Arama

Anıtkabir

Güncelleme: 9 Kasım 2016 Gösterim: 42.620 Cevap: 7
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
2 Aralık 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Anıtkabir

Ad:  anıtkabir 1.jpg
Gösterim: 2793
Boyut:  44.6 KB

Atatürk’ün Ankara’daki anıtmezarı.
Sponsorlu Bağlantılar

Ölümünden sonra Büyük Millet Meclisi, Atatürk için bir anıtmezar yaptırma kararı aldı. Yer olarak 1939’da Ankara’ ya egemen bir konumdaki Rasattepe seçildi. Yapının tasarımı için açılan ve 1942’de sonuçlanan uluslararası yarışmaya 22’si Türkiye’den, 27’si çeşitli dış ülkelerden olmak üzere, toplam 49 proje katıldı. Seçici kurul Emin Onat ve Orhan Arda’nın ortak projesi ile Almanya’dan Johannes Kruger’in, İtalya’dan Anoldo Feschini’nin projelerini birinciliğe değer buldu. Sonuçta Emin Onat ile Orhan Arda’nın ortak projesinin uygulanmasına karar verildi. Yapımına 1944’te başlanan Anıtkabir, çeşitli nedenlerle (yapının depreme karşı direncini artırmak, yapım masraflarını azaltmak vb) bazı değişikliklere uğrayarak dokuz yılda tamamlandı ve Atatürk’ün Ankara Etnografya Müzesi’nde bulunan naaşı büyük bir törenle 10 Kasım 1953’te buraya taşındı.

Anıtkabir, daha sonra Anıttepe adı verilen 15.000 m2’lik bir alanda yer almaktadır. Çevresine bahçe ve parklar yapılmış, giriş yolları düzenlenmiştir. Yapımında, bozkır görünümüne uyum sağlayan, Çankırı’nın açık gri ve açık sarı renkli traverteni kullanılmıştır. Batıdaki giriş kapısından Aslanlı Yol’a ulaşılır. Aslanlı Yol’un girişinde sağda İstiklal, solda Hürriyet kuleleri bulunur. İki yanında Hüseyin Özkan’ın (Anka) yapıtı 24 tane Hitit aslanı heykelinin yer aldığı Aslanlı Yol, taş döşeli, 80 mxl30 m boyutundaki dikdörtgen Zafer Alanı’nda son bulur. Üç yandan kolonadlarla çevrili olan Zafer Aİam’ın ekseni Aslanlı Yol’a diktir ve Anıtkabir’in ana yapısı da bu eksen üstünde, alanın dördüncü kenarında bulunmaktadır. Ana yapı, Aslanlı Yol’un sonundaki Mehmetçik ve Müdafaa-i Hukuk kulelerinin arasından geçerek Zafer Alanı’na girildiğinde, solda kalır. Bu iki kuleden başka, dördü alanın köşelerinde (Zafer, Barış, İnkılap ve Cumhuriyet), ikisi Aslanlı Yol girişinin karşısına gelen çıkış merdivenlerinin iki yanında (23 Nisan ve Misak-ı Milli) olmak üzere altı kule daha vardır.

Zafer Alam’ndan, 33 basamakla ana yapıya ulaşılır. Ana yapıyı oluşturan 32 m X 60 m boyutunda ve 20 m yüksekliğindeki salonu dışarıdan taş kaplama ayakları bulunan bir galeri çevreler. Salonun tavanı altın mozaikle, döşeme ve duvarları renkli Bilecik mermeriyle kaplıdır. Girişin karşısındaki duvarda bulunan ve Ankara Kalesi’ne bakan büyük pencerenin önünde, taş bir set üstünde tek parça mermerden simgesel lahit yer almaktadır. Atatürk’ün naaşı lahtin tam altında, toprağın içindeki kabirdedir. Zafer Alanı’m çevreleyen kokmadın solda (Cumhuriyet ve Müdafaa-i Hukuk kuleleri arasında) kalan bölümü Kabul Salonu olarak kullanılmaktadır. Zafer ve Barış kuleleri arasında ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün mezarı bulunmaktadır.
Anıtkabir’in bazı yerlerine Atatürk’ün söylevleri ve özdeyişleri yazılmış ve çeşitli bölümleri Ali Hadi Bara, Şadi Çalık, Ilhan Koman, Zühtü Müridoğlu, Nusret Suman gibi sanatçıların yaptığı (1951-53) kabartma ve heykellerle donatılmıştır.

Zafer Alam’nın sağında Misak-ı Milli Kulesi ile İnkılap Kulesi arasındaki salonda 1960’ta açılan Atatürk Müzesi’nde Atatürk’ün özel eşyası, madalyaları, fotoğrafları, ona ilişkin belgeler ve sunulmuş çeşitli armağanlar sergilenmektedir. Atatürk Kitaplığı ise 1967’de İnkılap Kulesi’nde açılmış ve Atatürk’ün Çankaya’daki özel kitaplığı buraya devredilmiştir. 3.113 yapıttan oluşan bu kitaplıkta Atatürk’ün elyazısı notlan da bulunmaktadır.

II. Ulusal Mimarlık akımının belli başlı yapılarından olan Anıtkabir, aynı zamanda o günlerin mimarlığındaki anıtsallık anlayışının da Türkiye’deki önemli örneklerinden biridir. Bu anlayış, özellikle ritmik kolonadlarla oluşturulmuş büyük tören alanının (Zafer Alanı) ve bu alana yaklaşan tören yolunun (Aslanlı Yol) ölçek ve biçimlendirilişinde kendini belli eder.

Geometrik bir yalınlıktaki yapı, Anadolu mimarlık geleneklerinin çeşitli öğelerinden bir bireşim oluşturmaya yönelmiştir. Bütün bunlar Anıtkabir’e gelenekselle çağdaşı, ulusalla uluslararası nitelikleri kaynaştırma çabalarının uyumlu bir bütüne ulaştığı bir yapı olarak bakılmasına yol açar.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2016 19:27
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
2 Aralık 2006       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  anıtkabir 2.jpg
Gösterim: 2086
Boyut:  39.3 KB

Anıtkabir


Ankara’da Atatürk’ün anıt mezarı.
Sponsorlu Bağlantılar

Kentin her yerinden görülebilen Rasattepe’dedir. Anıtkabir'in yapımına ilişkin ön çalışmalar, Atatürk’ün ölümünden hemen sonra başladı, önce yer seçimi yapıldı (1939). Daha sonra Uluslararası mimarlar birliğine (UIA) başvurularak uluslararası proje yarışması düzenlendi. 1942'de sonuçlanan yarışmaya Türkiye’ den 22, çeşitli ülkelerden 27 olmak üzere toplam 49 proje katıldı.

Prof. P. Bonatz (Almanya), K. Weichinger (Macaristan), i. Tengbom (Norveç) ve Arif Hikmet Holtay, Muammer Çavuşoğlu, Muhlis Sertel'den (Türkiye) oluşan seçici kurul, Emin Onat-Orhan Arda ortak projesi ile J. Kruger (Almanya) ve A. Foschini’nin (İtalya) çalışmalarını birinciliğe değer bularak hükümetin onayına sundu.

Sonuçta Emin Onat-Orhan Arda’nın ortak projesinin uygulanmasına karar verildi. Yapım sırasında (1944-1953) proje çeşitli nedenlerle birkaç kez değiştirilerek günümüzdeki biçimini aldı. Anıtın tamamlanmasından sonra, Atatürk'ün Ankara Etnoğrafya müzesindeki naaşı, 10 kasım 1953'te düzenlenen bir törenle burpya nakledildi.

15 000 m2'lik bir alanı kaplayan Anıtkabir'in yapımında, bozkırın görünümüne uygun olan Çankırı'nın açık sarı traver- teni kullanıldı. Şeref holündeki tek parça lahdin mermeri Adana'nın Osmaniye ilçesinden getirildi. Holün duvarlarında ise Bilecik mermeri kullanıldı.

Anıt, giriş yolu (altın yol, aslanlı yol, aile), zafer alanı (tören alanı) ve şeref holü' nden oluşur. 26 basamakla ulaşılan girişten zafer alanına uzanan giriş yolu'nun başında Hürriyet ve istiklal kuleleri vardır.

Yol boyunca Hüseyin Özkan’ın (Anka) yapıtı olan hitit aslanı üslubunda 24 aslan heykeli sıralanır. Zafer alanına ulaşılan yerde de Müdafaai hukuk ve Mehmetçik kuleleri yer alır. 80 x 130 m boyutlarındaki zafer alanı bunlarla birlikte on kuleyle çevrilidir. Alan, 33 basamakla şeref holüne bağlanır 20 m yüksekliğinde, 32 m eninde, 60 m boyundaki salon ana yapı içindedir. Bu bölüm sütunlu galeriyle çevrilidir Tavan, altın mozaik bezemelidir. Duvarlar ve taban Bilecik mermeriyle kaplıdır. Girişin karşısına yerleştirilen lahdin arkasında, yapının tek penceresi bulunur.

Anıtın çeşitli bölümlerinde Atatürk’ün sözleri ve Zühtü Müritoğlu, Hüseyin Özkan , Mustafa Nusret Suman ile ilhan Koman’dan oluşan bir yontucular grubu tarafından gerçekleştirilen (1951-1953) kabartma ve heykeller bulunur.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün lahdi de Anıtkabir’de, zafer alanının güneyindeki sütunlu sundurmadadır.

— Huk. Anıtkabir hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin 11 eylül 1981 tarih ve 1524 sayılı yasaya göre, Anıtkabir’in ve burada bulunan Atatürk’ün yaşamı ve anılarıyla ilgili müze, kütüphane ve diğer kurumlanın her türlü hizmetlerinin yürütülmesinden Genelkurmay başkanlığı sorumludur. Yine aynı yasaya göre, Anıtkabir’in her türlü giderleri Milli savunma bakanlığı bütçesinden karşılanır.

Anıtkabir Atatürk kitaplığı, inkılap kulesi nde açıldı (1960); Atatürk’ün Çankaya'daki özel kitaplığında bulunan 3 113 yapıttan oluşur. Atatürk'ün kitaplar üzerindeki el yazısı notları, görüşleri önemli belge niteliğindedir.

Anıtkabir Atatürk müzesi, Mısakı milli kulesi yle inkılap kulesi arasındaki salonda açıldı (1960). Burada Atatürk'e ait giyim eşyası, armağanlar, anı eşyası, madalyalar, şiltler, albüm ve fotoğraflarla belgeler sergileniyor.

Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Eylül 2016 00:36
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
11 Temmuz 2008       Mesaj #3
nünü - avatarı
Ziyaretçi

Özel ve Büyük Komisyonların Teşkili ve Çalışmaları


Özel Komisyonun Teşkili ve Çalışmaları


Atatürk'e, yüce kişiliğine uygun bir anıtmezar yaptırılması düşüncesi ile hükümet, Anıtkabir inşaatının yapılacağı yerin tesbiti için özel bir komisyon kurdu. Bu komisyon; Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında, Milli Savunma Bakanlığından General Sabit ve Hakkı, Bayındırlık Bakanlığından Yapı işleri Genel Müdürü Kazım, İçişleri Bakanlığından Müsteşar Vehbi Demirel, Milli Eğitim Bakanlığından Yüksek Öğretim Genel Müdürü Cevat Dursunoğlu'ndan meydana geliyordu. Komisyon ilk toplantısını 6 Aralık 1938' de yaptı. Toplantıda, Anıtkabir konusunda yerli ve yabancı bilim adamlarının düşüncelerinden faydalanılması ve komisyon toplantılarına bu alanda ünlü kişilerin çağrılması kararlaştırıldı. Bu arada, o dönemde yurdumuzda çalışan Ankara'nın imar planını hazırlamış olan ünlü şehircilik uzmanı Prof. Jansen'e, Büyük Millet Meclisinin yeni binasının mimarı Prof. Holzmeister'e, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi binasının mimarı Prof. Taut' a ve Güzel Sanatlar Akademisi'nden Prof. Belling'e de başvuruldu. Bu komisyon ikinci toplantısını 16 Aralık 1938'de yaptı.

Başbakanlık Anıtkabir komisyonunun yaptığı çalışmalar sonucu, Anıtkabir için şu yerlerin uygun olabileceği tespit edildi.
  • Çankaya
  • Etnografya Müzesi
  • Büyük Millet Meclisinin arkasındaki tepe (Kabatepe)
  • Ankara Kalesi
  • Bakanlıklar (Milli Eğitim Bakanlığı için ayrılan arsa)
  • Eski Ziraat Mektebi
  • Gençlik Parkı
  • Altındağ (Hıdırlık Tepe)
  • Gazi Orman Çiftliği
Atatürk' ün ebedi istirahatgahı yerinin seçilmesi basında ve halk arasında derin ilgi uyandırmıştı. Konu gerçekten önemliydi ve çok titiz çalışmayı gerektiriyordu. Yer seçimi konusunda yapılan eleştiriler şöyle özetlenebilir.

Gazi Orman Çiftliği


Anıtkabir için Gazi Orman Çiftliğini ileri sürenler, en çok bu yerin yeşilliğini, gezi yeri oluşunu ve Atatürk' ün kendisi tarafından kurulan bölgeye gömülürse, yaşadığı zamana ait anılarının içinde mutlu olacağını savunuyorlardı.
Buna karşı olanlar ise; Gazi Orman Çiftliğinin, gazinoları, bahçeleri ve türlü eğlence yerleri ile Ankara halkının belli başlı bir gezi yeri olduğunu, Atatürk'ün buraya defnedilmesinin burada oluşan neşeli hayatı söndürebileceğini ileri sürüyorlardı.

Altındağ


Teklifi yapanlann başlıca gerekçesi, Altındağ'ın Ankara şehri içindeki en yüksek tepe olup, şehrin her yanından kolayca görülebilmesiydi.
Altındağ' ın çok dik bir tepe olması, bu dik yamaçlara halkın çıkmasının zor olması nedenleriyle Altındağ teklifi itibar görmemiştir.

Gençlik Parkı


Prof. Jansen'in yapmış olduğu Ankara imar planında, bu saha park olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle Anıtkabir bu bölgede inşa edilirse, halk bir eğlence yerinden yoksun kalacaktı. Aynca bu bölge şehrin en çukur yeri olması nedeniyle istenilen ululuk etkisini de göstermeyecekti. Bu teklif de komisyonca uygun görülmedi.

Eski Ziraat Mektebi


Ziraat Mektebinin bulunduğu yeri ileri sürenler, çok önemli bir anıya dayanıyorlardı. Atatürk Sivas'tan Temsil Heyeti ile birlikte Ankara'ya geldiği zaman (27 Aralık 1919) Ziraat Mektebine yerleşmiştir. Atatürk, Kurtuluş Savaşının en kritik günlerinde burada ikamet etmiş, çok önemli kararları burada vermişti. Anıtkabir'in, Milli Mücadelenin unutulmaz anıları ile dolu olan bu yerde yapılmasının, başlangıç ile sonu birleştirmesi bakımından büyük bir anlamı vardı. Ancak bu yer, bir anıtmezar yapılmasına elverişli değildi. Şehir merkezine uzak olması nedeniyle Anıtkabir'in burada yapılması uygun görülmedi.

Bakanlıklar


0 zamanlar, Milli Eğitim Bakanlığının şimdi bulunduğu arsa boştu. Ancak, şehrin ortasında ve günlük hayatın en işlek bir alanı olduğu için uygun görülmedi.

Ankara Kalesi


Anıtkabir'in burada yapılmasmı isteyenler özet olarak şu fikirleri ileri sürüyorlardı:
"Ankara Kalesi, bu bölgenin yüksek yerlerinden birisi olması nedeniyle, buraya yapılacak anıt çok uzaklardan görülebilir. Kale, başkentin sembolü, aynı zamanda ünlü bir anıtıdır. Atatürk'ü bu tarih hazinesine yatırmak, O'nun yüce kişiliğine çok uygun düşer."
Fakat birçok bilim adamı ve sanatçılar, şu karşı görüşleri ileri sürdüler:
"Ankara Kalesi, bütün özellikleri ile geçmişi temsil eder. Bu kale Bizanslılar tarafından yapılmış, Selçuklular tarafından genişletilmiştir. Türk Ulusunun kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk, yeni bir çağ açmıştır. 0, Türk Ulusunun geçmişten çok geleceğini temsil eder. Bundan ötürü Atatürk'ü, görevini tamamlamış tarihi, eski bir anıtın içine nakletmek doğru değildir. 0, tek başına bir değerdir. Başka bir tarihi desteğe ihtiyacı yoktur." Bu düşünceler komisyonca da uygun bulunarak, Anıtkabir'in Ankara Kalesi'nde yapılmasından vazgeçildi.

Kabatepe

Anıtkabir için, yeni Büyük Millet Meclisinin arkasındaki Kabatepe de teklif edilmişti. Bu yeri önerenlerin başında, Çankaya Köşkünü ve Büyük Millet Meclisini yapan ünlü mimar Prof. Holzmeister vardı. Ancak bu yer komisyonca benimsenmedi.

Çankaya


Anıtkabir için ileri sürülen yerler arasında en çok benimsenen, Çankaya idi. Bu yeri önerenlerin düşünceleri şöyle özetlenebilir : Atatürk, uzun yıllar Çankaya' da oturmuştur. Çankaya O'nun anıları ile doludur. Ata, Çankaya'yı çok severdi. 0, "Benim hatıralarımın yaşayacağı yer Çankaya" demiştir. Bu sözler bir vasiyet sayılmalıdır. Türk Milli Mücadelesi ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ve daha sonraki inkılaplarımızın plan ve programları burada hazırlanmıştır. Bu nedenlerle Anıtkabir Çankaya'da yapılmalı, Ata'nın anıları canlı tutulmalıdır.
Bu öneri, birçok bilim adamı ve yazarlarca destekleniyordu ve Anıtkabir'in Çankaya'da yapılmasına karar verilmek üzereydi.

Büyük Komisyonun Teşkili ve Çalışmaları


Anıtkabir'in kurulacağı yerin kesin olarak tesbiti için Büyük Millet Meclisinde 15 milletvekilinden oluşan bir üst komisyon kuruldu. Bu komisyon; Falih Rıfkı Atay (Ankara), Rasih Kaplan (Antalya), Mazhar Germen (Aydın), Süreyya Örgeevren (Balıkesir), Refet Canıtez (Bursa), İsmet Eker (Çorum), Münir Çağıl (Çorum), Mazhar Müfit Kansu (Denizli), Necip Ali Küçükağa (Denizli), Nafi Atıf Kansu (Erzurum), Saim Ali Dilemre (Erzurum), Salah Çimcoz (İstanbul), Ferit Celal Güven (Seyhan), Tevfik Tarhan (Seyhan) ve Mithat Aydın (Trabzon)'dan oluşuyordu. Komisyon, Başkanlığa Münir Çağıl'ı, raportörlüğe Falih Rıfkı Atay, Süreyya Örgeevren ve Nafi Atıf Kansu'yu, katip üyeliğe Perit Celal Güven'i seçerek ilk toplantısını 5 Ocak 1939 tarihinde yaptı ve Anıtkabir için önerilen dokuz yerin özel komisyonca hazırlanan raporunu inceledi.

İnceleme sonucunda Anitkabir'in ya Çankaya'da, ya da Etnoğrafya Müzesi'nin bulunduğu yerde kurulmasına karar verilmek üzereyken, komisyon başkanı "Teklif edilen yerleri incelediniz. Üye arkadaşlar, başka yerler de arayabilirler" dedi.

Rasattepe (Anıttepe)


Tarihçesi
Anıttepe'nin eski adı "Rasattepe" idi. Anıtkabir yapılmadan önce burada, tepenin doruğunda birkaç küçük yapı vardı. Bu yapılar, rasat (meteoroloji) istasyonu olarak kullanılıyordu. "Rasattepe" adı da bundan ötürü verilmişti. Yerli Ankaralılar buraya "Beştepeler" diyorlardı. Bu ad, buradaki tümülüslerden geliyordu.
Anitkabir'in Rasattepe'de yapılmasına karar verildikten sonra buradaki tümülüslerin kaldırılması gerekiyordu. Bu maksatla, Türk Tarih Kurumunun da yardımı ile Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi doçentlerinden Arkeolog Dr. Tahsin Özgüç'ün başkanlığında bir kurul oluşturuldu. Müzeler Genel Müdürlüğü arkeologlarının da katıldıkları bu kurul, Rasattepe'deki tümülüslerde kazılar yaptı. Yapılan kazılar sonunda bu tümülüslerin Friglere ait olduğu anlaşılmıştır.
Frigler, Anadolu'ya M.Ö. 12 nci Asır başlarında kavim göçleri sırasında gelmişlerdir. Hitit Devletini yıkarak Anadolu'da yeni bir devlet kuran Friglerin başkenti Polatlı yakınında bulunan Gordion şehri idi. Gordion çevresindeki Frig prens, prenses ve krallarına ait tümülüslerde yapılan kazılarda, pek çok eser bulunmuştu.
Rasattepe'deki tümülüslerde Gordion'dakiler gibi, toprağın içine yapılmış oda biçiminde mezarlardı. Odanın içine, ölü ve öteki dünyada kullanacağı düşünülen birçok eşya, silah, yiyecek konulmuş, mezar kalın kalaslarla örtülmüş, sonra da üstüne bir küçük tepe halinde toprak yığılmıştı. Bu tümülüslerden çıkarılan eserler, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir.

Rasattepe'nin Kamulaştırılması
23 Mayıs 1939 tarihinde Başbakan Refik Saydam, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki bütçe görüşmeleri esnasında yaptığı konuşmada; Rasattepe üzerinde kadastro işlemlerinin yapıldığını, bu arazinin bazı bölümlerinin devlete, belediyeye ve özel şahıslara ait olduğunun belirlendiğini, arazinin kapladığı alan ve sınırlarının tespit edildiğini ve gereken haritaların çizildiğini belirtti. Başbakan ayrıca; Anıtkabir için 205.000 TL. istimlak bedeli, 45.000 TL. uluslararası proje yarışması olmak üzere toplam 250.000 TL. ödenek ayrıldığını ve 287.000 metrekarelik alanın kamulaştırılmasının planlandığını belirtti. 7 Temmuz 1939 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Rasattepe'nin kamulaştırılmasına karar verildi.

Rasattepe'nin kamulaştırılması için hazırlanan plan, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edildi. Kamulaştırma işlemi için oluşturulan komisyonun başkanlığına seçilen Başbakanlık Müsteşarı Vehbi Demirel, bu tepenin kamulaştınlması için Ankara Belediyesi'ne tebligatta bulundu.
Anıtkabir sahasının, 1939 yılında 214.878 metrekare, 1940 yılında ise 188.334 metrekaresinin kamulaştırma ilanı Ankara Belediyesi'nce 5 Eylül 1940 tarihli Ulus Gazetesinde yayınlandı.

Bakanlar Kurulunun 20 Nisan 1940 tarih ve 1463 sayılı kararı ile 542.857 metrekare arazinin; 459.845 metrekarelik bölümünün özel şahıslardan, 43.135 metrekarelik bölümünün kapanan yollar ve yeşil alanlardan, 28.312 metrekarelik bölümünün hazineye ait yerlerden, 3.044 metrekarelik bölümünün hazineye ait okul ve karakol yerinden, 8.521 metrekarelik bölümünün özel şahıslardan kamulaştırılması planlandı.
Kamulaştırma işlemlerine, Bakanlar Kurulunun 23 Kasım 1943 gün ve 3/78 sayılı kararı ile 27 Haziran 1947 gün ve 3/671 sayılı kararlarına göre bir bölüm arazi ile devam edildi. 25 Aralık 1947 gün ve 3/6762 sayılı Bakanlar Kurulu kararınca toplam 153.272 metrekare arazinin daha kamulaştırılması planlandı. Bu miktarın; 92.278.50 metrekarelik bölümü özel şahıslara, 6.178 metrekarelik bölümü belediye yollarına, 48.568 metrekarelik bölümü belediyeye ait yeşil sahalara, 6.247.50 metrekarelik bölümü de hazine arsasına aitti.

Anıtkabir sahası olarak belirlenen bölgenin, özel şahıslara ait 92.278.50 metrekarelik bölümünün ödenek yetersizliğinden dolayı 1950 yılına kadar ancak 27.108 metrekarelik bölümü kamulaştırılabildi. Özel şahıslara ait geri kalan 65.120 metrekare arazinin kamulaştırılması, 1.000.000 TL. (Birmilyon TL.) tasarruf sağlanması ve arsa sahiplerinin mağduriyetinin önlenmesi maksadı ile Bakanlar Kurulunun 21 Eylül 1950 gün ve 11928 sayılı kararı gereğince kamulaştırılmasından vazgeçildi.
1964 yılında yapılan arazi kamulaştırması sonucu Akdeniz Caddesi ile Mareşal Fevzi Çakmak Caddesinin kesiştiği yerdeki iki parselden oluşan bölüm ve 1982 yılında Mebus Evleri ile Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi arasında kalan 31.800 metrekarelik alan kamulaştırılarak Anıtkabir sahasına dahil edildi.
Rasattepe'de Jeolojik İncelemeler
Rasattepe'nin, takribi ağırlığı 150.000 tona varacak olan yapının basıncına dayanıp dayanamayacağının tesbiti için, modern yöntemlerle "Temel Mekaniği" incelemesine Bayındırlık Bakanlığınca, İstanbul Teknik Üniversitesinden Prof. Salih Sayar görevlendirildi. Prof. Sayar çalışmalarının sonucunu bildiren raporunda; 907 rakımlı Rasattepe'nin eski bir alüvyon alanı üzerinde bir taraça kalıntısı olduğunu, Dördüncü Zaman'ın ilk devrelerinde oluştuğunu belirtmiştir. (18 Mayıs 1945).
Anıtkabir alanındaki temel incelemelerinde, 40 metreye kadar inen sondajlar yapılmış, bu sondajlar sırasında tepenin içinde büyük boşluklar (galeriler) bulunmuştur.

Özellikle, Anıtkabir'in Şeref Holü'nün altinda bulunan boşluklar temelde değişik tekniklerin kullanılmasını zorunlu kılıyordu. Yapım işlerini kontrol eden mimar ve mühendislerce mozole kısmının temelinin sağlamlaştırılması için uygun hal tarzlan projelendirilerek Bayındırlık Bakanlığına gönderildi. Bayındırlık Bakanlığı bu projeyi uygun buldu. Bundan başka Anıtkabir temelinin her taraftan demir potrel ve tellerle toprağın içine, bir geminin su altındaki kesimi gibi yerleştirilmesi kararlaştınldı.

Anıtkabir yapısının temel ve inşa durumunu incelemek üzere 12 Şubat 1946 tarihinde Bayındırlık Bakanlığında; Bakanlık yetkilileri, Prof. Emin Onat ve İstanbul Teknik Üniversitesi profesörlerinden oluşan bir kurul toplantısı yapıldı. Bu toplantıda, Rasattepe'nin Anıtkabir'in inşasına elverişli olduğu, Prof. Onat'ın projesindeki mimari esaslar korunarak, üst yapının zemine yapacağı basıncın azaltılması ve depreme dayanıklılığının arttırılması için kagir ve betonarme bir sistemle inşasının uygun olacağı kararlaştınldı.

Anıtkabir'in depremlere karşı dayanıklı olması gerekiyordu. Bayındırlık Bakanlığı bu durumu, kendi uzmanları ile İstanbul Teknik Üniversitesi profesörlerinden kurduğu bir komisyona inceletti. Bu komisyon, uzun incelemeler sonucunda vardığı sonuçları 12 Aralık 1948 tarihli bir rapor ile adı geçen bakanlığa bildirdi. Bu rapor özet olarak aşağıdaki hususları içeriyordu:
"Şimdi yürürlükte olan deprem haritasında Ankara Şehri, bütünüyle deprem kuşağı dışında bir bölge olarak gösterilmiştir. Bununla birlikte, merkezleri bu bölgeye yakın olan yer sarsıntılarının Ankara'ya yansımasından ötürü Anıtkabir'in gerek kapladığı alanın genişliği ve gerek mimarlık projesinin sismik bakımdan gösterdiği özellikler ve yeri itibariyle, bu yapının deprem etkilerine göre hesaplanması komisyonumuzca uygun görülmüştür. Bu bakımdan;
1. Yapı mümkün olduğu kadar hafif olmalıdır. Özellikle bu durum, yapının yüksek yerlerinde kesin olarak sağlanmalıdır.
2. Anıtkabir'in üzerinde bulunduğu toprak, alüvyondan meydana gelen bir tepe olduğundan, deprem yüzünden yer kayması ihtimal dahilinde görülmektedir. Bundan ötürü, üst yapı ile temel bölümünün yekpare (tek parça) bir kitle teşkil edecek şekilde düzenlenmesi gerekir.
3. Rasattepe'nin yamaç ve eteklerinin ağaçlandırılarak, toprağın aşınmaya karşı korunmasının sağlanması gerekli görülmüştür."
Bütün bu teknik raporlar, Anıtkabir'in dış mimarisinde hiç bir değişiklik yapılmadan, planın yeniden gözden geçirilmesini ve gereken önlemlerin alınmasını zorunlu kılıyordu. Yapının temeli demir-beton karışımı ve üst bölüm tek parça olacaktı. Bu nedenle proje yeniden gözden geçirildi ve teknik raporda ileri sürülen tüm önlemler alındı. Temel incelemeleri sonucunda Bayındırlık Bakanlığına sunulan proje uygulanarak Anıtkabir'in temel kısmı, tıpkı bir geminin su altındaki kısmı gibi toprağın içine yerleştirildi. Böylece anıt, doğal tesirlere dayanıklı duruma getirildi.

ANITKABİR'İN İNŞAASI


Anıtkabir projesinin belirlenmesinden sonra, inşaatın başlayabilmesi için ilk aşamada kamulaştırılma çalışmalarına başlandı. Anıtkabir'in inşaatı ise 9 Ekim 1944'de görkemli bir temel atma töreni ile başladı. Anıtkabir'in inşası 9 yıllık bir süre içinde 4 aşamalı olarak yapılmıştır.

Birinci Kısım İnşaat: 1944-1945


Toprak seviyesi ve aslanlı yolun istinat duvarının yapılmasını kapsayan birinci kısım inşaata 9 Ekim 1944'te başlamış ve 1945'te tamamlanmıştır.

İkinci Kısım İnşaat: 1945-1950


Mozole ve tören meydanını çevreleyen yardımcı binaların yapılmasını kapsayan ikinci kısım inşaat 29 Eylül 1945'te başlamış, 8 Ağustos 1950'de tamamlanmıştır. Bu aşamada inşaatın kâgir ve betonarme yapı sistemine göre, temel basıncının azaltılması göz önünde tutularak, anıt kütlesinin "temel projesinin" hazırlanması kararlaştırılmıştır. 1947 yılı sonuna kadar mozolenin temel kazısı ve izolasyonu tamamlanmış ve her türlü çöküntüleri engelleyecek olan 11 metre yüksekliğinde betonarme temel sisteminin demir montajı bitirilme aşamasına gelmiştir.
Giriş kuleleri ile yol düzeninin önemli bir kısmı, fidanlık tesisi, ağaçlandırma çalışmaları ve arazinin sulama sisteminin büyük bir bölümü tamamlanmıştır.

Üçüncü Kısım İnşaat: 1950


Anıtkabir üçüncü kısım inşaatı, anıta çıkan yollar, aslanlı yol, tören meydanı ve mozole üst döşemesinin taş kaplaması, merdiven basamaklarının yapılması, lahit taşının yerine konması ve tesisat işlerinin yapılmasını kapsıyordu.

Dördüncü Kısım İnşaat: 1950-1953


Anıtkabir'in 4. kısım inşaatı ise şeref holü döşemesi, tonozlar alt döşemeleri ve şeref holü çevresi taş profilleri ile saçak süslemelerinin yapılmasını kapsıyordu. Dördüncü kısım inşaat 20 Kasım 1950'de başlamış ve 1 Eylül 1953'te bitirilmiştir.
"Anıtkabir Projesi"nde mozolenin kolonat üstünde yükselen tonoz bir bölüm vardı. 4 Aralık 1951 tarihinde hükümet, şeref holünün 28 m.lik yüksekliğinin azaltılması ile yapının daha çabuk bitirilmesinin mümkün olup olmadığını mimarlara sordu.
Mimarlar yaptıkları çalışmalar sonunda şeref holünü taş bir tonoz yerine, bir betonarme tavan ile örtmenin mümkün olduğunu bildirdiler. Böylece tonoz yapının zemine vereceği ağırlık ve bunun doğuracağı teknik mahzurlar da ortadan kalkıyordu.
Anıtkabir yapımında beton üzerine dış kaplama malzemesi olarak kolay işlenebilen gözenekli, çeşitli renklerde traverten, mozole içi kaplamalarında ise mermer kullanılmıştır.

Heykel grupları, aslan heykelleri ve mozole kolonlarında kullanılan beyaz travertenler Kayseri Pınarbaşı İlçesi'nden, kulenin iç duvarlarında kullanılan beyaz travertenler ise Polatlı ve Malıköy'den getirilmiştir. Kayseri Boğazköprü mevkiinden getirilen siyah ve kırmızı travertenler tören meydanı ve kulelerin zemin döşemelerinde, Çankırı Eskipazar'dan getirilen sarı travertenler zafer kabartmaları, şeref holü dış, duvarları ve tören meydanını çevreleyen kolonların yapımında kullanılmıştır.

Şeref holünün zemininde kullanılan krem, kırmızı ve siyah mermerler Çanakkale, Hatay ve Adana'dan, şeref holü iç yan duvarlarında kullanılan kaplan postu Afyon'dan, yeşil renk mermer Bilecik'ten getirilmiştir. 40 ton ağırlığındaki yekpare lahit taşı Adana'nın Osmaniye İlçesi'nden, lahitin yan duvarlarını kaplayan beyaz mermer ise Afyon'dan getirilmiştir.

ANITKABİR'İN MİMARİ ÖZELLİKLERİ


Türk mimarlığında 1940-1950 yılları arası, "II. Ulusal Mimarlık Dönemi" olarak adlandırılır. Bu dönemde daha çok anıtsal yönü ağır basan, simetriye önem veren, kesme taş malzemenin kullanıldığı binalar yapılmıştır. Anıtkabir bu dönemin özelliklerini taşımaktadır.
Bu dönem özellikleri ile birlikte Anıtkabir'de Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerine ve süsleme öğelerine sıkça rastlanır.
Örneğin dış cephelerde, duvarların çatı ile birleştiği yerde kuleleri dört yandan saran Selçuklu taş işçiliğinde testere dişi olarak adlandırılan bordür bulunmaktadır. Ayrıca Anıtkabir'in bazı yerlerinde (Mehmetçik Kulesi, Müze Müdürlüğü) kullanılan çarkıfelek ve rozet denilen taş süslemeler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpmaktadır.
Bütün bu özellikleriyle yapıldığı dönemin en iyi örneklerinden biri olan Anıtkabir yaklaşık 750.000 m² lik bir alanı kaplamakta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılır
  1. İstiklal Kulesi
  2. Hürriyet Kulesi
  3. Kadın Heykel Grubu
  4. Erkek Heykel Grubu
  5. Aslanlı Yol
  6. Tören Meydanı
  7. Mehmetçik Kulesi
  8. Anıtkabir Kitaplığı
  9. Zafer Kulesi
  10. İsmet İnönü Lahti
  11. Barış Kulesi
  12. 23 Nisan Kulesi
  13. Bayrak Direği ve Bayrak
  14. Mîsâk-ı Millî Kulesi
  15. Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi
  16. İnkılâp Kulesi
  17. Cumhuriyet Kulesi
  18. Atatürk Özel Kitaplığı
  19. Müdafaa-i Hukuk Kulesi
  20. Sakarya Meydan Muharebesi Kabartması
  21. Başkomutan Meydan Muharebesi Kabartması
  22. Mozole
  23. Şeref Holü
  24. Mezar Odası
  25. ATATÜRK'ün Lahdi
  26. Aslan Heykel Grubu
  27. Müze Komutanlık Karargahı
  28. Anıtkabir Komutanlık Karargahı
  29. Dinlenme Salonu
  30. Konferans Salonu
  31. Hitabet Kürsüsü
  32. Barış Parkı

BARIŞ PARKI


Ad:  barış parkı.jpg
Gösterim: 1630
Boyut:  32.4 KB
Anıtkabir; Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" özdeyişinden ilham alınarak, çeşitli yabancı ülkelerden ve Türkiye'nin bazı bölgelerinden getirilen fidanlarla oluşturulan Barış Parkı içinde yükselmektedir.
Afganistan, A.B.D., Almanya, Avusturya, Belçika, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hindistan, Irak, İngiltere, İspanya, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Kıbrıs, Mısır, Norveç, Portekiz, Yugoslavya ve Yunanistan'dan çeşitli ağaç ve fidanlar getirilmiştir. Bugün Barış Parkı'nda 104 ayrı türden yaklaşık 48.500 adet süs ağacı, ağaççık ve süs bitkisi bulunmaktadır.

Yabancı Devletlerden Barış Parkı’na Hediye edilen fidanlar aşağıdaki gibidir:
  • Afganistan: 15 Akkavak, 10 Nesteren Gül, 12 Çitlenbik
  • Amerika Birleşik Devletleri: 310 Mavi Ladin, 100 Mavi Selvi, 100 Sedir
  • Avusturya: 55 Dağ Çamı
  • Batı Almanya: 25 Bataklık Meşesi, 10 Huş, 13 Ihlamur, 5 Atlas Sediri, 5 Yabancı Selvi, 8 Pinus Sabiniana, 17 Erik, 5 Yatık ardıç, 200 Gül
  • Belçika: 10 Kotoneaster, 13 Şimşir, 12 Top Mazı, 12 Yatık Ardıç, 12 Sedir, 12 Akçaağaç, 12 Porsuk, 12 Göknar, 12 Sarıçam
  • Danimarka: 20 Kayın
  • Finlandiya: 275 Huş
  • Fransa: 10 Kızılağaç, 10 Sarıçam, 10 Sahil Çamı, 10 Fıstık Çamı, 10 Avrupa melezi, 10 Göknar, 10 Kayın, 10 Avrupa Ladini
  • Güney Çin: Bir miktar Armand Çamı ile Çin Göknarı tohumu
  • Hindistan: 289 Sahil Çamı
  • Irak: 20 Musul Fıstığı
  • İngiltere: 50 Kiraz, 50 Porsuk, 100 Karaçam, 50 Meşe
  • İspanya: 1 Karaağaç, 1 Selvi, 4 Sahil Çamı, 1 Dışbudak, 2 Kestane, 3 Ardıç, 1 Ceviz, 1 Meşe
  • İsrail: 30 Sahil Çamı
  • İsveç: 10 Huş
  • İtalya: 5 Karayemiş, 5 Mezarlık Selvisi, 8 Fıstık Çamı, 10 Mavi Selvi, 5 Karaçam, 7 Sedir
  • Japonya: 35 Kiraz
  • Kanada: 30 Akçaağaç
  • Kıbrıs: 5 Çam
  • Mısır: 8 Akkavak, 6 Katalpa, 6 Gladiçya, 6 Akasya, 6 Salkım Akasya
  • Norveç: 12 Gürgen
  • Portekiz: 50 Mezarlık Selvisi, 50 Sahil Çamı
  • Yugoslavya: 10 Ihlamur, 5 Zofora, 5 Kestane, 10 Erguvan, 10 Çınar, 20 Selvi Kavak, 5 Katalga, 5 Fındık, 10 Söğüt, 5 Maklora, 10 Çitlenbik, 20 Meşe, 20 Polyanta Gül, 20 Gül, 19 Mazı, 11 Yalancı Selvi, 5 Boylu Ardıç, 8 Karaçam, 10 Huş, 1 Alıç, 10 Taflan, 10 Berberis, 2 Mavi Sedir, 20 Yatık Ardıç, 10 Leylak, 6 Karayemiş, 10 Erguvan, 6 Mahonya, 3 Porsuk, 10 Söğüt
  • Yunanistan: 5 Kayın, 5 Göknar, 5 Porsuk, 5 Çoban Püskülü, 5 Karaçam

ANIT BLOKU


Ad:  anıt bloku.jpg
Gösterim: 1851
Boyut:  26.7 KB
Anıtkabir Anıt Bloku üç bölümden oluşmaktadır.
1- Aslanlı Yol
2- Tören Meydanı
3- Mozole
Anıtkabir'e Tandoğan kapısından girildiğinde Barış Parkı içerisinde uzanan yoldan Aslanlı Yol başındaki 26 basamaklı geniş merdivenlere ulaşılır. Merdivenin hemen başında karşılıklı olarak istiklal ve hürriyet kuleleri yer alır.
Anıtkabir yapı topluluğu içinde, simetri gözetilerek yerleştirilmiş olan on adet kule vardır. Bu kulelere ulusumuzun ve devletimizin oluşumunda büyük tesirleri olan yüce kavramları temsil eden isimler verilmiştir. Kuleler, plan ve yapı bakımından birbirinin benzeridir. Kareye yakın 12 x14 x7,20 m. boyutlarında dikdörtgen plan üzerine kurulmuş olan kulelerin üzeri piramit biçiminde çatılarla örtülüdür. Çatıların tepelerinde, eski Türk çadırlarında görülen tunç mızrak ucu vardır. Eski Türk kilim desenlerinden alınmış geometrik süslemeler, fresk tekniğinde uygulanmıştır.
Ayrıca kulelerin iç duvarlarında, o kulenin ismiyle ilgili bir kompozisyon ve Atatürk'ün özlü sözleri bulunmaktadır.

İSTİKLAL KULESİ


Ad:  anıtkabir istiklal kulesi.jpg
Gösterim: 1815
Boyut:  34.9 KB
Aslanlı yolun sağ başındaki İstiklal Kulesi'nin iç duvarlarında bulunan kabartmada, ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir gencin yanında bir kaya üzerine konmuş kartal figürü görülmektedir. Kartal, mitolojide ve Selçuklu sanatında gücün, istiklâl ve bağımsızlığın sembolü olarak tasvir edilmiştir. Kılıç tutan genç ise istiklali savunan Türk milletini temsil etmektedir. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.
Ayrıca kule duvarlarında yazı bordürü olarak Atatürk'ün istiklalle ilgili şu sözleri yer almaktadır:
"Ulusumuz en korkunç yok oluşla son buluyor gibi görünmüşken, tutsak edilmesine karşı evladını ayaklanmaya davet eden atalarının sesi, kalplerimiz içinde yükseldi ve bizi son Kurtuluş Savaşı'na çağırdı." (1921)
"Hayat demek savaşma, çarpışma demektir. Hayatta başarı kesinlikle savaşta başarı kazanmakla mümkündür." (1927)
"Biz hayat ve bağımsızlık isteyen ulusuz ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı hiçe sayarız." (1921)
"İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk ulusu, Türkiye'nin gelecekteki çocukları, bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar." (1927)
"Bu ulus bağımsızlıktan yoksun olarak yaşamamıştır, yaşıyamaz ve yaşamıyacaktır, ya istiklal ya ölüm." (1919)
Kulenin içinde ise Anıtkabir maketi ile Anıtkabir'i tanıtıcı ışıklı panolar bulunmaktadır.

HÜRRİYET KULESİ


Ad:  anıtkabir hürriyet kulesi.jpg
Gösterim: 1307
Boyut:  42.4 KB
Aslanlı Yol'un sol başında bulunan Hürriyet Kulesi içindeki kabartmada; elinde kağıt tutan melek figürü ile meleğin yanında şaha kalkmış bir at tasvir edilmiştir. Melek figürü bağımsızlığın kutsallığını, elindeki kağıt "Hürriyet Beyannamesi"ni sembolize etmektedir. At figürü ise hürriyet ve bağımsızlık sembolüdür. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.
Kule duvarlarında Atatürk'ün hürriyet ile ilgili şu sözleri yazılıdır.
"Esas, Türk ulusunun saygın ve onurlu bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan yüksek bir işleme hak kazanamaz." (1927)
"Bence, bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın sürekli olarak bulunabilmesi kesinlikle o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olabilmesiyle mümkündür."
"Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayandığı ulusal egemenliktir."
"Bütün tarihsel yaşantımızda özgürlük ve bağımsızlığa sembol olmuş bir ulusuz."
Kule içinde Anıtkabir'in inşaat çalışmalarını gösteren fotoğraf sergisi ve inşaatta kullanılan taş örnekleri bulunmaktadır.

KADIN HEYKEL GRUBU


Ad:  kadın heykel grubu.jpg
Gösterim: 1341
Boyut:  39.2 KB
İstiklal kulesinin önünde, ulusal giysiler giymiş üç kadından oluşan bir heykel grubu vardır. Bu kadınlardan kenarlardaki ikisi yere kadar uzanan kalın bir çelenk tutmaktadır. Başak demetlerinin meydana getirdiği çelenk bereketli yurdumuzu temsil etmektedir. Soldaki kadın, ileri uzattığı elindeki kapla Atatürk'e tanrıdan rahmet dilemekte, ortadaki kadın eliyle yüzünü kapamış ağlamaktadır.
Bu üçlü grup, Türk kadınlarının Atatürk'ün ölümünün derin acısı içinde bile gururlu, ağırbaşlı ve azimli oluşunu dile getirmektedir. Heykel grubu Hüseyin Özkan'ın eseridir.

ERKEK HEYKEL GRUBU


Ad:  erkek heikil grubu.JPG
Gösterim: 1400
Boyut:  37.1 KB
Hürriyet Kulesi'nin önünde üç erkekten oluşan heykel grubu vardır. Sağdaki erkek başında miğferi ve kalın kaputu ile Türk askerini temsil ederken, onun yanında elinde kitabı ile Türk gençliğini ve aydın insanı, biraz gerisinde ise yerel kıyafetlerle Türk köylüsü temsil edilmiştir. Her üç heykelin yüzünde derin acı ile Türk milletinin kendine özgü ağırbaşlılığı ve yüksek irade gücü dile getirilmiştir. Heykel grubu, Hüseyin Özkan'ın eseridir.

ASLANLI YOL


Ad:  aslanlı yol.jpg
Gösterim: 2206
Boyut:  44.1 KB
Ziyaretçileri Atatürk'ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılmış olan 262 m. uzunluğundaki yolun iki yanında oturmuş pozisyonda 24 aslan heykeli bulunmaktadır. Atatürk'ün Türk ve Anadolu tarihine verdiği önem sebebiyle, Anadolu'da uygarlık kuran Hititlerin sanat üslubu ile yapılan aslan heykelleri kuvvet ve sükuneti temsil etmektedir. Heykeller Hüseyin Özkan'ın eseridir.

TÖREN MEYDANI


Ad:  TÖREN MEYDANI.jpg
Gösterim: 1330
Boyut:  24.7 KB
Aslanlı yolun sonunda yer alan tören meydanı 129 x84,25 m. boyutlarındadır. 15.000 kişi kapasiteli bu alanın zemini; siyah, kırmızı, sarı ve beyaz renkte traverten taşlardan oluşan 373 adet halı ve kilim deseniyle bezenmiştir.

MEHMETÇİK KULESİ


Ad:  mehmetçik kulesi.jpg
Gösterim: 1324
Boyut:  32.1 KB
Aslanlı yolun bitiminde sağda Mehmetçik Kulesi yer almaktadır. Kulenin dış yüzeyinde yer alan kabartmada; cepheye gitmekte olan Mehmetçiğin evinden ayrılışı ifade edilmektedir. Bu komposizyonda, elini asker oğlunun omuzuna atmış onu vatan için savaşa gönderen hüzünlü, fakat gururlu anne tasvir edilmiştir. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.
Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Mehmetçik ve Türk kadınları hakkında söylediği özlü sözler yer almaktadır:
"Kahraman Türk eri Anadolu savaşlarının anlamını kavramış, yeni bir ülke ile savaşmıştır." (1921)
"Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ulusunda Anadolu köylü kadının üstünde kadın çalışmasından söz etmek imkânı yoktur." (1923)
"Bu ulusun çocuklarının özverileri, kahramanlıkları için ölçü birimi bulunamaz."
Kulenin içinde; Anıtkabir ve Atatürk ile ilgili çeşitli kitaplar ve hediyelik eşyalar ziyaretçilere sunulmaktadır.

ATATÜRK VE TÜRK DEVRİMİ KÜTÜPHANESİ


Ad:  ATATÜRK VE TÜRK DEVRİMİ KÜTÜPHANESİ.jpg
Gösterim: 1101
Boyut:  21.1 KB
Mehmetçik ve Zafer kuleleri arasında yer alan; müze, kitaplık ve Kültürel Faaliyetler Müdürlüğü'nün içindeki birimde "Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi" bulunmaktadır. Atatürk, milli mücadele ve inkılâplar konulu Türkçe ve yabancı dillerde kitapların bulunduğu bir "İhtisas Kütüphanesi" olarak, her kesimden araştırmacı ve okuyucuya hafta içi 09.00-12.30 / 13.30-17.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.

ZAFER KULESİ


Ad:  zafer kulesi.jpg
Gösterim: 1071
Boyut:  30.8 KB
Kulenin duvarlarında Atatürk'ün en önemli üç zaferinin tarihi ve zaferle ilgili özlü sözleri yazılıdır.
Kule içinde Atatürk'ün naaşını 19 Kasım 1938'de İstanbul Dolmabahçe Sarayı'ndan alarak Sarayburnu'nda donanmaya teslim eden top arabası sergilenmektedir.

İSMET İNÖNÜ'NÜN LAHTİ


Ad:  İSMET İNÖNÜ'NÜN LAHTİ.jpg
Gösterim: 1171
Boyut:  29.6 KB
Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık sütunların oluşturduğu galerinin ortasında 25 Aralık 1973 yılında vefat eden Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, Türk Milli Mücadelesinin Batı Cephesi komutanı ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün sembolik lahdi bulunmaktadır. Mezar odası alt kattadır.
İsmet İnönü, Anıtkabir'e 28 Aralık 1973'te Bakanlar Kurulu Kararı ile defnedilmiştir.

BARIŞ KULESİ


Ad:  barış kulesi.JPG
Gösterim: 989
Boyut:  29.4 KB
Kulenin iç duvarında Atatürk'ün "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesini dile getiren bir kabartma kompozisyonu yer almaktadır. Bu kabartmada çiftçilik yapan köylüler ve yanlarında kılıcını uzatarak onları koruyan bir asker figür tasvir edilmiştir. Bu asker barışın sağlam ve güvenli kaynağı olan Türk ordusunu sembolize etmektedir. Bu şekilde insanlar Türk ordusunun sağladığı huzur ortamı içinde günlük hayatlarını devam ettirmektedirler. Kabartma, Nusret Suman'ın eseridir.
Kule duvarlarında Atatürk'ün barış ile ilgili şu sözleri yer almaktadır.
"Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir." (1935)
"Yurtta Barış, Cihanda Barış."
"Ulusun hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir." (1923)
Kulenin içinde ise Atatürk'ün 1935-1938 yılları arasında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergilenmektedir.

23 NİSAN KULESİ


Ad:  23 nisan kulesi.JPG
Gösterim: 1057
Boyut:  30.1 KB
Kulenin iç duvarında 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışını temsil eden bir kabartma yer almaktadır. Bu kabartmada, ayakta duran kadının tuttuğu kağıdın üzerinde 23 Nisan 1920 yazılıdır. Kadının diğer elinde Millet Meclisimizin açılışını simgeleyen bir anahtar bulunmaktadır. Kabartma, Hakkı Atamulu'nun eseridir.
Kule duvarlarında meclisin açılışıyla ilgili Atatürk'ün özlü sözleri yer almaktadır:
"Bir tek karar vardı: O da ulusal egemenliğe dayalı, hiçbir koşula bağlı olmayan bağımsız, yeni bir Türk Devleti kurmak." (1919)
"Türkiye Devletinin tek ve gerçek temsilcisi yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir."
"Bizim bakış açılarımız kuvvetin, gücün, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır."
Kulede Atatürk'ün 1936-1938 yılları arasında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergilenmektedir.

BAYRAK DİREĞİ


Ad:  BAYRAK DİREĞİ.jpg
Gösterim: 1002
Boyut:  13.6 KB
Anıtkabir'in Çankaya yönündeki 28 basamaklı tören meydanına giriş merdivenlerinin ortasında, tek parçalı yüksek bir direk üzerinde Türk bayrağı dalgalanır. Amerika'da özel olarak yaptırılan 33.53 m. yüksekliğindeki bu direk, Avrupa'daki tek parça çelik bayrak direklerinin en yükseğidir. Direğin 4 metresi kaidenin altında kalmaktadır. Amerika'da yaşayan Türk asıllı Amerika vatandaşı Nazmi Cemal tarafından, kendi bayrak direği fabrikasında imal edilerek 1946 yılında Anıtkabir'e hediye edilmiştir. Bayrak direğinin kaidesinde yer alan kabartmada; meşale Türk medeniyetini, kılıç taarruz gücünü, miğfer savunma gücünü, meşe dalı zaferi, zeytin dalı ise barışı simgelemektedir. Türk bayrağı, ulusumuzun yurdunu savunma, zafer kazanma, barışı koruma ve uygarlık kurma gibi yüce değerleri üzerinde dalgalanmaktadır. Kabartma Kenan Yontuç'un eseridir.

MİSAK-I MİLLİ KULESİ


Ad:  MİSAK-I MİLLİ KULESİ.JPG
Gösterim: 1288
Boyut:  25.7 KB
Müzenin girişindeki bu kulenin içinde bulunan kabartma, tek vücut olarak kenetlenmemizi sembolize etmektedir. Kabartma, bir kılıç kabzası üzerinde üst üste konmuş dört elden ibarettir. Bu komposizyon Türk vatanının kurtarılması için içilen millet andını ifade etmektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir.
Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Milli Misak ile ilgili şu sözleri yazılıdır:
"Kurtuluşumuzun genel kuralı olan ulusal andı tarih safhasına yazan ulusun demir elidir." (1923)
"Ulusal sınırlarımız içinde özgür ve bağımsız yaşamak istiyoruz." (1921)
"Ulusal benliği bulamayan uluslar başka ulusların avıdır." (1923)
Kulenin ortasında Anıtkabir'de icra edilen törenlere katılan heyetlerin özel defteri imzalamaları için imza kürsüsü yer almaktadır. Müzenin girişi olan bu kulede bulunan aktüalite panolarında Anıtkabir'de yapılan önemli törenlere ait fotoğraflar da sergilenmektedir.

ANITKABİR ATATÜRK MÜZESİ


Ad:  ANITKABİR ATATÜRK MÜZESİ.jpg
Gösterim: 1208
Boyut:  25.0 KB
Anıtkabir Proje Yarışması şartlarına uygun olarak, Misak-ı Milli ve İnkılâp kuleleri arasındaki bölüm müze olarak belirlenmiştir. Bu amaçla 21 Haziran 1960'ta Anıtkabir Atatürk Müzesi açılmıştır. Burada Atatürk'ün kullandığı eşyalar ve kendisine hediye edilen armağanlar ve giysileri teşhir edilmektedir.
Müzede ayrıca Atatürk'ün madalya ve nişanları ile manevi evlatlarından A. Afet İnan, Rukiye Erkin, Sabiha Gökçen'in müzeye armağan ettikleri Atatürk'e ait eşyalar sergilenmektedir.

İNKILÂP KULESİ


Ad:  İNKILÂP KULESİ.jpg
Gösterim: 977
Boyut:  18.4 KB
Müzenin devamı olan bu kulede Atatürk'ün giydiği elbiseler sergilenmektedir. Kulenin iç duvarında yer alan kabartmada zayıf, güçsüz bir elin tuttuğu sönmek üzere olan bir meşale, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu'nu simgelemektedir. Güçlü bir elin göklere doğru kaldırdığı ışıklar saçan diğer bir meşale ise, yeni Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk'ün Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için yaptığı inkılâpları simgelemektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir.
Kule duvarlarında Atatürk'ün inkılâplarla ilgili şu sözleri yazılıdır:
"Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse ilerlemesine, uygarlaşmasına teknik imkân ve bilimsel ihtimal yoktur."
"Biz ilhamlarımızı gökten ve bilinmeyen alemden değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."
Müzenin giysi bölümü olarak kullanılan bu kulede; Anadolu Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr.Yılmaz Büyükerşen'in yaptığı Atatürk'ün gerçek boyutlarında balmumu heykeli bulunmaktadır.

CUMHURİYET KULESİ


Ad:  anıtkabir CUMHURİYET KULESİ.JPG
Gösterim: 1161
Boyut:  18.1 KB
Sanat Galerisi'nin girişi olan bu kulenin duvarlarında Atatürk'ün Cumhuriyet ile ilgili şu özlü sözü bulunmaktadır.
"En büyük gücümüz, en güvenilir dayanağımız, ulusal egemenliğimizi kavramış ve onu eylemli olarak halkın eline vermiş ve halkın elinde tutabileceğimizi gerçekten kanıtlamış olduğumuzdur."
Kulenin içinde, Atatürk'ün öğrenim gördüğü Manastır Askeri İdadisi ile Sivas ve Erzurum Kongre binaları ve I. T.B.M.M. binalarının maketleri ve o dönemlere ait fotoğraflar sergilenmektedir.

SANAT GALERİSİ


Cumhuriyet Kulesi ve Müdafaa-i Hukuk Kuleleri arasında yer alan bu bölümde Atatürk'ün özel kitaplığı teşhir edilmektedir.
Duvarlarda Atatürk'ü ziyaret etmiş olan yabancı devlet adamları ile Atatürk'ü birlikte tasvir eden yağlı boya tablolar bulunmaktadır. Bu tablolar, ressam Rahmi Pehlivanlı'nın eseridir.
Galeride ayrıca, Atatürk, Milli Mücadele ve Anıtkabir konulu belgesel filmlerin gösterildiği sinevizyon bölümü yer almaktadır.

MÜDAFAA-İ HUKUK KULESİ


Ad:  MÜDAFAA-İ HUKUK KULESİ.jpg
Gösterim: 1311
Boyut:  23.8 KB
Bu kule duvarının dış yüzeyinde yer alan kabartmada, Kurtuluş Savaşımızda ulusal birliğimizin temeli olan Müdafaa-i Hukuk dile getirilmektedir. Kabartmada, bir elinde kılıç tutarken diğer elini ileri uzatmış sınırlarımızı geçen düşmana "Dur!" diyen bir erkek figür tasvir edilmiştir. İleri uzatılan elin altında bulunan ulu ağaç yurdumuzu, onu koruyan erkek figürü ise kurtuluş amacıyla birleşmiş olan milletimizi temsil etmektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir.
Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Müdafaa-i Hukuk konusunda söylediği sözler yer almaktadır:
"Ulusal gücü etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır." (1919)
"Ulus bundan sonra hayatına, bağımsızlığına ve bütün varlığına şahsen kendisi sahip çıkacaktır." (1923)
"Tarih; bir ulusun kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez." (1919)
"Türk ulusunun kalbinden, vicdanından doğan ve onu esinlendiren en esaslı, en belirgin istek ve iman belli olmuştu: Kurtuluş." (1927)
Kulenin içinde "Atatürk ve Milli Mücadele" konulu periyodik sergiler düzenlenmektedir. Ayrıca Atatürk'ün öğrenim gördüğü Harbiye Mektebi'nin maketi bulunmaktadır.

SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ KONULU KABARTMA


Ad:  SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ KONULU KABARTMA.jpg
Gösterim: 2007
Boyut:  44.1 KB
Komposizyonun sağında bir genç, iki at, bir kadın ve bir erkek bulunmaktadır.Bunlar, savaşın ilk döneminde düşman saldırıları karşısında evlerini bırakıp yurt savunması için yollara düşmüştür. Sağdaki delikanlı arkaya dönmüş, sol elini kaldırıp yumruğunu sıkarak düşmanlara; "Bir gün döneceğiz ve sizden öcümüzü alacağız" demektedir.
Bu üçlü grubun önünde çamura batmış bir araba, çabalayan atlar, tekerleği döndürmeye çalışan bir erkek ve iki kadın ile ayakta bir yiğit ve ona bir kılıç sunan diz çökmüş bir kadın vardır. Bu grup figürleri, Sakarya Muharebesi başlamadan önceki dönemi temsil etmektedir. Bu grubun solunda, yere oturmuş iki kadın ve bir çocuk, düşman istilası altında, Türk ordusunu bekleyen halkımızı simgelemektedir. Bu halkın üzerinden uçarak Başkomutan Mustafa Kemal'e çelenk sunan bir zafer meleği vardır.
Komposizyonun sonunda yere oturan kadın vatan anayı, diz çöken genç Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazanan Türk ordusunu, meşe ağacı ise zaferi simgelemektedir. Vatan ana, Türk ordusunun zaferinin simgesi olan meşe ağacını göstermektedir. Kabartma İlhan Koman'ın eseridir.

BAŞKOMUTAN MEYDAN MUHAREBESİ KONULU KABARTMA


Komposizyonun solunda yer alan ve bir köylü kadın, bir erkek çocuk ve bir attan oluşan grup milletçe savaşa hazırlık dönemini temsil etmektedir. Sonraki bölümde; Atatürk bir elini ileri uzatmış ve "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" diyerek ordularımıza hedefi göstermektedir. Öndeki melek, Ata'nın emrini borusu ile uzak ufuklara iletmektedir. Bundan sonraki bölümüde, Atatürk'ün emrini yerine getiren Türk ordusunun fedakarlıklarını ve kahramanlıklarını temsil eden kabartmada, vurulup düşen bir erin elindeki bayrağı kavrayan bir yiğit ile siperde ellerinde kalkan ve kılıçlı bir asker Türk ordusunun taarruzunu sembolize etmektedir. Önde ise elinde Türk bayrağı ile Türk ordusunu çağıran zafer meleği bulunmaktadır. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.

MOZOLE


Ad:  MOZOLE.jpg
Gösterim: 1306
Boyut:  31.4 KB
Anıtkabir'in en önemli bölümü olan mozoleye çıkan 42 basamaklı merdivenlerin ortasında "hitabet kürsüsü" yer almaktadır. Mermer kürsünün tören meydanı cephesi dairesel geometrik motiflerle süslü olup, ortasında Atatürk'ün "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözü yazılıdır. Kürsü Kenan Yontuç'un eseridir.
Mozole 72x52x17 m. boyutlarında uzunca dikdörtgen bir plan üzerine kurulmuş olup, ön ve arka sekiz, yan cepheler ise 14.40 m. yüksekliğinde ondört kolonatla çevrelenmiştir. Mozole cephesinde, solda Atatürk'ün Türk gençliğine hitabı, sağda ise Cumhuriyet'in kuruluşunun 10. yıldönümünde söylediği nutku yer almaktadır. Harfler taş kabartma üzerine altın yaldızlarla yazılmıştır.

ŞEREF HOLÜ


Ad:  ŞEREF HOLÜ.jpg
Gösterim: 1153
Boyut:  33.2 KB
Şeref holüne bronz kapılardan girilir. Girişte sağda Atatürk'ün 29 Ekim 1938 tarihli Türk ordusuna son mesajı, solda ise 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün Atatürk'ün ölümü üzerine yayınladığı 21 Kasım 1938 tarihli Türk milletine taziye mesajı yer almaktadır. Bu iki yazıt Atatürk'ün doğumunun 100. yılı olan 1981'de yazılmıştır.
Girişin tam karşısında büyük pencerenin yer aldığı nişin içinde, Atatürk'ün sembolik lahdi bulunmaktadır. Lahit taşı tek parça kırmızı mermer olup 40 ton ağırlığındadır. Lahit taşının yer aldığı bölüm ise beyaz Afyon mermeri ile kaplıdır. Şeref holünün zemini Adana ve Hatay'dan, yan duvarları ise Afyon ve Bilecik'ten getirilen kırmızı, siyah, yeşil ve kaplan postu mermerlerle kaplanmıştır.
Şeref holünün 27 kirişten oluşan tavanı ile yan galeri tavanları mozaik ile süslenmiştir. Şeref holünün yüksekliği 17 m. olup, yan duvarlarında altışardan 12 adet bronz meşale bulunmaktadır. Mozole yapısının üstü, düz kurşun çatı ile örtülüdür.

MEZAR ODASI


Ad:  MEZAR ODASI.jpg
Gösterim: 2730
Boyut:  40.2 KB
Atatürk'ün aziz naaşı, mozolenin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunmaktadır. Mozolenin birinci katı olan şeref holündeki sembolik lahit taşının tam altında bulunan mezar odası Selçuklu ve Osmanlı mimari stilinde sekizgen planlı olup, piramidal külahlı, tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiştir. Zemin ve duvarlar siyah, beyaz, kırmızı mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sanduka yer almaktadır. Mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunmaktadır.

ALAGÖZ KARARGÂH MÜZESİ


Ad:  ALAGÖZ KARARGÂH MÜZESİ.jpg
Gösterim: 1008
Boyut:  38.4 KB
Sakarya Savaşı'nda düşmanın Polatlı yakınlarına kadar ilerlemesi üzerine Batı Cephesi Komutanlığı, Ankara-Polatlı arasındaki Alagöz Köyü'nü Cephe Karargâhı olarak seçmiştir. Bu köyün halkından, Türkoğlu Ali Ağa'ya ait çiftlik evi karargâh olarak kullanılmıştır.
Sakarya Savaşı'nın bitiminde bina, sahipleri olan Ali Türkoğlu ve oğulları tarafından 1965 yılına kadar ev olarak kullanılmıştır. 1965 yılında varisleri tarafından Milli Eğitim Bakanlığı'na devredilmiştir. 1967 yılında, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne bağlı olan Anıtkabir Müze Müdürlüğü'ne devredilen binanın, restorasyonu yapılarak müze haline getirilmiştir.
10 Kasım 1968 tarihinde sadece üst katı tanzim edilerek teşhire açılmış, alt kat odaları ise 1983 yılında yapılan yeni bir düzenlemeyle teşhire açılmıştır.
Bina iki katlıdır ve, Giysi Odası, Kitaplık ve Hatıra Eşya Odası, Zabitan Yemek Odası, Mutfak, Muhabere Odası, Başkumandanlık Odası, Kurmay Heyeti Odası, Dinlenme Odası, Yaveler Odası, Atatürk'ün Yatak Odası, Atatürk'ün Yemek Odası ve Hizmet Eri Odası olmak üzere 12 odadan oluşmaktadır.



Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Eylül 2016 00:24
BrookLyn - avatarı
BrookLyn
Kayıtlı Üye
15 Eylül 2008       Mesaj #4
BrookLyn - avatarı
Kayıtlı Üye

Anıtkabir


Atatürk'ün Ankara'daki anıtmezarıdır. Atatürk'e bir anıtmezar yapma çalışmalarına ölümünden hemen sonra başlandı. Yer olarak kentin kaleden sonra en yüksek tepesi olan ve adı daha sonra Anıttepe olarak değiştirilen Rasattepe seçildi.

1941'de yapının tasarımı için açılan uluslararası yarışmaya yurtiçinden 22, yurtdışından 27 proje katıldı. Uluslararası seçici kurulun seçtiği üç proje arasından, Emin Onat ile Orhan Arda'nın ortak projesinin uygulanmasına karar verildi.

9 Ekim 1944'te temeli atılan Anıtkabir' in yapımı dokuz yılda tamamlandı. 10 Kasım 1953'te Atatürk'ün Etnografya Müzesi'nde bulunan naaşı törenle buraya taşındı.

Anıtkabir, içinde park ve bahçeler bulunan ve ağaçlandırılmış olan 15.000 m2'lik bir alan üzerine kurulmuştur. Bozkır görünümüne uyum sağladığı ve çok dayanıklı olduğu için yapımında Çankırı'nın açık sarı ve açık gri renkli taşları kullanılmıştır.

Anıtkabir'e batıdaki giriş kapısından geniş bir merdivenle çıkılır. İçlerinde Atatürk'ün özgürlüğe ve bağımsızlığa ilişkin sözlerinin altın yaldızla yazılı olduğu Hürriyet ve İstiklâl kulelerinin arasından 250 metre uzunluğundaki Aslanlı Yol'a girilir.

Bu yolun iki yanında 24 tane Hitit Aslanı heykeli yardır. Aslanlı Yol'dan 130x80 metre boyutlarındaki Zafer Alanı'na ulaşılır. Bu alanın çevresinde sekiz tane kule yer alır.

Kulelerden Cumhuriyet, İnkılap, Barış ve Zafer adları verilmiş olanlar alanın dört köşesinde bulunur. Müdafaa-i Hukuk ve Mehmetçik kuleleri alanın girişinde, Misak-ı Milli ve 23 Nisan kuleleri ise çıkışındadır.

Aslanlı Yol'dan Zafer Alanı'na girildiğinde alanın solunda Anıtkabir'in ana yapısı yükselir. Buranın sağ dış duvarında Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi, sol dış duvarında ise 10. Yıl Nutku yer alır. Zafer Alanı'ndan ana yapıdaki Şeref Salonu'na 33 basamakla çıkılır. Yüksekliği 20, eni 32, boyu 60 metre olan salonu taş kaplama ayaklarla oluşturulmuş bir galeri çevreler. Salonun döşemesi ve duvarları renkli Bilecik mermeriyle, Girişin tam karşısında, Ankara Kalesi'nin görüldüğü bir pencere bulunur.

Simgesel büyük lahit bu pencerenin önünde, taş bir set üstündedir. Atatürk'ün naaşı lahtin altında, toprağın içindeki kabirdedir.

Zafer Alanı'nın solunda Cumhuriyet ve Müdafaa-i Hukuk kuleleri arasında kabul salonu yer alır. Buranın tam karşısına düşen, İnkılap ve Misak-ı Milli kuleleri arasındaki salonda, 1960'ta açılan ve Atatürk'ün özel eşyalarının sergilendiği Atatürk Müzesi vardır.

İnkılap Kulesi'nde, Atatürk'ün 3.113 kitabının ve el yazısı notlarının bulunduğu Atatürk Kitaplığı 1967'de kurulmuştur. Zafer ve Barış kuleleri arasında ise eski cumhurbaşkanlarından İsmet İnönü'nün mezarı yatmaktadır.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Eylül 2016 00:24
Ziyaretci - avatarı
Ziyaretci
Ziyaretçi
14 Kasım 2008       Mesaj #5
Ziyaretci - avatarı
Ziyaretçi

Anıtkabir Sanal Tur


Kurtuluş Savaşı'nın ve inkılâplarının önderi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün mezarın (ANITKABİR) bulunduğu yeri, Yurtiçinde ve yurtdışında yaşayanlara, ulusumuza en iyi şekilde sanal gezinti sağlamak amacıyla Anıtkabir ekranlarımıza taşındı...

Anıtkabir Sanal Turu
Son düzenleyen Safi; 1 Eylül 2016 00:26
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
25 Kasım 2008       Mesaj #6
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

RASATTEPE (ANITTEPE)

Ad:  anıtkabir 3.jpg
Gösterim: 1350
Boyut:  36.2 KB

Trabzon Milletvekili olan Yüksek Mühendis Mithat Aydın, Etlik, Keçiören, Cebeci, Altındağ'ı gezerek Anıtkabir için en uygun yeri arıyordu. En son, o zamanlar üzerinde birkaç küçük yapı bulunan Rasattepe'ye çıktı. Bu tepe, şehrin ortasındaydı ve çevresi boştu. Burada yapılacak Anıtkabir çok uzaklardan görülebilirdi.
Mithat Aydın, komisyonun 17 Ocak 1939 tarihli son toplantısında, Anıtkabir yeri olarak Rasattepe'yi ileri sürdü. Tepenin özelliklerini anlattı. Fakat daha önce Çankaya üzerinde görüş birliğine varmış olan üyeler kararlarından dönmüyorlardı. Bu arada Antalya Milletvekili Rasih Kaplan söz alarak "Arkadaşlar, yurdumuzda birçok eserler ortaya koymuş olan bir mühendis arkadaşımız, bize yeni bir yer gösteriyor. Biz bu yeri görmeden nasıl reddedebiliriz. Yarın Mithat Aydın, genel kurul'da söz alır ve ben bir yer gösterdim, gidip bakmadılar bile derse ne karşılık verirsiniz?" dedi.

Rasih Kaplan'ın bu açıklaması üzerinde komisyonda tartışmalar oldu. Üyelerden büyük çoğunluğunun Rasattepe'yi görmek istemesi üzerine bu yönde karar alındı. Milletvekilleri Rasattepe'ye çıkarak tepeyi değişik yönlerinden incelediler. Vardıkları sonuç olumluydu.
Aynı gün yapılan ikinci toplantıda, birçok üye söz alarak Rasattepe'nin Anıtkabir için uygun olduğu görüşünü bildirdiler. Fakat Çankaya üzerinde kararlı olanlar, düşüncelerinden vazgeçmiyorlardı. En son Süreyya Örgeevren, Rasattepe'nin Anıtkabir için çok elverişli özelliklerini anlatarak sözlerini şöyle bağladı.
"Rasattepe'nin bunlardan başka bir özelliği daha vardır ki, hayali genişce olan her kişiyi derin bir şekilde ilgilendirir sanırım. Rasattepe, bugünkü ve yarınki Ankara'nın genel görünüşüne göre, bir ucu Dikmen'de öteki ucu Etlik'te olan bir hilal (yarım ay)'in tam ortasında, bir yıldız gibidir. Ankara hilalin gövdesidir. Anıtkabir'in burada yapılması kabul edilirse, şöyle bir durum ortaya çıkacaktır. Türkiye'nin başkenti olan Ankara şehri, kollarını açmış Atatürk'ü kucaklamış olacaktır. Atatürk'ü böylece bayrağımızdaki yarım ayın yıldızının ortasına yatırmış olacağız. Atatürk, bayrağımızla sembolik olarak birleşmiş olacaktır."
Süreyya Örgeevren'den sonra İçel Milletvekili Emin İnankur söz alarak bir anısını anlattı. Emin İnankur, Atatürk'ün çok sevdiği eski bir öğretmendi. Atatürk onu çok defa yanına alır, şehri birlikte gezerlerdi. Bir gezide yolları Rasattepe'ye düşmüştü. Atatürk şehri buradan seyrettikten sonra Emin İnankur'a dönmüş ve "Bu tepe ne güzel bir anıt yeri" demişti.
Emin İnankur'un ve Süreyya Örgeevren'in bu açıklamalarından sonra Anıtkabir'in Rasattepe'de yapılması oylamaya sunuldu. Sonuçta Anitkabir'in Rasattepe'de yapılması büyük çoğunlukla kararlaştırıldı. Karar hükümete bildirildi ve Rasattepe'de kamulaştırma çalışmalarına 7 Temmuz 1939'da başlandı.


İstiklal Kulesi


Aslanlı yolun sağ başında bulunan kule içerisindeki kabartmada ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir gencin yanında kaya üzerine konmuş kartal figürü görülmektedir. Kartal, gücü, istiklâl ve bağımsızlığı, genç ise istiklâli savunan Türk Milleti'ni temsil etmektedir. Kabartma, Zühtü Müridoğlu'nun eseridir. Kule duvarlarında, Atatürk'ün istiklal ile ilgili özlü sözleri yer almaktadır. Kule içinde ise Anıtkabir maketi ile birlikte fotoğraflarla Anıtkabir tanıtılmaktadır.

Hürriyet Kulesi


Aslanlı Yol'un sol başında bulunan Hürriyet Kulesi içindeki kabartmada; elinde "Hürriyet Beyannamesi" tutan melek figürü ile yanında şaha kalkmış bir at tasvir edilmiştir. Melek bağımsızlığın kutsallığını, at ise bağımsızlığı sembolize etmektedir. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir. Kule duvarlarında Atatürk'ün Hürriyet ile ilgili özlü sözleri yer almaktadır. Kule içerisinde ise Anıtkabir'in inşaat çalışmalarını gösteren fotoğraf sergisi ile inşaatta kullanılan taş örnekleri bulunmaktadır.

İstiklal kulesinin önünde, ulusal giysiler giymiş üç kadından; kenardakiler bereketli topraklarımızı simgeleyen buğday başaklarından oluşan ve yere kadar uzanan kalın bir çelenk tutmaktadır. Soldaki kadın, ileri uzattığı elindeki kapla Atatürk'e Tanrıdan rahmet dilemekte, ortadaki kadın eliyle yüzünü kapatmış ağlamaktadır. Heykel grubu Hüseyin Özkan'ın eseridir.

Erkek Heykel Grubu

Hürriyet Kulesi'nin önünde üç erkek heykelinden oluşan bu grupta, sağdaki erkek başında miğferi ve kalın kaputu ile Türk askeri, yani Mehmetçik, onun yanında elinde kitabıyla Türk gençliği ve aydın insanı, biraz gerisinde ise yerel kıyafetlerle Türk Köylüsü temsil edilmiştir. Heykel grubu, Hüseyin Özkan'ın eseridir.

Aslanlı yol

Anıtkabir'e Tandoğan kapısından girildiğinde Barış Parkı içerisinde uzanan yoldan Aslanlı Yol başındaki 26 basamaklı geniş merdivenlere ulaşılır. Merdivenin hemen başında karşılıklı olarak İstiklâl ve Hürriyet kuleleri ile üçlü kadın ve erkek heykel grupları yer almaktadır. Ziyaretçileri Atatürk'ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılmış olan 262 m. uzunluğundaki yolun iki yanında oturmuş pozisyonda 24 aslan heykeli bulunmaktadır. Anadolu'nun eski uygarlıklarından Hititler' de ve Türk mitolojisinde kudreti simgeleyen aslanlar, Türk Milletinin birlik ve bütünlüğünü temsilen çift yapılmışlardır. Aslanlar Türk Ulusu'nun kuvvet ve kudretini simgelemektedir. Heykeller Hüseyin Özkan'ın eseridir.

Tören Meydanı

Aslanlı yolun sonunda yer alan tören meydanı 129 x 84.25 metre boyutlarındadır. 15 bin kişi kapasiteli olup, zemini; siyah, kırmızı, sarı ve beyaz renkte traverten taşlardan oluşan 373 adet halı ve kilim deseniyle bezenmiştir.

Mehmetçik Kulesi


Aslanlı yolun bitiminde sağda yer alan kulenin dış yüzeyinde, cepheye gitmekte olan Mehmetçik ile elini asker oğlunun omzuna atmış, onu vatan için savaşa gönderen anne tasvir edilmiştir. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir. Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Mehmetçik ve Türk kadınları hakkında söylediği özlü sözler yer almaktadır. Kulenin içerisinde ise; Sinevizyon Salonu bulunmaktadır. Sinevizyon Salonu’nda Atatürk ve Anıtkabir konulu gösterimler yapılmaktadır.

Anıtkabir Kitaplığı


Mehmetçik ve Zafer Kuleleri arasında yer alan; Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi Komutanlığı Karargâhı içindeki birimde Anıtkabir Kitaplığı bulunmaktadır. Atatürk, Milli Mücadele ve İnkılâplar konulu Türkçe ve yabancı dillerde kitapların bulunduğu bir “ihtisas kitaplığı” olarak, her kesimden araştırmacı ve okuyucuya hafta içi hizmet vermektedir.

Zafer Kulesi

Kulenin duvarlarında Atatürk'ün en önemli üç zaferinin (Conkbayırı Muharebesi, Sakarya Meydan Muharebesi, Başkomutanlık Meydan Muharebesi) tarihi ve zaferle ilgili özlü sözleri yazılıdır. Kule içinde Atatürk'ün naaşını taşıyan top arabası sergilenmektedir.

İsmet İnönü Lahti


Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık kolonların oluşturduğu galerinin ortasında 25 Aralık 1973 tarihinde vefat eden Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, Türk Millî Mücadelesi'nin Batı Cephesi Komutanı ve İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün sembolik lahdi bulunmaktadır. Mezar odası alt kattadır. Mezar odasına ahşap bir kapı ardından bronz bir kapı ile girilir. Mezar odası kare olup, kesik pramidal tavanla örtülüdür. Beyaz granit kaplı zemin üzerinde kıble yönünde sanduka yer almaktadır. İsmet İnönü, Anıtkabir'e 28 Aralık 1973'te Bakanlar Kurulu Kararı ile defnedilmiştir.

Barış Kulesi


Kulenin iç duvarında Atatürk'ün "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesini dile getiren bir kabartma yer almaktadır. Kabartmada çiftçilik yapan köylüler ve yanlarında kılıcını uzatarak onları koruyan bir Mehmetçik figürü tasvir edilmiştir. Mehmetçik barışın sağlam ve güvenli kaynağı olan Türk Ordusu'nu sembolize etmektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir. Kule duvarlarında Atatürk'ün barış ile ilgili özlü sözleri yer almaktadır. Kulenin içerisinde ise Atatürk'ün 1935-1938 yılları arasında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergilenmektedir.

Nisan Kulesi


Kulenin iç duvarında 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışını temsil eden bir kabartma yer almaktadır. Kabartmada, ayakta duran kadının tuttuğu kağıdın üzerinde 23 Nisan 1920 yazılıdır. Diğer elinde Meclis'in açılışını simgeleyen bir anahtar bulunmaktadır. Kabartma Hakkı Atamulu'nun eseridir. Kule duvarlarında Atatürk'ün Meclis'in açılışı ile ilgili özlü sözleri yer almaktadır. Kule içerisinde Atatürk'ün 1936-1938 yılları arasında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergilenmektedir.

Bayrak direği ve Bayrak


Anıtkabir'in Çankaya yönündeki 28 basamaklı tören meydanına giriş merdivenlerinin ortasında, yüksek bir direk üzerinde Türk Bayrağı dalgalanır. Amerika'da özel olarak yaptırılan 33.53 metre yüksekliğindeki bu direğin 4 metresi kaide altında kalmaktadır. Amerika'da yaşayan Türk asıllı Amerikan vatandaşı Nazmi Cemal tarafından, kendi bayrak direği fabrikasında imal edilerek 1946 yılında Anıtkabir'e hediye edilmiştir. Bayrak direğinin kaidesinde yer alan kabartmada, meşale Türk medeniyetini, kılıç taarruz gücünü, miğfer savunma gücünü, meşe dalı zaferi, zeytin dalı ise barışı simgelemektedir. Kabartma Kenan Yontuç'un eseridir.

Mîsâk-ı Millî Kulesi

Müzenin girişi olan bu kulenin içinde bir kılıç kabzası üzerinde üst üste konmuş dört elden oluşan bir kabartma yer almaktadır. Kabartma, Türk Vatanının kurtarılması için içilen millet andını ifade etmektedir. Nusret Suman'ın eseridir. Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Misak-ı Millî ile ilgili özlü sözleri yazılıdır. Kulenin ortasında Anıtkabir'de icra edilen törenlere katılan heyetlerin özel defteri imzalamaları için imza kürsüsü yer almaktadır. Ayrıca aktüel panolarda Anıtkabir'de yapılan önemli törenlere ait fotoğraflar sergilenmektedir.

Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi

Anıtkabir'de Atatürk'ün mozolesinin bulunduğu şeref salonunun altında bulunan 3 bin metrekarelik sütunlu alanda kurulan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi, özellikle farklı sergileme teknikleri ile Çanakkale, Sakarya, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Muharebeleri'ni, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarını ve Atatürk dönemini çarpıcı biçimde sunuyor. Tören alanından Anıt bloğuna doğru bakıldığında, sağda yer alan Misak-ı Millî Kulesi'nin kapısından girilen müze, dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Atatürk'ün özel eşyaları sergilenmekte; ikinci bölümde panorama ve yağlı boya tablolarla Çanakkale Muharebeleri ile Kurtuluş Savaşı; üçüncü bölümde ayrı ayrı tonozlarda Millî Mücadele ve devrimler anlatılmaktadır. Dördüncü bölümde ise Atatürk'e ait kitaplar ile bu kitapları okurken altını çizip notlar aldığı kısımlardan örnekler sergilenmektedir.
Misak-ı Millî ve İnkılap kuleleri arasındaki ilk bölümde bulunan ve Atatürk'ün özel eşyalarının sergilendiği Atatürk Müzesi, yeni sergileme teknikleriyle düzenlenerek ve diğer bölümlerle birleştirilerek, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi adını almıştır. İlk olarak 21 Haziran 1960 tarihinde açılan bu bölümde Atatürk'ün kullandığı eşyalar ile kendisine yabancı devlet adamları tarafından hediye edilen eşyalar sergilenmektedir. Müzede Atatürk'ün manevi evlatlarından A. Afet İnan, Rukiye Erkin, Sabiha Gökçen'in müzeye hediye ettikleri Atatürk'e ait eşyalar da bulunmaktadır.

İnkılâp Kulesi

Müzenin devamı olan bu kulede de Atatürk'ün kullandığı eşyalar sergilenmektedir. Kulenin iç duvarında yer alan kabartmada zayıf, güçsüz bir elin tuttuğu sönmek üzere olan meşale, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu'nu, güçlü bir elin göklere doğru kaldırdığı ışıklar saçan meşale ise yeni Türkiye Cumhuriyeti'ni simgelemektedir. Kabartma, Nusret Suman'ın eseridir. Kule duvarlarında Atatürk'ün inkılâplarla ilgili özlü sözleri yazılıdır.

Cumhuriyet Kulesi

Bu bölümde Atatürk’ün balmumu heykeli ile orijinal çalışma odası sergilenmektedir. Çankaya Köşkü’nün kütüphanesinde Atatürk’ü çalışırken gösteren bu vitrindeki eşyalardan arka taraftaki kütüphane ve Atatürk’ün üstündeki elbisesi hariç vitrindeki bütün objeler orijinaldir. Yine bu bölümde yer alan dokunmatik bilgi cihazlarında Atatürk’ün düşünce adamı yönü vurgulanmıştır. Ayrıca duvarda asılı plazma ekranda Atatürk’le ilgili fotoğraflar ve Anıtkabir’de yapılan önemli törenlerin resimleri belirli aralıklarla dönüşümlü olarak gösterilmektedir. Bu kulede Atatürk’ün Cumhuriyet ile ilgili şu özlü sözleri bulunmaktadır. “ En büyük gücümüz, en büyük dayanağımız, ulusal egemenliğimizi kavramış ve onu eylemli olarak halkın eline vermiş ve halkın elinde tutabileceğimizi gerçekten kanıtlamış olduğumuzdur.”

Atatürk Özel Kitaplığı


Atatürk Özel Kitaplığı ’nın bulunduğu, 11 Haziran 2005 tarihinde hizmete açılan müzenin 4. bölümü; modern müzecilik anlayışına uygun olarak yeniden düzenlenmiş ve böylece kitaplar daha özenli bir şekilde koruma altına alınmıştır. “Düşünce Adamı Atatürk” fikrinden ilham alınarak düzenlenen bu bölümde yerli ve yabancı ziyaretçilerimizin “Atatürkçü Düşünce Sistemi” nin ne olduğu ve bundan ne anlaşılması gerektiği hakkında bilgilenmeleri hedeflenmiştir. 26 Ağustos 2002 tarihinde açılan Kurtuluş Savaşı Müzesi ’nde Atatürk’ün askerî dehası vurgulanırken, burada ise “düşünce adamı” yönü vurgulanmaktadır. Sergi salonunun birinci ve ikinci vitrinlerinde başta “NUTUK” olmak üzere Atatürk’ün kendi yazdığı eserler, diğer vitrinlerde ise Atatürk’ün özel kütüphanesinde bulunan 3123 adet kitap konularına göre tasnif edilerek sergilenmiştir. Kitapların dillere göre dağılımına bakıldığında ağırlıklı olarak Fransızca ve Türkçe olduğu, bunun yanında İngilizce, Romence, Yunanca ve Latince kitapların da bulunduğu görülmektedir. Konu bazında değerlendirildiğinde ise ilk sırayı tarih, ikinci sırayı ise dil ve edebiyat almaktadır. Cumhuriyet Kulesi’nde olduğu gibi burada da dokunmatik bilgi cihazları bulunmaktadır.

Müdafaa-i Hukuk Kulesi

Kule duvarının dış yüzeyinde yer alan kabartmada, Kurtuluş Savaşımızda ulusal birliğimizin temeli olan Müdafaa-i Hukuk dile getirilmiştir. Kabartmada bir elinde kılıç tutarken, diğer elini ileri uzatmış sınırlarımızı geçen düşmana "Dur..." diyen bir erkek figürü tasvir edilmiştir. İleri uzatılan elin altında bulunan ağaç yurdumuzu simgelemektedir. Kabartma, Nusret Suman'ın eseridir. Kule duvarlarında Atatürk'ün Müdafaa-i Hukuk konusunda söylediği özlü sözler yer almaktadır. Kule içerisinde Atatürk ve Anıtkabir ile ilgili hatıralık eşyalar ve yine Atatürk ve Atatürkçülük ile ilgili bazı yayınlar satılmaktadır.

Sakarya Meydan Muharebesi Kabartması


Kompozisyonun sağında bir genç, iki at, bir kadın ve bir erkek bulunmaktadır. Bunlar, savaşın ilk döneminde düşman saldırıları karşısında evlerini bırakıp yurt savunması için yollara düşmüştür. Bu üçlü grubun önünde çamura batmış bir araba, çabalayan atlar, tekerleği döndürmeye çalışan bir erkek ve iki kadın ile ayakta bir yiğit ve ona bir kılıç sunan diz çökmüş bir kadın vardır. Bu grup figürleri, Sakarya Meydan Muharebesi başlamadan önceki dönemi temsil etmektedir. Bu grubun solunda, yere oturmuş iki kadın ve bir çocuk, düşman istilâsı altında, Türk Ordusu'nu bekleyen halkımızı simgelemektedir. Bu halkın üzerinden uçarak Başkomutan Mustafa Kemal'e çelenk sunan bir zafer meleği vardır. Kompozisyonun sonunda yere oturan kadın vatan anayı, diz çöken genç Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazanan Türk Ordusu'nu, meşe ağacı ise zaferi simgelemektedir. Kabartma, İlhan Koman'ın eseridir.

Başkomutan Meydan Muharebesi Kabartması


Kompozisyonun solunda yer alan bir köylü kadın, bir erkek çocuk ve bir attan oluşan grup milletçe savaşa hazırlık dönemini temsil etmektedir. Sonraki bölümde; Atatürk bir elini ileri uzatmış ve "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" diyerek ordularımıza hedefi göstermektedir. Öndeki melek, Ata'nın emrini borusu ile uzak ufuklara iletmektedir. Bundan sonraki bölümde, Atatürk'ün emrini yerine getiren Türk ordusunun fedakarlıklarını ve kahramanlıklarını temsil eden kabartmada, vurulup düşen bir erin elindeki bayrağı kavrayan bir yiğit ile siperde elinde kalkan ve kılıçlı bir asker Türk Ordusu'nun taarruzunu sembolize etmektedir. Önde ise elinde Türk bayrağı ile Türk Ordusu'nu çağıran zafer meleği bulunmaktadır. Kabartma, Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.

Mozole

Anıtkabir'in en önemli bölümü olan mozoleye çıkan 42 basamaklı merdivenlerin ortasında "hitabet kürsüsü" yer almaktadır. Kürsü, Kenan Yontuç'un eseridir. Mozole 72 x 52 x 17 metre boyutlarında, dikdörtgen bir plan üzerine kurulmuş olup, ön ve arka 8, yan cephelerde 14 adet 14,40 metre yüksekliğinde kolonlarla çevrelenmiştir. Mozole cephesinde, solda Atatürk'ün Türk gençliğine hitabı, sağda ise Cumhuriyet'in kuruluşunun 10. yıl dönümünde söylediği nutku yer almaktadır.

Şeref holü

Şeref holüne bronz kapılardan girilir. Girişte sağda Atatürk'ün 29 Ekim 1938 tarihli Türk Ordusu'na son mesajı, solda ise ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün Atatürk'ün ölümü üzerine yayımladığı 21 Kasım 1938 tarihli "Türk milletine taziye mesajı" yer almaktadır. Bu iki yazıt, Atatürk'ün doğumunun 100. yılı olan 1981'de yazılmıştır. Şeref Holü'nün 27 kirişten oluşan tavanı ile yan galeri tavanları 15-16'ncı yüzyıl Osmanlı halı ve kilim motiflerinden oluşan mozaiklerle süslenmiştir.

Mezar Odası


Atatürk’ün aziz naaş’ı, Mozole’nin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunmaktadır. Mozole’nin birinci katı olan Şeref Holü’ndeki sembolik lahit taşının tam altında bulunan mezar odası Selçuklu ve Osmanlı türbe mimarisi tarzında sekizgen planlı olup, piramidal külahlı tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiştir. Zemin ve duvarlar siyah, beyaz, kırmızı, mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan’dan gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunmaktadır. Atatürk 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yummuştur. Anıtkabir’in inşaatı 1953’de tamamlanmıştır. Bu dönemde Ata’nın Aziz naaş’ı geçici olarak Etnoğrafya Müzesi’nde muhafaza edilmiştir. Muhafaza işlemi için Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Profesörleri tarafından “tahnit” işlemine tabi tutulmuştur. Bu işlemle bir çeşit kimyasal sıvı naaş’ın bozulmaması için Ata’nın vücuduna zerk edilmiştir. İşlemin hemen ardından naaş kurşundan bir tabuta konularak gül ağacından yapılmış özel bir tabuta yerleştirilmiştir. Tam 15 yıl sonra, 9 Kasım 1953’de Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu başkanlığındaki bir heyet tarafından tabut açılmış ve naaş’ın hiçbir şekilde bozulmadığı görülmüştür. Atatürk’ün Aziz naaş’ı İslami usullere uygun olarak Anıtkabir’deki bu mezar odasına defnedilmiştir. Mustafa Kemal’in 1926’da İzmir’deki suikast girişiminin ardından “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü vasiyeti olarak kabul edilmiştir. Buna uygun olarak, o dönemin 67 vilayeti ile Selanik’teki Atatürk evi, Kore’deki Türk şehitliği, Kıbrıs ve Süleyman Şah’ın Mezarı’ndan gelen toprakların harmanlandığı mezara konulmuştur. Gerçekte yattığı yer İsmet İnönü’nünde söylediği gibi: “Türk milletinin Onun için aşk ve iftiharla dolu olan kahraman ve vefalı göğsüdür

Atatürk’ün Lahdi


Şeref holüne girişte tam karşıda büyük pencerenin yer aldığı nişin içinde, ATATÜRK'ün sembolik lahdi bulunmaktadır. Lahit taşı tek parça kırmızı mermer olup, 40 ton ağırlığındadır. Lahit taşının yer aldığı bölüm ise beyaz Afyon mermeri ile kaplıdır.

Aslan Heykel Grubu


Ziyaretçileri Atatürk'ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılmış olan 262 m. uzunluğundaki yolun iki yanında oturmuş pozisyonda Türklerde 24 Oğuz Boyunu temsil eden aslan heykeli bulunmaktadır. Anadolu'nun eski uygarlıklarından Hititler' de ve Türk mitolojisinde kudreti simgeleyen aslanlar, Türk Milletinin birlik ve bütünlüğünü temsilen çift yapılmışlardır. Aslanlar Türk Ulusu'nun kuvvet ve kudretini simgelemektedir. Heykeller Hüseyin Özkan'ın eseridir.

Dinlenme Salonu


Bayrak direğinin bunluğu bölümden merdivenlerle aşağı indikten sonra sağ tarafta yer almaktadır. Anıtkabir'e gelen ziyaretçilerin dinlenmesi amacıyla yapılmış olan bu bölümde çeşitli yiyecek ve içecekler satılmaktadır.

Konferans Salonu


Bu salonda Atatürk'ün yaşamını, hatırasını ve dünya görüşünü anlatmak, tanıtmak, sevdirmek ve benimsetmek amacı ile planlanmış seminer ve konferanslar düzenlenmektedir.
Son düzenleyen Safi; 1 Eylül 2016 00:37
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
8 Mayıs 2011       Mesaj #7
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Anıtkabir


Atatürk'ün Ankara'da bulunan anıt niteliğindeki mezarı.

Yapılan bir yarışma sonucunda Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda'nın projesinin uygulanmasına karar verildi. Yapımına 1944 yılında başlanan Anıtkabir 1953'te tamamlandı. Giriş yolu, avlu ya da zafer alanı ve şeref salonu olmak üzere üç ana bölümden oluşan anıt, Ankara'nın kaleden sonra en yüksek yeri olan Rasattepe'de kuruldu. Giriş yolunun iki yanı aslan heykelleri ve meşalelerle süslüdür. Zafer alanı, yolu asıl anıta bağlayan kısımdır, çevresinde sekiz kule vardır ve her birine Kurtuluş Savaşı ile ilgili bir ad verilmiştir. 20 m. yükseklikte ve 30 m. genişlikteki şeref salonunun gerisindeki pencerenin önünde lâhit ve içinde Atatürk'ün mezarı vardır. İsmet İnönü de Anıtkabir çevresine gömülmüştür.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 1 Eylül 2016 00:29
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
13 Şubat 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

50 yaşındaki Anıtkabir'in bilinmeyenleri...



Türk milletinin kalbinin attığı yer olan Anıtkabir, bilinen siluetinin yanı sıra bilinmeyen bir çok gerçeği de 50 yıldır derinliklerinde saklıyor.
Yapımı 9 yılda tamamlanan yaklaşık 150 bin ton ağırlığındaki Anıtkabir, heykellerinden süslemelerine, kulelerinden kabartmalarına kadar pek çok özel anlamlarla yüklü...
A.A muhabirinin Anıtkabir Komutanlığı'ndan aldığı bilgiye göre, yapımına 9 Ekim 1944'de başlanan ve 1 Eylül 19'de tamamlanan Anıtkabir'in yerini ilk olarak Aydın Milletvekili Mithat Aydın önerdi.
Ata'nın kabrinin yapımıyla ilgili komisyon Etnoğrafya Müzesi, TBMM'nin arkasındaki tepe (Kabatepe), Ankara Kalesi, Altındağ ve Gazi Orman Çiftliği seçeneklerini eleyerek tam Çankaya'da karar kılacağı sırada, Aydın Milletvekili Mithat Aydın daha sonra ''Anıttepe'' olarak adlandırılacak olan Rasattepe'yi önerdi. Komisyon üyelerinin de burayı gördükten sonra Aydın'a hak vermeleri üzerine Anıtkabir'in Rasattepe'ye yapılması kararlaştırıldı.
Türk milletine gömüleceği yer konusunda bir vasiyette bulunmayan Atatürk'ün yıllar önce bir gezi sırasında Rasattepe'yi gezerken ağzından dökülen ''Bu tepe ne güzel bir anıt yeri...'' sözleri de bugün için çok anlamlı...
Anıtkabir için 1941'de açılan yarışmaya, İkinci Dünya Savaşı'nın en çetin günleri yaşanmasına rağmen Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya'dan toplam 49 proje katıldı. Ancak en çok beğenilen üç proje arasında Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda'nın ''25'' numaralı projesi kabul edildi.

VATAN TOPRAĞINDA YATIYOR


750 bin metrekarelik bir alan üzerinde aslanlı yol, tören meydanı, mozole ve on kuleden oluşan Anıtkabir, 907 metre yüksekte yer alıyor.
Ata'nın kabri 40 tonluk yekpare mermerden yapılan sembolik lahtin yaklaşık 7 metre altındaki mezar odasında bulunuyor Türk milletinin kalbine gömdüğü Atatürk, Selçuklu-Osmanlı kümbet mimarisine göre yapılmış sekizgen şeklindeki mezar odasında ''vatan toprağında'' yatıyor.
Ölümünden 15 yıl sonra Etnoğrafya Müzesi'ndeki geçici istirahatgahından Anıtkabir'e nakledilen Ata'nın naaşı, tahnit işlemi çözülerek, Suriye'deki Caber Kalesi, Kore'deki Türk şehitliği, Selanik'teki doğduğu evin bahçesi, KKTC ve illerden getirilen toprakların harmanlandığı ''vatan toprağına'' İslami usullere göre kefenlenerek ve yüzü kıbleye bakacak şekilde defnedildi.
Ata'nın kabrinin yer aldığı mezar odasına, Genelkurmay Başkanı'nın izniyle girilebiliyor.

ASLANLARIN SIRRI


Türk milleti için kutsal değerlerle kuşatılan Anıtkabir'deki her mimari unsur ayrı bir mana taşıyor.
Ata'nın kabrine ulaşan 262 metrelik Aslanlı yolun sağ ve solunda bulunan 24 aslan, ''24 Oğuz boyunu'' temsil ediyor. Türk kültüründe güç sembolü olduğu için seçilen aslan figürlerinin çift olması milletin ''birlik ve bütünlüğünü'' vurgularken, aslanların kedi gibi yatar pozisyonda olması ise bu büyük gücün ''barışseverliğini'' sembolize ediyor.
Ziyaretçilerin de kabrin manevi atmosferine ayak uydurmaya yönlendirildiği Aslanlı yolda, taşlar Ata'nın huzuruna çıkanların ''başlarının öne eğik'' olması için 5 santimlik çim boşluğu bırakılarak döşenmiş.
Depreme karşı dayanıklı kılmak için tıpkı bir geminin su altındaki kısmı gibi toprağın içine yerleştirilen Anıtkabir'de mozolenin iç duvar ve zemini en nadide mermerlerle kaplanırken, tavanları renkli ve altın varaklı İtalyan mozaikleriyle süslenmiş.
Milli değerleri temsil eden isimler verilen ve Selçuklu çadır mimarisinin özelliklerini yansıtan bir mimariyle yapılan 10 kule Anıtkabir'in siluetine ayrı bir değer katıyor.

BAYRAK DİREĞİ ABD'DEN GELDİ


Anıtkabir'in diğer unsurlarında olduğu gibi bayrak direği de çok özel...
Anıtkabir'in 33,5 metre uzunluğundaki bayrak direğini 1946 yılında Nazmi Cemal adlı bir Türk vatandaşı ABD'den gönderdi. 4 metresi kaidenin altında gömülü bulunan direğin 29,5 metresi görülebiliyor.

MÜZEDEKİ ESERLER


Anıtkabir'deki Atatürk Müzesi de Ata'nın doldurulmuş köpeği Foks'tan tıraş takımlarına, bastonlarından aldığı çok özel hediyelere kadar özel hayatını yansıtan pek çok nadide parçaya evsahipliği yapıyor.
Ata'nın anne ve babasının fotoğrafları, Türkiye Cumhuriyeti'nin verdiği eski yazı ve Latin harfleriyle basılmış iki nüfus cüzdanı, Göğsünde taşımayı en çok sevdiği madalyalardan biri olan 1917'de Sultan 5. Mehmet Reşat'ın verdiği altın imtiyaz madalyası, Sovyet Mareşali Voroshilov ve İran Şahı Pehlevi'nin hediye ettiği değerli taşlarla süslü kılıçlar ve ince bir zevkin ürünü olan saatleri dikkat çekici parçalar arasında...
Atatürk'ün hem baston hem de tüfek olarak kullanılabilen özel silahı, manevi kızları Sabiha Gökçen ve Afet İnan'a hediye ettiği çok özel tabancaların da sergilendiği müzede, manevi kızı Rukiye Erkin'e hediye ettiği, ancak bir mercek yardımıyla okunabilen metal mahfazası içinde mini bir Kuran dikkati çekiyor.

ETİYOPYA KRALI'NIN İLGİNÇ ÇELENGİ...


Milletvekili mazbataları ve 1927 yılında yaklaşık 5 günde okuduğu Nutuk'un orijinal metninin de yer aldığı müzede, Etiyopya Kralı Haile Selasiye'nin 1967 yılında Anıtkabir ziyaretinde mozoleye bıraktığı iki büyük gül dalıyla sembolize edilen gümüş çelenk de en ilginç parçalardan birisi...
Anıtkabir'deki Atatürk Müzesi'nde ayrıca okumaya büyük önem veren Atatürk'ün özel kitaplığında bulunan Türk ve İslam tarihi, dil, edebiyat, sosyal bilimler, bilim ve teknik konularındaki Türkçe, Osmanlıca, Fransızca, İngilizce, Almanca, Rusça, Arapça, Farsça, Slav dillerindeki toplam 3 bin 118 kitap da sergileniyor.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Eylül 2016 00:30

Benzer Konular

26 Ekim 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
27 Ekim 2016 / Misafir Cevaplanmış
13 Şubat 2016 / Misafir Cevaplanmış
26 Ekim 2016 / azize Cevaplanmış