Arama

Anaksimandros

Güncelleme: 26 Şubat 2016 Gösterim: 14.686 Cevap: 4
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
4 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Yunan doğa filozofudur (M.Ö. 610-545). Miletos'da doğmuş olan Anaksimandros, astronominin kurucusu ve ilk kez bir kozmoloji ya da dünya üzerine sistematik felsefe görüşü getiren filozof olarak kabul edilmiştir.

Sponsorlu Bağlantılar
Thales gibi dünya tarihinde ilk kez doğayı; metafizik, mistik ya da mitolojik düşüncelere sapmadan, akılcı ve objektif bir yöntemle araştırmıştır. Güneş ekseninin eğriliği, özellikle güneş saati gibi birçok keşif ona mal edilir. Bilinen ilk dünya haritasının onun yaptığı, göklerin kutupyıldızı etrafında döndüğünü onun belirttiği söylenir.

Thales'den sonra Miletos okulunu yöneten, Karadeniz kıyılarında, Apollonia'da bir koloni kuran Aniksimandros, evreni açıklamaya çalıştı ve onu sonsuz (apeiron) diye tanımladı. Anaksimandros'un sonsuzu belirsiz bir maddedir; içinde çeşitli karşıtlar bulunur (soğuk ve sıcak, kuru ve yaş gibi). Bu karşıtlar, ancak ortaya çıktığı zaman birbirlerinden ayrılır. Her doğumun karşıtların ayrılışı, her ölüm karşıtların sonsuzda birleşmesidir.

Anaksimandros'a göre insan, balıktan gelir; çünkü balığın kökeni insanlarınkinden daha kolay açıklanabilmektedir. Bu bakımdan Anaksimandros, evrim kuramlarının öncülerinden sayılabilir.
Son düzenleyen Safi; 26 Şubat 2016 20:18
Biyografi Konusu: Anaksimandros nereli hayatı kimdir.
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
15 Ağustos 2007       Mesaj #2
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
ANAXİMANDROS

Sponsorlu Bağlantılar
İlk filozoflardan ikincisi Anaximandros’tur. O da Miletli.Thales’ten sonraki kuşaktan. Onun öğrencisi, sonra da ardılı (halefi) olmuş. Güneş saatini bulduğu, ilk haritayı çizdiği söylenir. “Peri physeos= Doğa üzerine”adlı bir yapıtı varmış. Bu konuda bu adla yazılmış ilk yapıtmış bu.

Anaximandros da, Thales gibi, arkhe sorunu üzerinde durmuştur. O da var olanların kökeninin, anamaddenin ne olduğunu soruyor. Ona göre ilk- maddenin sonsuz, tükenmez olması gerekir, çünkü ilk- madde sonsuz yaratmasında sınırsız ve tükenmez olduğunu gösteriyor.Sonsuz kavramını ilkin açık olarak belirleyip, bunu maddeye yükleyen Anaximandros olmuştur. Ancak, Anaximandros anamaddeye yalnız sonsuzluk niteliğini yüklemekle kalmıyor, daha da ileri gidiyor: İlk –madde yalnız sonsuz değildir, sonsuz olandır da; çünkü ona, daha yakın olan başka bir belirlenim yüklenemez. Thales ilk – maddeyi su ile, demek ki belli, bilinen bir madde ile bir tutmuştu.Anaximandros’a göre ise, bunu yapamayız, çünkü her belli, belirli şey sonlu ve sınırlıdır da, yani karşıtı ile sınırlanmıştır: Sıcak soğuk ile, sıvı olan katı olanla, aydınlık karanlıkla, vb. sınırlanmıştır. Her belli olan, dolayısıyla sonlu ve sınırlı olan şey, meydana gelmiş olan bir şeydir – sıcak soğuktan, sıvı katıdan oluşur– ve yeniden karşıtına döner. Böylece, birbirinin karşıtı olan şeylerden biri,öteki karşısında zaman zaman ağır basar; bu da, bunların içinden çıktıkları sonsuz anamadde içinde yeniden arınmalarına kadar sürer.

Apeiron anlayışından Anaximandros çok özgün bir doğa görüşü geliştirmiştir: Apeiron’dan önce sıcak ile soğuk oluşmuştur. Sıcak, başlangıçta soğuk ve karanlık olanı (biçimlendirmekte olan yeri) bir alev küresi olarak bir kabuk gibi sarmıştı. Soğuk’tan iki karşıt: katı ile sıvı doğmuştur. Sıvı’dan,yeri çevreleyen alev küresinin sıcaklığı yüzünden, buğular yükselip alev küresini halkalara, ateşle dolu olan hava tekerleklerine bölmüşlerdir.Bu tekerlekler de birtakım deliklerin – güneş, ay – alevler saçarlar. Böylece hava(buğu) ile ateşin birleşmesinden gök meydana gelmiştir.Yer tepsi biçiminde değil, bir silindir, yuvarlak bir sütün biçimindedir ve boşlukta serbest olarak durur; gök de yerin etrafında döner.

Anaximandros’un bu açıklamalarından açıkça şunu görüyoruz: Doğal karşılaştığımız çeşitli ve karmaşık olayları, burada tek, yalın bir temele bağlamak denemesi yapılmaktadır.Anaximandros’u tam bir düşünür yapan da budur; bu yalınlaştırıcı açıklama denemesi, onun gerçekteki çokluğu düşüncede bir birliğe bağlamak istemesidir.





Kaynak: Felsefe Tarihi
Prof. Macit Gökberk
Remzi Kitabevi
Felsefenin Öyküsü
Bryan Mageee
Dost Kitabevi
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
8 Şubat 2008       Mesaj #3
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Anaksimandros

Anaximander
Anaximander (yunanca: Ἀναξίμανδρος) Anadolu'da Milet'ten antik filozof.
Anaximander yaklaşık olarak M.Ö. 610-546 arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Aynı zamanda, Thales'in daha genç bir çağdaşıydı. Kendisi iyonya okulunun ikinci düşünürüdür. Yaklaşık olarak iki yüzyıl sonra yaşamış olan Aristo gibi başkalarının yorumlarının yanında Anaximander'e atfedilen günümüze kadar gelmiş sadece tek bir fragman vardır. Anaksimander’de bilimsel faaliyetler ile felsefi düşünceler iç içe geçmiş bir haldedir.Kendisinin Karadeniz’e açılan denizciler için bir harita yapmış olduğu söylenilmektedir. Din ya da mitolojiden ayrı bir şekilde kendisini öne süren, kendisine yer açan felsefenin, onda biraz daha soyut ve gelişmiş bir düzeye ulaştığını görmekteyiz. Anaksimander'in evren anlayışı, dünyanın su üzerinde yüzen düz bir tepsi olduğunu öne süren Thales’in evren anlayışının çok daha ötesine gitmiştir.
Anaximander, Thales gibi benzer soruları sormuş ve benzer öncülle işe başlamıştır. Anaximander, suyun değişmeyen cevher (urstoff) olduğunu iddia etmek için, hiçbir zorlayıcı neden bulamamıştır. Şayet su toprağa ve toprak da, suya ya da su, havaya ve hava suya dönüşüyorsa; bunun anlamı her şeyin, her şeye dönüştüğüdür. Mantıksal olarak suyun ya da toprağın ya da havanın ya da herhangi bir şeyin urstoff olduğunu iddia etmek tamamen nedensizdir. Belki de Anaximander'in Thales'in cevabına karşı getirdiği itirazlar, bu türdendi.
Anaximander kendi açısından urstoffu, apeiron yani zaman ve mekanda sınırsız ve belirsiz olan şeklinde tanımlamayı tercih eder. Bu anlamda kendisi, yukarıda bahsi geçen itirazlardan kaçınmış olur.
Gözlemleri ile evren düzenini açıklamaya çalışmış ve bunun için ilk defa kozmos sözcüğünü kullanmıştır, bu sözcükle düzenli ve anlaşılır bir evreni kastetmiştir. Ekliptiğin eğimini hisseden ilk kişidir. Yıldızların ve gezegenlerin dönen bir küreye çakılı olduklarını ve basık bir silindir şeklindeki dünyanın, bu kürenin merkezinde yer aldığını ileri sürmüştür. Güneş, gündüz saatlerinde, üzerinde delikler bulunan bu kürenin içinde bulunurken, gece süresinde kürenin dışında bulunuyordu. Böylece gece, deliklerden giren ışık yıldız ve gezegen olarak görünüyordu.
Tutulmalardan yararlanarak Güneş’in yarıçapının Yer yarıçapının 27 katı olduğunu tahmin etmiştir. Ona göre Güneş’in Yer’e olan uzaklığı da Güneş çapının 27 katı idi. Ay’ın uzaklığını ise Yer yarıçapının 19 katı olarak hesapladı.
Anaximander'in canlıların kökenine ilişkin görüşü de oldukça çarpıcıdır: İnsan yavrusunun doğuş sırasındaki çaresizliği gözleminden hareket eden filozof, atalarımızın başlangıçta balık olduğunu ileri sürer. Açıklaması da oldukça basittir; Bir zamanlar denizlerin çekilmesiyle yaşamlarını karada sürdürme zorunda kalan kimi balıklar insana kadar uzanan pek çok hayvan türüne kaynak olmuştur.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
JuNe - avatarı
JuNe
VIP WaMPiR
11 Şubat 2010       Mesaj #4
JuNe - avatarı
VIP WaMPiR
Anaximander

Miletuslu bir başka felsefeci de Anaximander idi. Görünürde Thales’den daha genç biriydi, çünkü Teofrastus tarafından Thales’in bir ‘‘astı’’ olarak sözü edilir.8 Thales gibi Anaximander de kılgın bilimsel sorunlarla ilgilendi ve bir harita yapmış olmakla onurlandırılır—büyük bir olasılıkla Karadeniz’deki Miletuslu denizciler için. Başka birçok Yunan felsefecisi gibi o da politik yaşama katıldı, Apollonia’ya bir koloniye önderlik etti.

Anaximander kendi felsefi kuramları üzerine bir düzyazı çalışması yazdı. Bu çalışma Teofrastus’un zamanında elde bulunuyordu, ve Anaximander’in düşüncesine ilişkin değerli bilgileri Teofastrus’a borçluyuz. Thales gibi o da tüm şeylerin birincil ve enson öğesini aradı; ama bunun örneğin su gibi herhangi bir tikel özdek türü olamayacağına karar verdi, çünkü suyun ya da nemin kendisi ‘‘karşıtlar’’dan biriydi ve açıklanması gereken şey bunların çatışmaları ve birbirlerinin sınırlarını aşmaları olgusuydu. Eğer değişim, doğum ve ölüm, gelişme ve çözülme olguları çatışmaya, bir öğenin öteki pahasına genişlemesine bağlıysa, o zaman—herşeyin gerçekte su olduğu varsayımı üzerine—niçin öteki öğelerin çoktandır suya soğrulmamış olduklarını anlamak güçtür. Anaximander bu yüzden birincil öğenin, Urstoffun belirsiz olduğu düşüncesine vardı. O karşıtlardan daha ilkeldir, çünkü bunlar ondan gelmişlerdir ve geriye ona geçerler.9

Bu birincil öğe (arke) Anaximander tarafından—ve, Teofrastus’a göre, Anaximander ona bu adı veren ilk düşünürdü—özdeksel neden olarak adlandırıldı. ’‘O ne sudur, ne de öğeler diye bilinen şeylerden biridir, ama onlardan ayrı ve sonsuz bir doğadır ki, göklerin ve içlerindeki dünyaların tümü ondan doğarlar.’’ O to apeirondur, sınırsız tözdür. ‘‘Bengi ve yaşsız’’ olarak ‘‘tüm dünyaları kucaklar.’’10

Bir öğenin bir başkasının sınırını aşması şiirsel bir anlatımla haksızlık örnekleri olarak temsil edilir: sıcak öğe yazın ve soğuk öğe kışın bir haksızlıkta bulunur. Belirli öğeler yine Belirsiz Sınırsıza soğrularak uğradıkları haksızlıkları giderirler.11 Bu yasa kavramının insan yaşamından bir bütün olarak evrene genişletilmesinin bir örneğidir.

Sayısız olarak birarada-varolan bir dünyalar çokluğu vardır.12 Her biri yokolabilirdir, ama bunların sınırsız bir sayısı aynı zamanda varoluşta gibi görünür ve dünyalar bengi devim yoluyla varlık kazanırlar. ‘‘Ve buna ek olarak içinde göklerin ortaya çıktıkları bengi bir devim vardı.’’13 Bu bengi devim bir apokrisis ya da ‘‘eleme,’’ Platon’un Timaeus’unda sunulan Pisagorcu öğretide bulduğumuz yolda bir tür elekten geçirme olmuş gibi görünür. Şeyler bir kez elendikten sonra, bildiğimiz biçimiyle Dünya bir burgaç devimi ya da dine tarafından oluşturuldu—ağır öğeler, toprak ve su burgacın özeğinde kalırken, ateş çepere geri döndü ve hava arada kaldı. Toprak bir disk değil ama ‘‘bir sütunun bir kasnağı gibi’’ kısa bir silindirdir.14

Yaşam denizden gelir, ve hayvanların şimdiki şekilleri çevreye uyarlanma aracılığıyla evrimlenmiştir. Anaximander insanın kökenine ilişkin akıllıca bir tahminde bulunur. ‘‘[D]ahası, başlangıçta insanın başka bir türün hayvanlarından doğduğunu söyler, çünkü öteki hayvanlar kendileri için besini kolayca bulurken, yalnızca insan uzun bir emzirme dönemine gereksinir, öyle ki eğer başlangıçta şimdi olduğu gibi olmuş olsaydı hiçbir zaman sağ kalamazdı.’’15 İnsanın geçiş evresinde nasıl sağ kaldığı—evrimciler için sürekli bir güçlük kaynağı—açıklanmadan bırakılır.

Anaximander’in öğretisi öyleyse Thales’in öğretisi üzerinde bir ilerlemeyi gösterir. Birincil olarak herhangi bir belirli öğenin saptanmasının ötesine, tüm şeylere kaynak olan bir Belirsiz Sonsuz anlayışına geçer. Dahası, en azından dünyanın bu birincil öğeden nasıl gelişmiş olduğu sorusunu yanıtlamaya yönelik bir girişimde bulunur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Ne MUTLU TÜRKÜM Diyen !Türkiyem
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
7 Mayıs 2011       Mesaj #5
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Anaksimandros

(İ.Ö. 610 Milet-547, ?)
Yunan düşünürü.

Thales'in öğrencisidir. O da Thales gibi ilk ilke sorunuyla ilgilenmiş, "var olanların kökeni nedir?" sorusuna "Apiron" yani "sonsuz"dur diye cevap vermiştir. Sıcak-soğuk, kuru-yaş gibi karşıtlıklar Apiron'da belirir ve bunlar sonradan tekrar Apiron'da çözülerek yok olur. İlk harita, Güneş ekseninin eğriliği, özellikle güneş saati gibi buluşlar ona mal edilir. Anaksimandros'a göre, insan balıktan gelir; bu bakımdan Anaksimandros evrim kuramlarının öncülerinden sayılabilir. Ayrıca tüm canlıların aynı kökenden türemiş olduklarını tasarlamış ve daha yüksek biçimlere doğru geliştiklerini öne sürmüştür.

MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.