De Broglie Hipotezi ve Elektron Kırınımı
MsXLabs.org
De Broglie daha da ileri giderek, ışık kuantumu için verdiği λ=h/p bağıntısının sabit p doğrusal momentumuyla hareket eden herhangi bir parçacık içinde geçerli olması gerektiğini ve bu hareketli parçacıkların dalga boyuyla karakterize edilen dalga özelliklerini sergilemesi gerektiğini öne sürdü. Özel olarak bir elektron demetinin kırınım verebileceğini söyledi. Yani, elektron kırınımı deneysel olarak gözlemlendi.
1925 yılında Davison ve Germer, büyük bir nikel kristalinden tesadüfen elektron kırınımı deseni elde ettiler. Aynı yıl, Thomsom ve Reid ince bir altın yaprağında elektron demeti geçirerek elektron kırınımını gerçekleştirdiler. Davison ve Thomson, elektronların dalga özelliği üzerindeki çalışmalarından dolayı 1937 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü paylaştılar. İşin ilginç olan yanı, Thomson’ un babası da oğlundan 31 yıl önce elektronun parçacık olduğunu gösterdiği için Nobel Fizik Ödülü’nü almıştır.
Elektron kırınımı deneylerinde, elektronların bir kristal tarafından saçılmasında belirli doğrultularda tercihli saçılmaların olduğu gözlendi. Bir kristalin d aralıklı paralel atomik düzlemleri ile θ açısı yapacak şekilde kristale gelen elektron demeti, bu paralel düzlemler tarafından saçılır. Saçıcı komşu düzlemlerden gelen ışınlar arasından
Aynı deney daha sonra hidrojen ve helyum demetleri için tekrarlanmış ve her seferinde kırınım olayı gözlenmiştir. Nötron ve elektron denetlerinin kırınıma uğramış olması kristallerin yapılarının araştırılmasında çok önemli ilerlemeler sağlandı.
Elektron kırınımı deneyi, madde – dalga ikiliği konusundaki şüphelerin ortadan kalkmasını sağladı.
Hareketli parçacıkların dalga özeliğinin, yüksek hızlı makroskopik cisimlerde gözlenmesinin sebebi h Planck sabitinin çok küçük olmasıdır. Eğer Planck sabiti çok büyük olsaydı, makroskopik evren çok tuhaf olurdu. Planck sabitinin bu kadar çok küçük olması yüzünden,maddenin ikili dalga-parçacık yapısı sadece temel parçacıkların mikroskopik aleminde kendini gösterir. Eğer Planck sabiti sıfır olsaydı, o zaman, dalga-parçacık ikiliği olmayacak,evren tamamen klasik olacak ve biz de kuantum mekaniğiyle uğraşmayacaktık.
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar
De Broglie Hipotezi, ışığın dalga teorisi ile parçacık teorisini birleştiren teoridir.1923 yılında Lois De Broglie, optikteki “Fermat Prensibi” ve mekanikteki “en küçük etki prensibi” ile benzerlik kurarak, ışınların gösterdiği dalga–parçacık ikililiğinin maddeler tarafından da gösterilmesi gerektiğini öne sürdü. De Broglie; Eistein’ in özel rolativite teorisi ile Planck’ın kuantum teorisi sonuçlarını yeni bir ışık kuantum teorisi kurmak için birleştirdi. Gerçi o, ışık kuantumu için küçük bir durgun kütle kabul ediyordu ama biz onun sonucunu
Bu teoriye göre (a= dalga boyu , h= planc sabiti, p= momentum) dalga boyu a olan her dalgaya p=h/a olan bir parçacık eşlik eder ya da ters açıdan ele alırsak momentumu p olan her parçacığa dalga boyu a=h/p olan bir dalga eşlik eder.
E = h γ =pcyazabiliriz. Bu eşitlikten de
γ=c/λolduğundan,
λ=h/pelde edilir. Bu, De Broglie bağıntısıdır. Burada p, ışığın doğrusal momentumudur.
De Broglie daha da ileri giderek, ışık kuantumu için verdiği λ=h/p bağıntısının sabit p doğrusal momentumuyla hareket eden herhangi bir parçacık içinde geçerli olması gerektiğini ve bu hareketli parçacıkların dalga boyuyla karakterize edilen dalga özelliklerini sergilemesi gerektiğini öne sürdü. Özel olarak bir elektron demetinin kırınım verebileceğini söyledi. Yani, elektron kırınımı deneysel olarak gözlemlendi.
1925 yılında Davison ve Germer, büyük bir nikel kristalinden tesadüfen elektron kırınımı deseni elde ettiler. Aynı yıl, Thomsom ve Reid ince bir altın yaprağında elektron demeti geçirerek elektron kırınımını gerçekleştirdiler. Davison ve Thomson, elektronların dalga özelliği üzerindeki çalışmalarından dolayı 1937 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü paylaştılar. İşin ilginç olan yanı, Thomson’ un babası da oğlundan 31 yıl önce elektronun parçacık olduğunu gösterdiği için Nobel Fizik Ödülü’nü almıştır.
Elektron kırınımı deneylerinde, elektronların bir kristal tarafından saçılmasında belirli doğrultularda tercihli saçılmaların olduğu gözlendi. Bir kristalin d aralıklı paralel atomik düzlemleri ile θ açısı yapacak şekilde kristale gelen elektron demeti, bu paralel düzlemler tarafından saçılır. Saçıcı komşu düzlemlerden gelen ışınlar arasından
(2∏/λ)2d sin θbüyüklüğünde faz farkı oluşur. Bu faz farklarının 2 ∏ n'ye eşit olduğu her yerde kuvvetlendirici girişim meydana gelir (burada n tam sayı değerleri alır). Bu da, deneysel
n λ = 2 d sinθBragg Kırınım şartını verir.
Aynı deney daha sonra hidrojen ve helyum demetleri için tekrarlanmış ve her seferinde kırınım olayı gözlenmiştir. Nötron ve elektron denetlerinin kırınıma uğramış olması kristallerin yapılarının araştırılmasında çok önemli ilerlemeler sağlandı.
Elektron kırınımı deneyi, madde – dalga ikiliği konusundaki şüphelerin ortadan kalkmasını sağladı.
Hareketli parçacıkların dalga özeliğinin, yüksek hızlı makroskopik cisimlerde gözlenmesinin sebebi h Planck sabitinin çok küçük olmasıdır. Eğer Planck sabiti çok büyük olsaydı, makroskopik evren çok tuhaf olurdu. Planck sabitinin bu kadar çok küçük olması yüzünden,maddenin ikili dalga-parçacık yapısı sadece temel parçacıkların mikroskopik aleminde kendini gösterir. Eğer Planck sabiti sıfır olsaydı, o zaman, dalga-parçacık ikiliği olmayacak,evren tamamen klasik olacak ve biz de kuantum mekaniğiyle uğraşmayacaktık.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!