Arama

Dursun Ali Erzincanlı

Güncelleme: 16 Ağustos 2008 Gösterim: 36.832 Cevap: 2
GÜLGECELER - avatarı
GÜLGECELER
Ziyaretçi
11 Ağustos 2008       Mesaj #1
GÜLGECELER - avatarı
Ziyaretçi
1969 'da Erzurum'da doğdu. Evli ve İki çocuk babasıdır. İlkokul, Ortaokul ve Lise öğrenimini Erzurum'da tamamladı. İmam Hatip Lisesi mezunu. Lise eğitiminden önce 3 yıl Kuran Kursunda eğitim aldı. 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Edebiyat bölümünü kazandı. Bundan dolayı ailesi ile İstanbul'a göç ettiler. 93 yılına kadar yaklaşık 1 yıl bir film şirketinde Mesut Uçatan bey'le beraber çalıştılar. 93 yılının temmuz ayında Moral FM'de programcılığa başladılar. Yaklaşık 10 yıl boyunca Moral FM'de görev yaptılar. Yaklaşık 3 yıldır Radyo Onbeş'te görev yapıyor.Haftalık sunduğu program her hafta pazar günleri 00:45'te başlıyor. Program'ın ismi Aşk-ı Şeyda. Son 5 yıldır peygamber efendimizin hayatını, ona atf edilen şiirlerini ve onun mübarek ve şerefli hayatını şiirsel bir üslup'la anmaya gayret gösteriyor. Hemen hemen her yıl bir albüm çıkarıyor. Genellikle albümleri ramazan ayında çıkarmaya özen gösteriyor. Son olarak 2006 Ramazan ayında En Sevgiliye 7 albüm'ünü çıkardı. Albümleri Marmara müzik'ten çıkıyor.


Sponsorlu Bağlantılar

SEN GİDİNCE EFENDİM(DURSUN ALİ SADECE YORUMLAMIŞTIR)


Sevgili!
Sen gitmiştin...
Koyup bir başımıza, bırakıp pak ellerimizi, gurbetlerine salmıştın bizi.
Yetim kaldık, öksüz kaldık ve ellerimiz kirlendi yokluğunda...
Sen gitmiştin...
Ayrılıkların dilini hece hece ağlıyoruz şimdi.
Akşamlar iniyor dağlara ve hasretimiz yankılanıyor yamaçlarda.

Sevgili!
Nasıl iltica edelim sana ;
huzuruna nasıl varalım, yalvaralım?!.
Ve duyurabilsin mi sesini!?.
Efendim, duyar misin sesimizi?..

Sevgili!
Sen aşk ikliminde sultan, sen güzellik şahikasında dolunay, sen vefa göğünde
hilal.
Biz bir bakışının dilencisi,
biz dolunay tutkunları,
biz bayramı gözleyen oruçlar.
Güzellik ordusunun hakanı sen, gam ruzigârinda gedalar biz.
Sen imrenme, biz ayıplanma.
Sen özüsün varlığın ve biz varlık iddiasında küstah yoksullar.
Sen sabah yıldızlarının ışığı, biz gaflet uykusunda kervancı.
Dert ve keder denizinde çığlık çığlığayız biz,
kumrular ve bülbüller seni bestelemekte oysa.
Çığlıklarımızı bestelere karıştırıver efendim,
düşkünlerine, savrulmuşlarına kulak ver.
İtivermezsin elinin tersiyle bizi, değil mi efendim?..

Sevgili!
Sen gitmiştin...
Yokluğunda kaybettik önce varlığımızı ve sonra yok eyledik aklımızı da.
Hasretinle akan zamanlarda cevherimiz özden, madenimiz mıknatıstan ayrıldı.
Sen gitmiştin...
Gönüllerimiz billur kadehler gibi çalındı sengsarlara;
ırmaklarımız mecralarında susuzluğa mahkum edildi.
Sen gitmiştin...
Çelik mermere çarptı, iradeye ateş düştü yokluğunda.
Hasretinden akıllar yitirildi efendim,
gönüller gölgelere düştü.
Kucak kucağa güneşlerimiz söndü,
dudak dudağa denizlerimiz kurudu
ve sen gitmiştin efendim.
Sen gitmiştin...
Seninle birlikte her şeylerimiz gitti.
Şehitlerimiz kefenlerinden sıyrıldı senden sonra;
kanlarımız sahralar doldurdu.
Kelimelerimiz anlamlarını yitirdi,
kutlu erlerimiz tutsak oldu nefis ordularına...
Hiçbir şey kazanmadık ayrılığında, efendim,
hiç kâr elde edemedik.
Aldandık, hep aldandık.
Delilimizi yitirdik, delillerimizi yitirdik.
Dillerimiz dilim dilim edildi efendim.
Bize sevmeyi unutturdular ilkin;
sonra sevginin ne olduğunu...
Kendi gönlüne ihanet edenlerimiz, gönlün kendisine ihanet ediyorlardı artık.
Vurgunlar yedik pes pese efendim...
Ve sen gitmiştin.

Sevgili!
Sen gitmiştin...
Biricik sığınağımız, varlığımızın övüncü, yüz akımızdın.
Hayırları söyleyip gitmiştin,
biz ser işler olduk.
Uzun uzun emellere kapıldık,
kapılanıp kaldık umutların kapısında.
Yolunda yürümekten üzerimize düşen,
baş kaldırdık önce ve sonra yıkılışlar gördük hep efendim.
Ellerimiz vardı açıldıkça dolan, uzandıkça verilen;
böğrümüzde kaldı ellerimiz.
Hanım idik halayık olduk;
bay idik köle edildik.
Sen gitmiştin...
Yanmış igsilerle kara bahtımıza kara resimler çizdiler.
Aşk dervişleri avare, pejmürde, hercâyî rüzgârlara kapıldılar,
dönüşlerinin ahengini kırdılar.
Bölük bölük kadınlarımız,
grup grup erlerimiz,
demet demet çocuklarımız,
kimi güler, kimi ağlarken yitirdiler kendilerini.
Ve sen gitmiştin efendim...
Sevgili!
Hani bir aşk idin, bir güzellik idin sen, güzellikle askın kesiştiği
prizmada.
Güzelliğin cihanı gösteren bir ayna;
aşkın o aynanın cilası idi hani.
Güzelliğin olmasa efendim,
aşkı hiç bilmeyecekti cihan;
aşkın olmasa güzelliği hiç anlamayacaktı.
Aşk pazarında mezat hep güzelliğine; güzellik yurdunda yollar hep aşkına
durmuştu efendim...
Ve sen gitmiştin...
Sevgili!
Derd ile ağlayandın; hem derde salandın!..
Gönül yurdunda çaresizlerin çaresi, hastaların merhemiydin.
Saadetle yasamış, saadet çağını yaşatmıştın.
Suretleri ve canları iman ile sen şekillendirmiş,
"Lâ" ile "Illa"yi i'câz ile sen dillendirmiştin.
Sen gidince, ey sevgililer sevgilisi, güvercinlerimiz tuzaklara esir düştü;
Hüdhüdlerimizin mil çekildi gözlerine.
Artık düşmanlarımız dostlar arasında;
dostumuz düşman içinde.
Divanelere döndük, yaya kaldık yolunda.
Kendimizi unuttuk, seni bilmez olduk...
Sana muhtacız!..
Sana en fazla muhtacız.
En fazla sana muhtacız.
Uyandır bizi uykumuzdan...
Gel ey sevgili!
Bir gelişle gel, bir gülüşle gel.
Doğ ufkumuza, sar dünyamızı, gir gönlümüze yeniden...
Sana muhtacız...

Sana en fazla muhtacız


Biyografi Konusu: Dursun Ali Erzincanlı nereli hayatı kimdir.
MeLL - avatarı
MeLL
Ziyaretçi
16 Ağustos 2008       Mesaj #2
MeLL - avatarı
Ziyaretçi
Dursun Ali Erzincanlı,'Gelseydin' adlı şiirinde,Peygamber Efendimiz(s.a.v)'i ne kadar da güzel anlatıyor.Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'e bir kez daha hayran olmamak mümkün değil.Allah ondan razı olsunMsn Happy

Sponsorlu Bağlantılar
GELSEYDİN

Sevgili!
Ümmü Mektum gibi
Seni görmeden sana sesleniyoruz
Alıp verdiğin nefesi duyar gibi
Sanki açınca gözlerimizi
Seni görecekmişiz gibi
Sana sesleniyoruz.
Senin huzurunda ses yükselmez.
Edeple konuşulur; edeple susulur.
Hele biz ki bu kapının dilencileri,
El açıp beklemekten başka
Bize bir şey düşmezdi ama
Şu araya giren yıllar olmasa
Medine’ne uzak yollar olmasa
İsmin anılınca yürek yanmasa
Kapında beklemekten başka
Bize bir şey düşmezdi.
Bekliyoruz Sultânım!
Rüyada olsa bile
Belki teşrif edersin diye
Hem de hiç kimseyi beklemediğimiz gibi.
Seni bekliyoruz.
Gelseydin,
Bizim için cennet olurdu gelişin.
Gelseydin,
Saadetli asrından gönderdiğin selâmını,
'Kardeşlerim' deyişini
Birbirimize nasıl anlattığımızı görürdün.
Gelseydin,
Dolaşsaydın sofralarımızı,
Bir tabak fazla görecektin,
Bir bardak, bir kaşık fazla...
Ve sofrada bir yer boş,
Baş köşe! ..
Ola ki Sen(A.S.M.) lutfeder gelirsin diye.
Gelseydin,
Dolaşsaydın gecelerimizi,
O 'Kutlu Doğum' gecelerini,
Anneler görecektin.
Yeni doğmuşsun gibi,
Yeryüzünü yeni teşrif etmişsin gibi,
Mışıl mışıl uyuyasın diye
Seni sabahlara kadar
Hayalen ayaklarında sallayan anneler görecektin.
Sevgili!
Gelseydin,
Medine-i Münevvere'den dünyaya yayılan Ashabın gibi,
Eyyüb Sultan gibi,
Kab bin Malik gibi,
Bir fecir vaktinde,
Henüz yirmisinde yirmi beşinde,
Bırakarak yurtlarını ocaklarını,
Hedeflerine ilahi rızayı koyan,
Arkalarına bakmayı ar sayan,
Yiğitler görecektin.
Onlar senin yiğidin,
Elleri, o öpülesi elleri,
Kimbilir hangi memleketin zemheri soğuklarında üşürken,
Senin köyünün hayaliyle ısındılar.
Gelseydin,
Gecenin zifiri karanlığında,
Uykunun en tatlı aralığında,
Rabiatül Adeviyye gibi Rabbiyle başbaşa
Gençler görecektin.
Gözyaşı dökerken günahlarına,
Veysel Karani'den istediğin gibi,
İnsanlığa dua eden gençler görecektin.
Gelseydin,
Asr-ı saadet gibi olmasa da,
Koklanmaya değer güllerimiz vardı.
Yine senin ikliminde yetişen.
Ama sen gelseydin,
Dikenler bile gül kokardı EFENDİM(A.S.M.) ! ! !
Seninle göz göze gelmeden gizli gizli seni seyretmek...
Hz.Vahşi gibi...
Hani sen Hane-i Saadet'ten Mescid-i Nebevi'ye giderken
Aişe annemiz ardından hayran hayran bakardı.
Seni mescidin önünde bekleyen Ashabı'nınsa
Bakışları yerdeydi.
Edepten göz göze gelmezlerdi.
Sende(A.S.M.) tebessüle nazar ederdin.
Mütebessim çehreni bir Ebu Bekir(R.A.) görürdü,
Bir de Ömer(R.A.) ...
Şimdi okununca Ezan-ı Muhammedi
Pencerelerde, kapı önlerinde,
Seni(A.S.M.) bekleyen nemli gözler var.
Gelseydin,
Ve yürüyüp geçseydin önümüzden,
Gülleri bayıltan o enfes kokunu çekerdik içimize.
Sevgili!
Hakiki aşıkların sana doğru uçarken
Bizim bu yaptığımız yolda emeklemekti.
Dünya güzelliğiyle kollarını açarken
Bize düşen el açıp kapında beklemekti.
Sevgili!
Bekliyoruz! ...

:: Dursun Ali ERZİNCANLI::..

MeLL - avatarı
MeLL
Ziyaretçi
16 Ağustos 2008       Mesaj #3
MeLL - avatarı
Ziyaretçi
Dursun Ali Erzincanlı'nın Peygamberimize ithaf ettiği diğer bir eseri ise "Sen yoktun"!Çok güzel yazdığını düşünüyorum.
Kendi fikrim olarak;
Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'i her zaman sevdim,Rabbin resulu olarak inandım ama Dursun Ali Erzincanlı'nın Peygamberimiz için yazdığı bu şiirler(ezgiler),beni daha da yakınlaştırdı Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'e...
Allah ondan razı olsun ondan ki; Hakkın Resulunu daha çok sevmemize,daha çok düşünmemize vesile olduğu için.Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'i bu kadar güzel anlattığı için,Allah razı olsun...




SEN YOKTUN

SEN YOKTUN…
HZ ÂDEM’DEYDİ NURUN
ÖNCE CENNETİ,
SONRA YERYÜZÜNÜ ŞEREFLENDİRDİN.
ÂDEM NURUNA AFFEDİLDİ
ARAFAT BU AFFA ŞÂHİTTİ
SEN YOKTUN
NUH’UN GEMİSİNDEYDİ NURUN…
DALGALAR YERYÜZÜNÜ BOĞARKEN
TOPRAĞIN BAĞRINDAKİ SU
GÖKYÜZÜYLE BULUŞURKEN
VE BU BİR İLAHİ AZAP DERKEN,
ALLAH NURUNU TAŞIDI BİNBİR SEBEPLE
TÛFAN, NURUNU SELAMLADI EDEPLE…
SEN YOKTUN…
HZ.İSMAİL’İN ALNINDAYDI NURUN
İBRAHİMÎ BİR DUA YÜKSELDİ KİMSESİZ ÇÖLLERDEN
“RABBİMİZ” DEDİ,
“ONLARA KENDİ İÇLERİNDEN
SENİN AYETLERİNİ OKUYACAK
KİTAP VE HİKMETİ ÖĞRETECEK ONLARA,
ONLARI TEMİZLEYECEK BİR ELÇİ GÖNDER,
AMİN DEDİ ON SEKİZ BİN ÂLEM
NURUNLA AYDINLANAN MİNİCİK ELLERİNİ SEMAYA KALDIRARAK
AMİN DEDİ İSMAİL.
HİRA NUR DAĞI AMİN DİYEREK AYAĞA KALKTI
MEDİNE’DEN ADI UHUD OLAN BİR AMİN YANKILANDI SEVR DAĞINDA.
SEN YOKTUN…
HZ.İSA “AHMED” DİYE MUŞTULADI SENİ
ALEMLERİN EFENDİSİ DİYE SANA SESLENDİ.
ARTIK BEN SİZİNLE ÇOK SÖYLEŞMEM, DEDİ HAVARİLERİNE..
ÇÜNKÜ BU ÂLEMİN REİSİ GELİYOR…
BEKLEYİN AHMED GELİYOR.
KAİNATA RAHMET GELİYOR.
HAVARİLERİN YÜZÜNÜ OKŞAYAN,
ÖLÜLERİ DİRİLTEN BİR NEFES OLDUN
AMA SEN YOKTUN…
SEN YOKTUN.
HZ. ABDULLAH’IN ALNINDAYDI NURUN
BAŞI EĞİK GEZERDİ MAZLUM
KUTEYLE GÖKLERDEN SENİ SORARDI
VARAKA SENİ ARARDI SEMADA
ANNELER KIZ ÇOCUKLARINI HEP AĞLAYARAK SEVDİLER.
AĞLAYARAK SÜSLEDİLER ÖLÜME…
AĞLAYARAK HADİ DAYINA GİDİYORSUN DEDİLER.
SEN YOKKEN,
CANLI CANLI TOPRAĞA GÖMÜLMENİN ADIYDI DAYIYA GİTMEK.
ANNE YÜREĞİNİN ÇILDIRTAN ÇARESİZLİĞİYDİ.
VE YAVRUSUNUN ÖLÜME GİDİŞİNİ SEYRETMESİYDİ…
EN SON ÇOCUK ATILIRKEN ÇUKURA
ANNESİNİN SURETİNDE BİR MELEK TUTTU ONU
VE TEBESSÜM EDEREK HİRA NUR DAĞINI GÖSTERDİ.
MELEKLER SÜSLÜYORDU HİRÂYI.
EFENDİSİNE HAZIRLANIYORDU CEBEL-İ NUR,
EFENDİSİNE HAZIRLANIYORDU MEKKE.
ÂLEM EFENDİSİNE HAZIRLANIYORDU
KAİNATIN GÖZÜ HZ. AMİNEDEYDİ.
TOPRAK YALVARIYORDU RABBİNE,
ALLAHIM GÖNDER ARTIK DİYORDU.
GEL DİYE AĞLIYORDU MAZLUMLAR, GÖZLERİ SEMADA
VE BİR GELİŞİN VARDI YA RASULALLAH,
BİR İNİŞİN VARDI YER YÜZÜNE…
ÖNÜNDE CEBRAİL!
ARDINDA YALIN KILIÇ MELEKLER!
YETİMLER EN HUZURLU GECEYİ GEÇİRDİ BELKİ DE
ÖKSÜZLER ANNELERİNE SARILDI DOYA DOYA.
SONRA BİR SESSİZLİK KAPLADI SEHER VAKTİNİ.
HERŞEY SUS PUS OLMUŞTU.
HADİ DİYORDU YILDIZLAR, HADİ DİYORDU AY!
KAİNAT BİR İSİM DUYMAK İSTİYORDU.
VE BİR SES YÜKSELDİ ÂMİNE’NİN EVİNDEN;
MUHAMMED!
KARANLIKLAR AYDINLIĞA BIRAKTI YERİNİ.
MUHAMMED!
MELEKLER ÖPTÜ O NURDAN ELLERİNİ.
MUHAMMED!
SENİ YARATAN ALLAH’A KURBÂNIZ EY DÜRRİ YEKTA!
SANA O ADI VEREN RAHMANA KURBANIZ
ARTIK SEN VARDIN
SUSUZ TOPRAKLARA RAHMET İNDİ SENİNLE
ANNENDEN SONRA ANNE HALİME SEVİNDİ SENİNLE
YAĞMURA MI İHTİYAÇ VAR?
KALDIR ŞEHADET PARMAĞINI,
YAĞMURLARI SALSIN ALLAH.
SONRA TUT AĞACIN YAPRAĞINI,
KÖKLERİNİ ÇIKARTTIRIP YANINDA YÜRÜTSÜN ALLAH.
YETERKİ SEN İSTE,
SEN İSTE YARASULALLAH
DEKİ BEN KİMİM?
DAĞLAR, TAŞLAR DİLE GELSİN,
DİLSİZ ÇOCUKLAR ELLERİNDEN TUTUP,
ENTE RASULULLAH DESİN.
SEN VARDIN
BEDİR KÂRDI,
UHUT DARDI
HENDEK YÂRDI.
YİĞİTLERİN VARDI.
ÖLMEK İÇİN YARIŞAN YİĞİTLER…
HELE BİR ENESİN VARDI SENİN.
ENES BİN MALİK…
UHUT’TA ÖLDÜĞÜNÜ DUYUNCA ARKADAŞLARINA,
NİYE BURADA OTURUYORSUNUZ DİYE SORMUŞTU.
ONLAR DA
“ALLAH’IN RASULÜ ÖLDÜRÜLMÜŞ DEYİNCE
ENES KÜKREMİŞ:
“ PEKİ O ÖLDÜKTEN SONRA YAŞAYIP DA NE YAPACAKSINIZ?
KALKIN VE O’NUN GİBİ ÖLÜN! DEMİŞTİ.
VE SAVAŞIN EN YOĞUN OLDUĞU YERDE ŞEHİT DÜŞMÜŞTÜ.
HEM DE NE ŞEHİT EY NEBİ!
VÜCUDU YARALARDAN TANINMAZ HALDEYDİ.
KIZKARDEŞİ ANCAK PARMAKLARINDAN TANIDI ONU…
MUSAB BİN UMEYR’İN VARDI SENİN.
UHUT’TA SANCAĞINI TAŞIYAN.
ÖYLE BİR AŞKLA SANA BAĞLIYDI Kİ
ALLAH O GÜN MELEKLERİ MUSAB’IN SURETİNDE İNDİRDİ.
EBU HUREYREN VARDI…
ACIKINCA MESCİDİN ÖNÜNDE DURUR SANA BAKARDI.
SEN ANLARDIN,
YA EBÂHİR GEL! DERDİN.
VE SEN GİTTİN…
BİR GİDİŞLE GİTTİN
ARDINDA HÜZNÜN KALDI.
HASRETİN KALDI GÖKLERDE.
BİLAL EZAN OKUYAMAZ OLDU
NE ZAMAN TEŞEBBÜS ETSE
MUHAMMED RASULULLAH DEMEYE
DİZLERİ ÜSTÜNE ÇÖKER, KENDİNDEN GEÇERDİ.
SONRA GÜNLER AY,
AYLAR YIL OLDU.
VE ASIRLAR OLDU
SENSİZLİĞE AÇTIK GÖZLERİMİZİ.
AMA SEN BIRAKMAZSIN BİZİ.
SEN VARSIN EY ŞEHİTLERİN SULTANI
SEN VARSIN!
BİR ŞEHİT BİLE ÖLMEZKEN
SANA NASIL YOK DERİZ.
EBUTALİP ŞAMA GİDERKEN DEVESİNİN ÖNÜNE GEÇİP
BENİ BURDA KİME BIRAKIP GİDİYORSUN DEMİŞTİN.
NE ANAM VAR NE BABAM…
EBUTALİP BIRAKMAMIŞTI BU YÜZDEN .
SENSİZLİĞİN IZDIRABIYLA İNLEYEN ÜMMETİNİ KİME BIRAKIP GİDİYORSUN YA RASÛLALLAH!
BIRAKMA BİZİ Kİ; ALLAH;
SEN ONLARIN İÇİNDEYKEN ONLARA AZAB EDECEK DEĞİLİZ BUYURUYOR.
BIRAKMA BİZİ!
HAYATI SENİNLE ÖĞRETTİ RAHMAN.
KULLUĞU SENİNLE TANIDIK.
DUAYI SENDEN ÖĞRENDİK SEVGİLİ!
HZ ÖMER UMRE İÇİN SENDEN İZİN İSTEYİNCE,
“KARDEŞCİK” DEDİN ONA,
KARDEŞCİK, DUANDA BANA DA YER AYIRIR MISIN?
BİZLER ÖMER DEĞİLİZ AMA
BÜTÜN DUALARIMIZ SENİN İÇİN
EY RABBİMİZ!
RASULÜNÜ ANIŞIMIZDAN HABERDAR ET!
O’NA BİNLER SALAT, BİNLER SELAM!
HABİBİNE MAKAM-I MAHMUT’U VER
O’NA VESİLEYİ LUTFET.
O’NU REFİK-İ ÂLÂYA YÜKSELT
BİZİ DE AFFET
O’NUN HATRINA AFFET
ZATININ HATRINA AFFET.

DURSUN ALİ ERZİNCANLI

Benzer Konular

25 Haziran 2008 / Gabriella Siyaset tr
19 Temmuz 2015 / Misafir Edebiyat tr
23 Ekim 2012 / Jumong Sinema tr
23 Mayıs 2015 / Jumong Spor tr