Arama

Yerel Basın

Güncelleme: 12 Mayıs 2009 Gösterim: 5.519 Cevap: 5
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
12 Mayıs 2009       Mesaj #1
karayel - avatarı
Ziyaretçi
TÜRKİYEDE YEREL BASIN KAVRAMI VE OLGUSU

Sponsorlu Bağlantılar
Türkiye’de basının hareketlenmesi başlangıcı, 1 Kasım 1831 tarihinde yayımlanmaya başlayan ilk Türkçe gazete “Takvim-i Vakayı” ile gerçekleşmiştir. Daha sonra basın hareketleri çeşitli dönemlerde, Tanzimat, Meşrutiyet ve İstibdat dönemlerinde, kendini göstermiştir. Takvim-i Vakayı’den sonra çıkarılmaya başlayan gazeteler genellikle ülke aydınları tarafından çıkarılan özel teşebbüslü gazetelerdir. Türk basın tarihinde gazete yayınlarının başlangıcı sayılan bu dönemde, gazeteciliği daha çok edebiyatçılar, yurtdışında eğitim görmüş insanlar yapıyorlardı. Bu dönemdeki gazetecilik özü itibariyle habercilik ilkesiyle değil de daha çok halkın eğitim seviyesinin yükselmesine yardımcı olabilmek amacıyla yapılmıştır.

Gazeteciliğin veya daha doğru değimiyle yazılı basının Türkiye’de bu kadar uzun geçmişi olmasına rağmen, ülkenin tümü dikkate alındığında yerel olarak gazetelerin yapı ve dağılım bakımından gösterdiği özellikler bir hayli ilginçtir. Hâla dünyanın hemen hemen her ülkesinde aydınlar arasında en etkin kitle haberleşme aracı olma özelliğini koruyan gazetelerin, Türkiye açısından oynadığı rol ve taşıdığı önem ise üzerinde durulmaya değerdir. Türkiye’de yerel olarak bazı kentlerde ve bölgelerde çıkan günlük gazete sayısı fazla ve tirajı yüksekken, diğerlerinde gazete sayısı azalmakta, tiraj düşmekte veya gazete sayısı fazla olmakla beraber düşük tiraj görülmektedir. Daha başka değişle, gazetecilik Türkiye’nin bazı bölgelerinde diğerlerine oranla daha fazla gelişmiştir. Bazı kent merkezleri özellikle, yerel olarak gazeteciliğin modern anlamda gerçekleştirildiği merkezler olmaktadır. Bunlara örnek olarak İstanbul ve İzmir’i verebiliriz. Ankara, başkent olmakla birlikte, gazetecilik yönünden etkinliği olan önemli bir merkez değildir. Aslında Ankara’nın Anadolu’nun diğer kent merkezlerinden gazetecilik yönünden pek farkı bulunmamakta, yalnız yayımlanan gazetelerin tirajları diğer Anadolu kentlerine oranla biraz fazlalık göstermektedir Türk gazetecilik tarihinde genellikle ulusal basının yada İstanbul basınının bir yan kolu durumunda algılanmak istenen yerel basın, oluşumunu tamamlamaya çalışmaktadır. Tarihi neredeyse, Türkçe yayımlanan ilk gazete olan Takvim-i Vakayi’ye kadar dayanan yerel basın hâla gelişimini tamamlayamamış ve bu yönüyle bir anlamda ulusal basının kaderini paylaşmıştır. Bugün Türkiye’de ulusal bir gazetenin çektiği sıkıntılar veya eksiklikler Anadolu basını için de geçerlidir. Bu sorunlar hiçbir zaman için birbirlerinden bağımsız olmamış ve genelde basın olarak, ulusal basında yerel basında sorunlarına çözüm üretmede aynı çaresizlikleri paylaşmışlardır.

YEREL BASIN NEDİR?

Kamunun olaylarda, yaşananlardan haberdar olabilmeleri için bir ihtiyaçtan ortaya çıkmış olan basın, yüzyıllardır insan yaşamında önemli bir yer etmiştir. Ekonomik alanda, siyasi alanda ve toplumların sosyo-psikolojileri üzerimde etki yaratabilecek özelliğe sahip olan kitle haberleşme araçları kimi zaman kamuyu doğru yönlendirmiş kimi zaman ise çeşitli siyasi grupların ve sermaye gruplarının denetiminde, kamunun genel kabul görmeyen bir şekilde yanlış bir yöne sürüklemeye çalışmıştır. Bu şekilde kullanılmaya açık olan kitle haberleşme araçları insanların, toplumların ve ülkelerin kaderinde önemli rol oynamıştır.

Yıllarca muhabirler güç merkezlerinin yakınında oturarak; bilgi kırıntıları ellerine düşsün diye bekleşerek zanaatlarını; işlerini kovalamışlardır. Hükümet, başkent, mahkemeler, belediyeler, emniyet merkezleri, diğer kuruluşlar; borsa gibi. Günümüzde insanların neler yaptığını öğrenmek isteyen okuyucuyu bilgi kırıntıları tatmin etmemektedir. Okuyucular özel yaşamlarında yanlarında, yörelerinde olup bitenlerin psikolojik açıklamalarını bulmaya uğraşmaktadırlar. Girift toplumsal dünyalardan, gelişmiş teknolojide “gerçekler”, ne olup bittiğini ancak sadece açıklamaya başlamaktadırlar.

Toplum için, insanlar için kimi zamanlardaki yokluğu ya da eksikliği hissedilen kitle haberleşme araçları bazen aranılan bir görünüm arz etmektedir. Bu kitle haberleşme araçlarından biri olan gazetelerimizin Anadolu’daki yöresel yayınları, yerel basının Türk basın tarihi kitaplarına alınmasını sağlamış ve Bab-ı Alinin karşısına Anadolu basını olarak geçirilmiştir.

Genelde, ulusal ya da uluslar arası kitle iletişim araçları, bireylere düşünemedikleri, ulaşamadıkları dünyayı sunarken, onların içinde yaşadıkları sorunları çözememekte ve toplum üyeleri kendi sorunlarıyla baş başa kalmaktadır. Yerel basın yayımlandığı yörede, bireylerin sorunlarını çözmelerine yardımcı olmak, bireyler arasındaki ilişkilerin olumlu yönde gelişmesini sağlamak, yerel düzeydeki kamu oyunun oluşmasına katkıda bulunmak ve bu arada yerel yönetimleri bir ölçüde denetleyerek, eleştirerek kamu görevi yapmaktadır.

Türkiye’de yerel basın üzerinde yapılan tanımlamalara baktığımızda çeşitli görüşlerin oluştuğunu söyleyebiliriz. Fakat yapılan bu tanımlamalarda genel olarak ortak bir nokta toplanılmıştır.
Yalnızca belli bir bölgede yayımlanan ve okunan, ulusal haberlerden farklı olarak yerel haberlerin ve konuların yer aldığı gazeteler yada genel olarak bir kasaba ya da kentte yaşanan insanları ilgilendiren haberlerin yer aldığı ve o kentte yayımlanan gazete olarak tanımlanabilir yerel gazete
Bir başka yazar yerel basını şu şekilde tanımlamaktadır: Yerel basın Türk basın tarihinin kuruluş döneminde “Taşra basını “ olarak adlandırılmıştır. Bu kavram bugünkü Türk basını içerisinde pek de uygun görülmemektedir. İstanbul dışında yayımlanan gazeteler arasında “ulusal basın” olarak adlandırılan gazeteler vardır. Yine İstanbul ve Ankara’da yayımlandığı halde Türkiye ölçüsünde dağıtılıp okunmayan gazetelerimiz vardır. Onun için kavramı, Anadolu basını ya da Taşra basını olarak adlandırmamakta veya tanımlamamakta, bunun yerine yerel basın olarak tanımlamaktadır.
Yerel basın her ne kadar farklı adlarla, tanımlamalarla izah edilmeye çalışılsa da genel kabul görmüş karşılığı: Ulusal basın kadar geniş çaplı olmayan, il, ilçe ve beldelerde günlük, haftalık ya da daha fazla aralıklarla çıkan, dar çevrede bölge haberlerine yer veren, yöresel gelişmeyi, sorunları ön planda tutmaya çalışan, ulusal gazeteler gibi tezgâhlarda çok bulunmayan ve biraz da ulusal basının gölgesinde kalmış basın olarak tanımlanabilir yerel basın.

karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
12 Mayıs 2009       Mesaj #2
karayel - avatarı
Ziyaretçi
YEREL BASININ TEMEL ÖZELLİKLERİ

Sponsorlu Bağlantılar
Türkiye’de yerel basın vilayet gazeteleri adıyla 1960’lardan sonra oluşmaya başlamış, Kurtuluş Savaşını aşıp günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Cumhuriyet tarihi boyunca görünüm olarak ulusal basının gölgesinde kalmış ve bu çaresizliğiyle gündeme gelmiştir. Genel olarak yerel basının özelliklerini açıklayacak olursak, basının demokrasiyle ilişkisine değinmek yerinde olacaktır.

Yerel yönetimler demokrasinin ilk basamağıdır. Halk, kendini yönetenlerin hatalarını, başarılarını, başarısızlıklarını yerel basından doğrudan doğruya daha yakından öğrenme hakkına sahiptir. Bu hakkı yerine getirecek olan da yerel basındır. Yerel yönetimler nasıl demokrasinin ilk basamağı ve çekirdeğiyse, yerel basın da demokrasinin sağlıklı işlemesi göreviyle yükümlü, basın içinde basının özü, çekirdeğidir.


Yerel basın, bölgenin ve bölgede yaşayanların her türlü sorununu ve bu sorunların karşısında üretilebilecek çözüm önerilerini gündeme getiren, tartışan, yerel yönetimle merkezi yönetim arasında köprü işlevi gören, halkın gözü kulağı olduğu kadar yerel yönetimin dili de olabilen bir işleyişle kişilerin küreselleşme girdabından biraz olsun alıkoymaktadır. Aslında yerel basın bir yönüyle ülke basınına malzeme sağlamakta, onları uyarıcı görevler görmekte, onlara yardımcı olmaktadır.

Anadolu’da yerel basının bir bölümü miras yoluyla babadan oğla geçen gazetelerden oluşur. Bu gruptakiler çağdaş teknolojiye kendini uyarlayamamış, eski yöntemlerle dizilip basılan, iki ya da üç kişinin çalıştığı 50-150 arasında satışı olan, resmi ilan gelirleri ve matbaalarda yapılan bölüm ise ofset basılan, bazıları da bölgesel olan gazetelerdir. Önceleri Babıali sermayesi tarafından satın alınan yada kurulan bu gazeteler daha sonra yerel sermayenin eline geçmiştir. Örnek olarak Adana, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Konya ve Trabzon’da yayımlanan bazı gazeteler gösterilebilir. Bu gazeteler sahip oldukları teknoloji ve ulaştıkları yüksek tirajlarla kamuoyu yaratmakta etkin bir rol oynamakta, zaman zaman da ekonomik ve siyasal baskı aracı olarak kullanılmaktadır.

Türkiye gibi büyük bir ülkede yerel basın güç bulamamış, Cumhuriyetin ilk yıllarında önem kazandığı halde, daha sonraki yıllarda bu gücünü kaybetmiştir. Bunun birden fazla nedeni bulunmaktadır. Bunların hemen hemen tamamı ekonomik bir kökene dayanmaktadır.


Günümüzde yerel basının güç kazanması, yerel yönetimlerin siyasal ve ekonomik açıdan güçlendirilmesi önerilerini ortaya çıkardı. Yerel basının da bu düzenlemelerden yararlanıp mülki idarelerin ve sosyal kurumların çalışmalarını yakından takip etmesi görevini üstlenmesiyle özellikle demokrasi açısından olumlu gelişmeler doğuracağı fikri ortaya atıldı. Böylece hem yerel basının dar etki alanı genişleyecek, hem yerel basın enformasyon akışını güçlendirecek, hem de yerel yönetimlerin dili olacaktır düşüncesi genel kabul görmektedir. Türkiye’de yayımlanan gazetelerin genel anlamda tirajlarına bakacak olursak, yayımlanan yerel gazetelerin tahmini sayısı 1700’e yakındır.


Bu yerel gazetelerin toplam tirajlarının 70.000’i aştığı ileri sürülmektedir. Ancak bazı çevreler, yerel gazeteler tarafından, resmi makamlara bildirilen tiraj sayılarının gerçekleri yansıtmadığını, bu sayıların resmi ilan olma kaygısıyla abartılı gösterildiğini söylemektedirler.


Ancak buna rağmen bu tiraj Avrupa’nın en gelişmiş ülkesi olan, nüfusu 80 milyonu bulan Almanya’nın yerel gazeteleriyle karşılaştırıldığında ortaya büyük fark çıkmaktadır.

Almanya genelinde 414 yayın evi tarafından 1617 gazete basılmaktadır. Bu gazetelerin toplam tirajı 30 milyon adettir. Bunlardan 20 milyon adedi yerel gazetelerin tirajını oluşturmaktadır.

Yerel olarak Türkiye’deki gazetecilik olgusunun gösterdiği özellikler, dünyadaki dengesiz haberleşme olgusundan pek soyutlanamaz. Gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ülkelere doğru hızlı ve devamlı haber akışı yanında, az gelişmişlerden gelişmişlere doğru haber akış hızının düşük ve sürekli olmayışını vurgulayan dengesiz haberleşme, Türkiye’de şimdiye kadar belirlenen nitelikler göz önüne alındığında, açık seçik olarak kendini gösterebilmektedir.


Türkiye’nin gelişmiş yönleri ile az gelişmiş yönlerinde gazeteciliğin gelişme düzeyi haber alışverişi, baskı dağıtım olanakları, resmi ve özel ilan ve reklam alabilme bakımından görülenler, dengesiz haberleşmenin en önemli ve tipik belirtileridir. Bir yanda en ileri dizgi ve baskı yöntemleri, haber değerlendirmesi bulunurken, diğer yanda haber malzemesi bulma güçlüğü çekilmekte, dizgi ve baskı oldukça eskimiş yöntemlerle yapılmaktadır. Basılan gazetelerin dağıtımı, ilan ve reklamların gerek kamu gerekse girişimden temininde büyük zorluklar bulunmaktadır.


Türkiye’deki yerel gazetelerin tipik özelliklerinden biri de bazı gazeteler kapanırken, bazı yeni gazeteler yayınlanmaya başlayabilmektedir. Siyasal ortamın gergin, tansiyonun yüksek olduğu dönemlerde Anadolu’da yayınlanan gazete sayılarında artış gözlenebilmektedir. Böyle bir ortam içinde yayına giren gazeteler, fazla uzun ömürlü olamamaktadırlar. Yalnız uzun yıllardır tirajı az olmakla birlikte yayınlanmaya devam eden gazetelerde bulunmaktadır.


Anadolu’da yayınlanan yerel gazetelerin yayın süreleri, siyasal ortamlardan etkilenmelere göre değişmektedir. Kimisi siyasal ortama ve ekonomik koşullara rağmen ayakta kalabilmekte ve yayın hayatlarını sürdürmektedir. Gazetelerin ayakta kalanlarının çoğu da gazete yayınından başka, diğer ticari matbaa işlerinden de para kazanmaları gazete yayınlarının devamlılığını sağlamaktadır. Ancak, ayakta kalabilmeyi bu şekilde başarabilen gazeteler çoğu zaman yaygın basının gölgesinde kalmakta ve çoğu zaman da onlara malzeme sunmaktadır.

Yerel basın bugünkü gibi yaygın basının çalışanı durumundan oldukça demokratikleşme sürecinde doğrudan ve etkin biçimde söz sahibi olamamaktadır Yaygın basınla ilişkisini alt üst ilişkisinden öteye götüremeyen yerel gazeteler kendi kabuğu içine çekilmiş, özel ve önemli bir konumu olmamış durumda, sadece yayın hayatlarını devam ettirebilmeye çalışmışlardır.

karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
12 Mayıs 2009       Mesaj #3
karayel - avatarı
Ziyaretçi
KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİNDE YEREL BASIN

Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı Devleti ile itilaf devletleri arasında; 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmış ve bu mütarekenin 7. Maddesi gereği ülkenin çeşitli bölgeleri işgal kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir. Osmanlı parlâmentosunda Misak-ı Millinin kabul edilmesiyle itilaf devletleri 16 mart 1920’de İstanbul’u resmen işgal etmiştir.

İstanbul’un işgal edilmesiyle, bir tarafta Mondros, Sevr ve İzmir’in işgali olaylarını dikkatle izleyen bağımsızlık yanlısı olanlar, diğer tarafta da bu harekete karşı çıkan, padişah ve saray yanlısı olan ve bağımsızlık yanlısı olanları hıyanetle suçlayanlar olmak üzere ulus ikiye bölünmüştür.

1918-1923 yıllarını kapsayan bu dönemde, merkezi İstanbul’da bir Osmanlı hükümeti, bir de merkezi Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti vardır. Osmanlı hükümeti işgal kuvvetleriyle işbirliği yapmakta, Ankara hükümeti ise, ülkenin bağımsızlığı için Kurtuluş Savaşını yürütmekteydi. Basında bu duruma paralel olarak İstanbul basını ve Anadolu basını olmak üzere iki merkezde gruplaşmıştır. İstanbul basınında da bu bölünmeyi yansıtan çeşitli gruplaşmalar müşahede edilmektedir.

İstanbul’ da yayınlanan gazetelerin bir kısmı, Mustafa Kemal Paşanın Anadolu’da yönettiği kurtuluş Savaşı’nı destekliyor, ancak Osmanlı hükümetinin 5 Şubat 1919 tarihli kararnamesiyle kurulan ve işgal kuvvetlerinin buna eklenen ve hatta şiddetlendiren sansürü yüzünden cesur ve bilinçli bir yayın yapamıyorlar, gerektiği şekilde seslerini duyuramıyorlardı. Bu nedenle mütareke döneminde gazeteler hem hükümetin hem de işgal kuvvetlerinin sansürü altına girmiştir

Her şeye rağmen milli mücadele döneminde Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen gazeteler olmuştur. Bu gazetelerin başlıcaları şunlardır: İleri, Yeni Gün, Akşam ve vakit gazeteleri.

İleri Gazetesi: 1919 yılında Celal Nuri İleri ve kardeşi Suphi Nuri İleri tarafından kurulan ileri gazetesi, yayınlarında, ittihatçıları ve İstanbul hükümetini sert bir dille eleştiriyor ve milli mücadeleyi destekliyordu. Anadolu’daki kurtuluş cephesiyle ilgili haberler önce İleri gazetesinde yayınlanıyor. Başkumandan Mustafa Kemal’in halka duyurulmasını istediği haberler bu amaçla ileriye ulaştırılıyordu. İleri gazetesi milli mücadelenin İstanbul sözcüsü haline gelmişti. Atatürk tarafından yazılan ve bu gazeteye yollanan birçok yazılar başka isimlerle yayınlanıyordu.
Akşam Gazetesi: Necmettin Sadak, Kâzım Şinasi Dersan, Falih Rıfkı Atay ve Ali Naci Karacan tarafından 1918 yılında kurulan gazete Kurtuluş Savaşını desteklemiş ve cephelerden haber vermiştir.
Yeni Gün Gazetesi: 1918 yılında Yunus Vadi tarafından kurulan gazete, yayınlarında açıkça milli mücadele hareketini desteklediğinden ve 16 Mart işgal günü askerlerimizin şehzade başı karakolunda şehit edilişini yazdığından 17 Martta İngilizler tarafından matbaası basılmış ve Yeni gün kapatılmıştır.
Vakit Gazetesi: 22 Ekim 1917’de Mehmet Asım Us ve Ahmet Emin Yalman tarafından kurulan gazetede zamanın birçok aydını yazı yazmıştır. Ziya Gökalp, Halide Edip Adıvar, Ahmet Rasim gibi.

Kurtuluş savaşı ile bu savaşı yürütenler aleyhinde yayın yapan gazeteler ise , gerek İstanbul hükümeti, gerekse işgalci devletler tarafından her yönden desteklenmişler ve bu çeşit gazeteler için sansür söz konusu olmamıştır. Bütün güçleri ile Milli Mücadeleye bu gazeteler : İstanbul, Alemdar ve Peyam-Sabah gazeteleridir.

Bu iki grup gazetenin dışında kalan ve Anadolu hareketine destek veren gazeteler arasında “Tasvir-i Efkar”, “Tevhid-i Efkar”, “İkdam” ve “Tercuman-ı Hakikat” bulunmaktadır. “Tanin”, “Sebilür Reşat” gibi gazeteler de, zaman zaman hilafet yanlısı tutumlarını sürdürmüşlerdir.
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
12 Mayıs 2009       Mesaj #4
karayel - avatarı
Ziyaretçi
YEREL BASINI TEŞVİK EDEN ETKENLER

Toplum yaşamında, yerel gazeteler çok önemli işlev üstlenir. Bu gazeteler yayımlandıkları kentlerin, hatta ilçelerin insanlarıyla iç içedir, hatta onlardan bir parçadır. O kentin bütün sorunları içinde yoğrulmakta ve okur-gazete ilişkisi çoğu kez, aile yakınlığı ve ilişkileri boyutlarına kadar varmaktadır. Ulusal gazetelerin bir türlü ulaşamadıkları noktalar bunlardır

Bugün Türkiye’de yerel basını teşvik eden etkenlere baktığımızda ilk nedenlerden biri olarak karşımıza ekonomik faktör ortaya çıkar. Bazı Anadolu illerinde veya ilçelerinde, sadece ilan, resmi ilan veya reklam alabilmek için kurulmuş olan basın işletmeleri bulunmaktadır. Bunlar çoğu zaman gazetecilik ilkelerine ve etiğine uygun bir şekilde çalışmamakta, kentte bazen bir siyasi parti veya başka bir kuruluşun bir sermaye grubunun etkisi altında kalarak iş görmektedirler. Bu şartlarda oluşmuş olan bir basın kuruluşu da şüphe götürmez ki gazetecilik işlevinden çok, bir ticarethane pozisyonuna düşmekte ve diğer unsurlardan kendisini soyutlamaktadır.

Yerel basını teşvik eden etkenler arasındaki ekonomik unsurlara kısaca bir açıklama getirdik fakat yerel basın sadece bu faktörlerden etkilenerek oluşmuyor. Bu nedenlerle yerel basın çeşitli ülkelerde değişik etkenler nedeniyle doğup gelişmiştir. Bu etkenleri şöyle sıralamak mümkündür:
a) Coğrafya: Birçok ülkede geniş toprak alanları yerel basının doğuş nedeni olmuştur. Uzaklık içine kapanmanın, sorunlara yerel çözümler aramanın nedenlerinden biridir. Birey yaşam hırsını, tutkusunu, kendi kurmak zorunda olduğu küçük dünyada tatmin etme yoluna gitmiş, iletişim gereksinimini de kendi çözümlemiştir. Bu arada uzaklığın yanı sıra ülkelerin topografik yapılarındaki olumsuzluklar da yerel basının gelişmesinde olumlu katkılarda bulunmuştur. Geçit vermez yüksek dağların, ABD’de kablolu televizyonun gelişmesini nasıl körüklediği bilinen bir gerçektir.

b) Ekonomi: Türkiye’de de son yıllarda belgelendiği gibi, ekonomik gelişme yerel basını teşvik hatta deyim yerindeyse tahrik etmektedir. Gelişen ekonomiler iletişim gereksinimini körüklemekte, satın alma gücünün yükselmesi tirajları arttırmakta, artan tirajlar da yeni ürünlerin tanıtılmasında aracı olmaktadır. Bursa, Adana, Kocaeli, Sakarya, Gaziantep, vs. gibi ekonomik açıdan gelişmiş kentlerde, içerik ve kalite açılarından ulusal basını aratmayacak gazetelerin yayımlanmakta olduğu herkes tarafından bilinmektedir.

c) Siyaset: Yerel gazete yayımlanmasını teşvik eden etkenlerin en önemlilerinden biri de siyasal görüş ayrılıklarıdır. Belirli kişi ve gruplar yörede kendi siyasal görüşlerini yaymak amacıyla gazete yayımlamakta ya da daha önce yayımlanmakta olan gazeteler belirli görüşlere angaje olmaktadır.
Ülkede demokratik yaşamın yerleşmesi için gerekli olan bu tür davranışlar militanlığa varmadığı sürece sağduyuyla karşılanmaktadır. Çoğulcu demokrasilerin en önemli koşulu, siyasal görüşlerin, dolayısıyla siyasal partilerin varlığıdır. Yerel düzeyde, çeşitli siyasal görüşleri yansıtan gazeteler de bu açıdan demokrasinin yerleşmesine katkıda bulunmaktadırlar.

d) Bölgecilik: Yerel basını bir ölçüde teşvik edenlerden biri de bölgeciliktir. Belirli yöre ve bölgelerin komşularıyla ekonomik rekabetleri toplumsal sonuçlar da doğurmaktadır. Bu açıdan gazeteler, yöresel ve bölgesel rekabeti körüklerken, gerçekleştirdikleri iletişimle de ekonomik atılım ve uygulamalar için gerekli verileri sağlamaktadır. Bu alanda spor klüpleri ve onlara ilişkin haberlerle doldurulmuş spor sayfaları da bölgesel rekabet ve gururun birer simgesi olmaktadırlar.

e) Kültürel Farklılık: Kültürel farklılık birçok ülkede yerel gazeteciliğin gelişmesini adeta zorlamıştır. Gelenek ve göreneklerini kaybetmek istemeyen, bunları aksine gelecek nesillere aktarmak isteyen bireyler bu yolda en kolay çözüm olarak gazete yayımlamayı görmektedirler. Gazete, kitaba oranla daha pratik bir araç olduğu için de az ya da orta derece eğitilmiş topluluklar tarafından yeğlenmektedir. Böylece kültürel değerlerini kaybetmemeye çalışan kişiler bu amaçla çıkarılan gazete ve dergilere özel bir ilgi duymaktadırlar.

f) Etnik Farklılık: Türkiye’de yerel basın, yöredeki sorunları Devlete, Devletin hizmetlerini de vatandaşa duyuran, Atatürk ilkelerini, ülkenin bölünmez bütünlüğünü, laik Cumhuriyeti, demokratik parlamenter rejimi daima korumuş ve savunmuş bir yapıyla bu gün de hizmetini ve görevini yürütmektedir.
Ancak etnik farklılık yine yerel, yöresel gazeteciliğin ortaya çıkış nedenlerinden biridir. Ülke bütünlüğüne saygılı yurttaşların, salt kökenleri nedeniyle belirli değerlere sahip olmaları ve bunları ısrarla sakınmaları bir çok ülkede merkezi hükümet tarafından gösterilen hoşgörünün yanı sıra desteklenmektedir de.

g) Okuma Alışkanlığı: Okuma alışkanlığı ülkeden ülkeye, ulustan ulusa değişmektedir. Düzeyli bir eğitimle pekiştirilen bu alışkanlık, bir çok ülkede çok sayıda çeşitli yayının ortaya çıkmasına ve en önemlisi bunların yaşamasına neden olmaktadır. Ekonomik güç, okuma alışkanlığının bir nedeni değildir. Bu bir devlet politikasıdır. Bir çok ülkede Devlet, çalışanına okuyacak bir şeyler satın alması halinde zorlanmayacak düzeyde ücretler ödemekte ya da doğrudan ve dolaylı bir biçimde destek yöntemleriyle vatandaşların kültür değerlerini paylaşmasını sağlamaktadır. Bu nedenle yabancı ülkelerin bir çoğunda çeşitli gazete ve dergilerin yanı sıra yerel ve yöresel yayınlarda çok kolayca müşteri bulabilmektedir.

h) Teknolojik Gelişme: Teknolojik gelişme, özellikle kitle iletişim araçlarının üretiminde büyük kolaylıklar sağlamıştır. Dolayısıyla iletişime ilgi, elde olmayan nedenlerle ertelenememektedir. Yazı, dizgi, baskı teknik ve yöntemleri bir yandan kolaylaşırken bir yandan da yaygınlaşmıştır. Gazete sabahın erken saatlerinde gerekli haberlerle okuyucuya sunulmakta, isteyen artık bilgisayar ve yazıcısı sayesinde “gazete” basabilmektedir. Türkiye’de bile hemen her ilçenin birkaç radyosu, her ilin ise bir-iki televizyonu bulunmaktadır. Bu gelişmeler de, yerel ve yöresel basına olumlu katkılar sağlamıştır.

i) Ürünlerde Farklılaşma: Farklı bir şey üretme, değişik bir ürün ortaya çıkarma insanın doğal dürtüsüdür. Özellikle çeşitlilik, üretimde aranan bir niteliktir. Bireylerin değişik uygulamalar ve görüşler hakkında bilgi sahibi olarak belirli kararlara varmaları demokrasilerde her zaman gerçekleştirilemeyen ancak arzulanan bir uygulamadır. Bu etken de özellikle yerel basında görülmektedir. Özellikle Türkiye’de bir çok il ve ilçede umulmayan sayıda gazete yayımlanmaktadır. Yerel gazete sahip ve yöneticilerine sık sık birleşmeleri, sermayelerini katarak teknik ve içerik açılarından daha kaliteli gazeteler çıkarmaları önerilmesine rağmen bu gerçekleştirilmemektedir.
Bu karşı çıkmaya gerekçe olarak da, çok sesliliğin ülkeye tek seslilikten ya da az seslilikten daha yararlı olduğu gösterilmektedir.
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
12 Mayıs 2009       Mesaj #5
karayel - avatarı
Ziyaretçi
YEREL BASININ SORUNLARI


Yerel basının gelişmiş olması ve güçlenmesi, yerel iletişimi arttırmakta, bu iletişim yerel yönetimi etkilemekte, bu da yerel demokrasinin, yerel demokratik yönetimin güçlenmesine ve halk tarafından benimsenmesine yardımcı olmaktadır.


Çağdaş ve demokratik iletişim kavramları açısından az gelişmişlik sürecini yaşamakta olan Türkiye’de yerel basının sorunları, yaygın basının sorunlarına, bir çok yönde benzer özellikler göstermektedir. Gazete okuma oranının düşük olması, halkın isteklerine cevap verilmemesi, yetersiz tirajlar, teknolojilerden akılcı bir biçimde yararlanılamaması, niteliksiz işçi çalıştırılması, çalışanların eğitimine önem verilmemesi, satışı arttırmak için içerik iyileştirmesi yerine magazin haberlerinden ve promosyon kampanyalarından medet umulması, günümüzde yerel basının da gelişmesini, iyileşmesini önleyen temel etkenlerdir. Buna devlet kurum ve kuruluşlarının yerel basına yönelik ilgi eksikliği eklenince, yerel basın yıllardır, kendisine değer verilmeyen, ciddiye alınmayan, sorunlarına çözüm üretilmeyen bir konumda kalmıştır.


Haber toplamak, haberi basmak ve bu basılan haberleri kitleye duyurabilmek için oluşmuş gazeteler ayakta kalabilmek için yeterli maddi güce ihtiyaç duymaktadır. Bugün Türkiye’de ulusal çapta yayın yapan gazeteler için ekonomik sorunlar yerel basına nazaran pek kendisini hissettirmemektedir. Ancak, Atatürk’ün “Fazilet Adaları” olarak nitelendirdiği yerel basınımız için sorunların başında ekonomik sıkıntılar gelmektedir. Maddi sıkıntı içerisinde olan gazeteler diğer konularda da sıkıntı çekmeye başlayacaktır. Maddi sıkıntı çeken gazete, tecrübeli ve eğitimli eleman çalıştıramayacak, bu da gazetenin içerik olarak kalitesizleşmesine neden olacaktır. Bu örneği çoğaltmak mümkündür.


Bugün ekonomik sıkıntı içerisinde olan gazete sahiplerinin en önemli şikayetleri: resmi ilan pastasından yeterince pay alamamak, ticari ilan ve reklam yetersizliği, gazetenin ham maddesi olan kağıdı temin etme zorluğu, tiraj sorunu ve devletin yerel gazeteleri yeteri kadar desteklemediğidir.


Türkiye’de yerel basınla ilgili yapılan toplantıların, hemen hemen hepsinde gazete sahipleri ve çalışanları tarafından dile getirilen sıkıntıların başında bunlar gelmektedir. Bu sıkıntılara baktığımızda sorunların genelde ekonomik alanda olduğu görülmektedir. Ancak Türkiye’deki yerel gazetelerin sadece bu sorunları var demek yanlış olur. Yerel gazetelerin diğer konularda da bu saydığımız sorunları aratmayacak ölçülerde sıkıntıları ve eksiklikleri bulunmaktadır. Eğitimli eleman eksikliği, teknolojik alanda yetersizlik, halkın yerel gazeteyi yeterince benimsememesi, haber akışının ve sunumunun tatmin edici düzeyde olmaması gibi konularda da yerel gazeteler oldukça sıkıntılıdır.


Bugün Anadolu’daki yerel basın, haber malzemesi bulma bakımından büyük zorluklar içindedir. Bulsa bile bunu değerlendirecek elemanı yoktur. Haber ajanslarının yeterli ölçüde Türkiye düzeyinde haber alış verişini gerçekleştirememeleri, Anadolu basını bakımından haber bulabilme yönünden dengesizliği daha çok pekiştirmektedir. Bu yönden Anadolu gazetelerinin haber dağarcığının diğer değerlendirilenlere oranla daha değişik yapıya sahip olduğunu söylemek yanlış olmamaktadır.



Bir yandan yerel iktidar çevrelerinin tazyiki altında olan, bir yandan da merkezin sansasyona açık magazinsel söylemin etkisine, kendi çevresinden bile destek göremediği için direnemeyen yerel basının haberlerinin çifte manipülasyona uğradığı da öne sürülebilir. Yerel basının yurt çapında siyasal, kültürel yankılara yol açabilecek nitelikteki haberlerin yaygın basında saptırıldığından, yanlış bilgilendirmelere yol açıldığından yakınmaktadırlar. Anadolu gazetecileri.



1970’lerin sonlarında başlayan yerel basın kurultayları, günümüze kadar yapılmıştır, yapıla gelmiştir. Bu kurultayların hemen hemen hepsinde bu sıkıntıların çoğu gazeteciler tarafından dile getirilmiştir. Bu sıkıntılar hakkında çözüm önerileri sunulmuştur. Fakat yerel basının gelişimini sağlayıcı, sağlıklı adımlar atılamamış ve yerel basın hep bu sıkıntılardan şikayetçi olmuştur. Senelerden beri bu kemikleşmiş sıkıntı içerisinde olan yerel gazetelerin kimisi kapanmış, kimisi zor ayakta durmaya çalışmış, kimisi de tüm bu sorunların içerisinden kendi çabalarıyla çıkmış ve yayın hayatını sağlıklı bir şekilde yürütmüştür.
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
12 Mayıs 2009       Mesaj #6
karayel - avatarı
Ziyaretçi
RESMİ İLANLAR VE REKLAM, TEKNOLOJİ, TİRAJ, VASIFLI ELEMAN SORUNLARI



Türkiye’de yayınlanan yerel Anadolu gazeteleri bir çoğu büyük zorluklar içinde yayın hayatlarını devam ettirmeye çalışmaktadır. Bu zorluklar içinde görev yapmaya çalışan gazeteler genelde, gazete olmaktan uzak, içerik ve görünüş bakımından da okuyucuyu tatmin etmeyen bir görünüm arz etmektedir. Bugün bu yerel gazetelerimizin çoğunun, gerçek anlamıyla gazetecilik faaliyetlerini yerine getirememesinin çeşitli nedenleri bulunmaktadır.



Öncelikle bu sorunları açıklamaya çalışacağız ve daha sonra bu sorunlarla ilgili çeşitli raporları aktaracağız ve en sonunda da bu sorunlara getirilen bazı çözüm önerilerinin yazacağız.



Resmi İlanlar ve Reklam: Yerel gazeteler önemli gelir kaynaklarından olan resmi ilanlar ve reklamlar yerel basının ayakta durabilmesini sağlamaktadır. Resmi ilanların dağıtımı konusunda yerel gazetelerin sorunları bulunmaktadır. Bu ilan dağıtım konusundaki sıkıntılara geçmeden önce resmi ilanın ve reklamın nasıl tanımlandığına bakalım.



Resmi ilanlar şu şekilde tanımlanmaktadır: 195 sayılı kanunun 29. maddesine göre, kanun tüzük ve yönetmeliklerle yayınlanmaları mecburi olan ilanlar ve genel ve katma bütçeli dairelerle il özel daireleri, belediyeler, köyler ve İktisadi Devlet Kuruluşları ve sermayesinin yarısından fazlası kamu hukuku tüzel kişilerine ait bulunan kuruluşların verdikleri reklam niteliği taşımayan ilanlar “Resmi İlan” sayılır. Buna karşılık, özel derneklerin ilanları, yayınlamaları mecburi olsa dahi resmi ilan değildir.



Bir ilanın resmi nitelikte olup olmadığı konusunda kararsızlık ortaya çıkarsa veya bu alanda ilgililerle Genel Müdürlük yada Valilik arasında anlaşmazlık olursa, Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu’nun vereceği karara uyulur. Eğer yönetim kurulu gereksinim duyarsa veya Vali, Genel Müdürlük yada ilgili isterse, kurumun Genel Kurulu bu konuda prensip kararı verir. Genel Kurulun istek üzerine veya kendiliğinden vereceği bu kararlar kesin olup Resmi Gazetede yayınlanırlar.

Yukarıda belirtilen nitelikteki resmi ilanlar ancak Basın İlan Kurumu şubeleri aracılığıyla yayınlatılabilir. Kurumun şubesinin bulunmadığı yerlerde ise resmi ilanların yayınlanmasına valilikler aracı olurlar. Dönemsel yayınlar haklı bir neden olmadıkça resmi ilanları almaktan çekinmezler ve aldıkları bu ilanları zamanında yayınlamak zorundadırlar.





Resmi ilanları dağıtılmasında, dönemsel yayının görüş ve eğilimine bakılmaksızın, objektif ölçülere dayanılır. Kanunun 34. maddesine göre, resmi ilan verilecek dönemsel yayınların nitelikleri, muhteva, sayfa sayı ve ölçüsü, kadro, fiili satış en az yayın hayatı süresi yönlerinden de uygun görülecek diğer yönlerden Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’nca saptanır. Genel Kurulun şubesi bulunmayan yerlerdeki dönemsel yayınların niteliklerini ise sözü geçen kayıtlara bağlı olmaksızın saptar. Keza, Türkiye’de yabancı dillerde yayınlana dönemsel yayınlarla fikir ve sanat dergilerine ilan ve reklam verme esaslarını da Genel Kurul ayrıca tayin eder.



Özel ilan ve reklamlar ise şu şekilde tanımlanmaktadır.Hangi ilanların özel ilan sayılacaklarını 195 sayılı kanunun 40. maddesi göstermiştir. Buna göre resmi ilan niteliğinde olmayan ve gerçek ve tüzel kişiler tarafından gazete ve dergilerde yayınlanmak üzere verilen ilanlar “Özel İlan”dır. Özel ilanlardan, satışı arttırmak gibi ticari amaçlarla veya bir şeye yada bir fikre rağbet sağlamak gibi maddi veya manevi çıkar elde etmek amacı ile gazete ve dergilerde yazı, resim veya çizgilerle yapılanlar ise “Reklam” sayılır.



Türkiye’de resmi ilanların dağıtımın yapmak için oluşturulmuş Basın İlan Kurumu’nun bugün sadece İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Konya’da şubeleri bulunmaktadır. Resmi ilanların hakça ve adaletlice dağıtılması gereklidir. Basın İlan Kurumu bulunan illerin bu konuda bir sıkıntısı yoktur. Fakat Basın İlan Kurumu bulunmayan illerde ve ilçelerdeki gazeteler ilan dağıtımı konusunda sıkıntı içerisindedirler. Buralarda resmi ilanlar gazetelere eşit bir biçimde dağıtılmamaktadır. Bunun nedeni ise resmi ilanları, Kaymakamlık sekreteryasında deneyimli yada bu konuda eğitim görmüş görevlilerin değil, herhangi bir görevlinin dağıtmasıdır.



1999 yılı içerisinde Basın İlan Kurumu şubelerinin bulunduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Konya vilayetleri içerisinde, o vilayetlerin de sadece belediye hudutları içerisinde, gazetelerde 3 trilyon 258 milyar lira tutarında resmi ilan yayınlanmıştır. Ticari reklamlarda ise Reklamcılar Derneği’nin 1999 yılında yaptırdığı kesin olmayan istatistiki araştırmalarda reklamların Türkiye genelinde 150 trilyon civarında bir dağıtım gerçekleştirdiği görülmektedir. Burada resmi ilanları, tüm reklamların ancak yüzde 2-3 civarında olduğu görülmektedir. Basın İlan Kurumu şubelerinin olmadığı yerlerde yayınlanan gazetelere bakıldığında, valiliklerin aracılık yaptığı il merkezlerinde çıkan vasıflı günlük gazete sayısı 323’tür. Bu 323 gazetede 1999 yılı içerisinde 1 trilyon 309 milyar liralık resmi ilan yayını gerçekleşmiştir. İl merkezlerinin dışında ilçelerde ise 374 gazetenin payına da ancak 505 milyar liralık bir miktar düşmektedir



Resmi ilanlardaki fiyat tarifesi 1997 yılından itibaren tek tip olarak uygulanmaya başlanmıştır. Ancak tiraj durumu belli kademeleri aşan gazeteler kademesine göre daha farklı tarifeyle resmi ilan alabilmektedir.



Yerel gazeteler ilan ve reklam alabilmeleri konusunda sıkıntıları sadece gazetede çalışan bir muhabirin veya bir işçinin bu işle uğraşmasıyla ortadan kaldırılamaz. Yerel yönetimlerin ve büyük ticari kuruluşların da bu konuda duyarlı olması gerekmektedir. Bugün Anadolu’da bir banka, fabrika veya hastane açan sermaye grupları, açılış ilanını o bölgenin, şehrin herhangi bir yerel gazetesine değil de, ulusal bir gazeteye vermeyi tercih etmektedirler. Bu da yerel gazeteler açısından olumsuz bir durum teşkil etmekte ve ayakta durabilmeyi sağlayacak ekonomik dengenin bozulmasına neden olmaktadır.



Yerel gazeteler için resmi ilan pastası ve o pastadan büyük bir pay kapabilmek çok önemlidir. Basın İlan Kurumu’nun bulunduğu merkezlerde bunun için yayının muhtevası önem teşkil etmektedir. Yayının sayfa sayısına ve süresine bakılarak ilanlar dağıtılmaya çalışılmaktadır. Ancak ilan kurumunun bulunmadığı yerlerde ise bu dağıtım Valiliklerin ve Kaymakamlıkların inisiyatifine bırakılmıştır. Valilik ve Kaymakamlıklar bu yetkiyi adaletlice kullanabildiği gibi, istismar da edebilmektedirler. Nitekim bu istismarların gerçekleşmesi de dağıtım konusunda şikayetleri gündeme getirmektedir.



Sonuç olarak resmi ilanlar yerel gazeteler için tek gelir kaynağı olarak kabul edilmemelidir. Gazeteler ilan ve reklam yayınından umulan amacı sağlayacak kaliteye ve okuyucuya ulaşması halinde kamu kuruluşlarının özel ilan ve reklamları ile birlikte özel kişi ve kuruluşların da reklam harcamalarından pay alacaklardır.



Teknoloji: Anadolu’da yayınlarını sürdüren yerel gazetelerin bir bölümü de, teknolojik yetersizlikten şikayetçidirler. Bu teknolojik eksiklikler gazetenin çıkmasına, yayınlanmasına ve dağıtılmasına kadar kendisini hissettirmektedir. Bugün Anadolu’da hala el pedalı, rotatif ve fotokopi makineleri ile çıkan gazeteler mevcuttur.



Sahip olduğu teknoloji kadar, sahip olmadığı teknoloji de yerel basını olumlu yada olumsuz biçimi ile etkileyen unsurlardan biridir. Yerel basının artık sahip olduğu teknoloji kadar yayılabilme, etkileyebilme, okunabilme, kamuoyunun aracı olabilme olanağına sahiptir. Bir diğer deyişle, teknolojiye hakim olabilme ve onu kullanabilme gücü yerel basının da gücü anlamına gelmektedir. Değişen dünya ve Türkiye’de doğal olarak toplumlar ve kamuoyu da temiz nitelikli, okunabilen, güzel tasarımlanmış, kaliteli fotoğraf görüntüsünün yer aldığı gazeteler arzulamakta, bu gazeteleri tercih etmektedir. Bu gazetelerin etki gücü de böylelikle artmakta, verilmek istenilen mesajlar da gelişmiş teknolojinin yardımıyla, iyi hazırlanmış, çekici ve güzel paketler içinde sunulmaktadır.



1975 yılında Ankara’da yapılan 2. Türk Basın Kurultayı raporlarında da görüldüğü gibi yerel basın teknolojik olarak köşeye iyice sıkışmıştır. İstanbul basını teknolojiye yaptığı yatırımlar sayesinde Anadolu’da bazı atılımlar gerçekleştirmiştir. Ancak aynı atılımları yerel basın değerlendirememiş, 1990’lı yıllara kadar birkaç kent dışında teknolojik yenilenmeye dönük yatırımlara girmemiştir. Renkli ve daha kaliteli bir baskı tekniği olan Ofset baskı, Anadolu’ya ikinci el olarak ve İstanbul basınına ezilmek istemeyen gazetecilik terbiyesi ve geleneği içindeki birkaç yerel girişimci sayesinde olmuştur.



Genellikle İstanbul gazetelerinin terk ettiği ve elden çıkarmak istediği makineleri ucuza satın alan yerel basın, böylelikle aslında tam bir teknoloji çöplüğüne, daha doğru deyimiyle İstanbul basınının makine ve ekipman çöplüğüne dönüşmüştür. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki gazetelerin teknolojik olarak nerede olduğuna bakacak olursak, buradaki yerel gazetelerin çağın oldukça gerisinde kalmış yöntemlerle gazete yayınlamaya çalıştıkları, çağdaş teknolojik gelişmelerden hiç yararlanmamış olduğu ve halen ilkel bir teknoloji olarak kabul edilen el ile dizgi yöntemiyle hazırlanıp ilkel sayılabilecek araçlarla basıldıkları, ancak istisna sayılabilecek oldukça iyi durumda gazetelerin de bulundukları görülmüştür. Gaziantep Ekspres Gazetesinin Genel yayın Yönetmeni’nin “Avrupa’nın Çöplüğü Türkiye, Türkiye’nin İstanbul, İstanbul’un da doğu illeridir. Eskimiş, bozulmuş, tarihe karışmış matbaa makineleri bu yolla bize geliyor” biçiminde dile getirdiği görüşlerinde, birçoğu aile malı olan matbaalar gazetenin sürekli babadan oğla kalmakta olduğu, ekonomik güçlükler ve teknolojiye açık olamayan düşünce yapıları nedeniyle de gerekli olan teknolojik gelişmeyi sağlayamadıkları vurgulanmıştır. Ayrıca son zamanlarda bölgede el ile dizgiden yine çağın gerisinde olmakla birlikte Entertip-Linotip makinelerde kurşun dizgiye geçişin başladığı, bunun bile bölge gazetelerinde canlanma ve heyecana neden olduğu görülmüştür.



Son yapılan araştırmaların birinde yerel gazetelerin 247’si (%28.6) elle, 342’si (%39.6) makineyle, 274’ü (%31.7) bilgisayarla dizilmektedir. Elle dizilen yerel gazetelerin 56’sı Akdeniz bölgesinde, 37’si Karadeniz’de, 36’sı Ege’de, 35’i Marmara’da, 30’u Doğu Anadolu’da, 27’si İç Anadolu’da ve 26’sı da Güneydoğu Anadolu’dadır.


Makineyle dizilen yerel gazeteler, Karadeniz Bölgesinde 121, Marmara’da 48, Akdeniz’de 44, İç Anadolu’da 41, Ege’de 33, Güneydoğu Anadolu’da 29 ve Doğu Anadolu’da da 26’dır.


Bilgisayarla dizilen yerel gazetelerin en çok bulunduğu bölge ise 56 adetle Ege, sonra 53 adetle Akdeniz, daha sonra Marmara 48, İç Anadolu 47, Karadeniz 44, Doğu Anadolu 19 ve Güneydoğu Anadolu’da 7 tanedir.


Bu veriler, başta ekonomik açıdan gelişmiş saydığımız bölgeler olmak üzere, tüm bölgelerde yeni teknoloji sayılan bilgisayara yönelme olduğunu, ancak bu teknoloji değişikliğinin daha da hızlandırılması gerektiğini ortaya koymaktadır.


Baskı teknikleri olarak yerel gazetelerin hangi teknikle baskı yaptıklarına bakacak olursak: yerel gazetelerin 47’si (%5.4) “pedal” diye adlandırılan günümüzün en eski baskı tekniğiyle yayımlanmaktadır. Bu tür makineler Anadolu’da kartvizit, davetiye, el ilanı gibi çok basit evrakların basımında kullanılmaktadır.


Pedalla basılan en çok Ege’de ve Güneydoğu Anadolu’da 9 ar makineyle, daha sonra sırasıyla, Marmara ve Karadeniz’de 8, İç Anadolu’da 5, Akdeniz’de 4 ve Doğu Anadolu’da 4 makinedir.


Makineyle basılan gazete, yalnızca Ege’de 2 adet bulunmaktadır.


Günümüzde ulusal gazeteler tarafından terk edilmiş bulunan “tipo tekniği” yerel basının ana teknolojisini oluşturmaktadır. (542 adet, %66.2) Bu teknolojiyi en çok, Karadeniz


bölgesinde 149 yerel gazete kullanmaktadır.

Ofset baskı sistemi uygulanan yerel gazetelerin sayısı ise 274’tür. (%31.6) Bu gazetelerin 56’sı Ege bölgesinde bulunmaktadır. Ege’yi sırasıyla, Akdeniz (53), Marmara (48), İç Anadolu (47), Karadeniz (44), Doğu Anadolu (19) ve Güneydoğu Anadolu (7) izlemektedir.

Türkiye genelinde toplam 866 yerel gazetenin %5.4’ü pedallı baskı makinesiyle, %0.2’si makine baskıyla, %62.6’sı tipo baskıyla ve %31.6’sı da ofset baskı sistemiyle basılmaktadır.



Tiraj: Gazetenin tüm teknik işlerinin, içeriğinin hazırlanmasından sonra satış için tezgaha çıkması veya daha değişik usullerle okura ulaşması gerekmektedir. İşte burada gazete için talebin ne olduğuna bakılmaktadır. Türkiye, gazete okuma alışkanlığı olmayan, bir ülke olarak gelişmiş ülkelere nazaran bu konuda çok geride kalmaktadır.


Bugün Japonya gibi uzak doğunun gelişmiş bir ülkesindeki gazete okuma alışkanlığına baktığımızda, Türkiye’nin bu konuda ne kadar eksik olduğu görülecektir. Japon gazeteleri 1000 kişiye düşen 584 gazete ile dünyada en yüksek dağılım oranına sahiptir. Yayınlanan toplam gazete sayısı 70 milyonun üzerindedir. Araştırmalar halkın %90’nından fazla bir oranının günde ortalama 40 dakika harcayarak gazete okuduklarını ortaya çıkarmaktadır.


Türkiye’de gazeteye ilgi bu kadar az olunca, gazeteler, özellikle 1990’lı yıllardan başlayarak günümüze kadar, kuponla hediye dağıtma ve lotarya yöntemiyle tiraj artırmak istemiş, bu şekilde tirajlarını artıran bazı büyük ulusal gazeteler ancak günü kurtarabilmişlerdir.


Anadolu’da da bu lotarya ve hediye dağıtma olayına ilgi duyulmuş fakat, zaten tirajları az olan yerel gazetelerinde bu lotaryacılıktan yerel gazetelere olan ilginin azalmasına ve dolayısıyla satışların düşmesine neden olmuştur.



Vasıflı Eleman Sorunu: Profesyonel kadro eksikliği, içerik ve baskı kalitesi olarak kendini hissettirmektedir. Gazeteleri basan teknisyenlerin büyük bölümü alaylıdır. Düzenli bir eğitime yada kursa katılmadıkları için “babadan gördüklerini” uygulamaktadırlar.


Vasıflı eleman veya profesyonel kadro eksikliği, tüm sektörlerde olduğu gibi yerel basında da önemli bir sorun teşkil etmektedir. Çalıştığınız her alanda teknolojik yenilikleri çok kısa süre içinde elde ederek onun nimetlerinden sonuna kadar yararlanma imkanı vardır. Ama elinizde yetişmiş kaliteli bir insan kaynağı yoksa, ürün mutlak bozuk çıkacaktır. Ürün hatasını ne parayla, nede teknolojiyle telafi etme şansınız yoktur.


Bu bütünlüğü sağlayabilmek için yerel medyanın günümüzde hızla gelişen iletişim dünyasına ayak uydurabilecek kapasitede, demokrasi bilincini özümlemiş, eğitimli elemanlara ihtiyacı vardır. Eğitimli, vizyonlu ve ufku olan gazeteci ihtiyacı yerel medyanın en önemli sıkıntılarından biridir. Yerel medya bugün gazeteci ihtiyacını mutfaktaki veya sokaktaki işsizlerin arasından, bu mesleğe ilgi duyan gençleri kendi ocağında yetiştirerek gidermeye çalışmaktadır. Yerel medya bir anlamda gazeteciyi yetiştiren okul konumundadır. Ancak bu yöntem basın mesleğinin eleman ihtiyacını karşılamada çoğu kez sağlıklı ve başarılı sonuç vermemektedir. Öte yandan İletişim Fakültesi mezunu gençler de eğer iş bulabilirlerse, genel medyayı tercih etmektedirler. İletişim Fakültesi mezunlarının taşrada çalıştığı vaki değildir

Benzer Konular

20 Aralık 2016 / *TeoDora* İletişim Bilimleri
22 Haziran 2013 / karayel İletişim Bilimleri
10 Ekim 2012 / Misafir Soru-Cevap