Arama

Martin Heidegger

Güncelleme: 10 Aralık 2015 Gösterim: 7.242 Cevap: 4
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
25 Haziran 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Martin Heidegger

Sponsorlu Bağlantılar
Heidegger, 1889'da, Messkirch'te doğdu. Babası, Saint-Martin Kilisesi'ndeki ayin eşyalarının bakıcılığını yapan bir fiçı ustasıydı.

Heidegger önce Konstanz Lisesi'ne, sonra da sağlam bir klasik eğitim alacağı Freiburg im Breisgau Lisesi'ne devam etti.

Doğduğu şehirde elde ettiği bir burs sayesinde, 1909'da, Freiburg Üniversitesi'ne girdi.

Henüz genç bir öğrenciyken kendisine hediye edilen «Aristoteles'te Varolanın Çoğul Anlamı»adlı kitabı onun «düşünme yolunun başlangıcını oluşturdu ve tüm çalışmalarını adayacağı «varlık sorunu» nun derinleştirilmesine böylece yönelmiş oldu.

Önceleri teoloji, daha sonra da felsefe eğitiminin ardından, Heidegger, Freiburg Üniversitesi'nde (1919-1923), Marburg Üniversitesi'nde (1923-1928) ve yine Freiburg Üniversitesi'nde (1928-1944) araştırma yapmaya ve ders vermeye aralıksız devam etti.

Heidegger , Freiburg Üniversitesi'nde, Husserl'in asistanı olduktan sonra, onun yerini aldı. Verdiği felsefe derslerinin olağanüstü özgünlüğü ve ardından, 1927'de yayımlanan «Varlık ve Zaman» , (Sein und Zeit), henüz otuz sekiz yaşında, Heidegger'i dönemin en ünlü Alman filozofu haline getirdi.

HEİDEGGER’in önemli eserleri

Şey nedir? (1926)
Varlık ve Zaman (1927)
Kant ve Metafizik Sorunu (1929)
Metafizik Nedir? (1929)
Felsefe Nedir? (1956)

VAROLUŞ NEDİR?
Batı felsefesinin, Descartes’tan beri bilgi sorununa odaklanmış olması zihnini kurcalıyordu. Bu kartezyen yaklaşım, gerçekliği, akılla madde, özneyle nesne, gözleyenle gözlenen, bilenle bilinen halinde ikiye ayırmaktaydı. Genç Heidegger’in, Amerikan pragmatistlerinin eserlerinden habersiz olması çok mümkündür; ancak geleneksel bilgikuramına yönelttiği itirazın onlarınkiyle pek çok ortak yönü vardı. Heidegger’e göre, geleneksel bilgikuramı durumunun gerçeklikleri karşısında yanlıştı. Bakmakta olduğumuz dış dünyadan ayrı değildik. Bizler, bu dünyanın bütünleyici bir parçasıyız; bundan başka bir dünyada var olmamız düşünülemez bile. Derinlemesine düşünüldüğünde, asıl gizem bilgi değil, varlıktır, varoluştur. Kendimizi içinde ya da yanı sıra bulduğumuz bu varoluş nedir? Bir şeyin var olması ne demektir? Bir şey nasıl var olur? Hiçlik diye bir şey neden yoktur?

VARLIĞIN ÇÖZÜMLENMESİ
Kendi varoluşumuzun, dolaysız, şüphe götürmez şekilde farkındayızdır. O nedenle, d,ye düşünür Heidegger, varoluş sorununu ele almanın yolu, kendi varoluşumuzun farkına vardığımızda bilincine vardığımız şeyin neliğinin görüngübilimsel bir çözümlemesini yapmakla başlar. Varlık Ve Zaman adlı kitabında yaptığı budur. Ağır, özenli, sistemli, neredeyse düşünceli düşünceli yürüyerek varoluşumuzla ilgili bilincimizi oluşturan belli başlı iplikleri tek tek ayırır. Örneğin, bilince konu olan bir alan, bir tür sahne, perde ya da dekor (yani bunun vuku bulabileceği bir dünya) olmasaydı, böyle bir bilince kendi varlığımızın bilincine sahip olamayacağımızı gösterir. Dolayısıyla, varlığımız doğası gereği “ bu dünyalı”dır. En azından bizim için varlık ile bir tür dünya, birbirinden ayrılmaz şeylerdir. Aynı zamanda, şu ya da bu şeyin sürmekte olduğuna dair bir kavrayış olmasaydı, yine kendi varoluşumuza dair bir bilincimiz olamazdı. Fakat, bu bir zaman boyutu gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla, farkında ve bilincinde olduğumuz varoluş, doğası gereği zamansaldır. Yine, bu zamansallık bilincimize yer etmemiş olsaydı, kendi varoluşumuzun farkına varamazdık. Bizi belli bir biçimde, en azından asgari düzeyde kaygılandırması gerekir ki onun farkına varalım. Kaygı, indirgenemez bir öğedir. Vs. vs. İşe başlarken, varlığımızla ilgili bilincimizin, daha ileri bir çözümlemeye elvermeyecek kadar dolaysız, doğrudan ve saydam bir şey olduğunu varsaymış olabiliriz; ancak, Heidegger bunu reddederek, varlığımızla ilgili bilincimizin, zengin ve derin bir içgörüyle çözümlemesini yapar. Sonuçta şu sonuca vardı: En önemli yönleriyle bizim varlık kipimizin, öğeleri geçmiş, şimdi ve gelecek zamana karşılık gelen üç yönlü bir yapısı vardır; bu yüzden, son tahlilde varlık zamandır ( kitabın adı da budur).

KENDİMİZ OLMAK
Bu başlangıç noktasından hareketle Heidegger insanlık durumunu çözümlemeye koyulur. Başka insanlarla temas kurmak gibi bir sorunla karşı karşıya bulunan soyutlanmış bireyler olmaktan çok uzak olan biz insanların varoluşu, başından itibaren paylaşılan, toplumsal bir varoluştur; sorunumuz, özgün bir kişisel varoluş tarzı bularak bireyler haline gelmektir. Hepimiz, bilinmesi olanaksız bir geleceğin ve sonuçları hakkında emin olamayacağımız seçimlerde bulunmanın baskısı altındayızdır. Payımıza suçluluk ve endişe düşmektedir; özellikle ölüm karşısında endişe. Hayatlarımızın, metafizik bir nedeni ya da temeli ve bir anlamı olsun isteriz. Ancak, bunların nesnel olarak var olduklarından emin olamayız; eğer yoksalar, hayatlarımızın nihai olarak hiçbir anlamı olmayabilir, saçmadır; aksi halde, sahip olduğu anlam, bizim verdiğimiz bir anlamdır.


Son düzenleyen Safi; 10 Aralık 2015 22:47
Biyografi Konusu: Martin Heidegger nereli hayatı kimdir.
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
17 Mayıs 2012       Mesaj #2
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Martin Heidegger (Martin Heidegger Kimdir? - Martin Heidegger Hakkında)

Sponsorlu Bağlantılar
Küçüklüğünde dine ve felsefeye olan ilgisi dolayısıyla liseden sonra rahip adayı olarak Cizvitlere katıldı ve teoloji eğitimi aldı.

Freiburg Üniversitesi'nde Katolik İlahiyatı ve Hristiyan felsefesi okudu.

1914 yılında "Psikolojizmde Yargı Kuramı" adlı doktora tezini yayımlayarak insana ilişkin temel araştırma alanlarında felsefeye karşı psikolojinin etkili olmasını savundu.

Bu konuda hocası ve Fenomenolojinin kurucusu olan Edmund Husserl'den etkilenerek kaygı, düşünme, merak, sıkıntı, saygı gibi durumlar üzerine yazdıklarını psikolojik değil felsefi düzeyde ele aldı. 1923 yılında Marburg'da profesör oldu.

1927 yılında da en ünlü yapıtı ve tek derli toplu kitabı olan Sein und Zeit (Varlık ve Zaman)ı yayımladı. Bu kitapta temel amacı Varlık (Sein, Being) sorunu üzerine düşünerek varlığın anlamı, varlığın nasıl olup da var olabildiği, varlığın varoluşunu nasıl ortaya çıkardığı, insanın diğer varolanlar arasında nasıl olup da kendi varlığını anlayabildiği gibi soruları ortaya atarak felsefenin tekrar varlığa yönelmesine katkıda bulunmaktı. O, bu konuları zaman, ölüm, korku, hiçlik, kaygı gibi kavramlar çerçevesinde ele alıyor.

En temel kavramı Dasein olup buna, "kendini anlayabildiği kadarıyla insan, burada bulunan insan" anlamı veriyor.

Bu kitapta Heidegger, 2000 yıllık kökeni olan Batı Felsefesini temelinden eleştiriyor ve onu metafizik olmakla, 2000 yıldır metafizik bir yöntemi kullanmakla suçluyordu. Beklendiği gibi oldu ve kitap büyük yankı yaptı. Heidegger ayrıca, teknik, sanat, şiir, tarih ve tarihsellik konuları üzerine de kafa yoruyor.

1927 yılında Varlık ve Zaman yayımlandıktan birkaç yıl sonra Heidegger'in düşüncelerinde dönüş (kehre) adı verilen bir değişme görüldü. Heidegger, 1933 yılında siyasal olayların rüzgarına kapılarak Nazi Partisi'ne girdi ve aynı yılın Nisan ayında Freiburg Üniversitesi'ne rektör oldu.*

Heidegger'in bu düşünsel dönüşümü ışığında Nazi Partisi'ne girişi daha sonra büyük tartışmalara yol açacak, yanlış yaptığını itiraf etmesine ve benimsemiş olduğu faşist eğilimi terkettiğini açıklamasına rağmen ölene kadar bunun etkisini hissedecektir.

Heidegger, 10 ay süren rektörlük görevinden Nazi aleyhtarı iki dekanın görevden alınmasını ve üniversitedeki Yahudi aleyhtarı kampanyayı protesto ederek istifa etti. Bunun ardından ders vermesi ve kitaplarının okunması bir süre yasaklandı. 1936 yılından itibaren Nietzsche üzerine dersler vermeye başladı. 1945'te de bu sefer, daha önce Nazilere yakınlık gösterdiği için Fransız işgal kuvvetlerince üniversiteden uzaklaştırıldı. 1950 yılında görevine geri dönebildi.

Heidegger, betimleyici psikoloji görüşleriyle tanınan Franz Brentano'nun etkisiyle tüm yaşamı boyunca "olmak" (to be, sein, etre) fiilinin çeşitli kullanım biçimlerinin ardında temel bir anlamın yatma olasılığı üzerinde durdu.

Düşünce ve ilgilerinin oluşumunda Eski Yunan düşünürlerinden Parmenides ve Aristoteles'in; Gnostiklerin; modern varoluşçuluğun kurucularından Danimarkalı filozof Kierkegaard'ın; insan ve tarih bilimleri üzerinde yeni bir çığır açan ve açıklamaya değil "anlama"ya dayalı antropoloji yöntemini öneren Wilhelm Dilthey'in ve tabii Edmund Husserl'in olumlu ya da olumsuz etkileri görülmüştür. Ancak O, bunların hepsinden farklılaşan bir düşünce geliştirmiştir.

Varlık ve Zaman yayımlanınca varoluşçuluk (existentialism) akım içinde değerlendirildi ise de tam anlamıyla bir varoluşçu düşünür değildir. Kendisi "varlık felsefesi" içerisinde ele alınmalıdır. Heidegger, 26 Mayıs 1976 tarihinde yine Messkirch kasabasında öldü.

kaynak:

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
11 Haziran 2012       Mesaj #3
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
Martin Heidegger

(1889 Messkirch/Baden - 1976 Messkirch), Alman filozofu. Freiburg-in Brisgau'da okudu. 1916'da doktorasını verdi. Husserl ile bir felsefe dergisi yayımladı. 1923'te Marburg'da profesör, 1933'te Freiburg'da rektör oldu. Nazilere yakınlığıyla bilindiği için 1945'te görevden uzaklaştırıldı. 1952'de yeniden görev aldı. Varoluşçu düşünce içinde yer alan Heidegger felsefesi varlık sorunu üzerine bir araştırmadır. Bu felsefenin başlıca çabası, insanla varlık ve varlıkla insan ilişkisini ortaya koymaya yöneliktir. Heidegger bu çabasında elbette şeylerin özünü değil, varoluşun kendisini ele alır. Heidegger'e göre insan, sorular sorabilen ve varlıkla ilişkiye girebilen tek "olan"dır. Bu "olan" tümüyle kaygılıdır ya da kaygıdır, çünkü dünyaya bağlıdır. Varlığın kavranılışı bu kaygıdan giderek "Dasein" da ya da varoluşta ya da tekil ve somut insan varlığında biçimlenir. "Dasein" kendi varlığını sezmektir. Dünyada varlık ya da bir varoluştur o. İnsan tüm varoluşçular için olduğu gibi, Heidegger için de "önceden-orada"dır, yani kendi doğumunu belirlememiş ya da kendi doğumunda hazır bulunmamıştır. İnsan olmak, bu yüzden, kendi olabilmek için kendi dışına çıkmak yani başkasına açılmak anlamı kazanır. Her "olan"a açık olan, her "şey" ile karşı karşıya bulunan insan gizli bir doğruyu içeren sözcüklerin oluşturduğu "dil"i yaratır, böylece kendini sürekli olarak "zamanda bir varlık" olarak sezer: Geçmişte, şimdide, gelecektedir o. Zamanlılık Dasein'ın geçmişle bağlantısını kurar, ayrıca onu tasarlayan bir varlık olarak geleceğe ulaştırır. Zamanı varlıktan ayırmak olasılığı yoktur. Zaman kendini varlıkta, varlık kendini zamanda sezer. Heidegger'e göre özgürlük, bizim gerçek varlığımızı yaratmaktadır. Özgür, çünkü varoluşumuz tüm olumsallıklardan kaçar. Özgürlük aynı zamanda seçim ve aşkınlıktır. Buna göre Heidegger'de insan hem kendini yaratarak kendini aşan hem de dış dünyaya bir anlam vererek dış dünyayı aşan bir varlıktır. Başlıca yapıtları: "Sein und Zeit" (Varlık ve Zaman, 1927), "Kant und dos Problem der Metaphysik" (Kant ve Metafizik Sorunu, 1929), "Was ist Metaphysik" (Metafizik nedir, 1929), "Über den Humanismus" (Hümanizm Üzerine, 1947).

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
3 Temmuz 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Martin Heidegger
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Martin Heidegger (1889-1976) Varoluşçu felsefenin önde gelen isimlerinden biri olarak bilinen Alman filozof.

Yaşamı
26 Eylül 1889'da Baden eyaletinde doğdu. Çocukluğundan itibaren dine ve felsefeye eğilimli biri olarak yetişti. Felsefi çalışmalarıyla olduğu kadar, yaşamı ve çeşitli dönemlerde sergilediği politik tutumlarıyla da tartışma konusu oldu. Felsefi yetkinliği ve önemi yadsınamazken politik konumları dolayısıyla sürekli sorunlu bir ilişkinin taşıyıcısı oldu ve bu durum çoğu zaman felsefi çalışmalarının tam olarak değerlendirilmesini gölgeledi.
Freiburg Üniversitesi'nde Katolik ilahiyati ve Hiristiyan felsefesi okudu ve 1914 yılında ilk çalışması ve doktora tezi, "Psikolojide Yargı Kuramı" ile dikkat çekmeye başladı. 1923'te Marburg Üniversitesi'nde profesör oldu. 1927 yılında " Varlık ve Zaman " yayımlandı ve yayımlanışından itibaren yalnızca varoluşçu felsefe açısından değil, 20.yüzyıldaki bir bütün felsefe tartışmaları bağlamında bir şekilde etkili oldu. Heidegger burada, bütün bir Batı Felsefesi geleneğini metafizik olmakla eleştirdi, ki sonrasında postmodern felsefe bu argümanı başka düzlemelerde yeniden değerlendirecektir.
1933 yılından itibaren Naziler'in iktidara gelmesiyle birlikte Heidegger Nazilere katıldı. Bu dönemde Freiburg Üniversitesinde rektör oldu. Heidegger'in bu dönem boyunca izlediği politika her zaman tartışma konusu olmuş ve onun çalışmalarının değerlendirilmesine gölgeler düşürmüştür. Nazilere katıldığı gerekçesiyle 1945'te üniversiteden uzaklaştırıldı ama sonra 1952'de yeniden üniversiteye dönebildi. Daha sonra yanlış yaptığını söylemesi de üzerine düşen gölgelerin sona ermesini sağlamamıştır, ancak bununla birlikte onun teorik çalışmalarının değeri her zaman kendini buna rağmen korumuş ve felsefe açısından önemli yerini muhafaza etmiştir.

Felsefesi

Heidegger'in felsefi çalışmalarında hocası Edmund Husserl'in ve fenomenoloji felsefesinin etkileri açıkca görülür. Buna bağlı olarak felsefe-dışı sayılan pek çok kavramı felsefeye taşıdı ve varoluşçu felsefecilerde (örneğin Kierkegaard'ın korku, umutsuzluk, kaygı vb. kavramlarla yaptığı gibi) görülen tarzda analizlere yöneldi ve bunları derinleştirdi.Kaygı, sıkıntı, merak, ölüm, korku gibi terimleri felsefe düzlemine taşıdı. Fenomenolojiyi Varlık sorunu bağlamında yeniden yorumladı ve kullandı. Heidegger'in Husserl etkisi ile kendine özgü bir varoluşçu felsefe oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz.
Heidegger'ın varoluşçu düşüncesine göre, insan bu dünyaya öylece bırakılmıştır. Bu bırakılmışlık fikri birkaç yönden varoluşçu felsefenin temel argümanlarını sürdürür ve derinleştirir. Varoluşa bırakılmışlığı ile insan kendi varlık'ını oluşturma özgürlüğüne zorunlu olarak bırakılmıştir aslında. Ama başlangıçta, bırakılışın kendisi bir özgürlük yokluğudur -sondaki ölümün kaçınılamazlığı gibi.
İnsan , varoluşun ortasına öylece, orada-bir-varlık-olarak ( Dasein ) atılmıştır. Bu bir tercih ya da seçimin sonucu değildir. Ve insan, bu bırakılmışlık içinde tercihler ve seçimleriyle kendi yaşamını ileriye dogru kurar. Burada zorunlu bir özgürlük deneyimi sözkonusudur. İnsan kendi varlığını gerçekleştirmek üzere sürekli seçimler ve tercihler yapmak durumundadır, yani özgürlüğünü gerçekleştirmek zorundadır. Ölüme kadar. Heidegger'in felsefesinde ölüm fikri, bu bakımdan önemli bir yer tutar. İnsan, bırakılmışlığında ölüme yazgılıdır ve varoluşunu buna göre gerçekleştirmelidir.
Heidegger ayrıca, genel anlamda söylenecek olursa, teknik'in gelişimiyle birlikte şekillenen dünyanın eleştirisini yapmaya yönelmiştir ve modern dünyada buna karşı düsüncenin görevlerini belirlemeye calışmıştır. " Varlık sorusu ", onun tüm felsefi çalışmalarinin özü ve özetidir. Bu çalışma varlık'ın unutulmusluğuna yapılan bir itirazla başlar ve devam eder. Kant, Hegel ve Husserl'den etkilendiğini belirtmenin yanı sıra, Nietzsche ile girdiği eleştirel ilişkinin de belirtilmesi gerekir. Heidegger, yapısalcılığa benzer ama başka bağlamlarda Dil konusunu felsefeye temel bir kategori olarak sokmuştur. Onun bütün felsefi kategorileri dil dolayımıyla işlerlik kazanır.
"Dil Varlık'ın evidir", der Heidegger. Sartre ve Camus başta olmak üzere varoluşçu felsefeciler ve ayrıca yapısalcılık ve varlık felsefesi gibi diğer felsefe akımları da çalışmalarında onunla açık ya da örtük diyalog halinde olmuşlardır. Daha sonra çalışmaları, özellikle dil dolayımlı analizleri ve felsefenin metafizik olarak eleştirisi mantığı, postmodern felsefenin gelişiminde önemli köşe taşları olacaktır.

Türkçede olan kitapları

  1. Varlık ve Zaman, M.Heidegger, çev. Kaan H. Ökten, Agora Kitaplığı.
  2. Zaman ve Varlık Üzerine, M.Heidegger, A Yayınları.
  3. Nedir Bu Felsefe?, M.Heidegger, Sosyal Yayınları.
  4. Hümanizmin Özü, M.Heidegger, İz Yayınları.
  5. Metafizik Nedir?, M.heidegger, Kaknüs Yayınları
  6. Tekniğe İlişkin Soruşturma, M.Heidegger, Paradigma Yayınları
  7. Bilim Üzerine Iki Ders, M.Heidegger, Paradigma Yayınları
  8. Zaman Kavramı, Der Begriff der Zeit, M. Heidegger, (Çev.,S.Babür), İmge Kitabevi Yayınları.
  9. Nietzsche'nin Tanrı Öldü Sözü ve Dünya Resimleri Çağı, M.Heidegger, Asa Kitabevi.
  10. Sanat Eserinin Kökeni, M.Heidegger,(Çev: Fatih Tepebaşlı), DeKi Basım Yayım Ltd. Şti.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Ekim 2015       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Martin Heidegger

Ad:  Martin_Heidegger.jpg
Gösterim: 1333
Boyut:  78.0 KB

Benzer Konular

26 Temmuz 2012 / _KleopatrA_ Felsefe ww
3 Ağustos 2010 / Alvarez Ocean Sinema ww
7 Ekim 2015 / Safi Sanat ww
7 Mayıs 2010 / LaSalle Edebiyat ww
31 Ağustos 2011 / CenneT-ul Meva Spor ww