Arama

Bebek Gelişimi ve Beslenmesi - Sayfa 2

Güncelleme: 28 Ekim 2009 Gösterim: 54.541 Cevap: 12
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
17 Aralık 2008       Mesaj #11
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Gülen annelerin sütü mutlu ediyor


Sponsorlu Bağlantılar
gp 346178


Anne sütünde bulunan melatonin hormonunun, bebeklerde uykusuzluk, sancılanma ve alerji problemlerini azalttığı, stressiz ve bolca gülen annelerin sütünde melatonin hormonunun daha fazla olduğu bildirildi.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Kurtoğlu, yaptığı açıklamada, anne sütünün bebeğin gelişimi için büyük önem taşıdığını, anne ve bebeğin mutlu olması için doğumla birlikte yakın temas sağlanması, annenin bebeğiyle yakından ilgilenmesi ve bebeğe yeterince anne sütü verilmesi gerektiğini belirtti.

Doğumla birlikte anne, bebek ilişkilerinin yeterli ve uygun sağlanması ve sürdürülmesinin hem anne, hem de bebek sağlığı açısından önemli olduğunu vurgulayan Kurtoğlu, bu ilişkinin sağlıklı yürütülmesinde anne sütünün öneminin vazgeçilmezliğine işaret etti.

Anne sütünün bilinen bir dizi yararının yanı sıra, içeriğindeki melatonin isimli hormonun bazı faydalarının da ortaya çıktığını ifade eden Kurtoğlu, şunları söyledi:

''Melatonin beyinden salgılanan ve insanda biyolojik ritmi sağlayan bir hormondur. Bu hormon, bebeklerde uyku düzeninin sağlanmasına yardımcı oluyor, bağırsak sancılarını önlüyor ve alerji problemlerini azaltıyor. Ancak, bebeklerde yeterli miktarda ve ritmik olarak melatonin salgılanması yaklaşık 3 aydan sonra ortaya çıkıyor. Bu nedenle, bebeklerin 3 aya kadar anne sütünden aldığı melatonin hormonunun önemi artıyor. Yapılan araştırmalara göre, bu hormon anne sütünde akşam saatlerinde gündüze oranla daha fazla artıyor. Anne sütünde bulunan melatonin hormonu, bebeklerde sancılanma, uykusuzluk ve alerji problemlerini azaltıyor.''

GÜLEN ANNELERİN BEBEĞİ DAHA MUTLU

Melatonin hormonu salgısının stres, sıkıntı ve huzursuzluk ile birlikte azaldığına dikkati çeken Kurtoğlu, bu nedenle bebeklerini emziren annelerin stres ve sıkıntıdan uzak durmalarının faydalı olacağını belirtti.

Japonya'da yapılan bir araştırmaya göre gülmenin de annelerin sütündeki melatonin hormonu düzeyini etkilediğini belirten Kurtoğlu, şöyle devam etti:

''Melatonin salgısının fazla olması için annelerin doğumdan sonra gergin olmaması ve bolca gülmesi gerekmektedir. Japonya'da yapılan bir araştırmada, bolca gülen annelerin sütünde melatonin düzeyinin arttığı ve bebeklerde alerjik problemlerin azaldığı belirlenmiştir. Araştırmaya göre, huzurlu, stressiz ve bolca gülen annelerin sütünde melatonin hormonu daha fazla salgılanıyor. Bunun yanında, doğum yapmış annelerin bebeklerini emzirirken melatonin salgısını artıracak gıdalar yemesi tavsiye ediliyor. Kızılcık, deve dikeni, rezene, anason, kereviz, ayçiçeği, çemen, hardal ve sarı kantaron gibi gıda maddeleri melatonin salgısını artırıyor''

Magnezyum ve çinko bakımından zengin gıdaların da melatonin salgısını artırdığını kaydeden Kurtoğlu, yatakta elektrikli battaniye kullanılması, yoğun ışık altında, televizyon ve bilgisayar ekranı başında uzun süre kalınması ve kahve içilmesinin de melatonin salgısını azaltacağını söyledi.

Sonuç olarak, bolca gülen annelerde melatonin salgısının fazla olacağını hatırlatan Kurtoğlu, bu durumun anneyi mutlu edeceği gibi bebekte de bağırsak sancısı, uykusuzluk ve alerjik problemlerin önüne geçeceğini sözlerine ekledi.



beşiktaşlım - avatarı
beşiktaşlım
Ziyaretçi
28 Ekim 2009       Mesaj #12
beşiktaşlım - avatarı
Ziyaretçi
Günümüzde yeni doğan bebeklerin ilk altı ay boyunca sadece anne sütü ile beslenmesi önerilmektedir. Anne sütü bebek için en sağlıklı olan besindir. Uygun koşullarda gereksinim duyulduğu anı beklemektedir. Isıtma, soğutma, depolama, mikroptan arındırma için özel aletlere, biberon, emzik vb. aracılara ve temiz su kaynağına bağımlı değildir. Anne sütünde mikrop üremez, bozulmaz, hastalık kaynağı olmaz.
Anne sütünün bebeğe ve anneye faydaları:
Sponsorlu Bağlantılar
Anne sütü ile beslenen bebeklerde enfeksiyon hastalıkları daha az görülmekte, beyin gelişimi daha iyi olmakta, allerjik hastalıklar, ishal ve solunum yolu hastalıkları ve hatta ileri yaşlarda ateroskleroz, kanser ve multipl skleroz gibi hastalıklar daha az bildirilmektedir. Emziren annelerde ise meme kanseri, yumurtalık kanseri, osteoporoz ve kansızlık daha az görülmektedir.
Anne sütü özeldir:
Anne sütü her bebek ve her dönem için özeldir. Prematürelerde ve hayatın ilk günlerinde farklı yapıda bir anne sütü söz konusudur. İlk bir hafta memelerden “kolostrum” adlı süt gelir ve bebeği besleyici ve enfeksiyondan koruyucu özellikleri ön plandadır. Bunu ikinci hafta boyunca protein içeriği azalırken, laktoz, yağ ve toplam kalori içeriği artan “geçiş sütü” izler. Daha sonraki dönemlerdeki olgun anne sütü de emzirmenin başlangıcında karbonhidrattan, sonunda yağdan zengin olarak gelir.
Anne sütünün özellikleri:
Anne sütü özel yapıda, sindirimi kolay ve enfeksiyondan koruyucu nitelikleri zengin bir protein içeriğine sahiptir. Anne sütünde protein ve minerallerin inek sütüne göre daha az olması, sindirim ve böbrekler açısından bebeğin yüklenmesini önler. Anne üstündeki demir, çinko gibi minerallerin emilimi, inek sütüne göre çok daha fazla, örneğin demir için beş katıdır. Anne sütünde sindirimi kolay doymamış yağ asitlerinin oranı yüksektir. Beyin ve sinir sistemi için şart olan temel ve zorunlu yağ asitleri ise inek sütüne göre 8 kat olup, ilk 4 ay boyunca bebek tarafından sentezlenememektedir.
Anne sütü ile bebeğin beslenmesi:
İlk saatlerden itibaren bebeğin istekle, uygun koşullarda ve doğru teknikle emzirilmesi anne sütü ile bebeğin beslenebilmesi için en önemli koşuldur. Emzirme sırasında salgılanan oksitosin ve prolaktin hormonları memedeki sütün boşalmasını sağlar ve yeni süt yapımını uyarır.
Başarılı bir emzirme için her şeyden önce doğru kucaklama ve pozisyon alma gereklidir. Anne normal koşullarda rahat bir koltukta, sırtı dik olarak oturmalıdır. Bebek yüzü ve gövdesi aynı doğrultuda ve anneye dönük, başı gövdeye göre yüksekte, yani eğri bir çizgi oluşturacak şekilde anne tarafından kucaklanmalıdır. Bebeğin başı, annenin emzirilen göğsünün tarafındaki kolu dirsekten bükülerek, dirsek kıvrımının hemen önüne yerleştirilmelidir. Bebeğin altta kalan kolu anne ile bebek arasına girmemelidir. Bebeğin başına arkadan bastırılmamalıdır. Anne kolunun altı gereğinde bir yastık ile desteklenebilir.
Bebek uygun şekilde pozisyon verilerek kucağa alındıktan sonra alt dudağı meme ucunun altına gelecek şekilde bebek aşağıdan yukarıya doğru memeye yaklaştırılmalı, diğer elin dört parmağı memeyi alttan desteklerken başparmak üstte memeyi yönlendirmelidir. Anne meme ucunu bebeğin dudaklarına değdirerek emme için ağzını açmasını sağlamalı, bebek ağzını genişçe açtığında meme ucu ve çevresindeki kahverengi bölüm (areola) birlikte bebeğin ağzına verilmelidir. Bebeğin çenesi memeye dayanmalı, üstteki başparmak burnun tıkanmasını önlemelidir.
Süt yapımı üzerine etkili faktörler:
Süt yapımını belirleyen en önemli iki faktör bebeğin sık emmesi ve memelerin boşaltılmasıdır. Yorgunluk ve stres, ruhsal sıkıntılar ve en önemlisi emzirmeye isteksizlik, anne sütü miktarını azaltabilir. Meme büyüklüğü süt yapımında önemli değildir. Yine meme başlarının düz veya içe çökük olması bebek doğru teknikle emzirilirse sorun olmaz. Annenin yeterli sıvı alması ve dengeli beslenmesi yeterlidir. Aşırı kalorili, şekerli yiyecek ve içeceklerin süt yapımına katkısı yoktur. Sıvı alımının aşırısı da sakıncalı olabilir. Sebze ve meyveler, yeşil salatalar bolca tüketilmelidir. Anne yeterli süt ve süt ürünleri ile protein ve demir içeren gıdaları dengeli bir şekilde almalıdır. Gebelikte olduğu gibi, kalsiyum ve demir desteği sürdürülmelidir.
Emzirme sıklığı ve süresi:
Yeni doğan doğumdan sonra en kısa zamanda memeye verilmeli ve devamında emzirme sıklığı ve süresi bebeğin isteğine göre ayarlanmalıdır. İlk emzirmelerde süt hemen gelmeyebileceğinden, bebeğe başka bir besin vermeden emzirmeye devam edilmelidir. Özellikle ilk 2 ay her istediğinde bebeğe meme verilmelidir. Başlangıçta her emzirmede sırası değiştirilerek her iki göğsün de emzirilmesi sütün artması açısından yararlı olsa da, süt miktarı arttığında her öğünde bir memenin emzirilmesi yeterli olabilmektedir. Her öğünde bebeğin bir memeyi tamamen boşaltması sağlanmalıdır. Bu süre genellikle 10-15 dakika kadardır. İlk dönemden sonra emzirme aralıkları 2-3 saate uzayabilmektedir.
Anne sütünün yeterli olduğunun değerlendirilmesi:
Bebeğin yeterli beslendiği, günde en az beş kez idrar yaparak bezini ıslatması, en geç 15. günde doğum kilosuna ulaşması ve ayda en az 500-600 gram alması ile anlaşılır. Bebeklerde ilk günlerde görülen doğal tartı kaybının nedeni vücutta su oranının azalması ve suyun yer değiştirmesidir; anne sütü yetersizliğine bağlanmamalıdır. Dışkılama sayısı, bebeğin huzursuzluğu, uyku düzensizliği veya aşırı ağlaması anne sütü miktarı açısından güvenilir kriterler değildir. Çok iyi tartı alan bebeklerde de benzer yakınmalar görülebilir. Sadece bezin hep kuru bulunması ve sürekli olarak koyun pisliği gibi ufak ve sert parçalar halinde az miktarda kaka yapılması açlık bulgusu olabilmektedir. Bunlar dışında en önemli kriter, bebeğin yeterli kilo almamasıdır.
Emzirmede sık yapılan hatalar:
Emzirmeden önce meme başının karbonatlı su, sabunlu su veya çeşitli kremler ile temizlenmesi meme başı çatlağına ve bebeğin memeyi tutmasında çeşitli güçlüklere neden olabilir. En iyi meme bakımı anne sütü ile olur. Özel silikon başlıklar bebeğin memeyi doğru kavramasını engeller. Ortamda aşırı kalabalık ve gürültü, aile içi gerginlikler, aşırı sıcak, sıkı giysiler ve örtüler bebeğin emmesini olumsuz etkileyebilir. Eldiven giydirilmesi bebeğin parmaklarını emmesini engelleyerek huzursuzluğuna neden olabilir. Bebeğin doymadığı kaygısı ile biberon kullanılarak ek besin verilmesi, emziğin şekerli sıvılara ve bala batırılması, bebeğe şekerli bitki çayları verilmesi memeye isteksizlik yaratabilir.
Görüldüğü gibi, başarılı bir emzirmenin birinci kuralı istemek ve gerisini bebeğe bırakmaktır

TEŞEKKÜR EDENLERE BN TEŞEKKÜR EDERİM
Son düzenleyen beşiktaşlım; 28 Ekim 2009 13:29 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
beşiktaşlım - avatarı
beşiktaşlım
Ziyaretçi
28 Ekim 2009       Mesaj #13
beşiktaşlım - avatarı
Ziyaretçi
Şırnak İl Sağlık Müdür yardımcısı Uzm. Dr. Rıza Çıtıl, hiçbir içeceğin veya yiyeceğin anne sütünün yerini tutamadığını söyledi.

İl Sağlık Müdür yardımcısı Uzm. Dr. Rıza Çıtıl, "Anne sütü, bebek beslenmesinde tek başına yeterli olan en üstün vasıflı ve fizyolojik olan tek besindir. Bu nedenle emzirme son derecede sağlıklı ve doğal bir yöntemdir" dedi.
Anne sütüyle beslenmenin teşvik edilmesi amacıyla anne sütü ve emzirmenin önemine değinen Dr. Çıtıl, "Anne sütü bileşim yönünden bebeğin büyüme hızı ve sindirim sistemi özelliklerine uygun özellikleri taşıması nedeni ile yeni doğan bebek için en uygun besindir. Hiçbir yiyecek veya içecek anne sütünün yerini tutamaz. Anne sütü, bebek beslenmesinde tek başına yeterli olan en üstün vasıflı ve fizyolojik olan tek besindir. Bu nedenle emzirme son derecede sağlıklı ve doğal bir yöntemdir. Anne sütünün fonksiyonu sadece bebeği beslemek değildir. Anne sütü bebeği en iyi şekilde beslediği gibi, bebek ve anne açısından yararları sayılamayacak kadar çoktur" diye konuştu.
Çocuğun sağlığı açısından anne sütü son derece önemli olduğunu vurgulayan Dr. Çıtıl, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anne sütü bir bebek için en ideal besindir, doğaldır. Gerekli maddeleri yeterli miktarda içerir, hastalıklara karşı koruyucudur, pratik ve ekonomiktir. Anne sütü ile beslenen bebekler daha sağlıklı, daha dirençli ve daha zekidirler. Yapılan araştırmalarda bebekliklerinde anne sütü ile beslenen gençlerin mama ile beslenenlere göre zeka düzeylerinin daha yüksek olduğu ve okulda daha çok başarı gösterdikleri saptanmıştır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde ishal, solunum sistemi hastalıkları ve alerjik hastalıklar çok daha az görülür. Emzirme anne ile bebek arasında kuvvetli bir duygusal bağın oluşmasını sağlar; bu güven bağının, bebeklerin çocukluk dönemlerini dahi olumlu yönde etkilediği saptanmıştır. Çocuğun anne sütü ile beslenmesi yalnızca çocuk için değil, anne için de yararlıdır. Çünkü emziren annelerin göğüs kanserine yakalanma riskleri daha düşüktür. Bebekleri en iyi şekilde besleyen ve çeşitli hastalıklara karşı koruyan anne sütü bebeğe 6 ay boyunca, su dahi verilmeksizin tek başına verilmelidir. 6 aydan sonra anne sütü bebek için yetersiz olmaya başlar, bu nedenle anne sütüne ilave olarak ek besinler verilmeye başlanmalıdır. Bebeğe; yeterli çeşitte ve miktarda ek besinler verilerek 24 ay anne sütü verilmeye devam edilmelidir. Üstün özellikleri nedeni ile bebek için harika bir besin olan anne sütü ile ilgili çalışmalar devam etmekte ve bebeklere anne sütü verilme çabaları gün geçtikçe artmaktadır."


Anne sütü ile beslenmenin önemi

Bebek Gelişimi ve Beslenmesi

KİLİS (İHA) - Kilis İl Sağlık Müdürü Dr. Turgay Happani, anne sütü ile beslenmeyen çocuklarda ölümlerin anne sütü ile beslenenlere göre 4-6 kat daha fazla olduğunu söyledi.
Dr. Turgay Happani, yaptığı açıklamada, UNICEF'in tahminlerine göre, yaşamının ilk altı ayında yalnız anne sütü ile beslenememe nedeniyle dünyada her yıl 1 milyon 300 bin çocuğun öldüğünü belirterek, "Ülkemizde her yıl yeni doğan bin bebekten 29'u yani 50 bin bebek, daha 1 yaşına gelmeden kaybediliyor. Bebeklerimizi kaybetme nedenlerimiz arasında beslenme bozuklukları 2. sırada yer almaktadır. İlk 6 ay sadece anne sütü ile besleyerek önemli oranda bebek ölümlerinin önüne geçebiliriz. Ülkemizde yapılan araştırmalar, gerek 0-6 aylık dönemde gerekse ek gıdaya geçtikten sonra anne sütünün kullanımının yeterli olmadığını göstermekte ve bu yetersizlik, bebekte beslenme sorunlarının yanı sıra başka sağlık sorunlarının da ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Oysa anne sütü yalnızca bebek için değil, sağlıklı bir yetişkin olmak için de son derece önemli. Anne sütü bebekte hastalığa yol açabilecek mikropları içermemektedir, bebeği zatürre, bronşit, orta kulak iltihabı, ishal, idrar yolu enfeksiyonları ve menenjit gibi enfeksiyon hastalıklarından korur, bebeğin bağışıklık sistemini geliştirir, aşıların etkenliğini artırır. Anne sütü, her zaman taze ve içilmeye hazır bedava bir besin olup, mamalarda olduğu gibi hazırlama, koruma, taşıma gibi süreçleri yoktur. Bebeğe her yerde kolaylıkla verilebilir. Her zaman uygun sıcaklık olan beden ısısındadır. Bebek için ideal birleşime sahiptir, bebeğin tüm ihtiyaçlarına göre ayarlanmıştır. İçerdiği enzimler sindirimi kolaylaştırır, karın ağrısı, gaz sancısı, kabızlık, pişik ve benzeri birçok cilt sorunları az görülür. Anne sütü bebek için doğal bir ağrı kesici ve sakinleştiricidir. Anne sütü emen bebeklerin beyin gelişiminin daha sağlıklı ve zeki oldukları bilimsel olarak kanıtlanmıştır" dedi.
Anne sütü ile beslenmenin yalnız çocuklukta değil, ileri dönemlerde de yararlı olduğunu vurgulayan Happani, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anne sütü ile beslenen çocukların ileride daha sağlıklı, hastalıklara karşı daha dirençli oldukları, hatta bazı kanserlere daha da az yakalandıkları saptanmıştır. Ayrıca anne sütü ile beslenen çocuklarda aşırı şişmanlık, şeker hastalığı, damar sertliği, koroner kalp hastalıkları, hipertansiyon, bronşit, astım, alerji ve psikolojik rahatsızlıklar daha az görülmektedir. Anne sütü, annenin sağlığı açısından da oldukça önemlidir. Emziren annelerde doğum sonrası kanamalar daha az görülmekte, rahim hızla küçülmekte, meme, yumurtalık ve rahim kanserlerinin görülme sıklığı ile kemik erimesi (osteoporoz) tehlikesi azalmaktadır. Emzirmenin annenin ruh sağlığı açısından destekleyici rolü bulunmaktadır. Doğumdan hemen sonra bebeğe, doğumun ardından anneden gelen sarımsı renkteki ilk süt olan ağız sütünün mutlaka verilmesi gerekmektedir. Bu sütün miktarı az olsa da içeriği bebeğin gereksinimi olan her şeydir. Bebeğe, şekerli su, mama, inek sütü ya da başka bir besin maddesinin verilmesi kesinlikle uygun değildir. Bu tür besinler, bebekte doygunluk hissi oluşturmakta, bebeğin emme isteğini ve gücünü azaltmakta, anne sütünün gelmesini engellemektedir. Doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde, bebeğin, annenin memesine konularak emmesinin sağlanması annenin sütünün bol olması noktasında çok önemlidir. Bu sürenin geçirilmesi emzirmenin yetersiz olmasına yol açmaktadır. Bebeğin belirli zaman aralıklarıyla değil, istedikçe ve istediği süre emzirilmesi gerekmektedir. Emzirme sırasında en fazla uyarıyı emzirilen meme aldığından, her emzirmede bir meme emzirilerek tamamen boşaltılmalıdır. Bunun bir nedeni de bir memeden gelen sütün emzirmenin başında ve sonunda farklı olmasıdır; emzirmenin sonuna doğru gelen süt daha yağlı olduğundan bebekte daha iyi doygunluk hissi olur. Bir meme boşalmadan, diğer memenin emzirilmemesi; hem iki memenin de tam olarak boşalmamasına ve
buna bağlı olarak süt yapımının azalmasına ve daha 'sulu' süt alan bebeğin doymamasına neden olur. Bebekler emmeye başladıktan sonra 5 dakika içinde o memeden alabilecekleri sütün çoğunu alırlar. 15-20 dakika kadar emzirildikten sonra bebekler annenin göğsü üzerine yatırılmalı ve emme sırasında yuttukları hava çıkarılmalıdır. Aksi takdirde midede biriken bu hava kusmaya veya karın ağrısına neden olabilir. Yeni doğum yapan bir annenin sütünün bebeği için yetersiz kalacağı kaygısı gereksiz bir kaygı olup, anne cerrahi operasyonla her iki memesini de yitirmemişse veya kanser ilaçları kullanmıyorsa bebeğine sütünü verememesi, hatta ikiz veya üçüz sahibi annelerin bile sütünün yetmemesi söz konusu olamaz. Bir annenin süt üretimi, emzirdiği bebek veya bebeklerin ihtiyacına göre ayarlanan biyolojik ve hormonal bir sürecin ürünüdür. Beyindeki üst merkezler sevgi, nefret, korku ve kaygı gibi duygularla etkilenip bu doğal süreci bozabilir. Yeni doğum yapan bir anne psiko-sosyal açıdan olumlu bir ortamda emzirmeye başlayabilirse hiç bir sorun yaşamaz. Sağlık çalışanlarına anneleri rahatlatmak ve emzirmeyi desteklemek açısından büyük görev düşmektedir. Bebeklere bir fabrika ürünüymüş gibi yaklaşılmamalı, her bebeğin aynı büyüme ve gelişmeyi gösteremeyebileceği bilinmelidir. Bu nedenle, bebekler özellikleri doğrultusunda büyüme ve gelişme yelpazesinin herhangi bir yerinde yer aldıkları sürece anne sütünün yetersizliğinden söz edilemez. Ayına göre çok iri bebekler olabileceği gibi anne ve babası ufak tefek olan daha ufak yapılı bebekler de normal sınırlar içinde kabul edilebilmektedir. Bebekler ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmelidir. Bu süre içinde vitamin dışında su dahil ek hiçbir şey verilmemesi gerekmektedir. Bebeğin doymadığı gerekçesiyle mamaya başlanması doğru olmayıp mutlaka doktora danışılmalıdır. Bebeğe ilk 6 ay içinde ek besinlere başlanması, başta ishal gibi enfeksiyon hastalıklarının daha sık ve ağır geçirilmesine neden olmaktadır. İleri yaşlarda şeker ve tansiyon gibi hastalıkların önlenmesi için 6 aya kadar sadece anne sütü, 6 aydan sonra ise 2 yaşına kadar ek gıdaların yanında emzirmenin sürdürülmesi gerekmektedir."

KİLİS
Türkmedya.com

Son düzenleyen beşiktaşlım; 28 Ekim 2009 13:39 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi

Benzer Konular

3 Mart 2015 / Pasakli_Prenses Sağlıklı Yaşam
17 Nisan 2010 / ThinkerBeLL Sağlıklı Yaşam
14 Aralık 2009 / Misafir Cevaplanmış
18 Şubat 2011 / Misafir Soru-Cevap