Arama

Iskât-ı Savm Nedir?

Güncelleme: 14 Aralık 2008 Gösterim: 2.622 Cevap: 3
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
13 Aralık 2008       Mesaj #1
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Iskât-ı savm, bir müslümanın hayattayken tutmadığı veya tutamadığı oruç borçlarını, öldükten sonra malından fidye vermek suretiyle düşürmek demektir. Bu tabirin dini literatürdeki ismi "fidye”dir.

Sponsorlu Bağlantılar
Oruç, İslâm'ın beş esasından biridir. Her müslümana farzdır. Oruç tutmaları farz olanların bazıları, belli durumlarda oruç tutmakla yükümlü kılınmamış; oruçlarını sonradan kaza etmelerine izin verilmiştir. Bunlar, hastalar ve yolculardır. Allah Teâlâ Kur'anda şöyle buyurur:
"...İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. (İhtiyarlığından yahut şifa bulma ümidi olmayan bir hastalıktan dolayı oruç tutmaya dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir" (el-Bakara, 2/ 184).

ORUÇ BORCU ÖDENMELİDİR

Ayetten de anlaşılacağı gibi; hastalar ve yolcular, oruçlarını daha sonra kaza edebilirler. İhtiyarlık ve devamlı hastalık gibi sebeplerle daha sonra kaza etme imkanı bulamayanlar ise fidye verirler. Fidye, bir fakiri bir gün doyurmak demektir. Bir müslümanın böyle mazeretlerden dolayı hayattayken tutamadığı ve fidyesini de ödemediği oruç borcu varsa; öldüğünde, malından, tutamadığı oruçlar kadar fidye verilmek suretiyle borcundan kurtarılır. İşte bu ameliyeye ıskât-ı savm denir.

Bu hususta halk arasında, şöyle bir uygulama vardır: Mesela 62 yaşında ölen birinin 12 yılı büluğ çağı için çıkarılır (62-12:50 yıl). Her yıl için 30 oruç, (30x50:1500 fidye) hesab edilerek bulunan miktar fidye fakirlere dağıtılır. Böylece ölü, oruç borçlarından kurtarılmış olur!

ORUÇ BORCU OLMAYAN FİDYE VERMEZ

Fakat bu işlem doğru değildir. Her şeyden önce Hz. Peygamber (s.a.s) ve Ashab devrinde böyle bir uygulama yoktur. Diğer taraftan, ölünün tutup-tutmadığı oruçlar arasında bir ayrım yapılmamaktadır. Tutulan günler için tekrar fidye verilmekte, böylece, dinde hiç yeri olmayan bir bid'at ortaya çıkmaktadır. Ayrıca her Ramazan ayı 30 gün değildir, 29 da olabilir. Öyleyse bu konuda ne yapılmalıdır?

1. Hastalık veya yolculuk gibi bir sebeple tutulamayan ve daha sonra da kaza imkanı olmayan oruçlar kadar ölü için fidye verilir. Bu Kur'an ve Sünnet'e uygundur.

2. Mazeretsiz olarak tutulmayan ve daha sonra kaza edilmeyen oruçlar kadar da ölü için fidye verilebilir ve ölünün oruç borcundan affedilmesi içip dua edilir. Çünkü bir ibadeti kasden terketmek günahtır.

3. Bunların dışında, bir kimsenin oruç borcu yoksa, onun için ıskât-ı savm adı altında fidye verilmesi yanlıştır. Belki kabul olmayan oruçları vardır diye de böyle bir ameliye yapmak caiz değildir. Eğer bu doğru olsaydı, yaptığımız her ibadet için böyle bir kaza muamelesi gerekirdi. Kulun görevi, emredilen ibadeti ihlasla yapmaktır. Kabul, Allah'a kalmış bir şeydir. Ve kul bunu bilmekle mükellef değildir. Kul, samimiyetle ve şartlarına uygun olarak yaptığı ibadetin Allah tarafından kabul edileceğini umar.


GAZETEPORT

Muhabbetci - avatarı
Muhabbetci
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #2
Muhabbetci - avatarı
Ziyaretçi
Böyle birsey Islamda yoktur, verdigi ayetede ekleme yapmislar , kesinlikle ayetde ihtiyarlikdan felan bahs etmez Sayin herhangibiri dostum...

Sponsorlu Bağlantılar

Kim yazdigini bilemicem bunu gazetede ama geleneksel islamin görüsü malesef anca bu kadar olabiliyor ve kuran ayetlerini tahrif etmekdende cekinmezler bu tür insanlar...

Ayeti ben atayim buraya beraber degerlendirmesini yapalim insallah..


Bakara Suresi 184 Sayılı günlerdir.
Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır.

Bakara Suresi 185 Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin.
Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.


Ihtiyar insana oruc farzi yoktur, cünki o insan zorlukdadir...Kurani kerimde oruc böyle aciklanir...Hasta olan ve yolculukta olan baska günlerde tutmadigi günlerin sayisinca tutar..Sayet dayanamiyorsa , herhangi bir nedenden dolayi o zaman yoksulu doyuracakdir..Ama kendisi yoksul ise nasil doyurcak baskasini? Evet o zaman " ALLAH sizin icin kolaylik ister" yani ALLAH tutmazsan seni cezalandircam demez...Tutarsan senin icin daha hayirlidir der...Simdiki bazi kendini bilmez Hocalarin dedigi gibi degildir yani oruc..

Ve dikkat ettinse Ihtiyar kelimesi hic gecmez bu ayetlerdeMsn Grin

HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #3
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Sevgili Muhabbetci kişi kendisi yaşarken malından vermiş ya da kişi öldükten sonra yakınları ölenin malından vermişler. Bence ikisinin arasında fark yok; mal aynı mal. Msn Happy
Muhabbetci - avatarı
Muhabbetci
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #4
Muhabbetci - avatarı
Ziyaretçi
Öyle bakinca dogru gibi görünsede , Kisi öldükten sonra mali ona fayda vermez ayetini napacaz ama..Yani tabiki iyilik yapmak güzel birseydir, onun sevabida yasayan , yani veren kisilere olur...

Ama kisi ölmüs ise, sevap günah kazanci bitmisdir, ona mali artik hic bir fayda vermez!

Söyle birsey vardir ama yasarken , misal olarak bir köprü yaptirir, ve kendisi ölür ama insanlar bu köprüden yüzlerce yil faydalanir...Bu kendisine hayri vardir..Ama yaptiran kendisidir..


Sebe Suresi 37 Sizi bize yaklaştırıp, katımızda size yakınlık sağlayacak olan, ne mallarınızdır ne de çocuklarınız. İman edip hayra ve barışa yönelik iş yapanlar müstesna. Onlara, yaptıklarının kat kat fazlası ödül vardır. Onlar, seçkin odalarda güven içindedirler.

Muhammed Suresi 36 Şu iğreti dünya hayatı, sadece bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder korunursanız, Allah, ödüllerinizi verecek ve sizden mallarınızı istemeyecektir.
Mücadile Suresi 17 Onların malları da çocukları da kendilerine, Allah'a karşı hiçbir şey sağlamaz. Ateş halkıdır onlar. Sürekli kalacaklardır orada.

Teğabün Suresi 15 Şu da bir gerçek ki, mallarınız ve çocuklarınız bir imtihan aracıdır. Allah'a gelince, onun katında büyük bir ödül vardır.


yani kisaca öldükden sonra mal cocuk vesaire insana yarari olmaz, yasarken elinden gelen iyilikleri yapmaya mecburdur..Yapmadi ise , yarin son pismanlik fayda vermicekdir...

Tabiki yoksullari doyurmak güzeldir, yoksullara yardim etmek cok iyi bir isdir,ama bunu yasayanlar yapmasi gerek , ölülere bir hayir yok yani...

Msn Wink

Benzer Konular

5 Haziran 2009 / KisukE UraharA Rüya Tabirleri
15 Aralık 2015 / Safi X-Sözlük
22 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük