Arama

Şehit ve Şehitlik Mertebesi

Güncelleme: 22 Ekim 2011 Gösterim: 28.383 Cevap: 5
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
30 Ağustos 2010       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Şehit
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Şehit (
şehid), Arapça "tanıklık" anlamına gelen bir sözcüktür. Şehit, bir nüfus, ülke veya topluluk için genellikle dini veya politik nedenlerle zulüm gören ve ölen kişiye denir.

Türkçe'de Şehit Kavramı

Zamanla şehit kavramı Türkçe'de dini anlamından sıyrılıp vatanını veya milletini müdafaa yolunda ölen herkes için kullanılır hale gelmiştir. Türkçe'de şehit olarak nitelendirilen kimseler şu kategoriler altında toplanabilir:
  • Vatani görevini yapmakta iken herhangi bir şekilde yaşamını yitiren tüm askerler,
  • Herhangi bir terörist saldırı sonucu yaşamını yitiren eğitim, sağlık, güvenlik vb. görevlileri ile
  • Görev başında yaşamını yitiren polis, itfaiyeci vb. diğer görevliler.
Bu kimseler, inançlarına bakılmaksızın, Türkçe medyada yaygın şekilde "şehit" olarak nitelendirilirler.
Yukarıda bahsi geçen şahısların bir kısmının şehit kabul edildiği, bağlı oldukları kurumların tüzükleri ve yasalarla da sabittir ve geride kalan yakınları tazminat almaya hak kazanabilirler.
Bunların haricinde siyasi ve ideolojik görüşleri nedeniyle öldürülmüş kimseler de, yakınları, dava arkadaşları, meslek arkadaşları veya taraftarları tarafından "şehit" olarak nitelendirilebilirler; basın şehitleri, devrim şehitleri vb. gibi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, internet sitelerinde yer alan Basın Şehitleri listesinin başlığını 2005 yılında Öldürülen Gazeteciler olarak değiştirmiştir.


İslam'da Şehitlik

Şehitlik, İslam dininde Allah yolunda vefat etmiş bir müslümana verilen isim ve makamdır. İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da sıklıkla bu kimselerin kurtuluşa erdiği, ahiretteki makamlarının diğer insanlardan üstün olacağı belirtilir (Ali İmran Suresi, 170. ayet; Nisa Suresi 69. ayet).
Allah da şehit olmuş kişiler hakkında Kur'an'da şöyle buyurmuştur:
"Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz." (Bakara Suresi 154. ayet)
Hanefi Mezhebinde Şehitlik
Hanefi mezhebi alimlerinin görüşlerine göre şehitlik üçe ayrılabilir:
  • Dünya ve ahiret için şehit olanlar: Bunlar İslam dini için savaşlarda veya işkencede ölenler gibi, inançları nedeniyle öldürülen kimselerdir.
  • Ahiret için şehit olanlar: Bunlar yine İslami inançları nedeniyle fiziksel zulüm görmüş ve bunun neticesinde, hemen değil de sonradan vefat etmiş kişilerdir. Bu kimseler sonradan vefat ettikleri için geride kalanlar tarafından şehit olarak kabul edilmeseler bile ahirette şehit muamelesi göreceklerdir.
  • Dünya için şehit olanlar: Bunlar dünyada, görünüşte İslam dini için ölmüş gibi gözükse de niyetleri farklı olan kişilerdir. Bu kimseler öldükten sonra geride kalanlar tarafından şehit olarak anılsalar bile ahirette şehit muamelesi görmeyeceklerdir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
30 Ağustos 2010       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Peygamberlik mertebesinden sonra gelen ilk mertebeye İslam'da şehitlik mertebesi denir. Allah katında şehitliğin karşılığını bizzat Allah kendisi verir. Bu mertebe büyük bir mertebedir. Allah rızası için, din, vatan, namus için yapılan savaşlarda ölenlere şehit denir. Bakara süresi 154. ayette Allah:
“Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Bilakis onlar diridirler. Fakat siz bilmezsiniz.”
Sponsorlu Bağlantılar
demektedir. Malını, canını, ırzını, diğer Müslümanları müdafaa ederken, haksız yere öldürülenler mükellef ve Tahir (temiz) bir Müslüman da şehittir. Resulullah (sav) bir hadislerinde:
“Malını muhafaza uğruna öldürülenler şehittir. Kim hayatı uğruna öldürülürse o da şehittir.”
buyurmaktadır. Müslüman sıdkıle şahadete namzet yaşamalıdır. Bu konuda, peygamberimiz bir başka hadislerinde:
“Her kim samimi olarak şahadeti dilerse, Allah o kişiyi şehitlerin mertebesine ulaştırır. Velev ki, yatağında ölmüş olsun.”
Savaş meydanında çarpışma esnasında yaralanıp daha sonra ölenler, hata yolu ile öldürülenler, suda boğulanlar, depremde bina altında hayatını kaybedenler, ateşte yananlar veba, taun, ishal, sıtma, zatülcenp hastalıklarımdan birine veya akrep sokmasıyla ölenler, loğusa halinde ölen Müslüman kadın, gurbet ilinde, ilim yolunda, cuma gecesi ölen, sevabını Allah'tan bekleyen müezzin, ailesinin nafakası için meşru bir işte ölen, evinde veya başkabir yerde öldürülmüş bulunan Müslüman Hükmü şehit mertebesindedir.
Şehid Kimdir?
Allah yolunda canını feda eden bir müslümana şehid denir.
Şehidlik, İslâm'da en büyük mertebedir. Şehidlerin Allah katında kadir ve kıymetleri pek yücedir. Âhirette en büyük rütbenin Peygamberlikten sonra şehidlik olduğu belirtilmiştir. Bunun içindir ki, şehidlerin bütün günah ve kusurları Allah tarafından afvedilmektedir.

Müslümanları, düşmanlarına üstün kılan en mühim esaslardan biri "ölürsem şehidim, kalırsam gazi..." inancıdır. Bu durum, ayette "iki güzelden biri" şeklinde ifade edilmiştir. (Tevbe Sûresi, 52) Yani, mü´min için savaşta iki güzel neticeden biri vardır: Ya galip gelecek, ya şehit olacaktır. (İbnu Kesir, IV, 102; Nesefi, II, 130)
Halid b. Velid´in İran komutanına söylediği şu sözler, şehitlik kavramının müslümanlara neler kazandırdığını gösteren güzel bir misaldir:
"Sizin, hayat ve şarabı sevdiğiniz kadar, ölümü seven bir orduyla size geldim." (Abdü rabbih, s., 387)
Şüheda hayatı, ruhani bir hayat, daha doğrusu hakiki bir hayattır. (Yazır, I, 547) "Şehit kendini hayatta bilir." (Nursi, Hutbe-i Şamiye, s., 122) Ölümün acısını hissetmeden, kendini daha güzel bir alemde bulur.

Hz. Peygamber (asm.), Uhud´da hayatını kaybeden 70 şehitle ilgili olarak şunu bildirmiştir:
"Kardeşleriniz Uhud´da şehit olunca, Allah onların ruhlarını yeşil kuşların cevfine koydu. Cennetin nehirlerinden içerler, meyvelerinden yerler. Arşın gölgesinde asılı altından kandillerde yerleşirler. Yiyecek, içecek ve istirahatlerinin güzelliğini görünce "keşke, derler Cennette hayatta olup, rızıklandırıldığımızı biri dünyadaki kardeşlerimize haber verse. Ta ki, cihaddan geri kalmasınlar, savaş esnasında kaçmasınlar". Cenab-ı Hak, "sizin bu halinizi onlara ulaştıracağım" der ve şu ayetlerle bildirir." (Ebu Davud, Cihad, 25)
"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler, Allah´ın lütfundan kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde, Rableri katında rızıklandırılırlar. Arkalarından gelecek olanlara şunu müjdelemek isterler: Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmezler. Allah´tan bir nimeti ve lütfu ve Allah´ın mü´minlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemek isterler” (Al-i İmran Sûresi, 169-171)
Şehîd-i Kâmil Kime Denir?
Hem dünya hem de âhiret itibariyle şehid sayılan kimselere, şehîd-i kâmil denir. Bunlar muharebede öldürülenler, yahut âsiler, eşkıyalar, anarşistler veya evinde hırsızlar tarafından gadren ve zulmen öldürülen kimselerdir. Bir müslümanın şehîd-i kâmil sayılabilmesi için 6 şart lâzımdır:

  • Müslüman olmak.
  • Akıllı olmak.
  • Bâliğ olmak.
  • Cünüp olmamak, hayız ve nifas hâlinde bulunmamak.
  • Vurulmanın akabinde hemen ölmüş olmak. Vurulduktan sonra, ölmeden önce, yeyip içer, tedavi görürse, vurulduğu yerden başka tarafa taşınırsa veya üzerinden bir namaz vakti geçecek kadar yaşarsa, kâmil şehidlik kısmından çıkar. Uhrevî şehîd olur.
  • Öldürülmüş olmasından dolayı, öldüren kimseye kısas icab etmek. Yani, kasden öldürülmüş olmak. Hatâen öldürülme durumlarında, katile kısas vâcib olmadığı için, maktûl şehîd-i kâmil kısmına girmez. Şehîd-i kâmiller, yıkanmadan kanlı elbiseleri ile gömülürler. Hz. Ömer ile Hz. Ali'de bu şartlardan biri bulunmadığı için yıkandılar; Hz. Osman ise, yıkanmadan gömüldü.
Şehîd-i Uhrevî Kime Denir?
Dünya itibariyle şehid sayılmayan, yani, yıkanıp kefenlenmiş olarak gömülen, fakat âhirette şehid muamelesi gören kimselere şehîd-i uhrevî denir. Şehîd-i kâmil olmanın şartlarından birini kaybeden kimseler, bu kısma girerler:

  • Suda boğulanlar.
  • Ateşte yananlar. (İbnu Mace, Cihad, 17)
  • Enkaz altında kalanlar.
  • Veba gibi bulaşıcı bir hastalıktan ölenler.
  • Sıtma gibi ateşli hastalıktan ölenler.
  • İlim yolunda ölenler.
  • Ciğer hastalıklarından ölenler.
  • Doğum sırasında veya lohusa iken ölen kadınlar.
  • Baş ağrısından ölenler.
  • Karın ağrısından ölenler.
  • Ailesinin nafakasını helâlinden kazanmak için çalışırken iş kazasından ölenler.
  • Cuma gecesi ölenler.
  • Gurbet ilde vefat edenler.
  • Akrep, yılan sokması gibi sebeblerle vefat edenler...
(Savaş dışındaki şehîdler hakkında hadisler için bakınız: Buhârî, Ezan, 32, Cihâd, 30; Müslim, İmâre, 164; Tirmizî, Cenâiz, 65, Fedâilu'l-Cihâd, 14; Ahmed b. Hanbel, I, 22, 23, II, 323, 325).

Şehîd-i Hükmî Veya Şehîd-i Dünyevî Kime Denir?
Bunlar münafıklardır. Bunların kalblerinde bulunan nifak emaresini sadece Cenâb-ı Hak bildiği için, dünya itibariyle şehid muamelesi yapılır. Çünkü bunlar, dış görünüşleri itibariyle müslümanlardırlar, fakat kalbleri itibariyle kâfir.

Şehidlerle İlgili Bâzı Hadîs-i Şerîfler:

  • "Malını müdafaada öldürülen şehiddir, ırz ve nâmusunu müdafaa ederken öldürülen şehiddir, nefsini müdafaada öldürülen şehiddir..."
  • "Şehidleri kanları ile sarın. Zira Allah yolunda açılan bir yara kıyâmet günü mahşere geldikte, o yara, rengi kan rengi, kokusu misk kokusu olarak kanar..."
  • "Şehidler cennetin kapısında, nehrin parlak zinetinde, yeşil çadırdadır. Sabah - akşam rızıkları Cennetten onlara gelir."
  • "Ma'rûfu emr ve münkeri nehiyden dolayı katledilen şehiddir."
  • "Kim Cuma günü vefat ederse şehiddir."
  • "Kim hayvanından düşüp ölürse o kimse şehiddir."
  • "Suda boğulan şehiddir, ateşte yanarak ölen şehiddir, gurbette garip ölen şehiddir, zehirli hayvan sokmasından ölen şehiddir, karın ağrısından ölenler şehiddir, bina yıkılıp altında kalarak ölen şehiddir, evinin üstünden (damdan) düşerek boynu kırılıp ölen şehiddir, üzerine büyük taş düşüp ölen şehiddir..."
  • "Din kardeşini müdafaada katlolunan şehiddir, mâsum olan komşusunu savunurken öldürülen de şehiddir..."
  • "Şehidin borçtan başka bütün günahları mağfiret olunur." (Müslim) Bâzı âlimler denizde şehid olmanın, kul borcuna dahi keffaret olacağını ileri sürmüşlerdir. "Şehid, ehl-i beytinden (aile ve akrabasından) 70 kişiye şefaat eder, şefaati kabûl edilir." (Ebû Dâvud, Tirmizî).
  • "Kıyâmet gününde 3 sınıf şefaat edecek: Peygamberler, sonra âlimler, sonra şehidler..." (Tâc)
Şehid olan insanların kul hakkı dışındaki bütün günahları affedilir. Şehid olmak, herkese nasib olmayan büyük bir şereftir ve mü'minler için mükemmel bir nimettir. Güzel bir şekilde yaşamak, ondan sonra Allah yolunda O'nun rızası için şehid olmak, her mü'minin hayal ettiği bir mutluluktur. İmân sahibi olan insanın böyle bir şuur ve düşünce ile yaşaması, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından ne kadar güzel bir şekilde övülmüştür:
  • "Şehid olmayı Yüce Allah'tan samimi olarak dileyen kimseyi, Allah, rahat yatağında vefat etse bile, şehidlerin derecesine eriştirir." (Müslim, İmâre, 156, 157; Ebû Davud, İstigfâr, 26; Neseî, Cihâd, 36; ibn Mâce, Cihâd, 15).

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
30 Ağustos 2010       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
‘Allah’ın fırkası’ ile şeytanın fırkası tarih boyunca hep bir mücadele içinde oldular. Her dönemde olduğu gibi Asr-ı Saadet döneminde de müşrikler iman edenleri hak yoldan döndürmek için her türlü yolu denediler. Onları ölümle tehdit ettiler, yurtlarından sürdüler, mallarını yağmaladılar.
Zira savaşa çıkmak demek tabiî ki ya Allah yolunda gazi olmak, ya da öldürülmek demekti. Fakat bu inkâr edenlerin zannettiklerinin aksine onlar için büyük bir şevk kaynağıydı. Çünkü şehitliğin sonunda kendilerine Allah katında çok büyük bir makam vadedilmişti. Nitekim Allah’ın bu vaadi Kur’ân-ı Kerim’de şöyle bildirilmiştir:
Mü'minler küfür tarafından saldırıya uğrarken, Allah tarafından bir bir mücadele ile ilgili âyetler indirilmeye başladı. Böylelikle ehl-i küfür ile mücadele mü'minler üzerine hak oldu. Artık mü’minlerin İslâm uğruna tüm mallarını ve canlarını ortaya koymalarının zamanı gelmişti. Ve böyle de oldu; Allah yolunda görülmemiş bir ihlâsla mücadele eden müminler bunu büyük bir şeref olarak gördüler ve hiç düşünmeden canlarını ortaya koydular.
“Allah yolunda hicret edip öldürülen veya ölenlere gelince muhakkak Allah, onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır. Ancak (savaş) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah) amellerini giderip-boşa çıkarmaz.” (Hac Sûresi, 58)
Şüphesiz bu dönemde de şehitlerin konumu tamamiyle aynıdır. Çünkü sürdürülen mücadele aynı mücadeledir. Mü'minlerin Kur'ân’a bağlı olarak gösterdikleri dirayet, ihlâs, azim ve cesaret nasıl her dönemde aynıysa, iman etmeyenlerin kustukları kin ve nefret de her dönemde aynıdır. İçlerinde duydukları inanılmaz haset küfredenleri birbirine yaklaştırmış, müminlere karşı güçlerini ve imkânlarını birleştirmelerine sebep olmuştur. Böylelikle aynı amaç için bir araya gelen inkârcılar ve münafıklar mü'minlere karşı savaş hazırlıklarına girişmişlerdir. Tabii ki kıyasıya yaşanan savaşların ardından müminlerden şehit düşenler olabilir.
Fakat bu noktada inkâr edenlerin ve münâfıkların her zaman kapıldıkları çok büyük bir yanılgı ortaya çıkmaktadır: Mü'minleri öldürerek dünyadaki hayatlarına son veren bu kişiler, büyük bir zafer kazandıklarını zannederler. En büyük hataları da mü’minlerin ölen kardeşleri için üzüldüklerini ve bu ölümlerin onları yıldırdığını düşünmeleridir.
Hâlbuki durum hiç de zannettikleri gibi değildir. Çünkü şehitlik Allah katında çok üstün bir mertebedir. Resulullah Efendimiz,
‘Şehidlerin en üstünü, ön safta düşmanla karşılaştığında yüzlerini çevirmeyip öldürülenlerdir.’ (Ahmed, 5/287)
buyurmuştur. Bütün mü’minler Allah tarafından kendilerine böyle bir mertebenin verilmesi için dua ederler. Böylesine büyük bir şerefin kardeşlerine verilmesi ise onların müthiş şevklenmelerini ve aralarında müjdeleşmelerini sağlar. Bu olay mü'minlerin Allah yolunda savaşma azimlerini kat kat artırır. Ayetlerin gerçekleştiğini görmek ise onları İslâm’a daha da çok bağlar. Onlar Allah yolunda öldürülen şehitlerini asla ölülerden saymazlar. Zira Kur’ân-ı Kerim’de,
“Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.” (Bakara Sûresi, 154)
diye bildirildiği üzere, onların diri olup Rableri katında rızıklandırıldıklarından emindirler.
Küfrün ve münafıkların akledemedikleri yönler tabii ki şehitlik karşısında mü'minlerin yalnızca şevklerinin artması değildir. Onlar kendi elleriyle şehitleri Allah katında en üst mertebeye ulaştırırlar. Dünya hayatında en çok nefret besledikleri, her türlü zulmü yapmayı içten arzu ettikleri mü'minleri öldürerek dünyadaki hayatlarına son verirler. Bu ise Allah yolunda şehit olanların dünyada kaldıkları sürece, kavuşmayı her an içten arzu ettikleri bir sondur. İşte müşrikler ve münafıklar böylelikle kendi elleriyle öldürdükleri şehitleri kendi elleriyle en büyük nimetlere kavuşturmuşlardır. Fakat kendileri bu akılsızlıklarının şuurunda değillerdir. İşte bütün mü'minlerin sevinmesinin ve şevklenmesinin sebeplerinden biri de budur.
Kur’ân şehit olan müminlerin konumunu çok açık şekilde anlatır. Allah şehit olan ihlâslı müslümanları kendi katında ayrı bir eğitime tabi tutacağını, böylelikle de onların kötülüklerini örteceğini bildirir. Bu şerefli eğitimden sonraki mekânları ise kuşkusuz cennettir. Cenâb-ı Allah şehitlerin girmeyi şiddetle arzu ettikleri cennete kesin olarak gireceklerini de bildirmiştir.. Çünkü Allah kendi yolunda savaşa çıkarak şehit olanlara ve onlarla birlikte savaşan Müslümanlara önceden bu büyük müjdeyi vermiştir.
Onların cennete girme konusunda en ufak bir kuşkuları yoktur
“... Allah yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmaz. Ve onları, kendilerine tarif edip-tanıttığı cennete sokacaktır.” (Muhammed, 4-6)
Onları hidayete erdirecek ve durumlarını düzeltip-ıslah edecektir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Temmuz 2011       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Şehit ve Şehitlik Mertebesi
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi

Şehit, Allah yolunda canını feda eden kimseye denir. İlk hatıra gelen ve en çok kullanılan manası bu olmakla be­raber, şehidler iki nevidir:


1) Hakiki şehid: Gayr-ı müslümler, yol kesiciler ile harb neticesinde öldürülen, yahut canını, malını, ırzını ve diğer Müslü­manları savunurken haksız yere öldü­rülmüş olan âkil, baliğ ve tâhir (cünüp olmayan) Müslüman demektir. Bu nevi şehid hem dünya hem âhiret ahkamı bakımından şehiddir. Yıkanılmaksazın namazı kılınır ve üzerin­deki elbise ile defnedilir.

2) Hükmü şehid:
Yukardaki şartlardaki şartlar­da yaralanan fakat belirli bir süre geç­tikten sonra ölen, suda boğulan yıkın­tı altında kalan, ateşte yanan, veba, ishal, sıtma zatülcenp hastalığından, akrep sokmasından ölen, lohusa iken, gurbette iken, sevabını Allah'tan bekleyerek rızık ve ilim için çalışırken ölen kimselerdir. Bunlar, yalnızca, ahiret hükümleri bakımından şehiddir. Diğer ölüler gibi yıkanırlar, kefenle­nirler.

Şehidliğin faziletleri hakkında bir çok hadis vardır. Kur'an-ı Kerim'de-ki şu âyetler şehidlerin Allah katında­ki yerini veciz biri ifade ile işaret et­mektedir:
"Allah yolunda öldürülen­lere (şehidlere) ölüler demeyin. Bila­kis onlar diridirler, lâkin siz anla­da öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilâkis onlar diridirler; Allah'ın, lü­tuf ve kereminden kendilerine verdik­leri ile sevinçli bir halde Rabbleri ya­nında rızıklara mazhar olmaktadırlar."
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
I_oyun_I - avatarı
I_oyun_I
Ziyaretçi
27 Temmuz 2011       Mesaj #5
I_oyun_I - avatarı
Ziyaretçi
İslam'da Şehitlik
Şehitlik, İslam dininde Allah yolunda vefat etmiş bir müslümana verilen isim ve makamdır. İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da sıklıkla bu kimselerin kurtuluşa erdiği, ahiretteki makamlarının diğer insanlardan üstün olacağı belirtilir. (Ali İmran Suresi, 170. ayet;Nisa Suresi 69. ayet)
Allah da şehit olmuş kişiler hakkında Kur'an'da şöyle buyurmuştur:
"Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz." (Bakara Suresi 154. ayet)

Bu kısım yeterli geliyor.Yukarıda niyetlere göre yazılmış bir yazı buda işin en doğru yanlarından biri.İslam diniuğrunda Şehit olmak içerikte Din var yani.Teşekkür ederim güzel bilgi için....
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
22 Ekim 2011       Mesaj #6
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
kahrolsunpkknevsehirfib

İslâm müslümanlara, sadece bir durumda, haksızlığı ve saldırıya uğradıkları zaman kendilerini ve inançlarını savunmak, böylece allah'ın adının yücelmesi ülküsüne hizmet etmek amacıyla saldırgan tarafa karşı direnç göstermeyi, gerekirse savaşmayı, hatta bu uğurda ölmeyi istemektedir. böylesine yüce bir amaç uğruna, gerektiğinde hayatını ortaya koyacak mümine elbette bir mükâfat verilmeli ve bu mükâfat, onun yaptığı iş oranında büyük ve yüceltici olmalıdır. şehitlik mertebesi işte bu mükâfatın adıdır.

Şehitlerin sahip olduğu bazı nitelikler ve özel durumlar vardır ki bunlar, şehitlik mertebesinin yüceliğini açık bir biçimde gözler önüne sermektedir. şimdi bunlara kısaca değinelim: şehitler cennettedir. sevgili peygamberimiz, "şehid cennettedir buyurmuştur. Şehitlerin cennette büyük bir saygınlıkları vardır. resûlüllah, bu saygınlığın derecesini şöyle dile getirmiştir: "kudret ve iradesiyle yaşadığım allah'a yemin ederim ki, allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra tekrar dirilerek savaşıp tekrar öldürülmeyi, ardından yine dirilerek savaşıp yine öldürülmeyi arzu ederdim. bu arada şunu belirtmeliyiz ki, resûlüllah efendimiz son peygamber olarak cennetteki en yüksek makamın sahibidir. şehitlik makamının yüceliğini vurgulamak için bu anlatım yolunu seçmiştir. bu sebeple hadisi, "eğer en yüksek makam olan peygamberlik makamında olmasaydım, şehitlik makamının kazandırdığı bu büyük ayrıcalığı defalarca yaşamak isterdim." şeklinde anlamak gerekir. hz. peygamber'in arzuladığı şeyi bizzat şehit nasıl arzulamaz? yine hz. peygamber (s.a.s.) buyuruyor: "yeryüzündeki her şeye sahip olsa da, cennete giren hiç kimse tekrar dünyaya dönmek istemez. ancak şehit, gördüğü hürmetten dolayı dünyaya dönmeyi ve on kere şehit olmayı arzu eder. Kul hakkı dışında bütün günahları affedilir. resûlüllah efendimiz, şehidin, borç (kul hakkı) dışındaki bütün günahları affedilir buyurmuştur. şehitler şefaat edeceklerdir. sahabilerden ebu'd-derda'nın rivayet ettiğine göre resûlüllah (s.a.s) "şehit, ailesinden yetmiş kişiye şefaat eder buyurmuştur.



Kaynak: Ekşi Sözlük
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.

Benzer Konular

18 Mart 2015 / Gabriella Asker tr
8 Mayıs 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
6 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük