Arama

Sürüş Teknikleri

Güncelleme: 6 Temmuz 2016 Gösterim: 50.224 Cevap: 4
P.u.S.u - avatarı
P.u.S.u
Ziyaretçi
8 Nisan 2007       Mesaj #1
P.u.S.u - avatarı
Ziyaretçi
Sol Ayak Freni
Sol ayak freni, önden çekişli otomobillerin etkin ve süratli biçimde kullanılabilmesi açısından en önemli sürüş tekniklerinden birisidir. Sıklıkla yarış sürücüleri tarafından kullanılmaktadır. Sağ ayak alışıldığı şekilde gaz pedalına basılı durumdayken sol ayağın da fren pedalına basmasıyla uygulanmaktadır. Bu teknik aşağıda sıralanan durumlarda kullanılmaktadır.
Aracın istenilenden az dönmeye (understeering) başladığı durumlarda (basit olarak önden çekişli bir araca viraj içerisinde gaz verilmesi durumunda veya çok hızlı olarak viraja girildiğinde) dönüş yarı çapını küçültmek.
Aracın çok fazla zıplamaya meyilli olduğu engebeli yüzeylerde zıplamayı sınırlandırmak
Turbo otomobillerde yavaşlamak için gazdan ayağı kaldırmaya gerek bırakmaması sonucu turbo basıncının düşmemesi ve aracın daha çabuk süratlenmesini sağlamak..
Sponsorlu Bağlantılar

DİKKAT !

Şu unutulmamalıdır ki bir yarışçı özel etap içerisinde sadece ve sadece daha hızlı gitmeyi düşünür. Şehir trafiğinde ise sürücünün kendisinin ve çevre araçlardaki sürücülerin güvenlikleri en önemli unsurdur. Dolayısıyla burada anlatılanları şehir içi trafiğinde denemek yüzde 90 bir kaza ile sonuçlanacaktır. Trafik kazalarının şakası olmadığı açıktır.
Ayrıca fren lambalarının sürekli yanması arkadan gelen sürücüyü şaşırtabilir ve bir kazaya sebep olabilir veya lambanın önündeki pleksiglas stop camı da eriyebilir. (Bu çok önemli değil..:-))
Bunlara ek olarak fren balataları ve diskleri çok daha hızlı biçimde aşınacak, fren sistemi aşırı ısınacak, fren hidroliği kaynayarak frenlerin “şişmesine” sebep olacaktır. Yanı kısaca aracın servis ihtiyacı ve maliyeti büyüyecektir.
Ralli parkurlarında edindiğim şahsi tecrübelerime dayanarak söyleyebileceğim son şey eğer sol ayak fren esnasında sağ ve sol ayaklarınızın işlevlerini karıştırırsanız sonucun epeyce acıklı olabileceğidir. Bu nedenle iyice ustalaşmadan kullanılmaması yerinde olacaktır.

İLK UYGULAMA

Evet bu kadar yeter.. Hala vaz geçmediyseniz öncelikle debriyaja basmaktan hissizleşmiş sol ayağınızı biraz çalıştırmak gerekli.. Bunun için boş bir asfalt yol bulun ve yaklaşık 30-40 km/h hızla giderken sol ayağınızı YAVAŞÇA fren pedalının üzerine koyarak aracınızı yavaşlatmayı deneyin.. İlk denemede çok kolay olmadığını göreceksiniz.. Eğer bir otomatik vitesli araba bulabilirseniz bu iş daha kolay olabilir.
Direksiyonu kırdıktan sonra sertçe el freni çekildiğinde ne olacağı iyi kötü bilinmektedir. (bilinmiyorsa yine boş tercihen toprak bir araziye ve 30-40 km/h sürat!!!:-))
Burada yapılan, ön tekerlekler halen dönüyorken arka tekerleklerin kilitlenmesi ve bu şekilde yol tutuşlarının azaltılarak, direksiyonun ani kırılması sonucunda ortaya çıkan merkezkaç kuvvetinin etkisiyle arabanın arka tarafının savrulmasıdır. Bunun dışarıdan görünüşü ise oldukça küçük yarı çaplı bir dönüş hareketidir. Bu teknik sıklıkla yarışlarda çok keskin U virajların dönülmesinde kullanılmaktadır.
Sol ayak fren de sanki el freni çekilmişçesine aracın arkasının savrulmasını sağlayacaktır. Ancak çok daha hassas bir kontrol yapmak mümkündür. Öncelikle ön tekerleklerde motor gücü bulunduğundan ve gaza basılmaya devam edildiğinden ön tekerlekler dönmeye ve yol tutmaya devam edeceklerdir. Arka tekerlekler ise fren pedalına basıldığı oranda tutulacaklar hatta kilitleneceklerdir. Böylece aracın dönüş yarı çapı küçültülebilecektir. Viraj içinde gaz ve fren pedallarıyla oynayarak istenilen çizgide kalmak mümkündür. Frenden ayak kaldırıldığında dönüş yarı çapı büyüyecek, fren pedalına basınç uygulandıkça da küçülecektir.

PRATİK ÇALIŞMA

Eh kolay görünüyor değil mi? Artık mevsime göre toprak veya buz zeminli ve etrafta çarpacak bir şeyler bulunmayan bir alana gitme zamanı geldi.. Bir kaç koni veya plastik kutu ile kendinize virajlar hazırlayıp önce bu parkuru sol ayak fren yapmadan normal olarak geçin. Ancak bu esnada yavaşlamak amacıyla fren kullanmak istediğinizde sol ayağınızı kullanın. Sol ayağınızla istediğiniz hassasiyette fren yapamadığınız sürece sol ayak frenini başaramazsınız. Bu, başlangıç aşamasında yıllarca sağ elini kullanmış birinin sol eliyle yazmaya çalışması gibi uğraştırıcı bir işlemdir.
Şimdi değişik bir şeyler yapma zamanı.. Viraja girdikten sonra motor gücünü kesmeksizin (gaz pedalı basılı halde) sol ayağınızla fren uygulayın. Eğer doğru yaptıysanız arabanın arkasının viraj dışına doğru kaydığını hissedersiniz. Dönüş tamamlandığında (arabanızın burnu girmek istediğiniz yönü gösterdiğinde) direksiyonu toplayıp, freni bırakmalı ve gaza basarak yola devam etmelisiniz.
Eğer doğru yaptıysanız arabanızın arkasının ön tekerleklerinin etrafında (pivot noktası) nasıl döndüğüne şaşıracaksınız. O yüzünüzdeki şaşkın gülümsemeyi silip tekrar ve tekrar deneyerek aracınız üzerinde tam hakimiyet kuracak yani arkasını tam istediğiniz noktada istediğiniz kadar kaydırabilecek şekilde becerinizi arttırabilirsiniz.
İlk denemelerinizde muhtemelen elde edebileceğiniz tek sonuç sadece arabanın viraj içinde yavaşlamasıdır. Daha az fren kullanarak tekrar deneyin, ne kadar az bir basınç gerektiğine şaşıracaksınız. Ayrıca önce direksiyonu kırıp aracı viraja soktuktan sonra fren uygulamayı unutmayın. Buradan 200 km/h ile gelip viraja girdikten sonra fren uygulanması gerektiği anlaşılmamalıdır. Böyle yapılırsa sonuç en azından unutulmaz bir spin ve muhtemelen ciddi bir kaza olacaktır. Söylenmek istenen; hızı makul bir seviyeye düşürmek için uygulanan frenaj (sol veya sağ ayakla) bittikten sonra araba viraja sokulup sonra kontrol amacıyla sol ayak fren uygulanmalıdır.
İlerleyen zamanda sadece dönüşler yerine ardarda iki virajdan oluşturacağınız S ler ile çalışmaya devam etmelisiniz.
Sol ayak freni uygulamayı öğrendiğinizde aracınızı asla düşünemediğiniz kadar güvenli ve hızlı biçimde kontrol edebileceğinizi fark edeceksiniz. Ancak başarısız denemelerin cesaretinizi kırmasına izin vermeyin. Çalışmaya devam edin ve aniden kolaylaşıverdiğini göreceksiniz.

Sürüş Pozisyonu
Kontak anahtarini bile çevirmeden önce ilk hazirlamaniz gereken seylerden biri dogru koltuk pozisyonudur.Buna çogunlukla fazla dikkat edilmez, veya yanlis örnek alinir ve daha zayif araba kontrolü ve adele kasilmalarina sebep olur.
Eger çesitli yaris otomobillerine bakarsaniz degisik sekillerde oturus pozisyonlari oldugunu fark edersiniz.Açik tekerlekli CART ve Formula arabalarinda genelde sürücü yatar pozisyonda olup kollari gergindir (aslinda degildir).Tam kaporta kaplamasi olan NASCAR türü yaris arabalarinda ise söför daha dik ve neredeyse direksiyona yapismis durumdadir. Bu pozisyonlarin hiç biri binek otomobillerinde kullanilmasi gereken dogru oturus biçimi degildir. Açik tekerlekli yaris otomobillerinin gövdesi derin ve kokpit çok dardir.Bu durum sürücünün oturus pozisyonunu belirler.Sürücünün bacaklari dizde hafif bir açiyla neredeyse uzanmis pozisyondadir ve ayaklar neredeyse kalçalarin altindadir.Bu araçlarin pedallari neredeyse birbirine deyecek kadar yakindir.Pedallar bileginizi germe hareketinden birazcik fazla güç gerektirir.Sürücünün kollarini oynatabilmesi için çok az yer vardir fakat direksiyonu çevirmek için çok az bir döndürme yeterlidir.
Açik tekerlekli otomobillerde fonksiyon (sürücünün oturus pozisyonu ve kontrol operasyonu) aracin formuna (derin ve ince kokpit) göredir.
Dogru koltuk ayari için üç dikkat edilmesi gereken madde vardir.Bunlarin her biri asagida maddeler halinde genis olarak açiklanmistir.Binek otomobillerde pedal veya direksiyon sekli sizin yapiniza göre dogru yapida veya uzunlukta olmayabilir.Fakat biraz fedakarlik edilip dengeli bir dogru oturus pozisyonu bulunabilir.Üzerinde para harcadiginiz yaris otomobillerinde veya cadde otomobillerinde pedal kollari veya degisik çaplarda ve derinliklerde direksiyon modifiyeleri ile mükemmel oturus pozisyonu saglanabilir.

Madde 1

İlk madde koltuga oturmak, koltuga oturuldugunda ürücünün arkasi koltugun arkasina dik durumda olmali sürücünün kalçasida koltugun arkasinda ve altinda olan kesimlerin ortasina sikismis olmalidir.Bacaklarin içi koltugun zeminiyle temasta olmalidir.Bu pozisyonun amaci sürücünün vücudu ve koltuk arasindaki temasi en yüksek düzeye çikarmaktir.Bunun güvenlik açisindan yararlari yaninda da sürücüye en zahmetsiz kullanimi saglar.

Madde 2

İkinci madde kol pozisyonu.Yukarda tarif edildigi sekilde oturuldugunda sürücünün kollari tamamen uzanmis durumda bilekler direksiyonun üzerine konulabilecek uzaklikta olmalidir. Bu dönüslerde uzanmis kollarin hafifçe dirsekten bükülmesini saglar.Bu pozisyonun amaci dönüslerde kollarin çok bükülmemesini saglamaktir (omuzlar direksiyon tamamen çevrilip kollar çapraz pozisyonda iken bile kalkmayacak sekilde olmalidir).Çok uzatilan ve gerilen kollar çabuk yorulmaya sebep olup sürücünün direksiyondaki titresimleri hissetmesini de önler.

Madde 3

Üçüncü madde ise bacak pozisyonu.Bacaklar herhangi bir pedal komple ayak parmaklarinin altindaki eklemli kisim basildiginda (ucuyla degil), dizlerden bükülmüs olmalidir.Bu kollarda da oldugu gibi gerilmeyi engellemek içindir. Bununla birlikte bir sürü oto meraklisi binek otomobili kullanmaktadir, bunun için dizlerin konsol altina ya da direksiyonun altina yapisik olmamasina dikkat etmek gerekir.Hatta birkaç santim bosluk olmasi kaza aninda yaralanmayi önlemek açisindan çok yararlidir.Sag bacak için daha fazla diz mesafesi ayirmakta yarar vardir.Böylece topugunuzun frende ve ayaginizin ucununun gaz pedalinda olmasini saglayip topuk-ayak ucu seklinde vites düsürebilirsiniz.

El Freni ile Viraj Dönmek
90o ve üzerindeki sert ve uzun virajların dönülmesinde veya aracın gidiş yönünün ani olarak değiştirilmesi gereken durumlarda (el freninin arka tekerlekleri tuttuğu araçlarda) el freni kolu çekilerek arka tekerleklerin kilitlenmesi sonucunda aracın arkasının kayması sonucu dönüş yarı çapını küçültmek mümkündür.
Yarış arabalarında özellikle lastiklerin yeri çok sağlam tuttuğu asfalt zeminde dahi sürücünün arka tekerlekleri kolayca kilitleyebilmesi için hidrolik el freni pompaları kullanılmaktadır. Standart arabaların çoğunda bulunan mekanik (telli) el freni donanımları ise toprak ve mıcır zeminde yeterli işlev görmesine rağmen asfalt zeminde ciddi kuvvetlere gereksinim duymaktadır.
Araç viraj girişine gelindiğinde frenaj tamamlanmış olmalı ve araç istenilen hızda ve viteste bulunmalıdır. (Büyük çoğunlukla bir veya iki vites küçültülmelidir.) Daha sonra sert bir direksiyon hareketiyle aracın burnu viraja sokulmalı ve hemen el freni kuvvetle çekilerek meydana gelen merkezkaç kuvvetinin aracın arka kısmını savurması sağlanmalıdır. Bu işin en kolay kısmını teşkil etmektedir. Eğer zemin toprak, çamur veya mıcır ise düşük hızlarda bile aracınız hızla virajın içine doğru yönelecektir (oversteering) bundan sonra el freni bırakılıp direksiyon ve gaz pedalının aynı anda kullanılmasıyla aracın burnunu virajın gidiş istikametinde tutmak gerekmektedir. Bunun için çoğu zaman direksiyonu toplamak ve hatta dönüşün sonuna doğru virajın aksi istikametine doğru çevirmek gerekebilir. Bu işlemler son derece kararlı ve şaşmaz bir biçimde gerçekleştirilmelidir. Aksi halde atılan bir spin çok daha ciddi zaman kayıplarına neden olacaktır. Bu nedenle denemelere de çok düşük hızlarla başlanmasında sayısız yarar vardır.
El freni çekildiği esnada kolu tepesinde bulunan ve el freninin boşaltılmasını sağlayan düğme sürekli olarak basılı tutularak el freninin kilitlenmesinin önüne geçilmelidir. Yarış arabalarında çoğunlukla bu düğme sökülmüştür.

DİKKAT!

Bu yöntem bilerek aracın dengesini bozmak ve arka kısmını savurmak esasına dayanır. Yeterli ustalığa ulaşılmadan yapılacak böyle bir hareket, etraftaki çarpılabilecek her şeye çarpma riski taşımaktadır. Bazı insanların arabalarını ailelerinin bir ferdi olarak gördüklerini ve haklı olarak “pardon!” cevabını yeterli bulmayacaklarını unutmayın. Bu tür denemeler için trafiğe kapalı ve ağaçsız!! boş alanlar seçilmesi sonradan pişman olmanın önüne geçebilir. Ancak takla ve yangın gibi tehlikeler daima vardır. Bu nedenle tek başınıza ıssız bir yerde bu tür denemeler yapmak da riskli bir davranıştır.

PRATİK ÇALIŞMA

İlk denemeler için toprak alan üzerine koyacağınız bir plastik kukuleta veya bidonun etrafından U dönüşü yapmak önerilebilir. Burada el freninin çekili tutulduğu süre ve direksiyon/gaz kombinasyonu çalışılmalıdır. Başlangıç için 30-40 km/h lik bir sürat fazlasıyla yeterli olacaktır. Yukarıda söylenenler önden çekişli bir araç için geçerlidir. Ancak arkadan iter araçlarda da büyük benzerlik vardır.
Not: Bu bilgiler sizi daha kanlı bir trafik canavarı haline getirmek amacıyla verilmemiştir. Yeteneklerinizi gösterebileceğiniz yerlerin yarış pistleri olduğunu unutmayınız.

Görüş Alanı
Araba kullanmayı öğrenirken büyük ihtimal ilk öğrendiğiniz şey nereye gideceğinize bakmaktır.Size öğütlenenler genelde “Karşıdan gelen trafiğe bakma seyir ettiğin şeritteki arabaları izle”,”Ortada yolu bölen şeritlere değil arasındaki yola bak”,”Etraftaki duvarlarları değil önündeki şeridi izle” dir.
Hepsi güvenli ve pratik öğütlerdir ve aynısı yarışlar için de geçerlidir.Eğer bir spor yaptıysanız veya seyrettiyseniz hangi spor olursa olsun oyuncunun yaptığı ise değil devamlı ileriye baktığını görürsünüz.Basketbol futbol oyuncu topu veya sopayı nasıl tuttuğuna bakmaz. Bunun yerine oyun alanıda gideceği yere yada pas atıcağı yere bakar. Oyuncunun görüş alanı önündeki birkaç metre değil önünde ve arkasındaki alandır.Oyuncunun görüş alanı ne kadar fazla ve kontrolündeyse rakiplerden kurtulma, gideceği yolu planlama ve diğerlerinin hareketlerini önceden tahmini o kadar başarılıdır.
Oyuncunun kontrolündeki uzaklık ve alanın büyüklüğü o oyuncunun görüş alanıdır.Bu iki onemli becerinin birleşimini gerektirir.İlk önce oyuncu etrafındakilerden ziyade önündeki alana bakmalıdır.Nerde olduğuna değil nereye gitmek istediğine bakmalıdır.İkincisi ise insan gözünün odaklanabildiği alan ufak ta olsa (göz görebildiği alanın sadece küçük bir bölümüne odaklanabılır) oyuncu odaklanmadiği yerlerdeki aktiviteleri de ayırt etmelidir. Bu beceriler sürücülükte de çok kritiktir.Arabalarla dolu olan bir parkurda derece için ortada olmalıdır ama aynı zamanda boş parkurda gidebildiği en yüksek hızda giden bir arabayı yönetmek için de aynı becerileri gerektirir.
Yeterince tecrübesi olmayan sürücülerin öndeki arabaya “tünel görüşü” ile odaklanması (tünel görüşü:Bir yere dikkatlice odaklanıp başka hiç birşey görmemek) gibi bir eğilimleri vardır.Bu doğal bir reaksiyondur.Sürücünün düşünmesi gereken bilgilerin çokluğu sürücüyü boğabilir ve aracın önünde ne olduğuna konsantre olmak çok basittir.İleriye bakmak daha fazla bilgi almak demektir.İlk başta çok zor olabilir.Ama sürücü vites değiştirme, frenleme ve çekiş örnekleme becerilerini arttırdığı ve bunları otomatikman düşünmeden yapmaya başladığı noktada görüş alanını geliştirmek için gerekli zamanı bulur.Günlük yaşamımızdan bir örnek vermek gerekirse bu becerilerle ilgili;Kaldırımda yürüdüğünüzü ve herkezden hızlı yürümeye calıştığınızı düşünün. Bunu nasıl yaptığınızı düşünün. Bunu bilinçli yapsanız da yapmasanız da beyniniz önünüzdekilerin hareketlerini önceden tahim etmeye calışır.Hızınızın ritim ve zamanlamasıyla birlikte diğer insanların hızı ve pozisyonunu beyniniz alır ve arada olacak ve sizin geçmenizi sağlayacak boşlukların nerede ve ne zaman olacagını hesaplar. Bu hesaplamaların zamanında ve kullanışlı olması için bulunduğunuz yerden daha ileriye bakmak gerekir.Ne kadar hızlı gitmek isterseniz o kadar uzağa bakmanız gerekir. Eğer yere veya önünüzdeki birkaç metreye bakarsanız insanlara çarpmaya başlarsınız. Etrafınızaki binaları çevreyi farkında olup ileriye bakarak ve etrafınızdaki değişen kosulları tahminle insanlarin arasından akıcı bir şekilde geçebilirsiniz. Vücudunuz otomatikman hızını ve pozisyonunuzu değiştirip insanlardan sakınmanızı sağlar.
Aynı teknik parkurda araç kullanmak için de geçerlidir. Sürücü nerde olduğuna odaklanamaz. Parkurda nerede olmak istediğine odaklanmalidir. En sorunsuz ve hızlı şekilde virajı veya virajlar topluluğunu alabilmek için beyniniz parkurun yeterince ilerisindeki durumun bilgisini almalı buna göre en sorunsuz çizgiyi hesaplamalı ve ne şekilde pedal ve direksyona kumanda edeceğini tahmin etmelidir.
Virajda araba kullanmak dört aşamadan oluşur ve sürücünün bu aşamalardan en az iki olmasa da birini yapmasını gerektirir.İlk aşama virajdan önceki fren noktasidir. İkincisi içeri dönüş noktası, üçüncüsü viraj alış noktası, dördüncüsü ise çıkıştır. Eğer sürücü virajı alırken sadece arabanın bulunduğu aşamaya odaklanırsa en sorunsuz ve en hızlı şekilde alamayacaktır virajı. Tek ve akıcı bir çizgi yerine her aşama süpriz gibi gözüküp düzensiz ve dört değişik çizgide alınır viraj.
Virajlarda arttırılmış görüş alanını kullanmayı tarif etmek için uzun düz yoldan sonraki tipik bir virajı ele alacağız. Viraja yaklaştıkça odaklanma noktanız fren yapma noktası olacaktır. Fren noktasına ulaşmadan birkaç araba boyu önce gözleriniz içeri dönüş noktası odaklanması gerekir. İleriye bakarken odaklanma dışındaki görüş açınızla fren noktasına geldiğinde frene basmaya başlayacaksınız. Gözleriniz hala dönüş noktasına odaklanmış olarak birkaç araba boyu yaklaşılır dönüş noktasına ve bu sırada viraj alış noktasına odaklanmaya başlanır. Gözleriniz virajı alış noktasına odaklanmışken yine gözünüzün odaklanmamış olan açısı ile içeri dönüşe başlarsınız. Virajı alış noktasına yaklaşırken birkaç araba boyu kalana kadar odaklanmayı sürdürün ve sonra her zamanki gibi bir sonraki aşama olan çıkış noktasına odaklanmaya başlayın. Çıkış noktasına odaklanmışken virajı almanız gerekir. Çıkış noktasına yaklaştıkça önünüzdeki alana bakıyor olmalısınız ve bir daha odaklanma dışındaki görüş açınızı kullanıp çıkış noktasına eriştiğinizde virajdan çıkmalısınız. Viraja göre bazı durumlarda birkaç aşamaya birden konsantre olmanız gerekebilir ve bunların hepsini odaklanmış olmayan görüş açınızla almanız gerekebilir. Odaklanırken aynı anda odaklanmış olmayan görüş açınızı kullanmak biraz çalışma gerektirir.
Bir süre bu teknik sizi odaklanmış olmayan görüş açınızdan emin olmadığınız için yavaşlatabilir viraj alışlarınızı. Fakat bu tekniğe bir kere alışıldığı zaman siz de göreceksiniz ki her aşamadaki başarınız artacak ve daha önce alınabilecek en yüksek süratle aldığınızı zannettiğiniz virajları daha hızlı alacaksınız. Bu teknikleri geliştirmek birkaç haftanızı alabilir, ama vazgeçmeyin.
İleriye bakma alışkanlığını geliştirmek için, her zaman ön camın ortasından sonraki yüksekliğe bakmayı ihmal etmeyin. Birkaç egitimci bunu size hatırlatmak ve ileri bakma alışkanlığı kazandırmak için camınıza seloteyp bile koymanızı önerebilir. Boş alanlarda bakış açınızı sabit tutmayı öğrenin ve odaklanmayan görüş açınızla görmeye alışın.

Limited Frenaj
Doğru frenaj yapabilmek ciddi bir beceri işidir. Yavaşlamak istediğinizde fren pedalına basarsınız. Eğer daha çok yavaşlamak istiyorsanız pedala biraz daha kuvvetli basarsınız. Bu yaklaşım şehir içi trafiğinde gezinirken oldukça yeterli olacaktır. Ancak yüksek performanslı bir sürüş esnasında hızınızı istediğiniz oranda ve mümkün olan en kısa sürede düşürmeniz önem kazanır.
Eğer fren pedalına gereğinden az basıyorsanız frenaja daha erken başlamanız gerekecek bu da fren mesafenizi ve sürenizi uzatacaktır. Bunun aksine frene gereğinden fazla bir kuvvetle basmak da tekerleklerinizi kilitleyecek, direksiyon kontrolünüz kaybolacak, fren mesafeniz uzayacak ve lastiklerinizde düz bölgeler şeklinde aşınmalar meydana gelecektir. Bu durumlardan kaçınmak için yapılması gereken şey limit frenlemedir.

LİMİT (EŞİK) FRENLEME
Fren pedalına tekerleklerin tam kilitlenme noktasından bir parça daha az bir basınç uygulanarak yukarıda sözü edilen olumsuz durumların ortaya çıkmasını önlerken fren mesafesi ve süresini en az değerde tutmaktır.
Fren limiti bir çok parametreye bağlı olarak değişim göstermektedir. Bunları iki grupta toplamak mümkündür.

Fren limitini alçaltan (tekerleklerin daha kolay kilitlenebileceği) etkenler:
  • Meyil inme.
  • Sıklıkla tekrarlanan tümsekler ve çukurlar.
  • Gevşek yüzey kaplamaları (tozlu, mıcırlı ve toprak yollar).
  • Su, yağ, çiğ gibi kayganlığı arttırıcı etkiler.
  • Büyük kamber açıları ve yolun gidiş doğrultusuna dik yöndeki eğimi.
  • Aşırı sıcak veya soğuk lastikler
Fren limitini yükselten etkenler:
  • Meyil tırmanma.
  • Temiz ve kuru yol yüzeyleri
  • Uygun sıcaklıktaki lastikler
Yapılması gereken şey; sürüş esnasında yukarıdaki etkenlerin varlığını ve değişimini sürekli olarak izleyip değerlendirerek fren limitine olacak etkilerini göz önüne almaktır. Diğer bir değişle yol durumu değerlendirilmeli ve tekerlekleri kilitlemeksizin en yüksek fren gücü uygulanacak şekilde pedala uygulanan basınca karar verilmelidir.

SIKLIKLA YAPILAN FRENLEME HATALARI

Fren limitinin bilinmemesi dolayısıyla çoğu zaman erken ve hafif frenaj sonucu frenleme süresi ve mesafesinin uzaması nedeniyle zaman kayıpları artmaktadır.
Yukarıdakinin tersine çok geç ve sert fren yapmak da arabayı kontroldan çıkarabileceği gibi kıymetli yarış lastiklerini de duman haline getirecektir. (Bu durum daha çok başlarda olmaktadır. Yarış dergileri okumak yerine yarışmaya başlandıktan bir süre sonra geçer:-)).
Bu tür sert frenajların sonucu çoğu zaman virajın giriş noktası kaçırılabilmekte ve yoldan çıkma tehlikesi ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bir süre sonra lastiklerinizden “LAP LAP LAP” diye bir ses duyarsanız bu, lastiklerinizin bu tür kızaklamalar sonucu üzerlerinde oluşan düz bölgelerin yere çarpma sesi olabilir.
Önemli hatalardan birisi de viraj içerisinde dönüş esnasında fren yapmaktır. Bu düşük süratler için bir sorun teşkil etmez. Ancak yüksek performanslı bir sürüşte şık bir spin ve yol dışına çıkma ile sonuçlanabilir. Frenaj işlemi viraj öncesinde bitmiş, hız ayarlanmış olmalıdır. (Sol ayak freni hariç tabii). Fren pedalına kıracak gibi çok ani biçimde basmak, pompalamak, tekmelemek vs. faydasız hareketlerdir.

LİMİT FRENLEME EGZERSİZ
LERİ
Limit freni trafikte denemek gerçekten çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Küçük bir hata önünüzdekinin arkasından çarpmanıza veya arkanızdakinin size çarpmasına sebep olacaktır. Bu durum gerçekleştiğinde üzülmek veya pişmanlık bir işe yaramayacaktır. En iyisi kendinize boş ve tercihen kaygan bir yol bulmanızdır. Fren pedalına uyguladığınız basınca konsantre olmanız işinizi kolaylaştırabilir.
Kendinize bir işaret seçip bu noktadan sabit bir hızla (40-50 km/h ile başlayın) geçerken frene başlayın ve bunu en kısa durma mesafesini elde edene kadar tekrarlayın.
Daha sonra iki işaret arasında çalışmaya başlayacaksınız. Birinci işareti geçtiğiniz an fren pedalına sabit bir basınç uygulamaya başlayın ve araç durana kadar bu basıncı değiştirmeyin. Tam ikinci işaretin üzerinde durana kadar bu egzersizi tekrarlayın.
Not: Bu bilgiler sizi daha kanlı bir trafik canavarı haline getirmek amacıyla verilmemiştir. Yeteneklerinizi gösterebileceğiniz yerlerin yarış pistleri olduğunu unutmayınız. Bu alıştırmalar esnasında ve sonrasında arkanızdan gelen sürücülerin otomobil yarışçısı olmadıklarını ve sizin kadar iyi frenaj yapamama ihtimallerini unutmayın.

Heel And Toe Tekniği
Eğer yarı otomatik veya otomatik vites kutulu bir otomobiliniz yoksa heel and toe tekniği ile vites küçültmeyi öğrenmeniz faydalı olacaktır. Bu tekniğin amacı;
Vites küçültme esnasında ayak debriyajdan çekildiğinde ani bir motor freninin meydana gelerek arabanın dengesini bozmasının önüne geçmek. Kavrama esnasında ortaya çıkacak darbenin debriyaj, vites kutusu ve akslar üzerinde tahribat yapmasını veya ömürlerini kısaltmasını önlemektir.
Eğer gelecekte daha hızlı gitmeyi düşünüyorsanız bu tekniği kullanmaya ihtiyacınız olabilir.

VİTES KÜÇÜLTME

Bir viraja yaklaşırken öncelikle hızınızı düşürür ve viraj içi kontrol ve viraj çıkışında hızlanma için bir veya bir kaç! vites küçültürsünüz. Bu işlem esnasında muhtemelen ayağınız gazdan çekili olduğundan motor devri rölanti değerine kadar düşecektir. vitesi küçültüp debriyajdan ayağınızı çektiğiniz anda ise her ne kadar gaza tekrar bassanız da yarış tipi debriyajlar sizin yumuşak bir kavrama sağlamanızın önüne geçecektir. (Zaten sizin o anda bu kadar zamanınız olmayacaktır). Sonuç olarak kaygan zeminde arabanın kararlılığı bozulabilir veya kıymetli tahrik aksamınızdan (debriyaj, pirizdirek mili, vites kutusu ve diferansiyel ve akslarınız) bazı parçalar daha küçük parçalara ayrılabilir.
Eğer heel and toe tekniğini kullanmak istediğinizi düşünürsek, yukarıdaki durumda yapılması gerekenler

HEEL AND TOE TEKNİĞİ

Yine aynı viraja yaklaşıyorsunuz. Sağ ayağınız ile frene basarken sol ile debriyaja basıp vitesi küçültün. Bundan sonra sağ ayağınızın topuğuyla veya yanıyla (sağ ayağınızın burnu hala fren üzerinde kalacak şekilde bileğinizi bükerek) gaz pedalına hafifçe dokunup motoru hızlandırın ve debriyajı bırakın. Evet hepsi bu.. Böylece darbesiz ve yumuşak bir şekilde vitesinizi küçülttünüz..
Daha çok pist yarışlarında faydalı olacağına inandığım bu tekniği rallilerde uyguladığımı söyleyemem.. Sanırım bunun nedeni arabamın motorunun kompresyon değerinin etrafına dehşet saçacak kadar büyük olmaması, benim bu işi becerememem veya önden çekişli bir araba kullanıyor olmam nedeniyle özellikle keskin viraj girişlerinde arabanın arkasının hafiflemesi ve bir miktar kayarak daha kolay biçimde virajı dönmemi sağlaması…. …. Bahaneleri olabilir:-))
Bu tekniği kolaylıkla kullanabilmeniz için fren pedalı ile gaz pedalı seviyeleriniz birbirine yakın olmalıdır. En ideal durum kendinizi en rahat hissettiğiniz durumdur. Ayrıca pek çok sportif pedal kiti bu tekniği destekleyecek şekilde özel formlarda üretilmektedir. Ayrıca kullanılan ayakkabılar da çok büyük önem taşımaktadır. Tabanı çok dar ayakkabılar ile boşu boşuna vakit kaybetmeyin. Normal düz tabanlı bir yürüyüş ayakkabısı yeterli olacaktır. Tabii en iyisi pahalı bir sürücü ayakkabısı almak..:-))

PRATİK ÇALIŞMA

Yeniden malum geniş ve boş mekanınızdasınız.. Büyük daireler çizmeye başlayın ve vitesinizi 2 den 1 e düşürün. Bunu önce alıştığınız şekilde daha sonra da dahiyane heel and toe tekniğini kullanarak deneyin. 1-2 saat veya 3-5 yüz tekrardan sonra bu işi otomatik olarak yaptığınıza karar verdiğinizde bu sefer 3 den 2 ye düşmeye peşisıra 3 e çıkmaya ve yeniden 2 ye düşmeye başlayın. En çok bir ayda bu işi kusursuz derecede iyi yapabilirsiniz. Bu tür denemeleri trafiğe kapalı alanlarda yapmanızın herkesin sağlık ve !! mutluluğu !! için yerinde bir davranış olduğunu unutmayın.

SONUÇ OLARAK

Yarış hayatımda edindiğim en önemli tecrübe; kazaların hep beklenmeyen zamanlarda geldiği ve arabadan inildiğinde kestirilenden daha fazla hasar verdiğidir. Güvenlik açısından standart bir araba ile bir yarış otomobili arasındaki tek benzer nokta; her ikisininde dört tekerlekli olmalarıdır.
Not: Bu bilgiler sizi daha kanlı bir trafik canavarı haline getirmek amacıyla verilmemiştir. Yeteneklerinizi gösterebileceğiniz yerlerin yarış pistleri olduğunu unutmayınız. Bu alıştırmalar esnasında ve sonrasında arkanızdan gelen sürücülerin otomobil yarışçısı olmadıklarını ve sizin kadar iyi frenaj yapamama ihtimallerini unutmayın.

Kaynak: Azmi Demirel’in Motorsporlari Sayfasi

Son düzenleyen Jumong; 6 Temmuz 2016 09:47 Sebep: Sayfa düzeni.
webo - avatarı
webo
Ziyaretçi
23 Eylül 2011       Mesaj #2
webo - avatarı
Ziyaretçi
Trafik kurallarına uymak bir zorunluluktur. Ancak, trafiğe çıkan her sürücü, bu kurallara uymayı bir ilke olarak kabul etmelidir. Hepimiz kuralsızlığın kargaşaya yol açtığını biliriz. Ancak, trafikte kuralsızlık, kazaları, en kötüsü de yaralanma ve ölümleri beraberinde getiriyor.

Sponsorlu Bağlantılar
SÜRÜCÜLÜK
Trafik kurallarına uymak bir zorunluluktur. Ancak, trafiğe çıkan her sürücü, bu kurallara uymayı bir ilke olarak kabul etmelidir. Hepimiz kuralsızlığın kargaşaya yol açtığını biliriz. Ancak, trafikte kuralsızlık, kazaları, en kötüsü de yaralanma ve ölümleri beraberinde getiriyor.

"Yalnızca kuralları bilmekle, hata yapmamakla iyi sürücü olunmaz. Eğer karşındakinin yaptığı hatayı giderebiliyorsan, o zaman iyi sürücü olursun."
Bu bölümde; "iyi bir sürücünün" sahip olması gereken kimi özellik ve durumlar ele alınacak...

GÜVENLİ BİR SÜRÜŞ İÇİN MERHABA!...
Sürücü belgenizi aldınız. Artık trafiğe çıkmaya hazırsınız. O halde, "karayolu"nun trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olduğunu lütfen unutmayalım.

Trafiğe çıkmak ciddi bir karardır. Sürücü belgesi almış olmak bunun ilk koşulu olsa da, deneyimsizlikler trafiği aksatmamalıdır. Bu nedenle deneyimsiz sürücüler, trafiğin az olduğu saatler ve güzergahları seçmeli, deneyim biraz daha arttığında yoğun trafiğe girilmelidir.

Trafik kurallarına uymak bir zorunluluktur. Ancak, trafiğe çıkan her sürücü, bu kurallara uymayı bir ilke olarak kabul etmelidir. Hepimiz kuralsızlığın kargaşaya yol açtığını biliriz. Ancak, trafikte kuralsızlık, kazaları, en kötüsü de yaralanma ve ölümleri beraberinde getiriyor.

Öyleyse ne yapmalıyız?
  • *Sürücü koltuğuna oturduğumuz andan itibaren kafamızdaki her şeyi atmalı ve dikkatimizi sadece yola vermeyi bir alışkanlık haline getirmeliyiz.
  • *Lütfen dikkat! Yola zamanında çıkmamışsak, zamanında varmaya çalışmayalım. Telaş kazayı davet eder. Telaş yerine sakinliği, sinirlenme yerine ise hoşgörülü olmayı sağlamalıyız.
  • *Trafiğe çıkardığınız araç bakımlı olmalı. Düzenli bakımı yapılmamış bir araçla trafiğe çıkmak, hem kendimiz hem de diğer insanlar için tehlike oluşturacaktır.
  • *Yine araçta bulundurulması gerekli olan malzemelerin tam olmasına özen gösterilmelidir.
  • *Bu malzemeler, yalnızca bulundurulması zorunlu olduğu için değil, gerçekten gerekli oldukları bilinciyle araca konmalıdır. Malzemeler zaman zaman kontrol edilmelidir. Gerekiyorsa yenileriyle değiştirilmelidir. Yangın söndürme cihazı ise 3 ayda bir kontrol ettirilmelidir.
  • *Ve lütfen yangın söndürme cihazını sürücü koltuğunun yanına kolay erişilebilir bir yere koyalım. Unutmayalım ki, yangın söndürücü bir aksesuar değil, tehlike anında bir cankurtarandır. O nedenle yalnızca standartlara uygun yangın söndürücü satın alalım.
HER ŞEY GÜVENLİĞİNİZ İÇİN

Emniyet Kemeri:

Aracınız size çarpmaz siz aracınıza çarparsınız. Tabii emniyet kemerini takmamışsanız!

Emniyet kemerini takmak zorundayız. Ancak, çarpma anında araçtan fırlamamızı veya ölümcül yara almamızı engelleyecek tek şey de işte bu kemerdir.
Çarpma sonucu araçtan fırlamışsanız, hep söylene geldiği gibi "emniyet kemeri sıkıyor beni" sözünü belki bir kez daha söyleme şansına sahip olamayacaksınız. Lütfen unutmayınız: "Emniyet kemerleri, tekerlekli sandalyeler kadar sıkıcı ve bağlayıcı değildir."

Araç suya gömüldüğünde ya da araçta yangın çıktığında emniyet kemeri bağlı ise ölüm riskinin arttığı kanısı vardır. Oysa, emniyet kemeri takılmadığında çarpma sonucu genelde bilinç kaybı oluşur ve kazazede bu nedenle dışarıya çıkamaz. Kemer takıldığında, başın alacağı darbe azalacağı için, bilinç kaybı oranı azalacaktır. Dolayısıyla bilinci yerinde kazazede, ister su altında olsun, isterse yangın tehlikesi olan araçta, emniyet kemerini açarak dışarı çıkabilecektir.

İki küçük uyarı daha:
  • *Emniyet kemeri ne çok sıkı ne de gevşek olmalı.
  • *Kısa mesafelerde bile takılmalı. Ya karşıdan gelenler sizin gibi dikkatli değilse?
Koltuk başları sizce aksesuar mı?
Çarpmalarda yaralanma ve ölüm nedenleri arasında oldukça önemli yer tutan bir öge de "ikinci darbe" denilen, başın hızla arkaya kaymasıdır. İşte boyun kırılmalarıyla gelebilecek felç ya da ölümleri koltuk başları önler. Tabii emniyet kemeri takılmak kaydıyla...
Lütfen onları aksesuar olarak görmeyelim.


ÇOCUKLARI TANIYOR MUSUNUZ?
Sevgili sürücümüz, sürücü eğitiminden geçtiniz.
Saatte 50 km hızla giden bir aracın kaç metrede durabileceğini ya da kavşaklarda ilk geçiş hakkını biliyorsunuz; peki ya çocuklar?...


Çocuklara ilişkin her şeyi biliyor muyuz?
Çocuk bir şeye yoğunlaşmışsa, diğer tüm nesneler önemini yitirir. Kaçan bir top, ona hızla akan trafiği unutturabilir.
Çocuk bir şeyi görüyorsa, gördüğü şey tarafından da görüldüğünü düşünür. Bir aracın ya da minik bir çalının ardından aracınızı görüyorsa, sizin de onu gördüğünüzü sanır. Ayrıca çocuk, otomobillerin farlarını göz yerine koyarak, araçların çevreyi gördüğüne inanır. Ağzı, gözü olan araçların yer aldığı çocuk resimlerini bir hatırlayın isterseniz!
Çocukların görüş açısı, kafalarının anatomik yapısı nedeniyle yetişkinlerden daha dardır. Yani size oranla daha dar bir alanı görebilir.

Koşan bir köpeğin tüy, kuyruk ve kulaklarına bakarak, hareketini ve hızını algılayabilen çocuk, karşıdan üzerine gelen aracın hareketini ve hızını algılayamaz.
Çocukların dikkatleri çok daha çabuk dağılır. Önceden sizi görmüş olmasına karşın, ani bir gelişme, başka bir şeye yoğunlaşmasına yol açabilir ve yaklaşan tehlikeyi unutabilir.

Çocukları korna ile uyarmaya kalkışmayınız. Bu dikkatlerini dağıtabileceği gibi, paniğe kapılmalarına da yol açabilir.

Öyleyse ne yapmalı?
Lütfen yerleşim birimlerinden geçerken, okul ve yaya geçitlerine yaklaşırken hızınızı iyice azaltın ve çok daha dikkatli olun.

Sürücülük yaşamınızda çok yararını göreceğiniz bir davranış kuralı daha: "Sağ ayağınızı frene basmak için değil, gazdan çekmek için kullanınız."

Ya çocuk aramızdaysa?
Genelde öne oturmak isterler. Israrları sizi bıktırmasın. 10 yaşına kadar arkada oturmalarının yararlarını anlatın ve bu durumun yasal bir zorunluluk olduğundan söz edin. Bilgilendirirseniz ikna olacaklardır. Lütfen geleceğimiz ve herşeyimiz olan çocukları düşünelim.


YAYALAR...
Yayalar trafiğin en güçsüz ögeleridir. Bir yanda hızı yüz kilometreyi bulan ve ağırlığı 1 tona yaklaşan ağırlıktaki metal kütleler, diğer yanda, saatteki hızı 5 kilometreyi bulmayan, ortalama 70 kilogram ağırlığındaki et ve kemikten oluşmuş yaşayan organizmalar...


Öyleyse lütfen yayalara karşı biraz daha dikkat!...Özellikle de çocuklara...Yaya ve okul geçitlerine yaklaşırken hızımızı azaltalım. Ve daha da dikkatli olalım.


ALKOL ve SİGARA

Pek çok kazanın nedeni olan alkol:

Alkol miktarı arttığında, kandaki oksijen azalır ve beyin yeterince oksijen alamadığı için fonksiyonlarını kaybetmeye başlar. Denge, görme, işitme fonksiyonlarında zayıflama olur. Yorgunluk, dikkat azalması, hafıza kaybı, intikal eksikliği, uyuşukluk, uyuklama, tepkisizlik, karar yanlışlığı oluşur. Uyarıcı etkileri de vardır alkolün. Korku azalır, kendine güven artar. Aşırı hız isteği artabilir. Lütfen alkollü araç kullanmayalım.

Dikkat sigara!
Sürücü koltuğunda sigara içmek riski az da olsa tehlikelidir. Sigarayı paketten çıkartmak ve yakmak dikkati bir an da olsa akan trafikten uzaklaştırır. Bu durum özellikle yoğun kentiçi trafiğinde tehlike oluşturur. Eğer kesinlikle sigara yakacaksanız, kırmızı ışıklarda, araç tümüyle durunca gerçekleştirin bu işlemi. Sigaranın külünü, kültablasına bakmadan silkeleyin. Külünüzü kesinlikle açık camdan silkelemeye kalkışmayın. Hava akımı nedeniyle sıcak kül aracın içine yayılabilir ve gözünüze kaçabilir.

Eğer herhangi bir nedenle sigaranın ateşi üstünüze ya da koltuğa düşmüşse, onu oradan atmak için can havliyle direksiyon güvenliğini tehlikeye atmayın. Ya yanınızdakinden yardım isteyin ya da aracınızı güvenli bir biçimde yavaşlatarak sağa alın ve tümüyle durduktan sonra ateşten kurtulun. Belki gömleğiniz ya da pantolonunuz yanabilir ama, yanık bir pantolon, çarpışmış bir araçtan daha az can yakıcıdır.

Sigara izmariti ve külünü araç dışına atmak yasaklanmıştır. Çevre kirliliğine yol açan bu davranış, bir de sönmemiş sigarayla yapılırsa, yangınlara yol açabilir. Orman yangınlarının bazıları ne yazık ki bu nedenle çıkıyor. Hele akaryakıt istasyonuna girmeden önce sigaramızı mutlaka söndürelim. Söndürmeyen kişileri de uyaralım.

Daha da iyisi, gelin sürüş sırasında sigara içmeyip, bu olumsuzlukların tümünden kurtulalım.

ARACINIZ TEMİZ Mİ?
Bakım kadar periyodik temizlik de önemlidir. Camları, farları, lambaları, aynaları kirli bir araç görüş durumumuzu da olumsuz etkiler.
Araç temizliği konusunda size bir kaç önerimiz var:

  • *Aracınızı kendiniz yıkamak istiyorsanız gölgeye park etmenizde yarar var. Böylece, temizlik malzemeleri araç üzerinde hemen kurumaz.
  • *Yıkamada sabun ya da oto şampuanı kullanın. Fırça yerine de gözeneksiz sünger. Fırça ve gözenekli sünger, kum ve tozlarla dolar. Dolayısıyla aracın boyasını çizer. Paspaslar yağlanmışsa yıkayın. Islak olarak yerleştirirseniz aracın tabanında çürümeye yol açarsınız. Dış yıkamaya tavandan başlanmalıdır. Kovanın dibindeki pisliği süngere bulaştırmamak için köpükle yıkamak gerekir. Kurulama temiz bir bezle yapılmalıdır. Yıl boyunca arcınızı zaman zaman tümüyle yıkatmakta yarar vardır. Yıkama sırasında frenler ıslanacağı için tamamıyla kuruyana kadar aracı yavaş kullanmak gerekir.
ÇEVRE
Çevre konusunda duyarlı olmak gerekiyor. Aşırı yakıt tüketimine yol açabilecek her arızayı vakit geçirmeden gidermeli. Egzoz gazı hem insanları hem de doğayı etkiliyor. En çok da yaşlıları ve bebekleri...

Araca gereğinden fazla yük yüklemek, aşırı hızla sürmek, gereksiz aksesuarlar takmak (aracın üstüne bagaj bağlayıp yük almak, fazladan dış aynalar takmak, süsleyici şeyler ilave etmek, öne ve arkaya tamponların altına yere kadar sarkan panel saclar takmak gibi), sıcak havalarda camları sonuna kadar açmak, lastik havalarını kontrol etmemek, gereksiz yere aracı çalışır durumda tutmak, hem yakıt tüketimini arttırır hem de havayı kirletir.

Gereksiz yere yapılan sert frenler, ani kalkışlar, hızlı dönüşler, hem lastikleri yıpratır hem de yakıt israfına yol açar. Ayrıca, yol yüzeyinde sürtünen lastiklerden kopan parçacıklar toprağı kirletir.

Araçların bakımı tamircilerde yapılmalıdır. Akaryakıt alırken, yağ değiştirirken, bakım ve onarım yaparken yere dökülen yakıt veya motor yağı toprağı kirletecektir.
Ayrıca araç yıkarken de çevreyi kirletmemeye özen göstermeliyiz.

MÜZİK DİNLEMEYİ SEVER MİSİNİZ?
Aman ne olur yüksek sesle dinlemeyelim. Hem diğer araçların uyarı için çalacakları korna sesini duyamayız hem de dikkatimiz dağılabilir. Hele kaset değiştirme işini araçtaki diğer yolculara bırakalım. Yalnız mısınız? Radyo ne güne duruyor?...
Bir de camlarımızın ardına sızan müzik çevreyi rahatsız edebilir. Müziği kendimiz dinleyelim başka ortaklar aramayalım.


ELİMİZ KORNAYA NE ZAMAN GİTMELİ?
  • *Yakın ileriyi göremediğimiz kavşak, dönemeç ve tepe üstü gibi yerlere yaklaşırken, gelişimizi haber vermek için,
  • *Gerektiğinde karayolunu kullananları uyarmak için,
  • *Gündüz öndeki sürücüye geçme isteğimizi belirtmek için.
  • Bu durumlar dışında korna kullanılmamalıdır. Gereksiz yere kornaya basmak ya da gereğinden uzun basmak çevremizdekileri rahatsız edecektir. Geçiş üstünlüğüne sahip araçlarda bulundurulması gereken tipte korna ise takılamaz.
Korna ayarına da dikkat!

YOLCULUK
Yerleşim birimi dışında araç kullanmak, yerleşim birimi içinde araç kullanmaktan daha kolay gelebilir size. Ancak bu doğru bir kanı değildir. Yerleşim birimi içinde yeterince deneyim kazandıktan sonra yerleşim birimi dışında araç kullanılmalıdır. Uzun bir yolculuğa çıkmaya karar vermişsek, lütfen aracımızıiyi bir bakımdan geçirelim. Ayrıca, lastiklerimizin hava basınçlarını ölçelim.


Dinlenme
Unutmamamız gereken bir kural da, ticari amaçla yolcu ve yük taşıyan araç sürücülerinin karayolunda 24 saatlik bir süre içinde en fazla 9 saat araç kullanabileceğidir. İlk 5 saat sonunda ise 30 dakika dinlenmek gerekir. Bundan sonraki saatlerde yorgunluk daha da artacağı için sık sık molalar vermekte yarar vardır. Özel araç sürücüleri için bir sınırlama olmamasına karşın, onların da 2-3 saatte bir mola vermesinde yarar vardır.

Mola yalnızca bizim için değildir.
Lütfen dayanıklılığımızı direksiyon başında sınamaya çalışmayalım. Bu molalar sadece bizim için değil, ısınmış lastiklerimiz için de gereklidir. Çünkü, araç hızla ve uzun kilometre yol aldığı sürece, lastik içindeki hava devamlı olarak hareket eder. Lastik gittikçe ısınır ve hava basıncı artar. Lastikler orta kısımlarından aşınmaya başlar. Tıpkı fazla şişirilmiş lastiklerde olduğu gibi...


Uykunuz gelirse
Kalan yolun kısalığı uykuyu engelleyemez. Bu nedenle uykunuz gelirse, uygun bir yerde durup, yarım saat kadar uyuyun. Uyandıktan sonra, açık havada yapacağınız basit birkaç egzersiz çok yararlıdır. Bu koşullarda yarım saatlik uykunuz, 2 saat daha araç kullanmanızı sağlayabilecektir.

Durduğunuz yerde koşullar uygunsa, 5-10 dakika toprak ya da çimde yatmanız, vücudunuzda biriken durağan elektriğin boşalmasını sağlayacaktır.
Molalar kesinlikle araç dışında geçirilmelidir.
Verilen yemek aralarında ise hafif yiyecekler yemek gerekir. Direksiyon başında ise bir şey yemek ya da içmek son derece sakıncalıdır.


HAVA KOŞULLARI ve SÜRÜCÜLÜK

YAZ:

Kış aylarının güç hava ve yol koşullarından çıkan araçların bakımı çok önemlidir. Bahar sonu-yaz başında alınması gereken önlemlerin başlıcaları şunlardır:

  • *Aracın alt bölümü toz ve çamurdan temizlenmelidir.
  • *Soğutma ve yağlama sistemi kontrol edilmeli, gerekli değişiklikler yapılmalıdır.
  • *Soğutma sıvısındaki antifiriz oranı kontrol edilmelidir.
  • *Klimalı araçlarda, klima gazı kontrol edilmelidir.
  • *Fren hidroliği değiştirilmelidir.
  • *Lastiklerin hava ayarları yaz ölçülerinde yapılmalıdır.
  • *Gerekiyorsa lastik değişimleri yapılmalıdır.
  • *Araç uzun süre parkedilecekse güneşlik, mümkünse tente kullanılmalıdır.
Yazın araç kullanırken unutulmaması gereken bir kaç nokta:
  • *Camlarınızı açmak yerine havalandırmayı kullanınız. Açık camlar hem aracınızın dengesini bozacak, hem de yakıt tüketimini artıracaktır.
  • *Kaliteli bir güneş gözlüğü yansımaları azaltacağı gibi, gözünüzün yorulmasını da önleyecektir. Hele açık renkli gözlere sahipseniz, "gözlüksüz yola çıkmayın" deriz.
  • *Aşırı sıcak uykunuzu getirebilir. Bu nedenle molalara ve yiyeceklere dikkat etmenizi öneririz.
KIŞ:
Sonbaharın o güzelim günleri geride kaldı. Siz ve aracınız artık yağmur, kar, çamur, sis, rüzgar ve buzun etkisi altındasınız. Görüş mesafeniz eskiye oranla çok azaldı. Aracınızın bakım ve kontrolleri çok daha fazla önem kazandı. Bu kontrol ve önlemleri şöyle sıralayabiliriz:

  • *Antifrizinizin donma derecesi ayarlanmalıdır.
  • *Termostatın durumu kontrol edilmelidir.
  • *Soğutma sisteminde kaçak olup olmadığı kontrol edilmelidir.
  • *Kalorifer sistemi gözden geçirilmelidir.
  • *Lastiklerin kontrolü ve hava ayarları yapılmalıdır. Kışın kullanacağınız lastiklerin diş derinliği en az 3mm. olmalıdır.
  • *Akümülatör kontrol edilmelidir.
  • *Işık sisteminin ayarları ve şiddetleri kontrol edilmelidir.
  • *Fren sistemi gözden geçirilmelidir.
  • *Aracın boyası gözden geçirilmelidir.
  • *Silecekler ve su püskürtme sisteminin iyi durumda olması gerekir.
  • *Araçta bulundurulması zorunlu olan araç ve gereçlere, patinaj zinciri ve çekme halatını eklemek gerekir.
Kış aylarında yollar kaygan ve görüş mesafesi az olduğu için hızın azaltılması gerekmektedir. Lastik değiştirmek için en uygun mevsim sonbahardır. Böylece kışa yeni lastiklerle girme şansı elde edilir.
  • *Islak ve kaygan yollarda hızınızı düşürün. Unutmayın ki durma mesafeniz yaz aylarına oranla daha uzundur.
  • *Su birikintilerinden geçerken hızınızı iyice düşürün. Saatte 40 km'nin üzerindeki hızlar, kızaklanmaya ve aracın kontrolden çıkmasına yol açabilir.
  • *Su birikintilerine olabildiğince tek taraflı girmemeye çalışın.
  • *Yağışlı havalarda erken ve yumuşak fren yapın. Daha da iyisi,sağ ayağınızı frene basmak için değil, gazdan çekmek için kullanın.Uygun vitesin size sağlayacağı kompresyon freni servis freninden daha güvenlidir.
  • *Karlı havalarda yola çıkmadan önce, aracınızın üzerinde biriken karı tümüyle temizleyin, yalnızca camları temizlemekle yetinmeyin.
  • *Gerektiğinde zincir takmaya üşenmeyin.
  • *Buzlanan camları temizlemek için eritici spreyler kullanın.
  • *Aracınızı çalıştırırken, radyatörün önüne koyacağınız bir karton ya da mukavva, aracınızın daha çabuk ısınmasını sağlayacaktır. İlk ısınmayı çok uzun tutmadan, düşük vitesle 1-2 km yol yapmak, aracınızı uygun ısıya getirecektir.
  • *Jigle kullanma, aracın çalışmasını çabuklaştırır.
Küçük bir hatırlatma:
Kış aylarıyla birlikte, ayağımızı sıcak tutan bot ve çizmeler ne yazık ki, güvenli ve kolay sürüş için tehlike oluşturur. Kalın ve geniş tabanlı bot ve çizmeler, hem pedalları hissetmemizi engeller, hem de bileğimizin esnekliğini azalttığından, pedal hakimiyetini güçleştirir. Tabandaki yivlere dolan kar ve çamurun pedallarda yaratacağı ıslaklık ve kir de cabası.

Öyleyse ne yapmalı?

Aracınızda bulunduracağınız yumuşak, ince tabanlı bir ayakkabı tüm bu sorunlara çözüm olacaktır. Aracınıza binip inerken yalnızca 1-2 dakika alacak bu değiştirme işlemi, sürüş güçlüğü ve güvensizliğinden daha iyi değil midir?


İŞARETLEME
Bir kaza klasiği: İşaretlememe ve yanlış işaretleme

Kaza nedenleri arsında arızalı aracın taşıt yolundan çıkartılmaması, işaretlenmemesi ya da yanlış işaretlenmesi önemli bir yer tutmaktadır.
Pek çok sürücü bir dönemeçten ya da tepe üstünden sonra ansızın karşılarına çıkan arızalı bir aracın yarattığı tehlikeyi yaşamışlardır. Hiç bir işaret koymaksızın ya da taş dizerek, yola ilk yardım çantası, bidon, kriko ve benzeri şeyleri koyarak; üstüpü, eski lastik yakarak yanlış işaretleme yapan araç sahipleri, ne yazık ki ölümcül kazaların sorumlusu olmaktadırlar. Ünlü ralli sürücüsü Renç Koçibey'in de işaretlenmemiş bir araca çarparak yaşamını yitirdiğini hatırlayalım ve lütfen kurallara uygun işaretleme yapalım.

Uygun işaretleme, aracın acil uyarı ışıklarını yakarak ve aracın önüne ve arkasına, uygun yerlere reflektör konularak yapılır. Reflektörün bir kenarı 45 cm uzunluğunda eşkenar üçgen biçiminde olması ve her kenarında 5 cm'lik yansıtıcı yüzey bulunması zorunludur. Ayrıca reflektörün, rüzgar nedeniyle devrilmeyecek yapıda ayaklarının olması da kurallardandır.
Görüşü kapalı, dönemeç ve tepe üstü gibi yerlerde reflektörün araçtan en az 30 metre uzağa ve diğer sürücüler tarafından en az 150 metreden görülebilecek biçimde yerleştirilmesi zorunludur.

Tehlikeli madde taşıyan araçların bozulup yolda kalması durumunda, kesinlikle kırmızı ışıkla işaretlenmesi ve başında beklenerek gözetim altında tutulması zorunludur.


ARKA CAM GERİYİ GÖRMEK İÇİNDİR
Arka cam sürücülerin geriyi görebilmeleri içindir. Ne var ki, kimi sürücüler arka camın önünü geriyi göremeyecek tarzda kullanmaktadırlar.

Camın önündeki bölmeye giyecek, çanta, fotoğraf makinesi, yiyecek ve içecek malzemeleri koydukları gibi gereksiz aksesuarlarla da doldurmaktadırlar. Arka cama çeşitli tip ve boylarda çıkartmalar yapıştırmaktadırlar. Oysa bunların tümü yasaktır. Ve bu yasaklar, trafiğin güvenli bir biçimde yürümesi için konulmaktadır.

Arka camın önündeki bölmeye konulan sert cisimler ciddi bir tehlike kaynağıdır. Bu cisimler sert bir frende, yolcuların başlarına bir mermi hızıyla çarparak ciddi yaralanma ve kazalara yol açabilmektedirler. Lütfen biraz daha dikkat!


SAVUNUCU SÜRÜCÜLÜK
"Yalnızca kuralları bilmekle, hata yapmamakla iyi sürücü olunmaz. Eğer karşındakinin yaptığı hatayı giderebiliyorsan, o zaman iyi sürücü olursun."

1960'lı yıllarda Ankara'da taksi sürücülüğü yapan bir bayana ait bu sözler. Ve bu sözler "savunucu sürücülük" kavramının temel bir ilkesini tanımlıyor: Trafik ancak tüm ögelerinin kaçınılmaz bir uyum içinde olmasını gerektiriyor.
Yani siz hata yapmayabilirsiniz, kurallara tümüyle uyarsınız. Ancak, bir başkasının hatası yine ölümcül kazalara yol açabilir.

Öyleyse ne yapmalı?
"Hakkınızdan vazgeçebilirsiniz; aklınızdan asla!..."İşte savunucu sürücülüğün en temel ilkesi: Hoşgörü. Hata yapanları bağışlayabilirsiniz. Tabi ki aynı yanlışı yinelememesi için uyarmayı gözardı etmeden.


Sabır...
Eğer gece yarısı boş bir yolda kırmızı ışıkta durduğunuz için size korna çalan, sellektör yapan bir sürücü olursa, lütfen yeşil ışık yanana kadar hareket etmeyin ve ısrarla diğer sürücüye ışığı gösterin. Gerekirse aracınızdan inip, sabırla trafik kurallarının herkesin can ve mal güvenliği için konduğunu anımsatın ona.


İyi niyet...
İki yönlü bir yolda karşıdan gelen ve sola dönmeye çalışan bir araca yaklaşıyorsunuz. Trafiği tehlikeye düşürmemek koşuluyla, ayağınızı gaz pedalından 1-2 saniye kaldırmakla ve yol verdiğinizi gösterecek bir işaretle, diğer sürücüye dönüş şansı verebilirsiniz. Böylece hem diğer sürücüyü bir sıkıntıdan kurtarırsınız, hem de trafiğin sıkışmasını önlemiş olursunuz. Sıkışık ve çok ağır akmakta olan bir trafik ortamında park yerinden trafiğe katılmaya çalışan bir sürücüye yol vermeniz, size bir şey kaybettirmez; diğer sürücünün riske girmesini engeller.

Yakın bir gelecekte yol verdiğiniz insanların, diğer sürücülere, kimbilir belkide size yol verdiğini görmek mutluluğunu da yaşayabilirsiniz.

Savunucu sürücü, trafiğin tüm ögelerini kollayan, koruyan ve potansiyel tehlikeleri göz önünde bulunduran sürücüdür. Dolayısıyla trafiğin ögelerinden biri olan karayolu ve elemanlarını da korur. Karayollarının yapım, bakım, onarım çalışmaları, gerekli trafik işaretlemelerinin yapılması milyonlarca liraya mal olmaktadır. Yapılan çalışmalar trafikteki güvenliğimiz içindir. Ancak, kötü kullanım nedeniyle yapılan harcamalar artmaktadır.

Yol çizgileri üzerinde araç sürmek nedeniyle, çizgiler kısa sürede silinmektedir.
Trafik işaret levhaları üzerine yazı yazmak, çizmek, şekillerini bozmak, yerlerini değiştirmek, hatta ortadan kaldırmak, önlerine görülmelerini engelleyecek şeyler koymak yasaklanmıştır. Ancak ne yazık ki bunlar da yapılmaktadır.
İşte savunucu sürücülük, bütün bunları yapmamaktır.


ŞEHRİNİZİ TANIYOR MUSUNUZ?
Gideceğimiz yeri iyi biliyorsak, kısa mesafeden ve fazla yakıt tüketmeden ve çevreyi daha çok kirletmeden oraya ulaşabiliriz.
Bir düşünün, gideceğiniz adresi sora sora bulmaya çalışmak, trafiği aksatacak, yanlış tarifler fazla yol katetmenize neden olacak, yakıt tüketiminiz artacaktır. Üstelik yorulacak ve sinirleneceksiniz. İşte bu nedenle gelin siz de bir şehir planı edinin. Yolda zaman yitireceğinize şehir planı üzerinde biraz zaman yitirin. Bunu lütfen bir alışkanlığa dönüştürelim.


SİZİN BİR GÜZERGAHINIZ OLMALI
Belirli yollardan gitmek yolu tanımanızı ve olası tehlikeleri bilmenizi sağlar. Bu güzergahı seçerken trafik yoğunluğunun fazla olmamasına dikkat edin. Çünkü, yoğun trafik hem aracınızı hem de sizi yorar. Zaman kaybı, yakıt tüketimi, kazaya karışma riski yoğun olmayan trafikte daha azdır.


KARAYOLU HARİTASINI KULLANABİLMEK
Yolculuk öncesi gidilecek yer karayolları haritasından saptanmalı. Böylece varmak istediğiniz yerin kaç kilometre olduğunu bilir, hangi yolları kullanacağınıza karar verir ve hatta mola yerlerinizi bile saptayabilirsiniz.

Bütün bunlara ek olarak bir de trafik işaretlerine dikkat etmemiz gerekiyor...

Kaynak: K.Y.G.M Trafik Eğitim Seti

Son düzenleyen Jumong; 6 Temmuz 2016 09:51 Sebep: Sayfa düzeni ve Kırık link.
DERUNİ - avatarı
DERUNİ
Ziyaretçi
19 Ocak 2012       Mesaj #3
DERUNİ - avatarı
Ziyaretçi
guvenli surus teknikleri
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Jumong; 6 Temmuz 2016 09:52 Sebep: Kırık link.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
27 Haziran 2012       Mesaj #4
Avatarı yok
Yasaklı
Sürüş İçin ''En Tehlikeli İki Saat''

İspanyol araştırmacılar otoban rotalarını inceleyerek akşam 6 ila 8 arasının araba sürmek için en tehlikeli saatler olduğunu saptadı.

Madrid Şehir Konseyi'nden teknisyenler, Polonyalı ve İspanyol araştırmacılar her 500 metrede bir sensör kullanarak, trafik yoğunluğu, hız ve bir bölgede bekleyen arabaların ne kadar beklediğini ölçerek veri topladılar. Sonrasında ise bu şablonları analiz etmek için özel bir algoritma kullandılar. Trafikte üç faz olduğu bulundu. Bunlar; serbest akış, her saat olan araba sayısı ve kuyruktaki artış, sıkışıklık ve molaların senkronizasyonu. Yolun farklı noktalarındaki araçların hızlarının özellikle senkronize fazda birbiriyle ilişkili olduğu belirtiliyor.

Genelde araçlar birbirlerine uzak olsalar bile birbirlerine yakın hızlarda ilerliyorlar. İşte en yoğun saatler olan akşam 6-8 arasında bu ilişki bozuluyor. Trafikte dur-kalk çok olduğunda arabaların hızlanmalarında veya durmalarında büyük farklar gözlendi. Sürüş durumları değiştiğinde ise sürücüler için zorluk artıyor. Araştırmada kaza istatistikleri araçların hızlarının azaldığı zamanlarla karşılaştırıldı.Trafiğin en yoğun saatlerinde yollarda daha fazla araç olduğundan ve etrafta çok sayıda farklı hızlarda araç olduğundan tepki vermek için süre daha az, bu nedenle de kaza olasılığının arttığı belirtiliyor.

Kaynak : DıscoveryNews (25 Haziran 2012)
Son düzenleyen Jumong; 6 Temmuz 2016 09:53 Sebep: Kırık link ve aktif olmayan kaynak.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
6 Temmuz 2016       Mesaj #5
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Güvenli sürüş.jpg
Gösterim: 1267
Boyut:  19.1 KB
🌘 🚀

Benzer Konular

6 Ağustos 2013 / ahmetseydi Bilgisayar
11 Şubat 2016 / kompetankedi Genel Mesajlar
31 Mayıs 2011 / melek Taslak Konular
10 Temmuz 2012 / Efulim Sanat
17 Kasım 2015 / Safi X-Sözlük