Arama

Another Code - Two Memories (Nintendo DS)

Güncelleme: 2 Mart 2007 Gösterim: 4.069 Cevap: 0
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #1
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Another Code - Two Memories

Sponsorlu Bağlantılar
another code two memories ds

El konsolunda adventure olur mu? Olur ve hatta çok da iyi olur. Aslında bu, oyunun cok beklenmesindeki en onemli nedenlerinden birisi. İkincisi ise NDS’nin her özelliğini kullanacağını vaat etmesi. Oyunumuz Amerika’da ve Avrupa’da farklı isimlerle piyasaya sürüldü. Benim incelediğim Avrupa sürümünün tam ismi Another Code – Two Memories. Amerika’da ise aynı oyunu Trace Memories olarak görebiliyorsunuz.

Adventure oynamanın tadı başkadır NDS’de

Ashley adında bir kızı canlandırıyoruz. 14. doğum günümüzden bir gün önce babamızdan bir paket alıyoruz. İşin tuhaf tarafı, babamızın biz üç yaşında iken öldüğüdür (Biri Silent Hill 2 mi dedi?). Paketin içinden bir mektupla bir adet DAS (Dual Another System) çıkıyor. Mektup kısa bir doğum günü tebriği. Biz de DAS’ı çalıştırıyoruz. Bize verilen direktif doğrultusunda, işaret parmağımızı gösterilen noktaya (NDS nin dokunmatik ekranında bir daire) dokunduruyoruz ve makina calışmaya başlıyor. Açılış mesajında ise, babamızın adada 14. doğum günümüzü bizimle geçirmek üzere beklediği yazıyor. Biz de cok karmaşık duygular içerisinde halamız Jesicca ile birlikte yola çıkıyoruz. Adaya vardığımızda babamızın bizi söylediği gibi limanda beklemediğini görüyoruz. Jesicca, beraber gidip babamıza bakmamızı teklif ediyor. Söz verdiği halde orda olmayan babamıza sinirimizden hayır diyoruz. Jessica hemen döneceğini söyleyerek yalnız olarak gidiyor. Beklerken kaptanla muhabbete başlıyor ve soru cevap şeklinde ada hakkında bilgiler alıyoruz. Konuşmamız bittiğinde Jessica’nın hala dönmediğini gördüğümüzden peşinden gidiyoruz ve bu şekilde de maceramız başlamış oluyor.

Sevimli hayalet D (yoksa Casper mıydı?)

Oyunda biraz ilerlediğiniz zaman bir yerde karşınıza çıkacak olan bu arkadaşımız sizin peşinize o andan itibaren takılıp bırakmamakla yükümlü. Şaka bir yana, D size birçok bulmacada yardım ediyor. Kendisi 57 yil once aynı adadaki mansiyonda ölen bir çocuk. Sizin gibi geçmişi hakkında pek birşey hatırlamıyor ve onu bugüne kadar görebilen tek kişi olduğunuzu söyleyip, yardım istiyor. D ile olan diyaloglar genelde “Aaa birşey hatırladım!” tarzında oluyor. Ya da “Ben bu resmi biliyorum, bunlar böyledir…” gibisinden size bulmacalarda yardım ediyor.

Oyunumuz NDS’nin iki ekran özelliğini kullanıyor. Üstteki ekranda nerede olduğumuzu gösteren resimler, alt ekranda ise bizim üstten görünüşümüzün olduğu bir bölüm yer alıyor. Bütün yönlendirme olayını alt ekrandan kalemimizle yapıyoruz. Alt tarafta ilerledikçe, üst taraftaki resimler değişiyor. Altta normalde görebileceğiniz iki kısayol var. Bir tanesi herhangi bir bulmacanın ya da görmemiz gereken önemli birşeyin yanına geldiğimizde aktif hale gelen büyüteç tuşu; diğeri ise oyunun başından beri yanımızdan hiç ayırmadığımız DAS. DAS aslında oyunda bütün herşeyi yapabildiğimiz arayüz. Kendisi bizim NDS’miz ile aynı şekle sahip ve üzerinde çektiğimiz fotoğraflara bakabileceğimiz, oyunu kaydedebileceğimiz ve DAS kartlarını okuyabileceğimiz butonlar yer alıyor. Fotoğrafları yan yana, üst üste ve diğer şekillerde kullanarak çözebileceğimiz birçok bulmaca var. DAS kartları ise oyunda sağdan soldan topladığımız, bize birçok şey hakkında ipucu veren hafıza kartları. Bunları aldıktan sonra DAS’ın ilgili bölümüne girip bunları okuyabiliyoruz.

ss preview NTR HotelDusk215 ss02

Biri dokunulabilir ekran mı dedi?

NDS’nin dokunulabilir ekran özelliğini çok iyi kullanıyor. Gerek yön bulmada, gerekse bulmaca çözmede olsun dokunmatik ekran bizim herşeyimiz. Her bulmacayı bu ekran sayesinde çözüyoruz. Üst ekran o anda nerede olduğumuzu gösteren resimlerden ibaret. Bir odadayız. Üst ekranda o odanın genel bir resmi bulunuyor ve biz alt ekranda ilerlerken o şekilde kalıyor. Ama eğer alt ekranda ilerlerken önemli bir noktaya gelirsek, üst ekran değişip az önce bahsettiğim büyüteç simgesi aktif hale geliyor. Büyütece tıkladığımızda üst ekrana yeni gelen resmin aynısı altta da beliriyor ve bir imleç aracılığıyla bize istediğimiz herhangi birşeyin üstüne tıklayıp, eğer varsa, görmemiz gereken bir ipucunu ya da çözmemiz gereken bir bulmacayı halletmemizi sağlıyor. Oynanışı bu yönden çok güzel. Zaten NDS’nin büyük olma eksisini gideren tek şey, çift ekrana sahip olması. Buradaki çok önemli noktalardan birisi ise NDS nin mikrofonunu dahi kullanması. İlerleyen bölümlerde bir yerde karşınıza tozlu bir tablo çıkacak. Gerçek hayatta bir tablodan tozu nasil kaldırırsınız? “Tabii ki üfleyerek” dediğinizi duyar gibi oluyorum. NDS’nin ekranına bir iki kez kuvvetlice üflediğinizde tablo karşınızda olacak.

Bulmacalar yerine göre zorlaşabiliyor. Bazen bir yerden birşeyi alıp başka bir yere koymak kadar kolay olduğu gibi, piyanoyla senfoni vermeye kadar gidebiliyor. Ama sıkı bir adventure fanı iseniz size pek dayanamayacaklarını söyleyebilirim.

Grafikler ve sesler

Grafik açısından bakarsanız söylenecek pek birşey yok aslında; çünkü bu açıdan pek birşey vaadetmiyor. Üst ekranda iki boyutlu resimlerden ve alt ekranda ise tepeden görünümden ibaret. Bazı yerlerde ilerlerken üstteki resimlerin yerlerinin çok çabuk değiştiğini göreceksiniz. Bu bazen çok sinir bozucu olabiliyor. Bazen de dokunmatik ekranın azizlikleri yüzünden canımız sıkılabiliyor. Sesler açısından bakarsak, kendini çok tekrar ediyor. Bazen sesleri çok kısarak oynadığınız dahi oluyor. Ama unutmamak gerekir ki, seslerin de etkili olduğu bulmacalar var. Bu açıklarını oynanış ve bulmacalar çok güzel bir şekilde kapatıyor. Başına oturduğunuzda en az 2-3 saat bırakmıyorsunuz. Bir oyunda da en önemli olan şey oynanabilirliktir bence ve ACTM bunu çok güzel bir şekilde sağlıyor.

Her yazıya bir son soz lazımdır derler

Bu oyun hakkinda size alın veya almayın demeyeceğim; iki koşullu bir önerme sunacağım. Eğer adventure’dan hoşlanıyorsanız, hemen alın. Zaten NDS’de oynayabileceğiniz tek adventure oyunu bu. Ama “yok baba ben ne yapayım adventure’ı eğer MYST gibi grafikleri yoksa” diyorsanız, yanına bile yaklaşmayın derim. Ben oynadım ve çok beğendim. Grafik açısından bir probleminiz yoksa ve her yerde adventure oynamak isteyen biriyseniz, ne yapmanız gerektiğini söylememe bile gerek yok.



Benzer Konular

2 Mart 2007 / MaKaLeLe Oyunlar
22 Eylül 2013 / Heulwen Sosyal Ağlar
3 Mart 2007 / MaKaLeLe Oyunlar
2 Mart 2007 / MaKaLeLe Oyunlar