Arama

Space Siege

Güncelleme: 30 Haziran 2013 Gösterim: 2.756 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ağustos 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Space Siege oyun özellikleri nelerdir, nasıl oynanır?

Sponsorlu Bağlantılar
Chris Taylor gelecek yıl bizi zindanlardan fezaya çıkarmayı planlıyor.
Rol yapma oyunu dendiğinde akla hemen gelen birkaç örnek vardır. Özellikle aksiyona dayalı hızlı oynanışı ile Dungeon Siege, bu örneklerin arasında başarısını aynı çizgide devam ettirebilenlerden. Şimdi ise bu başarının arkasındaki isim, Gas Powered Games'in kurucusu Chris Taylor, Supreme Commander'ın ardından yeni bir Siege oyunu yapmak için kolları sıvadı. Ancak Sega'nın dağıtımını yapacağı yeni proje, zindanlardan bizi çekip ferah bir nefes alabilmek için uzaya çıkarıyor. Uzayda geçen, yüksek derecede etkileşimli bir aksiyon RPG oyunu olan Space Siege, fantastik diyarlardan sıkılanlara önümüzdeki yıl taze bir soluk getirecek.

Derin Hikaye, Derin Karekterler, Derin Derinlik

Peki bu uzay macerasında, Dungeon Siege'den farklı olarak robotlar ve teknolojik silahlar haricinde ne yenilik mevcut? Öncelikle yapımcılar, hem karakterlere hem de hikâyeye olabildiğince derinlik katarak, oyunu bildik kesip biçme monotonluğuna sokmaktan vazgeçmiş. Örneğin artık çoktan seçmeli sınıflar ve karakter modelleri yerine, Seth Walker adında, belirli bir karakteri yöneteceğiz. Yanında birkaç düzine insanla birlikte, yok edilen Dünya'dan kaçan bir gemide bulunan Walker, 34 yaşında, hem savaş sanatları ustası hem de bir robot teknisyeni. Yetenekleri sayesinde robotlar üretip modifiye ve kontrol edebilen Seth Walker, robotların sibernetikten daha iyi bir çözüm olduğuna inanıyor ancak buna rağmen sibernetik güçlendirmeleri bünyesine kabul etmek konusunda esnek görüşlü. Oyunun en büyük özelliklerinden biri de bu; Star Wars: KOTOR serisini hatırlatacak şekilde 'insanlık' ve 'sibernetik' arasında sürekli bir gelgit söz konusu. Seth Walker'ın vücudunun her parçasını yapay parçalarla değiştirerek güçlendirebileceksiniz. Yine de Kotor'dan farklı olarak kesin bir 'karanlık' ve 'aydınlık' taraf yok, buradaki seçimleriniz daha çok motivasyon anlamında etki edecek. Diğer karakterler, oyunu nasıl oynadığınıza bağlı olarak size tavır takınabilecekler. İnsanların dışında, geminin farklı kısımlarını kontrol eden dokuz farklı yapay zekâ ile de etkileşim hâlinde olacaksınız. Özellikle bulunduğunuz geminin yönlendirme sistemi olan Pilot, doğal olarak hikâyede büyük rol oynayacak.

Dünya'ya Hoşçakal Deyin

Başta da bahsettiğimiz gibi, oyundaki hikâyeye göre, sevgili gezegenimiz Dünya, bilinmeyen yabancı bir yaratık ırkı tarafından yok ediliyor. Saldırıdan kaçan koloni gemilerinden sağlam kalan birkaçı içinde bulunan Armstrong, yaklaşık altı kilometre uzunluğundaki bir uzay aracı. Oyunun tamamı da bu devasa gemide geçecek. Neyse ki gemi farklı ortamlar bakımından yeterince zengin olacak, ağaçlarla kaplı bir seradan, sulandırılmış bir kıyıya kadar ne ararsanız Armstrong'da mevcut. Hayatta kalan son insanlardan biri olarak Seth Walker ile bir yandan gemiye musallat olan yaratıklardan kurtulup rotayı bozmamaya çalışırken, diğer yandan da bu gizemli türün kökenini bulmak ve (biraz klişe bir şekilde) onları yenmek durumundasınız.

Space Siege bu keşmekeşin içinde başlayacak ve yaklaşık olarak 18 saatlik bir oynanış sunacak. Üç farklı sona sahip olan oyunda, çoklu oyuncu modları da sizi ekran başında tutacak şekilde tasarlanmış. Sekiz kişiye kadar desteklenen kooperatif mod ile arkadaşlarınızla birlikte Armstrong'da birbirinden zorlayıcı, tam bir ekip çalışması gerektiren 20'den fazla görevi tamamlayabileceksiniz. Çoklu oyuncu modu, senaryo modundan ayrı ancak ona paralel olan başka bir hikâyeyi anlatıyor. Burada seçmeli olan birkaç görev ile başlayıp, bunları tamamladıkça yeni görev bloklarını açabileceksiniz. Multiplayer modunda Seth yok; bunun yerine sıfırdan başlatıp, görevden göreve koştukça geliştirebileceğiniz kendi karakteriniz olacak. Ayrıca her bölümün dört farklı zorluk seviyesi olacak ve tahmin edebileceğiniz gibi zor seviyeler daha iyi ödüller sunacak.

Zindan Motoru Uzayda Çalışır mı?

Gas Powered Games, Space Siege için en baştan yeni bir oyun motoru kodlamak yerine, en son Dungeon Siege II'deki Siege motorunun gelişmiş bir sürümünü kullanacak. Daha iyi parçacık ve aydınlatma efektleri içeren bu motorda, firmanın oynanış ve hikâye derinliğine odaklanabilmesini sağlayacak. Ancak bu kadar uğraşa rağmen, hack'n slash çılgınları isterlerse senaryoyu hiç takip etmeden de, standart bir zindan baskını tadını yakalayabilecekler.


-İndir-
(Sega Oynayanlar Hatırlar)

http://download.nvidia.com/downloads/nZone/demos/nzd_spacesiege.exe


Son düzenleyen nötrino; 30 Haziran 2013 21:03 Sebep: Mesaj düzeni!
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
29 Ağustos 2008       Mesaj #2
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
Space Siege

Sponsorlu Bağlantılar
OYUN TÜRÜ: Aksiyon RPG
YAPIMCI : Gas Powered Games
DAĞITICI : SEGA
OYUNCU SAYISI: Min: 1 Max: 4
ONLİNE DESTEĞİ : YOK
RESMİ SİTESİ : Tıklayın
ÇIKIŞ TARİHİ : 12 Ağustos 2008


Gas Powered Games’in Dungeon Siege oyununu hatırlayanlar mutlaka vardır aranızda, aksiyon-RPG olarak lanse edilen fantastik bir dünyada önümüze geleni kesmekten öteye gitmediğimiz oyun RPG ile uzaktan yakından alakası olmayan orta karar bir hack & slash örneği sunmaktan öteye gidememiş bir oyundu. Kötü bir yapım denemez, elbet sevenleri olmuştur, ama şahsen sırf satsın diye adına RPG konan ama yaratıcılıktan yoksun “aksiyon” oyunlarına karşı hep bir antipatim olmuştur. Dungeon Siege’i 30 dakika kadar oynayıp sonra silmemin en büyük sebebi de buydu sanırım. Gas Powered Games yapımcıları şanslarını bir kez daha denemek istemiş olacaklar ki benzer bir oyun mekaniğini farklı bir kavram ile bezeyip Space Siege’i piyasaya sürdüler. Adından da anlaşılacağı üzere, Space Siege, uzayda geçen bir hack & slash aksiyon oyunu (RPG demeyeceğim üzgünüm). Beklentiler tehlikeli şeylerdir, ne zaman ne olacağı hiç belli olmaz. Oyunlar babında düşünecek olursak çok reklamı yapılıp heyecanla beklenenler kof çıkabilirken adı sanı duyulmamış sessiz sedasız çıkan yapımlar piyasadaki yüzlerce oyundan daha iyi olabiliyor. Bir de tanınmış bir yapımcının önceden tarzı ve oynanışı kanıtlanmış bir oyunu alıp başka farklı bir atmosfere götürmesi bu beklentileri tehlikeli bir duruma sokuyor. Haliyle uzay zindanlarında Dungeon Siege usulü gezinip yaratık keseceğimiz Space Siege’e yaklaşırken epey temkinli olmayı tercih ettim.

Space Siege, üç boyutlu izometrik tarzda üçüncü şahıs kamerası ile klasik kapalı ve doğrusal aksiyon-RPG’lerin o zindan zindan dolaşma hissini başarı ile veriyor, ki bunun çok da zor bir şey olmadığını düşünüyorum, ancak oyuncuya yeni bir şey katmada, mantıklı ve anlamlı seçenekler sunmada veya oyun için harcanan süreye değecek bir çeşitlilik içerme hususlarında pek başarılı olamıyor.

Oyun hikayesi bilim kurgu klişeleri ile dolu ve tek bir tane öğesi bile şaşırtmıyor insanı, zaten çok da ustaca kullanılıp harmanlanmamış hikaye parçaları ve sağlam bir etki bırakmaktan yoksun. Oyun, kahramanımızın devasa bir uzay gemisindeki kaçak yolcu sıfatı taşıyan uzaylı yaratıkları kovalaması ile başlıyor, bir sürü standart hikaye dönüşleri ve tahmin etmesi kolay kurgu değişimleri ve olaylar ile bezeli senaryoda ilerliyor. Oyun içerisinde şaşırtabilecek bir iki tane sürpriz bulunmuyor değil, ancak hikaye ile oyuncu arasında bir bağın kurulması asla yeterli seviyede olmadığından pek bir anlam kazanmıyor bunlar. Bilmeniz gereken tek şey görevin ne olduğu, hedefin nerede olduğu ve yolda önünüze çıkan her uzaylı, robot veya sibernetik askeri öldürmeniz gerektiği. Ara sıra karşınıza çıkan az sayıda NPC karakter var, genel olarak ilgi çekici olduklarını söyleyebilirim, en azından bir hack & slash kalitesinde bir oyun için öyle, ancak sizi bir sonraki bölüme geçme isteği ile dolduracak kadar başarılı olmuyorlar, pek de yardımcı olmuyorlar zaten, hikayeye olan katkıları ve etkileşimleri epey sınırlı.

A noktasından B noktasına gidiş olarak son derece doğrudan ve düz bir ilerleme var. Görevlerin içeriği ve tamamlanması ile bölümlerin temel yayılımı ile katmanı oyuna çok fazla bir çeşitlilik veya esneklik kazandırmamakta. Birçok yerde oyun size sağdan mı yoksa soldan mı gitmek istediğinizi soruyor evet, ama hangi kararı verirseniz verin sonuçta yine aynı yere çıkıyorsunuz. Oyun içerisinde sizi görevleri tamamlamaktan alıkoyacak, engel teşkil edecek bir zorluk bulunmuyor. En çok zorlayan şey mini haritada görünen görev ile ilgili yerlerin veya düşmanın vs o an bulunduğunuz katta mı yoksa yukarıda veya alt katta mı olduğunu tespit etmeye çalışmak. Hiç olmazsa asansörlerin nerede olduğunu gösterseydiniz bari o mini haritada değil mi?

Space Siege de atası Dungeon Siege gibi “aksiyon RPG” etiketine sahip, ancak oyunun yapımcıları RPG’den çok aksiyon kısmını ağırlık vermişler, bu su götürmez bir gerçek. Saldırı ve dövüş mekanikleri yaratıcı ve yenilikçi olmasa bile en azından fonksiyoneller. Oyuncular fare imlecini oynatıp fareyi tıklayarak ilerleyip ateş ediyor ve arada sırada çıkan özel saldırıları kullanmak için de klavyedeki rakam tuşlarına basıyoruz. Açıkçası neredeyse 3D FPS’ye yakın bir izlenim ve kamera açısı olan Space Siege’de WASD tarzı kontrol ve hareket şemasının olmasını yeğlerdim, çünkü hem ilerleme hem de ateş etme için fareyi kullanmak zorunda olmamız ikisini aynı anda yapmamızı imkânsız hale getiriyor. Genel olarak büyük bir sorun değil bu ama kalabalık çatışmalarda hareket ederken ateş edememek sıkıntı verici bir şey.

Oyunda “dodge” yapabiliyoruz, blok yerine kullanılan bu savunma yöntemi ile kenarlara kaçarak düşmandan gelen kurşunları/saldırıları etkisiz kılabiliyoruz hasar görmeden. Ancak bu özellik pek iyi çalışmamakta. Yanlara veya arkaya doğru kaçmak için fare imlecini düşmandan çekip karakterinizin sağına, soluna veya arkasına doğru hareket ettirmeniz gerekiyor, dodge yaparken ateş edemeyip böyle uğraşacaksam onu yapana kadar normal bir şekilde de sağa sola hareket edebilirim, her iki şekilde de ateş etmek olanaksız olacağından tümüyle işlevsiz bir şey olmuş.

İyi taraflarına bakacak olursak oyunun, işinize yarayabilecek bir takım taktik öğeler var çatışmaları biraz eğlenceli ve ilgi çekici kılabilecek. Her büyük gemide olduğu gibi oyunun geçtiği uzay gemisinde de etrafa dağılmış birçok patlayıcı varil ve sandık bulunuyor, her bölgede bunlardan bulmak mümkün. Düşmanlarınız yanlarından geçerken veya dururken bu patlayıcı ihtiva eden objeler ile oldukça eğlenceli gösteriler ve sürprizler düzenleyebilirisiniz. Ayrıca mühendislik yeteneklerinizi kullanarak bubi tuzakları kurup, düşmanların karşısına taretler koyabilirsiniz. Düşmanlarınızın hiçbiri doğrudan size doğru koşmaktan daha karmaşık hareketler sergileme becerisine sahip olmadığı için de kurduğunuz tuzaklara kuzu kuzu çarpıp/dokunup/basıp ölecekler.

En önemli taktik varlığınız ise HR-V adındanki robotunuz. Harvey olarak telaffuz edilen bu saldırı robotunu çeşitli silahlar ile donatabiliyorsunuz. HR-V çok komplike bir varlık değil ve basitçe sizi takip edip görüş alanı içine giren ne varsa ona ateş ediyor. Dungeon Siege’deki katır kadar kişilik ve sempati taşımıyor ama özellikle kalabalık düşman grupları ile savaşırken ekstra bir iki silah oldukça işe yarıyor. HR-V sizi takip edip otomatik olarak ateş ettiği gibi isterseniz ona spesifik hareket ve ateş etme emirleri verebilirsiniz. Hareket emirleri kimi zaman kullanışlı olabiliyor ama çoğunlukla oyun HR-V’nin hefedlerini elle seçip belirtmeniz için yeterli boşluğu, zamanı vermiyor.

Space Siege’in rol yapma öğeleri son derece hafif kaçıyor. Oyunda sadece iki adet yetenek ağacı bulunuyor, yani iki ana türde yetenek sınıfı. Birisi savaş ile doğrudan ilgili olan yetenekler diğeri ise savaş ile ilgili mühendislik yetenekleri içeriyor. İki yetenek dalında da nasıl ilerleyeceğiniz size kalmış, ama şu da var ki sadece bir görevi tamamlayıp öbürüne geçtiğiniz zaman deneyim puanı kazandığınız için karakterinizin yeteneklerinin gelişim hızı sizin elinizde olan bir şey değil, burada akıntıya uyup ilerliyorsunuz sadece. Bir yandan bu şekilde yapımcıların elinde oyunun içeriğini aktif olan görevdeki savaşlar ile dengelemek üzere ve size tam da ihtiyacınız olacak yetenekleri ve yeteneklerinize uygun görevleri vermek üzere bir fırsat oluyor. Diğer yandan ise karakterinizin gelişmesinin sizin kendi deneyimleriniz ve ilerlemenizle değil de oyunun önceden belirlenmiş olan senaryo dâhilindeki bölüm geçişleri ile gerçekleşmesi söz konusu. Tam bir RPG öyle değil mi?

Dungeon Siege’in en tatminkâr yönlerinden birisi loot sistemi idi, yani ölen düşmanlardan düşen veya etraftan toplanan sayısız türde silah ve ekipmanı toplayıp karakterinizin kullanımına sokmak. Space Siege’de bu tamamen kaldırılmış. Bu oyunda ölen düşmanlardan sadece para yerine geçebilecek jenerik bileşenler düşüyor. Siz de parayı alıp uzay gemisinin içindeki belirli noktalarda bulunan istasyonlardan silah ve ekipman ile birlikte aynı derecede jenerik olan geliştirmeler satın alıyorsunuz. Bir nevi BioShock tarzında anlayacağınız. Oyunda tam da burada elinize karakterinizi kendi arzunuza göre şekillendirme fırsatı geçiyor. Aynı zamanda aldığınız upgrade puanlarını HR-V’yi geliştirmek için de kullanabilirsiniz veya oyun esnasında ele geçirdiğiniz silahlardan herhangi birini geliştirebilirsiniz.

Etraftan toplayabildiğiniz bir iki parça loot eşyanın da hepsi aslında önceden senaryoya yazılmış, bir göreve ait objeler, yani roketatar veya sibernetik omur iliği gibi parçalara sadece hikâyede olması gereken yerde rastlıyorsunuz, hepsi önceden belli. Karakterin yetenekleri yükseltmesi gibi silah ve sibernetik parçaların temini de tamamen oyun tasarımcılarının elinde. Size sunulan tek seçenek ise oyunun size savaş kabiliyetlerinizi yükseltmek için silah mı yoksa sibernetik implant mı tercih edeceğinizi sormasıyla sınırlı.

Space Siege, başarılı bir bilim kurgu atmosferi sunma konusunda işini makul bir derece iyi yapmakta, hem görünüş olarak hem de ses olarak göze batmıyor. Karakter tasarımı ve modellemesi uygun yapılmış, savaş animasyonları ise etkileyici ve canlı. Ekranda uçuşan napalmlar ve roketler sizi daha çok aksiyona çeken o kargaşa ve tehlike hissini oluşturmaya epey katkıda bulunuyor. Başlarda çıkan ve etkisiz olan küçük düşmanlar çok ilgi çekici ve hayranlık uyandırıcı değil ama büyük uzaylı yaratıklar, tank robotlar gibi düşmanlar oldukça detaylı ve kaliteli kotarılmış. Atmosfer açısından her şey iyi güzel de tüm gemi birbirinin aynısı odalar, salonlar, galeriler ve depolardan, kompartımanlardan oluşuyor, mavi ve gri renk dışında bir şey seçmek neredeyse imkansız, ve bu çok ölü, heyecansız, en kötüsü de gösterişsiz bir oyun sunuyor. Bu belki de kasten yapılan bir tasarım ve konsept tercihi olabilir ama öyleyse de çok kötü bir seçim olmuş. Çünkü oyunda ilerlediğinizi anlamıyorsunuz bir bölümün öncekilerden ve sonrakilerden neredeyse hiç farkı olmadığında, aynı tasarım, aynı renkler ve kasalar, variller bir yerden sonra gerçekten çok sıkıcı oluyor. Değişik bir şeyler, değişik bir görev vesaire beklemeyin. Baştan sona aslında tek bir görev var bile diyebilirsiniz.

Oyunun genel müzikleri atmosfere uygun seçilmiş ve oluşturulmuş, savaş esnasında çalan müzikler ise hep tekrar etseler bile kendilerini yine de savaş anına dramatik bir özellik katıyor ve hatta fazla yapay olmasından kurtarıyorlar. Seslendirme açısından çoğu yerde idare eder cinsten bir çalışma yapılmış ama NPC’lerin büyük bir kısmı kendilerini beş dakika sonra unutturacak kadar silik.

Sonuç olarak, Space Siege “sadece” bir aksiyon oyunu olarak fena sayılmaz, savaşları parlak ve renkli. Düşman yaratıklar ve dev patlamalar sık sık karşınıza geliyor, haliyle çok sıkıcı değil ancak düşman yapay zekası size bir zorluk teşkil etmekten çok uzak, herhangi bir taktik uygulamanızı gerektirecek derecede zor veya zorlayıcı bir doğaları yok. Oyun baştan sona çok doğrusal, eğlencelik olarak, boş vakit geçirmek için veya gerçekten uzayda bir bilim kurgu atmosferinde ateş etmeyi sevenler için uygun bir oyun. Yine de söylenmesi lazım, silahlar ve yetenekler çok az çeşit ve türe sahip. Oyunda o kadar az oyuncu tercihi ve kurgusu var ki Space Siege’in türünün yarısı olan rol yapma oyunu ile neredeyse hiç alakası yok. Sibernetik öğeler büyü yerine kullanılmalıydı ancak fazla silik ve işlevsiz kalıyorlar. Hikaye ise gerçekten hiç iç açıcı değil. Daha çok klasik arcade oyunlarına benziyor günümüz RPG ve aksiyon-RPG’lerinin yanında. Dungeon Siege ne kadar başarılı ise gözünüzde, Space Siege onun ancak yarısı kadar başarılı oluyor.

Alıntıdır...

Son düzenleyen nötrino; 30 Haziran 2013 21:06 Sebep: Kırık link!
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...

Benzer Konular

20 Kasım 2010 / Misafir Sosyal Ağlar
20 Temmuz 2012 / jack90 Oyunlar
31 Aralık 2011 / Bombaxi Arşive Kaldırılan Konular
30 Mayıs 2009 / RuffRyders Oyunlar