Ziyaretçi
Osmanlı Silahları
Sponsorlu Bağlantılar



Kesici silahlar genel olarak dört ana parçadan oluşmaktadır:
· Kabza
Kesici silahın kullanımı sırasında elle tutulan ve namlu ağırlığını dengeleyen parçasıdır.
Kesici silahın kullanımı sırasında elle tutulan ve namlu ağırlığını dengeleyen parçasıdır.
· Balçak
Kabza ile gövde arasındaki bağlantıyı sağlayan parçadır. Kesici silahlarda genelde kılıç ve palalarda görülmektedir. Kılıcı kull*****n elinden kaymasını önlemek ve eli saldırılardan korumak amacı ile imal edilmiştir.
Kabza ile gövde arasındaki bağlantıyı sağlayan parçadır. Kesici silahlarda genelde kılıç ve palalarda görülmektedir. Kılıcı kull*****n elinden kaymasını önlemek ve eli saldırılardan korumak amacı ile imal edilmiştir.
· Kesici Gövde (Namlu)
Kesici silahın kesme ve delme görevini yerine getiren ana parçadır. Genelde dövme demir veya çelikten imal edilir. Üzerinde namluyu hafifletmek amacı ile kan olukları yer almaktadır. İslam kesici silahlarında ise kitabe ve tezyinatın işlendiği parçadır.
Kesici silahın kesme ve delme görevini yerine getiren ana parçadır. Genelde dövme demir veya çelikten imal edilir. Üzerinde namluyu hafifletmek amacı ile kan olukları yer almaktadır. İslam kesici silahlarında ise kitabe ve tezyinatın işlendiği parçadır.
· Kın
Kesici silahı dış etkilerden korumak ve taşıma sırasında istenmeyen zararlardan korunmak amacı ile imal edilen parçasıdır. Genelde ahşaptan yapılmış olup, üzeri deri, kumaş veya çeşitli metallerle kaplanır.
Kesici silahı dış etkilerden korumak ve taşıma sırasında istenmeyen zararlardan korunmak amacı ile imal edilen parçasıdır. Genelde ahşaptan yapılmış olup, üzeri deri, kumaş veya çeşitli metallerle kaplanır.
İslam Kesici Silahları
Askeri Müze İslam kesici silahları koleksiyonunun ağırlığını Türk, Memluk ve İran kesici silahları oluşturmaktadır. Cinslerine göre ise kılıçlar, yatağanlar, palalar, hançerler, kamalar, cenbiyeler, balta ve teberler bu önemli koleksiyonun en dikkate değer objelerini oluşturmaktadır.
Askeri Müze İslam kesici silahları koleksiyonunun ağırlığını Türk, Memluk ve İran kesici silahları oluşturmaktadır. Cinslerine göre ise kılıçlar, yatağanlar, palalar, hançerler, kamalar, cenbiyeler, balta ve teberler bu önemli koleksiyonun en dikkate değer objelerini oluşturmaktadır.
Kılıç
Askeri Müze koleksiyonları içinde İslam kesici silahlarının en önemli objelerini kılıçlar teşkil eder. İslam kökenli kılıçlar, menşe’lerine göre şu ana başlıklar altında toplanır.
Memluk Kılıçları
Koleksiyonlarımızda çok sayıda Memluk kılıcı vardır. Bu kılıçlar Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi (1516-1517) sırasında Memluklardan ele geçirdiği kılıçlar olup, en eski İslam kökenli silahları oluşturmaktadır. Bu kılıçların büyük bir bölümü kitabeli olup 14-16. yüzyıllara aittir. Askeri Müze koleksiyonları içinde yer alan Memluk kılıçları şekilleri itibarıyla üç ayrı formda toplanmaktadır


Son düzenleyen Blue Blood; 25 Mayıs 2008 23:38
Sebep: Konu başlığı eklendi.

Osmanlı Silahları






Mühr-i Süleyman, İslam tezyini sanatlarının metal, ahşap, mimari, dokuma gibi pek çok dalında da nakış amaçlı kullanılmıştır. Birinin tepesi diğerinin tabanına geçirilmiş iki eşkenar üçgenin figüratif birleşimindeki kontrast, özellikle yapı süslemelerinin göbek motifi olarak çok cazip görülmüştür. Mühr-i Süleyman’ın bulunduğu yere şeytanın giremediğine dair halk inancından dolayı da taş, ağaç, cam, kağıt vb. satıhlarda merkezî motif niyetine kullanılmıştır. Yine bu inanıştan dolayı cami, tekke vb. mekanların kubbe veya tavan nakışlarında yahut medhal sövelerinde mühr-i Süleyman desenleri bulunur. Anadolu Selçukluları, Artukoğulları ve İlhanlıların eserlerinde bilhassa kubbelerin kilit taşlarında sık rastlanır. Osmanlılarda ise başta hamam kubbe delikleri olmak üzere mezar taşları, cami tezyinatları, anıtlar ve kemer kilit taşlarıyla çini, seramik gibi mimariyi ilgilendiren hususlarda şeytanı uzaklaştırma amacıyla; mutfak eşyalarında, çeşmelerde, sebillerde zehirlenmeye karşı tılsım niyetine; serpuş, tolga vb. başlıklarda güç sembolü olarak; giyim eşyaları ve takılarda hırz ve vefk olsun diye kullanılmıştır. Nitekim Barbaros Hayreddin Paşa’nın, rüzgara hükmedebilmek maksadıyla sancağına mühr-i Süleyman motifi nakşettirmesi bu geleneğin bir neticesidir. Aynı motif Ön Türk devletlerinin sancaklarında da kullanılmıştır. 



































