Burak Kut sessizliğini bozdu-RÖPORTAJ
Burak Kut, ölümünden birkaç gün önce sohbet ettiği Kemal Sunal'ın şöhrete dair söylediklerini o günden beri aklından çıkarmıyor."Kendini, bu sistemin içindeyim diye kıyma makinesine girmiş gibi parça parça edip köfte yaptırma' demişti. Bu anlamda hep kendimi korumaya çalıştım."
O, 90’lı yılların Bebeto’suydu. Fakat ne olduysa ilk albümünden sonra, o günlerin ışığını yakalayamadı. Ama bu kez iddialı! Yedi yıl aradan sonra "Komple" adlı albümünü çıkaran Burak Kut, Elele dergisine konuştu. Küllerinden doğmaya hazırlanan yakışıklı popçu, "Ben kadınlar tarafından büyütülen bir adamım. Birbirimize çok katkımız olmuştur, ben onları büyütmüşümdür, onlar da beni" diyor.
90’lı yılların popüler kültürü dendiğinde pop müzikte ilk sırayı alan isimdiniz. 2000 yılıyla birlikte duraklama dönemine girdiniz. Neler oldu?
- Askerden döndükten sonraki döneme denk gelir o yıllar. Erzincan’da yaptım askerliğimi. Müzik yaptığım insanları daha iyi tanıdım orada. Sadece İstanbul Etiler’deki barlarda yapamadığımı fark ettim. Tunceli, Bingöl’de yaylalara, dağlara gittim. Bundan çok daha fazla kilolu olduğum için önce tereddüt ediyorlardı, "Bu adam o mu?" diye. Ama anladım ki benden bihaber değiller. İnsanların beni sevdiklerini gördüm. Bu, beni yeni bir şey yapmaya teşvik etti, yoksa geçmişteki halimi düşünüyorum da çok zorlamazdım doğrusu.
Bırakmayı mı düşünürdünüz?
- Zorlamazdım. Gerek bulmuyorsun. Çünkü müzik piyasasının eskisi gibi işlemediğini görüyorsun, kimseye bir şey ispat etmek zorunda olmadığını düşünüyorsun, sadece müzisyen olarak algılanmak istiyorsun. Çünkü şöhretle ilgili kısımda başka bir şey yüklüyorlar üzerinize. Bunlar beni fazlaca durdurmuştur. Tabii dura dura zaman da geçiyor yani!
O dönem niye o kadar kilo aldınız?
- Ben onu strese bağlıyorum. Dengesiz beslenmeye bir de. Ben streste kilo alan cinstenim.
Peki nasıl bu kadar kilo verdiniz?
- Bir dönem devamlı kilo alıp verdim. Ama pilates çalışarak, özel bir diyet programı uygulayarak zayıfladım. Burak Kut diyeti diye bir şey yok, ama Burak Kut iradesi diye bir şey olabilir!
Kendinizi eleştiriyor musunuz?
- Başak burcuyum. Yükselenim Aslan. Yeri geldiği zaman kendimi acımasızca eleştiririm. İnsanın gelişimine katkısı da böyle olur zaten.
Kendinizde ne gibi hatalar buluyorsunuz? Yani kariyerinizle ilgili ne gibi hatalar yaptınız?
- Bununla yüzleşmek lazım. Size birebir hata diyeceğim bir şey olamaz, bunu telaffuz etmek zordur. Ama özeleştiri yapmanın da bir manası yok. Çünkü geçmiş zamanı geri getiremezsiniz. Kendi adıma aldığım dersler var diyeyim.
Şu an stresiniz yok herhalde, çok zayıflamışsınız...
- Yok gerçekten de. Kontrol elimde. İç huzurunu her zaman ararım, o konuda gayet rahatım. O tür şeyleri çözüyorum, kendi içimde hallediyorum.
Erkeklerin, özellikle de Başak burçlarının işe düşkünlüğü çoktur. Yedi yıl gibi bir sürede ne yaptınız?
- Vatandaş olarak hayatımı yaşadım, ne yapayım! Müzikten hiç kopmadım. Ama iş anlamında hiçbir şey yapmadım. Benim tek tercihim müziktir. Derler ya, bu işe girdin yatırım yap. Ben o mantıkta değilim. Kendime yatırım yaptığımı düşünüyorum. İlerleyen günlerde de müzikal olarak o yatırımın karşılığını alacağımı düşünüyorum
Her zaman yanınızda kim vardı?
- Öncelikle annem ve ablam. Kuş gibi beni beklerler. Çok renkli bir işte bir yere geliyorsun. Şükürler olsun, çok enteresan deneyimler yaşama şansım oldu. Herkese nasip olmayacak şeyler yaşadığımın farkındayım. Böylelikle çok insan tanıdım, ama yanımda olanlar çocukluk ve 10-15 yıllık eski arkadaşlarımdır.
Peki ya kadınlar?
- Ben kadınlar tarafından büyütülen bir adamım! Hayatıma giren insanlarla ilgili pişmanlığım yoktur. Ayrıca birbirine katkısı olan ilişkiler daha sağlıklıdır. İşimin parçası bir şeyler yaratmak olduğu için hareket gerekiyor! Birbirimize çok katkımız olmuştur, ben de onları büyütmüşümdür onlar da beni. Ama kimse üstüne alınmasın, bir kişiyi kastetmiyorum.
Not: Röportajın devamı Elele dergisinin mart sayısında.
Şöhret uğruna kendimi kıyma makinesine atmam
Ünlü olmak ateşten gömlek giymek gibi... Dışı sizi, içi beni yakar yani! Ünü hayatımın üst sırasına koyan biri değilim. Sevilmek iyi bir şey, ama ünlü olmak bir meslek ya da vasıf değil; bir sosyal sorumluluk. Kemal Sunal’la rahmetli olmadan 1-2 gün önce bir kahvede karşılaştım. Küçük bir sohbetimiz oldu ünlü olmakla ilgili. "Kendini, bu sistemin içindeyim diye kıyma makinesine girmiş gibi parça parça edip köfte yaptırma" demişti. Bu anlamda kendimi korumaya çalıştım.