Arama

Mircan Kaya

Güncelleme: 20 Temmuz 2011 Gösterim: 10.264 Cevap: 1
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
24 Mart 2007       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Mircan Kaya

Sponsorlu Bağlantılar
mircankaya

Mircan Kaya, Batum göçmeni Megrel bir ailenin kızı olarak Karadeniz'in bir dağ köyünde başlayan yaşamı aslında onun yanık müziğinin asıl kaynağıdır. İlk çocukluk yılları egzotik bir coğrafyada geçmiş, müzikle ilişkisi doğanın sesleri ile kuşatılmış olduğu bu yıllarda başlamıştır. Dinleme aşaması diye tanımladığı bu dönemde dilsiz denebilecek kadar sessiz kalmayı tercih edip her türlü sese (insan sesi, nehir ve derelerin sesi, rüzgarın, yaprak hışırtılarının sesi, ateş böceklerinin, ağustos böceklerinin, ineklerin sesi, atların, odun ateşinin sesi, sallanan bir beşiğin, ağlayan bir bebeğin sesi, toprak küpte tereyağı ve ayran çıkarmak için ritmik olarak dövülen sütten çıkan ses, derin karanlığın ve sessizliğin sesi, duaların, ezan ve sala sesi, ağlayan, ağıt yakan kadınların sesi, uzak dağlarda türkü söyleyerek iş yapan megrel kadınların sesi...) yoğun dikkatle kulak verdiği yıllardır.

Şarkı söylemeye bebek denebilecek kadar küçükken başlamış ancak çocuk şarkıları değil yetişkinler için yapılan müziği seslendirmeyi tercih etmiştir. İlkokul yıllarında, ailece davetli olarak gittikleri düğünlerde sahneye çıkıp, orkestra ile şarkı söylemek olağan bir etkinliğe dönüşmüştür onun için. Yaşının çok küçük olması nedeniyle Türk Sanat Müziği parçalarını yetişkin edasıyla söylemesi dinleyenleri şaşkınlıkla gülümsetir. Yollara, keşiflere, öğrenmeye olan tutkusu ilk çocukluk yıllarından beri yaşamına yön vermiştir.

Üstün yetenekli olarak tanımlandığı tüm okul yaşamı boyunca bilim, sanat, spor ve yaşama dair ne varsa ayrım yapmaksızın yaşamına katmaya adamıştır kendini. Yaşadıkları mahallede bulunan ve her gün önünden geçtiği müzik mağazasının vitrininde görüp de göz koyduğu ilk gitarını edinip sonra da müzik öğretmeni olan mağaza sahibine gidip ders almak istediğini söylediğinde on iki yaşındadır ve ilk tıngırdattığı ezgi: Uzun İnce Bir Yoldayım.

Bu arada küçümsenemeyecek bir şarkı repertuarı oluşmuş ve hemen her ders sonunda öğretmenlerinin isteği ile şarkı söylemektedir. Ortaokulu birincilikle bitirip Nişantaşı Kız Lisesi'ne başladığında ucuz gitarı ve çalıp söyledikleri yetersiz gelmeye başlamıştır. Her gün yürüdüğü yolun üzerinde bulunan ve hemen her gün uğradığı müzik mağazasının kapısında asılı ilanı gördüğünde on altı yaşındadır. Musevi gitar öğretmeninin telefonunu kaydedip ders almak istediğini söyler. Biriktirdiği harçlıklarını gitar derslerine ayırır. Gitar öğretmeni elinden tutup yeni bir gitar almak üzere onu Tünel'e götürdüğünde on yedi yaşındadır. Bu yeni siyah caz gitarını alabilmek, okul birincisi olduğu için babası tarafından kendisine armağan edilen altın madalyaya mal olacaktır. Kısa bir süre önce kaybettiği babasının ruhundan af dileyerek madalyayı iyi bir amaç için kullandığını söyleyerek gitarı alır.

Yeni gitarı ve öğretmeni ile şarkıları renklenir. İlk bestesini yaptığında on yedi yaşındadır. İngilizce yazıştığı yirmiye yakın mektup arkadaşının etkisi ile olsa gerek:
"I love you very much, I know impossible to touch..." ve "Köyüm ılgıt ılgıt menekşe kokar şimdi, ah yüreğim yanıyor..."
Üniversiteye girdiği yıl bir karar vermiştir: Bu okuldan mühendis olarak mezun olduğumda okunması gereken tüm sanat eserlerini okumuş olacağım, çok iyi gitar çalıp söyleyeceğim, İngilizce'mi Arapça'mı ileri seviyeye çıkaracağım, yürümem gereken tüm yolları yürüyecek, dans edeceğim. Üniversite yılları bu etkinliklerle dolu hummalı yıllardır. Dersler, Klasik Türk Müziği Korosu, folklor, estetik jimnastik, İngiliz Kültür Derneği kütüphanesi, Üniversite kütüphanesi, Libya Konsolosluğu, senfonik rock grubu...uykusuz ama müzik dolu geceler...

İlk gerçek yolculuğunu bu yıllarda yapar. Burs kazanarak gittiği Ürdün, orada geçirdiği zaman, Petra, gizemli çöl atmosferi, ölü deniz ve petra yollarında söylenen doğaçtan mırıldanmalar, bundan sonraki yolları hazırlayacaktır. Öğrencilerin uğurlanacağı günün öncesi yapılan gecede Ürdün Üniversitesi rektörü tarafından sahneye çağrılacak ve alnından eksik etmediği bantı ile, bir yerlerden bulup getirilen elektro gitar ile parmakları titreyerek "yesterday"ı söyleyecektir.

Arkadaşları ile kurduğu senfonik rock grubu ile beste çalışmaları yaparlar. Onlarca kasede doğaçtan yapılmış şarkılar kaydedilir. İngiliz Edebiyatı okuyan grubun piyanisti, İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan davulcusu, ressam ve mühendis gitaristi ile Adgar Allan Poe , Gülten Akın Metin Eloğlu gibi şairlerin şiirlerini bestelerler. Bu dönemde Ergüder Yoldaş ile de bir süre çalışır. Gitar çalıp şarkı söylerken onu dinledikten sonra, Ergüder Yoldaş hemen bir menajer tutup onu tiyatro ve müzik camiasına tanıtma girişimlerinde bulunacak ancak o kendi yoluna gitmek üzere bu camiayı terkedecektir.

Grup çalışmaları gitar ile olan ilişkisini ciddi anlamda sekteye uğratacak ve gitarı, tek başına şarkı söylediği zaman ona ritm eşliği yapacak bir eşlikçiye dönüşecektir. Altı yıl kadar süren grup çalışmaları bir ürün ortaya çıkaramadan sona erer.

Boğaziçi Üniversitesi'nde master yapmaya karar verdiğinde iki çocuk annesidir. Bu arada önce hem musluklarımızdan akan içme suyuna ait şebekenin matematik modelleme projesinin kilit mühendisi olarak, hem de daha sonra ileri mühendislik teknolojileri üzerine Fransızlarla çalışır. Fransa'da Chevire köprüsün' de eğitim görür. Onlarca binanın projesini bitirir. Azerbaycan Samur Apşeron Sulama Projesi'ni Proje Müdürü olarak tamamlar. Uluslar arası konferanslarda sunumlar yapar ve ileri mühendislik teknolojileri ile ilgili pek çok konferans düzenler. Hayatının hiçbir döneminde bilimi sanattan ayırmak gereği duymaz, yaratıcılığın yalnızca sanata mahsus bir kavram olmadığı bilinciyle çalışır.

Son üç yıldır geleneksel müzikle ilgili çalışmalar yapıyor. Annelik deneyimini yansıttığı "BİZİM NİNNİLER" den sonra yayınlanan yeni albümü "KÜL" geleneksel ezgilerden oluşuyor. Acı ve hüzünle açılan ancak barış, sevgi ve huzurla biten bir müzikal yolculuk. Neşet Ertaş türkülerinin yanısıra, Anadolu'nun farklı yörelerinden anonim türküler ile yalnızca insan sesiyle yorumlanmış bir Gürcü parça var. Albüm, yaralı bir toplum olan Boşnak halkına ait bir barış türküsü ile bitiyor:
"Dunjaluje Golem Ti Si, yani "Bütün Dünya ve İnsanları, Siz Muhteşemsiniz".
KALAN MÜZİK' ten çıkan albümde Muammer Ketençoğlu, Derya Türkan, Emin İgüs, Birol Topaloğlu gibi geleneksel müzik ustalarının emeği var. Albüm çalışması sürerken üç boyutlu yapı analizleri yapmak üzere Cezayir'e gitmiş. Gündüz analiz yapmış, gecenin ilerleyen saatlerinde ise internet üzerinden Cezayir geleneksel müziğini araştırmış. Bugün, dünyanın en büyük firmalarından birinin Türkiye Temsilcisi olarak deprem teknolojileri üzerine çalışıyor. Deprem teknolojilerinin dışında, İtalyan meslektaşları ile en çok konuştuğu konu İtalyan geleneksel müziği. Padova Üniversitesi konferans salonunda sunum yaptıktan sonra, Padova sokaklarında sokak müzisyenleri ile muhabbet etmek hatta bazen eşlik etmek... ve hayatı böyle yaşayabilmek absürd değildir onun için. Çalışma masasının bir yarısı mühendislik kitapları, diğer yarısı ise müzik, edebiyat ve felsefe kitaplarıyla dolu. Adorno, Sontag, Canetti, Sartre, Mahmud Derviş, Nietche, Edward Said...

Formel bir müzik eğitimi almamış olmak ve dayatılmış nosyonlardan yoksun kalmak onun için bir avantajdır. Özgür doğaçlama yapmaya tutkun biri olarak bugüne kadar müzikal anlamda benimsemiş olduğu tavırla kendi müziğini yaratabilmek en büyük arzusu.

KÜL albümündeki tüm geri vokaller doğaçtan yapılmıştır. Tüm kayıtlar bittikten sonra geri vokaller, planlanmadan, dikte edilmeden, kendiliğinden ortaya çıkmış ve kaydedilmiştir. Müzisyenlere partisyonlar dikte edilmemiştir. Bundan sonraki düşü, müzisyenlere hiçbir şeyin dikte edilmediği, her müzisyenin hissettiği gibi katıldığı, önceden aranje edilmemiş gerçek kollektif bir çalışmayı ortaya çıkarabilmektir.

Müzikal çeşitliliği, alt Megrel kimlikten evrensel kimliğe yönelimli yaşam yolculuğundan beslenir. Yok olmaya yüz tutan alt kimliği müzikle evrensel olana taşıyabilmek, sahip olmaktan sonsuz haz duyduğu ve müzisyene bahşedilmiş olduğunu düşündüğü bir ayrıcalıktır.

Mircan Kaya, şimdi de "Sâlâ" adlı uluslararası albümüyle dikkat çekiyor. Kendini biraz Laz, biraz Gürcü, en çok da dünyalı olarak tanıtan Mircan Kaya; cenaze namazına çağrı olarak okunan "sâlâ"nın, albümünde bir kadının kaybettiği sevgilisinin ardından haykırışı olarak yer aldığını söylüyor....
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen KisukE UraharA; 20 Temmuz 2011 13:00
Biyografi Konusu: Mircan Kaya nereli hayatı kimdir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Temmuz 2011       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Müzisyen, müzik prodüktörü, sanatçı, inşaat mühendisi, deprem yüksek mühendisi olan Mircan Kaya (Mircan) seslendirdiği ilk albümü, alanında ilk olan Bizim Ninnilerden sonra Kül, Sala, Numinosum, Outim ve Elixir adlı albümleri piyasaya çıktı.

Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  mircan-kaya-sanatlog.jpg
Gösterim: 1177
Boyut:  54.8 KB

Mircan, orta okulu birincilikle bitirip Nişantaşı Kız Lisesi’nden sonra, önce Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirmiş, daha sonra, Boğaziçi Üniversitesi’nde Deprem Mühendisiliği üzerine master yapmıştır. Müzik ve mühendislik çalışmalarını bir arada yürüten Mircan Kaya, önemli mühendislik projelerinde lider mühendis veya Proje Lideri olarak görev yapmıştır. Istanbul SCADA (Spervisory Control and Data Acquisition System / Uzaktan Kumandalı Veri Edinme, Değerlendirme Sistemi) kapsamında "İstanbul İçme Suyu Şebekesinin Bilgisayar Destekli Matematik Modellemesi Projesi" üzerinde Fransız bir kuruluş ile kilit mühendis olarak çalışmış, öngerme ve ard-çekme teknolojilerinin Türkiye’de kullanımının yaygınlaştırılması amaçlı pek çok seminer düzenlemiş, araştırmalar yapmış, makaleler yazmış ve bu konuda yine Fransızlarla çalışmış ve Fransa’da eğitim almıştır. Pek çok diğer projenin yanı sıra, Azerbaycan Samur Apsheron Projesi’nde proje müdürü olarak görev yapmış olan Mircan Kaya, son yıllarda, alanında dünya lideri bir firma ile Türkiye’de ileri deprem koruma teknolojilerinin kullanılması için çalışmalar yapmakta, önemli pek çok projede anti-sismik cihazların kullanılması için hizmet vermektedir.

Mircan (Kaya) 47. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde Kar Beyaz filmine yaptığı müziklerle ‘En İyi Müzik’ dalında Altın Portakal almıştır.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

30 Mayıs 2016 / CrasHofCinneT Spor
28 Şubat 2011 / AndThe_BlackSky Müzik tr
26 Haziran 2011 / Efulim Spor tr
1 Haziran 2011 / eXcaLLaNT Sanat
9 Nisan 2013 / Misafir Taslak Konular