Arama

Giordano Bruno

Güncelleme: 31 Temmuz 2018 Gösterim: 59.649 Cevap: 4
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
28 Kasım 2006       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Giordano Bruno (1548 - 17 Şubat, 1600). İtalyan filozof. Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biridir ve şair yönüyle de edebiyata en yakın duranıdır. Ona 'Doğacı coşkunluğun düşünürü'de denilebilir.

Sponsorlu Bağlantılar
Soylu bir ailenin çocuğu olarak 1548 yılında İtalya'nın Nola kasabasında dünyaya geldi. Onaltı yaşındayken Dominiken adını taşıyan bir tarikatta yer aldı. Kopernilus sistemiyle tanışınca, Bruno tarikat mensubu bir kişi olmaktan sıyrıldı ve buna bağlı olarak Hıristiyan inancıyla arasındaki bütün bağları koparttı. Kiliseye karşı bir sistem içinde yer aldığından din sapkınlığı ile suçlandı. Engizisyondan baskısından kurtulmak için Roma'ya ardından Kuzey İtalya'ya kaçtı.

Dinsizlikle suçlandığı için hiçbir yerde kalıcı olarak yaşayamadı, sürekli gezdi. Cenevre'ye geçti, ardından Güney Fransa, Paris ve Londra'da devam etti yaşamına. 1582 yılında Sorbonne Üniversitesi'nde bir kürsü elde etti. Londra'da yapıtlarının bir bölümünü bastırdı. Londra'dan kısa bir süreliğine yine Paris'e geçen Bruno, bu defa da Almanya'ya gitti ve eserlerini yayımlatma çabalarını sürdürdü. Daha sonra Zurich'e geçen Bruno, bir İtalyan aristokrat tarafından Venedik'e davet edilince bu daveti kabul etti. Burada Galileo Galilei ile tanıştı. Ama Mocenigo adlı bu aristokrat'la çatışınca, onun tarafından Engizisyon'a teslim edildi. Ona, düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği söylendi. Ama o, gördüğü bütün işkencelere karşın, görüşlerinden taviz vermedi ve ölüme mahkum edildi.

Ölüm kararını Bruno'ya bildiren yargıç, ondan şu cevabı almıştır: "Ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz". Kilisenin bu kararı, 1600 yılının Şubat ayında, Roma'da Campo dei Fiori meydanında Bruno'nun diri diri yakılması ile yerine getirildi.

Bruno evrenin sonsuzluğu yanında evrenin birliği ilkesini de benimser. Buna göre Ortaçağ felsefesi'nde temel alınan gök ile yer ayrılığını rededer. Bruno; Tanrı'nın ve evrenin birbirinden farklı iki töz olmadığı, ama aynı gerçekliğin iki sonsuz görünümü olduğunu kabul eder. Ona göre her şey Tanrısal kuvvetin görünüşüdür:

"Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu aşıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım."

Düşüncelerinin açıklanmasının kendisi için çok tehlikeli olduğunu bildiği halde, yukarıdaki cümlesinden de anlaşılacağı gibi, yazı ve konuşmalarında düşüncelerini hep böyle açıkça ifade etmiştir.

Eserleri
* Il Candelaio (Şamdancı) (1582)
* Della Cause principio et uno (Neden, ilke ve birlik üzerine) (1584)
* De l'infinito universo et mundi (Sonsuz evren ve dünyalar üzerine) (1585)
* De gl'heroici furori (Yiğitçe öfkeler üzerine) (1585)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Aralık 2015 00:43
Biyografi Konusu: Giordano Bruno nereli hayatı kimdir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
12 Aralık 2008       Mesaj #2
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Giordano Bruno (1548-1600)


Sponsorlu Bağlantılar

Leibnizin Monadoloji kuramının öncüsü oldu. Goethe üzerinde de etkili oldu. Leibniz 'in 'Praestabilirte Harmonie'sı (Önceden belirlenmiş uyum) kuramında Bruno'nun monad görüşünün, Tanrı’nın bir ezeli monad (Urmonad) ve insanların ruhlandırılmış monadlar (atomlar) olması görüşü vardır.

Bütün nesneleri özdeş gördü. Maddeyi soyut olarak ele aldı.

Tipik bir Rönesans adamıdır. Doğa karşısında duyduğu büyük coşkunluk yüzünden şair-düşünürdür.

Gençliğinde Dominiken Tarikatı’na girmiş, oysa cüppesiyle birlikte Metafizik düşünceleri de üstünden attı. Hareketli bir hayatı vardı, her yerde kovuşturmaya uğradığından serbestçe düşünebilmek için ömrü boyunca kentten kente dolaştı. Sonunda yakalanarak, Roma'da Campo di Fiora Meydanı’nda yakıldı.

Kendisine bu cezayı tebliğ eden Engisizyon yargıcına ''Ölümümü bildirirken siz benden çok korkuyorsunuz'' dedi.

Copernicus sisteminden esinlenerek evrenin sonsuzluğunu kavramış. Tanrı’nın da, varsa eğer, ancak böyle bir sistem içinde, sonsuzlukta gerçekleşebileceğini düşündü.

Der ki: ''Evren bir türdendir, aynı maddeden yapıldı. Sonsuz evrenin içinde sonsuz dünyalar vardır. Her şeyin nedeni yaratıcı doğa (La. Nature naturans) dır. Bu sonsuz birlikteliğin içinde sonlu varlıklar, yeni yaratıklarının tohumu olmak üzere, sürekli olarak göçüp giderler. Tek tek varlıklar yetkin değildirler ama bütün her bakımdan yetkindir. Evrende her şey bu yetkin bütünü yansıtır. Ne doğum, ne de ölüm vardır. Sürekli değişmeyle bu bütün her an yenilenmektedir. Bu yüzdendir ki evren, en küçük zerrelerinde bile, canlı ve doğurgandır. Öte dünya yoktur, çünkü evren herhangi bir öteye imkan bırakmamacasına sonsuzdur. İnsanın ve dolayısıyla Felsefenin ödevi, evreni bilmek ve tanımaktır. Evreni bilmek, Tanrı’yı da bilmek demektir.''

Engizisyonun karanlık geçmişinin son kurbanı Bruno; yaşadığı evreni sevmiş, öldüğünde ona karışacağını bilmiş, yaşarken de onunla karşılaşmış bulunmanın sevincini duymuş biriydi.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Aralık 2015 00:43
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Giordano Bruno (d. 1548, İtalya, Nola - ö. 17 Şubat 1600 İtalya, Roma). İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve okültist. Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biridir ve şair yönüyle de edebiyata en yakın duranıdır. Ona doğacı coşkunluğun düşünürü de denilebilir. Aristotelesçi kapalı evren görüşünden ilk sıyrılanlar arasında yer alan İtalyan filozof, Kopernik'in tezini savundu. Evrenin sonsuz ve eşdağalımlı olduğunu ve evrende, dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu söyledi. Aykırı görüşler beslediği için 1600 yılında Roma Katolik Kilisesi'nin Engizisyon mahkemesinde yargılanıp sapkın ilan edildi ve Roma'da diri diri yakılarak idam edildi.

Yaşamı

Soylu bir ailenin çocuğu olarak 1548 yılında İtalya'nın Nola kasabasında dünyaya geldi. Onaltı yaşındayken Dominiken tarikatına girdi. Kopernikus sistemi ile tanışınca, Bruno tarikat mensubu bir kişi olmaktan sıyrıldı ve buna bağlı olarak Hıristiyan inancıyla arasındaki bütün bağları koparttı. Kiliseye karşı bir sistem içinde yer aldığından din sapkınlığı ile suçlandı. Engizisyon baskısından kurtulmak için Roma'ya ardından Kuzey İtalya'ya kaçtı.

Dinsizlik ile suçlandığı için hiçbir yerde kalıcı olarak yaşayamadı, sürekli gezdi. Cenevre'ye geçti, ardından Güney Fransa, Paris ve Londra'da devam etti yaşamına. 1582 yılında Sorbonne Üniversitesi'nde bir kürsü elde etti. Londra'da yapıtlarının bir bölümünü bastırdı. Londra'dan kısa bir süreliğine yine Paris'e geçen Bruno, bu defa da Almanya'ya gitti ve eserlerini yayımlatma çabalarını sürdürdü. Daha sonra Zürih'e geçen Bruno, bir İtalyan aristokrat tarafından Venedik'e davet edilince bu daveti kabul etti. Burada Galileo Galilei ile tanıştı. Ama Mocenigo adlı bir aristokratla çatışınca, onun tarafından Engizisyon'a teslim edildi. Ona, düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği söylendi. Ama o, gördüğü bütün işkencelere karşın, görüşlerinden taviz vermedi ve ölüme mahkum edildi.

Ölümü



Ölüm kararını Bruno'ya bildiren yargıç, ondan şu cevabı almıştır: "Ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz". Kilisenin bu kararı, 1600 yılının Şubat ayında, Roma'da Campo dei Fiori meydanında Bruno'nun diri diri yakılması ile yerine getirildi.

Bruno evrenin sonsuzluğu yanında evrenin birliği ilkesini de benimser. Buna göre Ortaçağ felsefesinde temel alınan gök ile yer ayrılığını rededer. Bruno; Tanrı'nın ve evrenin birbirinden farklı iki töz olmadığı, ama aynı gerçekliğin iki sonsuz görünümü olduğunu kabul eder. Ona göre her şey Tanrısal kuvvetin görünüşüdür:
"Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım."
Düşüncelerinin açıklanmasının kendisi için çok tehlikeli olduğunu bildiği halde, yukarıdaki cümlesinden de anlaşılacağı gibi, yazı ve konuşmalarında düşüncelerini hep böyle açıkça ifade etmiştir.

Kendisi için Söylenenler


Batı felsefesi tarihi' isimli kitabında Tuncar Tuğcu, Bruno için yaptığı yorumda şöyle der[1]:
"İnsan yaşamının anlamı, Tanrı'nın var ettiği bu evreni kendi bütünlüğü içerisinde kavrama çabasında yatar. Tanrı'nın kendisi kadar olağanüstü ve sonsuz bir güzelliğe sahip olan bu evreni seyretmek, onu kavramaya çalışmak bizi ölümün ve tek tek şeylerin verdiği üzüntüden, acıdan kurtarır. Tek tek şeylerle uğraşmaktan kurtulup evrenin birliği içerisinde Tanrısal öze yaklaşmak ancak 'kahramanca bir coşkunlukla' olanaklıdır... Giordano Bruno olağanüstü bir tutku ile, o kocaman ozan yüreği ile seviyordu, Tanrı'yı ve onun eseri olan bu evreni".


Eserleri


  • Il Candelaio (Şamdancı) (1582)
  • Della Cause principio et uno (Neden, ilke ve birlik üzerine) (1584)
  • De l'infinito universo et mundi (Sonsuz evren ve dünyalar üzerine) (1585)
  • De gl'heroici furori (Yiğitçe öfkeler üzerine) (1585)


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Ekim 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
GiordanoBruno.

Ad:  Giordano Bruno..png
Gösterim: 1508
Boyut:  178.5 KB
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
31 Temmuz 2018       Mesaj #5
Avatarı yok
Yasaklı

Bruno'nun İki Şey Öğretisi!


1548- 1600 yılları arasında yaşayan ve kilise tarafından yakılarak öldürülen, bir döneme damgasını vuran bu bağlamda da çok önemli bir filozof olarak görülen Giordano Bruno'nun 'İki Şey Öğretisi' evrensel ve zaman mefhumundan uzak bir nitelik taşıyor.

2 şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
  • Bakış açısını değiştirmek!
  • Karşındakinin yerine kendini koyabilmek!
2 şey yanlış yapmanı engeller:
  • Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek!
  • Hak yememek!
2 şey kişiyi gözden düşürür :
  • Demagoji (Laf kalabalığı)!
  • Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)!
2 şey insanı 'Nitelikli İnsan' yapar:
  • İradeye hakim Olmak!
  • Uyumlu Olmak!
2 şey 'Ekstra Değer' katar:
  • Hitabet ve diksiyon eğitimi almak!
  • Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek!
2 şey geri bırakır:
  • Kararsızlık!
  • Cesaretsizlik!
2 şey kaşif yapar:
  • Nitelikli çevre!
  • Biraz delilik!
2 şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:
  • Baskın yeteneği bulmak!
  • Sevdiğin işi yapmak!
2 şey başarının sırrıdır:
  • Ustalardan ustalığı öğrenmek!
  • Kendini güncellemek!
2 şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
  • Niyetin saf olması!
  • Ruhsal farkındalık!
2 şey milyonlarca insandan ayırır:
  • Sorunun değil, çözümün parçası olmak!
  • Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek!
2 şey gelişmeyi engeller:
  • Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat)!
  • Felakete odaklanmış olmak!
2 şey çözüm getirir:
  • Tebessüm (gülümseme)!
  • Sükut (susmak)!
2 şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:
  • Anne!
  • Baba!
2 şey geri alınmaz:
  • Geçen zaman!
  • Söylenen söz!
2 şey ulaşmaya değerdir:
  • Sevgi!
  • Bilgi!
2 şey "hayatta önemli olan her şey" içindir:
  • Nefes alabilmek!
  • Nefes verebilmek!

Benzer Konular

26 Haziran 2011 / Jumong Sanat ww
23 Ekim 2015 / Efulim Müzik ww
9 Haziran 2015 / Safi Dünyadan
29 Eylül 2015 / Safi Edebiyat ww
20 Eylül 2015 / Safi Bilim ww