Arama

Biyonik

Güncelleme: 18 Mart 2009 Gösterim: 3.408 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
18 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Biyonik

Sponsorlu Bağlantılar
Biyonik (Biyomimetik, Biyognosis), yaratıcı mühendislik olarak da bilinir, doğada mevcut metod ve sistemleri inceleyip modern mühendislik sistemlerinde ve teknolojilerinde kullanmaktır.
Doğal sistemlerin işlemesini örnek alan ve bu sistemlere özgü nitelikler gösteren ya da onlara benzeyen sistemler bilimidir.

Köken ve Amacı
Biyonik, 13-15 Eylül 1960′ta Dayton’da (A.B.D.) toplanan bir kongrede doğmuş yeni bir bilim dalıdır; değişik alanlarda çalışan uzmanlar, bu kongrede uzun süredir gereksinim duyulan “kavşak” bir bilim dalı bulmak için bir araya gelmişlerdi.
Başlangıçta biyonik, özellikle biyoloji uzmanlarının ortaya koyduğu mekanizmaları uygulama yollarını aramayı konu edindi. Bu açıdan biyoniğin eski bir bilim dalı olduğu ve birçok kişinin bu dalda farkında olmadan uğraş verdiği söylenebilir (bu öncü kişilerin başlıcaları arasında, Leonardo da Vinci ile ilk uçan aygıt Eole'ün taşıyıcı kanatlarını, yarasaların kanatlarıyla ilgili uzun incelemelerden sonra yaptığını belirtmiş olan Clement Ader sayılabilir). Biyoniğin kurucularından Steele’in “doğal sistemler için geçerli olan, onlara benzeyen yapay sistemler için de geçerlidir” sözü, bütün fizikçilere ve mühendislere’ yönelik bir öğüttür. Mühendislerin, çözümü gereken bir sorunla karşılaştıklarında, daha uyumlu yeni bir, çözüm sağlamada kendilerine esin kaynağı olabilecek doğal bir modelin var olup olmadığını araştırmalarında her zaman büyük yarar vardır.Kuşkusuz,bir modeli kopya etmek her zaman kolay değildir; ama canlı organizmaların yararlandığı mekanizma, mühendisler için bir örnek oluşturabilir. Dolayısıyla, biyoniğin biyolojiyle ilgili buluşlara koşut olarak geliştiğini, teknik ve sanayinin geleneksel gelişimini hızlandırdığını unutmamak gerekir.


Biyoniğin Buluşları
Biyonik kısa geçmişine karşın büyük gelişmeler göstermiş bir bilim dalıdır. Biyonikten en çok yararlanan dal da kuşkusuz havacılık olmuştur: Sözgelimi uçak kanadı, yukarda belirtildiği gibi yarasa kanadından esinlenilerek gerçekleştirilmiştir.
Uçağın donanımında, pusulanın yetersiz kalması yüzünden onun yerini alan cayroskop da, sineklerin uçuş dengeleyici organları incelendikten sonra önemli ölçüde geliştirilmiştir. Ayrıca, hava güvenliği ve yurt savunmasında (düşman uçaklarının radarla saptanması ve güdümlü atışlar) yarasaların incelenmesinden büyük yararlar sağlanmıştır: Bilindiği gibi, yarasalar ses yayıp yankılarını alarak avlarının yerini belirler ve yakalarlar. Söz konusu incelemeler, bir dizi sesüstü dalgalarını arama tarama aygıtının geliştirilmesini de sağlamıştır: Önce deniz kuvvetlerinde denizaltıları bulmak için, sonra da balıkçılıkta balık sürülerinin yerini saptamak için kullanılan sonarlar.

Fizik, biyoloji modellerinden yararlanan tek bilim dalı değildir. Bilişim, büyük ölçüde, sinir sistemi devrelerinin ve biyolojik kodlamanın incelenmesine dayanır; kimyasal bilgisayar, bir minyatürleştirme modeli niteliği taşır ve en küçük sinir merkezi bile en iyi hesap makinelerinin en güçlü belleklerinin olanaklarını geride bırakır. Biyokatalizörlerin (metaller, enzimler, vitaminler), taşıyıcı moleküllerin (bilgi, enerji, kimyasal işlev molekülleri) ve biyogazışınının enerjiyi dönüştürmedeki olağanüstü veriminin incelenmesi de birçok kimyacıya çeşitli modeller sağlamıştır. Dolayısıyle, bilim dalları arasındaki bu kaynaşmanın, son derecede olumlu sonuçlar verdiği söylenebilir. Yarasaların yankıyla yer belirleme yönteminin incelenmesi, sonar ve radarın bulunmasını sağlamasının yanı sıra, sesüstü teknolojisinin gelişmesine de büyük katkıda bulunmuştur.Gerçekte, biyoloji de biyoniğin elde ettiği sonuçlardan yararlanmaktadır: Yeni bir teknolojinin gerçekleştirilmesi, biyoloji uzmanlarına, biyolojik bir modeli kısmen ya da bütünüyle yeniden oluşturma olanağı sağlamıştır.



Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

25 Kasım 2011 / Bessonnitsa Soru-Cevap