Arama

Kleptomani Nedir?

Güncelleme: 13 Mayıs 2009 Gösterim: 22.863 Cevap: 3
Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
17 Nisan 2007       Mesaj #1
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam
Kleptomani

Sponsorlu Bağlantılar
Kleptomani, gerçekte gerek duyulmayan maddeleri çalma dürtüsüdür. Keptoman bu işi o kadar açık seçik bir biçimde yapar ki, tedaviye gereksinim duyduğu bir psikolojik rahatsızlığı olduğu hemen anlaşılır. Kleptomani, kompülsif, yani önüne geçilemez bir isteğin, yineleyen bir biçimde ortaya çıkmasıdır. Kleptomani bilinen anlamda hırsızlık değildir; çalınan nesneler çoğunlukla değersiz şeylerdir ve çalan kişi bunu ihtiyacı olduğundan yapmamaktadır.

Öte yandan, hırsızlık yapan kişi, genellikle, çaldıklarını tutmaya çalışmaz. Kleptomanide, anlamdaki hırsızlıktan farklı olarak bir tür çalma dürtüsü söz konusudur. Hırsızlık, bir tür kompülsiyondur (karşı konulmaz biçimde bir edimi yapma) ve öteki kompülsiyonlar gibi yalnız bir kereye özgü değildir, sürekli yinelenir.

Nedenleri
Kleptomaninin nedenleri konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Ünlü psikiyatr Sigmund Freud'a gore kleptomaninin kaynağı, bireyin içindeki bastırılmış cinsel çatışmalardır. Çalınan nesneler kişiye bir tür cinsel doyum sağlamaktadır. Her ne kadar biraz zorlamayla her tür nesneye cinsel bir anlam yüklenebilirse de bu kuramın kanıtlanması oldukça güçtür.

Bir başka görüşe göre ise kleptomani, toplumdan öç alma yoludur, yani simgesel düzeyde kişinin, kendi gücünü kanıtlama ya da çocuklukta yaşanan somut ve soyut yoksunlukları giderme yoludur. Ancak, bu kuramları destekleyecek kanıtlar elde edilse bile, tedavide fazla bir yardımı olmayabilmektedir.

Belirtiler
Gerçek kleptomani, sürekli yinelenen ama her seferinde farklı, değersiz nesnelerin çalınması biçiminde kendini gösterir. Bu nedenle yalnız bir kez çalma girişiminde bulunan çocuk, ergen ya da yetişkin, ruhsal bakımdan uygun bile olsa kleptoman sayılmaz. Aynı biçimde, sürekli olarak aynı tip nesneler, sözgelimi kadın iç çamaşırı çalan birine de kleptoman denilemez; çalınan malın cinsi değişmemektedir.

Genellikle bir kleptomanın hırsızlık anında ne yaptığının farkında olmadığı sanılır ama bu görüş doğru değildir. Bazıları da yaptıklarına gerekçeler yaratırlar, sözgelimi çaldıkları malın aslında kendilerine verildiğini öne sürer ya da daha önceki gelişlerinde malın parasını ödemiş olduklarını söylerler. Ancak kleptomanın bunları kendini zor durumdan kurtarmak için uydurması söz konusu değildir, inanarak söyler. Başka bazı durumlarda da kleptoman, ne yaptığının farkındadır ama gerçekleştirdiği edimin ne tür sonuçlara yol açacağını bilmez.

Tedavi
Kleptomani oldukça seyrek görülen bir durumdur; bu yüzden genel bir tedavi yönteminden söz etmek olanaksızdır. Ayrıca bazı kleptomanlar, henüz bilinmeyen nedenlerden ötürü tedavi edilmeleri konusunda oldukça isteksiz davranırlar.

Kısalığının sağladığı üstünlüğü yüzünden sık sık başvurulan tedavi yöntemlerinden biri, davranış tedavisi kapsamına giren "örtük duyarlılaştırma" tekniğidir. Hasta, hırsızlık olayını bütün ayrıntılarıyla gözünün önüne getirmeye çalışır ve daha sonra terapistin yardımlarıyla olumsuz sonuçlarını hayalinde canlandırır. Sözgelimi yakalanmak, mahkemeye çıkarılmak, gazetelere manşet olmak gibi… Bu arada terapist, hırsızlık sonucu ailesinden ve arkadaşlarından alacağı tepkileri oldukça karamsar ve olumsuz bir tablo çizerek anlatır. Böylece, çalma edimine sıkıntı ve stresin eşlik etmesi, yani hastanın koşullanması sağlanır. Sonuçta hastada, hırsızlığa karşı bir nefret uyanır; böylece bir daha hırsızlık yapmaz. Eğer bu yöntem işe yaramazsa, psikiyatri uzmanlarının önereceği başka yollar denenmelidir.

Kleptomani, genelde, nedensiz yere çalmaktır. Başka bazı durumlarda ve streslerde de hırsızlık için geçici dürtüler oluşabilir, ama bunlar kleptomani değildir. Küçük çocuklar sık sık hırsızlık yaparlar, bunun nedeni hem bir şeyler elde etmektir, hem de "benim" ve "benim olmayan" kavramlarının tam olarak oluşmayışıdır. Çocuklarda ahlak duygusu, on yaşından önce pek gelişmiş olmaz. On yaşını geçen çocukların hırsızlık yapmalarının nedenlerinden biri de, sahip olma isteklerini bastıramayışlarıdır.

Ergenlik çağnıdakiler ise başkaldırı, arkadaşlara gösteri ya da arkadaşların baskısı gibi nedenlerle hırsızlık yapabilirler. Orta yaşlılıkta geçirilen depresyon da hırsızlığa yol açabilir. Aslında bu durumdaki hırsızlık bir tür yardım ve ilgi istemedir. Bunların hiçbiri gerçek kleptomani değildir ve tedavileri, eğer gerekiyorsa, farklı biçimde yapılmalıdır.

Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
18 Aralık 2007       Mesaj #2
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Kleptomani'nin Sebepleri Ve Tedavisi

Hastalığa neden olabilecek etmenler:
Sponsorlu Bağlantılar

Çocukluk döneminde yaşanan olumsuz koşulların sonucu gelişen kayıp yaşantıları önemli etkenler arasındadır. Kleptomanik davranışlar da bunların etkisini gidermeye yöneliktir. Bilinçaltındaki bu anıların kişiyi zorlaması ile oluştuğu düşünülmektedir. Bu kişilerin çocukluklarındaki aile hayatlarının oldukça travmatik ve sorunlu olduğu saptanmıştır. Bu bireylerde narsisistik (kendine olan sevgi,ilgi ve destekler) kırılmaların, özgüven yaralanmalarının sonucu olarak ortaya çıktığı da düşünülmektedir. Kişinin özsaygısı ve değerliliğine yönelik yapılan saldırılar, ilerleyen dönemlerde kişinin olgun bir benlik yapısı geliştirmesine engel olur ve bu tür davranışlara zemin hazırlar.

Kleptomani eylemleri bir kayıp yaşantısını izleyerek de gelişebilmektedir. Bu duruma kadınlarda çocukların evden uzaklaşması; erkeklerde andropoz döneminde rastlanabilir. Kadınlarda gerilimin arttığı adet dönemleri ve hamilelik dönemlerinde bu tür eylemler artmaktadır. Özellikle bizim toplumumuzda hamile kadınlarda başkasının evinde misafir iken, yiyecek maddelerine karşı olan bu davranış ilgi çekicidir.

Bu tür davranışlarda odaklanılan maddeler kişi için cinsel bir anlam da taşımaktadır. Çok etkileyici bir parfüm ya da kişi için cinsel anlam ifade eden bir kitap kolayca çanta ya da elbise içine girebilmektedir.Bu kişilerde sıklıkla cinsellikle ilgili sorunlara da rastlanabilmektedir. Çeşitli psikiyatrlara göre çocukta 3-5 yaş arasında gözlenen ve Freud tarafından “fallik dönem” olarak adlandırılan, çocuğun cinsel organlara yönelik ilgi ve hareketlerinde artışın olduğu dönemlerde karşılaşılan sorunlarla ilişkili olduğu düşünülmektedir.

Freudun ruhsal yapı modeline göre, kişide doğuştan geldiği düşünülen ve her an istediği herşeyi fütursuzca yaparak haz almayı hedefleyen altbenlik (id) ile; anne-baba ,öğretmen vb gibi otorite konumundaki kişilerin ahlak anlayışlarının etkisi ile oluşturulup,bunun tam tersi bir şekilde “hiçbir yerde ve asla” şeklinde hareket eden kişinin topluma uyumu için kişinin istek ve eylemlerine sınır koyan üstbenlik (superego) ve bunların ikisi arasındaki dengeyi sağlayan asıl uygulayıcı güç olan benlik (ego) arasında düzenli bir danışma ve uzlaşma olmalıdır. Kleptomani davranışları gösteren kişilerde bu düzenli işleyişin bozulduğu ve üstbenliğin etkisini çok arttırarak , acımasızlaştığı ve kişinin kendisini suçlamak, cezalandırmak, küçük durumlara düşürmek için bu tür hırsızlık eylemlerine giriştiği düşünülmektedir.

Kleptomani kişide varolan obsesif kompulsif bozukluk (saplantı-zorlantı bozukluğu) ve depresif bozuklukların farklı bir görünümü olabilir. Kleptomanik davranışlar ile kişi kendisini geçici olarak iyi hissederek, kaygısını ve ruhsal çökkünlüğünü azaltmayı hedefler. Bununla birlikte bu dürtüsel eylemlerin artarak devam etmesi ve oluşturduğu sorunlar bu rahatlamanın , buzdağının üstünü yoketmekle aynı anlama gelmektedir.

Kleptomanin eşlik ettiği psikiyatrik bozukluklar arasında dissosiyatif bozukluklar, duygudurum bozuklukları ve yeme bozuklukları da sayılabilir. Bu rahatsızlık başka vücutsal hastalıkların sonucu da görülebilmektedir. Bunlar arasında epilepsi (sara), beyin atrofisinin görüldüğü durumlar ve demans (bunama), bazı ilaç tedavilerinin yan etkileri ve bazı tümörler sayılabilir.

Tedavi:

Kişinin geçmişi ve şu anı ile ilgili zedeleyici olayların saptanarak, bunlara yönelik uygun düşünce şemaları geliştirilmesi ve toplumsal ilişkilerdeki uygunsuz savunma mekanizmalarının değiştirilmelerini hedefleyen terapiler, dürtüsel hareketleri ve kaygı durumunu azaltmaya yönelik ilaç tedavileri ve gerekirse hipnoz ile başarılı sonuçlar alınmaktadır

Son düzenleyen _PaPiLLoN_; 3 Haziran 2010 13:41
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
20 Aralık 2007       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
İhtiyacı olmadığı, hemen kullanmayacağı halde ve maddi değeri nedeniyle satma düşüncesi olmadan bir takım nesneleri izinsiz olarak alarak, onlara sahip olma şeklinde bir dürtü kontrol bozukluğudur. Kişinin aslında o malı satın alabilecek yeterli maddi birikime sahip olduğu, ancak buna rağmen bu davranışı gerçekleştirdiği gözlenmiştir. Bu davranış daha önceden düşünülmemiş ve planlanmamış olup, aniden gerçekleştirilir. Bu davranış birinden intikam alma amacıyla yapılmamıştır. Birey bu davranışın yanlış ve uygunsuz olduğunun bilincindedir. Kişiler bu davranışı gerçekleştirmek için başkalarından yardım istemezler. Tarihte Fransa kralı 4. Henry ve Sardunya kralı Victor un bu özelliklere sahip olduğu bilinmektedir.
Rahatsızlığın çocukluk yaşlarında başladığı belirlenmiştir. Kişi bu davranışı gerçekleştirmeden önce, yoğun bir gerilim hisseder. Bu davranış akabinde, mutluluk, rahatlama ve büyüklük hissi içine girmektedir.
Rahatsızlık hakkında yapılan çalışmaların azlığı ve bu durumların kişiler tarafından gizlenmesi ve bu durumu gerçekleştiren kişilerin sağlık hizmetlerinden çok, adli makamlara sevk edilmeleri nedeniyle gerçek sıklığı tam olarak bilinemese de bin kişide altı kişide rastlandığı saptanmıştır. Yakalanan dükkan hırsızlarının % 5-25 inde saptanmıştır
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
13 Mayıs 2009       Mesaj #4
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
Kleptomani Marketlerde
kkllmmn
Özellikle büyük marketlerde istem dışı hırsızlık yapan kleptomani hastaları çoğunlukla değersiz eşyalar çalıyor. Doktora gidemeyen kleptomanların sayısı tesbit edilemiyor.
Gülay Bağıran, 35 yaşında bir anne. Almanya’da yaşıyor. Marketlerden ruj, oje, kalem gibi ucuz eşyalar ve temizlik maddesi çalıyor. Şimdiye kadar hiç yakalanmamış, “Değersiz de olsa, kafama takılanı çalmadan duramıyorum. Çaldıklarımı geri getirip yerine koyduğum bile oluyor.” diyor. M.D. ise 26 yaşında. Marketlerden o kadar çok şey çalmış ki, bunların sayısını kendisi de hatırlamıyor. Kocası doktor. Durumdan onun da haberi var; ama elinden bir şey gelmiyor. İlk başlarda, doktora götürmeye ikna edemediği eşine ‘market’ yasağı koymayı denemiş. Fakat, durum daha da kötüye gitmiş. Genç kadın, bu sefer de komşularının değersiz eşyalarını çalmaya başlamış. S.K. ise 30’unda. Ankara’da yaşıyor. Çok değil, daha üç ay önce, hayatında hiç yapmadığı, yapmayı aklından bile geçirmediği bir garipliğe imza atmış. Girdiği markette, çalma dürtüsü oluşmuş. O heyecanla, göz diktiği değersiz bir eşyayı çantasına koymuş. Devamı gelmiş. Bir iki ‘başarılı’ hırsızlıktan sonra, bir markette yakayı ele vermiş. Marketçinin yanı sıra eşi de bu davranışına bir anlam verememiş. Eşinin üst düzey bir emniyet görevlisi olduğunun ortaya çıkması ise olayı daha ilginç kılmış.

İçinde bulundukları durumu özetlediğimiz kahramanlarımız, o bildiğimiz hırsızlardan değil aslında. Son günlerde artan klasik hırsızlık olaylarıyla ise uzaktan yakından ilgileri yok. Ne maddi durumları kötü ne de kişilik sorunları var. Tersine, hâli vakti yerinde, aklı başında insanlar. Onların derdi, ‘kleptoman’ olmaları. Yani, içlerindeki çalma dürtüsünü engelleyemeyerek, önlerine değerli değersiz ne çıkarsa çalmaları.

Hastalık gizleniyor

Kleptomani (gayr-i ihtiyari çalma hastalığı), “normal yollardan kolayca temin edilebilecek ya da hiç ihtiyaç olmayan nesneleri bulundukları yerden alarak sahip olma isteği” de özetleniyor. Uzmanlara göre, kontrol bozukluğundan kaynaklanan bir dürtü. Hasta, kafasına takılan düşünceye direnemiyor, hırsızlıktan önce giderek artan bir gerginlik, yaşıyor, hırsızlık esnasında ise büyük bir haz duyuyor. Kleptoman, bir yerde kumarbaza, alkol ve madde bağımlısına benzetilebilir. Hastalığa, erkeklere oranla kadınlarda daha sık rastlanıyor. Kadınlarda, çoğunlukla genç yaşlarda görülüyor. Kleptomanlar, psikiyatristlere nadiren gidiyor. Çoğunu ya eşleri ya da yakın akrabaları getiriyor. Uzmanlar, kişilerin, “durumlarından utanç duyduklarını, bunun deşifre olmasıyla toplum nazarında küçük düşecekleri endişesini taşıdıklarını” belirtiyor.

Markette ortaya çıkıyor

Oysa, doktora gitmediği için raporu bulunmayan hastaların başı sık sık polisle derde girebiliyor. Son dönemde, hemen her türlü ürünün satıldığı büyük marketlerde yaşanan vakaların artması ise bunu tüm gerçekliğiyle ortaya koyuyor. Söz konusu marketlerin güvenlik ağına ve kamerasına takılanlar arasında Gülay Bağıran, M.D. ve S.G’lerin sayısı hiç de az değil aslında. Amerika’daki araştırmalar, böyle mekanlarda yakalanan her dört hırsızdan birinin kleptoman olduğunu açıklıyor.

Bu durumda, kleptomani hastalarının en fazla, marketlerin güvenlik görevlilerini uğraştırdığı söylenebilir. R.S. (55), ünlü bir marketin Ankara’daki mağazasında 13 yıldır sivil güvenlik görevlisi olarak çalışıyor. Kleptomani vakalarındaki artıştan bahsederken, kimin hasta kimin gerçek hırsız olduğunu kolayca anlayabildiğini söylüyor: “Gerçek hırsızla kleptomanları ayırt etmeyi bana sorun. En az bir psikiyatrist kadar anlarım. 300 milyon liralık alışveriş yapıyor, 1 milyon liralık eşya çalıyor. Çalarken de çok tedirgin oluyorlar, çaldıktan sonraki sevinçleri de yüzlerinden okunuyor. Gerçek bir hırsız kendini ele vermez. Beden dilleri onları ele veriyor.”

Peki, bir olay tespit ettiklerinde güvenlik görevlileri nasıl davranıyor? R.S. bunun cevabını verirken, ilginç ayrıntılara değiniyor: “Kleptoman veya hırsızın bir şey çaldığını gördüğümüzde, onun hiçbir şekilde uyarmıyoruz. Sadece takip başlıyor. İzlediğimiz kişi kasaya geldiğinde çaldığının parasını öderse sorun olmuyor. Ödemezse telsizle kapıdaki güvenlik görevlisine bildiriyoruz. Çaldığı ispat edilince de, bir odaya alıyor ve neden böyle bir şey yaptığını soruyoruz. Çoğunlukla, başta bağırıp çağırıyorlar. Sonra itiraf ediyorlar. Kleptoman olduğunu söyleyenden raporunu istiyoruz. Raporu olmayanların doktorunu arıyoruz. Sonuçta, aldıklarının parasını ödeyerek gidiyorlar.”

Bir başka büyük marketin güvenlik görevlisi de kısa süre önce başından geçen ilginç bir olayı şöyle anlatıyor: “30 yaşında bir kadın, 1 milyar liralık alış veriş yaptı. Ancak, iki adet parfüm çaldığını tespit ettik. Yakaladığımızda, kleptoman olduğunu belirtti. ‘Elimde değil pişmanım, böyle bir dürtüm var, kendimi öldürmek istiyorum’ diye üzüntüsünü dile getirdi. Fakat doktora hiç gitmemiş, elinde de raporu yoktu. Alışveriş meblağı yüksek olduğu için sözlerine inandık ve onu bıraktık.”

Avrupa'daki mağaza ve market hırsızlıklarını araştıran Center of Retail Research (RR) verilerine göre 16 ülkedeki 2004 hırsızlık bilançosu 30,7 milyar Euro'yu buluyor. Yıllık ortalama 1 milyon 201 bin müşterinin büyük marketlerde hırsızlık yaparken yakalandığı kayıtlara geçmiş. Müşteri hırsızlıklarının bir kısmı kleptoman hastalarınca yapılıyor.

Çoğunda mağazalara girememe fobisi oluşmuş

Uzmanlar, büyük marketlerin çok sayıda ürünün toplu olarak bulunduğu ortamlar olmasının hastalara cazip geldiğini belirtiyor. Hastalarla ilgili tespitler ise gerçekten ilginç. Memory Center Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuz Tan, “hastaların, hastalıklarının farkında olduklarını” söylüyor. Tan, “Utanç duydukları için gizliyorlar. Çalarken asla bir menfaat gözetmezler. Hırsız olmadıklarını bilirler, ama bu utanç duymalarını engellemez.” diyor. Gülhane Askerî Tıp Akademisi( GATA) Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Aksın Sürmeli ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “Hırsızlık yapan kleptomani hastaları, ilk tatmin hissini müteakip büyük bir üzüntü ve pişmanlık yaşar. Hatta, bu yüzden çoğunda mağazalara girememe korkusu yerleşiyor.” Uzmanlara göre, hastalığın kesin tedavisi yok. Hastalığın seyrinin son derece değişken olması, uygulanan tedavinin etkisinin ölçülmesini zorlaştırıyor. Bununla birlikte, ‘ilaç ve terapi’ genel kabul gören iki yöntem.


EN ÇOK ÇALINANLAR KASAYA YAKIN TUTULUYOR


Türkiye'deki marketlerde yaşanan hırsızlıklar yıllık ciroların binde 2'sine tekabül ediyor. Sadece Migros'larda iki yıl önce açıklanan 1,5 trilyonluk kayıp bunu açıkça gösteriyor. Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de market hırsızlarının büyük bir bölümünü kleptomanlar oluşturuyor. Kleptomanların en çok çaldıkları eşyaların başında alkollü içecek, kozmetik, sakız ve tütün mamulleri geliyor. Bu nedenle büyük marketlerin kasalara yakın dizayn ettikleri sigara, sakız vb. malzeme stantları da kleptomanlara karşı bir tedbir olarak ifade ediliyor. Bilinen en ünlü kleptomanlar: Ünlü film yıldızı Winona Ryder, Fransa Kralı 4. Henri.

Aksiyon Dergisi