Arama

Turancılık (Türkçülük)

Güncelleme: 11 Ocak 2013 Gösterim: 38.939 Cevap: 2
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
8 Kasım 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Turancılık Türk ve diğer Altay halklarını bir devlet veya birlik içinde birleştirmeyi amaçlayan ırkçı ideolojidir.
Ünlü Turancılar:
  • Mustafa Kemal Atatürk
  • Enver Paşa
  • Hüseyin Nihâl Atsız
  • Nejdet Sançar
  • İsmail Gaspıralı
  • Mir Seyyid Sultangaliyev
  • Yusuf Akçura
  • Reha Oğuz Türkkan
  • Grigoriy Gurkin
  • Mağcan Cumabayev
  • Ebulfeyz Elçibey
  • Ziya Gökalp

Sponsorlu Bağlantılar

800pxturkeli14bb377nb0

Aslen bu harita haritayla temellendirilmedi "Turkeli.jpg." Türk halkalari dağıtımı şimdi tek hükümetlere işaretler. Bu çizme toplum alan çekilen dahi yazarın yan ve Lisans "GÖBL-Kişisel" bu ilanla var!







turkelia14c56bcth7



Bu harita Türki halkların dağılımını göstermektedir. Ülkeler kırmızı, otonom cumhuriyetler ve bölgeler koyu pembedir. Moğolistan ve Rusya'da bulunan, içinde büyük bir Türki azınlık olan idari birimler ise pembedir. Otonom olmayan bölgeler, örneğin İran'ın göçebe bölgeleri ve Balkanlardaki Türk yerleşim alanları, açık pembedir. Genel bir görüntü sunmak amacıyla hazırlanmış bu harita tüm ayrıntıları ile doğru değidir. Eksikler ve hatalar yakın gelecekte düzeltilecektir.


Kaynak = vikipedi

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
4 Mayıs 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Türkçülük (Turancılık)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Türkçülük, 19. yüzyılın ikinci yarısında bir grup Osmanlı aydınının temelini attığı, II. Meşrutiyet döneminde ise hem düşünsel, hem de siyasal alanda etkili olmuş bir akımdır. Türkçülük düşüncesinin olgunlaşmış biçimi olan Türk milliyetçiliği Cumhuriyet dönemi­nin egemen ideolojisi olmuştur.
1789 Fransız Devrimi'nden sonra hızla Av­rupa'ya yayılan milliyetçilik akımı 19. yüzyıl­da çok kavimli bir devlet olan Osmanlı İmparatorluğu'nu da etkiledi. 1821'de başla­yan Yunan ayaklanması bunun ilk örneğiydi. Bunu Sırplar, Bulgarlar, Rumenler, Arnavut­lar gibi Balkan halklarının ulusal devletlerini kurma yolundaki hareketleri izledi. İmpara­torluk parçalanırken Osmanlı devlet adamları çeşitli reformlarla devleti ayakta tutmaya çalışıyorlardı. Bu reform hareketlerinin en kapsamlısı olan Tanzimat bile milliyetçilik hareketlerinin güçlenmesini önleyemedi. 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde yalnız Balkan halkları arasında değil, başta Anadolu olmak üzere imparatorluğun hemen her ye­rinde yüzyıllardır Türkler'le birlikte yaşayan Rumlar ve Ermeniler arasında da milliyetçilik yaygınlaştı. Gene bu dönemde imparatorlu­ğun Müslüman nüfusunun önemli bir bölümü­nü oluşturan Araplar da milliyetçi akımlardan etkilenmeye başladılar.
Bütün bu gelişmelere karşılık Osmanlı ay­dınları 1860'lara kadar milliyetçi akımlara uzak durdular. Ama batı ile gittikçe artan ilişkiler sonunda Osmanlı aydınları arasında da milliyetçi uyanışlar baş gösterdi. Bunun ilk belirtileri tarih ve dil alanında görüldü. O zamana kadar İslam tarihinin uzantısı olarak ele alınan Osmanlı tarihi dışında da Türkler' in bir tarihi olduğu keşfedildi. İlk kez İslam öncesi Türk tarihine el atıldı. Bu alandaki gelişmelerde batıdaki Türkoloji araştırmaları­nın da etkisi büyük oldu.
Şinasi ve Ziya Paşa'da ilk izleri görülen dilde Türkçülük hareketi Ahmed Vefik Paşa' nın sözlük, atasözleri ve Türkçe'nin çeşitli lehçeleri üzerindeki çalışmalarıyla yeni bir nitelik kazandı. Ahmed Vefik Paşa Lehçe-i Osmani (1876-88) adlı sözlüğünde ilk kez Türkçe sözcükleri ayrı bir bölümde topladı. Onu izleyen Şemseddin Sami 19. yüzyılın son yılında yayımladığı sözlükte (Kamus-ı Türki) ilk kez Türkler'in konuştuğu dili Türki (Türk­çe) olarak adlandırdı. Basın da bu yoldaki çalışmalara olanak hazırladı. Ahmed Midhat Efendi, çıkardığı Tercüman-ı Hakikat gazete­sinde Türkçe'nin yalınlaşması için çaba harca­dığı gibi Türkoloji araştırmalarına da yer ver­di. 1894'te yayımlanmaya başlayan İkdam ga­zetesi de Türkçüler'in toplandığı bir merkez oldu. Burada Necip Asım (Yazıksız), Veled Çelebi (İzbudak) dil ve tarih konularında önemli yazılar yazdılar. Necip Asım Türk Tarihi (1900) adlı bir kitap yazdı. Gene bu dönemin Türkçülerinden Emrullah Efendi, Bursalı Tahir Bey, Fuad Bey (Köseraif) ve Necip Bey (Türkçü) kültür bilincinin uyanma­sına katkıda bulundular. Mehmed Emin Bey' in (Yurdakul) T897 Osmanlı-Yunan Savaşı sırasında yayımladığı Türkçe Şiirler adlı kitabı da işlediği temalarla Türkçü düşüncenin daha geniş çevrelerce tanınmasında önemli rol oy­nadı.
Bu arada Rusya'da çarlık yönetiminin bas­kısı altında yaşayan Türkler arasında da ulusal uyanış hareketi başlamıştı. Kırım'da Gaspıralı İsmail Bey'in, Kazan'da Şahabed­din Mercani ile Abdülkayyum Nasıri'nin, Kafkasya'da da Feth Ali Ahundzade'nin ön­cülük ettiği bu hareket yeni kuşak aydınlar arasında da birçok yandaş bulmuştu. Bu aydınların gerek yayın organları yoluyla, ge­rek doğrudan Osmanlı aydınları ile ilişki kurmaları düşünce alışverişini de hızlandır­mıştı. 1900'lerin başında II. Abdülhamid yö­netimine karşı mücadele eden Jön Türkler arasında da Türkçü düşünceler tartışılmaya başlandı. O güne kadar Jön Türkler yalnızca meşrutiyet rejiminin geri getirilmesi için çalı­şıyorlar, Osmanlı birliğini korumayı da temel alıyorlardı. İlk kez, Kırımlı bir aydın olan Yusuf Akçura Türkçülük'ü Jön Türkler'in gündemine getirdi. Yusuf Akçura artık Os­manlı birliğini savunmanın olanaksız olduğu­nu, Türkler arasında ulusal bilincin yaygınlaş­ması için çalışmak gerektiğini ileri sürdü. Ahmet Ağaoğlu, Tunalı Hilmi, Ahmet Ferid (Tek) gibi Jön Türkler de onu desteklediler. Böylelikle Türkçülük siyasal bir nitelik de kazanmaya başladı.
Türkçülük 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanından sonra örgütlü bir hareket durumuna geldi. Türkçüler hem iktidara gelen İttihat ve Terakki içinde yer alarak bu örgütün düşünsel yapısını biçimlendirmeye, siyasal yönelimleri­ni etkilemeye çalıştılar, hem de Türk Derne­ği, Türk Yurdu, Türk Ocakları gibi kendi örgütlerini kurarak kültürel alandaki etkinlik­lerini artırdılar.
Bu arada İttihat ve Terakki'nin genel mer­kez yöneticileri arasına giren Ziya Gökalp, Türkçülük düşüncesini sistemli bir ideoloji haline getirme yolunda çalışmalara koyuldu. Bu dönemde Selanik'te çıkan Genç Kalemler dergisinin de dilde Türkçülük'ün olgunlaşma­sında önemli rolü oldu. Ömer Seyfettin'in bu dergide çıkan "Yeni Lisan" adlı yazısı ulusal bir dil ve edebiyat yaratılması yolundaki çabalara öncülük etti.
Osmanlıcılık, Batıcılık, İslamcılık gibi II. Meşrutiyet döneminin öbür düşünce akımları­na bağlı kişilerle zaman zaman sert tartışma­lara da giren Türkçüler, İttihat ve Terakki'nin 1913'te yönetime tek başına egemen olmasın­dan sonra belirgin bir üstünlük elde ettiler.
Bütün Türkler'in bir bayrak altında birleşme­leri ülküsünü ifade eden ve Ziya Gökalp'in Türkçülük'ün son hedefi olarak nitelediği Turan düşüncesi bazı kişilere I. Dünya Savaşı koşullarında hemen gerçekleşecek gibi görün­dü. Böyle düşünenlerin başında gelen Enver Paşa'nın bu uğurda giriştiği askeri harekât binlerce Türk gencinin kanının dökülmesine neden oldu.
I. Dünya Savaşı Osmanlı Devleti'nin de aralarında yer aldığı İttifak Devletleri'nin yenilgisiyle sonuçlandı. Savaş sırasında ikti­darda bulunan İttihat ve Terakki ile onun ideolojisi Türkçülük bu yüzden sert eleştirile­re uğradı. Ama Kurtuluş Savaşı'nın başarıya ulaşması ve Anadolu'da ulusal temele dayalı yeni bir devletin kurulması Türkçülük'e yeni­den itibar kazandırdı. Ziya Gökalp'in bu gelişmeleri dikkate alarak yeniden biçimlen­dirdiği Türkçülük, Türkiye Cumhuriyeti'nin ideolojik yapısının oluşmasında etkili oldu.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
11 Ocak 2013       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
TURANCILIK
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Türk ırkçı akımı. 19. yüzyılda, Avrupa'da etkin olan ulusçu akımlardan esinlenerek "Panislâvizm"e tepki olarak doğdu. Bütün Türkleri tek yurtta ve tek bayrak altında toplama düşüncesi, ilk olarak Kırımlı İsmail Gaspıralı (1841-1914) tarafından ortaya atıldı. İkinci Meşrutiyet döneminde, Osmanlı İmparatorluğu'nda İslâmcılıkla birlikte yaygın bir akım durumuna geldi. Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmet ve Hüzeyinzade Ali gibi kişilerin önderliğinde "Türk Derneği" (1908) kurulması ve "Türk Yurdu" dergisinin yayınlanmasıyla etkinliği arttı.

Düşünce kaynakları, Arminius Vambery, Arthur Lumliy Davids, Leon Cahun gibi yabancı Türkologlar ve Macar asıllı Mustafa Celalettin Paşa'nın Turan ve Türkler konusundaki yapıtlarıydı. Turancılık, zamanla, Ziya Gökalp'in "Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak" olarak özetlediği ve Turan'ı uzak bir ideal olarak kabul eden "Türkçülük" görüşü ve milliyetçilikle belli ölçülerde yakınlaştı. Kimi zaman da, genellikle ırkçı özünü gizlemek için onlarla özdeş görünmeye çalıştı. I. Dünya Savaşı öncesinde bu karmaşık durumuyla İttihat ve Terakki Partisi eliyle bir devlet politikası konumuna geldi ve yaygın bir örgütlenme düzeyine ulaştı. Öyle ki, yenilgiyle biten savaşın sorumluları için, bir ülkü sığınağı olma durumunu korudu.

Sarıkamış'ta binlerce Anadolu insanını kırdıran Enver Paşa, savaş ertesinde Kafkasya'dan başlayarak Turan'ı "fethetmeye" kalkıştı. Bu sıralarda Turancı ideolojinin simgesi dişi bir "bozkurt" olarak saptandı ve benimsendi. 1920'lerde Turancılık'ta önce bir yavaşlama, sonra gerileme görüldü. Hitler'in başlangıçtaki ilerleyişinden yüreklenen Turancılar, ırkçı ülkülerini yeniden yaymaya başladılar. Türkiye'nin Nazi Almanyası saflarında savaşa girmesi için her yola başvurdular. Bu dönem olaylarının içinde Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Fethi Tevetoğlu ve Alparslan Türkeş gibi kişiler görülüyordu. Nazi Almanyası'nın savaştan yenik çıkması, turancılık düşlerini bir kez daha yıktı. Daha sonra Turancılık, eski soyut ülkülerini geri plâna alarak, değişik biçim ve boyutlarda varlığını sürdürmeye çalıştı.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

21 Eylül 2013 / broken* Soru-Cevap