Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
12:32, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cuma, 26 Nisan 2024 - 12:32
Arama
Forum
Taslak Konular
Agnostisizm (Bilinmezcilik, Bilinemezcilik)
Konuya Cevap Yaz
Konu
:
Agnostisizm (Bilinmezcilik, Bilinemezcilik)
Cevap Yaz
Mesaj:
[QUOTE=Mira;2347773][H2]Agnostisizm Nedir?[/H2] Gerçek ve mutlak varlığın, kendinde nesnelerin ve dayanağının insan ruhu tarafından bilinemeyeceği öğretisine agnostisizm denir. Dolayısıyla gerçek varlığa, a) ya büsbütün eri-ş, İlemeyeceği; b) ya da akıl ve bilgiyle değil de, ancak İman ile ulaşılabileceği ileri sürülür. Thomas Huxley ve Herbert Spencer tarafından bilginin ancak varlığımızın güven içinde bilebileceği konularla sınırlı bulunduğunu savunan bir akım halinde ortaya konulmaya çalışılmıştır. Agnostisizm terimi, Yunanca'dan alınmış "(" olumsuzluk edatı İle, "bilgi, bilinebilir" anlamına gelen kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Dolayısıyla "agnoslisizm", bilinebilir karşıtı olarak "bilinenı ezcilik" anlamını taşıyan bir kavramdır. Bu anlamda "gnosos" kelimesi, Arapçadaki ilin terimi değil "ûfan" terimi, "agnostos"da "itfamye" karşılığında kullanılır. Kavram olarak agnostisizm, XIX. yüzyılda Huxley tarafından, bilginin duyuma ait algıdan İleriye gitmesinin imkansız olduğu ve aklın olayların ve görünüşlerin Ötesine nüfuz edemeyeceği anlayışını temellendirmek üzere ortaya atılmış, dolayısıyla, olay ve görünüşlerin dışında hiçbir şeyin kabul edilmemesini önermiştir. Bu görüşe bazan fenomenizm (phenomenism) adı da verilmiştir. Algısal güçlerimizin sınırlılığı ilkesine dayanan agnostisizm'in en geniş şekli, duyularımızla algıladığımız şeylerin dışında kalan nesnelerin varlığı hakkında bilgisizliğimizi itiraf etmektir. Açıkça görüldüğü üzere burada, daha çok Hıristiyan ve Yahudi gnostisizminin karşısına çıkılmakla; Yahudi-Hristiyan tanrıcılığı İle tanrı tanımazlık reddedilmektedir. Böylece Tanrının varlığının ne kabul edilebilir, ne de reddedilebilir olduğu savunulmakta, bu gibi akıl-üstü ve dinî düşünceler bir tarafa bırakılmaktadır. AugusteComte'un pozitivizmi, Kant'm eleştiriciliği, Spencer'in evrimciliği ve Hamİl-ton'ıın izafetçiiiği gibi görüş ve düşünceleri, başka yönlerden birbirinden farklı olmakla birlikte, bilgi ve marifet konusunda agnostisizm içinde yer alırlar. Agnostisizm'in diğer iki temsilcisi Lange ve Jodl İse, her türlü metafiziği imkansız saymış ve inkar etmişlerdir. Agnostisizmi "Kuşkuculuktan ayırmak gerekir. Agnostisizmin temel ilkesi mutlak ve şarta bağlanmamış varlığa bilgimizin erişemeyeceği önermesidir. Spencer, evrenin bize açtığı kudretin Özünü tamamiyle kavrayamayacağımız görüşündedir. Bu bakımdan insan ilk nedenlere (causes primaİres), son amaca (cause final) nüfuz edemez. Littre'ye göre, sınırsız uzay (mekan) gibi maddî, sonsuz nedenlerin dizilişi gibi manevî olmak üzere nesnenin ötesinde olan "perdenin" arkasında bulunana insan ruhu kesin suretle yanaşamaz. Fakat bu yanaşamama, onun yokluğu anlamında düşünülemez. Çünkü gerek maddi, gerekse manevi bir payansızlık ve sonsuzluk sıkı rabıtalarla bilgilerimize bağlı olmalıdırlar. Metafizik meselelerin anlam ve önemini kaybettiğini, bilgimizin sınırlı hiçbir şeyin gerçek özüyle bilinemediğini ve bilinemeyeceğini savunan inkarcıları agnostiklerden ayırmak gerekir Agnostikler tabiatı açıklamak için bilinemezciliği temel alırlarken, bunu bilimin sınırları dahiline sokmak isterler. Evren, onlara göre bir kudretin görünüşüdür ve biz bunu bilemeyiz, fakat evreni açıklamak ve anlamak bakımından da ona ihtiyacımız vardır. Zihin için kendisine nüfuz olunamaz bir mutlak varlığın tasdiki, bilim ile din arasında ortak ve kesişen nokta, uzlaşma alanı ve birbirinin kaynaşacağı bir ilkedir. Teologlara göre agnostisizm, reddedilmesi gereken nedenleri içinde taşımaktadır. İlk nedenler ve nihai amaç konusunda açık ve kesin bir şey bilemiyor isek, hangi yelki ve gerekçeyle buna bir gerçeklik atfedebiliyoruz? Nihai amaç veyeıerli neden konusunda hakikat kemalden ibarettir. Bir anlamda nesne ve zihnin karşılıklı sınırında duran Descartes, düşüncesinde daha İleri gitmeyip ruhun kudreti dahilinde bu sonsuz ışığın kıyas kabul etmez, eşine rastlanmaz güzelliğini düşünür ve ibadetin gerekliliğini hatırlatır. [RIGHT]Yüksel KANAR [/RIGHT][/QUOTE]
Ekstra Seçenekler
Diğer Seçenekler
Bağlantıları otomatik olarak tıklanabilir yap
Harici bağlantıların sayfa başlıklarını otomatik al
Kapat
Saat: 12:32
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...