Arama

Ekopsikoloji

Güncelleme: 5 Kasım 2009 Gösterim: 2.690 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
5 Kasım 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Ekopsikoloji

Sponsorlu Bağlantılar
Çevre ile aramızdaki bağların kopmuş olması, bir kısım bilim adamlarına göre, insanlığın içine düştüğü bütün bunalımların temelindeki nedeni oluşturuyor. Ekopsikoloji ise, bu sorunlara çözüm arayan yeni bir bilim dalı. İnsan ve doğa ilişkisini karşılıklı etkileşim içinde ele alan ve yapıcı yaklaşımlar sunan ekopsikolojide, insanın doğadan kopmasının bedelinin mutsuzluk ve ruhsal rahatsızlıklar olduğu, dengesi bozulan insanınsa içinde yaşadığı dünyaya yabancılaşarak kendine bile sorumsuzca zarar verdiği belirtiliyor.
Ekopsikoloji, psikoloji ile ekoloji'yi birleştirir. Yabancılaşma'yı tedavi etmek üzere sürdürülebilir bir doğa dengesi oluşturmayı gözeten siyasi ve uygulamalı kuramları inceler.
İnsanın çevresiyle ilişkilerini düzenleyici ekolojik ego, hem egolojinin (ego bilimi) hem de
ekopsikolojinin araştırma alanıdır. Yaşam ve zihnin kompleksliliği, fiziki, biyolojik zihinsel ve kültürel sistemlerin hiyerarşik olarak kaotik etkileşiminden kaynaklanır. Bilinçaltı oluşmadan ne bilinç ne de düşünme mümkün olduğundan, zihin ekolojik olarak inşa edilen bilinçaltı ile şekillenir. Sanayileşmiş modern toplumlarda bireylerin ekolojik bilinçaltı bastırılmış ve modern insan doğayı ele geçirmeye odaklanmıştı. Modern insanın çevreyle tekrar barışması, ekolojik bilinçaltında saklı olan doğaya zarar vermeme ve ötekine saygı güdülerini aktif hale getirmesine bağlıdır. Ekopsikolojinin amaçlarından biri, ekolojik bilinçaltında potansiyel olarak var olan çevreye duyarlılık, sadelik ve basitlik hissini yeniden zihinlerde uyandırmaktır.
Ekopsikoloji, kişi ve doğal çevre arasındaki yabancılaşmayı anlamaya ve çözüm önerileri geliştirmeye çalışır ( Hibbard 2003). Gelişimin ve büyümenin en kritik aşaması, çocukluk dönemidir. Çocukluk döneminde ekolojik bilinçaltı inkişaf ettirilebilirse, çevre problemleri temelden çözülme yoluna girer.
Çocuk yetiştirme kültürümüz, çocuklardaki doğa ve çevre sevgisini bastırma ağırlıklıdır. Ekopsikoloji, yetişkinlerde bu doğa sevgisinin bilinçaltını keşfederek, ekolojik ego inşa etmeyi hedefler. Ekolojik ego'yu geliştirmeye yönelik ekopsikoloji, hem diğer insanlara hem de gezegendeki diğer canlı-cansız varlıklara karşı etik sorumluluğu olgunlaştırır.
Sosyal ilişkiler ağı ile politik kararlar arasında var olan bağlantının etik olarak yönetimini hedefler. Ekopsikolojinin etik değerleri, zarar vermemek, saygı duymak ve katkıda bulunmaktır. Ekopsikoloji, bireyin biyopsikososyokültürel gelişimi esnasında şekillenen tecrübî egonun sağlıklı inşasının, hem erkeksi hem de dişi unsurların senteziyle mümkün olduğu gerçeğinden yola çıkarak, ele geçirmeye odaklı erkeksi yönetim yapılarının, şefkati ve koruyuculuğu ifade eden dişisel özelliklerle dengelenmesi gerektiğini savunur. Gezegenin sağlığı ile bireyin sağlığı arasında sinerjistik bir etkileşim olduğuna inanan ekopsikoloji, gezegenin ihtiyaçlarının ve haklarının, bireyin ihtiyaçları ve hakları olduğuna inanır (Hibbard 2003).
Ekopsikoloji terimini ilk olarak ortaya atan kişi Theodor Roszak. Roszak, Amerika’daki karşı kültür hareketinin kuramcılarından biri olarak biliniyor. Materyalist Batı kültürüne karşı ruhu keşfetmeyi öneriyor. 1992 yılında "Dünyanın Sesi" isimli bir kitap ile “ekopsikoloji” terimini gündeme getiriyor.
“Gezegenin ve insanın ihtiyaçlarına cevap verebilecek yeni bir disipline muhtacız. Yaratılmış olan diğer şeylerle bağlantımızı sağlayacak, yeni bir gerçekliğe bizi götürme konusunda bize yardım edecek bir disiplin.”
Roszak, psikoloji ile ekolojiyi birleştirme çabası içinde. Önerdiği çözüm, psikolojinin bulgularını ve uygulamalarını ekolojik eğitimde ve çevre faaliyetlerinde kullanmak; ekolojik düşünce ve
değerleri de insanın gelişimine ve terapiye taşımak; böylece hem çevresel, hem de psikolojik olarak sağlıklı bir yaşam tarzının gelişmesine yardım etmek.
“İnsanların çevreleri ile olan ilişkileri akıl dışı gelişiyor. Bu psikolojik bakış açısı iledeğerlendirilmesi gereken bir konu. Bunun en başta gelen sebebi ise tüketim. İnsanların yıkıcı tüketim faaliyetleri ve çevre alışkanlıkları hırstan öte sebepler içeriyor. Rahatlamak için alışverişe çıkıyorlar—hayatlarındaki problemlerden uzaklaşmak ve depresyondan kaçmak için. Gördüğüm kadarı ile, pek çok insan tüketerek geçirdiği bir hayattan yorulmuş ve bezmiş durumda. Tüketim alışkanlıkları ile ilgili olarak konuşmak istiyorlar; çünkü devamlı tüketmek onları rahatsız ediyor. Davranış, psikolojinin konusu olduğuna göre, çevresel ilişkilerimizi niçin onlar sorgulamasın?”
Ekopsikolojinin 8 Kuralı
Ekopsikoloji teriminin yaratıcısı Theodore Roszak, 1992'de yayımlanan "The Voice of the Earth" (Dünyanın Sesi) adlı kitabında ekopsikolojinin felsefesini sekiz kuralla şöyle tarif ediyor:

  • Zihnin temelinde ekolojik bilinçdışı yatar; yani her insan doğuştan doğaya dair bir bilince sahiptir.
  • Ekolojik bilinçdışının içeriğinde, kozmik evrimin, tarihin ilk zamanlarına kadar uzanan kaydı bulunur.
  • Ekopsikolojinin amacı, insanın ekolojik bilinçdışında bulunan ve doğuştan sahip olduğu, doğa ve insanın karşılıklı ilişkisine dair bilgiyi uyandırmaktır.
  • İnsan gelişiminin hayati aşaması çocukluk dönemidir. Ekopsikoloji çocuğun henüz unutmadığı çevresel bilinci yetişkinlerde de uyandırmayı amaçlar. Çocukta bu bilincin gelişmesi içinse doğayla ilgili hikâyeler, masallar, ninniler çok önemlidir.
  • Ekolojik egonun gelişmesiyle insan, doğaya ve diğer insanlara karşı ahlaki bir sorumluluk duygusuna sahip olur. Ekopsikoloji bu sorumluluk duygusunun sosyal ilişkilerde ve politik kararlarda söz sahibi olmasını amaçlar.
  • Ekopsikolojinin en önemli terapilerinden birisi, doğayı bir yabancı gibi gören ve ona hükmetmeye çalışan, politik gücün de kaynağı olan "eril" karakter özelliklerini yeniden ele almak ve düzeltmektir.
  • Ekopsikoloji sanayi kültürünün yıkıcılığını sorgular. Ancak bunu yaparken hayatımızı kolaylaştıran teknolojiye karşı değildir. Bu anlamda ekopsikoloji anti-endüstriyel değil, post-endüstriyeldir.
  • Dünyanın ve kişinin iyiliği arasında "sinerjik" bir etkileşim vardır. Bu yüzden dünyanın ihtiyaçları insanın da ihtiyaçlarıdır; insanın hakları, dünyanın da haklarıdır.
- Derlemedir -

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!