Arama

Yoğurt ve Sağlık için Faydaları

Güncelleme: 18 Haziran 2013 Gösterim: 28.733 Cevap: 7
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
4 Aralık 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Yoğurt, simbiyoz olarak yaşayan süt asidi bakterileri ile aşılanmış sütten meydana getirilen ekşi bir süt ürünüdür.
Gıda maddeleri tüzüğünde yoğurt şöyle tanımlanmaktadır: “ Yoğurt, en az 90 °C’ de ısıtılıp mayalanma derecesine kadar soğutulmuş sütün, yoğurt mayası katılarak laktik asit mayalanmasına tabii tutulmasıyla elde edilen özel kıvamdaki süt ürünüdür”.
Sponsorlu Bağlantılar

Tarihçesi

Yoğurdun ilk defa nasıl yapıldığına dair yeterli miktarda bilgi mevcut olmamakla beraber Kaşgârlı Mahmut tarafından 10 asırda yazılmış bulunan Divanı Lügatıt Türk ve balas gumlu Yusuf hacip tarafından Kutagu bilig adlı eserlerinde yoğurt kelimesine bugünkü anlamda rastlanmaktadır. Yoğurdun Avrupada yayılışıyla ilgili ilk bilgiye Fransız tıp tarihinde rastlanmaktadır. 16. Asırda Fransa krallarından 1. Fransua ateşli ishal hastalığına yakalanmıştır. Kralın için yoğurt yenmesini tavsiye etmiş ve bu suretle yeni dünyada yoğut üretimi birden bire artmıştır. Eski dünyadan Asya ve Afrika’da yoğurdun yayılışı Türklerin vasıtasıyla olduğu söylenebilir.Çin'de yoğurt yendiğini Marco Polo yazmaktadır.

Bileşimi

Yoğurt, bileşimi yönünden süte fazla benzeyen bir süt ürünüdür. Diğer süt ürünlerinde sütün bileşimine katılan maddelerin miktarında, süte göre büyük bir değişiklik görülür. Halbuki yoğurttaki değişiklik pek fazla değildir, sütle yoğurdun bileşim farkı, yoğurdun ve kullanılan hammaddenin çeşidine göre: genellikle kuru madde ve süt şekerinde kendini gösterir. Sütün işlenmesi sırasında pişirilmesi veya konsantre süt ürünleri ile takviyesi sonucunda, yoğurdun kuru maddesi ve onu meydana getiren maddelerde şeker hariç, genellikle %5-10 oranında bir yükselme olur. Fermentasyon sonunda şekerin bir kısmı parçalandığından yoğurdun sadece şeker oranında bir azalma meydana gelir.
Buna karşılık şekerin parçalanması sonucu meydana gelen süt asidi miktarı yaklaşık 5 kat artmaktadır. Yoğurdun bileşimiyle ilgili veriler çok farklılık gösterir. Çünkü kullanılan hammadde ve işleme tekniğinin değişikliği birkaç değişik bileşimde yoğurtla karşı karşıya bırakmaktadır. Genel olarak şöyle bir bileşim tablosu verilebilir;


Bileşim_________Miktar
Su_____________% 80-86
Kuru Madde_____% 14-20
Yağ ___________% 2-8
Protein________% 4-8
Süt Şekeri_____% 2-5
Mineral Madde__% 0,8-1,2
Asitlik________%0,9


Besin Değeri

İnsan diyetinde önemli bir yeri tutan yoğurdun kimyasal bileşimi üretimde kullanılan çiğ sütün bileşimine ve laktik asit fermantasyonu sırasında süt bileşenlerinde meydana gelen gelişmelere bağlıdır. Yoğurt yapımı sırasında sütün bileşimini etkileyen faktörler yağ ve kuru madde standardizasyonları ile ısıl işlemdir.
Kuru madde standardizasyonundan dolayı süt bileşenlerinin miktarı arttığından yoğurdun beslenme açısından önemi bir kat daha artmaktadır. Uygulanan ısıl işlem sonunda bazı vitaminlerin (C, B1, B6, B12 ve folik asit) miktarı azalmaktadır.
Laktik asit fermentasyonu esnasında süt bileşenlerinde görülen kimyasal değişmeler şöyle sıralanbilir laktoz içeriği azalmakta , oldukça fazla laktik asit oluşmakta, serbest peptit, amino asit ve yağ asitleri miktarı artmakta, bazı vitaminlerde azalır ve artışlar meydana gelmektedir. Yoğurdun kalori değeri, laktozun laktik aside dönüşmesine bağlı olarak %3-4 oranında azalmaktadır. Ancak laktoz intoleransı olan insanlar tarafından rahatlıkla tüketilebilen bir ürün niteliğini kazanmaktadır.
İnsan sağlığı açısından yoğurdun yararları şunlardır;
  1. Besin değeri süte göre daha yüksektir.
  2. Önemli bir protein, yağ, vitamin, ve mineral madde kaynağıdır.
  3. Fermentasyon sırasında laktozun bir kısmı hidrolize olduğu için sütü sindirmekte güçlük çekenler tarafından (laktoz intoleransı) daha rahat tüketilmektedir.
  4. Sindirimi daha kolay olduğu gibi sindirim sistemini düzenleyici etkiye de sahiptir.
  5. Yoğurt bakterileri antigonestik etkilerinden dolayı intestinel patojen ve saprofit organizmaların gelişimini inhibe etmektedir. Kolestolü düşürücü etkiye sahip olduğu belirtilmektedir.
İnsan Sağlığı ve Beslenmesindeki Rolü ve Önemi

Yoğurt, zengin bir karbonhidrat(laktoz), protein, yağ, vitamin, kalsiyum ve fosfor kaynağıdır. Fermentasyon sırasında sütün , protein, yağ, ve laktozun oluşan kısmı hidrolizasyon nedeniyle sindirimi kolaydır. Ayrıca laktoz intolerans kişilerin tüketime elverişli, antitümör ve antikolesterolemik özellikleri bulunmaktadır. Laktik asit bakterilerinin ürettiği antibiyotikler ve antimikrobiyal meddeler insanları patojen M.O‘lara karşı korumaktadır. Bu nedenle yoğurt, her yaş grubundaki insanın günlük, beslenmesinde bol ve ucuz bir şekilde yararlanabileceği fermente bir süt ürünüdür.
Yoğurt bakterilerinin faaliyeti sonucu B grubu bazı vitaminler, özellikle riboflavin (B2) sentezi oluşmaktadır. Yoğurdun önemli bir fonksiyonu da gıda azaltmakta görüyoruz. Bu gün bilindiği gibi batı dünyasında herkesin üzerinde hassasiyetle durduğu bir noktada da : kilo almamak, gençlik formunu muhafaza etmektir.
Bunun içinde kilo kazandırmayan, buna mukabil vücut zindeliğini muhafaza ettiren yiyecekler içinde rağbet görmektedir. Yapılan incelemeler, mükemmel ve kolay hazımlı bir yiyecek olan yoğurdun gıda azaltmada da iki önemli fonksiyonunu ortaya çıkartmıştır. Bunlardan birincisi yoğurdun doyurucu ve tatmin edici hassası, diğeride bağırsak hareketlerine tesir yapmasıdır. Mesela iki kilo sütü kolaylıkla içen bir kimsenin birbiçuk kilo yoğurdu güçlükle yediği denemelerle sabit olmuştur.
Yoğurdun gıda azaltmada ki ikinci fonksiyonu bağırsak hareketlerine yaptığı tesiride görüyoruz. Bu husuta yapılan araştırmalar yoğurttaki süt asitinin bağırsak mukozasına tesir ederek bağırsağın peristaltik hareketi hafiflettiğini ve buda bağırsaktaki ifrazat ve elektrolik zaiyatını dolayısı ile gıda sarfiyatını azalttığını ortaya koymuştur.
Nihayet 13-01-1957 tarihinde Tokyo'da açılan ve binlerce Japon bilim adamının katıldığı atom enerjisi konferansına sunduğu bir raporda Prof. Hsukehihen Huguşi radyoaktivitelerin sebep olduğu hastalıkları tedavisi sırasında yoğurdun mükemmel bir önleyici ilaç olduğunu bildirmektedir. Prof. Huguşi insanlar ve fareler üzerinde yaptığı denemeler sonunda bu hususu tesbit ettiğini söylemiştir. Bir yıl müddetle atom ışınlarına maruz kalan ve bu süre için de yoğurdun daima esas teşkil etttiği yiyeceklerle beslenen kimselerde radyoaktivite hastalıklarının arızalarına rastlanmamaktadır. Prof. Göre yoğurdun içindeki müessir bir madde bu hususta organizmayı korumaktadır.

Türkiye'deki Yeri ve Önemi

Binlerce yıldan beri Türk ülkelerinde işlenen yoğurt toplumumuzun beslenmesinde önemli yeri olan bir süt ürünüdür. Her çeşit sütten yapılabilmesi , basit kap ve usullerle her yerde herkes tarafından işlenebilmesi satış ve tüketimdeki kolaylıklar , onun Türkiye’nin en ücra köşelerine kadar yayılmasına sebep olmuştur. Bugün birçok süt ürünleri tanımayan çevrelerimiz vardır. Ama yoğurdu veya onun sulandırılmış şekli olan ayranı bilmeyen mıntıkalarımız yok gibidir. Bu bakımdan yoğurt türkiyenin milli bir yiyeceği kabul edilir. Türk toplumu onu çok eski devirlerdn beri besleyici ve sağlığını koruyucu bir yiyecek olarak tanımış , çeşitlerini yapmış , hastalarını ve sindirim bozukluğu çekenleri onunla beslemiş , bazen sulandırarak ayran haline sokarak , ferahlatıcı bir içecek haline sokmuş , bazen torbalarda süzmüş tuzlamış, peynir gibi kahvaltıda kullanmış , bazen de suyunu bir hayli azaltarak , kışın bile ihtiyaçlarını karşılayacak elde hazır dayanıklı bir yoğut özü haline getirmiş ve uzun kış devresinde protein ihtiyacının önemli kısmını %65 gibi çok yüksek oranlarda protein ihtiva eden , bu değerli besinden sağlamaya çalışmıştır.
Yoğurtçuluğun hammadde yönünden Türkiye’de ayrı bir önemi vardır. Bilindiği gibi Türkiye’nin süt ürünlerinde 4 tür hayvanın inek, koyun , keçi ve mandanın payı vardır. Bunlardan koyun keçi gibi küçük baş hayvanların sütleri birçok süt ürünlerinin işlenmesine elverişli olmadıkları gibi , kuru madde miktarı da yüksek olduğundan içimlerde ağırdır. Halbuki yoğurt teknolojisinde kuru maddece zengin süt aranır, batı ülkelerinde olduğu gibi inek sütü kullanmak zorunda olan yoğurtçuluk tesisleri işleyecekleri hammaddeyi ya süt tozu veya koyulaştırılmış süt katmak veya uzun uzun pişirmek suretiyle kuru maddece zenginleştirmeye çalışmaktadırlar. Türkiye nin ise kurumaddece zengin yoğurt için elverişli,küçük baş hayvan süt üretimi,toplam üretimin yarısına yaklaşacak bir düzey göstermektedir.
Yoğurt Türkiye’de yalnız sütten işlenen bir ürün değildir. aynı zamanda,hatta çok kere sütten daha geniş ölçüde sütçülük artıkları, özellikle yağsız süt, yoğurda veye ayrana işlenerek değerlendirilmektedir.
Ayrıca birçok mıntıkalarımızda, tereyağda da yoğurttan işlenmektedir. yani türkiyenin diğer önemli bir süt ürünü olan tereyağın yapılışında da yoğurdun önemli bir yeri vardır. yani yoğurt birçok mıntıkalarda tereyağcılığın ikinci bir hammaddesi durumundadır. bu çevrelerde süt önce yoğurda işlenir yoğurtta yarı yarıya sulandırılır ve yayıklanarak tereyağı haline getirilir. bu işlemde arta kalan ayran ,güneydoğu Anadolu’da işçiye verilmektedir, para gibi mübadele aracı da olabilmektedir.

Yapımı

Yoğurt yapımı düşünülenin aksine çok kolaydır. Fakat kaliteli bir yoğurt yapmak için yoğurdu iyi işlemek gerekir.



Aşamaları
  • Çiğ süt alımı: süt ve süt ürünlerinde olduğu gibi yoğurtta da çiğ sütün özellikleri önemli ölçüde kaliteyi etkilemektedir.Çünkü ortaya çıkaracağınız ürün her ne kadar işlenirse işlensin ham maddenin özelliğini taşıyacaktır.
  • Klarifikasyon: Sütün temizlenmesi iki aşamada yapılabilmektedir.
    I. Klarifikatörle: Süt içerisindeki gözle görülebilen kıl, çöp gibi yabancı maddelerin ayrılması sağlanır.
    II. Separatörlerle: Gözle görülmeyecek kadar küçük kan ve kan parçacıkları, lökosit, hücre parçaları gibi yabancı maddeler sütten ayrılır.
  • Standardizasyon: Yoğurda işlenecek sütün, süt yağının standardize edilmesi işletme ekonomisi açısından gereklidir. İşletmeye gelen sütün yağ oranı % 3 den fazla ise standardize edilir.
  • Kurumadde artırılması: Yoğurda işlenecek sütün kurumaddesi nin arttırılması gerek ürünün kıvamı, gerekse aroması açısından önemlidir. Sütün kurumadde miktarının arttırılması basit olarak süttozu ilavesi iledir. Genellikle süttozu % 1-3 oranında katılmaktadır.
  • Ön ısıtma ve homojenizasyon: Homojenizasyon süt yağının yüzeyde toplanmasını engellemek için, süt yağının fiziksel olarak parçalanmasıdır. Homojenizasyon işleminin yapılabilmesi için sütün 60-70°C sıcaklığa kadar ısıtılması gerekir
  • Isı işlemi: Koyulaştırılmış sıvılarda bakterilerin imhası oldukça zordur. Yoğurda işlenecek sütün kurumaddesi çeşitli yollarla artırıldığı için - uygulanması gereken ısının da yüksek olması gerekir. Bu nedenle yoğurt üretiminde 80-85°C de 20-30 dakika, 90°C de 10-15 dakika veya 95°C de 5-10 dakikalık ısıtma pastörizasyon için yeterli olmaktadır.
  • Soğutma: Pastörize edilen sütün, yoğurt oluşumunu sağlayacak mikroorganizmaların faaliyet gösterdikleri sıcaklığa soğutulması gerekmektedir. Bu amaçla sütün 43-45°C ye kadar soğutulması sağlanmalıdır.
  • Kültür ilavesi, paketleme: Mayalanma derecesi olan 43-45°C ye soğutulmuş süte % 1-3 oranında kültür (maya) katılarak iyice karıştırılır. Mayada yoğurt bakterilerinin (streptecoccus thermophilus ve Lactobacillus bulgaricus) oranları % 50/50 veya 55/45 oranlarında olmalıdır.Eğer mayadaki yoğurt bakterilerinin oranı dengesizse istenilen kalitede bir yoğurt elde etmek mümkün olmamaktadır.Isıtma işlemine tabi tutulmuş sütün yoğurt mayası ile aşılanması iki şekilde olabilmektedir.
    • Kaplarda ayrı ayrı aşılama: Isı işlemine tabi tutulmuş süt istenilen büyüklükteki kaplara dökülür. Ambalaj içinde mayalama sıcaklığına kadar soğuyan sütler tek tek şırınga ile mayalanır. Yoğurt üzerinde kalın bir kaymak tabakası bulunması istenilen hallerde uygulanan bir yöntemdir. Ancak bu yöntem hem zahmetli hem de fazla miktarda işgücü gerektirir. Ayrıca kapların mayalanması unutulabilir. En önemlisi ise maya şırınga ile verildiği zaman sütün her tarafına iyice dağılıp karışamaz. Bu da yoğurt oluşumu ve mayalanma süresini uzatır. Bu yöntemde aynı kalitede standart bir yoğurt elde etmek zordur.
    • Toplu halde aşılama: Mayalama sıcaklığının 2-3 derece üzerine kadar soğutulan sütün miktarına uygun olarak maya katılır ve iyice karıştırılır. Zaman geçirmeden mayalanmış süt ambalajlara doldurulur. Bu yöntemde fazla işgücüne gerek olmaz. Ayrıca maya bütün kaplarda eşit olduğundan daima kaliteli ve standart yoğurt elde edilir.
    • İnkübasyon (Pıhtılaşma): Ön işlemlerden geçerek kültür aşılanmış sütte, yoğurt oluşumunu sağlayan mikroorganizmaların faaliyet göstermesi için gerekli süre ve sıcaklık ortamını sağlayan devreye inkübasyon denir. Bu amaçla yararlanılan donanımlar ise inkübatör olarak tanımlanır.
      Mayalama ve ambalajlama işlemi tamamlandıktan sonra mayalanmış sütler 41-43°C de 2-3 saat inkübasyona bırakılır. Süre yoğurtlaşmayı sağlayan mikroorganizmaların sayıları, birbirlerine oranları ve güçlerine bağımlı olarak değişmektedir.
  • Soğutma: Pıhtılaşması tamamlanan yoğurt 10 °C nin altına soğutulur. Bunun için yoğurdu kısa bir süre oda ısısında beklettikten sonra soğutma yapılması idealdir. Soğutmanın ani yapılması yapı bozukluğuna, yetersiz yapılması ise tatta ekşiliğe neden olur.
  • Depolama: Soğutma işlemi tamamlanan yoğurtlar 4°C lik depoda 1 gün bekletildikten sonra satışa sunulurlar. Yoğurt işlendikten sonra tüketilinceye kadar 1-2 hafta depo ömrü olmaktadır.
kaynak = vikipedi

*TeoDora* - avatarı
*TeoDora*
Ziyaretçi
20 Kasım 2009       Mesaj #2
*TeoDora* - avatarı
Ziyaretçi

Mide-bağırsak sistemimizde yer alan mikroflora içerisinde, sağlığımız için yararlı veya zararlı olabilecek 400′ün üzerinde mikroorganizma türü bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunların bir kısmının vücudumuzda mukozal bağışıklık sistemi, endokrin sistemi, merkezi sinir sistemi dahil gelişimimizde yararlı ve metabolik faaliyetler bakımından karaciğerimiz kadar önemli oldukları bilinmektedir. Mesela kullandığımız bazı ilaçların emilip vücudumuzda etkisini gösterebilmesinde bu bakterilerin rol oynadığı deneysel olarak ortaya konulmuştur. Yani eğer aldığımız ilacı emilebilir şekline dönüştürecek bakteri bağırsağımızda bulunmuyorsa, ilaç yeterince emilemeden vücuttan atılarak etkisiz kalabiliyor. Yararlı ve zararlı mikroorganizmalar, mide-bağırsak sistemimizde bir dengede bulunmaktadır. Bu dengenin bozulması durumunda çeşitli hastalıklar meydana gelebilmektedir. Bu mikroorganizmalar arasında laktik bakteriler (Lactobacillus, Bifidobacteria, vd.) bağırsak cidarlarına yapışarak laktik asit salgılarlar. Bu suretle zararlı mikroorganizmaların bağırsak cidarına yapışmasını ve yayılmasını engellerler. Ancak kullandığımız ilaçlar, bilhassa antibiyotikler, veya dengesiz beslenme, vd. bunların de yok olmasına, dolayısıyla bağırsak mukozasının savunmasında açık vermesine yol açarlar. Bunun sonucunda da, zararlı mikroorganizmaların yayılarak etkilerini göstermesi söz konusu olabilir. Laktik bakteriler için yoğurt suyu zengin bir kaynak oluşturmaktadır. Bu nedenle, günlük beslenmemizde yoğurt ve yoğurt ürünlerinin kullanılması önemlidir. Ancak bunların kullanımının da bir sınırı bulunmalıdır; yani miktarı abartmamak gerekir. Mesela ilk akla gelebilecek olumsuz etki; yoğurdun zengin kalsiyum içeriği nedeniyle, bazı ilaçları absorplayarak etkisini azaltması ihtimalidir.
Sponsorlu Bağlantılar

YARARLARI NEDİR?
Laktik bakterileri tablet veya kapsül halinde taşıyan ilaçlar veya yoğurt içeceği vb. şekillerde günlük tüketime uygun ürünler de bulunmaktadır. İnsan sağlığı için yararlı canlı mikroorganizmaları taşıyan bu ürünlere “Probiyotik” adı verilmektedir . Probiyotiklerin ayrıca kan kolesterol seviyesinin kontrol altına alınması, allerjik şikayetlerin azaltılması, iritable bağırsak sendromu şikayetleri, ülseratif kolit, Crohn’ hastalığı gibi iltihaplı bağırsak hastalıkları (IBD) ve kolon kanseri riskinin azaltılmasında da yararlı olabileceği ileri sürülmektedir. Bu konuda gerçekleştirilen bazı klinik çalışmalar ile destekleyici sonuçlar alınmaktadır. Son zamanlarda, etkili bir reklam kampanyası ile yoğurt içeceklerinin, “bağışıklık sistemi” üzerinde etkisi ön plana çıkarılıyor. Benim kanaatimce bu ürünle ilgili reklamlar biraz abartılmaya başlandı. Hatta geçen gün radyoda reklamlarda, değişik lezzet ve aromalı ürünlerin piyasaya sürüldüğünü duydum; ahududu, çikolata, vd. Dikkatimi çeken ise, “yeşil çaylı” olanı. Yeşil çayın antioksidan özelliği nedeniyle son zamanlarda kazandığı ilgiye rağmen, lezzeti toplumumuz için oldukça yabancı. Yani bir ahududulu veya çikolata aromalı ile aynı katagoride değerlendirilemez. Bildiğiniz gibi “antioksidanlar” çağın ilacı oldu. Kanser dahil, bildiğiniz ne kadar hastalık varsa hepsine karşı “antioksidanlar” öneriliyor!.. Acaba firmanın bundan sonraki reklam spekülasyonu “KANSERE KARŞI YOĞURT İÇECEĞİ” mi diye düşündüm. Nasıl olsa, ilaç gibi reklam yapıldığı halde, ne Sağlık Bakanlığı, ne de Tarım Bakanlığı yetkililerinden veya RTÜK’ten bir uyarı geliyor. Hani ürün yoğurt olduğundan “ya tutarsa!” Bilmem dikkatinizi çekti mi? Bu günlerde de radyo reklamlarında “Bay Kefir” ortaya çıktı. Kefir de aslında başka bir laktik bakteri “Lactobacillus caucasicus” ile ekmek mayasının karışımıdır. Zengin protein ve kalsiyum içeriği ile yüzyıllardır bağışıklık sistemi üzerinde etkili olduğu ileri sürülmektedir. Ancak bu konuda destek sağlıyacak bilimsel çalışma pek yapılmamış.

ZARARLARI VAR MI?
Laktik asit salgılaması nedeniyle gastrik hassasiyeti olan kişilerde mide mukozasında tahrişe bağlı şikayetler görülebilmektedir. Bir başka olumsuz durum ise, fermentatif ortam nedeniyle mide ve bağırsak gazlarında artış ve şişlik hissi. Bu nedenle, fazla miktarda kullanılmasından kaçınılmalıdır. Kasım 2005′te önemli bir bilimsel dergi “International Journal of Food Microbiology” de çıkan bir makalede, laktik bakterilerin bazı antibiyotiklere karşı oluşturdukları direnç genini patojen (zararlı) mikroorganizmalara transfer ederek antibiyotik-tedavisine dirençli patojen organizmaların gelişmesine yol açabileceğini ortaya koyan bazı deneysel bulgular tartışılmaktaydı. Aynı çalışmada, mikrobiyolojik ürünler olması nedeniyle, bu tip ürünlerin üretim ve kontrolleri ile ilgili düzenlemeler ve kalite standartların geliştirilmesi konusunda uyarılar yer alıyordu. Gerçekten de bu husus önemli. Mesela, kefir’in uzun sürelerdir bazı marketlerin raflarında sağlıksız bir şekilde kavanozlar içerisinde pazarlandığını görüyoruz. Bu tip ürünler içerisinde sağlıksız geliştirme ve saklama koşullarında zararlı mikroorganizmaların gelişme riski de söz konusu olabilir. Bunun için kontroller çok önemli. Bu konuda gelişme sağlanıncaya kadar, en azından şimdilik, kullanılacak ürünlerin kalitesine güvenilir firmalar tarafından üretilmiş olduğuna dikkat edilmesi gerekir.

Prof.Dr.Erdem Yeşilyayla

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
30 Mayıs 2011       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
YOĞURT
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Sütün belli bir sıcaklık derecesinde mayalanmasıyla elde edilen, beyaz, koyu kıvamlı ve protein değeri yüksek bir yiyecek. İnek, koyun, keçi ya da manda sütünden yapılır. Önce süt iyice kaynatılır. Daha sonra ılık bir hâle gelinceye kadar bekletilir ve içine maya olarak bir miktar yoğurt katılır. Mayalanmayı sağlayan, bazı mikroorganizmalardır. Yoğurdun bakterileri öldürücü bir özelliği de vardır. Ayrıca sindirimi de kolaylaştıran yoğurt, proteinden başka, yağ ve karbonhidrat bakımından da zengindir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
DERUNİ - avatarı
DERUNİ
Ziyaretçi
2 Haziran 2011       Mesaj #4
DERUNİ - avatarı
Ziyaretçi
YOĞURDUN TARİHÇESİ


1821y

Döner, kahve, yoğurt gibi bazı yiyecek-içeceklerimiz diğer milletler tarafından sahipleniyor. Yoğurt, Türkler tarafından bulunup geliştirilmiş ve aynı isim ile dünya mutfaklarına sunulmuş önemli bir lezzet armağanıdır. 10 asır önce Kaşgarlı Mahmud'un yazdığı Divan-ı Lügati't Türk isimli anıtsal sözlükte ve Yusuf Has Hacib tarafından yazılan (Kutadgu Bilig gibi) kitaplarda yoğurt kelimesine açıkça rastlanıyor. Yoğurt söz olarak da, kökü ve ekiyle de aslen Türkçe bir kelimedir. Ancak 1800'lü yılların sonlarında da bir Bulgar bilim adamı yoğurt bakterilerinden sadece bir tanesini tespit edip adına "lakto-bakterus bulgaris" ismini vermesiyle yoğurt tüm dünyada "Bulgar Sütü" olarak anılmaya başlamıştır. Yoğurdun kültürümüzde bu kadar geçmişi olmasına rağmen Yunan ve Bulgarlar tarafından sahiplenilmesi ve bu sahiplenmeyi kısmen de olsa başarmaları insanı bazı girişimlere sevk ediyor. Yemek kültürümüzle alakalı bir çok şeyde olduğu gibi, maalesef yoğurdumuzu da dünyaya tanıtmakta eksik kalmışız.

AVRUPA'DA YOĞURDUN BUGÜNÜ

Yoğurt; Almanya'da Joghurt, Fransa'da, İngiltere'de, Hollanda'da, Norveç'te, İsveç'te, Macarista'da yoghurt, Finlandiya'da yoghurtti, Rusya'da jugurt, Balkan ülkelerinde jogurt isimleriyle adlandırılıyor. Avrupa'da özellikle son 40-50 yıldır yoğurdun özel bir yiyecek-içecek olarak geliştiğine, hatta yoğurtluktan çıkıp meyveli yoğurt olarak yaygınlaştığını görüyoruz. Çikolatalı, vanilyalı, vişneli, çilekli, ahududulu yoğurtlar en çok tercih edilen meyveli yoğurt çeşitleri arasında. Meyveli yoğurt akımı her ne kadar son yıllarda ülkemizde de üretilmeye başlasa da, doğallığını bozduğu için kanaatimce çok fazla rağbet gördüğünü zannetmiyorum. En azından benim tarafımdan...

İYİ YOĞURT NASIL ANLAŞILIR?

Yoğurt; katı ve içilebilir özellikte, değişik yağ oranında ya da yağsız sütlerden elde edilir. Hazmı kolay bir besin maddesi olduğundan, süte nazaran daha dayanıklı bir besindir. Genelde her türlü sütten yapılabilirse de iyi ve kaliteli yoğurt için sütte bazı özellikle aranır. Bunun için öncelikli özellik sütün taze olmasıdır. İnek, manda ve koyun gibi çeşitli sütlerden yapılan yoğurdun en makbul olanı manda ve koyun sütünden yapılanıdır. Yağlı ve kıvamlı yoğurdun tercihi her zaman daha fazladır. İyi yoğurt porselen renginde, jel kıvamında, kendine özgü hafif mayhoş lezzetinde ve hoş bir aromada olur. Yoğurda sivri bir cisim batırılıp çıkarıldığında oluşan boşluk hemen kapanmamalı, yavaş yavaş dolmalıdır. Bu özelliğe uyan yoğurt, kaliteli yoğurttur. Kaliteli yoğurdun dayanma süresi her zaman daha uzundur. Son yıllarda kültür yoğurdu üretimi artış gösterdiğinden, hakiki yoğurt bulmak oldukça zorlaştı.

YOĞURT ÇEŞİTLERİ

Silivri tipi: Kuru madde oranının yüksek oluşu ve kaymak tabakasının kalınlığı ile dikkat çeker.

Aromalı yoğurtlar: Yoğurdun ekşi tadını kapatmak veya yeni bir tat sunma açısından bazı aroma veya meyve karıştırılarak hazırlanan yoğurt çeşididir.

Kış yoğurdu: Genellikle bölgesel olarak evlerde yapılır.

Torba yoğurt: Yağsız süt ve ayrandan oluşur. Daha sonra bez torbalarda süzülür.

Kurt: Çok dayanıklıdır. Yapımında yağsız süt yada ayran kullanılır.

Kefir: İnek, koyun ve keçi sütlerinden elde edilir.

KURUT

Orta Asya'da kurut özellikle Türklerin en önemli besin kaynaklarından birisi olmuştur. O zamanlar uzun yolculuğa çıkılacağı zaman bazen at sırtında, bazen çadırda, bazen yolda yemek üzere "kurut" hazırlanır, hazırlanan bu "kurut"la bazen ayran, bazen çorba, bazen de çeşitli yemekler yapılırdı. Oldukça uzun ömürlü olan "kurut"un yapımı oldukça zahmetlidir. 15-16 kg. Yoğurttan "1 kg kurut elde edilir. Yapımında yağsız süt veya ayran kullanılan "kurutun"un yoğurt veya ayranı torbalarda süzülür. Küçük topaklar halinde güneşte kurutulduktan sonra hazır hale getirilir. Kurut, halen bazı illerimizde kullanılmaktadır.

YOĞURDUN FAYDASI

Uzun ömürlü, sağlıklı yaşayan insanlara sorduğunuzda bir çoğunun verdiği ortak cevap her gün yedikleri bir kase yoğurt olacaktır. Yoğurt, insan için gerekli besin öğelerini içinde bulundurur. Sindirim sistemi için uygun bir besin maddesidir. Her yaşta, sağlıkta ve hastalıkta yenilmesi gereken bir besindir.

DİKKAT EDİN

Yoğurdu, alüminyum kaplarda mayalamayın ve muhafaza etmeyin.

Yoğurdu, kalaysız bakır kapta mayalamayın ve muhafaza etmeyin.

Yoğurdu ayran yaptığınızda süzdürün.

Son düzenleyen _Yağmur_; 23 Haziran 2011 17:31 Sebep: Reklam kaldırıldı. Sayfa düzeni verilip kaynak bilgisi düzenlendi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
nsan diyetinde önemli bir yeri tutan yoğurdun kimyasal bileşimi üretimde kullanılan çiğ sütün bileşimine ve laktik asit fermantasyonu sırasında süt bileşenlerinde meydana gelen gelişmelere bağlıdır. Yoğurt yapımı sırasında sütün bileşimini etkileyen faktörler yağ ve kuru madde standardizasyonları ile ısıl işlemdir.
Kuru madde standardizasyonundan dolayı süt bileşenlerinin miktarı arttığından yoğurdun beslenme açısından önemi bir kat daha artmaktadır. Uygulanan ısıl işlem sonunda bazı vitaminlerin (C, B1, B6, B12 ve folik asit) miktarı azalmaktadır.
Laktik asit fermentasyonu esnasında süt bileşenlerinde görülen kimyasal değişmeler şöyle sıralanbilir laktoz içeriği azalmakta , oldukça fazla laktik asit oluşmakta, serbest peptit, amino asit ve yağ asitleri miktarı artmakta, bazı vitaminlerde azalır ve artışlar meydana gelmektedir. Yoğurdun kalori değeri, laktozun laktik aside dönüşmesine bağlı olarak %3-4 oranında azalmaktadır. Ancak laktoz intoleransı olan insanlar tarafından rahatlıkla tüketilebilen bir ürün niteliğini kazanmaktadır.
İnsan sağlığı açısından yoğurdun yararları şunlardır;
1. Besin değeri süte göre daha yüksektir.
2. Önemli bir protein, yağ, vitamin, ve mineral madde kaynağıdır.
3. Fermentasyon sırasında laktozun bir kısmı hidrolize olduğu için sütü sindirmekte güçlük çekenler tarafından (laktoz intoleransı) daha rahat tüketilmektedir.
4. Sindirimi daha kolay olduğu gibi sindirim sistemini düzenleyici etkiye de sahiptir.
5. Yoğurt bakterileri antigonestik etkilerinden dolayı intestinel patojen ve saprofit organizmaların gelişimini inhibe etmektedir. Kolestolü düşürücü etkiye sahip olduğu belirtilmektedir.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
27 Aralık 2011       Mesaj #6
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
yogurt
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
In science we trust.
KAPTAN - avatarı
KAPTAN
Ziyaretçi
27 Şubat 2012       Mesaj #7
KAPTAN - avatarı
Ziyaretçi
Yağları eritiyor, açlığı bastırıyor, cildinizi canlandırıyor... Üstelik uygulaması da çok kolay. Çünkü yoğurt diyetinde ölçü hesabı da yapmanız gerekmiyor..

Eğer cildiniz yeteri kadar parlak değilse, eğer sık sık şişkinlikten ve açlıktan yakınıyorsanız, eğer pantolonlarınızın içine bir türlü giremiyorsanız... Yani işin özeti bir hafta gibi kısa bir sürede birkaç kilo birden vermek ama bunu sağlıklı beslenerek yapmak istiyorsanız, yoğurt diyeti sizin için en uygun seçim.
Taze, canlı, vitamin dolu özellikleriyle bu diyet vücudunuzdaki şişkinliği de atmanızı sağlayacak bir yapıya göre hazırlandı. Düşük kalorili olmakla beraber, metabolizmayo temizleyici bir etkisi de var.



Pazartesiden cumaya
Bu diyeti ancak beş gün süreyle yapmanız gerekiyor. Yani pazartesiden cumaya kadar. Haftanın son iki günündeyse, diyetin tam etkisini alabilmek için bir ara vermek gerekiyor. Diyetin ilk gününde gerçekten çok az gıda alacaksınız. Ama bol bol yoğurt yeme hakkınız var. Böylece midenizdeki şişkinlik hissi gidecek ve diyetin diğer günlerinde kendinizi daha iyi hissetmeniz kolaylaşacak. Takip eden dört gün içinde de yoğurt yemeye devam edeceksiniz ancak akşamları bol salata ve balık yemeniz gerekecek. Eğer diyet boyunca gün içinde sık sık açlık hissederseniz çiğ sebze ve meyve yiyebilirsiniz. Mesela havuç bunun için iyi bir seçim. Miktarlar konusunda da endişe etmeyin. Diyette yer alan gıdalar zaten düşük kalorili olduğu için, miktarları biraz 'abartabilirsiniz'.
Diyetin 5 günü bittikten ve siz o fazla birkaç kiloyu verdikten sonra birden yemeklere saldırmaktan kaçının. Abur cubur yerine aç karnınızı bol sebzeyle doyurmayı deneyin. Tekrar birkaç kilo vermek için, aradan bir ay kadar geçtikten sonra yoğurt diyetini bir daha uygulayabilirsiniz. Ancak bunun sürekli yapılacak bir rejim olmadığını da unutmayın.


Bu diyetin avantajları
Yogurt diyeti...
* sağlıklıdır: Yağsız yoğurt en besleyici gıdalardan biri olmasının yanı sıra ister meyve, ister sebzeyle yenebilir.
* arındırıcıdır: Bol su içeren yoğurt, metabolizmayi temizleyen kimyasal maddelere sahiptir.
* uygulaması kolaydır: Diyettesiniz diye mutlaka evde yemeniz gerekmez. Dışarıda da bu yiyecekleri kolaylıkla temin edebilirsiniz.
* abartılabilir: İsterseniz porsiyonlarınızı artırın. Yeter ki önerilen yiyecekleri tam olarak yiyin.
* ucuzdur: Alışverişinize özel yiyecekler eklemeniz gerekmez.
* açlığı dindirir: Bu diyette mideniz asla boş kalmaz.
* terlemeyi önler: Hepsi bol miktarda su içeren ve tuzsuz yiyeceklerden oluşan bir diyet olduğu için vücut su tutmaz ve terleme azalır.
* midenizi indirir: Yoğurdun içeriğindeki maddeler sindirim sisteminin daha hızlı ve düzenli çalışmasını sağlar. Bu da ikinci günden itibaren midenizin inmesine yol açar.
* herkese uygundur: Tabii yoğurdu seviyorsanız. Gastrit problemi olanların daha dikkatli olması gerekir.



Gerekli hersey var
Yoğurt: İçerik olarak çok az bir kalori değerine sahip. 100 gr yoğurtta 36 kalori var. Öte yandan bağırsakları dengeleyen kimyasal özelliklere sahip. Yoğurt ayrıca protein ve kalsiyum açısından zengin bir gida.
Meyve ve yeşil sebze: Gerçek birer vitamin madeni oldukları söylenebilir. C vitamini özellikle yaşlanmaya ve enfeksiyonlara karşı güçlü bir savaşçıdır. Meyve ve sebzeler ayrıca mineral tuzlar açısından zengindir ve sindirim sistemini hızlandırırlar. Açlığı gidermek için çoğu zaman bir elma bile yeterli olacaktır.
Kuru erik ve sebze çorbası: Her iki gıda da diyetteki mineral tuz oranının artmasını sağlayacaktır. Organizma bu gıdaları yaklaşık 35 gün boyunca kullanır. Tahıllı gıdalarsa hazmedilmedikleri için kalori vermezler ve şişkinlikleri çabuk önlerler.
Balık: Önemli bir gıdadır. Çünkü önemli proteinler içerir. Ayrıca demir açısından zengin olduğu için kan yapımında önemli rol oynar. Dahası, vücuttaki hücrelere daha fazla oksijen gitmesini sağlar. Enerji verir. Beynin daha çok çalışmasını sağlar. Ayrıca içerdiği yağ oranı az olduğu için kalorisi de azdır. Kan dolaşımını ve kalbi koruyan Omega 3 adlı yağ asidini de içerirler.
Kepekli ekmek: Enerji vermesinin yanı sıra bağırsakların hızlı çalışmasını sağlar. Vücudun ihtiyacı olan amidlerin ve kompleks karbonhidratların oranını artırır.
Sıvı yağ: Çok fazla tüketmemek gerekir çünkü haddinden fazla kalori içerir. Bununla beraber günde en azından bir tatlı kaşığı almakta fayda vardır. Çünkü A, D ve E vitaminleri içerir.
Çay: Hem vücuda alınan sıvı miktarının artmasını sağlar, hem de organizmanın daha çabuk arınmasını kolaylaştırır. Gribe yol açan virüslerle savaşır. Kalp hastalıkları ve kanser riskini azaltır.



Saat saat yemeniz gerekenler
Birinci gün
Mönüde sadece yağsız yoğurt, sıvı içecekler, meyve, çiğ salata ve çorba olarak hazırlanmış haşlanmış sebze var. Üç kilo verebilmek için ilk günde yenenlere dikkat etmek gerekiyor. Böylece bağırsakların da daha hızlı bir tempoda çalışması sağlaniyor.
Uyandığınızda: 1 bardak soğuk su.
Kahvaltı: 300 gr yağsız yoğurt, şekersiz çay.
Öğlen: 300 gr yağsız yoğurt, sebze çorbası.
Saat 17: 300 gr yağsız yoğurt, çay, meyve.
Akşam yemeği: 300 gr yağsız yoğurt, sebze çorbası.
Yatmadan önce: Bir fincan papatya çayı, 3 kuru erik.

2., 3., 4. ve 5. günler
Bu günlerde de yine yoğurt ve meyve agırlıklı beslenmeniz gerekiyor. Ama akşam yemeğinde balık ve bol salata yeme hakkınız var. Üstelikte bir sandviç ekmeği kadar ekmek yiyebiliyorsunuz.
Uyandiginizda: 1 bardak soğuk su.
Kahvaltı: 300 gr yağsız yoğurt, 1 yemek kaşığı yulaf (tahıl), şekersiz çay.
Öglen: 300 gr yağsız yoğurt, sebze çorbası, meyve.
Saat 17: 300 gr yağsız yoğurt, çay, meyve.
Akşam yemeği: Balık, karışık salata (10 gr sıvı yağ ve limon sosuyla), portakal suyu, 1 sandviç ekmeği (kepekli).
Yatmadan önce: Bir fincan papatya çayı, 3 kuru erik.



Bunları uygulayın :
* Eğer hoşunuza gidiyorsa, yoğurdunuzun içine taze meyve dilimleri katabilirsiniz.
* Yoğurdun çok soğuk olmaması için, yemeden 10 dakika önce dolaptan çıkartın.
* İstediğiniz kadar, sebze, meyve ve salata yiyebilirsiniz.
* Sebze çorbasını taze sebzeleri kaynatarak hazırlayabilirsiniz.
* Eğer dışarıda yemek yiyecekseniz, kaynar su isteyin ve hazır çorbalardan yapın.
* Yediğiniz meyvelerin çeşitlerini değiştirin. Böylece diyetten sıkılmazsınız.
* Aynı şekilde, tek tip sebze yemek yerine sebzeleri de çeşitlendirin.
* İstediğiniz kadar su için.
* Mümkün oldugu kadar tatlı ve şekerli gıdalardan kaçının.
* Verilen yiyeceklerin dışına çıkmamaya gayret edin.
* Alkollü içki kullanmayın.
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
18 Haziran 2013       Mesaj #8
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
Yoğurt Mucizesi
MsXLabs.org

22c206d4dec532f0 400x300

İlk kez Orta Asya Türkleri tarafından kullanılan ve tüm dünyaya buradan yayılan yoğurdun faydaları bilimsel olarak da kanıtlanmış mucize bir besin olduğunu biliyor musunuz?
Yoğurt, yapısı, içeriği ve besin değeri açısından sütte bile olmayan faydalara sahip mükemmel bir gıdadır. Laktik asit fermantasyonu sonucu üretilen ve laktik asit bakterilerini canlı olarak ihtiva eden fermente bir süt ürünü olan yoğurdun, beslenme kültürümüzde, pek çok yemekle birlikte tüketilmesi boşuna değildir.
Yoğurdun sağlıklı bir besin olmasının nedeni, iyi bir protein, vitamin ve mineral kaynağı olmasıdır. Yoğurdun içerdiği proteinlerin tamamı vücutta sindirilip emilir. Bu nedenle büyüme çağındaki çocukların kemik gelişimleri için çok değerlidir. Erişkinlik döneminde de yaşlanmanın hızlandırdığı doku yıkımını azaltmak, doku onarımını hızlandırmak için yoğurt tüketmek çok önemlidir.
Yoğurt, B vitaminlerinden de zengin olmasının yanında iyi bir kalsiyum kaynağıdır. Bir su bardağı kadar yoğurtta ortalama 300 mg civarında kalsiyum bulunur. Bu miktar erişkin bir erkeğin günlük kalsiyum ihtiyacının neredeyse yarısını tek başına karşılayabiliyor. Ayrıca yoğurtta, magnezyum, çinko ve potasyum da vardır.

Yoğurdun vücudumuza faydalarını şöyle sıralayabiliriz:


1. Bağışıklık Sistemini Güçlendirir


Zengin besin değeri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren yoğurt, vücudumuzu mide, bağırsak hastalıklarından korur, mide, kolon ve ince bağırsak kanserlerine yakalanma riskini düşürür.

2. Mikroplarla Savaşır


Probiyotik etkiye sahip olması nedeniyle çocuklarda bulaşıcı karaciğer iltihabı (hepatit) hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Verem (tüberküloz) hastalığına karşı doğal bir antibiyotik etkisi gösterir. Mantar enfeksiyonları, tekrarlayan vajina ve idrar yolu enfeksiyonlarıyla mücadelede doğal bir ilaç görevi üstlenir.

3. Güzelleştirir


Güzellik için de çok önemli bir besin kaynağı olan yoğurdun cilde müthiş bir parlaklık kazandırdığını unutmamak gerek. Yoğurt aynı zamanda doğal bir nefes kokusu ve diş taşı önleyicisidir.

4. Kilo Vermeye Yardımcıdır


ABD'de yapılan bir araştırma, düşük kalorili diyetilerine yoğurt ekleyen ve günde üç öğün yağsız yoğurt yiyen aşırı kiloluların, yoğurtsuz bir diyet programı uygulayanlara oranla yüzde 22 daha fazla kilo verdiklerini tespit etti. Zayıflama diyetlerinde yoğurt yiyenlerin yüzde 61 daha fazla yağ yaktıkları görüldü. Yoğurt yiyenlerin karın bölgelerinde yüzde 81 daha fazla yağ yaktıkları da belirlendi.

5. Sindirim Sistemini Destekler


Vücutta kendi kendine sindirilen tek gıda yoğurttur. Bazı bünyeler yapısı gereği sütteki laktozu sindiremez. Sütte bulunan laktoz, yoğurtta laktik aside dönüştüğünden, bu kişiler gerekli besinleri yoğurttan sağlayabilir.
Ayrıca yoğurt, bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların yaşamasını engeller.
Probiyotik bakterilerin gastrit, ülser, reflü gibi problemlerle mücadeleyi kolaylaştırdığı bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Çünkü probiyotik bakteriler midede helikobakter isimli mikrobun -ki ülser nedeni olarak gösterilir- çoğalmasına engel oluyor.
Probiyotikler ishal sorununun çözümünde de işe yarıyor. Özellikle kısa süreli seyahat ishalleri ve yaz ishallerinin tedavisinde yoğurt tercih edilebilir.

Uzm. Dyt. Simge Çıtak

Kaynak: ART Tıp Merkezi

Benzer Konular

28 Haziran 2012 / HerHangiBiri Taslak Konular
24 Kasım 2008 / HerHangiBiri Taslak Konular
26 Ağustos 2012 / arwen Taslak Konular
16 Ağustos 2010 / HerHangiBiri Taslak Konular