Arama

Medya Haber - Sayfa 144

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 660.543 Cevap: 1.864
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
27 Mart 2010       Mesaj #1431
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Hastaneye yürüyerek gitti

Sponsorlu Bağlantılar
rontgen 24310 ic 3015 334


Dünya çapında milyonlarca genci internet kafe bağımlısı haline getiren bir dönemin fenomeni Counter Strike, Çin’de insanları şaşkına çeviren bir olayın yaşanmasına neden oldu.

Jilin eyaletindeki bir internet kafede arkadaşlarıyla beraber Counter Strike oynayan Xiao Wei, hile tartışması yüzünden çıkan kavgada kafasından bıçaklandı. 15 santim uzunluğundaki bıçak, 16 yaşındaki gencin sağ şakağından bir tek sapı dışarıda kalacak şekilde girdi.

Çin medyasının gündemine düşen olayın en hayret verici tarafı bu noktadan sonra yaşandı. Arkadaşları kafatasına 15 santimlik bıçak saplanan Xiao’nun yanına gittiklerinde, kanlar içindeki gencin bilincinin açık olduğunu gördü. Dahası, ayağa kaldırılan Xiao hastaneye arkadaşlarının yardımıyla yürüyerek gitti.

Jilin Üniversitesi hastanesi beyin cerrahı Yan Shijun, 23 yıllık kariyerinde ilk kez kafasından bıçaklanmasına rağmen bilinci yerinde olan birisini gördüğünü belirtti.

Beyin röntgeni çekilen genç hemen ameliyata alınırken, bıçağın kafatasından çıkarılması iki saat sürdü. Dr. Shijun, büyük şans eseri bıçağın atardamar veya ana sinirlere hasar vermediğini, ancak Xiao’nun iyileşmesinin uzun zaman alacağını belirtti.

HİLE TARTIŞMASIYLA BAŞLADI
Oyun sayfası Gamer Craver, Xioanun arkadaşı Huang’ın ağzından yaşanan olayı şöyle verdi: “İnternet kafede Counter Strike oynuyorduk. Kazandığımız bir oyunun ardından, kaybeden taraftaki birkaç kişi yanımıza gelerek hile kodu kullandığımızı iddia etti.”

“Tartışma büyüdü ve bizi iterek dışarı çıkardılar. Aniden bir tanesi beni kolumdan bıçakladı. Yerden kalkıp Xiao’ya baktığımda, kafasını kan içinde gördüm. Kafasından bıçaklanmıştı ama bilinci açıktı.”

Xiao’nun babası oğlunun okul dışındaki tüm vaktini internet kafede geçirdiğini ve başına böyle bir olay gelmesine inanamadığı söyledi. Polis, şimdi güvenlik kamerasından elde edilen görüntülerden şüphelileri arıyor.

(Hürriyet)

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
27 Mart 2010       Mesaj #1432
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
'Barış Manço ile Cem Karaca kardeşti'

Sponsorlu Bağlantılar
mancokaraca2004  2457 334


Müzikal anlamda değil, gerçekten kardeşler! Yıllar sonra bir mektupla ortaya çıkan sırrı, Cem Karaca'nın eşi de doğruladı!

Gündeme bomba gibi düşecek bir iddia... Anadolu Rock müziğinin iki efsanevi ismi Barış Manço ile Cem Karaca, baba bir anne ayrı kardeş mi?

Habertürk'ten Bülent Günal'ın haberine göre bu çarpıcı iddia, Cem Karaca'nın Almanya'da olduğu yıllarda senelerce yanında kaldığı ev arkadaşı İbrahim Hızlı'nın kaleme aldığı özel bir mektupla gündeme geldi. Cem Karaca'nın eşi İlkim Karaca ise iddiayı şu sözlerle doğruladı: "Evet, Cem bana Barış Manço'nun ağabeyi olduğundan bahsetti.'' Barış Manço'nun Belçika'da yaşayan ağabeyi Savaş Manço ise, şu açıklamayı yaptı: 'Cem'in DNA'sıyla benimkini karşılaştırsınlar... Olmaz olmaz diye bir şey yok."

Yeni Anayasa tartışmalarını da, futbolda şike soruşturmasını da gölgede bırakacak, Türkiye gündemine bomba gibi düşecek bir iddia... Anadolu Rock müziğinin iki efsanevi ismi Cem Karaca ile Barış Manço kardeş mi?

İlk duyulduğunda gözleri fal taşı gibi açtıran, "Bu kadarı da ancak Türk filmlerinde olur'' dedirten bu müthiş iddia, ilk olarak elimize geçen 'özel' bir mektupla gündeme geldi. 15 Şubat 2007 tarihli 6 sayfalık mektup, Almanya'nın Köln şehrinden gönderilmişti. Mektubu kaleme alan kişi ise Cem Karaca'nın 1979 yılından 1987 yılma kadar Almanya'da geçirdiği günlere şahitlik eden, evinde kaldığı yakın dostu, ev arkadaşı İbrahim Hızlı'ydı. Hızlı'nın iddiasına göre Cem Karaca'nın kendisinden 2 yaş büyük bir ağabeyi vardı ve bu kişi de tüm Türkiye tarafından tanınıyordu. Cem Karaca'nın eşi İlkim Karaca ise iddiaları doğruladı ve "Evet, Cem bana bir ağabeyi olduğunu, bu kişinin de Barış Manço olduğunu söylemişti'' dedi.

İbrahim Hızlı'nın yazdığı mektup, "Aşağıda, Cem Karaca ile ilgili bazı hatıralarımı aktarıyorum" diye başlıyor ve şöyle devam ediyor:
"Bunlar bazı şeylerin bilinmesi için anlatmak istediğim hususlardır. Ben Cem Karaca ile 1965 senesinde Antakya'da Saray Caddesi'nde tanıştım. Ben askerdim, o askere yeni geliyordu. Eğitim alayını arıyordu. Beni asker elbisesi içinde görünce bana sordu ve ölünceye kadar süren tanışıklığımız başlamış oldu. Asker ocağında Cem'in arkadaşlar arasındaki lakabı büyük numaralı gözlüklerinden dolayı 'doktor'du."

Aynı evde yaşadık
İbrahim Hızlı mektubunda çalışmak için Almanya'ya gittiğini, ilerleyen yıllarda Türkçe gazetelerin başbayiliğini yaptığını, Cem Karaca'nın Almanya konserlerinde ise sık sık bir araya geldiklerini anlatıyor: "1979 Şubat sonu ya da mart başında gazetelerden Cem Karaca'nın Almanya'da olduğunu okudum. Tekrar buluştuk.

Bana, 'Artık Türkiye'ye dönmek istemiyorum. Türkiye'de sanat, müzik yapmak kolay değil. Fakat bana bir yer lazım. Beni buraya getiren siyasi arkadaşlar da 30 bin markımı çarptılar. Beraber geldiğimiz arkadaşlar da mağdur durumda kaldılar. En az 10 kişinin ikamet edebileceği bir yer lazım' dedi. O zaman benim evim 120 metrekareydi. O günden itibaren tüm ekip evimde kalmaya başladılar. Cem Karaca'nın Almanya'da 9-10 yıl süreyle rahat yaşamasını sağlayan esas kişi Münih'te yaşayan bayan M.K. idi. Yani 10 yıl boyunca Cem Karaca'nın ayakta kalabilmesini sağlayanlar ben, M.K., Yağmur Atsız ve Orsan Öymen'dir. Başka hiç kimseden herhangi bir yardım ve yakınlık görmemiştir.'' İbrahim Hızlı, 1979 yılından itibaren Cem Karaca ile aynı evde kaldıklarını, evlerinde ise rakı masasının eksik olmadığını belirtiyor: "Bir gün Cem Karaca'ya 'Yahu Cem, senin kız veya erkek kardeşlerin, yakının kimse yok mu?' diye sordum. 'Biliyorsun' dedi, ben aslen Azerbaycanlıyım. İstanbul'da çok akrabam var, ama hepsi tüccar. Babam haricinde sanatla ilgilenen olmadı.

Kimsyee söyleme
Bayramlarda, akrabalarımla annem babam görüşür. Bana yaşça akranım olan Yılmaz Karaca var, amcamın oğlu. Onunla devamlı irtibatım var. Benim görünüşte ne kız ne de erkek kardeşim var. Ama babamın anlatmasına dayanarak, benden iki yaş büyük bir abim olduğunu biliyorum. Bu abimle devamlı temastayım, birbirimizi sever ve sayarız. Ben onun kardeşi olduğumu biliyorum ama onun beni bilip bilmediğinden haberdar değilim.''

İbrahim Hızlı, Cem Karaca'nın bahsettiği abisinin ismini veremediğinden dolayı üzgün olduğunu söylüyor ve ekliyor:

"Yalnız şunu söylemek isterim, abi dediği kişi Türkiye çapında tanınmış bir kişi. Rahmetli Cem bana bunları içki masasında anlatırken, 'iki duble içtikten sonra sefalara dalıp böyle şeyler mi uyduruyorsun?' dedim. 'Hayır, babam bana vasiyet etti. Bu senin abindir, onunla kavga edip kalbini kırarsan seni evimden kovarım ve bunu kimseye söyleme' dedi."

İlkim Karaca: Evet, Cem'in ağabeyi Barış Manço'ydu
Peki İbrahim Hızlı'nın Cem Karaca'dan iki yaş büyük olan ve 'ismini açıklayamam' dediği, tüm Türkiye'nin tanıdığı kişi kimdi? İbrahim Hızlı'yı telefonla aradık. Hızlı, 'özel mektubun' elimize geçmesinden dolayı şaşkındı. Ama, "Evet o mektubu ben yazdım. Ancak Cem'in ağabeyinin ismini ben açıklayamam. Başka bilenler de var. Onlar açıklasın'' dedi. Biz de mektubun izini sürmeye devam ettik.

Cem bana bundan çoğu kez bahsetti
Bu kez Cem Karaca'nın eşi İlkim Karaca'yı aradık ve: "Cem Karaca'nın bir ağabeyi var mıydı? Size hiç bahsetti mi?" diye sorduk. İlkim Karaca önce duraksadı, sonra da "Evet, bahsetti" diyerek anlatmaya başladı:

"Size ancak Cem'in bana söylediklerini söyleyebilirim. Yalan söyleyemem, bildiğim her şeyi söylemek vicdan borcumdur. Evet Cem'in bir ağabeyi vardı. Söylediğine göre o kişi de Barış Manço'ydu! Cem 1945, barış Manço ise 1943 doğumluydu. Yani aralarında 2 yaş vardı. Cem benimle her şeyini paylaşırdı. Anlattığına göre babası Mehmet Karaca ile Barış Manço'nun annesi Rikkat Uyanık arasında bir ilişki yaşanmıştı."

"Peki bugüne kadar neden bu konuyu hiç gündeme getirmediniz?" diye sorduğumuzda, İlkim Karaca şöyle konuştu:

"Ben herhangi bir iddia sahibi değilim. Sadece siz sordunuz, ben de doğru bildiklerimi, Cem'den birçok kere dinlediklerimi söylüyorum. Eğer durup dururken ortaya çıkıp, 'Barış Manço, Cem Karaca'nın ağabeyiydi' desem yanlış anlaşılabilirdi. Cem bana 'Gerçek magazin bizde ama kimsenin haberi yok' der sonra da gülerdi."

Barış öldüğünde 'Canım gitti' dedi
İlkim Karaca, "Cem, Barış Manço'nun ölüm haberini aldığında yanındaydım" dedi ve ekledi: "Yıkılmıştı. Dudaklarından sözler dökülüyordu. Başlarını kaçırdım ama sonrasını not etmiştim. Diyor du ki;
'Canım gitti canım / canımı bilir misiniz? / O benim can dostumdu / Gözümün ağladığı kan / Ay Barış ak saçlı dostum benim / İçim kan ağlıyor / Bir yanımı kopardılar, adı sen / O dağlar hangi dağlar ki / De, ben de gelem / Sana, senin dağlarından çiçekler derleyem / Sen şimdilik orada bir gurbettesin / Bense hazin bir hasretteyim.' Cem, Barış Manço'nun ölüm yıldönümlerinde hep bu şiiri okurdu."

İlkim Karaca, "Cem, 'Babam Mehmet Karaca çok çapkın bir adammış' derdi. Neticede o bir tiyatro sanatçısıydı. Barış Manço'nun annesi de dönemin en ünlü ses sanatçılarından Rikkat Uyanık Hanımefendi'ydi. İlginçtir, Barış Manço'nun ilk ismi de Mehmet'ti. Tekrar ediyorum, ben herhangi bir iddia sahibi değilim. Herkesin bir özel hayatı var. Ben sadece Cem'in anlattıklarını sizinle paylaştım o kadar.''

'Her ikimiz de babamıza ne kadar çok benziyoruz'
İlkim Karaca, Cem Karaca'yla Barış Manço arasında ince bir rekabet olduğunu da sözlerine ekledi: "Ama Cem, 'Barış benim rakibim değil, murakıbım derdi. Cem'in babası Mehmet Karaca aslen Azeri'ydi. Cem de Barış Manço da Azeri şarkısı olan 'Ayrılık'ı okumuşlardı. Cem o zaman, 'İkimizi de baba toprağı çekti' demişti. Barış Manço'nun bir ölüm yıldönümü sonrası, Cem'e Barış'ın bir fotoğrafını vermişlerdi. Aldı onu evin duvarına astı. Sonra da karşısına geçip, 'Her ikimiz de babamıza ne kadar benziyoruz. Herkes beni büyük zanneder ama sen benden 2 yaş büyüksün' dedi. 'Ne diyorsun Cem sen?' deyince, 'Ne diyorsam diyorum, yaz bir kenara bunları' demişti. Sonra da eklemişti: 'İkimizin de bedeni hastalıklı. Eee, ikimiz de babamızın yaşlı zamanına denk gelen çocuklarıyız.''

toto Karaca: Kocam ölürken diğer oğlunu görmek istedi
İbrahim Hızlı mektubunda, Cem Karaca'nın bir ağabeyi olduğunu Cem Karaca'nın annesi Toto Karaca'dan da duyduğunu söylüyor: "1985 yılı sonlarında Toto Karaca bende kalmaktaydı. Bir gün, akşam yemeği yerken Toto bana bir şeyler anlatmak istediğini, ancak kimseye söylemememi rica etti. 'Hayatta kocamla birlikte her şeyi paylaştım, fakat son nefesini verirken gözlerime bakarak yapamayacağım bir şey istedi benden. 'Nedir dedim, yapamayacağın şey?' Kocam, ilk oğlu, Cem in abisini son olarak görmek istedi dedi. Ben o zaman Cem in anlattıklarını hatırladım. Toto da bana Cem in bahsettiği kişiden bahsetti. Biliyorum, bu konuyu benden başka bilenler de vardı. Fakat iki taraflı dinlemiş değillerdir diye tahmin ediyorum. Ben ikisinden de dinlediğim için inanmak mecburiyetinde kaldım. Ama üzgünüm ismi açıklayamıyorum.

Annesi ile babası boşandığında Barış 3 yaşındaydı
Barış Manço'nun annesi Türk Sanat Müziği'nin önemli sanatçılarından Rikkat Uyanık'tı.
1 Mayıs 1921 'de Adana'da doğmuştu. Çok güzel alto sesi ve müziğe son derece kabiliyetli olmasından ötürü klasik Türk müziği eğitimi almıştı. 1940 yılında İsmail Hakkı Manço ile evlenmişti. Bu evlilikten 1941 'de Savaş, 1943'te Barış, 1946'da ise İnci dünyaya gelmişti. İsmail Hakkı-Rikkat çifti, kızları İnci nin doğduğu yıl 1946 da boşanmışlardı. Barış Manço babasının yanında büyümüştü. Ancak 10. sınıfta iken babası İsmail Hakkı Bey ölmüştü. Rikkat Hanım ise ikinci evliliğini Asaf Uyanık ile yaptı. Sanat çevreleri de onu bu soyadıyla tanıdı. 1992 yılında ölen Rikkat Uyanık'ın öğrencileri arasında Zeki Müren de bulunuyordu.

Savş Manço: Olmaz diye bir şey yok
Bu müthiş iddiayı Barış Manço'nun Belçika'da yaşayan ağabeyi Savaş Manço'ya da sorduk. e-posta yoluyla sorularımızı yanıtlayan Savaş Manço, ilk e-postasında, "Size elimden geldiği kadar doğru sandığım bilgileri iletmek isterim. Çünkü yazacaklarınız, yaşamım boyu en çok saygı ve sevgi beslediğim kişileri konu edecek. Bu nedenle sizden biraz zaman istiyorum'' dedi.
Savaş Manço, iddiayı reddetmemişti ve daha sonra yolladığı e-postasında ise şunları söyledi: "Gelelim konunun gerçek olup olmadığına. 'Yaşamda, olmaz olmaz' diye düşünürüm.
Babamıza en çok benzeyen çocuğunun ben olduğum söylenir. Cem'in DNA haritası ile benimkisi karşılaştırılabilinir. Eğer aynı baba - ayrı anneler kardeşsek, DNA haritalarımızın yarısı uygunluk gösterecektir. Yok değilsek, bütün bu sevdiğimiz kişileri yeniden ve candan anmış oluyoruz: konu kapanırken bu güzel duygular yanımıza kâr kalır.''

Müziğe Galatasaray Lisesi'nde başladı
2 Ocak 1943'te İstanbul'da dünyaya gelen Barış Manço, müziğe Galatasaray Lisesi'nde başladı. Eğitimini Belçika Kraliyet Akademisi nde yaptı. Bestelediği 200'ün üzerinde şarkısıyla 12 altın ve bir platin albüm ödülü kazandı. 1958 de ilk grubu olan Kafadarlar'ı kurdu. 1973'te ise kurduğu Kurtalan Ekspresi adlı grubuyla dillerden düşmeyen şarkılar seslendirdi. "Bizim Gibi, Kol Düğmeleri, Kağızman, Dağlar Dağlar, İşte Hendek İşte Deve, Ölüm Allah'ın Emri, Nazar Eyle, Hal Hal" gibi 45'likleri ile "Unutamadım, Kara Sevda, Gülpembe" gibi büyük ses getiren albümlere imza attı. 31 Ocak 1999 gecesi geçirdiği kalp krizi nedeniyle öldü.

Türkiye’yi ‘politik-rock’ müzikle tanıştıran adam
5 Nisan 1945’te Antakya’da dünyaya gelen Cem Karaca, Anadolu Rock ve Anadolu Pop müziğinin kurucuları arasında yer alıyor. Cem Karaca 1967 yılında Apaşlar Grubu’na
katıldı. Grup ‘Resimdeki Gözyaşları’ adlı şarkısıyla büyük sükse yarattı. Apaşlar’dan ayrılan Cem Karaca Apaşlar’ın basçısı Seyhan Karabay ile birlikte Kardaşlar Grubu'nu kurdu. İlk 45'likleri 'Dadaloğlu' ile büyük başarı elde ettiler. Kardaşlar'dan ayrılıp Moğollar'la birleşen Cem Karaca, üç 45'lik çıkardı. Moğollar'dan ayrıldıktan sonra kurduğu Dervişan Grubu'yla Türkiye'yi 'politik-rock'la tanıştırdı. 1979 yılında Almanya'ya giden Cem Karaca, 1983 yılında vatandaşlıktan çıkarıldı. 1987 yılına kadar Türkiye'den uzak yaşayan Cem Karaca, 50'ye yakın 45'lik çıkardı.

"Tamirci Çırağı, Oh Be, Töre, Namus Belası, Adiloş Bebe, Yiyin Efendiler, Ben Bir Ceviz Ağacıyım, Nerede Kalmıştık" gibi hafızalara kazınan yüzlerce şarkıyı seslendirdi, çok sayıda ödül aldı. 8 Şubat 2004'te öldü.

(ekolay)

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Mart 2010       Mesaj #1433
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Rapidshare herkesi şok etti!


Rapidshare'den korsan film ya da müzik indirenlere şok: Bakın dev site nasıl bir adım atıyor...

Ücretli ve ücretsiz kullanım seçenekleri olan Rapidshare yasal dosya paylaşımı yapanlar için yararlı bir araç. Ancak bu aracı korsan dosya paylaşmakta kullanan büyük bir kullanıcı kitlesi de var. Hatta bu dev dosya paylaşım sitesinin trafiğinin çok büyük bir kısmının korsan paylaşımlar tarafından oluşturulduğu bilinen bir gerçek.

Ve Rapidshare, şimdi korsanlar için büyük bir adım atmaya hazırlanıyor. Eğer bu adım beklendiği gibi olursa, kullanıcıları şaşırtacağına hiç şüphe yok. Peki ama nedir bu adım? Yasal içerik sahiplerinin uğradığı gelir kaybına karşı, korsan içerik indirmeye çalışanlar, ürünü ve içeriği yasal olarak satın alabilecekleri internet adreslerine yönlendirilecekler.

Rapidshare'in çöküşü olur mu?
Peki Rapidshare neden böyle bir karara imza atıyor? Rapidshare'in bu kararı almasında, karşılaştığı dev tazminat davalarının rol oynadığı konuşuluyor. Rapidshare sadece indirmeye çalışanları yönlendirmekle kalmayacak, korsan yükleyen kullanıcılar ise ban'lanacak.

Sonrasında Rapidshare'in eskisi kadar Premium hesap satıp satamayacağı da merak ediliyor. Hatta dev sitenin bu durumda inanılmaz bir biçimde gerileyeceğini tahmin etmek de pek zor değil.

Rapidshare için tek bir teselli var: Sitenin, yapılan yönlendirmelerden gelen satışlardan pay alması bekleniyor. Ancak alınacak payların ne getireceği, daha doğrusu kaybedilen gücü karşılayıp karşılamayacağı büyük bir soru işareti. counthighlightashx?t1269944623494&ampids28709825427103421292870982544210002329287098254301012192928709824965101360292870982428710079329

(ekolay)
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Mart 2010       Mesaj #1434
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Halaçoğlu'ndan Ermeniler'i 'şoke eden' açıklama

Yusuf Halacoglu ic1 2745 20334


Türk Tarih Kurumu eski başkanı Yusuf Halaçoğlu, Ermeniler'i çılgına çevirdi: PKK yüzde 80 itibariyle Ermeni...

Konya'da katıldığı bir konferansta konuşan Halaçoğlu, "Bütün Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kürt'müş gibi havaya girildi. Acaba Türkiye'de ne kadar Kürt var, biliniyor mu? İsterseniz Kürt olmayan PKK'dan başlayayım. PKK yüzde 80 itibariyle Ermeni" dedi.

Halaçoğlu'nun sözlerine yer veren Ermeni basını haberi, "Türk tarihçiden yeni gaz" başlığıyla gördü ve Halaçoğlu'nun iddiasını "şok edici" olarak yorumladı. Halaçoğlu'nun sözde Ermeni soykırımı ile ilgili verdiği rakamların da gerçekçi olmadığını iddia eden Ermenistan merkezli news.am haber sitesi, Halaçoğlu'nun iddialarının gerçek dışı olduğunu ve Türk yetkililerin Halaçoğlu'nu uzun yıllar önce görevden aldıklarını ileri sürdü.

(Vatan)
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Mart 2010       Mesaj #1435
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Hasta terörist infaz ediliyor


Terör örgütü PKK'da örgüt üst düzey sorumlularının tedavileri için Avrupa alanı başta olmak üzere, her türlü imkan denenirken, hastalanan ve iyileşmesi zaman alacak olan örgüt mensuplarının ise gözden çıkarıldığı ve "ajan-işbirlikçi" denilerek ölüme terk edildiği bildirildi.

Terör örgütü adına dağlarda uzun yıllar faaliyet gösterirken böbrekleri ve sindirim sistemi iflas eden "Nevruz Digor" kod adlı kadın teröristin, Türkiye veya Avrupa’ya giderek tedavi olma talebinin kabul edilmediği belirlendi.

"Pişmanlıkla" ilgili yasal düzenlemeden yararlanmak amacıyla teslim olan örgüt mensuplarının ifadelerine göre, dağlardaki elverişsiz koşullar nedeniyle mutlaka tam teşekküllü bir hastanede böbrek ameliyatı olması gereken kadın teröristin, tam teşekküllü bir hastane yerine Rusya’daki imkanları son derece kısıtlı olan örgüt kampına gönderildiği kaydedildi.

Kampa gelen doktorun, "Nevruz Digor"un mutlaka hastanede tedavi olması yönündeki raporunun Kandil’e iletildiği, ancak bu talebin kabul görmediği ve kamp içinde tedavi edilmesinin istenildiği kaydedildi.

Bunun üzerine kadın teröristin, ailesine mektup yazarak yardım istediği, ailesinin Kandil’deki örgüt yöneticileriyle görüşerek kızlarının tedavisi için kendilerine verilmesini talep ettikleri, ancak bu talebin kabul edilmediği belirlendi.

Teröristin tedavisi için örgüt yönetiminin gerekli girişimlerde bulunmamasının örgüt içerisinde rahatsızlığa neden olduğu bildirildi.

Kandil tarafından kadrolara yönelik yayınlanan bir talimatta, Nevruz Digor’un "ajan-işbirlikçi" olduğu, sorgulamasının devam ettiği ve bu nedenle Avrupa veya Türkiye’ye gönderilmediğinin belirtildiği kaydedildi.

Bu arada, "Nevruz Digor"un ailesinin kızlarının bir an önce tedavi ettirilmesi için bazı uluslararası kuruluşlar aracılığıyla girişimlerde bulunduğu belirtildi.

Geçen yıl gırtlak kanseri olan ve tedavisi için Türkiye’ye gelmesine izin verilmeyen ve ölüme terk edilen M.A. (40) isimli kadın terörist, Irak’taki örgüt kampından kaçmayı başararak İzmir’de bir hastaneye sığınmıştı. Güvenlik güçlerine teslim olan M.A.’nın tedavisinin halen sürdüğü kaydedildi.

Yine, geçen yıl "kanser" hastası olduğu için terör örgütü tarafından "canlı bomba" olarak İstanbul’a gönderilen G.K, güvenlik güçleri tarafından düzenlenen başarılı bir operasyonla etkisiz hale getirilmişti.

(ekolay)
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Mart 2010       Mesaj #1436
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Metroda aktarmasız seferler başladı

metro 30310 ic 2853 334


İstanbul metrosunda sinyalizasyon dönüşümü tamamlanarak, Taksim-Atatürk Oto Sanayi arası aktarmasız seferler başladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Taksim-Atatürk Oto Sanayi arası başlayan aktarmasız seferler, ilk aşamada 5 dakika 40 saniye sefer aralığıyla kalkan ve bu mesafeyi 20-21 dakikada alan, 8’li dizi trenlerle yapılıyor.

Aktarmasız seferler, yeni satın alınan 92 vagondan, hatta çalışabilir hale getirilen 64 tanesi ile başlatıldı. Hazırlık aşaması devam eden 28 yeni vagonla, yeni sinyal ekipmanları montajına başlanan eski 32 vagon dönüşümleri tamamlandıktan sonra hatta girecek.

Dönüşüm tamlandıktan sonra metroda çalışan vagon sayısı 124 adete çıkarılacak. Bu arada, Şişhane-Taksim arası seferler bir süre daha ayrı olarak gerçekleştirilecek. Metro Haliç Köprüsü nün bitmesi ile Unkapanı, Şehzadebaşı ve Yenikapı seferleri aktarmasız seferler biçiminde sisteme eklenecek.

(Posta) counthighlightashx?t1269946636833&ampids287098254301002952928709825442100028292870982522710008629
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Mart 2010       Mesaj #1437
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Barış Manço öldürüldü mü?

savas manco 30310 ic 1533 334


Cem Karaca ile Barış Manço'nun kardeş olduğu iddiaları konuşulurken Barış Manço'nun ağabeyi bomba gibi açıklamalar yaptı.

Haber Analiz programında Cem Karaca ile Barış Manço'nun kardeş olduğu iddiaları, Cem Karaca'nın eşi İlkim Karaca ile konuşuldu. İlkim Karaca konuyla ilgili, "Cem, bunu bana birçok kez söyledi. Cem de bunu babasından, annesinden duymuş. İnsanların hayatlarında 'olmaz' diye bir şey yoktur" dedi.

İlkim Karaca, DNA testi yapılmasına "İnancım gereği bir insanın mezarında rahat bırakılması gerektiğini düşünüyorum" sözleriyle karşı çıktı.

Tayfun Gönüllü'nün sunduğu programa telefonla katılan Barış Manço'nun ağabeyi Savaş Manço ise "gerekirse DNA testi yapabileceğini" kaydetti. Savaş Manço bambaşka bir iddiayı da tartışmaya açtı.

Tayfun Gönüllü'nün "Barış Manço'nun öldürüldüğüne dair söylentiler var..." sözlerine "O benim içimde uktedir. Ama elimizde kanıt yok." şeklinde karşılık veren Savaş Manço, şunları söyledi:

"Barış hayatı boyunca kimse ne borç vermiştir ne borç almıştır. Babamız yanlış birtakım işler yaptı. Bütün aile malını mülkünü bir imzadan dolayı kaybetti. Bu kefaleti imzaladığına göre birtakım işler oldu. Elimde bir belge yok. Bunu ispat etmek zor."

(Habertürk)

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Mart 2010       Mesaj #1438
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Cem'in akli dengesini ölçecekler

garipoglu100 29310 2636 334


Münevver Karabulut cinayetinin zanlısı Cem Garipoğlu'nun aklı 3 hafta boyunca teste tabi tutulacak.

Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar doğrultusunda, bugün Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Adli Tıp Kurumu'na arka kapıdan sokulan Cem Garipoğlu, 3 hafta boyunca, Gözlem İhtisas Dairesi'nde akli dengesinin yerinde olup olmadığına dair kontrol edilecek.

Başı kesilerek öldürüldükten sonra Etiler'de bir çöp konteynerine atılan Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu ile ilgili, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi son duruşmada, 3 haftadan fazla olmamak kaydıyla Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi'nde akli dengesinin yerinde olup olmadığına dair kontrol edilmesine karar vermişti.

TEK KİŞİLİK ODADA TUTULACAK
Karar doğrultusunda Cem Garipoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden, bugün sabah saatlerinde, cezaevi aracı ile Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na getirildi. Tek kişilik odada tutulacak olan Cem Garipoğlu'nun tüm hareketleri kamerayla izlenecek. Kapıda ise askerler nöbet tutacak. 3 haftanın sonunda hazırlanacak olan rapor, Cem'in yargılandığı Bakırköy 4'ncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilecek. Raporda Cem Garipoğlu'nun akli dengesinin yerinde olmadığına kanaat getirilirse, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklar Hastanesi'ndeki koğuşa sevk edilecek.

(ekolay)
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Mart 2010       Mesaj #1439
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Anayasa değişikliği paketi TBMM Başkanlığı'nda

anayasa 23031 1007 334


AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ve bir grup milletvekili, Anayasa değişikliği teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu. AKP pakette "sürpriz" düzenleme yaptı; buna göre genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları ve Meclis Başkanı'na Yüce Divan yolu açılıyor.

AKP'li Bozdağ, Anayasa Değişikliği Teklifini TBMM Başkanlığına sunmasının ardından, gazetecilerin konuyla ilgili sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, "Yüce Divan yolu hem Meclis Başkanı hem de TSK komuta kademesine de açılmış oldu. Bu eklemeye niçin gerek duyuldu? Eleştiri ya da öneri mi geldi? Bu konuda Genelkurmay ile de görüş alışverişiniz oldu mu?" sorusuna karşılık Bozdağ, "Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı, Hava, Deniz, Kara Kuvvetleri komutanları ile Jandarma Genel Komutanı'nın da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesinde yargılanmalarına ilişkin bir değişiklik, teklifte yer almaktadır. Esasında 250. maddeyle ilgili CMK değişikliğinin kamuoyunda tartışılması sırasında, kamuoyunun her kesiminden bu konuda değişik talepler geldi. Anayasanın ilgili maddesine bu konunun monte edilmesinin doğru olacağı ve ortada bir boşluk olduğuna dair eleştiriler ve bunun düzeltilmesine dair öneriler oldu. Biz o süreçte ve daha sonraki süreçte, kamuoyundan bu yönde gelen talepleri, eleştirileri değerlendirdik. Gerçekten ortada boşluk olarak nitelendirilebilecek bir durum var. Onu düzeltmek, bir ihtiyacı gidermek, kamuoyunun taleplerini değerlendirmek için yaptık" dedi.

Teklifin Anayasa Komisyonunda ne zaman görüşüleceği sorusuna Bozdağ, "Tabii Komisyon gündemine hakim...Bunda sonraki süreç bizden çıktı. Milletvekili arkadaşlarımızla birlikte teklifi Meclis Başkanı'na sunduk. Bundan sonraki süreç, Meclis Başkanı'nın teklifi Komisyona havale etmesi, Komisyon Başkanı'nın bunu gündem yaparak görüşmesidir. Bunların tamamı bizim dışımızda olan işlerdir. Meclisin Anayasa ve İçtüzük hükümlerine göre bundan sonraki süreç, Meclis Başkanı ve Komisyon Başkanı tarafından icra edilecektir" dedi.

Bozdağ, "AK Parti olarak bir takviminiz var mı?" sorusuna, Mecliste görüşülmesiyle ilgili Anayasa ve İçtüzük hükümleri olduğunu kaydederek, Anayasa Komisyonunun 48 saat geçmeden gündeme almasının söz konusu olmadığını, ayrıca Komisyon görüşmelerinin ne zaman biteceğini bilemediklerini, bunun oradaki çalışmaların seyrine bağlı olduğunu anlattı. Teklifin daha sonra Genel Kurul aşaması olduğunu hatırlatan Bozdağ, "Umarımız Nisan ayı içerisinde Komisyon ve Genel Kurul çalışmaları, en geniş katılım ve müzakereyle sonuçlandırılır" diye konuştu.

330 kaygımız yok
Bozdağ, "Referandum sınırını aşamayacağınıza yönelik bir endişe taşıyor musunuz? Çünkü AK Parti içinde de bu pakete destek vermeyenler olduğu belirtiliyor. Böyle bir kaygınız var mı?" sorusuna karşılık, "Bizim 330 ile ilgili herhangi bir tereddütümüz kesinlikle yok. Bu konu, milletvekillerinin takdirinde. Ama milletvekillerimizin zaten Anayasa değişiklikleri konusunda hepsinin kendi bölgelerinden gelen talepler var. Onların hepsinin Meclis çalışmalarında seyrini görecektir. Milletvekillerimiz içinde bu konuda bir sıkıntı yok. Ama başka yerlerde sıkıntı var. AK Parti içinde, milletvekilleri arasında sıkıntı varmış gibi, problem varmış gibi, bir takım spekülatif değerlendirmeler ve haberler yapmak suretiyle problem ve sıkını yaratmaya uğraşan birtakım haber, yayın ve beklentiler var. Ama bütün bu beklentiler bugüne kadar hep boşa çıktı. Bu süreçte bunun bir kez daha boşa çıktığını herkes görecektir. Bu beklentiyi dillendirenler de haber yapanlar da görecektir" dedi.

Teklifin, 215 milletvekilinin imzasıyla Meclis Başkanlığına verildiği belirtildi.

Anayasa paketinin yeni içeriği
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'e sunulan Anayasa değişiklik teklifi 26 maddeden oluşuyor. Maddelerden birisi geçici 3 maddeyi kapsıyor.

Teklifte, Anayasa'nın 10, 20, 23, 41, 51, 53, 54, 69, 74, 84, 94, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156, 159. ve 166. maddelerinde değişiklik öngörülüyor. Teklifle, geçici 15. madde yürürlükten kaldırılması da yer alıyor.

Anayasa değişikliği teklifinin yürürlük maddesinde, halkoyuna gidilmesi durumunda teklifin tümüyle oylanması öngörülüyor.

Anayasa değişikliği teklifinde yer alan düzenlemeler şöyle:
Madde (1): Anayasanın “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10. maddesinde değişiklik yapılıyor. Maddenin, “kadınlar ve erkekler eşik hakları sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” şeklindeki 2. maddesine, “Bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar ve engelliler, gibi özel süratle korunması gerekenler için alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz” hükümleri ekleniyor.

Madde (2): Anayasa'nın, “özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesinde değişiklik öngörülüyor. Maddeye, “Herkes kendisi ile ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak, kişinin kendisi ile ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızası ile işlenebilir” hükmü ekleniyor.

Madde (3): Anayasa'nın “seyahat hürriyeti” başlıklı 23. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, “vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hakim kararına bağlı olarak sınırlandırabilecek.”

Her türlü istismara karşı tedbir
Madde (4): Anayasa'nın “Ailenin Korunması” başlıklı 41. maddesinde değişiklik yapılıyor. Maddenin başlığı, “Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları” şeklinde değiştiriliyor, maddeye, çocukların korunması konusunda hükümler ekleniyor. Maddeye eklenen hüküm şöyle:

“Her çocuk, yeterli himaye ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça ana ve babası ile kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara karşı, çocukları koruyucu tedbirleri alır.”

Sendika kurma hakkı
Madde (5): Anayasa'nın “Sendika Kurma Hakkı” başlıklı 51. maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılıyor. Böylece, bir kişinin aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olmasının yolu açılıyor.

Madde Msn Demon: Anayasa'nın 53. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı tanınıyor. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar, Uzlaştırma Kuruluna başvurabilecek, kurul kararları kesin ve toplu sözleşme hükmünde olacak. Toplu sözleşmenin emeklilere yansıtılmasının yolu da açılıyor.

Madde (7): Anayasa'nın “grev hakkı ve lokavt' başlıklı 54. maddesinde değişiklik yapılıyor. Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan iş yerinde sebep oldukları maddi zarardan sendika sorumlu tutulamayacak. Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grevi ve lokavtı, genel grev ve lokavt, iş yeri işgali, iş yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişlere ilişkin yasaklar kaldırılıyor.

Parti kapatma davaları
Madde Msn Note: Anayasa'nın, “siyasi partilerin uyacakları esaslar” başlıklı 69. maddesi değiştiriliyor. Buna göre, siyasi partilerin mali denetimi Sayıştay tarafından yapılacak. Siyasi partiler hakkında kapatma davası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın talebi üzerine, TBMM'de grubu bulunan her siyasi partinin 5'er üye ile temsil edildiği ve Meclis Başkanı'nın Başkanlığında oluşturulacak komisyonun üye tam sayısının üçte 2 çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılacak dava sonucunda Anayasa Mahkemesince karara bağlanacak. Komisyonun kararları, yargı denetimi dışında olacak. İzin talebinin Meclis'e ulaşmasından itibaren 30 gün içinde komisyon oluşturulacak ve komisyon kararını izin talebinin Meclise ulaşmasından itibaren en geç 60 gün içinde verecek. Meclis'teki siyasi parti gruplarınca izin talebiyle ilgili görüşme yapılamayacak, karar alınamayacak.

Anayasa Mahkemesi, kapatma kararı veremeyecek, fiilin ağırlığına göre partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verilecek.

Kamu denetçiliiği
Madde (9): Anayasa'nın “dilekçe hakkı” başlıklı maddesinde değişiklik yapılıyor. “Kamu denetçiliği” (ombudsman) kurumu oluşturuluyor. Kurum, TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak ve idarenin işleyişi ile ilgili şikayetleri inceleyecek. Kamu başdenetçisi, TBMM tarafından gizli oyla ve 4 yıl için seçilecek.

Parti kapatma ve milletvekilleri
Madde (10): Anayasa'nın “milletvekilliğinin düşmesi” başlıklı 84. maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılıyor. Buna göre, kapatma davasının kaldırılmasına paralel olarak, milletvekilliğinin düşürülmesi uygulaması da kaldırılıyor.

Madde (11): Anayasa'nın, TBMM'nin Başkanlık Divanının oluşumunu düzenleyen 94. maddesinde değişiklik yapılıyor. Seçim süresinin 5 yıldan 4 yıla indirilmesi nedeniyle Başkanlık Divanının 2. dönem görev süresi konusunda düzenleme yapılıyor. Buna göre, Başkanlık Divanı 2. devre, dönemin sonuna kadar görev yapacak. Mevcut düzenlemede, Başkanlık Divanının 3 yıl için görev yapması öngörülüyor.

Yüksek Askeri Şura kararları
Madde (12): Anayasanın, “Yargı Yolu” başlıklı 125. maddesinde değişiklik yapılıyor. Yüksek Askeri Şura kararlarına yargı denetimi getiriliyor. Yargı, bu yetkiyi, idari eylem ve işlemin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlı kullanacak, yerindelik denetimi yapamayacak.

Askere Yüce Divan yolu
Anayasa değişikliği teklifine göre, TBMM Başkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ile Jandarma Genel Komutanı görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanacak. Cumhurbaşkanının Askeri Yargıtay'dan da Anayasa Mahkemesine üye seçmesini öngören teklifte ayrıca “Ekonomik ve Sosyal Konsey” de Anayasa kapsamına alınıyor.

Madde (13): Anayasa'nın devlette memur çalıştırılmasına ilişkin hükümler içeren 128. maddesine, memurlara tanınacak olan “toplu sözleşme hakkı” yansıtılıyor.

Madde (14): Memurların disiplin kovuşturması konusunda hükümler getiren 129. maddede değişiklik yapılarak, uyarma ve kınama cezaları da yargı denetimine açılıyor.

Madde (15): Anayasa'nın “Hakimler ve Savcıların Denetimi” başlıklı 144. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, adalet müfettişleri, sadece savcıları ve adalet hizmetlerini idari görevleri yönünden araştırabilecek, inceleyebilecek ve soruşturabilecek. Bu görevi, hakim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler de yapabilecek.

Madde (16): Anayasanın, “Askeri Yargı” başlıklı 145. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, askeri mahkemeler, asker kişilerin sadece askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri askeri suçlara ait davalara bakmakla görevli olacak. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar, her durumda adliye mahkemelerinde görülecek. Siviller, savaş hali dışında askeri yargıda yargılanamayacak.

Anayasa Mahkemesi'nin yapısı
Madde (17): Anayasa Mahkemesinin kuruluşunu düzenleyen 146. maddede de değişiklik öngörülüyor. Buna göre, halen 11 asıl 4 yedek üyeli olan Anayasa Mahkemesi, taslaktan farklı olarak 17 asıl üyeden oluşacak. Taslakta bu sayı 19 olarak öngörülüyordu.

TBMM, 2 üyeyi, Sayıştay Genel Kurulunun gösterdiği 3'er aday arasından; 1 üyeyi baro başkanlarının avukatlar arasından göstereceği 3 aday arasından gizli oylamayla seçecek. Cumhurbaşkanı; 3 üyeyi Yargıtay, 2 üyeyi Danıştay, 1 üyeyi, Askeri Yargıtay, 1 üyeyi Askeri Yüksek İdare Mahkemesince gösterilecek 3'er aday içinden; 3 üyeyi ise YÖK'ün kendi üyesi olmayan yüksek öğretim kurumları öğretim üyeleri arasından göstereceği 3'er aday içinden seçecek. Böylece, Cumhurbaşkanı taslaktan farklı olarak Askeri Yargıtay'dan üye seçmiş olacak.

Cumhurbaşkanının direkt olarak seçeceği üye sayısı taslaktakinden farklı olarak düşürülüyor. Taslakta, Cumhurbaşkanının 7 üyeyi direkt olarak seçmesi öngörülüyordu. Teklifte bu sayı 4'e indiriliyor. Buna göre, Cumhurbaşkanı bu 4 üyeyi; üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, 1. sınıf hakim ve savcılar ile Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçecek. Taslakta yer alan, Cumhurbaşkanının 2 üyeyi yüksek öğrenim görmüş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından seçmesinden vazgeçildi.

Anayasa Mahkemesinin 3 daireden oluşması yönünde taslakta yer alan düzenlemeden de vazgeçiliyor. Yüksek Mahkeme, iki bölüm ve Genel Kurul olarak çalışacak. Anayasa Mahkemesi üyeleri, gizli oyla bir başkan ve iki başkanvekili seçecek. Süresi bitenler yeniden seçilebilecek.

Madde (18): Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev sürelerini düzenleyen 147. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresine limit getiriliyor. Üyeler, 12 yıl için seçilecek. Bir kişi ikinci kez üyeliğe seçilemeyecek. Bir kişi, 12 yıldan önce yaş sınırını doldurursa emekliye ayrılacak.

Yüce Divan yargılaması
Madde (19): Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesinde değişiklik yapılarak, kişisel başvuru hakkı tanınıyor. Bireysel başvurunun taslakta öngörülen, “anayasa şikayeti” ile sınırlı olması uygulaması kaldırılarak, bireysel başvuru hakkı genel tutuluyor.

Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanacak. Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilecek. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucu verdiği kararlar kesin olacak.

Herkes, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki Anayasal hak ve özgürlüklerden birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla ve kanun yollarının tüketilmiş olması şartıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilecek. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamayacak.

Madde (20): Anayasa Mahkemesinin çalışma ve yargılama usulünü düzenleyen 149. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, Anayasa Mahkemesinin bölümleri başkanvekilinin başkanlığında 4 üyenin katılımı ile toplanacak. Genel Kurul ise mahkeme başkanının veya başkanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az 12 üye ile toplanacak. Bölümler ve genel kurul, kararlarını salt çoğunluk ile alacak. Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesi için komisyonlar oluşturabilecek. Siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara Yüce Divan sıfatıyla Genel Kurul bakacak. Bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağlanacak.

Anayasa değişikliğinde iptale, siyasi partilerin kapatılmasına ya da devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için üye tam sayısının üçte ikisinin oyu aranacak.

Madde (21): Anayasa'nın, Askeri Yargıtaya ilişkin düzenleme içeren 156. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, Askeri Yargıtay üyelerinin disiplin ve özlük işlerinde askerlik hizmetinin gereklerine bakılmayacak. Bunun için hakimlik teminatı esasları dikkate alınacak.

HSYK'nın yapısı
Madde (22): Anayasa'nın, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısını düzenleyen 159. maddesinde değişiklik yapılıyor. Bu kapsamda, HSYK'nın halen 7 olan asıl üye sayısı 21'e, 5 olan yedek üye sayısı ise 10'a çıkarılıyor. HSYK, 3 daire halinde çalışacak. Teklifte, Adalet Bakanının kurul başkanlığını yürütmesi korunuyor. Adalet Bakanlığı Müsteşarının kurulda yer alması uygulaması da sürecek.

Kurulun, 4 asıl üyesi, yüksek öğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca; 3 asıl ve 2 yedek üyesi, Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca; bir asıl ve bir yedek üyesi, Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca; bir asıl ve bir yedek üyesi, Türkiye Adalet Akademesi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından; 7 asıl ve 4 yedek üyesi, birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adli yargı hakim ve savcıları arasından adli yargı hakim ve savcılarınca; 3 asıl ve 2 yedek üyesi idari yargı hakim ve savcıları arasından idari yargı hakim ve savcılarınca, dört yıl için seçilecek. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilecek.

Kurulun “meslekten çıkarma” cezasına ilişkin kararlarına itiraz yolu getiriliyor. Kurulun diğer kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamayacak.

Geçici 15. madde
Madde (23): Anayasa'nın, 166. maddesinde değişiklik yapılarak, “Ekonomik ve Sosyal Konsey” Anayasa kapsamına alınıyor.

Madde (24): Anayasanın, 12 Eylül dönemindeki Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile bu dönemde kurulan hükümetler ve Danışma Meclisi'nde görev alanların yargılanmasını önleyen, geçici 15. maddesi yürürlükten kaldırılıyor.

Madde (25): Anayasa'ya 3 geçici madde ekleniyor. Buna göre, teklifle Anayasa Mahkemesinin görevlerinde yapılan değişiklikler, mevcut davalarda da uygulanacak. Anayasa Mahkemesinin mevcut yedek üyeleri, asıl üye sıfatını kazanacak. Anayasa Mahkemesinin kalan üyeleri ile HSYK üyelerinin seçimine ilişkin düzenleme de yapılıyor.

Madde (26) (YÜrürlük maddesi): Buna göre, teklif, yasalaşması halinde yürürlüğe girecek. Halk oyuna sunulması halinde ise tümüyle oylanacak.

(ekolay)

reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
30 Mart 2010       Mesaj #1440
reyan - avatarı
Ziyaretçi
Stresten Kurtulmak İçin Her Gün Duş Alın

Cep telefonları başta olmak üzere elektronik cihazlardan yayılan dalgalardan kaynaklanan stres ve yorgunluktan kurtulmak için uzmanlar her akşam duş almanın tüm vücudu stres ve yorgunluktan arındıracağını söyledi .
Prof . Dr . Süleyman Daşdağ , çevredeki tüm akım taşıyan kablolar ile elektrikli aletler , yüksek gerilim hatları , televizyonlar, cep telefonu, baz istasyonları ve bilgisayar gibi cihazların elektromanyetik dalgalar yaydığını söyledi .


Daşdağ , bu elektromanyetik dalgalardan kaynaklanabilecek elektromanyetik kirliliğin de kişide stres ve yorgunluğa yol açan elektrostatik yük birikimine neden olabileceğini ifade etti .


Tembelliğe itiyor

Prof . Dr . Daşdağ , strese neden olan elektromanyetik kirliliğin en büyük olumsuzluklarından birinin insanları tembelliğe itmesi olduğunu belirterek , şunları söyledi : " Teknolojiyi kullananlar , alınacak bazı önlemlerle elektromanyetik kirlenmeden kaynaklanan ve zararlı olduğu iddia edilen etkileri azaltabilir . Bunun için sağlığımız için beslenmemize dikkat etmekle birlikte elektrikli aletleri olabildiğince kontrollü kullanmamız gerekiyor . Günlük yaşamda bağışıklık sistemini güçlendirici besinlere oldukça fazla yer vermek gerekir . Saçımızı saç kurutana makinesi yerine doğal olarak kurutarak , enerji tasarruflu ve kompakt floresan ampul yerine geleneksel ampulleri kullanarak , cep telefonu yerine kablolu telefon kullanarak evimizdeki elektromanyetik kirliliği en aza indirebiliriz . "
Duş alın
Gün içinde maruz kalınan elektromanyetik dalgaların stres ve yorgunluğa neden olduğunu ifade eden Daşdağ , çıplak ayakla toprağa basılmasının veya herhangi bir metale dokunulmasının bu elektrik yükünü boşaltacağını bildirdi . Aynı şekilde metal gibi iletken olan suyla temasın da elektrik yükünün boşalmasını sağlayacağını belirten Daşdağ , şöyle konuştu : " Her akşam duş almak hem tüm vücudu elektrik yükünden kurtararak stresten arındırır hem de sağlıklı bir gece geçirmemizi sağlar , özellikle elektromanyetik kirliliğin yüksek olduğu alanlarda yaşayanlar , akşamları duş alarak vücutta biriken elektrik yüklerinden arınmalıdır . Böylece , elektromanyetik kirlilikten kaynaklanan stres ve yorgunluk giderilebilir . Gün içinde bunu yapacak zamanı bulamıyorsak elimizi suya tutmamız yani ellerimizi sık sık yıkamamız da vücudumuzdaki elektrik yükünü alır . Bu nedenle hem mikroplardan arınmak hem de elektromanyetik kirlilikten kaynaklanan elektrostatik yük birikiminden korunmak için sık sık ellerimizi yıkayıp her gün duş almalıyız . "

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww