Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Anadolu'da Yapılan Arkeolojik Kazılar
1911 Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan herkes için sakin geçen en son yıldı. Gerçi her tarafta ayaklanmalar ve çatışmalar başlamıştı ama, bunlar gelecek yıllardaki olayların yanında oldukça önemsiz sayılabilirdi.Öte yandan, 700 yıldır hüküm süren bir devlet de artık son yıllarını yaşıyordu. Osmanlı tahtında tam 33 yıl oturmuş olan 2. Abdülhamid 3 yıl önce indirilmiş, yerine küçük kardeşi Mehmed Reşad padişah olmuştu.
Arnavutların 1910 yılında başlattıkları ayaklanma bu yılın başlarında binbir zorlukla bastırılmış, yıl başında Yemen’de başlayan diğer ayaklanma ise ciddi sıkıntılar yaratmıştı. Orta Doğu kaynıyordu. Öte yandan, Ermeniler silahlanmakta ve Bitlis ile Muş’da karşılıklı ufak tefek çatışmalar yaşanmaktaydı. İtalya ise sonbaharda Trablusgarp ve Bingazi’ye asker çıkartmış, bu topraklarda savaş başlamıştı.
Osmanlı İmparatorluğu’nda on yıl kadar önce, 2. Abdülhamid döneminde başlayan Alman nüfuzu etkisini arttırarak sürmekteydi ve devletin tüm kurumlarını kuşatmıştı. Avrupa’nın diğer tüm ülkeleri tarafından izole edilen Almanya, gözünü Orta Doğu ve Asya’ya dikmiş, buralarda yeni etki alanları ve sömürgeler yaratabilmek için Osmanlı Devleti ile işbirliğine girmişti. Bu durum ise, Avrupalılar tarafında izole edilmiş diğer bir imparatorluk olan Osmanlı için bulunmaz nimetti. Önceki padişah 2. Abdülhamid’in, Alman İmparatoru Kayzer Wilhelm II ile dostluğunu pekiştirmesinin ardından Bağdat Demiryolu inşaatı başlamıştı.
Osman Hamdi Bey bir yıl önce vefat etmiş, yerine Halil Edhem Bey müzeler müdürü olmuştu. 1911 yılında Osmanlı İmparatorluğu topraklarında 8 arkeolojik kazı vardı. Çarpıcı keşifler ve sansasyonel kazılar dönemi artık geride kalmıştı. Eldeki malzeme toparlanıyor, restorasyonlar yapılıyor, göreceli olarak daha bilimsel çalışılıyor, yeni ve farklı konular araştırılıyordu.
Bu yazı, 1911 yılında Anadolu’da yapılan bu 8 arkeolojik kazının ve bu kazıları gerçekleştiren insanların hikayesidir:
Sponsorlu Bağlantılar
Arnavutların 1910 yılında başlattıkları ayaklanma bu yılın başlarında binbir zorlukla bastırılmış, yıl başında Yemen’de başlayan diğer ayaklanma ise ciddi sıkıntılar yaratmıştı. Orta Doğu kaynıyordu. Öte yandan, Ermeniler silahlanmakta ve Bitlis ile Muş’da karşılıklı ufak tefek çatışmalar yaşanmaktaydı. İtalya ise sonbaharda Trablusgarp ve Bingazi’ye asker çıkartmış, bu topraklarda savaş başlamıştı.
Osmanlı İmparatorluğu’nda on yıl kadar önce, 2. Abdülhamid döneminde başlayan Alman nüfuzu etkisini arttırarak sürmekteydi ve devletin tüm kurumlarını kuşatmıştı. Avrupa’nın diğer tüm ülkeleri tarafından izole edilen Almanya, gözünü Orta Doğu ve Asya’ya dikmiş, buralarda yeni etki alanları ve sömürgeler yaratabilmek için Osmanlı Devleti ile işbirliğine girmişti. Bu durum ise, Avrupalılar tarafında izole edilmiş diğer bir imparatorluk olan Osmanlı için bulunmaz nimetti. Önceki padişah 2. Abdülhamid’in, Alman İmparatoru Kayzer Wilhelm II ile dostluğunu pekiştirmesinin ardından Bağdat Demiryolu inşaatı başlamıştı.
Osman Hamdi Bey bir yıl önce vefat etmiş, yerine Halil Edhem Bey müzeler müdürü olmuştu. 1911 yılında Osmanlı İmparatorluğu topraklarında 8 arkeolojik kazı vardı. Çarpıcı keşifler ve sansasyonel kazılar dönemi artık geride kalmıştı. Eldeki malzeme toparlanıyor, restorasyonlar yapılıyor, göreceli olarak daha bilimsel çalışılıyor, yeni ve farklı konular araştırılıyordu.
Bu yazı, 1911 yılında Anadolu’da yapılan bu 8 arkeolojik kazının ve bu kazıları gerçekleştiren insanların hikayesidir:
- Sakçagözü
- Didyma
- Milet
- Boğazköy
- Kargamış
- Pergamon
- Ephesos
- Sardis
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!