise kişisel yergi, ahlaksal yergi, siyasal yergi gibi türlere ayırmışlardır. Yerginin amacı, türü ne olursa olsun, içeriğiyle ilgili olarak toplumun dikkatini çekmek, bu konuda ortak bir tavır alınmasını sağlamak, sakıncalı olabilecek yönleri nükte ile hoşa gidecek duruma getirerek belirli bir sanat yaratmaktır. Yergiler çoğunlukla gülmece dergilerinde yayımlanmaktadır. Şiir türü yergilerin yanı sıra düzyazı türündeki yergiler de toplumun bireylerince yakından, ilgiyle izlenmektedir. Yerginin, özellikle siyasal yerginin yerilenlerce pek olumlu karşılandığı söylenemez. Siyasal liderler eylemlerinin yergilere konu olmasına hemen her zaman tepki göstermiş, bu tür yayınları engellemeye çalışmışlardır. O kadar ki, uyarılar sonucunda bazı yazarlar bir daha yergi yazmayacağına, söylemeyeceğine söz vermiştir (bak. EŞREF; NEF'İ; NEYZEN TEVFİK).

Türk edebiyatında özellikle şiir biçimindeki yergiler yaygındır. Divan edebiyatı döneminde yergi çoğunlukla bayağılaştırılmış biçimiyle karşımıza çıkar: Yerilen kişi için ağza alınmayacak ölçüde küfürler, açık saçık sözler kullanıldığı görülür. Bu durum da düşmanlıklara yol açıp sürgün ve ölümlerle sonuçlanmıştır. Sözgelimi,yergi türünün en önde gelen adlarından Nef'i, devrinin önde gelen kişilerini en ağır biçimde eleştirmiş, yermiş; bir daha yergi yazmayacağına dair IV. Murad'a söz verdiği halde sözünde durmamış; Vezir Bayram Paşa'yı yerdiği için, onun ısrarıyla öldürülmüştür. Şeyhi'nin (Harname) ve Fuzuli'nin (Şikâyetname, düzyazı ) ince takılmalar ve alaylarla süslenmiş, sanatlı yergileri vardır.

Tanzimat'tan sonra çıkmaya başlayan dergiler arasında gülmece dergilerine rastlanır. İlk gülmece dergisi Diyojen (1869) ile yeni bir yergi türü doğmuş, ama yönetim bu yerginin önüne geçebilmek için sansür adını verdiğimiz yasaklayıcı, engelleyici ve kısıtlayıcı kurumu sonuna kadar işletmiştir. Tanzimat döneminde Ziya Paşa, özellikle Sadrazam Ali Paşa'yı yermek için yazdığı Zafername ile yeni yergi türünün ilk örneklerini verir. Hemen bütün şiirleri yergi türünde olan Eşref (1847-1912) ülke ve toplum çıkarlarına zarar veren hemen herkesi yermekten kaçınmamıştır. Onun yergilerinde yer yer edepsiz sözlere, küfürlere de rastlanır.

Bazı yergileri fıkra değeri kazanan Neyzen Tevfik (1879-1953) yergiyi aşırı boyutlara götürenlerdendir. Cumhuriyet döneminde pek çok öykü, roman yazarı ile şair yergi türünde örnekler vermişlerdir: Nâzım Hikmet, Refik Halit Karay, Orhan Seyfi Orhon, Aziz Nesin, Ümit Yaşar Oğuzcan, Necati Cumalı, Salah Birsel'in bazı yazıları, kitapları bu türdedir.

Halk edebiyatında da taşlama adıyla zengin bir yergi dağarcığı oluşmuştur. Özellikle Ale-vi-Bektaşi ozanların şathiyelerinde hocaların din anlayışları alaya alınır. Halk edebiyatında da Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Dertli, Seyrani, Ruhsati ve son dönemlerde Âşık Ali İzzet, Âşık İhsani taşlama türünün başarılı örneklerini vermişlerdir.

kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 26 Şubat 2017 21:30
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
zakkum - avatarı
zakkum
Ziyaretçi
30 Haziran 2011       Mesaj #2
zakkum - avatarı
Ziyaretçi
“Hiciv” nedir?
Birinin kusurunu ve ayıbını meydana çıkarmak manasına gelir. İnsanların kötü ve çirkin yanlarını, kusurlarını ve ayıplarını açıklamak ve göstermek, toplumun acıklı ve gülünç yönlerini ele alarak alaylı bir ifade ile anlatmaktır. Hicivler, nazım veya nesir olarak kaleme alınabilirler.
Sponsorlu Bağlantılar

Hiciv’de esas gaye…

Kusurların ve ayıpların açıklanması olmakla beraber temizlikten ve incelikten ayrılmamak gerekir. Eğer eserdeki ifade tarzı, edep sınırlarını aşarsa, o hiciv değil küfür olur. Hiciv inceliği ve temizliği elden bırakmamak şartıyla, hakkın ve hakikatin savunucusu, haksızlığın ve rezilliğin engelidir. Haksızlıkları ve çirkinlikleri sergilerken, kabalığa düşülmesi, bir takım değerlerin ayaklar altına alınması, edeb dışı üslup kullanılması bir sanat olması gereken hiciv için hoş bir görünüş sayılmaz. Bu yüzden hiciv ile küfürü ve argoyu birbirinden kesin olarak ayırmak gerekir.

Türk Edebiyatı’nda Hiciv…

Halk Edebiyatı’nda çok gelişmiş durumdadır. Aşık Edebiyatı geleneğinde birçok saz şairimiz tarafından birbirinden güzel hicivler kaleme alınmıştır.
Divan Edebiyatı’nda hiciv pek gelişmiş bir tür değildir. Bu akım içinde en büyük hiciv şairleri Bağdatlı Ruhi ve Nef’i'dir.
Edebiyatımızın Avrupai bir karakter almasına kadar, daha çok Halk Edebiyatı’nda yaygın bir tür olarak karşımıza çıkan hiciv, Batılılaşma döneminde önem kazanır ve büyük gelişme gösterir. Tanzimat’la beraber edebiyatımızda gelişmeye başlayan Avrupai türlerin yanında, hiciv sanatı da kendini göstermeye başlar. Hiciv yazan kişiye “Heccav” adı verilir. Hiciv’e Halk Edebiyatı’nda “taşlama” denir.
Yeni Türk Edebiyatı’ndaki “eleştiri” türü de bu türle benzeşmektedir.

Edebiyatımızın tanınmış hiciv üstadları…

Ziya Paşa, Namık Kemal, Şair Eşref,Nazım Hikmet,Neyzen Tevfik, Refik Halit Karay, Arif Nihat Asya, H. Cengiz Alpay,Abdurrahim Karakoç…
Müstehcen hicivleriyle tanınan Neyzen Tevfik bu türün son temsilcisidir. Son devirlerde ise hiciv mizaha dönmüştür. Refik Halid Karay, Ercümend Ekrem Talû, Osman Cemal Kaygılı, Fâzıl Ahmed Aykaç, Orhan Seyfi Orhon, Yûsuf Ziyâ Ortaç, Halil Nihad Boztepe bunlardan bazılarıdır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
26 Şubat 2017       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Hiciv
edebiyatta bir yazı türü.

Bir kişi, olay, durum, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle manzum yolla eleştirilmesine hiciv ya da, yergi adı verilir. Eski Yunan ve Lâtin edebiyatında ilk örneklerine rastlanan tarz, Batı edebiyatında bir şiir türü olarak gelişmiştir. Eleştirici bir anlatımı olan şiirler Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi olarak anılmaktadır. Bu tür şiirlerde didaktik özellikler içerdiğinden didaktik şiir içinde değerlendirilmesi mümkündür. Ancak açık bir eleştiri sözkonusu olduğundan ayrı bir sınıfında ele alınması tercih edilir.


Halk edebiyatında ise taşlama terimi kullanılır. İlk örneklerine Yunan ve Lâtin edebiyatlarında rastlanan yerginin Batı'da ayrı bir şiir türü olarak geliştiği görülür. Türk edebiyatında da düzyazı biçiminde hicivler yazılmakla birlikte genellikle nazım yeğlenmiştir. Divan şairlerinin çoğu hiciv sayılabilecek şiirler söylemişlerse de bu türün en başarılı örneklerini Nef'i vermiştir. Türk edebiyatında salt yergi türünde ürün veren şair de Eşref'tir.

Divan edebiyatında Bağdatlı Ruhi ve Nef'î, Tanzimat edebiyatında Ziya Paşa, Abdülhamit devrinde Eşref, Milli Edebiyat döneminde ise Neyzen Tevfik, Halit Nihat Boztepe, İhsan Hamami hiciv dalında önemli eserler vermişlerdir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
26 Şubat 2017       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Sözcüğün geniş anlamıyla kişisel, siyasal, dinsel, ahlaki ya da edebi hiciv, büyük bir biçim çeşitliliği gösterir: kısa parçalar ya da uzun şiirler (d’Aubignö'nin les Tragiques' gibi), düzyazı türünde (Voltaire'in Candide’i), düzyazı-şiir karışımı (Satire Mdnippöe) yapıtlar. Yunanistan'da Arkhilokhos'un ya da Hipponaks’ın iamboslarının ve “eski komedi” nin (Aristophanes) sert kişisel hicvi dışında, hemen hemen yalnız Amorgoslu Semonides'in ahlaki hicvi, kynik filozof Menippos’un hicvi (Menippeioi Satyrai) kuşkucu Timon'un hicvi (Silloi), ve Lukianos’un küçük yapıtları bu türe bağlanır. Latinler hicvin kendi ulusal türleri olduğunu ileri sürmüşlerdir. Hiciv özgür sohbet biçimini onlardan aldı. Horatius, Persius, Martialis, Juvenalis hicvi geliştirdiler.

Türk edebiyatında genellikle nazımla hiciv yazma geleneği yaygındır. Bu yoldaki şiirlere divan edebiyatında ve daha sonraki aydın kesim edebiyatında “hicviye", halk edebiyatında "taşlama", günümüz edebiyatında "yergi" denmiştir.

Divan edebiyatında hiciv, kötülükleri, kusurları belirtmenin ötesinde, çoklukla, kaba-saba, hatta açık-saçık sövgülere yönelmiştir. Fuzuli'nin ünlü Şikâyetname’si, Şeyhi'nin Harname'si yolundaki ince hicviyelere seyrek rastlanır. Kişileri hedef alan hicviyeler, doğal olarak, düşmanlıkların doğmasına neden olur, yazanın birtakım tehlikelerle karşılaşmasına yol açar; Nef'i'nin öldürülmesi, Eşrefin yıllarca yurtdışında yaşamak zorunda kalması bu yüzdendir. Divan edebiyatında en ünlü hiciv şairi Nef'i’dir (1572? -1635); o yoldaki şiirleri Sihâm-ı kaza (Kader okları) adlı bir kitapta toplanmıştır. Nef'i, hiciv yazmayacağına dair Murat IV'e söz verdiği halde, kendini tutamayıp vezir Bayram Paşa'yı hicvettiği için boğdurularak öldürülmüştür.

DEVAMI Hiciv Nedir? (Sözlük)
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

22 Haziran 2012 / buz perisi X-Sözlük