Arama

Hisarcılar

Güncelleme: 28 Kasım 2007 Gösterim: 10.631 Cevap: 0
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
28 Kasım 2007       Mesaj #1
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
HİSARCILAR:

Sponsorlu Bağlantılar
Hisarcılar garip akımına karşı çıkan bir grup şair şiirlerini ‘’Çınaraltı’’ dergisinde yayımladılar.
Daha sonra 1950 yılında çıkmaya başlayan ‘’hisar’’ dergisi etrafında toplanan grupta şu isimler bulunmaktadır:Mehmet çınarlı, İlhan geçer, Munis Faik Ozansoy, Mustafa Necati karaer, Gültekin Samanoğlu, Nüzvet Ermen, Feyzi Halıcı, Yavuz Bülent Bakier, Çoşkun Ertapınar, İbrahim Minnetoğlu, İsmail Geçeksöz, Ayla Oral, Bahattin Karakoç vb.Bütün sanatçıların ortak görüşlerini şöyle sıralayabiliriz: ‘’sanatçı bağımsız olmalıdır, ulusal olmayan bir sanatın sınırları aşağı düşünülmez. Sanatçının dili yaşayan dildir. Her alanda batı taklitçiliğine karşı çıkılmalı, gelenekler tümüyle reddedilmeli, sanat siyasetin aleti olamalı, dildeki kargaşa giderilmelidir.daha sonra bu grup hisar dergisiyle varlığını sürdürmüşler. Hisar dergisi Ocak 1957 tarihli 75. sayısından sonra yayına ara verdi. Ocak 1964’te yeniden çıkarıldı. Aralık 1980’de, 277. sayısından sonra kapatıldı.


Mehmet Çınarlı (1925-1999)


1925 yılında Ermenek’te doğdu. 1948 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Maliye Bakanlığı bünyesinde çeşitli görevlerde bulundu, Sayıştay üyeliğine oradan Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi. Bu görevinden emekli oldu. 18 Ağustos 1999’da depremden bir gün sonra vefat etti.
Çınarlı’nın edebiyat hayatı 1941 yılında başlar. 1950-1980 arası yayınlanan Hisar dergisinin kurucularından ve çekirdek kadrosundandır. Edebiyat, şiir ve dil zevki bakımından eski ile yeni arasında bir köprü olarak kalmış, uzun ve değişken yıllarda hep güzelin, tabiîliğin, millî ve manevî değerlerin ve aklı selimin sözcülüğünü yapmıştır. Şiirde genellikle aruzu kullanmıştır.

Şiir kitapları: Güneş Rengi Kadehlerde, Gerçek Hayali Aştı , Bir Yeni Dünya Kurmuşum, Zaman Perdesi



Gülüm / Mehmet Çınarlı

Saçlar ağardı; sanma ki yaşlanmışız gülüm
Vallahi neyse sendeki hoşlanmışız gülüm

Yıllar geçtikçe gönül uslanır sanıp
Düşmüş büyük hatalara aldanmışız gülüm

Gel ağzı süt kokanlara yaklaşma zevki yok
Onlar gibiyken aşkı oyun sanmışız gülüm


Çoşkun Ertapınar (d. 1912 - ö. 9 ağustos 2005) şair, eğimitci.


Günümüz şairlerinden olan Çoşkun Ertepınar, 1932’de sivas erkek öğretmen okulu’nu, 1937’de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü edebiyat bölümü’nü bitirdi. Malatya lisesi ve Şebinkarahisar ortaokulu türkçe öğretmeni olarak çalıştı. ortaokul müdürlüğü, mili eğitim bakanlığı ortaöğretim şube müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1968’de halk eğitim genel müdürü oldu. bakanlık müşavirliği yaptı. 9 ağustos 2005 tarihinde Ankara'da vefat etti.

İlk şiiri 1930’da Muhit dergisinde "D. Münir" imzası ile çıktı. geleneğin çizgisinde şiir yazdı. bir kızı bir oğlu ve üç torunu vardır.


Bir Gün / Coşkun Ertepınar

İlk göç mevsiminde kırlangıçlarla
Yolları izleyip gelirim bir gün
Turnalar,leylekler,bütün kuşlarla
Baharı gözleyip gelirim bir gün

Ayrı düştük şunun bunun yüzünden
Vurulmuş bir ceylan gibi gözünden
İçim buruk buruk gurbet sözünden
Sılayı özleyip gelirim bir gün

Sayılmıyor geçen günler parmakla
Fena düşü iyilere yormakla...
Kavuşulmaz dağ ardında durmakla
Yürekten sızlayıp gelirim bir gün


Yavuz Bülent Bâkiler


Yavuz Bülent Bâkiler (d. 1936, Sivas), Türk şair ve yazar. Gazetecilik, yöneticilik ve avukatlık da yaptı.

İlk ve orta öğrenimini Sivas'ta tamamladı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Bir ara Ankara Televizyonu ve Ankara Radyosu'nda çalıştı. Kültür Bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak görevlendirildi. Hisar dergisi şairleri arasında yer aldı. Geleneksel şiirimizin öz ve şekil özelliklerini kendi şiir potasında eriterek kişiliğine kavuştu. Şiirlerinde, Anadolu'ya, Anadolu insanına eğilmiş, onların sorunlarını yapıcı bir tavırla dile getirmiştir. Sade ve rahat bir dili, aydınlık bir üslubu vardır. Milli ve manevi değerlere bağlı kalmıştır. Bu tarafı ile, Arif Nihat Asya'nın milli havası, mistik şiirine yakın görünmektedir. Halen Tercüman Gazetesinde köşe yazıları yazmaktadır.


Eserleri Şiir kitapları:

Yalnızlık, (1962)
Duvak, (1971)
Seninle, (1986)
Harman, (2000)
Gezi notları:

Üsküp’ten Kosova’ya
Türkistan Türkistan
İncelemeleri: Şiirimizde Ana; Sivas'a Şiir; Âşık Veysel; Elçibey; Mehmet Akif'te Çağdaş Türkiye İdeali; Sözün Doğrusu 1-2; Sevgi Mektupları; Gidenlerin Ardından; Arif Nihat Asya İhtişamı

BENİM / Yavuz BülentBâkiler


Ve büyür gözlerimde güvercin güzelliğin
Sonra bıkıp usanmadan sabahlara dek
Biri durur kapında korkulu ürkek...
O duran benim.

Bir gölge gibi düştüm ardına yıllardan beri
Sordum seni şehir şehir
Şimdi her gece yarısı rüzgâr değildir
Pencerene vuran benim.

Bir gün bölerse uykunu bir saat çıngırağı
Birdenbire yatağından kalkıp oturma
Öyle korkulu gözlerle etrafına bakınma
Saatleri kuran benim.

Senin bir suçun yok kabahat bende
Bitsin bu kıskançlık gayrı diyerek,
Boy verdiğin aynaları istemeyerek
Tekrar tekrar kıran benim.

Bir ceylan gibi durma artık gecenin ortasında
Ceylan gibi bakma oraya
Seni bir beyaz duvağa, altın halkaya...
Duyuran benim.

Kolay kolay unutulmaz adına yaktığım türküler
Kapanmaz yüreğime açtığın yara.
Her akşam saçlarını karanlıklara...
Savuran benim.


Bahattin Karakoç


Doğumu
5 Mart 1930
Elbistan, Kahramanmaraş
Ölümü

Bahattin Karakoç (d. 1930, Elbistan), Türk şair ve yazar.

Hayatı [değiştir]Bahattin Karakoç 5 Mart 1930'da Elbistan’ın Ekinözü kasabasında doğmuştur.İlk öğrenimini köyünde tamamlamıştır. Adana-Düziçi Köy Enstitüsü'nde okudu. Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nden mezun oldu. Kahramanmaraş'taki sağlık kuruluşlarında sağlık memuru olarak çalıştı.Son görev yeri Kahramanmaraş Verem Savaşı Dispanseri idi.Buradan 1982 yılında emekli oldu.Çeşitli gazete ve dergilerde yazdı.K.Maraş'ta 1986-1987 yıllarında Dolunay dergisini çıkardı.Her yıl düzenlenen Dolunay Şiir Şölenlerini başlattı. Çok sayıda ödül almaya hak kazandı.1986 Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın şairi seçildi.1989 yılında Kültür Bakanlığı tarafından ülkemizi temsilen “Strugua Uluslar Arası Şiir Akşamları Festivali”ne katıldı ve burada bir tebliğ sundu.1991 yılında Diyanet Vakfı’nca düzenlenen “Münacaat Yarışması”nda “Beyaz Dilekçe” isimli şiiriyle birincilik kazandı.Bahattin Karakoç’un birçok şiiri, değişik formlarda bestelenmiştir.


Eserleri Mevsimler ve Ötesi , (1962)
Seyran, (1973)
Zaman Bir Beyaz Türküdür, (1974)
Sevgi Turnaları, (1975)
Ay Şafağı Çok Çiçek , (1983)
Kar Sesi , (1983)
İlkyazda, (1984)
Bir Çift Beyaz Kartal , (1986)
Menzil, (1991)
Uzaklara Türkü , (1991)
Güneşe Uçmak İstiyorum , (1993)
Beyaz Dilekçe, (1995)
Güneşten Öte , (1995)
Dolunay Şiir Güldestesi , (1996)
Leyl ü Nehar Aşk , (1997)
Aşk Mektupları , (1999)
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman, Ay Işığında Serenatlar , (2001)
Sürgün Vezirin Aşk Neşideleri , (2004)
Ben Senin Yusuf'un Olmuşum , (2006)

Anlarım / Anlatamam /Bahattin Karakoç

Eprimiş giysiler gibi hüzünlü, yorgun
Ve dopdolu bir hâlin var ki anlarım anlatamam! ...

Seslensem dökülecek gülleri gözlerinin
Bu bir deli bahar ki anlarım anlatamam! ...

Has kokunu bir rüzgâr yaralamış süt çağı
Bu öyle bir rüzgâr ki anlarım anlatamam! ...

Yüreğinin parkına ışık ekerken kuşlar
Bu sevdada ne var ki anlarım anlatamam! ...

Ey canımın toprağı, sevincimin kumaşı!
Bu çokluk o kadar ki anlarım anlatamam! ...

Gökleri kucaklarım senin esenliğine
Bu sevgi bir pınar ki anlarım anlatamam! ...

Yüreği yaka yaka derinden akmak nedir?
Gülüm, KARAKOÇ der ki anlarım anlatamam! ...


Feyzi Halıcı


1924 yılında doğdu. İÜ Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nü bitirdi (1950). Mesleğini yapmadı. Uzun yıllar doğduğu kent olan Konya'da ticaretle uğraştı. Burada Çağrı adlı bir sanat dergisi çıkardı. Konya senatörü seçildi (1968). Fezai mahlasıyla Yedigün ve Çınaraltı dergilerinde saz şiirleri yazdı. Çeşitli şiir antolojileri hazırladı.

ESERLERİ:
Bir Aşkın Şiirleri, Masmavi, İstanbul Caddesi, Günaydın, Dinle Neyden, Gecenin Bir Yerinde İki Ceylan, Selçukya'da Aşk, Bizim Şairler, İstanbul ve Fetih Şiirleri, Saz Şairlerinin Diliyle Atatürk.

Öz Duygu / Feyzi Halıcı

Hasretin gönlümde artık bir ateşten perdedir,
Görmüyor pek gözlerim ney'ler,kudümler,

nerdedir?
Çok değil, aşkınla mahzun hem perişan
olduğum
Aşikar, gönlüm senin varolduğun her yerdedir.


Munis Faik Ozansoy


Munis Faik Ozansoy, (d. 22 Mart 1911 Midilli Yunanistan) - (ö. 1975), Türk bürokrat, şair ve yazar.

Faik Ali Ozansoy'un oğludur. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Başbakanlık Müsteşarlığı, UNESCO Daimi Temsilciliği görevlerinde bulundu.

Aynı zamanda Cumhuriyet dönemi şair ve yazarlarındandır. İlk şiiri 1930 yılında henüz lise öğrencisiyken çıktı. Yazdığı şiirleri Şark, Çığır, Millet, Bayrak, Hisar dergilerinde bastırdı. Hisar dergisi çevresine girerek burada başyazılar yazdı. Bir duygu şairi olarak, Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Hamdi Tanpınar'daki şiir zevkini yakalamaya çalıştı.


Eserleri Büyük Mabedin Eşiğinde,
Hayal Ettiğim Gibi, Yakarış,
Bir Daha, Zaman Saati,
Yakınma,
Kaybolan Dünya,
Düşündüğün Gibi

YOLLARDA / Munis Faik Ozansoy

Gönlümde daima yeni bir yol hazırlığı,
Her lahza başka beldelerin iştiyakı var;
Yıldızların, ayın bile hasret baktığı
Çöller, denizler, engin ufuklar ve yaylalar
Bir sevginin hayalini takip eder gibi,
Çok kere bir melal ile baktım ufuklara;
Bazen coşup da bağrı derbeder gibi,
Çılgınca bir karar ile aktım ufuklara.

Aştım dumanlı dağları, engin denizleri,
Cennet misali yurdumu gezdim adım adım,
Aşık çoban çocuklarının saz benizleri,
Mahzun yavuklular... Sizi gördüm ve ağladım.

Yollarda anladım neye inler kaval sesi,
Rüzgar niçin susar, neden ıssız bu yaylalar?
Hepsinde bir garipliğin üzgün düşüncesi,
Hepsinde ayrılıkları söyler terane var.

Sordum dumanlı Akdeniz' in dalgın ufkuna:
- Kalyonlu, dev kadırgalı sergerdeler hani?
Daldın, güzel deniz, yine rüyalı uykuna,
Turgut Reis' le Barbaros' un nerdeler, hani?

Her yerde ırkımızın izi, her yerde geçmişim,
Her yerde ceddimin bana bir ders olan sesi;
Toprakta, dalgalarda ve mermerde geçmişim,
Her yerde Türklüğün o büyük ruhu, gölgesi.

Durmaz eser başımda Uzunyayla rüzgarı,
Her an tüter gözümde o hasretli Erzurum,
Kars' ın melali, Erciyeş' in bitmeyen karı,
Billur o çeşmeler ki, su içtim yudum yudum.

Dört mervsimin de zevkini yollarda tatmalı,
Koplar' da kar, İçel' de bunaltan sıcak nedir?
Çöllerde bir yudum su, yeşil bir ağaç dalı,
Bozkırlar ortasında tüten bir ocak nedir?

Tarsus' ta bir Şubat sonu gül, fulya koklamak,
Coşkun çağıltılarda akan bir köpüklü su...
Bir çardağın serinliği altında bir hamak,
İzmir' de Sonbahar günü bir öğle uykusu.

Abdest alıp çınarlı şadırvanda bir sabah;
Kılmak Yeşil' de vecd ile bayram namazını;
İslama anlatırken ezan nerdedir felah,
Duymak içimdeTanrı' ya bağlanma hazzını

Ruhum zamana sığmadı, ebada sığmadı,
Her lahza başka bir yer için coştu hasretim.
Hala içimde yolculuğun sevdiğim tadı,
Hala uzak diyarlara çılgınca hasretim