Arama

Japonya'da Bilim ve Teknoloji

Güncelleme: 18 Ocak 2011 Gösterim: 72.936 Cevap: 11
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Nisan 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Japonya'da Bilim ve Teknoloji

Sponsorlu Bağlantılar
Japonya teknolojinin en önemli odaklarından biridir. Bilgisayardan nükleer enerjiye, havacılıktan haberleşmeye kadar birçok alanda teknolojinin öncülüğünü yapmaktadır. İlerlemenin itici gücünü, özel sektör, üniversiteler ve devlet üç koldan yapmaktadır.


Uzay teknolojisi
Japonya bu alanda yaptığı çalışmalarla haberleşme, meteoroloji, coğrafya, yayıncılık gibi birçok sektöre uzayın katkılarını sağlamış durumdadır. Bu amaçla birçok uydu yörüngelerine yerleştirilmiş, hizmet vermektedir. Sözkonusu uydular 1986 yılından itibaren Japon yapımı roketlerle fırlatılmıştır. Japonya'nın geliştirdiği ataletli güdüm sistem ve bir ikinci aşama motorlu H-1 roketini kullandığı bu tarih ülkedeki uzay çalışmaları açısından da bir dönüm noktası olmuştur. Japonya halen kendi gerçekleştireceği insanlı uzay uçuşlarının çalışmalarını sürdürmektedir. Bu arada, uzay istasyonu gibi insanlı ve büyük kapsamlı uzay çalışmalarının içinde aktif biçimde bulunmaya da özen göstermektedir.

Havacılık
Havacılık, Japonya'nın iddiayla geliştirdiği teknolojilerden biridir. 1980'li yıllarda XS-11 ve diğer sivil ulaşım uçakları üzerinde yapılan başarılı çalışmalar, Boeing-767 yolcu jetinin üretilmesi Japon havacılığı açısından tarihi bir dönemeç oluşturdu. Bu alandaki araştırma ve çalışmalar, Japonya'nın bu konuda en önemli rekabetçi ülkeler arasında yer almasına yetecek ölçüdedir.

Nükleer teknoloji
Japonya'da 35 ticari nükleer reaktör bulunmaktadır. Bu reaktörler sayesinde toplam elektriğin yaklaşık yüzde 30'u üretilebilmektedir.
Alınan bütün etkin önlemlere rağmen, bu konudaki çalışmalara aralıksız devam edilmektedir. Nükleer tehlike anında tehlike önleme sistemlerinin geliştirilmesi ve güvenliğin maksimum düzeyde sağlanması, bu çalışmaların başlıca amacını oluşturmaktadır. Bunun yanısıra nükleer füzyon alanındaki çalışmalar da ülkeyi, ön sıralara taşımıştır. 1985 yılında yapılan JT-60 reaktörü birkaç yıl içinde, o tarih için dünyadaki en yüksek enerji-denge koşullarını yakalamayı başarmıştı.
BiyolojiBu alanda elde edilen bulgular, bilgiler çevre, balıkçılık, tarım, gıda sanayii, kimya endüstrisi, ormancılık gibi çok çeşitli sektörlerin gelişimini sağlayan önem veriler olmaktadır. Bu alandaki çalışmalarda genetik ön plana çıkmaktadır. Genetik mühendisliği alanındaki çalışmalar, baş döndürücü bir hızla ilerlemektedir. Gen haritasının çıkarılmasından, genlerin birbirleriyle ilişkileri ve işlevleri, kanser araştırmaları, hormonlar, ender tıbbi maddelerin üretim teknikleri, biyo-kimya, yeni tür tarım bitkileri ve besi hayvanlarının geliştirilmesi gibi faaliyetler, bu kapsam içerisinde görülmekte ve bu konuda elde edilen yeni veriler sık sık medya organlarında haber olmaktadır.

Deniz araştırmaları
Bu araştırmalar, denizlerin korunması, enerji, deniz alanlarının kullanımı, biyolojik kaynaklar, deniz dibi zenginlikler gibi konuları kapsamaktadır. Bu alanda yapılan çalışmalar da tıptan enerjiye, gıda sanayiinden genetiğe kadar birçok alana katkı sağlamaktadır. Japonya deniz ve okyanus araştırmaları konusunda da dünyanın önde gelen araştırmacı ülkeleri arasında yer almayı sürdürmektedir.

Yüksek iletkenler
Bazı metal ve benzeri maddelerin belirli bir ısının altında soğutulduğunda, direnç göstermeksizin elektriği iletme yeteneği anlamına gelen yüksek iletkenlik, 1990'lı yıllarda ileri teknolojide iddialı ülkeler arasında başlıca rekabet alanlarından birini oluşturuverdi. Yüksek iletkenlik, elektrik enerjisi nakli, enerji depolama, manyetik ulaşım, bilgisayar, nükleer füzyon gibi alanlarda büyük avantajlar sağlaması yüzünden kazandığı stratejik önemini sürdürmektedir.
Japonya ayrıca Maglev (manyetik kaldırma gücüyle havada giden) trenler, optik fiber iletişim (haberleşme), yüksek tanımlı televizyon, bilgisayar teknolojilerinde de dünyanın öncü birkaç ülkesinden biri olmayı sürdürmektedir.

Son düzenleyen Blue Blood; 6 Nisan 2007 21:44
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
23 Nisan 2006       Mesaj #2
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Rekabetin globalleştiği, bilgi ve teknolojinin sınır tanımadan aktığı bir dünyada şirketlerin rekabette üstünlük sağlayabilecekleri tek konu insan kaynaklarıdır. Batı dünyasının uzun yıllar büyük bir gıpta ile izlediği ve adeta kara mizah örneği olarak bir Amerikalı tarafından gerçekleştirilmiş olan Japon Mucizesi, esas olarak beş temel ilkeye dayanmaktadır.
1. Çalışanlara zayıflıklarının üstesinden gelmek için yardımcı olmak,
Sponsorlu Bağlantılar
2. İnsanları suçlamadan sorunu çözmek
3. Sürekli gelişim içinde olmak,
4. İnsanı bütün olarak tanımak ve kabul etmek,
5. Karar alırken uzlaşmayı sağlamak.

Japon Mucizesi diye adlandırılan süreç incelendiği zaman, bütün öğelerin insana bağlı olduğu açıkça ortadadır. Bu gücü harekete geçirmek ise önemli ölçüde liderlere bağlıdır. Gerçek liderler çalışan memnuniyetinin, çevre bilincinin ve sosyal sorumluluğun gelecekte üretkenliği ve verimliliği artıracağının bilincindedirler. Ayrıca şirketlerin sahip oldukları değer sistemi onlara pazarda varolan en üstün nitelikli insan gücünü istihdam etme şansını vermektedir.
Sağlam bir akıl ve ahlâk yapısına sahip olan Japonlar, baştan başa yıkılmış, ağır tazminatlar ödemeye mahkum edilmiş yurtlarını, yirmi beş yıl içinde dünyanın en zengin ve ileri ülkelerinden biri haline getirmeyi başarmışlardır. Japonya’nın yakın tarihinde iki dönüm noktasından söz edilir. Birincisi 1800 yıllarında olan Meiji devrimi, ikincisi 2. Dünya savaşı.
Meiji dönemiyle, batıda gelişen teknoloji devrimini yakalamak için ilk sanayileşme hareketleri başlamış ve ikinci dünya savaşına kadar devam etmiştir. Şu bir gerçek ki, bu süreçte Japonya, batının kültür ve medeniyetini değil, bilim ve teknolojisini örnek almıştır. Ancak ikinci dünya savaşını kaybedince, Amerikan Askeri birlikleri tarafından işgal edilen ülkenin her tarafında Amerikan kışlaları kurulmuştur.
Amerika’ya karşı savaşı kaybeden Japonya için, artık bu ülkenin kültüründen etkilenmemek imkânsız hâle gelmiş, özellikle 1970’li yıllarda her tarafı Mcdonalds’lar 7Eleven Shop’lar kaplamıştır. Bu süreçte Japon dili de İngilizce’den giren yabancı sözcüklerle dolmuştur. Yine de Japonlara göre, Amerikan kültürü ve etkileri Japon kültürünü değiştirmemiş, sadece sosyal yaşantıdaki boşlukları doldurmuştur. Çünkü bütün bu gelişmelere karşı Japonlar, kendi kültürlerinden de asla taviz vermemişlerdir.
Peki, ama Japonya nasıl kalkınmıştır?
Bunu açıklarken sayısız kriter ele alınabilir, fakat temelinde incelediğimizde Japon kalkınması şöyle bir seyir izlemiştir:
İlk teknolojik gelişmelerin başladığı 1868 yılından 1912 yılına kadar batı malları ülkeye girmiş, özellikle askeri alanda teknoloji geliştirilmiştir. Bu dönemde, Japon deniz altıları ve gemilerinin kalitesi büyük gelişmeler kaydetmiştir. Birinci Dünya Savaşında İngiltere’nin yanında yer alan Japonya savaşı kazanmış, Asya’da güçlü bir orduya sahip devlet konumuna gelmiştir. İkinci dünya savaşına kadar yine askeri alandaki gelişme devam etmiş, Japonlar gemi ve denizaltı teknolojilerinde sağladıkları gelişmeyi, nükleer silah ve uçaklarda da göstermişler, İkinci dünya savaşında bu uçaklar Amerikalıların korkulu rüyası haline gelmiştir.
Japonya’nın bugünkü sivil teknolojik gelişmesi, temellerini bu tarihi dönemeçten alır. İkinci dünya savaşını kaybeden Japonya için ordu kurmak ve silahlanmak Amerika tarafından yasaklanmıştır. Zaten taş taş üstünde kalmayan ülkede bu askeri teknoloji sivil hayata taşınmış ve sivil şirketler, eski Japon ordu düzeninde örgütlenmeye başlamıştır. Günümüzdeki Japonya’nın yapısını işte bu şirketler oluşturmuştur. Mesela, bugünkü Mitsubishi, aslında Japon donanmasına gemi yapan bir kurum iken, sivilleşmeyle birlikte teknolojisini geliştirip satan bir şirket konumuna gelmiştir. Benzer bir örnek olan Nikon da aslında Japon ordusuna dürbün, denizaltı periskoplarını ve benzer teçhizatı sağlamaktaydı. Temelini askeri endüstriden alan ve bugün karşımıza marka olarak çıkan daha birçok Japon şirketi vardır.
Şirketlerdeki ikinci tür yapılaşma ise şöyle gelişmiştir:
Japonya’daki eski köyler bizim köylere benzer, halk arasında büyük birlik ve dayanışma vardır. Kalkınma sürecinde olan Japonya’da köylerin durumu içler acısıydı, askeri alanda gelişen teknoloji, sivil halka ve köylere bir katkı sağlamadığından, ilkel aletlerle zanaat yapılıyordu. İşte Japon endüstrisi bu işyerlerinde dünyaya gözlerini açtı. Son derece açıkgöz (ama dürüst) ve zeki ustalar, büyük endüstri ülkelerinin ürünlerini ithal edip bunları parçalarına ayırarak nasıl yapıldığına baktılar ve benzerlerini asıllarından çok daha fazla emek harcayarak meydana getirdiler. Bizde asırlardır süregelmiş el sanayi, Avrupa mallarının ucuzluğu ve üstünlüğü karşısında çöküp giderken, Japonlar yeni karşılaştıkları ve öğrendikleri makine endüstrisini üretmeye dört elle sarıldılar. Kısa bir zamanda bu ilkel endüstri yuvalarında yapılan mallar, sırf el emeğinin ucuzluğu ve kârın azlığı yüzünden birçok ileri sanayi ülkesinde damping piyasası yapmayı başardı. O yıllarda Avrupa ve Amerika pazarlarında Japon malı bisikletler, oyuncaklar, türlü aletler akıl durduracak ucuzlukta satılıyordu Japonları diğer Asya ülkelerinden ayıran nokta, bu ülkelerin genelde sömürge altındayken, Japonların ilk defa kendileri için çalışan bir ülke haline gelmesiydi. Kazançlar, yatırıma dönüşüyor ve halkın yaşam düzeyinde bir gelişme olmazken, her şey sanki sanayiinin kalkınmasına adanmış gibi ilerliyordu. Bunun doğal sonucu olarak da halk için daha fazla iş imkânı doğuyor ve işsizlik azalıyordu, ekonomide ise üretimin artmasıyla, ihracat – ithalat dengesi sağlanmaya başlamıştı. Japonlar üretmek zorundaydı, zira nüfus hızla artıyor ve zaten tarıma elverişli olmayan ülkede temel gıda ihtiyaçlarını karşılamak için dışa bağımlılık da artıyordu. Bu süreç Japonlar için çok sıkıntılı ve sancılı olmuştur; zira her şey, çalışmak üzerine kurulmuştur. Ne var ki, bu kalkınma döneminde özel sektör, bilinçli devlet kurumu gibi davranmıştır. Bizdeki gibi vergi kaçırmayı, servet teşhirini ve çalışanların boğazından kesilmiş milyonları gösteriş için savurmayı marifet sayan bir zihniyet, Japon endüstrisinin genel kuralı olmamıştır. Köyden kalkınan Japon endüstrisi, kısa sürede bütün dünyada tanınan markalar haline gelmiştir. Honda, Toyota, Bridgestone, bunlara örnek olarak gösterilebilir.
Bu arada şu gerçeği de göz ardı etmemek gerekir: Japonlar millet olarak asırlar boyu dışarıdan karışıma uğramamış bir gen havuzuna sahiptirler. Diğer bir ifadeyle, değişik ırkların karışımı söz konusu değildir, bunun sosyal sonucu ise, aynı düşünce yapısını paylaşan, aynı şekilde davranan, bir toplumun var olmasıdır. Bu, netice olarak birlik, beraberlik, takım çalışması gibi kavramların gelişmesine sebep olurken aynı etnik, yani genetik yapıya sahip olan insanların arasında siyasi ve toplumsal uzlaşmanın hep var olması sonucunu doğurmuştur. Bir Japon Profesör, bu konudaki görüşünü şöyle dile getirmişti; “Japonlar kişisel olarak ‘ben’ diyemezler, onun yerine ‘biz’ derler, hep bir gruba ait olmak isterler. Bilim alanında büyük kişisel çalışma pek çıkmaz Japonlar arasından, onun yerine takım çalışmasının sonucu olan uygulamalı bilimler ve teknoloji açısından iyi çalışmalar söz konusudur.”
Bu nedenle, Japonya’da temel bilimler, fizik, kimya, biyoloji alanında Nobel ödüllü çok az sayıda çalışma varken, teknoloji harikası çalışmalar batıyı da geride bırakmaktadır.
Japonya’nın Kalkınma Modeli
Japonya’nın 1800’lerin son yıllarından itibaren planlı ve programlı bir şekilde değişik dönemlerde uyguladığı kalkınma stratejisinin kaba özelliklerini şu şekilde toparlamak mümkündür: Öncelikle tüketimi kısıcı politikalar uygulanırken, sosyal güvenlik ve sosyal alt yapı ihmal edilmiştir. Devlet yatırımları ve özel sektör yatırımlarına destek önemli rol oynamıştır. Doğrudan verimli olan makine yatırımlarına öncelik verilmiş ve yatırımlar için gerekli olan fonlar başlangıçta toprak ve tarım reformu ile tarımdaki fedakârlıklarla temin edilmiştir. Daha sonraları ise tüketimi kısıcı politikaların da etkisi ile yüksek tasarruf oranı sağlanmış ve bu sayede özel finans kurumları yeterli miktarda fonu yatırımlara yönlendirebilmişlerdir. Eğitime büyük fon ayrılmış, böylece yetişmiş işgücü artırılırken işgücünün arz elastikiyeti sağlanmıştır. Sosyal barış ve uygulanan kalkınma politikalarına halkın desteği, milli sorunlarda birlik yanında, grup halinde disiplinli ve sonsuz bir irade gücü ile çalışmanın toplumsal özellik haline getirilmesi sayesinde sağlanmıştır.
Japonya’nın kalkınması incelendiğinde şu dönemlere ayrıldığı görülür
1. Geçiş Dönemi (1868-1885)
2. Modern Ekonomik Gelişmenin Başlaması (1886-1905)
3. Yapısal Oluşum Dönemi (1905-1930)
4. Politik Olaylar Dönemi (1930-1953)
5. Yeniden Doğuş Dönemi 1953 yılından Sonrası
Takım ruhu ve ben yerine bizlerle hareket etme, Japonya’ya bu gün dünyanın süper devleti olma onurunu vermiştir. Hem kendi öz kültürlerine sıkı sıkıya bağlı, ahlak erozyonundan uzak, aile yapısı bozulmadan. Bu gün kıt kaynaklarla olmaz denecek teknolojik başarılara imza atan Japon Halkı, Türkiye’ye de güzel bir örnek olmalı.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Nisan 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Japonya'da Bilim ve Teknoloji
İnanılmaz İcatlar...



TEKNOLOJİ IŞIK HIZIYLA İLERLERKEN, DÜŞLERİ DE GERÇEK YAPIYOR. HAYATIMIZI KOLAYLAŞTIRAN ‘UZAY EŞYALARI’ YERYÜZÜNE İNDİ.

Bu icatlardan en dikkat çekeni ve yaşamı kolaylaştıranı da, arama motoru devi google ’ın Volkswagen’le birlikte geliştirdiği bir servis. Volkswagen, sürücünün google internet sitesininin yayınladığı uydu görüntülerini kullanarak yolunu belirlemesini sağlayacak bir araç geliştirdi. Aracın konsolu üzerinde yer alacak ekranda, üç boyutlu harita yer alıyor. Böylece sürücüler hem bulundukları yeri hem de alternatif yolların durumlarını görebiliyor. google ’ın sağladığı uydu verileri sayesinde, eski navigasyon sistemlerde kullanılan şemaların yerini gerçek görüntüler alıyor. İşte ‘geleceğin’ diğer icatları: Uzak ülkede ilişkisi olana ‘fare’ telefon SONY, internet üzerinden telefon görüşmesi yapabilmek için telefon şeklinde mouse (fare) geliştirdi. İnternet üzerinden konuşmaya olanak tanıyan Skype isimli programın giderek yaygınlık kazanması üzerine geliştirilen mouse, 68 dolara satılıyor. Şimdiye kadar mikrofon ve bilgisayarın hoparlörü yardımı ile görüşme yapan kullanıcılar, yeni farenin yardımı ile özel görüşmelerini yapabilecek. BU MAKİNE SUSUZ YIKIYOR Japon Sanyo’nun ürettiği Aqua isimli çamaşır makinesi, ‘yıkamak’ kelimesine yeni bir boyut getiriyor: Makine suya ve deterjana ihtiyaç duymuyor. Üstelik gömlekler makineden bembeyaz çıkıyor. Aqua, kirli çamaşırlara negatif iyon molekülleriyle dolu havayı püskürterek temizliyor ve tüm bakterileri de öldürüyor. Pilleri var ama sakın oyuncak sanmayın Bollore Group tarafından üretilen pilli otomobil geçtiğimiz hafta Fransa’da tanıtıldı. Otomobil lityum metal polimer bataryayla çalışıyor ve saatte 250 km hız yapabiliyor. Bollore, yılda 100 tane üretilen otomobil sayısını 200 bine çıkarmayı düşünüyor. Koşu partnerim pek bir sevimli Honda Motor yeni robot “Asimo”nun koşan modelini tanıttı. Robot insanlara yürürken eşlik ederken, saatte 6 km de koşabilme kapasitesine sahip. İlk kez basına tanıtılan robot showroom’a gelen 900 ziyaretçinin önünde koştu.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kuş gribine kimyasal çözüm



Japon bilim adamlarının kimyasal sentezle grip ve kuş gribi tedavisinin en etkili ilaçlarından biri olan tamifluyu ürettiği bildirildi




Japon Kyodo ve Yomiuri Şimbun haber ajanslarına konuşan Tokyo Üniversitesi’nden araştırma başkanı Masakatsu Şibasaki, ekibinin, tamiflunun bitkisel sentezle elde edilmesi sırasında kullanılan şikimik asit yerine 1,4-sikloheksadin (cyclohexadiene) kullanarak tamiflu imal ettiğini söyledi.




Şibasaki, ürettikleri ilacın üniversitedeki bir hasta üzerinde denendiğini de söyledi. Tokyo Üniversitesi’nden Şibasaki’nin sözleriyle ilgili olarak açıklama yapılmadı. Uzmanlar, tamifluyu, kuş gribinin başlangıç safhalarında uygulanması halinde en başarılı tedavi yöntemi olarak görüyor.
İsviçre’nin Roche firması tarafından üretilen tamiflu, Çin anasonundan türetilen şikimik asitten elde ediliyor. Çin anasonu sadece belirli aylarda Çin’in 4 eyaletinde hasat edilebiliyor. Üretimi kısıtlı olan Çin anasonunu yeterince elde edebilmek için geniş alanlarda ekim yapmak gerekiyor. 30 kilogram anasondan sadece 1 kilogram şikimik asit üretilebiliyor.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Temmuz 2006       Mesaj #5
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Dünya gidiyor 3G'ye, biz duruyoruz GSM'de

70 ülkede kullanıcılar Üçüncü Kuşak (3G) şebeke sayesinde yeni nesil gelişmiş cep telefonu uygulamalarıyla tanıştı. Türkiye'de ise hâlâ yurtdışındaki başarısız örnekler öne sürülerek lisans ihalesi bile yapılamıyor

Teknoçağ
ŞÜKRÜ ANDAÇ

tekno28
Dünyada 70 ülkede 158 operatör, hızlı ve görüntülü iletişim olarak bilinen Üçüncü Kuşak (3G) şebekeyi kurarak toplam 187 milyon aboneye hizmet veriyor.
Üstelik Üçüncü Kuşak sayesinde pekçok farklı yeni nesil gelişmiş uygulamayı abonelerine kullandırmaya başlayan telekom operatörleri, yeni abone girişinde de önemli mesafe katetmiş durumda. Hem İkinci Kuşak hem de 3G şebekeye sahip dünyanın önde gelen cep operatörlerinden Japon DoCoMo'nun son üç aydaki yeni abone girişlerine bakıldığında, 3G şebekenin Uzakdoğu'da oldukça popüler olduğunu görmek mümkün.
Buna göre DoCoMo son 3 aylık dönemde eski kullandığı şebekede 583 bin 800 abone kaydederken, 3G şebekesine toplam 2 milyon 677 bine yakın abone kaydetmiş durumda. DoCoMo'nun 15 milyon 3G abonesi bulunuyor.
3G konusunda Avrupa da hareketli günler yaşıyor. İngiliz Telekom devi Vodafone, 1.4 milyonu Japonya'da olmak üzere dünyada 3.3 milyon 3G abonesine sahip. Bir diğer GSM devi Orange firmasının ise 1.75 milyon 3G abonesi var.
Bu şebeke şu anda, Almanya, İngiltere, İtalya, İsveç, Hırvatistan, Polonya, Yunanistan, Portekiz, Tayvan, İrlanda ve Romanya'nın da aralarında bulunduğu 70 ülkede kullanılıyor.

Gündemde yok
Türkiye'de ise henüz bu sistemin kurulumu için öncelikli şart olan lisans ihalesi bile gündemde değil. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım geçtiğimiz hafta konuyla ilgili yaptığı açıklamada, yurtdışında yaşanan başarısız örnekler olduğunu hatırlatarak, 3G lisans ihalesinin yakın zamanda gündemde olmadığını açıkladı.
Türkiye 2000'li yılların başında bu alanda çoğu pazarda işlerin iyi gitmemesinden dolayı 3G lisans ihalesini, ilerideki bir tarihte yapmak üzere erteleme yolunu seçmişti.
3G'de lisansların dağıtılması süreci Avrupa'da 1999 yılında başlayıp 2002 yılı sonunda tamamlandı. Lisanslar Avrupa'da 108.2 milyar euro bedel ödenerek 62 operatör tarafından satın alınmıştı. Ancak o dönemde dünyada telekom pazarında yaşanan kriz ve 3G'de iş modellerinin tam olarak hayata geçirilememesinden dolayı operatörler işlerine başlayamadı.
Fakat bu teknolojinin 2 yıl önce Japonya'da fırtına gibi eserek Uzakdoğu'da yayılmasıyla birlikte iş modelleri oturdu. Bunu gören Avrupalı operatörler de 2004'le birlikte işe başladılar. Şu anda, 70 ülkede 158 operatör bu altyapıdan hizmet veriyor.

3G ile cep telefonundan film izleniyor

Üçüncü Kuşak, kullanıcılara geniş bantta yüksek hızda veri iletimi, mobil internet erişimi, müzik ve video programları ve gelişmiş oyunların arasında bulunduğu kapsamlı bir içerikle yeni nesil bir platform oluşturuyor.
Sistemi destekleyen yeni nesil telefonlar Nokia, Siemens Mobile, Sony Ericsson ve Motorola gibi pazarın önde gelen oyuncuları tarafından üretilmeye başladı.
Kullanıcılar bu telefonlarda yüksek kalitede televizyon ve canlı maç yayını izleyebilecek, sistemde yüklü harita ile gitmek istediği adrese ulaşması için telefon ona yol gösterecek, anlık bilgi servisi alabilecek, internetten müzik parçası veya video film indirebilecek.

Üçüncü Kuşak, Japonya'da çok popüler

İkinci Kuşak şebeke...OperatörMayıs 05Haziran 05Temmuz 05Toplam aboneDoCoMo177,500176,500229,80049,659,400au (KDDI)181,900160,200230,50020,353,200VodafoneK.K -39,9005,30018,00014,984,000


Üçüncü Kuşak şebeke...OperatörMayıs 05Haziran 05Temmuz 05Toplam aboneDoCoMo642,800827,5001,196,40014,906,000au (KDDI)246,200228,700312,00019,035,200Vodafone K.K141,300126,500130,1001,430,000
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Temmuz 2006       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Japonlar, ince kalem piliyle çalışan bir uçakla insan uçurmayı tasarlıyor.

İki üniversite ve Matsushita grubunun finanse ettiği çalışmaya katılan araştırmacılar, elektronik aletlerde kullanılan pillere benzeyen 100 adet pilin çalıştıracağı pervaneli uçak uçurmak için çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmanın, "oksirid" pillerinin gücünü kanıtlamaya yönelik olduğu belirtildi.

Matsuşita firmasının yöneticilerine göre, yüksek enerji üretmek için "oksihidroksit" kullanan "oksirid" pilleri, geleneksel "alkalin" pillerinden çok daha güçlü. Matsuşita firması, iki adet "oksirid" ince kalem piliyle içinde bir kişi bulunan minik bir taşıtın yol alabildiğini iddia ediyor.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
14 Temmuz 2006       Mesaj #7
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
DİJİTAL OYUNCAKLAR

tekno281Tasarımını fasülyeden aldı!
Sony, fasulye şeklinden esinlenerek tasarladığı yeni model müzikçalar (walkman) serisini tanıttı. Sony Walkman Bean adlı MP3 çalarlar, tek satırlı OLED ekrana sahip. 3 dakikalık hızlı şarj ile 3 saat boyunca müzik dinlenebilecek olan yeni model ürünlerde, dolu bir batarya ile 50 saat boyunca kesintisiz müzik dinlenebiliyor. Sony'nin kullandığı Atrac3plus ve MP3 formatında müzik parçalarını destekleyen müzikçalarlar, 512 MB ve 1 GB hafıza kapasitesi ile pazara sunuluyor. Sony : Welcome : Europe

tekno282PC destekli ev sineması
Samsung, USB bağlantısı ile değişik cihazların üzerinde yer alan video görüntüleri ve ses dosyalarını çalıştırabilen ev sinema sistemi serisini tanıttı. Samsung HT-P1200 ve HT-TP75 modelleri DivX, WMV ve VCD formatındaki video dosyaları, JPEG formatındaki görüntü dosyalarını ile MP3 ve WMA formatındaki ses dosyalarını çalabiliyor. USB bağlantı girişi, MP3 çalardan, dijital fotoğraf makinesinden veya diğer USB cihazlarından ev sinema sistemlerine giriş yapabilmeyi sağlıyor. Böylelikle USB girişine bağlanan cihazın içindeki ses ve görüntüler ev sinema sisteminin kalitesiyle kullanıcılara ulaşıyor. Samsung Turkiye

tekno283Dakikada 35 sayfa renkli baskı
Xerox, hızlı ve yoğun siyah - beyaz ve renkli baskı ihtiyacı olan ofisler için geliştirdiği, yeni renkli lazer yazıcıları Xerox Phaser 6300 / 6350'yi piyasaya çıkardı. Xerox Phaser 6300 dakikada 25 sayfa, Phaser 6350 ise dakikada 35 sayfa renkli baskı hızını destekliyor. İlk sayfa baskı hızı 10 saniyenin altında olan Xerox Phaser 6300 / 6350, 800 MHz'lik işlemciye sahip. Yeni model ürün, standart ve yüksek kapasiteli toner seçenekleri ile yüzde 5 doluluk oranında 10 bin sayfaya ulaşan baskı olanağı sunuyor. Cihaz ayrıca, 512 MB'lık hafızası ile yüksek çözünürlüklü dosyaları da basabiliyor. Xerox - Türkiye
Son düzenleyen GusinapsE; 15 Temmuz 2006 03:17
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
23 Ağustos 2006       Mesaj #8
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Japonlardan 300 yıllık hava tahmini
( Temmuz, 2006 )


Japonya, süper bilgisayarların yardımıyla önümüzdeki 300 yılda meydana gelebilecek tayfun, fırtına, tipi, kuraklık ve diğer hava koşullarının bir raporunu çıkarmayı planlıyor.

Gelecek yıl başlayacak projede, NEC tarafından üretilen ve dünyanın en hızlı bilgisayarlarından biri olan Earth Simulator kullanılacak. Earth Simulator' 35.6 terraflopluk hızılya Top500 listesinde 10'uncu sırada bulunuyor.

Japonya, Bilim Bakanlığı'nın yürüttüğü çalışmalara destek niteliğinde gerçekleştirilen proje sayesinde önümüzdeki 300 yılın küresel ısınma raporlarını hazırlayacak ve tedbirlerini buna göre alacak.

Risk alanları belirlenecek

Earth Simulator'ın hızı, uzun dönemli atmosfer basıncı, hava sıcaklıkları, okyanus akıntıları, deniz suyu sıcaklıkları gibi verilerin bir potada eritilmesinde kullanılacak.

Sonuçlar, olabilecek tayfunların rotalarının belirlenmesine yardımcı olacak ve aşırı yağış alacak, karla kaplanacak, yüksek dalgalarla yıkanacak veya rüzgardan uçacak bölgelerin belirlenmesine yarayacak.

Uzun zaman yayılmalı

Çevre Bürosu yetkililerinden Tomonori Otake, "kısa zaman süreçlerinde risk altında olan yerleri görebiliyoruz" diyor: "Ama potansiyel bölgelerde erken tedbir alabilmek için uzun dönemli çalışmamız şart."

Bakanlık şimdilik projenin parametrelerini belirliyor ve araştırmacıların istediği ödenekleri kabul ediyor. Araştırmanın toplam olarak 3 milyar yene (26 milyon dolar) mal olması bekleniyor.

Dört yıldır çalışıyor

2002 yılında Japonya'nın Yokohama kentinde NEC tarafından inşa edilen Earth Simulator, 350 milyon dolara mal oldu ve saniyede 35.6 trilyon işlem kapasitesine sahip.

Earth Simulator 2002'den beri deniz sıcaklıklarını, yağmurları ve atmosferik hareketleri takip ediyor ve Dünya'da meydana gelebilecek afetlerin tahminlerini yapıyor. Proje kapsamında Dünya, 5 kilometrekarelik parçalara bölünüyor.

2034'te piknik mi?

Fakat, "23 nisan 2034'te torunlarımla pikniğe gidebilecek miyim" gibi soruların cevaplandırılmasını beklemeyin. Çünkü bu kadar uzun süreli günlük hava tahmini yapmak gerçekten imkansız.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #9
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Japonya'da projelerin basindaki Türk

japonyadakigururumuz 26052006 1

Tokyo Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Anilir, Japon Uzay ve Havacilik Dairesinin (JAXA) uzay teknolojisiyle yapilacak afet konutlari projesinin basina getirildi.


Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Toplulugu tarafindan düzenlenen '2. Ulusal Fizik Ögrencileri Kongresi' için Izmir’de bulunan Anilir, AA muhabirinin sorularini yanitladi.
Tokyo Üniversitesinde 10 yildir sürdürdügü çalismalarina ek olarak, JAXA’nin Uzay Fizik Bölümü Baskanligi’ni da yaptigini belirten Anilir, JAXA’nin 2005 yili Mayis ayinda baslattigi 'altyapisiz binalar' projesinin basinda bulundugunu söyledi.


UZAY TEKNOLOJISI VE ALTYAPISIZ BINALAR
Ekibiyle birlikte, uzay teknolojilerinin hayata geçirilmesi üzerinde yogunlastiklarini ifade eden Anilir, uzay istasyonlarindan hareketle, deprem basta olmak üzere bir afet durumunda, elektrik ve su gibi altyapi baglantilari tamamen çökse dahi bir yil boyunca hiçbir sebekeye bagli olmadan elektrik, su ve isinma gereksinimini karsilayacak evler yaratmaya çalistiklarini kaydetti.
'Altyapisiz Evler' olarak adlandirilan bu projenin, özellikle bir deprem ülkesi olan Japonya’da ilgi gördügünü belirten Anilir, 1999 Marmara depreminde de yasandigi gibi, büyük hasarli depremlerde su ve elektrik saglanmasinda ciddi sorunlarla karsi karsiya kalindigini anlatti.
Anilir, tipki uzay istasyonlarinda oldugu gibi üzerinde çalistiklari projeye konu olan binalarin da, hiçbir ana sebekeye bagli olmasa da kendi altyapi sorunlarini çözebilecek teknolojiye sahip olacaklarini belirterek, projelerinin Japon hükümetiyle ülkenin en büyük iki bankasi tarafindan desteklendigini söyledi.


'ÇOCUKLARA YETERLI OLANAK SAGLAMIYORUZ'
Gerek müfredat gerekse ögrencilerin ilgisi bakimindan Türkiye ile Japonya’yi karsilastiran Doç. Anilir, iki ülke arasinda bu alanda önemli farklar bulundugunu belirtti. Anilir, en büyük farkin ise çocuklarin kendilerini bilime yakin hissedebilecekleri olanaklarin Türkiye’de fazla bulunmamasi oldugunu kaydetti.
Japonya’da küçük sehirlerde dahi bilim müzeleri bulundugunu ve ögrencilerin bilim müze ve parklarinda zaman geçirdigini anlatan Anilir, kendisinin de gelen talep üzerine, küçüklere bilimin anlatilmasi için bir televizyon programi yaptigini belirtti.
Anilir, Türkiye’nin teknoloji üretmekten çok teknoloji satin almasinin kendisini üzdügünü, ancak egitim sisteminde önemli degisiklikler olmadigi sürece mevcut durumun degismesinin beklenemeyecegi görüsünde oldugunu da ifade etti.


YABANCILARIN ÇALISAMADIGI KURULUSTA ÇALISIYOR
Doçent Doktor Serkan Anilir, 'ülkenin sahip oldugu en yüksek teknolojinin kullanilmasi ve devlet sirri olarak kabul edilebilecek çalismalar yapilmasi' nedeniyle yabancilarin çalistirilmasina bugüne dek izin verilmeyen JAXA’nin, yaklasik 9 bin kisilik personeli arasina kabul edilen tek yabanci olma özelligini tasiyor.
Japon bilim çevreleri tarafindan çalismalari yakindan izlenen 33 yasindaki Anilir, geçen yil Tokyo Üniversitesinden doçentligini alirken bir ilke daha imza atmis ve Japonya’da en genç doçent olan bilim adami olmustu.
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #10
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Japonya'da cep telefonundan roman okuma merakı bütün ülkeyi sardı...

Telefonu sadece iletişim ve eğlenme aracı olmaktan çıkaran bu yeni teknolojiyi, Japonlar ilgiyle karşıladı.


Çok sayıda web sitesi, aralarında klasikler ve en çok satılanların da bulunduğu yüzlerce romanı, cep telefonuna kaydetme olanağı sunuyor.

Cep telefonlarının sıvı kristal ekranlarının kalitesinin giderek artması, bir parmak darbesiyle sayfa değişmesi veya kalınan sayfada işaret konması gibi özellikler de bu yeni teknolojiyi daha eğlenceli kılıyor.

Java uygulamalı cep telefonlarına indirilebilen bu yeni teknoloji, Güney Kore ve Çin'de de giderek yayılıyor.

Okuyucuların büyük bölümü genç kadınlar

Japonya'da cep telefondan roman okuyanların büyük bölümünü ise genç kadınlar oluşturuyor.

Web sitesinde yaklaşık 150 kitap sunan 'Bunko Yomihodai' da şu anda 50 bin üyesinin bulunduğunu açıkladı.

Yoshi takma isimli bir yazarın Tokyo'da genç bir ******nin dizi hikayelerini anlattığı ve kendi sitesinde ücret karşılığı üyelerin okumasına olanak verdiği 'Deep Love' adlı roman da en çok satılanlar listesinde bulunuyor.

Kaynak:Cnnturk.com

Benzer Konular

29 Mart 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
10 Aralık 2009 / fha Cevaplanmış
1 Ekim 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
1 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap
1 Mart 2012 / dayanılmaz Soru-Cevap