Arama

Wolfgang Amadeus Mozart

Güncelleme: 5 Aralık 2016 Gösterim: 185.967 Cevap: 8
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Mozart Wolfgang Amadeus

Ad:  Wolfgang Amadeus Mozart1.jpg
Gösterim: 1994
Boyut:  58.1 KB

tam adı JOHANN CHRYSOSTOM WOLFGANG AMADEUS MOZART, Latince JOHANNES CHRYSOSTOMUS WOLFGANGUS THEOPHILUS MOZART
Sponsorlu Bağlantılar
(d. 27 Ocak 1756, Salzburg - ö. 5 Aralık 1791, Viyana, Avusturya)
dünyanın en büyük müzik dehalarından biri sayılan AvusturyalI besteci.

Joseph Haydn ile birlikte 18. yüzyıl sonlan Viyana klasik üslubunun doruk noktasını temsil eder.

İlk yapıtları.


Ablası Maria Anna (Nannerl) ile birlikte, tanınmış bir kemancı ve besteci olan babaları Leopold Mozart tarafından eğitildi. Beş yaşında menuetler ve başka parçalar bestelemeye başladı. Kısa zamanda klavsen ve kemanda ustalaştı. 1770’lerin sonlarında ise keman konserlerini bırakarak piyanoya ağırlık verdi. Altı yaşında ablasıyla birlikte babasının çeşitli kentlere düzenlediği konser turnelerine başlayan Mozart, bir yandan Avrupa’yı dolaşırken bir yandan da kompozisyon çalışmalarını sürdürdü. 1762’de ilk turnelerine çıktıkları Münih’te, imparatorluk sarayında görülmemiş bir başarı kazandığı Viyana’da ve Pressburg’da çaldıktan sonra Ocak 1763’te Salzburg’a döndü.

9 Haziran 1763’ten 30 Kasım 1766’ya değin süren ilk büyük Avrupa turnesinde önce Ren Bölgesi’ne, Brüksel’e ve Paris’e gitti. Köchel katalogunda K.6-9 olarak kayıtlı dört keman sonatını 1763-64 kışında yayımladı. Daha sonra geçtikleri Londra’da bir buçuk yıl kaldı. Burada tanıştığı J.C. Bach ve onun çalışma arkadaşı K.Friedrich Abel’in etkisi altında ilk senfonilerini (K.16, 19) yazdı. 1765-66 kışını Holland’da geçiren Mozart’lar Brüksel, Paris, Cenevre, Bern ve Münih üzerinden Avusturya’ya döndüler.
11 Eylül 1767-5 Ocak 1769 arasında ikinci kez gittikleri Viyana’da Mozart ilk Almanca opereti K. 50, Bastien und Bastienne'ı ve Coltellini’nin librettosuna dayanan ilk İtalyanca operası K. 51, La finta semplice1 yi (Sözde Saf Yürekli Kız) besteledi. İtalyanca operanın, imparatorun isteği üzerine azılmasma karşın sahnelenememesi, ona arşı Antonio Salieri’nin önderliğinde gelişen muhalefetin ilk engellemesi oldu. Mozart 1768 sonunda K. 139, Do Minör Missa'sini imparatorun ve saray ileri gelenlerinin önünde yönetti. Salzburg’a dönüşünde aile dostları Başpiskopos Sigismund von Schrattenbach’ın sarayında La finta semplice operası sahnelendi; Mozart da başpiskoposun sarayında birinci kemancılığa atandı.

Mozart 13 Aralık 1769-28 Mart 1771 arasındaki ilk İtalya turnesinde Rovereto, Verona, Milano, Parma, Bologna, Floransa, Roma ve Napoli’de konserler verdi. Dönüşte üç ay kaldıkları Bologna’da Padre Martini ile kontrpuan çalıştı. Milano’da da Düklük Tiyatrosu’nda başarıyla sahnelenen K.87, Mitridate, redi Ponto (Pontus Kralı Mithradates) operasını bitirdi. Mart 1771’de Padova’da aldığı sipariş üzerine K.118, La Betulia liberata (Kurtarılmış Betulia) oratoryosunu yazdı. 13 Ağustos-15 Aralık 1771 arasında ikinci kez İtalya’da bulunan Mozart, İmparatoriçe Maria Theresia’nın, oğlu Arşidük Ferdinand’m düğünü için ısmarladığı K. 111, Ascanio in Alba (Ascanio Alba’da) dramatik serenadını bestelemek ve sahnelemek üzere Milano’ya gitti. Dört haftada tamamladığı bu yapıt 17 Ekim 1771’de büyük bir başarıyla seslendirildi. 24 Ekim 1772-13 Mart 1773 arasında yeniden Milano’ya dönen Mozart Düklük Tiyatrosu’nun ısmarladığı K.135, Lucio Silla'yı besteledi. Üslubunun gelişmesinde önemli bir aşamayı oluşturan bu opera seria1 yla (ciddi opera) olağanüstü bir başarı kazandı. Bu sıralarda Salzburg başpiskoposu ölmüştü; Mozart yeni başpiskoposun göreve başlaması nedeniyle K.126, II sogno di Scipione (Scipione’nin Düşü) festival operasını besteledi. Ayrıca Lucio Silla1 da rol alan kastrato şarkıcı Rauzzini için K.165, Exsultate, jubilate başlıklı ünlü motetini yazdı. 14 Temmuz’dan 26 Eylül 1773’e değin kaldıkları Viyana’da Mozart, edebiyattaki coşkunluk akımını andıran Haydn’ın yeni üslubundan çok etkilendi. Haydn’m Opus 20 dörtlülerinin etkisi altında altı yaylı çalgılar dörtlüsü (K. 168-173) yazdı. K.183, Sol Minör Senfoni'sinde ise dönemin Viyana senfoni üslubunun kusursuz bir örneğini verdi. Dönüşünde Salzburg’da kompozisyon çalışmalarını aralıksız sürdürdü; K.191, Si Bemol Majör Fagot Konçertosu ile dört senfoni (K. 199-202) besteledi.

6 Aralık 1774’te babasıyla gittiği Münih’te K.196, La finta giardiniera (Sözde Bahçıvan Kız) adlı opera buffa'sim besteledi. Mart 1775’te Salzburg’a döndü ve Eylül 1777’ye değin orada kalarak birçok beste yaptı. Librettosu P. Metastasio’nun olan K.208, II re pastore (Çoban Kral) operasını, başta K.257, Do Majör Missa (Credo Missası) olmak üzere birçok missa, beş ünlü keman konçertosu (K.207, 211, 216, 218, 219), çeşitli serenatlar ve divertimentolar (örn. K.239, Serenata notturna ile Köchel numarası taşımayan Re Majör Serenat ya da Haffner Serenadı) yazdı. Piyanoyla daha çok ilgilenmeye başladığı bu dönemin ürünleri arasında altı piyano sonatı (K.279-284), K.242, Üçlü Konçerto ve iki piyano konçertosu da (K.238 ve K.246) yer aldı. Yeni başpiskopos Colloredo ile ilişkileri iyice gerginleşince Mozart Ağustos 1777’de görevinden bağışlanmayı istedi ve aynı ay başpiskoposun iznini aldı; bu ilişki 1781’de kesin olarak son buldu.

Babası Salzburg’da kalan Mozart Eylül 1777’de annesiyle uzun bir yolculuğa çıktı; Almanya üzerinden Paris’e giderek sürekli bir iş bulmayı umuyordu. Münih’ten geçtikleri Mannheim’da Fridolin Weber’in kızı Aloysia’ya âşık oldu, onunla birlikte İtalya’ ya gitmek istediyse de babası buna kesinlikle izin vermedi. Paris’te beklediği ilgiyi görmeyen Mozart annesinin ölümü üzerine bu kentten ayrıldı ve Ocak 1779’da Salzburg’a döndü. Bu dönemde altı keman sonatı (K.301-306), bazı piyano sonatları (örn. K.310, La Minör Piyano Sanatı), Jean-Georges Noverre’in Les Petits riens (Küçük Hiçler) bale divertissement'ı (ara oyunu) için müzik ve özgün biçimiyle günümüze ulaşan K.297, 31 No.lu Re Majör Senfoni'si (Paris Senfonisi) de içinde bulunan üç senfoni yazdı. Salzburg’da saray orgculuğu için başvurdu ve bu göreve atandı. Müziğinin yeni bir olgunluğa ve büyüklüğe kavuştuğu bu Salzburg yıllarında K.317, Taç Giyme Töreni Missası ve K.337, Missa Solemnis gibi büyük kilise müziği yapıtları, K.345, Thamos, König in Âgypten (Mısır Kralı Thamos) gibi çok modern müzik örnekleri, iki senfoni, keman, viyola ve orkestra için K.364, Mi Bemol Majör Sinfonia Concertante ve K.320, Re Majör Serenat (Posta Borusu Serenadı) gibi besteler yaptı.

Aldığı yeni opera seria siparişi için Kasım 1780’de Münih’e gitti ve 29 Ocak 1781’de sahnelenen K.366, Idomeneo, re de Creta (Girit Kralı İdomeneus) operasıyla bu alanda yeteneğinin doruğuna vardığını gösterdi. Münih’te ayrıca K.341, Re Minör Kyrie ile 13 üfleme çalgı için K.361, Si Bemol Majör Serenat'ın yazdı. Başpiskopos Colloredo’nun çağnsı üzerine Mart 1781’de döndüğü Viyana’da birçok soylu tarafından korunduysa da başpiskoposun evinden başka yerde çalmasına izin verilmedi. Colloredo tarafından sürekli aşağılanması ve hizmetkârlarla birlikte yemeye zorlanması, sonunda işi bırakmasına yol açtı.

Sonraki yaşamı ve yapıtları.


Mozart bu durumda resmen bir koruyucuya dayanamadan geçinmek zorunda kaldı ve Frideric Handel’den sonra bağımsız ilk besteci oldu. Sonunda 7 Aralık 1787’de düşük bir ücretle İmparator II. Joseph’in oda müzikçiliğine getirildi. İmparatorun 1778’de kurduğu National Singspiel için ısmarladığı Almanca K.384, Die Entführung aus dem Serail (Saraydan Kız Kaçırma) operası bütün engelleme çabalarına karşın 16 Temmuz 1782’de üstün bir başarıyla sahnelendi. Bu sıralarda Mozart Münih’ten Viyana’ya taşınan Weber’lerin evine yerleşmiş ve Weber’in üçüncü kızı Constanze’ye âşık olmuştu. Babası Leopold’un bütün itirazlarına karşın da 4 Ağustos 1782’de onunla evlendi.

Mozart çok geçmeden Burgtheater’de kendi hesabına abonman konserleri düzenlemeye başladı. Tam bir orkestrayla bir ya da daha fazla vokal solocunun yer aldığı bu konserlerde kendi piyano konçertolarını seslendirdi ve piyano doğaçlamalarıyla büyük hayranlık uyandırdı. Büyük piyano konçertolarının çoğunu (K.413-595) bu konserler için yazdı. Ayrıca bu çalgının gelişip kusursuzlaşmasına önemli katkılarda bulundu. Ama bütün bu çalışmalarına karşın maddi durumu hiç düzelmedi. Sürekli borçlandı, ateşli bir mason olduğundan özellikle mason biraderlerinden borç aldı. 1783’te karısıyla bilikte Salzburg’a gitti, ama babasıyla ablası, Constanze’den hoşlanmadılar. Mozart Ağustos 1783’te Salzburg’da St. Peter Kilisesi’nde K. 427, büyük Do Minör Missa'sının Kyrie ve onalarının seslendirilmesini yönetti.

Mozart yaşamının son 10 yılında senfoni bestelemeye çok az zaman buldu, ama hepsi başyapıt niteliğinde olan K.385, Haffner, K.425, Linz, K.504, Prag, K.543, Mi Bemol Majör, K.550, Sol Minör ve K.551, Jüpiter senfonilerini bu dönemde yazdı. Yaylı çalgılar dörtlü ve beşlileriyle oda müziğinde de çok usta olduğunu gösterdi. Son döneminin büyük operalarından K.492, Le Nozze di Figaro (ilk sahnelenişi 1 Mayıs 1786; Figaro’nun Düğünü), K.527, Don Giovanni (ilk sahnelenişi 29 Ekim 1787; Don Giovanni) ve K. 588, Cosi fan tutte'nin (ilk sahnelenişi 26 Ocak 1790) librettosu Lorenzo da Ponte’nindi. K. 621, La Clemenza di Tito'nun (ilk sahnelenişi 6 Eylül 1791; Titus’un Zaferi) librettosu Metastasio’nun, K.620, Die Zauberflöte'ninkiyse (ilk sahnelenişi 30 Eylül 1791; Sihirli Flüt) Emanuel Schikaneder’indi. Bütün başarısına karşın mali durumu düzelmeyen Mozart iki aylık bir konser turnesine çıktı. Öğrencisi ve koruyucusu Prens Kari Lichnowsky ile 8 Nisan 1789’da Viyana’dan ayrılarak Dresden, Leipzig, Berlin ve Prag’a gitti. Ama ne bu turneden, ne de Frankfurt am Main’daki son konserlerinden bir kazanç sağlayabildi. 1791 yazında aldığı bir sipariş üzerine K.626, Requiem Missa'ya başladı. Kont von Walsegg’in ısmarladığı anlaşılan bu yapıtı öğrencisi Franz Xavier Süssmayr onun sözlü yönlendirmeleri ve taslaklarına dayanarak bitirdi. Ölümü romatizmaya bağlanan Mozart St. Mark Mezarlığı’na gömülürken başında mezarcıdan başka kimse bulunmadı.

Değerlendirme.


Önemli yapıtlarının çoğu ölümünden önce basılmadığı için Mozart bir okul oluşturmadı. Operaları Almanya dışında çok sonraları tanındı; Londra onun müziğine uzun süre yabancı kaldı. Romantik dönemde ise Bach ve Beethoven dışında hiçbir besteciye gösterilmeyen bir hayranlık uyandırdı. Mozart inanılmaz yeteneğiyle, dans da içinde olmak üzere bütün müzik formlarında ürün verdi, ama operalarındaki kişi tiplemelerinde özellikle çok başarılı oldu. Ondan sonra belki de yalnızca G. Verdi aynı ölçüde canlı opera kişileri yaratmayı başarabildi.

On altı opera, 41 senfoni, 27 piyano, 5 keman, 1 fagot, 2 flüt, 4 korno, 1 klarnet konçertosu, 20 piyano sonatı, yaylı çalgılar için 6 beşli, 25 dörtlü ile keman ve piyano için 35 sonatın yanında çeşitli çalgı ve vokal müziği yazan Mozart yapıtlarına opus numaraları vermemişti. Bütün çalışmaları sonradan Ludwig von Köchel tarafından kronolojik sıraya kondu.

kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2016 01:38
Biyografi Konusu: Wolfgang Amadeus Mozart nereli hayatı kimdir.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
6 Temmuz 2008       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Wolfgang Amadeus Mozart2.jpg
Gösterim: 1264
Boyut:  44.9 KB

MOZART (Wolfgang Amadeus),


avusturyalı besteci
Sponsorlu Bağlantılar
(Salzburg 1756 - Viyana 1791).

Leopold Mozart’ın oğlu. Dört yaşındayken babasından ilk klavsen derslerini aldı, altı yaşında beste yapmaya başladı. Viyana'ya ilk kez, 1762 sonunda babası, annesi ve kız kardeşiyle birlikte gitti; haziran 1763 - kasım 1766 arasındaki Almanya, Fransa, Ingiltere ve Hollanda'yı kapsayan büyük Avrupa turnesinde, bir "harika çocuk" olarak dinleyenleri hayran bıraktı (özellikle Fransız kralı Louis XV'in sarayında). Birçok müzik anlayışının (özellikle de Johann Christian Bach'ınkinin) etkisinde kaldığı bu turne sırasında çok sayıda beste yaptı. Daha sonra dokuz ay Salzburg'da kaldı, 1768'de ikinci kez Viyana'ya giderek yılın sonuna değin bu kentte yaşadı. Salzburg'a döndü ve Adlgasser ile Michael Haydn’ın etkisini taşıyan yapıtlar besteledi. Aralık 1769 - mart 1771 arasında, babasıyla birlikte ilk İtalya gezisini gerçekleştirdi (öteki iki İtalya gezisini, ağustos-aralık 1771 ve ekim 1772 - mart 1773 arasında yaptı).

Mozart, İtalya’da İtalyan opera ve vokal müzik üslubuyla R. Martini sayesinde geleneksel çokseslilik üzerindeki bilgisini derinleştirdi. Temmuz-eylül 1773 arasındaki üçüncü Viyana döneminde Joseph Haydn'ın yeni bestelediği iki yaylılar dörtlüsünü (op. 17 ve op. 20) inceledi. Eylül 1773 - eylül 1777 arasında, La finta giardiniera adlı operasının ilk temsilinde bulunmak üzere Münih'e yaptığı kısa bir gezi (aralık 1774 - mart 1775) dışında, başpiskopos prens Colloredo’nun hizmetinde Salzburg'da yaşadı. Bu dönemde, senfoni türünü bir yana bıraktı ve beş keman konçertosu, aralarında görkemli K, 250 Haffner serenadı'nın (1776) da bulunduğu serenatlar, divertimentolar, dinsel yapıtlar ve ilk büyük piyano konçertosunu (K. 271 Genç adam adı verilen 9 nÇ.’lu konçerto) besteledi.

Eylül 1777’de görevinden istifa etti ve annesiyle büyük bir geziye çıktı. Daha çok Mannheim ve Paris'te kaldığı (mart-eylül 1778 arasında Paris'teydi ve annesi burada öldü) bu geziden, mesleği açısından çok sey bekliyordu. Mozart bu gezide umduğunu bulamadı, ama insan ve sanatçı olarak kişiliğinde çok önemli değişiklikler oldu. Ocak 1779'da Salzburg'da yeniden Colloredo’nun hizmetine girmek zorunda kaldı. 1780 sonunda seçici prens Kari Theodor'un ısmarladığı idomeneo operasını bestelemek üzere Münih'e gitti, oradan Viyana’ya, Colloredo'nun yanına döndü (mart 1781). iki ay sonra onunla bozuşan Mozart, son on yılını Viyana’da bağımsız müzikçi olarak geçirdi. Başlangıçta, talihi yaver gitti: piyano virtüözü olarak, Viyana halkını kolayca kendine bağladı. 1782 yılında, Constanze Weber ile evlendi (1777'de Mannheim'de, Constanze'nin kız kardeşi Aloysia'ya âşık olmuştu). Aynı yıl, almanca operası Saraydan kız kaçırma (Die Entführung aus dem Serail) ilk kez sahnelendi (16 temmuz) ve baron Van Svvieten'in malikânesinde J.S, Bach'ın ve G. F. Hândel'in yapıtlarını keşfetti. Aralık 1782 - ocak 1785 arasında, daha sonra Joseph Haydn’a ithaf ettiği altı yaylılar dörtlüsünü besteledi.

Şubat 1784 - aralık 1786 arasında, bu parlak dönemin on iki büyük piyano konçertosu sıralandı (onlar kadar parlak olmayan öbür üç piyano konçertosunu, 1782 sonunda bestelemişti). Aralık 1784’te Joseph Hpydn ile dostluğu derinleşmeye başlayan Mozart, masonluğu benimsedi. 1 mayıs 1786'da, Beaumarchais’nin aynı adlı yapıtından yararlanarak Lorenzo Da Ponte'nin yazdığı İtalyanca libretto üzerine bestelediği Figaro'nun düğünü (Le nozze di Figaro), ilk temsilinde beğenildiyse de, ocak 1787'de Prag’da yeniden oynanması sırasında çok daha büyük bir başarı kazandı. Bu başarı, librettosunu gene Da Ponte’nin yazdığı Don Giovanni adlı yeni bir İtalyanca operanın ısmarlanmasını sağladı ve bu yapıt ilk kez, 29 ekim 1787'de Prag'da sahnelendi.

Aynı yıl besteledikleri arasında do majör (K. 515) ve sol minör (K. 516) iki büyük yaylılar beşlisiyle Küçük bir gece müziği (Eine kleine Nachtmusik) de vardır. Mozart'ın para sıkıntıları da bu dönemde başladı. Viyana halkının açığa vurmaya başladığı anlayışsızlıksa giderek arttı. 1788 yılını tümüyle Avusturya başkentinde geçiren Mozart, Taç giyme konçertosu (K. 537) denilen piyano konçertosuyla son üç senfonisini (39 no.'lu mi bemol majör, 40 no.'lu sol minör ve Jüpiter senfonisi denilen 41 no.'lu do majör senfoniler), bu sırada besteledi. Nisan-haziran 1789 arasında yeni bir geziye çıkarak Dresden, Leipzig ve Berlin'e gitti; Berlin' de Prusya kralı Friedrich-Wilhelm II tarafından kabul edildi. Haziran 1789'da ve mayıs-haziran 1790’da, bu hükümdar onuruna son üç yaylılar dörtlüsünü yazdı. 26 ocak 1790'da Viyana'da, Da Ponte ile işbirliğinden doğan üçüncü İtalyanca operası Cosi fan tutte oynandı. Bundan sonraki aylarda Mozart, çok az yapıt besteledi. Ama 1791'de, yaratıcı gücü olağanüstü bir canlılık gösterdi; örneğin son piyano konçertosunu (K. 595) ve son yaylılar beşlisini (K. 614), klarinet konçertosunu (K. 622) ve Emanuel Schikaneder'in almanca librettosu üzerine Sihirli flüt (Die Zauberflöte) adlı operasını (ilk kez, 30 eylül 1791’de oynandı) hep bu yıl içinde yazdı. Sihirli flüt'ün, parlak günleri geri getirebilecek başarısından, Mozart hiçbir yarar sağlayamadı; kendi adına bir yapıt bestelenmesini isteyen müziksever ve mason aristokrat kont Walsegg adına ısmarlanan Requiem'i yarım bırakarak, 5 aralıkta öldü.

Mozart, müziğiyle bir devrimci değildir. Öncellerinin ya da çağdaşlarının ortaya koydukları biçimler ve yapılarla yetinmiştir. Ama tekniğinin yetkinliği, esininin zenginliği, özgünlüğü, hemen hemen sürekli kendini yenilemesi ve her zaman uyanık olan duyarlığıyla, alışılmış çerçevelere kendi iç yaşamının sevecenliğini aktararak, bütün şemaları aşmıştır. Engin yapıtını tümüyle kavrayabilmek için, "harika çocuk" efsanesine saplanıp kalmamak gerekir. Çocukluk ve ergenlik yapıtları, ne kadar yetkin olurlarsa olsunlar, Mozart'ın gerçek kişiliğini ancak ender olarak yansıtırlar. Mozart'ın gerçek kişiliğini Paris ve Mannheim yolculuğunun zenginleştirici deneyimi tam olarak ortaya çıkarmiştır. “Büyük" Mozart, yani son on iki yılın Mozart'ı, aralarında büyük operalar ve büyük piyano konçertoları, en güzel dörtlüler ve beşliler ve birçok bağımsız parça bulunan en az üç yüz partisyonla kendini göstermiştir. Mozart’ın yaşamının kısalığı üzücüdür, ama Sihirli flüt'teki ya da klarınet konçertosundaki bazı sayfalara bakarak, müzik alanında yapılabilecek her şeyi yaptığı ve tam bir yetkinliğe eriştiği söylenebilir.

Mozart, bazen çağdaşlarını aşırı bir özgürlükle taklit etmiş, en değişik tarzları (transız konsertan senfonileri, alman sing- sp/e/’i, Viyana oda müziği, İtalyan sahne müziği) olağanüstü bir kolaylıkla özümlemiş, ama ortaya koyduğu her yapıt, yoğun bir çalışmanın ürünü olmaktan geri kalmamıştır. Johann Sebastian Bach ve Joseph Haydn, onun karşısına, Johann Christian Bach ya da Michael Haydn’dan çok daha çetin özümleme sorunları çıkarmışlar ve Mozart, her büyük yaratıcı gibi, bunalım dönemleri geçirmiştir. En yüksek düzeydeki sayfalarında bile İtalya'da keşfettiği bel canto'nun anlatım gücü ve etkileyiciliği vardır. Dehası, özellikle lirik ve dramatik sanata yatkındı; kendini en iyi biçimde operaları ve piyano konçertolarıyla ifade etti. Bu türler, ona ruhsal inceliğini olduğu kadar, virtüözlük eğilimini ve tını duyarlığını da gösterme olanağı vermiştir. "Güç”ü ve "trajik olarf'ı da çok iyi yansıttığı halde, çok uzun bir süre yalnızca zarafet, incelik ve "sevimlilik" örneği olarak gösterildi. Mozart'ı eşsiz kılan, genellikle birbiriyle bağdaşmayan üç yetiyi, kalp, duygular ve aklı tam bir denge içinde birleştirmesidir.

Başlıca yapıtları (K harfi, L. von Köchel’ in düzenlediği kronolojik ve tematik kataloğu simgeler): aralarında K. 183 25 no.’ lu sol minör (1773), K. 200 28 no.’lu do majör (1774), K. 201 29 no.’lu la majör (1774), K. 385 35 no.'lu re majör Hatfner (1782), K. 425 36 no.'lu do majör Liriz (1783), K. 504 38 no.'lu re majör Prag (1786), K. 543 39 no.'lu mi bemol majör (1788), K. 550 40 no.'lu sol minör (1788) ve K. 551 41 no.'lu Jüpiter (1788) senfonilerinin de bulundukları ve bazıları numaralanmamış elli kadar senfoni; aralarında K. 250 re majör Haffner (1776), K. 320 re majör Posthorn (1779) ve K. 525 sol majör Küçük bir gece müziği (1787) serenatlarının da bulundukları kasasyon, serenat ve divertimentolar; aralarında K. 361 Gran partita'mn (1784) da bulunduğu yalnız üflemeli çalgılar için yapıtlar; marşlar ve danslar; 27 piyano konçertosu (biri iki piyano, biri de üç piyano için). Bu konçertoların ilk dördü, başka bestecilerin yapıtlarının transkripsiyonlarıdır; çeşitli çalgılar için konçertolar: 5 keman konçertosu (1775), iki keman için bir konçerto (1774), 2 flüt konçertosu (1778), bir flüt ve arp konçertosu (1778), bir obua konçertosu (1777), bir klarinet konçertosu (1791), bir fagot konçertosu (1774), 4 korno konçertosu (1782-1786); keman ve viyola için bir konsertan senfoni (1779); oda müziği dalında, 2 keman ve viyola İkilisi (1783), 4 flüt ve yaylılar dörtlüsü, bir obua ve yaylılar dörtlüsü, bir korno ve yaylılar beşlisi (1782), bir klarınet ve yaylılar beşlisi (1789), 6 yaylılar beşlisi, 6'sı Haydn'a (1782-1785) ve 3'ü Prusya kralına ithaf edilen (1789-90) 23 yaylılar dörtlüsü, bir yaylılar üçlüsü (1788), 2 piyano ve yaylılar dörtlüsü (1785), 7 piyano, keman ve çello üçlüsü, 30'u aşkın piyano ve keman sonatı;,piyano, iki piyano ya da dört el piyano için sonatlar ve aralarında çeşitlemeler de bulunan çeşitli yapıtlar; mekanik org yapıtları; dinsel müzik dalında, aralarında K. 319 Coronation (1779) ve K. 427 do minör (1783) missaların da bulunduğu 16 missa; bir K. 626 Requiem (1791); aralarında K. 341 re minör Kyrie (1781) ve K. 618 Ave verum (1791) da bulunan çeşitli yapıtlar; aralarında La betulia lıberata (1771) da bulunan kantatlar, oratoryolar ve mason kantatları; dindışı sahne yapıtları ve operalar, örneğin K. 51 La tinta semplice (1769), K. 50 Bastien und Bastierıne (1768), K. 135 Lucio Silla (1772), K. 196 La finta giardiniera (1775), K. 208 il re pastore (1775), K. 345 Thamos (1773 -1779), K. 344 Zaide (1779), K. 366 idomeneo (1781) K. 384 Saraydan kız kaçırma (1782), K. 486 Der Schauspiel-Dırektor (1786), K. 492 Figaro’nun düğünü (1786), K. 527 Don Giovanni (1787), K. 588 Cosi tan tutte (1790), K. 620 Sihirli flüt (1791), K. 621 LaClemenzadi Tito (1791); bir bale (Petits Rıens) [1778] soprano için, aralarında K. 316 Popoli di Tessaglia (1779) ve K. 505 Ch'io mi scordi di te (1786) aryalarının da bulunduğu kırk kadar konser aryası, 10 tenor ve 8 bas aryası; liedler ve kanonlar; J.S. Bach'ın Ayarlı Klavye'sindeki füglerin ve Hândel'in oratoryolarının düzenlemeleri.

Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2016 01:39
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
30 Kasım 2010       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Wolfgang Amadeus Mozart
Ad:  Wolfgang Amadeus Mozart3.jpg
Gösterim: 1337
Boyut:  41.2 KB

(1756-1791) yapıtlarındaki insan sevgisi, pırıltılı huzur, yalnız ruhsal bozuklukları değil, fiziksel hastalıkları da onarmakta. Bugün bile ileri tıp merkezlerinde, ameliyat sonrası nice hasta Mozart müziği ile iyileştiriliyor. 1956'da doğumunun 200. yılını kutlayanlar, hemen otuz beş yıl sonra 1992'de ölümünün 200. yılında Mozart'ı andılar. Mozart 20. yüzyılın bu son dilimine bir başka mucize olarak ışık saçtı. Gelişen medyanın baş konuğu oldu. Çikolatadan düğmeye, likörden T-shirt'e, neler Mozart'ın adını taşımadı ki! Her yapıtı seslendirildi; günlerce haftalarca her ortamda, her ülkede Mozart dinlendi. Besteci sanki yeniden keşfedildi.

Mozart, kısacık yaşamına sığdırdığı 600'den fazla yapıtla insanlığa kocaman bir hazine sunmuştur. Nüktesi, çocuksu coşkusu, yalınlığı, hemen dinleyiciyi kavrayıveren tılsımı ve tüm çocuksuluğunun ardındaki derin düşüncesi, onu nice besteciden ayrıcalıklı kılar. Gerek özel yaşamında, gerekse içinde yaşadığı tarih diliminde karanlık günler geçirir ve bunların hiçbirini müziğine yansıtmaz. Bu nedenle, nice besteci müziğini bir otobiyografi gibi kullanırken, Mozart'ın müziği katıksız, saf müziktir. Ne parasız günlerini, ne ateşli hastalığını, ne de tırmanmakta olan Fransız Devrimi'nin hırçın etkilerini anlatır müziğinde. Tüm etkilenmeler, onun zamanından ileri bir teknikle dokuduğu bestelerinin derinliklerinde kendini gösterir.

Johannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart, 27 Ocak 1756 tarihinde Salzburg'da dünyaya gelir. Bu adlardan ilk ikisi, doğduğu güne rastlayan azizin adıdır. Ön ad olarak annesinin babası olan, sağlık ve sosyal yardım işleri komiseri Wolfgang Nikolaus Pertl'in adı verilir. Theophilus (veya Gottlieb-Tanrının sevgilisi), vaftiz babası olan belediye meclisi üyesi, tüccar Johann Theophilus Pergmayr tarafından konmuştur. Daha sonra Mozart bu son adı Amade ve Amndeo olarak değiştirir. Kendisi hiçbir zaman Amadeus adını kullanmamıştır.

Babası Leopold Mozart (1719-1787) örnek bir Aydınlanma müzikçisidir. Hem beste yapar, hem de keman çalar. 1737 yılında, doğup büyüdüğü Augsburg'dan ayrılarak Salzburg'a felsefe okumaya gelmiş, bakaloryasını aldıktan sonra kendini asıl ilgi alanı olan müziğe adamıştır. Sürekli araştıran, bilim ve sanatta yenilikleri izleyen, aydın bir kişidir. Küçük Mozart doğduğu sırada Leopold, Salzburg Sarayı'nın orkestra yönetmen yardımcısı görevindedir. Aynı yıl keman çalma kuramı üstüne yazdığı Violinschule adlı kitabı yayınlanmıştır.

Mozart'ın annesi Anna Mari Pertl, iyi koşullarda yaşamış bir burjuva ailesinden gelmektedir. Mozart doğduğunda annesi 35, babası 36 yaşındadır. Ailenin ilk çocuğu, Mozart'ın 4 yaş büyük ablası Maria Anna'dır. Mozart onu Nannerl (Annie) diye çağırır. Leopold, her iki çocuğunun da harika çocuk yeteneklerine sahip olduğunu küçük yaşta keşfeder ve onların tüm eğitimlerini özel olarak üstlenir: Keman ve klavyeli çalgılar çalmayı, Latinceyi, müzik kuramını ve gerekli genel kültür bilgilerini öğretir.

Çocuklarının müzik dehalarını sergilemek üzere Avrupa'nın çeşitli merkezlerine geziler düzenler. Gerek geziler süresinde, gerekse evdeki yaşamlarında Leopold, kendi işini, bestecilik kariyerim bir yana bırakıp sürekli çocukların eğitimiyle ilgilenir. Aslında Leopold Mozart'ın zamanının önemli bir bestecisi olduğu, Haydn'a yakıştırılan Oyuncak Senfonisi'ni onun bestelediği söylenir. Av Konçertosu'nda çeşitli av boruları ve kornolarla köpeklerin havlaması, silahların patlaması ve avcıların coşkuları dile gelir.

Mozart ailesinin yaşamını, baba ve oğul Mozart'ların çeşitli kişilere ve birbirlerine yazdıkları, birer belge niteliğindeki mektuplardan öğrenmekteyiz. Çok iyi bir gözlemci olan Mozart, küçücük yaştan beri yaptığı gezilerden pek çok kişiyi aklında tutar. Güçlü belleğinde sakladığı bu tipleri sonradan operalarındaki kahramanlarına dönüştürür. Mozart'ın Tanrı vergisi büyük yeteneğinin yanısıra, babasının iyi bir öğretmen, aydın ve organizatör biri olması da çok önemlidir.

Mozart'ın zamanında her besteci çevresini eğlendirdiği ölçüde övgü toplamıştır. Mozart da patronlarına, prenslere, kontlara, imparator ve krallara yaranmak için, onların adına adadığı yapıtlar bestelemiştir. Ayrıca arkadaş partilerine, yakın çevresinin doğum günlerine, bahçe eğlencelerine ve çeşitli törenlere de bir çırpıda besteler yazmıştır. Bu nedenle divertiuıeuto, cassation, serenade gibi biçimler ve dans türleri geliştirmiştir. Ünlü Küçük Bir Gece Müziği de bu tür bir serenattır.

Mozart, hemen her yapıtını bir sipariş üstüne yazmış, ama hep ideal bir dinleyici kitlesi ve çok yetenekli bir yorumcu topluluğu düşlemiştir. Kafasının içine bir anda hücum eden müziksel düşünceleri bir çırpıda yazabilmesi, her an, her ortamda, gürültü, kalabalık demeden besteleme sürecine girebilmesi, sanki kısacık ömrüne pek çok şey sığdırma kaygısındandır. Haydn, beste yapmaya oturduğu zaman esin perisi gelsin diye uzun uzun dua edermiş. Oysa Mozart, kafasının içinde doludizgin dolanan esin tohumlarını nasıl dizginleyeceğini bilemediğinden yakınırmış. Üstelik her yapıt, parçacıklar halinde değil, tümüyle doğar Mozart'ın kafasında. Herhangi bir ortamda, örneğin bilardo oynarken aklına gelen bir fikri gülüp oynayarak, şakalaşarak, çevresinden kopmadan kafasında geliştirebildiğini yakın çevresi anlatırmış.
Mozart, kendi üstünlüğünün farkındadır. Çevresindekilerin onunla eşdeğer zeka ve yeteneğe sahip olmadığını acı deneylerle öğrenmiştir. Entrikaları tanımayacak kadar saf bir yüreği, çıkarlarını korumayı bilmeyen çocuksu yönü, ölüm döşeğine kadar taşıdığı özellikleri olmuştur.

ÇOCUKLUK
Wolfgang Amadeus Mozart, gelmiş geçmiş en parlak harika çocuktur. Üç yaşında klavsen çalar, beş yaşında ilk menuet'sini besteler, dokuz yaşında senfonilerin sahibidir. Ablası ile birlikte çeşitli yörelerde verdikleri konserler, herkesin büyük ilgisini çeker. Gezilerin ilk durağı Münih ve Viyana'dır. Sonra Fransa, İngiltere, Hollanda ve İtalya. Bütün bu merkezlerde Wolfgang değişik insanlar tanır, bestecilerle tanışır, o çevrenin müziğini dinler. Böylece ilerdeki üslubunu oluştururken İtalyan, Fransız ve Alman stillerini biriktirip kendi süzgecinden geçirecektir.

İlk gezilerde iki kardeşin dört-el klavye çalması ve küçük Wolfgang'ın inanılmaz doğaçlamaları herkesi büyüler. Bu arada usta bir keman yorumcusu olarak da kendini kanıtlar. 1762 yılında Viyana sarayında İmparatoriçe Maria Theresa ve İmparator I. Francis'in önünde çalarlar. 1763-66 arasındaki gezilerde Almanya'da ve Paris'in Versailles Sarayı'nda yeteneklerini kanıtlarlar. Londra'da yine sarayda çalıp Kral ve Kraliçe'nin övgüsünü kazanırlar. Londra'da Johann Christian Bach bir ikinci baba gibi davranır Wolfgang'a. O sıralarda hasta olan babası yerine onunla ilgilenir, gündemdeki müzisyenlerle ve yeni ortaya çıkan piyano ile tanıştırır. Mozart, bu Londra gezisinde bugün bir kısmı yitmiş olan ilk senfonilerini yazar. 1765'te dokuz yaşında yazdığı dört-el piyano düetini ablasıyla yaptığı gezilerde çalmıştır.

1764'te Paris'te ilk yapıtları yayınlanır: Klavye ve keman için 4 sonat. 1768'de ilk operası olan La finta sempliceyi Viyana için besteler. Ama on iki yaşındaki bir çocuğun operasını sahnelemekten kaçınırlar. Opera, bir yıl sonra Salzburg'da oynanır. Aynı yıl Mozart, Salzburg'daki saray orkestrasına birinci kemancı olarak atanır. Bu mevkiye atanmak parasal olmaktan çok onursal bir olaydır. Tam bu sıralarda bir aile dostu için K.66 Missa'smı besteler. Bir ay sonra baba oğul, bir yıl kalacakları İtalya'ya giderler. Böylece Salzburg'daki görevini aksatmaya başlar. Roma'da Allegri'nin Miserere'si-ni ilk duyuşta hemen notaya alması hayretler uyandırır. Bu gezide Milano için Mitridate, Re di Ponto gibi operalar besteler. Sonraki İtalya gezilerinde Milano için 2 opera daha yazar: Ascanio in Alba (1771) ve Lucio Silla (1772).

1772-73 yıllarında İtalya'ya üçüncü gezisini yapar. Ancak 1772'de Mozart'ların gezilerine göz yuman Salzburg piskoposu ölmüştür; yerine gelen kişi önceleri Mozart'a hoşgörülü davransa da uzun süreli yokluğundan ve inatçı tavrından rahatsız olur. Onu küçük bir ücretle birinci kemancı olarak tutar. Mozart, işini yitirmemek için gezilerinin arasında Salzburg sarayı için dinsel yapıtlar ve birçok senfoni besteler. Genç bir bestecinin geniş ufukları için Salzburg çok sınırlı bir ortamdır. Amacı Salzburg dışında daha iyi bir iş bulmaktır. 1777'de yeni bir gezi için izin alır. Bu kez annesiyle Almanya ve Fransa'ya gider. İlk durakları Mannheim'dır. Buradan bir türlü ayrılmak istemez, çünkü Mannheim Orkestrası üyelerinden birinin kızı olan on beş yaşındaki Aloysia Weber’e aşık olur. Babası mektupları ile onları yönlendirmektedir ve derhal Paris'e gitmeleri gerektiğini yazar. Paris'te büyük bir acı yaşar: Annesi hastalanıp ölür (1778).

Büyük acısı bir yanda, yalnızlığı öte yanda, yine bestecinin üretim gücüne engel değillerdir. Hemen aynı yıl, Paris Senfonisi, keman, klavye sonatları, flüt ve arp konçertoları ve bir dizi çeşitleme ortaya çıkar. Dersler vermekte, yayıncılarla tanışmakta, yapıtlarını yorumlatmayı başarmaktadır. Ancak geleceğe güvenle bakmasına yetecek şeyler değildir bunlar. Yine Mannheim üstünden Salzburg'a geri döner.

ERİŞKİN DÖNEMİ
Annesinin Paris'teki ölümünden sonra yeniden Salzburg'a dönünce saray orgculuğuna atanır. 1780'de Münih'in bir opera ısmarlaması moralini düzeltir. Idomeneo (1781)'yu besteler. Bu arada ünlü Coronation missasım yazar. Ancak Salzburg'daki yeni piskopos Colloredo ile bir türlü geçinemez en sonunda işine son verilir.

Mozart bu durumda Viyana'ya yerleşir. Öğretmenlik ve bestecilik yaparak geçinmektedir. Bu arada Weber ailesi Viyana'ya taşınmış, Aloysia da bir tiyatrocu ile evlenmiştir. Babası hiç istemediği halde Mozart, Aloysia’nın annesi ve diğer kardeşleriyle aynı evi paylaşmaya başlar. Bir yandan da saray operası için Saraydan Kız Kaçırma operasını besteler. Bu operanın ilk sahnelenişini (1782) izleyen günlerde Aloysia’nın kız kardeşi Constanze Weber ile evlenir. Babası bu evlilik yüzünden Mozart'ı hiç bağışlamamıştır. 1783'te karı koca Salzburg'a gidip Mozart'ın hiçbir zaman tamamlanmamış olan Do Minör Missa'sının bölümlerini yorumlarlar. Bu missa, Constanze Weber ile evlendiği için Tanrıya sunduğu şükrandır. Salzburg'daki dinletide Constanze, soprano soloyu söyler.

Mozart, artık tanınan, kendisine eser ısmarlanan, konserleri olay yaratan bir sanatçıdır. Önceleri usta bir kemancı olarak tanınırken şimdi önemli bir piyanist olarak parlamaktadır. 1780'li yıllarda ortaya çıkan birçok piyano konçertosu, üç bölümlü Barok biçiminde yazılmıştır. Bu konçertoların pek çoğu ve yaylı çalgılar kuvartetleri sevgili dostu Haydn'a adanmıştır. İmparator II. Joseph, 1787'de ona düşük bir ücretle de olsa saray bestecisi olmayı kabul ettirir. Ama saraydan umduğu gibi çok sayıda eser siparişi gelmez. Bu sıralarda en büyük başarısı Viyana operası için yazdığı Fı'gfl-ro'nun Düğünü (1786) operası olur. Bütün bu başarılara karşın yine geçim sıkıntısı içindedir. Cons-tanze'nin hastalıkları ve bitip tükenmeyen istekleri için para yetiştirmelidir.

SON YILLARI
1787'de Saraydan Kız Kaçırma'yi ve Figaro'yu yönetmek üzere Prag'a gider. Büyük bir coşkuyla karşılanır ve Prag operasından bir sipariş alır: Don Giovanni operası. Figaro'dan sonra Mozart'ın ünü azalmaya başlar. Soylular ve saray çevresi onun müziğinde fazla devrimci düşünceler olduğundan yakınırlar. Günün diğer bestecileri, örneğin, Dittersdorf ya da Wanhal gibi, daha hafif ve anlaşılır müzik bestelemesini isterler. Mozart bu arada borç içindedir. 1784'te mason locasına üye olmuştur. Locadan bir arkadaşı, Michael Puchberg, onu borçlarından kurtarır.

Don Giovanni'den sonra Mozart'ın ileriye hep umutla bakan iyimser yönü yitmiştir. Kendi içine kapanır. 1788'de yazdığı son üç senfoninin notalarını çoğaltamadığından seslendirme olanağı bulamaz. Öğrenci sayısı da çok azalmıştır. 1789'da Dresden'e bir gezi yapar. Aziz Thomas Kilisesi'nde Bach'ın orgunda çalar. Ardından Berlin'e gidip Prusya Kralı'na sunmayı düşündüğü 6 kuvartetin ancak 3'ünü verebilir. Döndüğünde İmparatordan gelen bir opera isteği yine yüreklendirir Mozart'ı: Cosifan tuttel Böylesi neşeli ve gülünçlü bir operanın onca umutsuz ve yoksul koşullar altında ortaya çıkışı inanması güç bir mucizedir. Aynı zor günlerde, yedi hafta içinde son üç senfonisini (Mi Bemol Majör, Sol Minör ve Jüpiter) ve bir dizi kuvartetini besteler.

1791 yılının ilk yarısı, mason dostu Schikaneder'in işbirliği ile, Sihirli Flüt operasını yazmakla geçer. Temmuz ayında bu çalışma garip bir habercinin kendini tanıtmak istemeyen patronundan gelen bir siparişle kesintiye uğrar: Bir ölüm duası yazması istenmektedir. Hem de yüklü bir ücret karşılığı! Mozart'ın sağlığı gittikçe bozulduğundan, bu requiem'i kendi ölümü için bestelercesine bir duyguya kapılarak kabul eder. Bu arada II. Leopold Bohemya kralı olmuştur ve tahta çıkışını kutlamak üzere Mozart'a bir opera ısmarlar: Metastasio'nun çok kullanılmış bir metni olan La Clenıenza di Tito'yu bestelemesi öngörülmüş ve Mozart'a yalnız iki hafta süre tanınmıştır. Öğrencisi Süssmayr'ın yardımıyla verilen sürede biten operanın Prag'daki ilk temsili çok başarılı değildir.

Sihirli Flüt operası da aynı yıl içinde tamamlanıp 30 Eylülde Viyana'da sahnelenir. Mozart, iyice güçsüzleşen bünyesi, sürekli ateşlenmesine karşın, Requiem'i büyük bir gayretle ölüm döşeğinde yazar. Öğrencisi ve dostu Süssmayr'a, Lacrimosa'nın sonuna dek dikte ettirir, geri kalanı taslak halinde bırakarak 5 Aralık günü ölür. Söylentilerdeki gibi kasten zehirlenmemiş, böbreklerindeki bir rahatsızlık nedeniyle ölmüştür. Fırtına ve yağmurdan cenaze törenine kimsenin katılmadığı, ölüsünü birkaç mezarcının Viyana dışındaki St. Marx adlı bir yoksullar gömütüne attığı söylenir.

Mozartın Eserleri
“Apollo et Hyacinthus” (1767),
“Bastien ve Bastienne” (1768),
“La Finta Semplice” (1768),
“Mitridate” (1770),
“Ascanio in Alba” (1771),
“İl Signo di Scipione” (1772),
“Lucia Silla” (1772),
“La Finta Giardiniera” (1775),
“İl re Pastore” (1775),
“Zaide” (1780),
“İdomeneo” (1781),
“Saraydan Kız Kaçırma” (1782),
“Loca de Cairo”
“La Sposo Delluso” (1783),
“Tiyatro Müdürü” (1786),
“Figaronun Düğünü” (1786),
“Don Juan” (1787),
“Cosi Fan Tutte” (1790),
“Sihirli Flüt” (1791),
“Titus” (1791).
“Jupiter” (1788)
“Türk Marşı” (1775’)
“Saraydan Kız Kaçırma” (1782)
"Requiem"
"Re majör" (1786
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2016 01:40
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
28 Temmuz 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Figaro'nun Düğünü Operası

Ad:  figaro.jpg
Gösterim: 1090
Boyut:  64.3 KB
Mozart'ın dört perdelik operasıdır.

Figaro'nun Düğünü asıl İtalyanca ismiyle Le nozze di Figaro, ossia la folle giornata (çeviri: Figaro'nun Düğünü veya Delilik Günü) K. 492 katalog sayılı bir opera buffa (komik opera)'dir. 1786'de Wolfgang Amadeus Mozart tarafindan bestelenmiş; liberettosu Lorenzo Da Ponte tarafından hazırlanmıştır ve bir sahne piyesi olan 1784de Pierre Beaumarchais tarafından Fransızca olarak yazılmış olan La folle journee ou le Mariage de Figaro (Bir Delilik Günü veya Figaro'nun Düğünü) eserden adapte edilmiştir.

Libretto bölümü Lorenzo da Ponte tarafından yazılan opera, ilk kez 1786 yılında oynandı (Burgtheater, Viyana). "Figaro'nun Düğünü" 18. yüzyıl komik İtalyan operasının en iyi örneğidir. Operada üç çift âşığın maceraları anlatılır: Kont ve kontes; uşakları Figaro ve Susanna; hizmetçileri Cherubino ve Barbarina. Kont, Susanna'ya ilgi duyar. Düş kırıklığına uğrayan kontes de, Cherubino'nun kendine olan hayranlığına karşılık verir. Bu biçimde gelişen bir dizi olay sonucunda, kontes, Susanna ve Figaro, kontun, kendi düzenlediği oyunlara gelmesini sağlarlar. Bu yapıtta Mozart, teatral ustalıkla müzikal yaratıcılığı birleştirerek sözcüklerin ve müziğin mükemmele yakın bir uyumunu sağlamıştır. Ayrıca, operada yer alan birçok öge, opera türünün daha sonra alacağı biçimi haber verir niteliktedir.

Mozart'in bu opera eseri Viyana'da ilk oynanşında çok başarı kazanmaktayken, Viyana'da bu operaya kaynak olan Beaumarchais'nin yazdığı tiyatro eseri Fransız Devrimi'nden 10 yıl önce aristokratlarla alay ettiği için zararlı yayın olarak görülmüş ve sahnede oynanması yasaklanmıştı. Mozart'ın bu opearasının uvertürü ozellikle ünlüdür ve çok kere tek başına orkestra eseri olarak konserlerde icra edilmektedir. Buna bir neden uvertürde bulunan müziksel parçaların (Kont'un aryasının ufak bir kısmı hariç) opera içinde bulunmamasındandır.

Besteleme


Bu opera besteci Mozart ile liberetto yazarı Da Ponte arasında yapılan çok ünlü işbirliği ile ortaya çıkartılan üç operadan birincisidir. Daha sonraki işbirliği sonucu Don Giovanni ve Cosi fan tutte operaları yaratılmıştır. Beaumarchais'nin tiyatro eserini operaya çevirmek fikri Mozart tarafından ortaya atılmış ve Mozart bu tiyatro eserinden liberetto yapması için Da Ponte'ye sipariş vermiştir. Da Ponte 6 hafta içinde tiyatro eserini şiirsel bir dille İtalyanca olarak ve eseri aslında bulunan politik referanslardan arındırarak, liberettoya çevirmiştir. Mozart bu hazırlanan liberettoya göre hiç müzik bestelemeye başlamadan, Avusturya İmparatoru II. Josef liberetto metinini gözden geçirip kabul etmiştir.

İmparatorluk İtalyan Opera kumpanyası Mozart'ta bu eseri için sadece fiks olarak 450 florin ödeme yapmıştır. Bu Mozart'in daha önce Salzburg'da hükümdar piskoposluk sarayı muzisiyeni olarak hazırladığı bestelerden aldığı ücretlerden birkaç misli daha fazla idi. Da Ponte'ye ise 200 florin ödeme yapılmştır.

Bu ünlü, görkemli opera eserinin sonra gelecek nesiller için korunmasında Avusturya İmparatoru II. Josef çok önemli bir rol oynamıştır. II. Josef İmparatorluk Sarayı'nda temsil edilebilecek bir opera eseri hazırlanmasına emir vermiş ve Viyana'da bulunan zamanın tanınmış bestecilerı kendi eserlerini bir imparatorluk komisyonuna sunmuşlardı. Bunlar arasında daha Viyana'da ismi opera bestecisi olarak duyulmamış Mozart da Figaro'nun Düğünü eseriyle bulunmaktaydı. Mozart eğer eseri kabul edilmezse tüm besteyi ateşe atıp yakmaya kararlı olduğu bildirilmektedir. Ancak II. Josef, Mozart'ın eserini seçmiş ve böylelikle eserin yanıp kaybolmasını önlemiştir.
Ad:  Title_page_Nozze_di_Figaro.jpg
Gösterim: 1103
Boyut:  13.9 KB
Figaro'nun liberottosunun basımı

Eserin gala temsilleri


Figaro'nun Düğünü'nün prömiyeri Viyana'da 1 Mayıs 1786da Burgtheater'da yapılmıştır. İlk iki oynanışında orkestra şefliğini, o zamanın modasına uygun olarak klaveli enstrümanda, Mozart şahsen yapmıştır. Bundan sonra opera aynı sezonda 6 defa daha oynanmış bunlarda orkestra Franz Weigl tarafından yönetilmiştir. Bu operanın bu tiyatroda arka arkaya dokuz defa oynanışı (daha sonra Sihirli Flüt'ün gün aşırı olarak aylarca oynamasına karşılık pek ufak bir sayıda olduğu görülmekle beraber) zamanına göre bu çok büyük bir başarı sayılmaktaydı. Promiyer gala gecesi seyirciler beş aryayı devamlı alkışla tekrar (ankor) ettirmişler ve 8 Mayıs'daki oynanışta yedi arya seyirci isteği üzerine tekrar (ankor) edilmiştir. Burgheater'inda genel idarecisi olan İmparator II. Josef bir emir vererek üçüncü oynayıstan itibaren tekrarlamaların birden fazla olmamasını istemiş ve bunun için özel yaftalar hazırlanıp opera ilanı üstüne yapıştırılmıştır. Zamanın Viyana gazeteleri de bu eseri çok övmüşlerdir.

İmparator Haziran 1786da bu eserin İmparatorluk Laksenberg Saray tiyatrosunda özel olarak oynanmasını seyretmiştir. Viyana'da 1787 ve 1788de bu eser oynanmamış ama 1789'da eser tekrar sezona alınmıştır. Bu sefer Mozart yeni soprano sesine daha uygun olması nedeniyle Susanna icin iki yeni soprano aryasını esere eklemiştir.

Bu opera Aralık 1786'da Pasquale Bondini kumpanyası tarafından Prag'daki galası yapılmış ve bu çok büyük bir sansayon yaratmıştır. Mozart Prag'a gitmiş 17 Ocak'da operayı dinlemiş' 22 Ocakta ise orkestra şefliği görevini yapmıştır. Figaro'nun Düğünü'nün Prag produksiyonunun bu başarısi neden ile Prag'daki kumpanya yeni bir Mozart/Da Ponti operası (Don Giovanni) ısmarlamış ve bu operanın 1787'de Prag'da prömiyeri yapılmıştır.

Çok ünlü bir besteci olan Haydn 1790da müzik direktörü olduğu Esterhazi şatosunda opera eserinin kendi kumpanyası tarafından tekrar edilmesi için hazırlıklar ve provalar yapmış, ancak patronu olan Nikolaus Esterházy'nin ölümü üzerinde bu eser orada oynanmamıştır.
Figaro
Ad:  figaro.jpg
Gösterim: 1090
Boyut:  64.3 KB

Enstrümentasyon


Figaro'nun Düğünü'nün orijinal kompozisyonu iki flüt, iki obua, iki klarinet, iki fagot, iki korna, iki trompet, timpani ve yaylı sazları gerektirmektedir. Resetatifler harpsikord ve viyolonsel eşliği istemektedir.

Konu özeti


Figaro'nun Düğünü'nün olayları Sevil Berberi operasındaki olaylardan sonra geçmekte ve İspanya'da Almaviva Kontu'nun sarayında geçen tek bir günde oluşmaktadır. Rosina şimdi Kontesdir ve kocası Kont, şahsi valesi olan Figaro'ya aşık olup onunla evlenmek isteyen Susanna'yı ayartmaya çaba göstermektedir. Kont kendinin soylu genç hizmettarı olan Cheribino'nun karısı Kontese ilgi gösterdiğini hissedince Cheribino'yu aradan bertaraf etmek için onun kendi askerî alayında bir subay olması için destek sağlar. Figaro, Susanna ve Kontes birlikte bir entrika hazırlayarak Kontu utandırmaya ve karısına ihanet etmek isteğini açığa çıkarmaya karar verirler. Bu sırada Figaro, Bartolo ve Marcellina ile bir uyuşmazlığa girer ve bu onların öz oğlu olduğu gerçeğini öğrenmesi ile sonuç bulur. Geceleyin herkes kendilerini Sarayın bahçesinde bulur ve bir seri komik olarak hüviyet karışıklıkları sonucu Kont kendinden utandırılır ama Kontes tarafından af edilir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2016 01:54
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
29 Kasım 2011       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Don Giovanni


Don Giovanni, Ressam: Max Slevogt
Ad:  Max_Slevogt_Das_Champagnerlied_Don_Giovanni_Andrade.jpg
Gösterim: 926
Boyut:  38.9 KB
  • Özgün ismi: Il dissoluto punito, ossia il Don Giovanni
  • Müzik: Wolfgang Amadeus Mozart
  • Libretto: Lorenzo Da Ponte
  • Galası:
    • Prag 29 Ekim 1787
    • Viyana 7 Mayıs 1788
  • İlk gösterim yeri: Ulusal Tiyatro, Prag
  • Oyuncular:
    • Don Giovanni: Aşırı çapkın soylu bir genç, bas
    • Commendatore (Don Pedro): Bas veya bas-bariton
    • Donna Anna: Kızı, Don Ottavio'nun nişanlısı, soprano
    • Don Ottavio: Tenor
    • Donna Elvira: Don Giovanni'nin terk ettiği Burgos'lu bir kadın, soprano veya mezzo soprano
    • Leporello: Don Giovanni'nin uşağı, bas veya bas-bariton
    • Masetto: Zerlina'nın sevgilisi, bas
    • Zerlina: Bir köylü kız, soprano
    • Köylüler, hizmetkârlar, genç kızlar, müzisyenler
Don Giovanni (orijinal adı ile Il dissoluto punito, ossia il Don Giovanni yani "Cezalandırılmış Çapkın veya Don Juan"; Köchel dizini K.527), müziği Wolfgang Amadeus Mozart tarafından bestelenmiş, İtalyanca liberettosu Lorenzo Da Ponte tarafından yazılmış olan iki perdelik bir opera eseridir. Bu eserin prömiyeri 29 Ekim 1787'de Prag'da Ulusal Tiyatro'da oynanmıştır. Mozart bu opera eserini "opera buffa" olarak sınıflandırmıştır. Da Ponte'nin liberettosu çok kere “dramma giocoso” olarak bilinmekte ve ("giocoso" komik demek ve "dramma" müziksel dram demek olup) komik opera anlamı vermektedir. Bunu için opera çok kere komik opera veya komik (buffa) opera ile (seria) opera karışımı eşi bulunmayan bir tip opera olarak görülmektedir. Bu eser komedi, melodram ve olağanüstü fantezi elemanlarını kapsayıp bileştirmektedir.

Don Giovanni
dünyanın birçok opera merkezinin repratuarları içinde çok popüler bir standart opera eseri olarak tekrar tekrar sahnelenmektedir. ABD'de en çok sahnelenen operalar listesinde 7. sırayı almıştır.
Opera sahnelerinde en çok iyi bilinen Don Giovanni rolleri arasında bas olarak Ezio Pinza, Cesare Siepi ile Norman Treigle ve bas-bariton olarak Dietrich Fischer-Dieskau, Thomas Hampson ile Thomas Allen sayılabilmektedir.

Eserin konusu Don Giovanni'nin en son macerası ve kötü bir şekilde hayatının son bulmasıdır. Bir genç soylu olan Don Giovanni o zamana kadar bütün hayatında yaptığı zamparalıklardan ve birçok kız ve kadın ayarttıktan sonra, ayartmayı kafasına kestirdiği son üç kadınla pek istediğine ulaşamamıştır. Bunlardan birincisi Donna Elvira'dir; Don Giovanni onun arkasını bırakıp onu terk etmesine rağmen hala Donna Elvira onu takip etmektedir. İkincisi Donna Anna'dır ve Don Giovanni ona tecavüz etme girişiminde bulunurken babası Commendatore tarafından yakalanıp bu önlenmiş; buna kızan Don Giovanni düello sonu Commendatore'yi öldürmüş ve Don Giovanni kaçmıştır. Bu nedenle Donna Anna nişanlısı olan Don Ottavio'ya nikah tarihini geçiktirmiştir. Üçüncüsü ise bir köylü kızı olan Zerlinna'dır ve Don Giovanni onu diğer bir köylü nişanlısı Masetto'dan ayırmayı başaramamıştır. Bunlardan hepsi Don Giovanni'den ve onun hayatından bezmiş uşağı Leporello'dan intikam almağa and içmişlerdir. Bunlardan sadece Elvira Don Giovanni'ye karşı tutumunu değiştirmeye hazırdır; çünkü böylece Don Giovanni'nin kendini değiştireceğini sanmaktadır. Commendatore'nin mezarlıktaki heykeli Don Giovanni'nin kendi odasındaki akşam yemeği davetini kabul eder ve orada Don Giovanni'yi yok edip onun cehenneme nakil edilmesini gerçekleştirir.
Bu eser birçok defa sinemaya adapte edilmiştir. En son adaptasyon Joseph Losey yönetmenliğinde 1979'da çevrilmiş Don Giovanni adlı filmdir.

Bestelenmesi ve prömiyerleri


Don Giovanni'nin konusu aslen 1615 veya 1620'de Tirso de Molina'nın yazdığı "El burlador de Sevilla y convidado de piedra" (Sevil aldatıcısı ve taştan misafir) adlı, Don Juan'ı bir kahraman olarak gösteren, eserinden alınmıştır. Lorenzo Da Ponte'nin Don Giovanni liberettosunun ise, hemen hemen ayni zamanda besteci Giuseppe Gazzaniga için Giovanni Bertati tarafından hazırlanan aynı konuda ve aynı isimde Don Giovanni'den, esinlediği söylenmektedir. Liberetto Haziran 1787de bitirilmiş ve Mozart'a teslim edilmiştir. Mozart'ın bestesi ise 28 Ekim'de hazır olmuştur. Ancak eserin provaları sırasında hem liberetto yazarı hem de besteci provalardaki gelişmeleri yakından takip edip eserinin metininde ve bestesinde devamlı değişiklikler yapmaya devam etmişlerdir. Bu nedenle prömiyerde biraz gecikmiştir. Genel olarak bilinmektedir ki prömiyerde orkestra eserin uvertürünü hiç önceden prova etmeden, hatta nota sayfalarının mürekkebi kurumadan, icra etmiştir.
Prag Ulusal Tiyatro
Ad:  Prag_Ulusal_Tiyatro.jpg
Gösterim: 1064
Boyut:  76.4 KB

Eser Prag'da 29 Ekim'de tam ismi olan "Il Dissoluto Punito ossia il Don Giovanni Dramma giocoso in due atti" ile ilk defa oynandı. Mozart'ın her eserinin Prag'da oynanışıda olduğu gibi, bu eser de çok büyük bir ilgi ve sevinçle karşılandı. Prag'da yayınlanan "Prager Oberamtszeitung" gazetesi şöyle yazıyordu:
"Müzisiyenler ve müzikten hoşlanan ve anlayanlar hiç böyle bir eser duymamışlardı. Operadaki parçaların icra edilmesi gayet zordu."
Aynı haberi Viyana'da yayınlanan "Provincialnachrichten" gazetesi
"Herr Mozart orkestra yönetmenliğini yaptı. Birçok toplantıda içten neşe ile sevinçle karşılandı."
diye vermiştir.
Don Giovanni'nin Viyana'da Mozart tarafından ilk çalınışı
Ad:  Mozart_at_Vienna_playing_his_Opera_Don_Juan_for_the_first_time.jpg
Gösterim: 1384
Boyut:  28.3 KB
Mozart bu eserin Viyana prömiyeri için hazırlıkları da denetlemiş ve eserin Viyana prömiyeri 6 Mayıs 1788 yapılmıştır. Bu prömiyer için Mozart esere ek olarak, içinde yeni resetatifler de bulunan, iki yeni arya bestelemiştir: (30 Nisan'da soprano Caterina Cavalieri için bestelenen) Elvira'nın "In quali eccessi … Mi tradì quell'alma ingrata" aryası (Köchel dizini K.540c) [2] ve (28 Nisan'da bestelenen) Leporello ve Zerlina için "Per queste tue manine" adlı ikili (Köchel dizini K.540b).

Bu eser o zamandan beri standart repertuar içinde opera sahnelerinde oynanmakta devam etmektedir. Ancak, özellikle Viyana prömiyerinde yapılan ekler dolayısıyla, değişik zamanlarda eserin değişik kısımları temsil edilmemektedir. 20. yüzyıl ortalarına kadar eserin temsillerinde son ensambl parçası oynanmaktaydı ve 1788de Viyana'da basılan liberettoda da bu parça yoktur. Mozart bu parçanın biraz daha kısaltılmış şeklini de hazırlamıştı. Ama şimdi bu ensamblin tümünü icra etmek görenek haline gelmiştir. Diğer bir değişiklik de Mozart tarafından Viyana prömiyeri için yapılmış ve Don Ottavio rolündeki tenor Francesco Morello için, Prag prömiyerinde bulunan "Il mio tesoro" aryası yerine, "Della sue pace" aryası konulmuştur. O zamandır bu iki değişik aryadan hangisinin icra edileceği eserin yönetmeninin seçimine bağlı kalmıştır. Son olarak, özel olarak Viyana prömiyeri için Mozart tarafından bestelenmiş olan "Per queste tue manine" ikilisi de çok kere temsil edilmemektedir.

Roller


Donna Elvira rolünde olan Cavalieri "Saraydan Kız Kaçırma" operası prömiyerinde Konstanze rolünü almış; Leporello rolünü alan Benucci ise "Figaro'nun Düğünü" prömiyerinde Figaro rolünü oynamıştır. Donna Anna rolündeki Aloysia Weber ise Mozart'ın karısının kızkardeşi olup Mozart'ın birçok operasında rol almıştır.

Ad:  Don_Giovanni_1.PNG
Gösterim: 1084
Boyut:  20.2 KB

Enstrümantasyon


Mozart prömiyerlerde orkestra yönetmenliği yapmıştır. Bu klasik şekildeki orkestra 2 flüt, 2 oboa, 2 klarinet ve 2 fagottan oluşan üflemeli sazlar kısmı; 2 korna, 2 trompet, 3 trombon, bir timpani, resetatifler için basso contua ve yaylı sazlar kısmından oluşmaktadır. Ancak besteci bazı özel müziksel enstrümanlar da kullanılmasını istemiştir. Perde 1'de Sahne 1 sonunda ki balo için ana karakterlerin dansına eşlik yapmak için üç değişik ensambl müziği bestelemiştir ve bunların üç değişik ölçüde çalınması gerekmektedir. Perde II'de Don Giovanni'nin mandolin çalması gerekmekte ve bu mandoline yaylı sazlar pizzikato çalarak eşlik etmektedirler. Ayni perde de sonradan Commandatore heykeli ilk defa konuşmaya başlayınca buna üç trombonun eşlik etmesi gerekmektedir.

Konu özeti


Eserin mekânı tam olarak belirtilmemiş; sadece İspanya'da bir şehir olarak verilmiştir. Ama genellikle olayın Sevil şehrinde geçtiği kabul edilmektedir.

I. Perde

Commendatore'nin bahçesi
Leporello Donna Anna'nin evi dışında evi gözü önünde tutmaktadır. Leporello'nun patronu Don Giovanni Donna Anna'yı baştan çıkarmak için gizlice eve girmiştir. (Arya Leporello: "Notte e giorno' faticar — Sabah akşam çalışırım."). Donna Anna görünür; maske giymiş Don Giovanni'yi kovalamaktadır. Bu maskeli adamın kim olduğunu öğrenmek istemektedir ve herkesi kendine yardıma çağırır (Üçlü: "Non sperar, se non m'uccidi — Eğer beni öldürmezsen, kaçamayacaksın."). Anna'nın babası, Commandatore girer ve Donna Anna yardım getirmek için koşarak kaçmakta iken Giovanni'yi düelloya çağırır. Giovanni Commandatore'nin vücuduna kıliçinı saplar ve onu oldurulur; bu cürüm yerinden kaçmayı da başarır. Anna nişanlısı olan Don Ottavio ile birlikte geri döner. Fakat babasının ölüşünü görürler. Don Ottavio bundan çok dehşete düşmüştür; nişanlısının babasının intikamını almaya and içer. (İkili: "Fuggi, crudele fuggi — Kaç, ah zalim kaç.")
Don Giovanni'nin sarayı dışında bir şehir meydanı
Giovanni ve Leporello birlikte meydana girerler. Orada etrafında bir kalabalık toplamış olan çok yakın bir zaman önce sevgilisi tarafından bırakılmış olduğu için bağıra çağıra durumunu anlatan ve intikam alacağına and içen bir kadın görürler; bu, Donna Elvira'dir. (Arya Elvira: "Ah, chi mi dice mai — Ah, kim bana söyleyebilir?". Giovanni bu kadınla flört etmeye başlar. Ama Elvira başını kendisine çevirip bakınca onun yakın bir zaman içinde bastan çıkardığı bir kadın olduğunu birden anlar. Bunun üzerine Leporello'yu ileri sürer, ona Elvira'ya gerçekleri söylemesini emreder ve sonrada oradan ayrılıp kaybolur.
Leporello Elvira'yi teselli etmeye çalışırken Don Giovanni'nin sevgililerinin asıllarının, sayılarının ve karakterlerinin bir listesini şarkıyla sıralar: 640 tane İtalya’da, 231 tane Almanya'da, 100 tane Fransa'da, 91 tane Türkiye'de ve 1.003 tane İspanya’da. (Arya Leporello: "Madamina, il catalogo è questo —Küçük hanım, bu verdiğim bir katalog"). Sahnenin sonunda çok kere eserin oynadığı zamanlar kesilip temsilden atılan bir resitatifle Elvira intikam almaya and içer.

Elvira sahneden ayrıldığı zaman Mesetto ve Zerlina ile birlikte bir düğün alayı sahneye girer. Don Giovanni ve Leporello hemen arkalarından girerler. Giovanni Elvira'yi çok çekici bulur. Kıskanç olan Masetto'yu nişanlısından ayırmak için düğün eğlencelerinin kendi şatosunda yapılmasını teklif eder. Masetto bunun Giovanni'nin Zerlina ile birlikte geride kalacağı anlamına geleceğini fark edince bu teklife kızar (Arya Masetto: "Ho capito! Signor si. — Evet, sayın efendi, anlıyorum.") Giovanni ve Zerlina sonunda yalnız kalırlar ve Giovanni hemen kızı kandırma oyunlarını uygulamaya başlar (Ikili: “Là ci darem la mano — Haydi elini ver ve elele tutuşalım.").

Bu sırada Elvira girer ve Giovanni'nin kandırma oyununu bozar (Arya Elvira: "Ah, fuggi il traditor — Kaç, o hainden kaç"). Hemen Anna ve Ottavio sahneye girerler. Anna'nın babasını öldüren ve maskeli olduğu için daha tanıyıp bilemedikleri katili yakalamak için nasıl intikam alabileceklerini düşünmektedirler. Bu sırada Don Giovanni'ye rastlarlar. Anna babasının katiline hitap ettiğini bilmeyerek ondan kendilerine yardımda bulunmasını isterler. Giovanni hiç tereddüt etmeden yardıma hazır olduğunu belirtir. Don Giovanni hala Anna'yı ayartma şansı olduğunu düşünmektedir. Güya büyük bir ilgi göstererek, nasıl olur da böyle bir insafsız adamın Anna'nın hayatını altüst edebileceğinden yakınır. Fakat Giovanni'nin bu sefer de şansı yaver gitmez; Elvira sahneye girer ve Giovanni'nin kendini nasıl ayırtıp kendine ihanet ettiğini açıklar. (Dortlu: "Non ti fidar, o misera — Yaslı hanım, ona hiç inanma.") Giovanni Elvira'nin bu ithamlarına karşılık olarak Ottavio ve Anna'ya, durumdan çok etkilenip Elvira'nin aklını yetirdiğini söyler. Giovanni Commendatore'nin katilini yakalamaya söz verip ayrılır. Tam o sırada birden Anna Giovanni'nin kendine tecavüz etmeye çalışan ve babasını öldüren kişinin Giovanni olduğunu anlar. (Arya Anna: "Or sai chi l'onore — Benim şerefime tecavüze yeltenen odur.") Ottavio'ya bunu inandırıcı bulmaz fakat arkadaşına göz kulak olmaya kararlıdır, (Arya Ottavio: "Dalla sua pace — Onun huzur duyması için.")

Don Giovanni'nin uşağı olmaktan ayrılmaya daha tam karar veremeyen Leporello, Giovanni'ye köylü düğünü için bütün çağrılan misafirlerin Giovanni'nin şatosunda olduğunu, Masetto'yi başka şeylere yönelterek kıskançlığını unutturduğunu ama bütün bu uygun gelişmelerin Zerlina'nin baştan çıkarıldıktan sonra geri dönüşüyle boşa gittiğini bildirir. Fakat Don Giovanni hiç keyfini bozmamıştır ve Leporello'ya yeni bir yemek partisi için hazırlık yapmasını emir verir. (Arya Giovanni: — Sonu da şarapla"). Sonra şatosuna gitmek üzere sahneden ayrılır.

Zerlina kıskanç Masetto'yu takip eder ve onu kendine inandırıp sakinleştirmeye çalışır (Arya Zerlina: "Batti, batti o bel Masetto — Döv beni sevgili Masetto"). Fakat tam kendinin suçsuz olduğuna inandırmayı basarmış iken Don Giovanni'nin sesi duyulur ve bu onu şaşırtıp kaçmak istemesine neden olur. Birden Maseto'nun güvenci kaybolur ve kıskanç damat Giovanni gelince Zerlina'nın ne yapacağını kendi görmek isteğiyle onu göremeyecekleri bir yere saklanır. Zerlina da Don Giovanni'den saklanmak istemektedir ama bunda başarılı olamaz. Don Giovanni Masetto'ya yeniden rastlamadan Zerlina'yı baştan çıkartma oyununa devam eder. Fakat tam o sırada Masetto'yu saklandığı yerde bulur. Buna biraz şaşırmıştır; ama bu durumdan kendini toplayan Giovanni Zerlina'ya Masetto'nun yanında olmadığı için üzüntülü olduğunu fakat onun artık geri geldiğini söyler. Sonra ikisini de birlikte şatoda gerdek odası olarak gayet iyi süslenmiş olan odaya götürür.
Leporello eğer mümkünse Giovanni'yi tam cürüm işlerken yakalatmak için düğün balosuna üç maskeli davetli de çağırmıştır. Bunlar değişik elbiselerle Elvira, Ottavio ve Anna'dır.
Balo salonu
Balo salonda düğün eğlenceleri başlar. Leporello Masetto'nun dikkatini başka yere çekmeyi başarırken Don Giovanni yalnız olarak Zerlina'yı odadan dışarı çıkarır. Zerlina'nın yardım isteyen çığlıkları duyulmaya başlayınca Leporello patronunu ikaz etmek için dışarı koşar. Don Giovanni bu çığlıkları duyan misafirleri kandırmak ister ve uşağını kılıcı önünde balo odasına getirir ve onu Zerlina'ya tecavüz etmek üzereyken yakaladığını iddia eder. Elvira, Ottavio ve Anna maskelerini çıkarırlar ve nelerin olduğunu şimdi iyi anladıklarını açıklarlar. Misafirler Don Giovanni'nin dediklerine inanmazlar ve ona hücuma geçerler. Fakat kılıcı elinde Giovanni kendini korur ve karışıklıktan istifade ederek kaçmayı başarır.

II. Perde

Elvira'nin evinin dışında
Don Giovanni ve Donna Anna
Ad:  372px-Repin_donjuan.jpg
Gösterim: 930
Boyut:  69.3 KB
Leporella Giovanni yanında artık çalışmak istemediğini bildirmiştir; fakat patronu daha yüksek ücret teklif ederek onu bu fikrinden caydırır. (İkili: "Eh via buffone — Gel buraya soytarı"), Giovanni Elvira'nın hizmetçi kızını baştan çıkartmak istediğini söyler; bunun için Leporello'yu kandırıp onunla şapka ve pelerin değiş tokuşu yapar. Elvira pencereye gelmiştir. (Üçlü: "Ah taci, ingiusto core — Ah, hakkın yok kalbim, sesini kes"). Bunu bir oyun yapmak için fırsat bilen Giovanni kendi saklanır ve kendi giysileri içinde olan Leporello'yu ortaya çıkartır. Saklandığı yerden söylediği bir şarki ile Elvira'ya yaptıklarına pişman olduğunu ve tekrar ona dönmeye hazır olduğunu ifade eder. Elvira buna inanır ve sokağa iner. Patronunun pelerini içinde bulunan Leoparello'yu Giovanni ve uşağının giysileri içinde olan Giovanni'yi uşağı sanır. Böylece Leporella Elvira'yı alıp götürup onu evinden uzaklaştır. Giovanni ise Elvira'nin genç kız hizmetçisini ayartmak niyetiyle elindeki mandolini çalarak ona serenat yapmaya koyulur.(Arya Giovanni: "Deh vieni alla finestra — Pencereye gelir misin?").

Fakat hizmetçi kızı tam baştan çıkartmakta iken Masetto ve arkadaşları oraya gelirler. Giovanni'yi aramaktadırlar. Leporello'nun giysileri içinde bulunan Giovanni bu intikam alma grubuna kendisinin de Giovanni'nin öldürülmesini istediğine inandırır ve onlarla birlikte Giovanni'yi aramaya devam ederler. Leporallo kılığındaki Giovanni grubu ikiye ayırmayı başarır. (Arya Giovanna: "Metà di voi qua vadano — Yarınız şuraya diğerleri buraya") Sonra kendi grubunda olan ateşli silahları eline geçirir ve silahsız olan Masetto'ya bir dayak atar. Sonra kahkahalar atarak oradan ayrılır. Zerlina gelir ve Masetto'yu teselli eder (Arya Zerlina: "Vedrai carino — Haydi gel sevgilim")
Karanlık bir avlu
Leporello Elvira'yı bir karanlık avluya getirip bırakır (Altılı: "Sola, sola in buio loco — Bu karanlık yerde tek başıma"). Leporello tam kaçmakta iken oraya Anna ile Ottavio da gelirler. Ottavio Anna'yi teselli etmeye çalışmaktadır. Tam Leporello zorla buldugu kapıyı açıp oradan ayrılmak üzereyken, Zerlina ve Mesetto kapıyı açarlar. Giovanni'nin pelerinin giydiği onu Giovanni sanıp kıskıvrak yakalarlar. Anna ve Ottavio ne olduğunu izlemişlerdir ve yakalanmış olan Leperollo'nun etrafını sararlar ve niyetleri onu öldürmektir. Elvira Giovanni olduğunu sandığı kişiyi korumaya çalışır. Onun kocası olduğunu ve ona merhamet etmeleri gerektiğini söyler; ama bu diğer dört kişinin niyetlerinin değişmesine neden olmaz. Bu sırada Leporello üstünde bulunan Giovanni'nin pelerinini çıkartıp yere atar ve kendi hüviyeti ortaya cikar. (Arya Leporello: "Ah pietà signori miei — "Ah efendiler bana acıyın"). Buna herkesin şaşkınlığından faydalanan Leporello hemen oradan kaçar. Artık iyice aklı başına gelmiş olan Ottavio Giovanni'nin suçlu olduğuna iyice inanmıştır ve ondan intikam almaya and içer.(Arya Ottavio: "Il mio tesoro — Benim varlığım"). Elvira da Giovanni'nin kendine ihanet ettiğine kızgındır. (Arya Elvira: "Mi tradì quell'alma ingrata — Bu nankör aşağılık bana ihanet etti.")
Commendatore'nin heykelinin bulunduğu bir mezarlık
Ad:  800px-Max_Slevogt_Don_Giovannis_Begegnung_mit_dem_steinernen_Gast.jpg
Gösterim: 851
Boyut:  86.3 KB
Commandotore heykeli Don Giovanni peşinde: Ressam Max Slevogt

Leporello Don Giovanni'ye kendini sanki ölmüş de tekrar dirilmiş gibi hissettiğini anlatır. Giovanni onu alaya alır ve bunun Loperollo'ya âşık olan bir kadınla yarım kalan baştan çıkarma macerasına benzediğini söyler. Fakat uşak bu benzetmeden hoşlanmaz. Çünkü şimdiki gibi bekâr olacağına, başarılı olsaydı şimdi o kadınla evli olacağını söyler. Don Giovanni uşağının bu yanıtına kahkahalarla gülmeye başlar. Bu sırada mezar heykeli Giovanni'ye seslenir ve onun bu kahkahalarının
akşam sonunda sona ereceğini ikaz eder. Bunun üzerine Leporello heykelin altına kazılmış olan kitabeyi okur: "Katilimi burada intikamım bekliyor." yazılıdır. Uşak korkudan titremeye başlar; Giovanni ise vurdumduymazdır. Uşağına heykeli evinde akşam yemeğine davet etmesini emreder ve bunu başarmazsa onu öldüremekle tehdit eder. Leporello birkaç defa heykeli akşam yemeğine davet eder ama korkudan bu daveti tam açıklayamaz ve heykelden hiç yanıt gelmez (İkili: "Oh, statua gentilissima — O çok nazik heykel beyim") Sonunda bu daveti Don Giovanni kendisi tekrarlar ve heykel başını sallayarak daveti kabul ettiğini bildirir. Böylece Don Giovanni kendi kötü kısmetini kendisi çağırmış olmaktadır.
Donna Anna'nın odası
Ottavio Anna'yi kendisiyle hemen evlenmek için zorlamaktadır. Fakat Anna babasının ölümünden hemen sonra bu nikâhın doğru olmayacağına ısrar eder. Ottavio onu merhametsiz olmakla suçlar; fakat Anna onu sevdiğine ve ona sadık kalacağına inandırmayı başarır (Arya Anna: "Non mi dir — Söyleme bana")
Don Giovanni'nin dairesi
Giovanni kendi satosunda güzel bir yemek yer ve bu sırada orkestrası zamanının popüler parçalarını çalar. (Bunlar arasında Mozart’ın bir önceki opera eseri olan "Figaro'nun Düğünü"nden "Non più andrai" aryası da bulunur.) Leporella garsonluk yapmaktadır. (Finale: "Già la mensa preparataYemek şimdiden hazır"), Elvira girer ve artik Giovanni'ye içerlemekten vazgeçtiği sadece ona karşı acıma hisleri olduğunu belirtir. (Arya Elvira: "'L'ultima prova dell'amor mio Aşkımın en son delili"). Kendine hiç nefret hissi olmadığına şaşıran Don Giovanni ona tekrar bunun kendi isteği mi olduğunu sorar. Elvira buna yanıt olarak hiç ümitsiz olarak son defa Giovanni'den hayat hedefini ve hayatını değiştirmesini isteğini anlatır. Buna Giovanni sadece "Bravo" diye cevap verir. Giovanni şarap ve kadınlara düşkünlüğün insanlığın asıl özünü ve şerefini oluşturduklarını açıklayıp Elvira'yi alaya alır. Bundan incinen ve kendine kızan Elvira girişiminin boşa gittiğini anlar ve ayrılır.

Biraz sonra Elvira'nın çığlıkları şatonun duvarlarından akis etmeye başlar ve sanki bir şeyden kaçarmışçasına Elvira kapıdan girer ve hızla koşup diğer kapıdan çıkar. Giovanni Leporella'ya gidip Elvra'yi korkutanın ne olduğunu araştırması için emir verir. Dışarıya bakan Leporello'da çığlık atmaya baslar ve odaya geri gelip mezar heykelin davet edildiği gibi şatoya gelmiş olduğu haberini Giovanni'ye verir. Kapı ağır ağır çalınır; korkudan sanki kendine felç inmiş olan Leporello kapıyı açamaz; sonunda Don Giovanni kapıyı açar ve Commendotore'nin heykeli kapının önündedir. (Arya Heykel: "Don Giovanni! a cenar teco m'invitasti — Don Giovanni beni akşam yemeğine davet etmiştir.") Heykel sonra suçlu kötü adamdan eski kötü hayatını bırakıp tövbe etmesi gereğini bildirir; fakat bunu Giovanni büyük bir inatçılıkla reddeder. Heykel yerin derinliğine çökmeye baslar ve Don Giovanni’yi de yerin dibine birlikte götürür. Birlikte yerin dibine ta cehenneme kadar çöküp orada Don Giovanni cehennem ateşi içinde yanmaya baslar.

Donna Anna, Don Ottavio, Donna Elvira, Zerlina ve Masetto suçluyu yakalamak niyetiyle sahneye girerler. Fakat sadece bir masa altında saklanıp hala görgü şahidi olduğu korkulu olaylardan titremekte olan Leporella'yi bulurlar. Leprarollo korkulu olayları onlara anlatır. Artık çelişkiler sona ermiştir. Anna ve Ottavio, babasının ölümünün acısı geçinceye kadar bir yıl yas çekmesine karar verip evlenmelerini ertelerler. Elvira bir manastıra çekilip orada hayatının sonuna kadar rahibe kalmayı tercih eder. Zerlina ve Masetto en sonunda kendi aile evlerine giderler. Leporello ise yeni bir patron bulmak için bir hana gider.
Operanın son korosunda eserin incelediği ana konu ortaya çıkarılır (Koro: "Questo è il fin — Kötülük yapanın sonu kötü olur.")

20. yüzyıla kadar bu eserin temsillerinde bu ensambl koro parçası eserin bir uygun bir parçası olmadığı iddiasıyla operanın temsillerinde kesilip atılmaktaydı. Fakat 20. yüzyılın ortalarından itibaren yönetmenler bu parçayı besteci Mozart’ın isteği gibi eserin sonuna koymaktadırlar.

Ünlü müziksel parçalar


I. Perde

  • "Notte e giorno faticar" — Leporello: 1. Sahne
  • "Ah! chi mi dice mai" — Donna Elvira: 5. Sahne
  • "Madamina, il catalogo è questo" — Leporello: 5. Sahne
  • "Ho capito, signor, sì" — Masetto: 8. Sahne
  • "Là ci darem la mano" — Don Giovanni ve Zerlina: 9. Sahne
  • "Ah, fuggi il traditor" — Donna Elvira: 10. Sahne
  • "Don Ottavio... Or sai chi l'onore" — Donna Anna: 12. Sahne
  • "Dalla sua pace" — Don Ottavio: 14. Sahne
  • "Fin ch'han dal vino" — Don Giovanni: 15. Sahne
  • "Batti, batti, o bel Masetto" — Zerlina: 16. Sahne
II. Perde
  • "Deh, vieni alla finestra" — Don Giovanni: 3. Sahne
  • "Metà di voi qua vadano" — Don Giovanni: 4. Sahne
  • "Vedrai, carino" — Zerlina: 6. Sahne
  • "Ah, pietà! Signori miei!" — Leporello:: 9. Sahne
  • "Il mio tesoro" — Don Ottavio: 10. Sahne
  • "In quali... Mi tradì quell'alma ingrata" — Donna Elvira: 10. Sahne
  • "Troppo mi... Non mi dir" — Donna Anna: 12. Sahne
  • "Don Giovanni, a cenar teco m'invitasti" — Don Giovanni, Leporello ve Commendatore: 15. Sahne

Don Giovanni ve diğer besteciler


"Don Giovanni
" eserinin devamlı popülerliği dolayısıyla Mozart'ın bu eseri çok geniş şekilde rearranjman olarak ve kısımlar ödünç alınarak başka yazar ve besteciler tarafından yenilenmiştir. Perde I Finale'deki minuet parçası Franz Lizst'in Mozart’ın "Figaro'nu Düğünü"nde bulunan iki motif üzerine Fantazi" adlı eserinde bulunur. Aynı minueti ve "Deh vieni alla finestra" aryasını Sigismund Thalberg "Don Juan"daki serenat ve minuet üzerine Grand Fantezi Op.42 adlı eserinde kullanmıştır. Busoni "Mozart ardından bir varyasyon" adlı bir parçayı Klavieruburg eserinde bulunmaktadır. Beethoven, Danzi ve Chopin ayrı ayrı Don Giovanni ile Zerlina'nin "Là ci darem la mano" adlı ikilisini çok andıran varyasyonlar bestelemişlerdir. Beethoven'in Diabelli Variations'larındakı Varyasyon 22, Leporello'nun "Notte e giorno faticar" isimli aryasını andırır.
"Don Giovanni" eserinden alınan birçok müzik parçaları birçok filmde müzik olarak kullanılmıştır. İngiliz yapımı Ealing komedileri arasında "Kind Hearts and Coronets" filiminin ana teması "'Il mio tesoro" aryasıdır. "Babette's Feast" adlı filimde kahramanlar arasındaki romantik kararsızlığın fon müziği aynı durumu anlatan "Là ci darem la mano" aryası müziğini kapsar. Ayrıca özellikle "Amadeus", "Brooklyn'de oldu", "Parting Glances", "Some Girls", "Madagascar Skin", "Il Cermonie" ve "The Bonfire of the Vanities" adlı filmlerde "Don Giovanni"nin müziğini önemli olarak içlerinde bulundururlar.

Seçilmiş ses kayıtları


"Don Giovanni" operasının "Figaro'nun Düğünü" operası kadar çok sayıda ses kaydı (plak, teyp, CD) bulunmamakla beraber, bu eser için birçok defa ses kaydına geçmiş bulunmaktadır.

"Don Giovanni" İtalyanca dışında diğer dillerde seslendirilip kayda alınmıştır. Örneğin, 2000'de Filarmoniya Orkestrası Yönetmen David Parry tarafından, Don Giovanni başrolünde Gary Magee ile, İngilizce sesli olarak hazırlanan eser, Chandos ses kayıt şirketi tarafından satışa arzedilmiştir.
Son düzenleyen Safi; 4 Aralık 2016 22:25
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
16 Şubat 2012       Mesaj #6
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Ad:  Wolfgang Amadeus Mozart4.jpg
Gösterim: 1190
Boyut:  46.9 KB

MOZART'IN SANATI


Pek çok bestecinin ürünlerini, yaşamı içinde zamandizinsel dönemlere ayırarak inceleriz: Gençlik, orta yaş ve olgunluk dönemleri gibi. Ve nice bestecinin 35 yaşına dek geçen zamanını ancak gençlik dönemi olarak ele aldığımızı düşünürsek, 35 yaşında ölen Mozart'ı belki de hep genç kabul etmemiz gerekecektir. Bu nedenle "çocukluk", ilk gençlik yılları derken orta yaşına bile değinmeden, birdenbire "son yılları" diye bir ayrım yapmaktayız. Belki ancak son üç yılı için daha bir derinleşen felsefesinden, yer yer daha fazla kendini gösteren melankolik renklerinden söz edilebilir. Mutlu, mutsuz, sevdalı, tutkulu, düşkün, yoksul, borçlu, hastalıklı, her ortamda aynı düzeyde, aynı nitelikte müzik üretmiştir.

Gerek çocukluk yıllarında, gerekse erişkin döneminde yalın ve nükteli anlatımı, güçlü ritmik yapısı ve bu coşkunun altına gizlediği derin, koyu bir felsefe, müziğinin özellikleri olmuştur. Mozart'ın melankolisi, karamsarlığı ne Çaykovski'ye benzer, ne Chopin'e ne de Beethoven'a. Kendini iyice gizlemiş bir hüzündür bu, ama en yaşam dolu pasajların altında bile sezilir. On dört yaş ürünü bir senfoni ile ölüm döşeğindeki Reqıtiem'i, benzer yalınlıkla derin düşünceyi bir arada taşır. "Bu besteci bir delikanlı kadar genç, bir yaşlı kadar bilgedir. Hiçbir zaman yaşlanmaz, modern de olmaz. Gömülebilir, fakat hep canlı kalır.".

Mozart her müzik biçimi için örnekler vermiş ve her biçimi kusursuzluğa ulaştırmıştır. Çağdaşları onu karmaşık duygularla yüklü bulmuşlar, anlaşılması zor olarak nitelemişlerdir. Çevresindeki soylular, önceki Rokoko akımının hafif ve yüzeysel deyişine alışık olduklarından, Mozart'ın derin düşüncesini anlayamamış, çağının ötesinde yaşadığını kavrayamamışlardır.

Çağdaşları Mozart'ı, doğayı betimlemediği, yaklaşmakta olan Romantik akımın doğaya övgüsüne kapı açmadığı için de eleştirirler. Oysa Mozart, kuş sesi, deniz uğultusu, fırtına izlenimi duyurmasa da insan doğasını yansıtmıştır müziğine. 1915'ten sonra ruhbilimsel araştırmalar geliştikçe Mozart'ın müziğindeki insan doğası, daha iyi görülür olmuştur. Mozart, insan doğasını acımasızca eleştiren bir ruhbilimci olarak nitelenmiştir. İnsanoğlunun kalbindeki sevgiyi en duyarlı biçimde işleyen, sonraki kuşaklara bir sevgi kozası bırakan bir bestecidir o.

Mozart, Klasik kalıbın öz ve biçim dengesini özenle korur. Fransız Rokoko akımının zarif, güleç ve süslü anlatımım; Mannheim Orkestrası'nın dengeli çalgı birleşimini, İtalyan şan geleneğindeki güzel şarkı söyleme (bel canto) anlayışını, Alman edebiyatından esinli Fırtına ve Gerilim akımının içedönük karamsarlığını, Bach ve Handel'in Barok birikimi ile birleştirmiş ve bütün bunların üstüne kendi dehasını eklemiştir. Haydn ile birlikte büyük senfoni biçimini yerleştirir. Opera dünyasına yeni kapılar açar. Kuvartet ve konçerto dağarcığını klasikleştirir ve gelenekselleştirir. Operalarıyla, opera tarihinde yeni bir dönem açar. Mozart, Haydn'ın olgun dönem müziğine, Beethoven'a, Schubert'e, Mendelssohn'a Brahms'a ve günümüze dek pek çok besteciye ışık tutmuştur.

Mozart'ın yapıtları zamandizinine ve temalarına göre bir Avusturyalı bilim adamı ve Mozart hayranı olan Ludwig von Köchel (1800-77) tarafından derlenmiştir. Örneğin, son yapıtı Requiem'deki Köchel sayısı £.626 olarak gösterilir.

MOZART'IN OPERALARI


18. yüzyılın ciddi İtalyan operası, uzak zamanların yüce kahramanlarını konu ederken, gülünçlü İtalyan operası da gündelik yaşamın sıradan saçmalıklarını sahneye getirmektedir. Tüm karakterleri bir araya toplayıp birbirlerine karşı şarkılarını söyletmek, komik operanın bir yöntemidir. Mozart da bu yöntemi Figaro'da kullanır. Mozart'ın temel tutkusu operalarında yatar. Daha on bir yaşında bestelediği okul operalarında, on iki yaşındaki Latince komik operasında deneyimli bir besteci ataklığı göstermiştir.

Bastien una Bastienne, on iki yaşında yazdığı ilk şarkılı oyundur, Almanca olduğu halde bir Fransız metnine dayanır. Bestecinin opera alanındaki yapıtları, İtalyan ve Alman operaları olarak iki gruba ayrılır. Yalnız dil olarak değil, stil olarak da ülkelere göre yazılmıştır. Sihirli Flüt ve Saraydan Kız Kaçırma onun Alman operalarıdır. Almanya'da ve Avusturya'daki dinleyicilere kendi dillerinde bir eğlence sunmak amacını gütmüştür. Bu yapıtlarda reçitatif yerine müziksiz konuşmalar kullanır.

Idonıeneo (1781), Mozart'ın operada olgunluğa yöneldiği ilk adımdır. Gluck'un reformcu tarzında korolar, az sayıda reçitatif, soylu melodik aryalar, bale, toplu solistler, orkestraya özgü parçalar ve dramatik bir etkinlik sergiler. Ciddi opera geleneği izlense de Mozart'ın gündelik yaşamdan seçtiği tipler, inandırıcı karakterler oluşturur. Figaronun Düğünü (1786) için, tarih boyu yazılmış en gülünçlü ve akıcı opera olduğu söylenir. Dört böİümlük buffa (hafif, soytarı işi) operada zeki bir metin üstüne köpük gibi zarif bir müzik yerleşir. Don Giovanni (1787), Prag'da Mozart için yazılmış bir tiyatro yapıtıdır.

Drama giocoso olarak bilinen bir çeşit gülünçlü operanın ciddi karakterlerde sunul-masıdır. Sonunda yaşayan karakterlerin sahne önüne gelip dinleyiciye kıssadan hisse vermeleri ortaçağdaki ahlak oyunları'nı andırır. Solistlerin ciddi tavrının ardında akan güleç müzik iki ortamı birleştirir. Cosifan tutte (1790), Figaro'nun Düğünü ve Don Giovanni gibi, şair Lorenzo da Ponte'nin işbirliği ile gerçekleşir. Sihirli Flüt (1792) bir İngiliz pandomimi havasındadır. Sahnede iyi ve kötünün kişileştirilmesi yine ahlak piyeslerini anımsatır. Sıradan insanın üstündeki doğaüstü güçlerin etkinliği sergilenir.

Viyana soylularına sunulan renkli bir peri masalıdır bu: Eski Mısır'da İsis ve Osiris piramitlerinin yakınında geçer. Almanca oluşu Viyanalılara gerçek-gerçeküstünün birleşimini daha iyi anlatmak içindir. Reçitatiflerin yerini müziksiz konuşmalar alır. Bir taşlama, comedie burlescjue havasındadır. Bu operada halk ezgileri, popüler şarkılar, marşlar, hünerli bir koloratur soprano ve glockenspiel gibi bir çalgı kullanılarak renkli bir ortam yaratılmıştır.

Mozartın Eserleri

Wolfgang Amadeus Mozart operaları değişik tiplerle 22 tane müzikli dramı kapsamaktadır. Bunlara gençliğinde yazdığı ve diğer bestecileri taklitten ileri gitmeyen küçük çapta eserlerden yetişkinliğinde ortaya çıkardığı tam tekmil opera olarak hazırladığı müziksel anıtlara kadar değişiklik gosterir. Bu eserlerden üçü tamamlanmadan kenara bırakılmıştır ve bestecinin ölümünden çok sonra oynanmıştır. Yetişkinlik çağı eserleri opara sanatının klasikleri sayılmaktadır. Bu nedenle bugün dünya opera sahnelerinden hiç eksik olmadan oynanmakta ve her zaman seyirciler tarafından tutulup sevilmektedir.

Operaları: “Apollo et Hyacinthus” (1767), “Bastien ve Bastienne” (1768), “La Finta Semplice” (1768), “Mitridate” (1770), “Ascanio in Alba” (1771), “İl Signo di Scipione” (1772), “Lucia Silla” (1772), “La Finta Giardiniera” (1775), “İl re Pastore” (1775), “Zaide” (1780), “İdomeneo” (1781), “Saraydan Kız Kaçırma” (1782), “Loca de Cairo” ve “La Sposo Delluso” (1783), “Tiyatro Müdürü” (1786), “Figaronun Düğünü” (1786), “Don Juan” (1787), “Cosi Fan Tutte” (1790), “Sihirli Flüt” (1791), “Titus” (1791).

Bunlardan başka ses için kırk yedi düet, terset ve kuartet, altı oratoryo ve kantat, kilise müziği için pek çok eseri vardır. Bunlar arasında on beş orkestra duası, “Requiem” motetler, hymnler ve on beş orkestra ve org sonatı başta gelir. Mozart bunlardan başka otuz sekiz “lied”, iki terset ve yirmi iki kanon bırakmıştır.

Orkestra eserleri: Kırk sekiz senfoni ki en meşhurları Re majör (1786), mi bemol majör, sol minör ve do majör “Jupiter” (1788)’dir- ; otuz üç divermenti ve serenad, yirmi dokuz orkestra parçası, kırk bir dans.

Konçertoları: Yedi tane keman için, bir tane iki keman ve bir tane de keman ve viyola için “sinfonia konsertante”, birer tane fagot, obua, klarnet için ve bir tane flüt ve arpa için, üç tane flüt, beş tane korno için. Yirmi beş tane piyano için konçerto, birer tane de iki ve üç piyano için konçerto.

Piyano eserleri: yirmi iki sonat ve fantazi, on beş varyasyon, yirmi beş parça piyano konçertoları için kadans, dört el için sonat, varyasyon ve füg.

Oda müziği eserleri: Kırk beş piyano ve keman için sonat ve varyasyon, sekiz tane piyanolu trio, iki tane piyanolu kuartet, üç tane yaylı sazlar triosu, yirmi sekiz tane yaylı kuarteti; iki flütle, bir obuayla, yedi yaylı kentet ve klarnet kenteti.

Mozart’ın bütün eserleri Dr. Ludwig Köchel tarafından kronolojik olarak sıralanmış ve numaralandırılmıştır.

Klasik dönemde kuşkusuz Türk adını müzikte en çok duyuran besteci Mozart’tır. Sonat, konçerto, opera ve balelerinde Türk vurma çalgılarını ya da renklerini kullanmıştır. 1775’de yazdığı “Türk Marşı” ile 1782’de yazdığı “Saraydan Kız Kaçırma” operası bunların içinde en ünlüleridir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2016 01:40
In science we trust.
bekirr - avatarı
bekirr
VIP VIP Üye
22 Mayıs 2012       Mesaj #7
bekirr - avatarı
VIP VIP Üye

Mozart’ın göbek adı neydi?


Wolfgang. Mozart’ın tam adı Johann Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart idi. O genellikle Wolfgang Amad (Amadeus değil) ya da Wolfgang Gottlieb’i kullanırdı. “Amadeus”, Gottlieb’in Latincesidir ve “Tanrının çok sevdiği” anlamına gelir.

Dikkate değer diğer göbek adları Richard Tiffany Gere, Rupert Chawney Brooke, William Cuthbert Faulkner ve Harry 5. Truman’a (burada 5 harfi noktayla kısaltılmış olmasına rağmen, bir açılımı yoktur) aittir.
Muhtemelen Truman’ın anne ve babası, göbek adını, dedeleri Anderson Shipp Truman’dan mı, yoksa Solomon Young’dan mı alacağına karar verememişlerdi.

Noktalama konusunda hassas olanların dikkatini The Chicago Manual of Styie’a çekmek isteriz: “Kolaylık ve tutarlılık açısından, isimlerde yer alan baş harfler bir ismin kısaltması olmasalar bile, bu baş harflerden sonra nokta gelir.”

Çarpıcı olaylarla dolu, acı ve hüznün her zaman neşeye dönüştürülerek yaşandığı kısa bir hayatın hikayesi ise şöyledir:
27 Ocak 1756'da Avusturya'da Salzburg şehrinde doğdu. 5 Aralık 1791'de Viyana'da öldü. Babası Leopold Mozart, Salzburg Başpiskoposluğu Saray Orkestrası'nda keman çalan, bir çok besteler ve keman için bir metod yazan bir müzikçiydi. Oğlu Wolfgang üç yaşına geldiği zaman kendisinden beş yaş büyük olan kız kardeşi Maria Anna (Nannerl)'ın çaldığı klavsen parçalarını belleğine yerleştirip kendi kendine çalmaya başlayınca ondaki mucizevi özelliği farketti, hele bir gün minik Wolfgang'ın eline geçirdiği bir nota kağıdına daha kullanmayı bile beceremediği kocaman tüy kalemle konçerto çiziktirdiğini görünce, ona ciddi olarak klavsen dersleri vermeye başladı.

Gerçekten de Wolfgang'ın iyi bir müzikçi olmak için doğuştan olağanüstü özellikleri vardı; kulağı bir kemanda bir notanın sekizde bir kadar akort düşüklüğünü farkedecek derecede hassastı ve çirkin seslere, gürültülere karşı tepkisi ise baygınlık geçirecek ölçüde şiddetlenebiliyordu.

Zaman geçtikçe Mozart'ın müzik yanında aritmetik ve resime de yeteneği olduğu ortaya çıkıyordu. Çevrede bu harika çocuğa karşı ilginin artması üzerine, babası bu erken doğan güneşten faydalanmak, çocuklarının sayesinde para ve şöhret sağlayabilmek için, oğlunu ve kızını yanına alarak Avrupa kentlerini dolaşmaya, konserler vermeye başladı. Wolfgang klavsen, keman ve org çalmadaki ustalığıyla, her şeyden fazla doğaçtan çalışlarıyla dinleyicilerini hayrette bırakıyordu. Müzik aletlerini çalmakta gösterdiği kolaylığa denk bir kolaylıkla beste de yapmaya başladı. Beş yaşında menuet, yedi yaşında konçerto ve sekiz yaşında senfoni meydana getirdi.

Yaşamının ilk on iki yılında babası ve kız kardeşi ile birlikte konserler vererek boydan boya dolaştığı Avrupa'da geçtikleri her kentte hayranlık ve ilgi topladı, saraylarda krallar ve kraliçeler önünde çaldı. Soylular, her defasında yeni bir eserle ortaya çıkan harika çocuk Wolfgang'ı dinlemek için yarıştılar, çağın ünlü ressamları Mozart'ların portre ve resimlerini yaptılar.

O günlerde Wolfgang'ı dinleyen ünlü düşünürler Voltaire ve Goethe, bu küçük çocuğun bir gün sanatının en büyük ustaları arasına katılacağından emin olduklarını söylediler.

On Dört yaşında iken, ilk opera eseri "Lucia Silla" Milano'da çalındığı zaman Mozart kendini opera sahnelerine de, üstelik operanın vatanı İtalya'da, kabul ettirmiş bulunuyordu. Papa tarafından kabul edilerek ona, o güne kadar sadece büyük ustalara layık görülen "Altın Mahmuz" nişanı ve şövalyelik beratı verildi.

Mozart, bilinci salt şarkı ve müzikten oluştuğu için kendisini o günlerdeki bu ihtişamlı olayların cazibesine kaptırmadı; sadece besteleri ile uğraştı, bu uğraşını durmadan inatla, ısrarla yürüttü.

Yirmi beş yaşına kadar rahat ve huzur görmeden o kentten bu kente dolaştı, han köşelerinde barındı, bazen yiyeceksiz kaldı, kar ve yağmur yağarken atlı yolcu arabalarında titreyip durdu. Bu meşakkatli yolculuklar esasen sağlıksız ve zayıf olan bünyesini oldukça yıprattı.

Mozart'ın hayret uyandırıcı; bir başka yönü de birbiri ardına geçirdiği tifo, çiçek ve mafsal romatizması gibi o zamana göre ölümcül olan hastalıkları atlatması, ama buna rağmen ürün vermeye devam etmesi ve keyfini hiç bozmamasıdır. Ablası Nannerl onun bu yolculuklarında "Ben ülkesini teftişe çıkan küçük bir kralım" diyerek kendince bir eğlence yarattğını, geçtikleri kasaba ve köylere bir takım uydurma adlar taktığını anlatır anılarında.

Sanat tarihinin bu eşsiz insanı çocukluk nedir bilmedi, Ölünceye dek kendi çocuk ruhuna bağlanıp kaldı. Bu nedenle Mozart yaşamı boyunca iyi ve saf karakteri yanında çocuksu neşe ve espri (mizah) anlayışını hep muhafaza etti.

Hayatın küçük zevklerinden tat almaya bayılırdı, ümitsizliğe düşmek harcı değildi. İnsanlarla beraber olmaktan ve onlarla neşeli konuşmalar yapmaktan hoşlanırdı. Bilardo oynamak, Türk kahvesi içmek ve dans etmek ona büyük keyifler verirdi.

Kariyeri, onur ve şan yönünden parlak biçimde sürmesine rağmen maddi durumunu düzeltmedi. Yaşamı boyunca sonu gelmeyen para sıkıntısı çekti. Ona övgüler yağdıran krallar bile hasis davrandılar. Sadece dersler vererek ve halk konserleriyle yetinerek hayatını kazanmaya çalıştı.

Mozart'ın otuz altı yaşını doldurmadan vakitsiz ölümünde çocukluğunda geçirdiği ağır hastalıkların ve yapılan yıpratıcı yolculukların etkisinin büyük olduğu kabul edilmektedir.

Cenazesi fakir cenazeler için uygulanan biçimde kaldırıldı. Mezarının nerede olduğu ise bilinmemektedir. Söylenenlere göre, Mozart'ın tanıdığı insanlar arasından sadece altı kişinin katıldığı katedraldeki cenaze duasından sonra bu küçük kafile şiddetli yağmur nedeniyle mezarlığa kadar tabuta eşlik edemeyince cenaze aceleye getirilerek dilenciler için ayrılan bir mezara gömüldü. En fenası, bütün araştırmalara rağmen bu mezarın yeri öğrenilemedi, tabutun nasıl olup ta sahipsiz kaldığı ise ölüm sebebi gibi hiç bir zaman anlaşılamadı.
Son düzenleyen Safi; 4 Aralık 2016 22:28
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Aralık 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Mozart'ın Müzik Anlayışı ve Müziğinin Özellikleri


Onsekizinci yüzyılın ortalarından beri müzik alanındaki harikalardan söz ederken "Yeni bir Mozart" deyimini kullanmak adet olmuştur. Yeni bir Mozart deyimi, hem doğuştan üstün bir yeteneği, hem de verimli bir yaratıcılık gücünü ifade etmektedir. Ne var ki, şimdiye kadar gerçekten ikinci bir Mozart yetişmiş değildir. Mozart kısacık bir ömür için inanılmayacak kadar çok eser yarattı. Ludwig von Köchel'in kataloğundan sayısının 626'yı bulduğu görülen bu eserlerin çoğunluğunu klasik müziğin hemen her çeşidindeki anıtsal örnekler oluşturmaktadır. 41 senfonisi, 20 kadar opera ve 28 kadar da piyano konçertosu vardır. Bu büyük ustanın günümüze kadar yansıyan müzik anlayışı ve müziğinin niteliği, on sekizinci yüzyıla "Mozart Mucizesi" damgasını vurdu. Mozart mucizesi, derin görüşlü sayısız uzmanın araştırmalarına rağmen büyük bir olasılıkla hiç bir zaman tam bir aydınlığa kavuşturulamayacak, sihir gücünün esrarı sürüp gidecektir. Kesin olarak söylenebilecek tek şey, dehasının sentetik ve evrensel olduğu, müzik dilinin de uluslararasi bir değer taşıdığıdır.

Mozart, en çeşitli, hatta birbirini tutmayan etkileri şaşılacak bir kolaylıkla, ahenk içinde birleştirmiştir. Eserlerinde antik çağların polifonisini, Orta ye Kuzey Almanya'nın barok müziğini, İtalyan operasının yeni katkılarını, Viyana Mannheim okullarının çalgı müziği tekniğini ve o zamanki Fransız müziğinin özelliklerini bağdaştırmayı bilmiştir. Romantizmin ilk belirtilerini taşlmakla beraber Mozart her şeyden once İltalyan operasından türeyen melodi anlayışına bağlı bir sanatçıdır. Hiç bir müzikçi onun kadar, eserlerinde inişli çıkışlı, sevinçli ve hüzünlü bir yaşamın kararsızlıklarını yansıtmamıştır. Ortaya çıkardığı her yeni eserini dinlerken tabiatin bu harika çocuğuna hayranlığı daha da büyüyen ünlü düşünür Goethe, O'nun yeteneği ve müziği hakkında, "Tanrı ve doğanın yüzüyle karşımıza çıkan, dolayısıyla kalıcı ve sürekli olan eylemleri doğuran üretici gücün dışında nedir üstün yetenek? Mozart'ın bütün besteleri işte bu nitelikleri taşır; onlar da, kuşaktan kuşağa etkili olan ve yakın bir zamanda tükenecek gibi gözükmeyen yaratıcı bir güç var" demiştir.

Peki, Mozart Tanrı'nın kendisine armağan ettiği bu yaratıcı gücü nasıl etti de, etkisi çağları aşan şaheserlerini ürettiği o erişilmez doruğa çıkardı?
Onsekizinci yüzyılda müzik sanatında büyük değişiklikler oldu. Önceki yüzyılın özenilmiş şekiller ve desenler içinde gelişen, süslü ayrıntılardan ibaret ve ifade ağırlığından yoksun eski "Barok" geleneğinden sıyrılan müzik, yeni anlayışla, insanın gerçek mücadele dünyasını yansıtan bir araç olarak gelişti. Kuşkusuz bu gelişmede Büyük Fransiz Devrimi' ni doğuran düşüncelerin etkisi büyük olmuştur.

Bu yeni müziğin, armonik hareket, dinamik ritimsel kontrastlar üzerine kurulu bir biçimi vardı. Bu yeni biçimler senfoni, uvertür, konçerto, sonat ve yaylı çalgılar dörtlüsüdür. (İki kemanla bir viyola ve bir çellodan oluşan) Melodi bu müziğin biçiminde birincil durumda idi ve müziğe duygusal renkler katan değişik armonilerle destekleniyordu, halk şarkısı ve halk dansı da zengin biçimde kullanılıyordu.

Gerçekte bu yeniliklerin kökleri, daha önceki ve daha az tanınmış bestecilerdir. Fakat J. Haydn ve L.V. Beethoven'ın yanı sıra Mozart, bu yeniliklerin müzik dünyasına egemen olmasını sağlamıştır.
Genç Mozart, hocası J. Haydn'ın da katkısıyla, gerçek bir dünyada gerçek insanların hareket ve duygusal dramlarını yansıtmayı gaye edinen yeni müzik anlayışının zengin olanaklarını çok iyi görüp değerlendirdi; zengin armonileme ve orkestra egemenliği gibi getirdiği yenilikler yanında, çok daha geniş bir yapı dizesi içinde ifade ağırlığını ve değerliliğini belirginleştirme tekniğini ustalıkla kullanmak suretiyle, bu yeni akımın günümüze kadar gelen ölümsüz eserlerini yarattı. Müziğinde dehası, nükteciliği, hüznü ve hırsı anlam buldu.

Mozart'ın tanrısal seslerle ördüğü ölümsüz eserleri, yoğun olarak SEVGİ, NEŞE, COŞKU ögelerini taşımakta, insanları birbirine yaklaştıran DOSTLUK ve KARDEŞLİK duygusunu coşturmaktadır.

Mozart'ın müziği, içinde taşıdığı anlamları kendi sihirli notaları ile kalplerde duyurur. Mozart hayranlarının, "Fakat Mozart başkadır, onun işi kalplerledir. En küçük bir melodisi bile hemen kalbin yolunu bulur" demeleri de bu yüzdendir.

Mozart'ın yaşamı ve müziği üzerinde çalışmalar yapan Çek asıllı Amerikalı müzik bilgini Paul NETTL'in dediği gibi, "Mozart insanlığa firtınalı ruhları sakinleştiren, acılan gideren, monoton ve melankoli dolu zamanı güzelleştiren, insanlara sevinç veren, onlara güzel duyguları aşılayan müziği ile hizmet etmiştir."
Mozart insanları ölçüsüz derecede seviyordu ve bu sevgisini onlara bıraktığı ses anıtlarıyla kanıtladı. Bu ses anıtlarında üzerinde yaşadığımız dünyanın gerçek anlamını yani İNSAN SEVGİSİ'ni göstermeye çalıştı. "Sevgi, dostluk ve müzikle oluşur. O da, bilgi sahibi, duygu sahibi olmayı gerektirir, yaşamın üstün düzeyine ancak böylelikle varılabilir" diyordu.

Mozart, bütün eserlerinde GÜZELLİK ve SEVGİ'yi daima ön plana çıkarmıştır. Bir çok bestesini çocukluğunda oynayamadığı oyunların özlemini gidermek, tadına varabilmek için adeta onları birer çocuk oyunu yerine koyarak yapmıştır.

Eserlerinin hepsinde yalınlık ve dinginlik egemendir. Bu özellik, eserlerindeki şekil mükemmelliği ile öz derinliği arasındaki harikulade ahenkten ileri gelir. Mozart müziksel ifadede durmadan daha zengin, daha derin ve daha yeni olmaya çalışmıştır. İşte Mozart müziğinin bu dokusu, insan ruhunda Nettl'in de belirttigi etkileri yaratan sihirli gücü ortaya çıkarmaktadır. Piyano için yazdığı eserlerde, melodi zenginliği, olağanüstü aydınlık ve ince bir yapı göze çarpar. Armoni ve melodi yalınlğı içinde soylu, ama çeşitlilik kapsayan bir ruh zenginliğine erişilmiş olduğu görülür. Mozart, "melodi müziğin özüdür" diyordu. Bu yüzden eserlerinin hepsini, dinleyen kalpleri ışıltılarıyla aydınlatacak olan tarifsiz güzellikteki melodilerle bezendirmiştir.

Mozart'ın doyulmaz güzellikte ses dantelleriyle dokuduğu anıtsal eseri "Don Giovanni"yi büyük Alman ozan ve bestecisi Hoffmann, "Operaların operası" diye över ve pek çok müzik eleştirmeni, tarihçisi ve uzmanı da hak verir bu yargıya. Gerçekten de, bu esere türleri arasında belirli bir yer bulmak güçtür. Mozart'ın dram anlayışı ve estetik görüşü yanında, derin anlam ve simgeler taşımaktadır. Eserde Mozart'ın kendi insancıl inancından esinlenmiş bir çabaya yöneldigi ileri sürülür. İşte bu özelliği, "Don Giovanni"yi yüzyılların ötesine itecek, Goethe gibi güç beğenen bir dehaya "müziğin karakteri Don Giovanni gibi olmalı. Faust'u yalnızca bir Mozart besteleyebilir" dedirtecektir.

Eserin uvertürünü, Mozart son anda, ilk temsilden bir önceki gece sabahlayarak yazmış uykuya dalmamak için eşi Constanze'dan yanında durmasını ve dans etmesini istemis. Neden böyle olmuştur? Çünkü, kafasındakileri daha kağıda dökmeden önce bestenin bitmiş olması, Mozart'ın belli başlı bestecilik özelliğidir. Müziğini notaya geçirmesi Q'nun için yalnızca mekanik bir iştir. Dolayısıyla bu işi daima son ana bırakmayı tercih etmiştir. Eserlerinin çoğu, uzun süreli tasarım ve değerlendirmelerin ürünüdür. Bunları, çok sevdiği bilardoyu oynadığı sırada bile, aceleyle kaleme aldığı olmuştur. Bu tutumunu, O'nun sanata karşı gevşek davrandığı biçiminde değerlendirmek yanlış olur. Zira, en hızlı yazdığı zamanlarda bile, el yazısı o kadar açık, seçik ve düzgündü ki, daha sonra temize çekme gereğini hissetmemiştir.

Türk Müziği ve Mozart


Mozart için Türklerin ayrı bir önemi vardır, Türkler için de Mozart'ın. Mozart Türklerle, müzik ve töreleriyle gençlik çağlarından başlayarak ilgilenmiştir. Osmanlıların Viyana'yı kuşatmaları sırasında ve sonrasında, Avrupalılar, özellikle de Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun yurttaşları Türklerle yakın ilişkilere girmiştir. Kuşatma dağılıp Viyana kurtulunca, daha önce korkulan düşman artık merak konusu olmaya başlamıştı. Osmanlı giysileri hem erkekler, hem de kadınlar arasında moda olmuş, Mozart'ın da tiryakisi olduğu Türk kahvesi Viyanalıların yaşamına bir daha çıkmamak üzere girmiştir. Mehter takımının vurmalı ve üflemeli çalgıları da Avrupa askeri bandolarını etkilemiş, mehter müziğinden Mozart başta olmak üzere çok sayıda besteci yararlanmıştır.
Türklerle ilgili konular müzikli sahne oyunlarının en gözde malzemesi durumuna gelmiş ve bu gelişme 18. yüzyılda Avrupa'da "Türk Operası" akımını yaratmıştır. Bu akımın sayısı yüzü aşan örnekleri arasında en ölümsüz olanı ise Mozart'ın 'Saraydan Kız Kaçırma" adlı eseri olmuştur. Korsanlar tarafindan kaçırılarak Osmanlı sarayına ya da paşa konağına satılan bir Avrupalı genç kızın vatanındaki sevgilisi tarafindan bin turlü hile ve desiseye başvurularak kaçırılması temasını işleyen "Saraydan Kız Kaçırma" operası, Mozart'ın Türk müziği motiflerine ve harem hikayelerine olan ilgisinin bir ürünüdür. Bu ünlü eser, Mozart'ın yeni yerleşletiği Viyana'da kendisine duyulan hayranlığın artmasına, imparatorun gözüne girmesine ve Alman operasının İtalyan stilinin egemenliğinden bir ölçüde kurtulmasına yol açmştır.

Mozart'ın Türk müziğinin ritmik, ezgisel ve tınısal özelliklerine duydugu ilgi sadece operalarla sınırlı kalmadı. Dünyanın 'Türk Marşı diye adlandırdığı ünlü eser, Mozart'ın en sevilen eserleri arasındaki yerini bu yüzyılımızda da korumaktadır. "Türk Marşı" aslında K.V. 331 La major piyano sonatının "Alla Turca" başlıklı son rondo bölümüdür. Benim de çok sevdiğim bu eserle ilginç bir anım vardır: Memuriyetim nedeniyle Almanya'da bulunduğum sırada, sürekli olarak klasik müzik yayını yapan bir radyonun dinleyici istekleri programını izlerken, orada taksi şoförlüğü yaparak hayatı kazanmakta olan bir vatandaşımızın taksisinden radyoyu arayıp bu eserin çalınmasını istemesi ve spikerin bunu büyük bir heyecanla, "İşte çok önemli bir istek! Şimdi dinleyeceğiniz güzel meledilerin kaynağından anlamlı bir dilek!" diye anons etmesi beni derinden etkilemiştir. Görüldüğü gibi, farklı iki ulusun ve kültürün çocuklarına bu ortak heyecanı duyurtan şey gerçekte, "Mozart müziği her kuşakta türlü parıltılala ışıldayan saf altına dönüştü. Onun evrensel düzenle tınlayan müziği, er geç yeryüzü ruhuna katılarak, ruhtan ruha geçerek dünya karmaşasının bitimine yardım edecektir." diyen Alman müzik bilgini Alfred Einstein'ı da haklı çıkartan, bu müziğin etkileri asırları aşan ve tükenecek gibi görünmeyen evrensel anlatım gücünden ve uluslararası niteliğinden başkaca nedir ki?

Ölümünden bu yana geçen iki asırlık zaman içinde, her kuşak onun eserlerinde bir başka anlam ve güzellikler bulmuştur. Eserlerindeki derin anlam ruhlara işledikçe Mozart'ın insanlığa yardımı daha da önem kazanacaktır.
M. ERTONG
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
5 Aralık 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Wolfgang Amadeus Mozart



SİLENTİUM EST AURUM