Arama

Avanak Avni

Güncelleme: 21 Ekim 2008 Gösterim: 23.191 Cevap: 2
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
21 Mart 2007       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
01762c71fd3

Sponsorlu Bağlantılar

Avanak Avni, karikatürist Oğuz Aral’ın Gırgır sayfalarında yarattığı ünlü bir çizgi-kahramandır. Oğuz Aral, ofis-boy olarak çalışan Rıza Külegeç adlı çocuktan esinlenerek bu karikatürü yaratmıştır.

Avni tipi, bir gecekondu mahallesi çocuğudur. Hep ezilir ama hiç boyun eğmez. Bazen hileyle, bazen kurnazlıkla, bazen boyun eğer görünerek hakkını korumaya çalışır. 70’li yıllarda Gırgır dergisinin büyük satış rakamlarına ulaşması ile popüler olmuştur.

Avni’nin ünü, Türkiye sınırlarını aşmış; Güney Afrika’daki ırkçı olaylara karşı, Meksika’da ise ABD emperyalizmi karşıtı gurupların sembolü olmuştur. Fransa’da ABanayasasına karşı çıkan guruplar da Avanak Avni tipini kullanmışlardır. Avni ODTÜ’de Troçkist guruplar tarafından da siyasal bir eylemde kullanılmıştı.

Temmuz 2006'dan itibaren Penguen dergisi çizerleri Oğuz Aral'ın anısına Avni'nin karikatürlerinin aynısını kendi kalemlerinden çizmişlerdir.

Biyografi Konusu: Avanak Avni nereli hayatı kimdir.
HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
25 Mart 2007       Mesaj #2
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
Avanak Avni'nin Hikayesi

Sponsorlu Bağlantılar
Avni, yaratıcısından bağımsız bir sembol olarak bağımsız hayatına devam etmekte ve bu yakınlıkların sonucu olarak Köxüz’de yazar olarak yazmaya başlamaktadır. Avni’nin hikayesi bitmedi sürüyor.
Avni’den Mektup Var. Gazetelerin sansasyon merakı nedeniyle Avni yeniden popüler oldu. Fransızların Avrupa’da merkezi birlik, dolayısıyla da politik olarak birleşecek ve Almanya’nın etkisinin artması anlamına gelecek ve bütün diğer maddelerinin bu amaca hizmet ettiği Anayasa tasarısına hayır diyerek sonuçları çok derin olacak bir yol kazasına yol açmalarının ardından, Milliyet’de yayınlanan bir haberde, Fransa’daki LCR (Devrimci Komünist Liga) adlı Dördüncü Enternasyonal üyesi Partinin gençlik örgütünden bir kızın üzerinde Nazi haçını kıran bir Avni resmi bulunan T-Shirt’lu resmi yer alıyordu ve haberin başlığı: “Bu Avni’nin İlk Eylemi Değil” idi. Haberde Şunlar okunuyordu: “Oğuz Aral'ın oğlu, Avanak Avni'nin Fransa'da 'Hayır'cı 'bayrağı' olmasını yorumladı: "Avni Avrupa'da, Meksika'da birçok eylemde yer aldı" SEMA ASLAN / GÜLAY FIRAT Fransa, AB Anayasası için düzenlenen referandumda 'Hayır' derken, bu görüşteki göstericiler, önceki gün, üzerinde Oğuz Aral'ın meşhur Avanak Avni tiplemesinin olduğu tişörtlerle slogan atıyorlardı. Avanak Avni tiplemesinin bu tişörtlerde kullanılmasıyla ilgili görüşler ise, Türk mizahının bu en ünlü simasının, daha önce de Avrupa'da düzenlenen kimi eylemlerde görülmüş olmasıyla bağlantılı. 'Zenci Avni' bile var Oğuz Aral'ın oğlu Seyit Ali Aral, Avanak Avni'nin sadece Türk insanının değil, dünyada pek çok insanın sevdiği ve kendine yakın bulduğu bir tipleme olduğunu, Avanak Avni'nin Afrika'da zenci olarak çizildiğini de dile getiriyor: Avni'nin, uzun zaman önce Avrupa ve Meksika'daki pek çok nükleer karşıtı gösteri ve eylemde kullanıldığını söyleyen Ali Aral, şöyle konuşuyor: "1988 - 89 döneminde Haldun Simavi, Gırgır dergisi ve Avanak Avni'yi Ertuğrul Akbay'a sattığı için, şu anda sanıyorum isim hakları onun üzerinde. 1980'lerde Oğuz Aral Almanya, Belçika gibi ülkelerde birer Gırgır sergisi yaptı. Bu Avrupa içinde çok büyük ses getirdi. Muhtemel Avni'nin ilk Avrupa'ya çıkışı o sergiyle oldu. Avanak Avni Güney Afrika'daki ırkçı olaylara karşı, Meksika'da da ABD emperyalizmi karşıtı grupların maskotu oldu." İşte görüşler Avanak Avni'nin, Fransa'da 'Hayırcı' gençlerin 'bayrağı' olması konusunda, Avni'yi 'yakından tanıyanların' görüşleri de şöyle: Ertuğrul Akbay: Avanak Avni tiplemesinin hakları mahkeme kararıyla bize geçti. Ama kullanıldıysa telif isteyelim ve hiç değilse yararlı bir yere, mesela Milliyet gazetesinin Baba Beni Okula Gönder kampanyasına bağışlayalım. Avanak Avni'yi kimse benden izinsiz kullanamaz. Metin Üstündağ: Öncelikle Fransa'da yaşayan Türklerin etkisi olmuştur. Bir de Gırgır, bir dönem çok fazla okunuyordu; Avanak Avni de o derginin bir simgesiydi. Ayrıca Avanak Avni, yurtdışında başka birkaç uluslararası gösteride kullanılmıştı. Ergün Gündüz: Avni bir dönem Hollanda'da sosyal eylemlerde kullanılmıştı; belki eylemde Hollanda'dan katılımcılar oldu? Hollanda'da da bir referandum olacak yakında çünkü. Ve bu tiplemenin telifli kullanıldığını zannetmiyorum. 1980'lerde Avrupa'da Gırgır dergisinin çizgilerinden oluşan bir sergi açıldı; sanırım bu tiplemeyi sivil toplum örgütleri o dönemde kullanmaya başladı. Oğuz Aral da izin vermiş olabilir.” Ertesi Gün ise yine aynı resimle şu haber yer aldı: “Avanak Avni tişörtlü genç kızı, DHA Paris'te buldu Helene, 'Türkiye de AB'de olmalı' diyor Avanak Avni tişörtüyle AB Anayasası'na 'Hayır' gösterilerine katılan Helene adlı Fransız genç kız, "Hayır oyu verdim ama Türkiye'nin yanındayım" dedi SAADET ORUÇ Paris DHA” * Aynı gazetenin ertesi günkü sayısında ise yine şu haber okunuyordu: Helene, 'Türkiye de AB'de olmalı' diyor Fransızların AB Anayasası'na 'Hayır' dediği referandumunun ardından, bütün gazetelerin ilk sayfalarında onun fotoğrafı vardı. Kapağında 'Non (Hayır)' yazan 'Rouge (Kızıl)' adlı dergiyi havaya kaldırmış, slogan atıyordu. Küçük bir ayrıntı, birdenbire Türk basınının dikkatini bu fotoğrafa çevirdi. Genç kızın tişörtünde, Oğuz Aral'ın tiplemesi 'Avanak Avni', Naziler'in sembolü gamalı haçı kırıyordu. İspanya'dan almış Paris Jussieu Üniversitesi'nde tarih eğitimi gören Helene Dufresne, üyesi olduğu Devrimci Komünistlerin Birliği (LCR) gençlik kolundan arkadaşlarıyla 29 Mayıs gecesi Bastille Meydanı'ndaki 'Hayır' kutlamalarına katılmış ve tesadüfen de o tişörtünü giymişti. DHA, Türkiye gündemine oturan Dufresne'i Paris'te buldu. LCR'lilerin buluşma noktası La Breche kitabevinde sorularımızı yanıtlayan genç kız, tişörtü İspanya'da katıldığı uluslararası genç komünistler kampından aldığını anlattı. 'Sınırlar kalksın' 'Avanak Avni'nin, bir Türk karikatüristin kahramanı olduğunu bilmiyordu. Avni'yi ona, 'bir türlü büyümek istemeyen, çocuk kalmak isteyen' bir tip olarak anlatmışlardı. Dufresne, 2002'de yapılan Fransa cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında, aşırı sağcı Milliyetçi Cephe lideri Jean-Marie Le Pen'in önde gittiği dönemde yapılan gösterilerde, Avanak Avni'nin sembol olarak kendi grubu tarafından da kullanıldığını hatırladığını söyledi. AB Anayasası'na 'Hayır' diyen Dufresne, "Türkiye'nin AB üyeliği konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusunu, "Türkiye'nin yanındayım. Tüm sınırların kalkmasından yanayım" diye yanıtladı.” * Aynı gün, Radikal’de de bu haberler üzerine şu haber yer aldı: “İlk kez ODTÜ'de tişörtü yapıldı RADİKAL - İSTANBUL - Troçkistlerin en bilinen sembolü 'Kızıl Köstebek'. Avanak Avni'nin ise Meksika'daki bir gençlik örgütü sayesinde Troçkist partinin uluslararası sembollerinden biri olduğu sanılıyor. Aslında Oğuz Aral'ın Avni'sinin Avrupa'daki anti-faşist mücadelede güçlü bir sembol olduğu hep söyleniyordu. Fakat o dönemde internet olmadığı için, bunun somut bulgulara ulaşılamıyordu. 'Avanak Avni'nin ilk kez siyasi bir hareketin sembolü haline getirilmesi, 90'ların başında ODTÜ'deki Troçkistler tarafından gerçekleştirildi. Özgür Üniversite Hareketi, bahar şenlikleri için yüzlerce 'Avnili' tişört bastırmıştı. Bu tişörtlerin üzerinde, sol yumruğu havada, sert sert bakan Avni figürü ve İngilizce olarak, 'Özgür üniversite için mücadele et!' yazısı yer alıyordu. Tişörtlerin tamamı iki saat gibi kısa bir zamanda tükenmişti. ODTÜ'de yaptırılan tişörtlerden yurtdışına da gönderildi. Takip eden yıllarda, Avni'nin Nazi sembolü olan gamalı haçı parçalarken çizilmiş figürü Avrupa'daki pek çok anti-faşist gençlik örgütünün sembolü haline geldi. Özellikle 2000'li yıllarda bu sembol pek çok Avrupa ülkesine yayıldı.” * Bu haberlerin ilkinde, Fransızların Hayır’ında Türklerin katkısı bağlamında gerici bir ulusçuluğa; ikincisinde de Türkiye’deki iç politika alanında burjuvazinin politikalarının bir aracı olarak kullanıldığımı görmüyorum sanılmasın. Ama bu ilk yazıda konumuz bu değil. Bu bir tanışma yazısı çünkü. Semboller de fikirler gibi bir kere ortaya çıktıklarında artık kendisini ortaya çıkaranların kontrollerinden çıkarlar ve tarihsel gidişin ve toplumsal mücadelelerin akışı içinde ilk çıkışlarından çok başka anlamlar ve işlevler kazanırlar veya onları kaybedip unutulurlar. Ve şu an şu satırlarda tam da bu gerçekleşmektedir. * Yukarıdaki haberlerde olgular düzeyinde doğrular, yanlışlar ve eksik bilgiler bir arada bulunmaktadır. Aslında, sembollerin ve fikirlerin bu bağımsız yaşamı nedeniyle Avni’nin hikayesinin tamamı bir puzzle’ın parçaları gibi tamamlanmayı bekliyor. Daha doğrusu belki hiçbir zaman tamamlanamayacak bir hikaye bu. Yine de bildiğimiz kadarını anlatalım. Avni Avrupa ve Dünyaya iki kanaldan gitti. Türkiye dışında politik eyleme katılışı ilk kez Meksika’da oldu. Seksenlerin ortasında Meksika’daki Dördüncü Enternasyonal seksiyonu çok hızlı bir büyüme gösteriyordu. İşte bu partinin afiş ve pankartlarında Meksikalı yoksulların bir sembolü olarak ortaya çıktı ilk olarak Avni. Bu döneme ait bir fotoğraf maalesef elde yok. Meksika’ya nasıl nereden ulaştı o konuda da bilgi yok. Belki Dördüncü Enternasyonal’ın Üçüncü Enternasyonal’inkinden aldığı İnternational Press Korrespondens’in kısaltması Inprekorr’un ciltleri veya onun Meksika seksiyonunun yayınlarının ciltleri arasında bir bilgi bulunabilir. * Ama bu Radikal’in haberindeki bilgilerin doğru olmadığını gösteriyor. Bu Meksika’daki eylemler seksenlerin ortasındaydı ve ODTÜ’deki troçkistlerden çok daha önceydi. Belki Türkiye’nin ODTÜ’deki Troçkistleri Meksikalılardan ilham almış olabilirler. Ancak, Avni’nin Avrupa’ya bundan tamamen farklı bir gidişi daha vardır ve bu gidiş bütünüyle başka bir kanaldandır. Seksenlerin sonuna doğru Almanya’daki Türkiyeli gençler arasında faşistlerin saldırılarına karşı sokak çeteleri biçiminde öz savunma grupları oluşuyordu. Berlin’de de Türkiye’lilerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg’teki bu gruplar aynı zamanda yetmişli yıllarda Türkiye’de de o muazzam kitle radikalleşmesiyle politikleşmiş ve Avrupa’da sürgün yaşamına başlamış bazı kişilerin katalizatörlüğü ile Anti Faşist Gençlik diye oldukça etkin bir grup kurmuşlardı. Hatta dar imkanlarıyla bir dergi bile çıkarıyorlardı. Bu katalizatörler Türkiye’den tanıdıkları Avni’yi, ki Avni onların politikleşmesinin bir ifadesiydi aynı zamanda, Nazi haçı kırar biçinde kendi sembolleri yaptılar. Bununla da kalmadılar, kendilerine Avniler dediler ve kıslar da kendilerine Avniyeler dediler. Bununla da kalmadılar, kendi çizgileriyle Avni adına karikatürler çizdilyer. Bunların birinde, Almanların sembolü olan Kartalı Avni kebap yapmaktadır. Bu tamamen o gençlerin kendi çizdikleri Avnidir. Ne var ki, hikaye burada bitmemektedir. Aynı sıralarda Hamburg’ta da Türkiyeli göçmenlerin öz savunma bağlamında radikalleşen çocuklarının bazıları Basamak diye bir dergi çıkarırlar ve bunlar da Almanya’daki kendilerine benzer grupları aramaktadırlar. Berlin’deki Anti Faşist gençler ve Hamburg’taki gençler birlikte iş ve güç birlikleri yapmaya başlarlar. Böylece Avni onlar tarafından da sembol olarak kullanılmaya başlanır. İşte Avni’nin Yurt dışı macerasıyla ilgili ilk yazı, bu gençlerle ilişkili Türkiyeli bir sürgün tarafından ilk kez onların basit dergisinde yayınlanır. Bu yazı seksenlerin sonunda yazılmıştır. Yani ODTÜ’dekiler henüz Avni T-Shirt’i basmadan önce. O yazıda Meksika ve Hollanda’da Avni’nin kullanılışından söz edilmekte ve Hollanda’da kullanılan afişin bir resmi de verilmektedir. En iyisi bu yazıyı olduğu gibi aktaralım: “Avni'nin Hikayesi Avni, Karikatürist Oğuz Aral'ın "Gırgır" dergisi sayfalarında yarattığı bir tip. Bu tip şimdi Meksika'dan Hollanda'ya kadar bir çok ülkede ırkçılığın saldırısına uğrayanların, ezilen insanların sembolü olmuş durumda. Özellikle Almanya'daki Türkiyeli gençler onu kendilerinin sembolü olarak görüyor ve kullanıyorlar. Artık her yerde rastladığımız, bazen gülen, bazen hınçla Nazilerin gamalı haçını kıran, bazen hiç bir şey yapamamanın çaresizliği içinde bunalan bu Avni kimdir? Nereden gelir? Onu böylesine sembol yapan nedir? Bu sorulara bir cevap bulmaya çalışalım. Avni her şeyden önce bir tiptir. Ama hemen şu soru akla gelir: peki Tip nedir? Osmanlı'da Orta Oyunu ve Karagöz'de de tipler vardır. Ama bu tipler son derece klişe konuşma ve davranış biçimlerine sahiptirler. Çoğunlukla da bir azınlığa mensupturlar. Örneğin sakatatçı ise Arnavut, tüccar ise Yahudi'dir. Henüz bir birey değildir. Bir cemaatin bir üyesi olarak tip vardır. Kişiliği yoktur kendine has. Modern çağa gelinceye kadar bütün dünya uluslarının edebiyat ve sanatında durum budur. Minyatürlerde görülen insanlar birer birey değildirler. Onların kendi dramları yoktur. Hatta öyledir ki, kimi ortaçağ resimlerinde bütün insanların yüzleri de aynıdır. Modern toplumun ortaya çıkışı ve tüm kan, aşiret, soy bağlarının parçalanması, her türlü koruyucu bağdan yoksun insanların ortaya çıkmasıyla birlikte, bir birey ve o bireyin sorunlarını, duygularını, dramını ele alan sanat biçimleri, örneğin Roman, ve Tip'ler ortaya çıkmaya başlar. Bütün büyük romanların ortak özelliği Tip'leri işlemeleridir. Tip ortalama olan değildir. Tip aşırı örneklerin bir toplamı da değildir. Tipler belki hiç bir zaman gerçekte var olmazlar ama var olanların hepsinden de daha gerçektirler. Orhan Kemal'in Bekçi Murtaza'sı bir tiptir. Bekçi Murtaza belki hiç olmamıştır. Ama bu toplumda yaşayan herkes biraz Bekçi Murtaza'dır. Herkes onun dramında kendi dramından bir şeyler bulabilir. Budur bu tipleri günümüzün dünyasında ölümsüz kılan. Ama belki uzak bir geleceğin dünyasında, bizlerin yaşadığı çelişkileri ve gerilimleri bilmeyen bir dünyada, başka kuşaklardan insanlar tıpkı Karagöz ve Hacivat'ta artık kendimizden bir şeyler bulamamamız gibi, bu tiplerden de kendilerinde bir şeyler bulamayacaklardır. Avni de böyle bir tiptir. Avni belki hiç var olmadı ve olmayacak. Ama herkes biraz Avni’dir. O aslında hepimizden daha gerçektir. Türkiye'de karikatürün diğer sanat dallarına göre Türkiye'nin geriliğiyle ters orantılı olarak bir ilerilik içinde olduğu söylenebilir. Karikatürde hep belli tipler olagelmiştir. Bu tiplerin değişimi de ilginçtir. Örneğin Cemal Nadir'in karikatürlerinde kimi tipler belirginleşmeye başlar. Ama bunlar henüz yeterice gelişmemişlerdir. Karagöz'de olduğu gibi biraz klişedirler. Karikatürde modern anlamıyla ilk tipin Abdülcanbaz olduğu söylenebilir. Ama Abdülcanbaz biraz Amerikan sinemasındaki kahramanlara benzer. Olağanüstüdür bir tip olmaktan ziyade. Ama asıl önemlisi cahil ve yoksul insanlardan biri değildir. Belki onlar için bir şeyler yapar ama onlardan biri değildir. Onun için de küçük bir Aydın grubu dışında pek bilinmez kalmış ve tutmamıştır. Avni ise gecekondu mahallesinin çocuğudur. Hep ezilir ama boyun eğmez. Bazen hileyle, bazen kurnazlıkla, bazen boyun eğer görünerek hakkını korumaya çalışır. Gırgır dergisinin çıkışı ve büyük satışlara ulaşması 70'li yıllara denk düşer. 70’li yıllar Türkiye tarihinde ezilen ve altta olanların kitleler halinde tribünlerden sahaya indikleri; politize ve mobilize oldukları zamandır. Avni bu yükselişin çocuğudur her şeyden önce. Türkiye’de yetmişler altmış sekizin devamıdır. Gecekondulara yayılmış bir Altmış Sekizdir. O nedenle Avni aynı zamanda bir altmış sekizli de sayılabilir. O dönemin ruh halini yansıtır. Arbeskin ve Orhan Gencebay’ın yükselişiyle birlikte ortaya çıkar ve gelişir. Şehirli ve moderndir Avni, Köylü değildir. Gırgır gerçekten geniş kitlelere ulaşan bir mizah gazetesi olmuştu. Bir zamanlar dünyadaki üçüncü çok satan mizah gazetesi olduğu söylenirdi. (Birinci ve ikinciliği Sovyetler Birliği'ndeki "Krokodil" (Timsah) ve Amerikan "Mad" (Çılgın, Deli) alıyordu.) İşte İstanbul'un gecekondu semtlerinin Avni'si bugün artık dünyayı dolaşıyor. Meksika'daki yoksullar onu kendi sembolleri olarak seçmişler. Demek onda kendilerinden bir şeyler bulmuşlar. Hollanda'da Anti-lrkçı ve idam cezasına karşı girişimlerde bulunanlar plakatlarında Avni'yi sembol yapmışlar. Berlin'deki Türkiye'li gençler kendilerini Avniler ve Avniyeler olarak tanımlıyorlar. Avni'nin posterleri, afişleri her yerde görülüyor. Öyle görülüyor ki Avni Avrupa'nın ve Avrupalı'nın imtiyazlarına karşı Avrupa'nın yeni kölelerinin, göçmen azınlıkların, Üçüncü Dünyalı'nın bir sembolü olacak. Bu zor işinde Avniye bol şans ve başarılar!..” Doksanların başında, anti faşist gençlik Alman polisinin baskıları sonucu dağıldı ama Avni’yi Hamburg’lular dergilerinde, pankartmlarında ve T-Shirtlerinde kullanmaya devam ettiler. Dergilerinin adı Köxüz idi. EvetKöxüz. Bu sadece bir isim benzerliğinden öte bir anlama sahiptir. Şu an bu yazının yayınlandığı derginin adının Köxüz olması da o gelenekle ilgilidir zaten. Bu bambaşka bir dergidir. Köxüz ismi de Avni resmi gibi kendi hayatını yaşamaktadır. Ama aralarındaki “Gönül Yakınlıkları” (Wahlvervandschaft) devam etmektedir. Avni, yaratıcısından bağımsız bir sembol olarak bağımsız hayatına devam etmekte ve bu yakınlıkların sonucu olarak Köxüz’de yazar olarak yazmaya başlamaktadır. Avni’nin hikayesi bitmedi sürüyor.
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...
sanar - avatarı
sanar
Kayıtlı Üye
21 Ekim 2008       Mesaj #3
sanar - avatarı
Kayıtlı Üye
162467yn3

avniler1bv4


avniler3ud4


avniler4zg6


yeniresimxm5



Benzer Konular

2 Ocak 2010 / BiRuMuT Siyaset tr
19 Ekim 2006 / Kral_Aslan Sanat tr
4 Mart 2010 / Daisy-BT Tiyatro tr
2 Haziran 2011 / Daisy-BT Edebiyat tr
30 Mayıs 2015 / ahmetseydi Siyaset ww