Arama

Çocuk Gelişimci

Güncelleme: 8 Şubat 2012 Gösterim: 30.603 Cevap: 5
Gabriella - avatarı
Gabriella
Ziyaretçi
21 Mart 2008       Mesaj #1
Gabriella - avatarı
Ziyaretçi
Meslek Tanıtımı: Çocuk Gelişimi ve Eğitimi

Sponsorlu Bağlantılar
Çocuklar yaşamın ve toplumun umut kaynağıdır. Bugünleri yarına taşıyacak olan çocuklarımızın eğitimi toplumumuzun geleceği açısından büyük önem taşır. Bu nedenle çocuk gelişimi ve eğitimi alanı tüm toplumlar için eğitimin başlangıç noktasını oluşturur. Yapılan bilimsel araştırmalar, 0-6 yaş arasında eğitim almayanların zihinsel, duygusal, sosyal ve bedensel gelişimlerinin eksik kaldığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, bu çocukların okuldaki başarılarının ve eğitim hayatını sürdürme oranlarının düşük olduğu ispatlanmıştır. Uzmanlar, başta anne-baba olmak üzere çocuğun yakın çevresinin bilinçlendirilmesiyle bu olumsuz koşulların aşılabileceğini belirtir. Çocuk gelişimi ve eğitimi bu konuda kaynak niteliğinde bir alandır.




Çocuk gelişimi ve eğitimi alanı; farklı yaş gruplarındaki çocuklara bilgi, beceri, tutum ve davranışların kazandırılması ile ilgilenir. Çocukların fiziksel, psikolojik, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimini desteklemeyi amaçlar. Çocuk sağlığı ve hastalıkları konusunda bilgi gerektiren bu alanda özel eğitime muhtaç çocukların gelişimleriyle ilgili çalışmalar da yapılır. Çocuk gelişimi ve eğitimi; drama, basit beden eğitimi hareketleri, müzik ve sanat etkinlikleri gibi çeşitli faaliyetlerin uygulanmasını içeren keyifli bir alandır. Çocuk gelişimi ve eğitimi alanı, özellikle okul öncesi eğitim kurumlarını kapsar. Kreş, yuva, anaokulu, ana sınıfı, çocuk kulüpleri bu kurumlar arasında sayılabilir. Bu alanda kamu kurumları ve özel kuruluşlar faaliyetler gösterir. Okul öncesi dönem, çocuğun gelişiminin en hızlı olduğu dönemdir. Bu nedenle çocukların bu dönemde, sağlıklı beslenmesi, temel eğitim alması, sosyal ve psikolojik açıdan gelişmesi çok önemlidir. Geçmişte çocukların okul öncesi yılları evlerinde, anneleriyle ve yaşıtlarıyla; mahalle aralarındaki güvenli oyun alanlarında geçerken, günümüzde durum oldukça farklıdır. Bugün büyük kentlerdeki, trafiğin yoğun olduğu cadde ve sokaklarda çocukların vakit geçirmesi zor, hatta tehlikelidir. Diğer yandan, toplumsal ve ekonomik hayattaki gelişmeler bayanların da iş yaşamına atılmasını beraberinde getirmiştir. Bu gelişmeler okul öncesi eğitim kurumlarının önemini ortaya çıkarmıştır. Çalışan annelerin büyük bölümü, çocuklarının bu tür eğitim kurumlarında eğitim görmesini tercih eder. Ayrıca, çocuklarının eğitim kurumlarında daha iyi sosyalleşeceği, daha doğru yöntemlerle kuralları öğrenerek olumlu alışkanlıklar edineceğini düşünen ev hanımları da çocuklarının bu kurumlara göndermeye başlamıştır. Dolayısıyla, ülkemiz genelinde okul öncesi eğitim kurumlarına olan talep artmış ve bu kurumların sayısı hızla çoğalmıştır. Eğitim öncesi eğitim kurumlarında yaş gruplarına yönelik olarak farklı düzeylerde eğitim ve bakım hizmetleri verilir. Bu kurumlarda görev yapan personel, meslekî eğitim almış kişilerden oluşur. Çocuk doktorlarından pedagoglara, çocuk psikolog ve psikiyatristlerine kadar birçok uzman, bu kurumlarda tam ya da yarı zamanlı hizmet verebilir. Sürekli personel ise çocuk gelişim uzmanları, okul öncesi eğitim öğretmenleri, öğretmen yardımcılarının yanı sıra bakıcı anneler ve yardımcı elemanlardan oluşur. Alanda üniversite mezunu öğretmenler kadar meslekî eğitim almış öğretmen yardımcılarına da ihtiyaç vardır. Alanın genişlemesiyle bu kurumlarda görev alacak nitelikli ve iyi yetişmiş elemana daha fazla ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Uluslararası standartlarda eğitim almış, mesleğini severek yapan ve yabancı dil bilen kişiler Avrupa Birliği ülkelerinin yanı sıra başka ülkelerde de rahatlıkla iş bulma imkânına sahiptir.

Alıntı

RoSSoRoSe - avatarı
RoSSoRoSe
Ziyaretçi
20 Mayıs 2008       Mesaj #2
RoSSoRoSe - avatarı
Ziyaretçi
Okul öncesi dönem insan yaşamının temelini oluşturur.Bu dönemde çocuğun sağlığı ve beslenmesi kadar,aile ortamının ona sağladığı sevgi ve şefkat de son derece önemlidir.Ancak en az bunlar kadar önemli olan bir başka nokta da, insanın gelişiminin tüm yönlerini destekleyebilecek bir sosyal ve fiziksel ortamdır.Bu dönemdeki yaşantılar onun gelecekte hayata bakış açısını da önemli ölçüde etkiler. Bu nedenle,istenen bir çocuk olarak dünyaya gelmek,yaşamın ilk yıllarında saygı-sevgi-şefkatle büyütülmek,tutarlı ve kararlı yetişkin davranışları ve zengin uyarıcılar kişinin sağlıklı bir şekilde gelişmesinin olmazsa olmaz koşullarıdır.

Sponsorlu Bağlantılar
0-8 yaş, çocuğun gelişiminin en hızlı ve en kritik yıllarıdır.Bu yıllarda temeli atılan beden sağlığı ve kişilik yapısının,ileri yaşlarda yön değiştirmeden,daha çok aynı yönde gelişmesi şansı daha yüksektir. Uzun yıllara dayalı araştırmalarda,çocukluk yıllarında kazanılan davranışların büyük bir kısmının yetişkinlikte,bireyin kişilik yapısını, tavır, alışkanlık, inanç ve değer yargılarını biçimlendirdiği gözlenmiştir. Bu açıdan, okul öncesi dönemdeki eğitim, çocuğun ilerideki yaşamını etkileyecek önemli bir süreçtir.


Çocuğun erken çocukluk dönemindeki çeşitli gereksinimlerini karşılayabilmek,bugünkü bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sağladığı olanaklarla artık ailenin yalnız başına başarabileceği bir konu olmaktan çıkmış durumdadır. Bu açıdan okul öncesi eğitim kurumları, çok önemli bir görev üstlenmektedirler. Bu kurumlar, çağdaş toplumun gereksinimi olan duygu ve düşüncelerini özgürce anlatabilen araştırmacı, meraklı, girişimci, üretici, karşılaştığı problemlere çözümler ve seçenekler üretebilen, kendi kendine karar verebilen, kendi haklarına ve başkalarının haklarına saygılı, sahip olduğu gücü en üst düzeyde kullanabilen, kendi kendini denetleyebilen bireyler yetiştirebilmek için ailenin en büyük desteği olmak durumundadırlar.

Konuya Türkiye açısından bakıldığında, yüzyılın başında kurumsal okul öncesi eğitimin ortaya çıkış nedenlerinin özellikle kadının çalışması ile ilgili olduğu dikkati çekmektedir. Günümüzde bu gerekçe devam etmekle birlikte özellikle büyük şehir yaşamında çocukların daralan oyun mekanları, sınırlanan hareket ve arkadaşlarıyla birlikte olma imkanları , ailelerin çocuğun erken eğitimi konusunda giderek bilinçlenmeleri, annenin çalışmasına bağlı olmaksızın okul öncesi eğitim kurumlarına talebi artırmıştır.

Çocuğun devamlı sağlık kontrolleri için çocuk doktoruna, fiziksel gelişimi ile birlikte ruhsal gelişimini ne oranda gerçekleştirdiğini belirlemek açısından ruh hekimi,psikolog vb. uzmanlara, evde ailenin kendisine sağlayamadığı eğitim imkanlarını vermek ve düzenli bir öğretim programına başarı ile katılmaya hazırlanmak için annenin dışında eğitimcilere de ihtiyacı vardır.İşte okul öncesi eğitim kurumları, günümüzde ailelere gerekli eğitim desteğini sağlayan, yol gösteren, sorumluluklarını belirli bir ölçüde azaltabilecek temel kuruluşlar olarak çok önemli bir işlevi yerine getirmektedirler. Bir başka deyişle okul öncesi kurumlar, çocuğun eğitimi konusunda aileye yardımcı olmanın yanı sıra, annenin veya ailenin eğitime ilişkin sorunlarına çözüm imkanlarını bulabileceği merkezler haline dönüşmektedir.

Avrupa birliğine giriş sürecinde olan ülkemizde de okul öncesi eğitim hızla gelişimini sürdürmektedir.Öyle umuyoruz ki; erken dönemdeki eğitimin öneminin anlaşılması ve bu dönem için eğitim olanaklarının çeşitlendirilmesi ve artırılması çabaları gelecek günlerde toplumun önemli gündem maddesi olacaktır

Uykusuzz - avatarı
Uykusuzz
Ziyaretçi
20 Ağustos 2009       Mesaj #3
Uykusuzz - avatarı
Ziyaretçi
Merhabalar
Bende Çocuk gelişimi ve eğitimi stajyeriyim 3. sınıfa gectim uygulamalar ve staj işlemlerine basladık..Güzel bi meslek seven icin tabi bilmediğimiz öğrenmediğimiz birsey kalmadı insanlar hakkında acıkcası buda cok eğlenceli oluyor (: Eğer bu bölümü secmek istiyorsanız uzun uzun düşünmeye gerek yok..Çocukları seven için güzel meslek..Ve memleketimizde eğitim yas sınırı artık 6 da baslıyor bir kac sehirde erken eğitim kurumları zorunlu kılındı bu sekilde devam ederse işsiz oranıda düşer diye düşünüyorum...Türkiye'de anaokullarına ve anaokulu öğretmenlerine ihtiyac var..Tabi cocuk gelişimi bununla sınırlı değil.Birde özel gelişim dalımız var..engelli cocuklarımız iiçin sevgiye ve sevkate ihtiyacı olan ama biraz sabırlı olmak gerek (: her cocuk icin gecerlidir bu.Bunu aşağılama , tiksinti olarak görenleride kınıyorum !! Ben sabırlı bi insan sayılmam pek ama idare edebilirim..bu yüzden özel gelişimi değilde erken cocukluğu sectim...

Kolera969 a Cevap:: Calısma kosulları erken cocukluk kurumlarında 3 cesitte oluyor.Bazı kurumlarda tam gün etkinliği uygulanıyor.Bazılarında ise sabahcı öğlenci eğitim etkinliği uygulanıyor.Maaş ise seviye olarak değişiyor..Üniversiteyi 4 senelik okuyanların daha yüksek aldığını biliyorum...Deneyimde sahibi olmak gerekiyor..Ama kendi özel kurumunuda acabilirsin sana kalmıs birsey..1 m den baslıyor sanırsam...özel gelişimde ise (sosyal hismetler,görme-işitme engelliler) bize gelen brans danısmanı 2 m maas aldığını söyledi..Türkiye'de özel gelişimi secen cok az kişi olduğundan buda...Gerekli acıklamayı yaptığımı umuyorum...daha ayrıntılı bilgi istersen iletişime gecebilirsin...Basarılar dilerim....

Terchiniz bu yöndeyse karar sizin (: tavsiye ederim...




ArSuu (:
Yavru_Aslan - avatarı
Yavru_Aslan
VIP VIP Üye
18 Ekim 2009       Mesaj #4
Yavru_Aslan - avatarı
VIP VIP Üye
ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ALANI

AMAÇ : Bu faaliyet ile çocuk gelişimi ve eğitimi alanı altında yer alan meslekleri tanıyabilecekseniz.
A. ALANIN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ


Çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili hangi bilgi, beceri, tutum ve davranışların hangi yaş düzeyindeki çocuklara ve gençlere kazandırılacağı hakkında bilgi veren, çocuğun tüm gelişimlerini destekleyen (fiziksel, psiko-motor, zihinsel,dil, sosyal ve duygusal), plan yapan, uygulayan, insan ilişkileri ve empatiye önem veren, ocuk sağlığı ve hastalıkları konusunda bilgi sahibi olan, özel eğitime muhtaç çocukların gelişimlerine ve uyumlarına yardımcı olan; drama, basit beden eğitimi hareketleri, müzik çalışmaları, sanat ve ana dili etkinlikleri yapan, çocukları tanıma tekniklerini uygulayan bir alanıdır.

Meslek elemanları, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Anadolu kız meslek ve kız meslek liseleri, ilköğretim okulları ile Resmî ve özel kurumların kreş, yuva, anaokulu, ana sınıfı, gibi okul öncesi eğitim kurumlarında ve çocuk kulüplerinde çalışabilirler. Erken çocukluk yılları (okul öncesi eğitim ) çocuğun gelişiminin en hızlı olduğu dönemdir. Kadının çalışma hayatına atılması ve okul öncesi eğitimin öneminin giderek daha da anlaşılması nedeniyle alan hızla gelişmiş, bu da okul öncesi eğitim kurumlarına olan talebi artırmıştır. Bu kurumlarda görev alacak nitelikli ve iyi yetişmiş eleman ihtiyacı da gün geçtikçe önem kazanmaktadır.



B. ALANIN ALTINDA YER ALANA MESLEKLER .


Okul Öncesi Öğretmenliği


OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ


Tanımı : 0-6 yaş çocuklarının tüm gelişim alanlarını ve özelliklerini tanıyan, plan ve uygulama yapma, yaparak ve yaşayarak öğrenme, meslekî alanda araç - gereç kullanma konusunda yeterli; insan ilişkileri ve iletişim, problem çözme, çocukları tanıma teknikleri, organizasyon yapma bilgi ve becerisine sahip, teknolojik gelişmeleri izleme, çocuk hastalıkları ve sağlığı konusunda bilgili, özel eğitim gerektiren çocukların bakım ve eğitimine yardımcı olma bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir.

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ALANI


Serbest zaman etkinliği Yemek saati Uyku saati ve oyun etkinlikleri Mezuniyet töreni. Bu alan altında ayrıca bakıcı annelik ve yardımcı elamanlık meslekleri de bulunmaktadır.


C. MESLEK ELEMANLARINDA ARANAN ÖZELLİKLER


Okul öncesi eğitim kurumların da öğretmen yardımcısı olmak isteyenlerin; alan bilgisine sahip görme, işitme problemi olmayan Türkçeyi doğru kullanan, görgü kuralarını bilen ve uygulayan, fiziksel ve ruhsal yönden sağlıklı olan, el ve parmaklarını ustalıkla kullanabilen, yaratıcı, araştırıcı, gelişime açık, iletişim becerisine sahip, ekip çalışmasına uygun, hoşgörülü, iş disiplinine sahip, planlı, organizasyon yapabilen, pratik, problem çözme becerisine sahip, sabırlı kimseler olmaları gerekir. Bu elemanların ayrıca çocuğun kişisel özelliklerinin ve yeteneklerinin ortaya çıkmasına yardımcı olması gerekir.



D. ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI


Okul öncesi eğitim kurumlarında öğretmen yardımcısı çalışmalarını hem kapalı hem de açık alanda yapar. Öğretmen yardımcısı görevini yaparken diğer çalışanlarla iş birliği ve eş güdüm hâlinde olur. Çocukları seven, sabırlı ve yaratıcı kişiler bu meslekte mutlu olurlar.



ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ALANI VE- İŞ BULMA İMKÂNLARI


Kamu kuruluşlarına bağlı kreşlerin, özel yuva ve anaokullarının, gündüz bakım evlerinin artmasıyla birlikte çalışma alanı genişleyen bir meslektir. Kız meslek lisesi çocuk gelişimi ve eğitimi mezunları, kreş, yuva, anaokulu, ana sınıfı ve çocuk kulüplerinde öğretmen yardımcısı olarak görev yapmaktadırlar. Özel kreşlerde çalışan çocuk bakıcılarında kız meslek lisesi çocuk gelişimi ve eğitimi bölümünü bitirmiş olma şartı aranmaktadır.



F-EĞİTİM VE KARİYER İMKANLARI


Anadolu kız meslek ve kız meslek liseleri, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi alanından mezun olanlar, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Okul Öncesi Eğitimi Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği (Açık Öğretim) ,İşitme Engelliler Öğretmenliği, Görme Engelliler Öğretmenliği, Zihinsel Engelliler Öğretmenliği, Üstün Zekalılar Öğretmenliği, Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu bölümlerini tercih edebilirler. Lisans eğitim süresi 4 yıldır.


Ayrıca, Anadolu kız meslek ve kız meslek liseleri, Çocuk Gelişimi ve eğitimi alanından mezun olanlar, istedikleri takdirde, Çocuk Gelişimi ön lisans programına sınavsız geçiş için başvurabilirler. Gereken koşullara sahip oldukları takdirde yerleştirilebilirler. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümünden mezun olanların, özel okullar ve devlet okullarında okul öncesi eğitim kurumlarında, çocuk kulüplerinde, Anadolu kız meslek ve kız meslek liselerinde çalışma olanağı vardır. Bu bölümden mezun olanlar hastanelerin çocuk oyun odalarında, oyuncak sanayisinde, ana çocuk sağlığı merkezlerinde fiziki ve ruhsal gelişimin izlenmesinde danışman, televizyon ve radyo çocuk program yapımcısı, çocuk kitapları hazırlamada danışman olarak çalışabilirler. İsteyen öğrenciler üniversitelerde lisans üstü eğitim alabilirler.




Yavru_Aslan - avatarı
Yavru_Aslan
VIP VIP Üye
18 Ekim 2009       Mesaj #5
Yavru_Aslan - avatarı
VIP VIP Üye
Okul öncesi eğitim neden önemlidir


Okul öncesi eğitimin çocuklar, aileler ve toplum açısından birçok faydası vardır. 0-6 yaş arasını kapsayan erken çocukluk dönemi çocuğun en hızlı geliştiği dönemdir.

Beyin yapısı ve fonksiyonlarının gelişiminin üçte ikilik bölümü 0-4 yaş arasında tamamlanmaktadır. Erken çocukluk dönemindeki deneyimler beynin çalışma biçimi için belirleyicidir. Yapılan çalışmalar okul öncesi eğitim alan çocuklarda okula devam oranlarının ve okul başarısının daha yüksek olduğunu göstermiştir.Okul öncesi eğitim sosyal ve duygusal gelişimi destekleyerek, yetişkinlik döneminde de kişilerin daha üretici ve verimli olmalarını ve sahip oldukları potansiyeli tam olarak kullanmalarını sağlar. Çocukların gelişim özellikleri, bireysel farklılıkları ve yetenekleri göz önüne alan, sağlıklı bir biçimde fiziksel, duygusal, dil, sosyal ve zihinsel yönden gelişimlerini sağlayan, olumlu kişilik temellerinin atıldığı, yaratıcı yönlerinin ortaya çıkarıldığı, çocukların kendilerine güven duymalarının sağlandığı, ebeveyn ve eğitimcilerin etkin olduğu kaliteli bir okul öncesi eğitim programına katılan çocukların diğer çocuklara kıyasla gelecekte okul başarıları daha yüksek, sosyal ve duygusal, sözel, zihinsel ve fiziksel gelişim açısından daha yetkin olduklarını araştırmalar göstermiştir.

Okul öncesi eğitimin yararlarını kısaca şu şekilde sayabiliriz:

Çocukların zeka puanlarında yükselme,Sınıfta kalma ve okul eğitiminden ayrılma oranlarında düşme,Çocukların beslenme ve sağlık durumunda iyileşme,Sosyal ve duygusal davranış gelişiminin daha ileri olması,-Daha olumlu ebeveyn-çocuk ilişkisi,Yetişkinlikte kendine yeten, ekonomik kazanç potansiyeli yüksek bireyler olmak.Bu yüzden bu dönemde çocuğun zihinsel ve bedensel olarak yeterli beslenmesi ve etkileşimde bulunabildiği, onun gelişimini destekleyen bir ortamda bulunması gerekmektedir. Erken çocukluk eğitimi insan gelişiminin başlangıç noktasıdır. Okul öncesi eğitim, çocukların ve ülkemiz insanının uzun vadede daha üretken, daha yaratıcı, sorun çözmede daha yetkin olmasını sağlar.

Okul öncesi eğitim çocuğu ilköğretime hazırlar mı

İlköğretime hazır olmanın şartlarından biri çocuğun kendi yaşına uygun zihinsel gelişim düzeyine erişmesidir. Buna paralel olarak ilkokula başlayacak her çocuğun bazı temel becerileri kazanmış olması şarttır. Okul öncesi eğitim bu becerilerin kazanılmasında önemli bir rol oynar.

Okul öncesi eğitimin okula hazır olmayı sağlama açısından kazandırdığı becerileri şöyle özetleyebiliriz:

Sosyal olarak, çocuklar oyuncakları paylaşmanın yanında yetişkinin ilgisini, yiyecekleri paylaşmayı ve karşılıklı konuşmayı öğrenirler. Ayrıca yaşıtlarıyla çatışmaları ve ilişkilerde ortaya çıkan sorunları çözümlemeyi ve kendini nasıl ve ne zaman koruyacağını ve diğer çocukların hakkına saygı göstermeyi de öğrenirler. Bütün bunlar çocuğun ileriki yaşamında ortaya çıkan tüm sorunları çözmesine yardımcı olacak problem çözme becerilerinin artmasını sağlar.Duygusal olarak, kendi işlerini kendisi yapması, sorunları kendisinin halletmesi ve bazı kararları kendisinin vermesi sayesinde kendine güveni yükselir. Anne-babadan ayrı kalabileceğini ve onların bulunmadığı zamanlarda da kendisine bakabileceğini görmek çocuğun öz güven ve bağımsızlık duygularını artırdığı gibi, kendi kendini avutma ve oyalama becerilerinin gelişmesine yardımcı olur. Ayrıca toplu yaşamanın gerektirdiği sınırlara ve kurallara uymayı da anaokulunda öğrenirler.Fiziksel olarak kesme, yapıştırma, boyama, kalem kullanma gibi faaliyetlerin düzenli olarak yapılması sonucu ince motor becerileri gelişir.Ayrıca koşma, zıplama, fırlatma, tırmanma gibi kaba motor fonksiyonlarını da kullanır ve geliştirir.Zihinsel olarak, nesneleri eşleştirme, sınıflandırma, ölçme, gözlem yapma ve fikirler üretme gibi matematik ve bilim becerilerini kazanır.Canlandırma, taklit ve hayali oyunlar sayesinde hayal gücü gelişir. Arkadaşları ve öğretmenleri ile konuşmak dil becerilerini geliştirir. Kitapları incelemek, boyama ve çizimler yapmak, arkadaşlarına mektup yazmak gibi faaliyetler de erken okuma ve yazma yetilerinin gelişmesine yardımcı olur.Ayrıca anaokulundaki faaliyetlerin dikkat ve konsantrasyon gerektirmesi çocuğun beyninin bu fonksiyonlarının gelişimine katkıda bulunur.Dikkat eksikliği sorunu ve öğrenme güçlüğü olan çocukların erken farkedilmesi ve okula başlamadan gerekli önlemlerin alınmasını sağlar.Tüm bunlar da okula hazır olması ve okul başarısı açısından önem taşır.


Okul öncesi eğitimine başlamak için en uygun yaş nedir?

Okul öncesi eğitim için hazır olma yaşı her çocuk için aynı değildir. Genel olarak ana okuluna başlama yaşının 2-4 yaş arası olduğunu söyleyebiliriz.Gelişimsel olarak bazı çocuklar 2 yaşında, bazı çocuklar da 3-4 yaşında ana okuluna başlamak için hazır olabilmektedir.Annenin çalışması nedeniyle daha önceden anneden ayrı kalmaya alışık olan, ihtiyaçlarını konuşarak veya başka biçimlerde ifade edebilen, basit komutları izleyebilen, yürüme ve koşma gibi kaba motor fonksiyonları gelişmiş olan çocuklar hangi yaşta olurlarsa olsunlar, anaokuluna
başlayabilirler.Konuşma, yeme, hırçınlık, saldırganlık, büyüklerden ayrılamama, aşırı hareketlilik gibi sorunları olan çocukların anaokuluna gitmeleri de özellikle tavsiye edilebilmektedir.

Çocuğu anaokuluna psikolojik olarak nasıl hazırlamak gerekir ? Onu nasıl motive edebiliriz ?

Çocukların yeni ortamlara uyum yeteneği çok yüksektir. Ancak onun bu uyum yeteneğinin anne-babalar tarafınızdan engellenmemesi gerekir. Aileler çocuklarını kreşe başlatma kararı verdiğinde, çocuktan önce anne-baba olarak kendilerinin buna gerçekten hazırlanması ve kararlarından emin olması gereklidir. Anne-babalar çocuğun kreşe başlatma kararı konusunda ne kadar rahat olursa, çocuklar da, kendileri de o kadar az sorun yaşarlar. Anaokuluna başlamadan önce çocukla okul hakkında bol bol konuşmak, anaokullarında sıklıkla yapılan faaliyetleri çocuğa yavaş yavaş tanıtmak önemlidir. Örneğin evde makasla kağıt kesmeye ve boya kalemlerine alışkın bir çocuk, anaokulunda da aynı kağıt ve boyaları görünce rahatlar. Anne-babaların çocuğunuzun önemli bir adım atmakta olduğunu kabul etmeleri ve onu desteklemeleri önemli olmakla birlikte, farkında olarak veya olmayarak, bu değişiklik konusunun üzerinde çok fazla durmaları, yaşayacağı değişikliği çok fazla vurgulamaları da çocuğun kaygısını artırabilir.

Küçük çocukların anne-babaların verdiği sözel olmayan sinyalleri okumakta usta oldukları unutulmamalıdır. Bu nedenle eğer anne-baba onu kreşe başlattığı için suçluluk duyuyor ya da nasıl onu kreşe bırakıp çıkacağı konusunda endişe hissediyorsa, büyük olasılıkla çocukta bunu hissedecektir. Çocuğun kreşe rahat bir şekilde uyum sağlaması ve burada mutlu olması için öncelikle anne-babanın bu konuda kararlı, rahat ve emin davranması çok önemlidir.

Çocuğu kreşe gönderme kararı konusunda anne-baba ne kadar sakin ve emin davranırsa, çocuk da kendini o kadar güvende hissedecektir. Anne-babanın en ufak bir güvensizlik ya da tereddüdü ise çocuğun güvensizlik hissini ve kaygısını şiddetlendirecektir.

Çocuğu anaokuluna gönderirken karşılaşabileceğimiz zorluklar ve dikkat etmemiz gereken noktalar nelerdir?

Anne-babasından hiç ayrı kalmamış çocukların anaokuluna başlamadan önce kısa süreli ayrılıklara hazırlanması faydalı olur.Hiç ayrılık yaşamamış çocuğun aniden farklı bir ortamda yalnız kalması endişe ve kaygıyı fazla hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle çocuğun kısa süreli ayrılıklara alışması için önceden hafta sonu bir yakınına bırakılması, gün içinde belli saatlerde evde ya da başka bir ortamda anneden ayrı biriyle kalması tavsiye edilir.Çok çekingen ve kendine güveni düşük çocuklar ve sınır ve kural tanımayan çocukların anaokuluna başlamasında değişik sorunlar yaşanır. Çekingen çocuklarda öğretmen yardımı olmadığında çekingenlik ve güvensizliğin artması gözlenebilir. Bu gibi durumlarda öğretmenle işbirliği yapılarak, çocuğun kendini ifade etmesinin sağlanması önemlidir.Sınır ve kural tanımayan çocukların da diğer çocuklara ve okul eşyalarına zarar vermesi sorunu yaşanabilir. Yine aynı şekilde öğretmenlerle işbirliği yapılarak, sınır ve kuralların bu çocuklara öğretilmesi sağlanabilir.

Çocuk anaokulundan korkuyorsa, neler yapmak gerekir?

Her yeni ortama girmenin çocuklarda ve yetişkinlerde belli düzeyde bir kaygı oluşturması doğaldır. Yukarıda belirttiğim şekilde çocuk önceden hazırlanarak bu kaygısını yenmesinde yardımcı olunabilir.Ancak anne-babanın farkında olarak veya olmayarak, bu değişiklik ve kaygının üzerinde çok fazla durması, kendilerinin de kaygılı olması çocuğun kaygısını artırabilir.Küçük çocuklar sözel olarak ifade etmeseler de, davranış ve mimiklerinden anne-babalarının neler hissettiğini çok iyi anlarlar. Eğer anne-baba çocuğu kreşe başlattığı için suçluluk ya da kaygı duyuyorsa, büyük olasılıkla çocuk da bunu hissedecektir.Çocuğun kreşe rahat bir şekilde uyum sağlaması ve burada mutlu olması için öncelikle anne-babanın bu konuda kararlı, rahat ve emin davranması çok önemlidir. Çocuğu kreşe gönderme kararı konusunda anne-baba ne kadar sakin ve emin davranırsa, çocuk da kendini o kadar güvende hissedecektir.

Eğer çocuk annesinden ayrılmak ve anaokuluna gitmek istemezse, neler yapmak gerekir?


Her çocuk seçme şansı verilirse, doğal olarak annesi ile kalmak ister. Ancak çocuk kendisi için doğru olanı değerlendirme kapasitesine sahip değildir.Bu nedenle anaokuluna başlama gibi çok önemli bir kararının çocuğun anlık isteklerine bakılmaksızın anne-baba tarafından verilmesi gerekir.Çocuğun istemediği taktirde okuldan alınacağını bilmesi veya bunu sezmesi, okula uyumunu ve düzenli devam etmesinin sağlanmasını zorlaştırır, hatta bazı hallerde imkansız hale sokar.Bu nedenle, anaokulu ile ilgili önemli bir sorun ya da hastalık durumu olmadığı sürece okuldan ayrılmasının söz konusu olmadığı çocuğa anlatılmalıdır.

Anne-babasından hiç ayrı kalmamış çocukların anaokuluna başlamadan önce kısa süreli ayrılıklara hazırlanması faydalı olur. Hiç ayrılık yaşamamış çocuk, aniden farklı bir ortamda yalnız kalması endişe ve kaygıyı fazla hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle çocuğun kısa süreli ayrılıklara alışması için hafta sonu bir yakınına bırakılması, gün içinde belli saatlerde evde ya da başka bir ortamda anneden ayrı biriyle kalması tavsiye edilir.

İlk birkaç gün çocuğun yeni ortama güven duyması ve aşinalık kazanması için öğretmenlerin önerileri doğrultusunda anne-baba anaokulunda belli bir süre kalabilir. Ancak bunun birkaç günü geçmemesi ve anaokuluna bırakırken anne-babanın vedalaşma süresini kısa tutması ve duygusal sahnelerden kaçınması önerilir.

Okul öncesi eğitimde çocuklar ne tip becerileri kazanır?


Çocuklar okul öncesi eğitim ile sosyal, duygusal fiziksel ve zihinsel birçok beceri kazanır ve geliştirirler.Sosyal olarak paylaşmayı, sıra beklemeyi, kurallara uymayı, karşılıklı konuşmayı, oyun kurmayı, yaşıtları ile çıkan çatışmaları çözmeyi, kendini korumayı ve diğer çocukların haklarına saygı göstermeyi öğrenir.Yemek, uyku, tuvalet gibi özbakım becerilerini kazanmak, anne-babadan ayrı kalmak duygusal gelişimine katkıda bulunarak kendine güvenini artırır.Anaokullarındaki kesme, yapıştırma, boyama, kalem kullanma gibi faaliyetlerin düzenli olarak yapılması ise çocukların ince motor becerilerini geliştirir. Ayrıca koşma, zıplama, fırlatma, tırmanma gibi faaliyetlerle de kaba motor fonksiyonlarını kullanır ve geliştirir.Anaokulundaki nesneleri eşleştirme, sınıflandırma, ölçme, gözlem yapma ve fikirler üretme gibi çeşitli faaliyetler çocuğun matematik ve bilim becerilerinin gelişmesini sağlar.Canlandırma, taklit ve hayali oyunlar sayesinde hayal gücü gelişir. Arkadaşları ve öğretmenleri ile konuşmak dil becerilerini geliştirir.Kitapları incelemek, boyama ve çizimler yapmak, arkadaşlarına mektup yazmak gibi faaliyetler de dikkat ve konsantrasyonun artmasına ve erken okuma ve yazma yetilerinin gelişmesine yardımcı olur.Anaokulu çocuğun yaratıcı yönlerini ve ilgi alanlarını ortaya çıkarmak açısından da önem taşır.

LaDyGaGa - avatarı
LaDyGaGa
Ziyaretçi
8 Şubat 2012       Mesaj #6
LaDyGaGa - avatarı
Ziyaretçi
Çocuğunuzun zeka gelişimi için kitap okuyun



cocuklarakitap
Çocuğunuzun zeka gelişimi için kitap okuyun...Hiçbir çocuk doğrudan doğuştan zeki değildir.Çocuğun doğuştan zeki olmasını beklemek yerine, çocuğun zekâsını eğitimle yükseltmek üst seviyelere çıkarmak anne-babanın elinde. Ancak çocuğun doğuştan zeki olmasını beklemek yerine, onun zekâsını değiştirmek, geliştirmek, iyi yönde kanalize etmek anne-babanın elinde. Birtakım yöntemlerle zekâ seviyesinin artırılabileceğini söyleyen Üstün Zekâlılar Eğitim Danışmanı Gürkan Yaşar, zekânın geliştirilmesi ile ilgili merak edilen sorulara cevaplar verdi.
Araştırmalara göre zekâyı etkileyen en büyük etmen kalıtım. Zekâ, anne-babadan çocuğa geçmekte ancak annenin genleri daha baskın. Diğer bir etmen ise eğitim. Gürkan Yaşar'a göre vücut kasları nasıl çalıştırılarak geliştirilebiliyorsa beyin kasları da ancak çalıştırılarak geliştirilebilir. Yaşar, 100 IQ ile dünyaya gelmiş bir çocuğun iyi bir eğitim ile 120 IQ'ya kadar çıkarılabileceğini belirtiyor. Beyinde milyarlarca nöron olduğunu dile getiren Yaşar, "Küçük yaşlarda bu nöronların sayısı ve kalitesi fazla iken yaş ilerledikçe sayı ve kalite düşer. Bu sebeple küçük yaşlarda zekânın geliştirilme katsayısı daha yüksek. Ancak çocukluk dönemindeki gibi olmasa da yetişkinlik çağında da zekâ geliştirilebilir." dedi.
Berkeley Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada normal zekâ seviyesine sahip bir çocuğun zekâsının geliştirilebileceğinin ispatlandığını söyleyen Yaşar'a göre yetişkinler de birtakım yöntemlerle zekâ seviyelerini yükseltebilir. İşte bazı öneriler: İlk ve öncelikli olarak etraftaki olayları dikkatli bir şekilde inceleyin. Yeni fikirlere açık olun. Bol bol okuma yapın. Daha önce okunmayan bir kitap, ufku açar. Ters elle yazı yazmaya çalışın. Bu, beyni harekete geçirir. Mümkün olduğu kadar yazı yazın, not tutun. Video oyunları oynayın. Farklı şeyler görmek, farklı düşünmeye katkı sağlar. Kriptolojiye girin. Şifreli bir şekilde yazı yazıldığını düşünün. Bunun ne olduğunu bulmaya çalışın. Bulmaca çözün. Haftada bir zekâ testi çözün ve sonuçlarına bakın.
Beraber kitap okuyun: Çocuğa bol bol hikâye ve masal okuyup resimler hakkında yorum yapmasını isteyin. Çocuklar sabah kalktığında hikâye ve masallarda olayların, durumların değişeceğini zanneder, aynı masalı birçok defa okutur.
Kitap okurken içerik çalışması yapın: Çocuk eğer okuma bilmiyorsa resimleri göstererek ona hikâyeyi anlatın. Okumayı biliyorsa kendisi okusun. Hikâyeyi anlatırken geçmiş ve gelecek zamanı kullanın. Hikâyenin bazı yerlerinde duraksayarak hikâyenin nasıl ilerleyeceğini, az sonra neler olacağını, karakterlerin nasıl davranacağını sorun ve ondan geri bildirimler alın. Hikâyenin sonunda hikâyeden çıkartılacak dersler konusunda beyin fırtınası yapın.
Yazma ve çizmeyi teşvik edin: Ona, kendisini çok ünlü bir ressam veya yazar gibi düşünmesini söyleyin. Çizdiği resimlerden övgüyle bahsedin ve odasına asın. Dünyanın gidişatı konusunda sohbetler edin. Ona dünyayla ilgili çeşitli sorular yönelterek sorulara cevap bulmasını sağlayın. Gelecek 50 yılda dünya nasıl bir yer olacak? Dünyanın enerji ve su sorunu gelecek yıllarda nasıl çözülecek? Küresel ısınma sorunu gibi...
Doğru seçilmiş gıda, öğrenme kabiliyetini artırıyor
Patates: Kan şekerini dengeli yükseltiyor ve zekâ daha verimli çalışıyor.
Lahana: Tiroit bezlerinin aktivitesini yavaşlattığı için daha stressiz öğrenmeyi sağlıyor.
Fasulye: Lif ve protein, özellikle çocuklarda zekâyı açıyor.
Yağsız kırmızı et: Sağlıklı alyuvarlar için vazgeçilmez. Beyin gelişimi için büyük yarar sağlıyor.
Somon: Omega-3 yağları hem beyni koruyor hem hafızayı güçlendiriyor.
Yoğurt: İçinde bulunan tirozin isimli madde hafızayı güçlendirip beyni uyarıyor.
Bitter çikolata: Magnezyum ve antioksidan içeriğiyle beyne oksijen taşıyarak daha aktif çalışmasını sağlıyor.
Çilek: İçeriğindeki fisetin maddesi hafıza kaybının etkilerini azaltıp bunamayı geciktiriyor.
Domates-havuç-kırmızıbiber: İçeriğindeki antioksidan, beynin daha uzun süre sağlıklı kalmasını sağlıyor.

Benzer Konular

12 Haziran 2016 / A.Arda Moda
1 Ekim 2012 / Misafir Cevaplanmış
12 Kasım 2012 / Misafir Cevaplanmış
5 Aralık 2013 / Misafir Cevaplanmış
11 Temmuz 2014 / Misafir Soru-Cevap