Arama

Özcülük (Essentializm)

Güncelleme: 1 Ekim 2011 Gösterim: 7.485 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Özcülük
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Özcülük (essentialism), felsefede belli bir türe dahil her varlığın o türe ait niteliklere ya da özelliklere sahip olduğunu iddia eden bir akımdır. Bir başka deyişle, özcülük belli bir gruba ait belli özelliklerin grubun tümüne genellenerek, evrensel ve her tür bağlamdan bağımsız olarak varolduğunu savunmaktır.
Tykhe - avatarı
Tykhe
VIP Tinky Winky
1 Temmuz 2011       Mesaj #2
Tykhe - avatarı
VIP Tinky Winky
Özcülük (Essentializm)

Sponsorlu Bağlantılar
Bunlara göre eğitim, kendi temel işlevlerinden sapmadıkça toplumsal değişmeyi başlatma gücüne sahip değildir. Bunlara göre eğitimin başlıca işlevi, bilgi aktarmaktır. Okul, bir reform değil, öğrenim kurumudur. Toplumsal değişim ve gelişim, bireylerin geliştirilmesine bağlıdır. Okul, eski kültürden kalan bilgiyi çocuğa aşılamalıdır.

Ancak bu yoldan o, bugünkü duruma intibak edebilir. Bu durumda, yeni kuşaklar, önceki kuşaklar gibi davranacaktır. Yeni kuşaklarda yaratıcılığa yer vermediği için bu görüşler tutucu olarak nitelendirilmiştir.


Bilgi ve teknik, toplumda sürekli olarak birikir. Okulun işlevi, bu bilgi ve tekniği çocuğa nakletmektir. Kültürel mirasın korunması ve yeni kuşaklara aktarılması, okulun temel işlevidir. Okulun programları, gelecekten çok, geriye bakar. Bu görüşe göre okul ,tartışmalı, kuşkulu, soruya açı konuları öğretmez. Çözülmemiş sorunlar sınıf içine girmez. Toprak reformu, vergi reformu, bunalımlar v.s. okulda görüşülmez, bu konular sınıfa girmez. Toplum nasıl değişirse değişsin, dışarda ne olursa olsun, okulun sorumluluğuna girmez.

Essentialistler, bilgili insan yetiştirmeye önem verirlerken, perennialistler, eski kültürü çocuklara aktarmak, gençlerin eski kuşak törelerine, değerlerine göre yetiştirilmelerini benimserler.

Essentializm Nedir ?
Essentializm (temel esascılık) herhangi bir felsefi görüşe bağlı değildir. Doğrudan bir eğitim hareketi olarak ortaya çıkmıştır.

Temsilcileri

William C. Bagley
Thomas Briggs
Frederick Breed
Kandel

İlkeleri

1.Öğrenme zor bir iş ve uygulamadır. Eğitimde disiplinin öneminde ısrar eder.
2.Eğitimde ilk adım, öğrenciden çok öğretmenle atılmalıdır. Öğretmeni eğitimin merkezi yapmıştır.
3.Eğitimin esası, tayin edilen programın hazmedilmesidir. Eğitimin amacının çocuğun kendi kabiliyetlerini anlayacak duruma getirmektir.
4.Çocuğun okula gitmesinin amacı bu dünyayı olduğu gibi tanımaktır.
5.Eğitimin amacı hayatın bütünüyle ilgili bilgiler kazandırmaktır.

Kaynak

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Vefa sadece boza değildir.
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
1 Ekim 2011       Mesaj #3
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Özcülük nedir

Varoluşun karşısında her zaman öze öncelik veren, gerçekliğe ulaşma yolunda özün varoluşu kat kat aşan bir değeri olduğunu savlayan, bu nedenle de varlıkların varoluşlarını değil de özlerini soruşturmayı öneren öğreti. Felsefece temellendirilmiş ilinek-öz ayrımının gelişigüzel yapılmış bir ayrım olmadığını, doğruluk ya da hakikatin kendisinde kökleşmiş bir ayrım olduğunu savunan görüş. Böylece, bir nesnenin özü sayılan özellikler, o nesne değişse de aynı kalan, o nesnenin olmazsa olmaz niteliği kabul edilir. Sözgelimi, Sokrates’ in insan olması ile kel olması arasındaki fark, ilk özelliğin Sokrates’in ayrılmaz bir parçası iken ikincinin böyle bir yönünün olmamasıdır. Dolayısıyla, bir şeyin özü o şeyin ne olduğuna ilişkin ilişkin bir bilgi sağlarken, ilineği ise nasıl olduğuna anlatmaktadır. Tarihi Aristoteles’e dek uzanan bu görüş, günümüzde de güncelliğini belli bir oranda korumaktadır. G. W. Leibniz başta olmak üzere usçu geleneğin özcülük düşüncesini geliştirmeye yönelik çabalarına karşılık İngiliz deneycileri özcülüğe karşı eleştirel bir tutum alacaktır. Sözgelimi ‘Thomas Hobbes, öz kavramının felsefeye bir yararının olmadığını söyler. John Locke, nesnelerin —bilinemeseler de— bir özü olması gerektiğini savlar. David Hume, nesnelerin birtakım algılanabilir idealardan (tasarımlardan/kavramlardan) oluştuğunu benimsemesine karşın, altta yatan bir öz olduğuna karşı çıkar. XX. yüzyılda ise Saul Kıipke ile Hilary Putnam’m kipler mantığı ve kipsel önermelerin anlamlan konusunda ortaya attıkları bir dizi soruyla alevlenen tartışmalar, özcülüğü yeniden canlandırır.
Özcülük terimi çağımızdaki yaygınlığını büyük ölçüde Karl Popper’in Açık Toplum ve Düşmanları (The Open Society and it, Enemies, 1945) adlı yapıtıyla kazanır. Popper, Platon’un ve Aristoteles’in bilgi kuramlarını alttan alta destekleyen özcülüğü şiddetle eleştirir. Felsefı insanbilim ya da insan felsefesi açısından özcülük, insanın bir doğası, bir özü olduğu anlamına gelir. Feminist felsefedeyse özcülük, dişiliğin birtakım toplumsal gelenek ve göreneklerin sonucu olmaktan çok doğuştan geldiğini öne sürmesi nedeniyle eleştirilir.

kaynak