Arama

Alzheimer Hastalığı

Güncelleme: 10 Temmuz 2014 Gösterim: 22.379 Cevap: 19
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
3 Eylül 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Alzheimer

Sponsorlu Bağlantılar
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.


Bu hastalık, ilk kez 1907 yılında bir kadın hastada rastladığı bulgu ve belirtileri araştıran Alman doktor Alois Alzheimer tarafından tanımlanmıştır. O günden bugüne yapılan araştırmalar, Dr. Alzheimer’in bulgularını doğrulamış ve bunun ötesinde hastalığın birçok özelliğini ortaya koymuştur. AIDS ya da kanser gibi, Alzheimer hastalığı da yüzyılımızın hastalıkıları arasında yerini almıştır.
Kişi ve yer adlarını, telefon numalarını, verdiğimiz bir randevuyu ya da evimizin anahtarlarını nereye koyduğumuzu zaman zaman hepimiz unutabiliriz. Yoğun çalışma temposu, stres, alkol gibi çeşitli faktörlerin bu tür küçük unutkanlıklara yol açması normaldir ve bunlar günlük yaşamımızı hiçbir zaman ciddi biçimde engellemeyen unutkanlıklardır. Herhangi bir zihinsel bozukluğu olmayan kişiler, unuttukları şeyleri çoğu kez kısa süre sonra hatırlarlar. Yaşın ilerlemesi ile birlikte, bazı insanların hafızasında hafif bir zayıflama görülebilir. Ancak bu durum, günlük işlerin yerine getirilmesini güçleştirmediği ve zamanla ilerleme göstermediği sürece, kaygı duymak yersizdir. Oysa Alzheimer (Alzaymer olarak okunur) hastalığındaki unutkanlık, kalıcı ve ciddi boyutlara ulaşıp, zaman içinde ilerler ve günlük yaşamı ciddi ölçüde etkiler.
Alzheimer hastalarının büyük bölümü ileri yaştaki kişiler olduğundan, unutkanlıkları genellikle ailesi ve yakın çevresi tarafından yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak kabul edilir, ciddiye alınmaz, hatta eğlence konusu edilir. Oysa bunun, sağlıklı insanlarda görülebilecek sıradan unutkanlıklardan ayırt evdilmesi çok önemlidir.
Alzheimer hastalığının ilk habercilerinden olan bellek bozukluğu, başlangıçta yakın geçmişi hatırlayamama şeklinde kendini gösterir. Örneğin hasta olan kişi ogün öğle yemeğinde ne yediğini hatırlayamaz ya da iki hafta önce yurtdışından oğlunun kendisini ziyarete geldiğini unutur. Hangi ayda olduğunu bilemez ve konuşurken kelime bulmakta güçlük çekebilir. Alzheimer hastalarını ayırcı özelliği, sağlıklı insanlardan farklı olarak, unuttuklaı şeyleri daha sonra tekrar hatırlayamaları, sık sık aynı soruları sormaları ve bazen de anlamsız cevaplar vermelidir.
Alzheimer hastalığı en sık görülen demans tipidir. İkinci sıklıkta görülen demans tipi vasküler (damarsal) demanstır ve beyin kan dolaşımındaki bozuklukla ilişkilidir. Alzheimer hastalığı, bellekte, düşünme ve davranışta ve günlük işlevlerin sürdürülmesinde bozulmaya neden olan ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Alzheimer hastalığı, kadınları biraz daha sık oranda tutar. Yaşlılarda, kalp hastalıkları, kanser ve inmeden sonra gelen en sık hastalıklardandır. Alzheimer hastalığının seyri genellikle yavaştır.
Alzheimer hastalığının sıklığı yaşla birlikte artar. Alzheimer hastalığı tanısı konan hastaların çoğunluğu 65 yaşın üzerinde olmakla beraber, kırklı ve ellili yaşlarda da görülebilir. Bu nedenle, sadece çok yaşlıların astağıdır diye düşünmemek gerekir.
Ailenizde Alzheimer hastası varsa, bu sizin de ilerde hasta olacağınız ya da hastalığı çocuklarınıza akrataracağınız anlamına gelmez. Birçok çalışma, hastalığın oluşumunda birden fazla kalıtsal özelliğin rol oynadığını göstermiştir. Alzheimer hastalığı bulaşıcı bir hastalılık değildir.


Bunama ya da demans nedir?
Bunama ya da demans, günlük yaşam işlevlerinin sürdürülmesini engelleyen ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Bellek kaybı, günlük yaşamın gereksinimleriyle başa çıkabilme yeteneğinde azalma, algılamada, toplumsal davranışların düzenlenmesinde ve duygusal tepkilerin kontrolünde bozulma ve yanlış inançlar sık karşılaşılan belirtilerdir. Bunama ya da demans, büyük çoğunlukla geri dönüşsüz ve ilerleyici bir durumdur.

Alzheimer Hastalığının Belirtileri

Alzheimer hastalığının habercisi olabilecek sık karşılaşılan belirtiler aşağıda sıralanmıştır. Kendinizde ya da yakınlarınızda bu belirtilerden biri ya da birkaçı bulunuyorsa, nörolojik muayene için hekime başvurmalısınız.

· Günlük yaşam işlevlerini yapmada güçlük
Telaşlı insanlar bazen yemeği fırında unutabilir ve yemek yandıktan sonra hatırlar. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise, yemeği fırında unutmakla kalmaz, hazırladıklarını da hatırlayamayibilirler. Kendilerine bakmakta, uygun elbiseleri seçmekte güçlük çekerler.

· Kelime bulmada güçlük
Hepimiz bazen doğru kelimeyi bulmakta güçlük çekebiliriz. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise çok basit kelimeleri bulamayabilir ya da yerine uygun olmayan kelimeler kullanabilirler.

· Zaman ve mekan karmaşası
Hangi günde olduğunuzu ya da nereye gideceğinizi bir an için unutmak normaldir. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise, günü, ayı, yılı unutabilir, her gün geçtikleri sokaklarda kaybolabilirler. Nerede olduklarını, oraya nasıl geldiklerini ya da evlerine nasıl gideceklerini bilemeyebilirler.

· Yargı ve karara varmada güçlük
Alzhemir hastaları olayları doğru yargılayıp doğru sonuçlara gitmekte, geleceği planlamakta güçlük çekebilirler.

· Pratik düşünme becerisinde güçlük
Pratik yöntemlerle, günlük bazı karmaşık sorunlarımızın üstesinden gelebiliriz. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise, prtak çözüm üretmede güçlük çekerler.

· Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma
Hepimiz bazen cüzdan ya da anahtarlarımızı olağan dışı yerlere koyar, sonra da bir süre ararız. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise, eşyalarını olmadık yerlere koyabilir; gözlüğünü buzdolabına ya da kol saatini şeker kavanozuna koymak gibi.

· Ruh hali ya da davranışlarda değişim
Hepimiz zaman zaman üzgünya da kaygılı bir ruh hali içinde olabiliriz. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise, çok çabuk ağlayabilir, alıngan ya da çok sinirli hale gelebilir, içine kapanabilir, yanlış inanançlar göskerebilir ve suçlayıcı olabilirler.


· Kişilik değişimleri
İnsanların kişilikleri yaşla birlikte bir miktar değişim gösterebilir. Alzheimer hastalığı bulunanlarda ise, bariz değişimler görülebilir. Şüpheci, inatçı, agresif bir kişilik sergileyebilirler.


· Sorumluluktan kaçma
Zaman zaman ev işlerinden, iş ve toplumsal sorumluluklardan bıkıp yorulabiliriz. Bununla beraber, bu sorumluluklala mücadele gücümüzü tekrar kazanırız. Alzheime hastalığı bulunanlar ise, iş ve toplum yaşamında çok pasif hale gelebilir ve bu kalıcı bir hale dönüşebilir.









Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 03:54
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
9 Eylül 2006       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Düşünce kontrolü, hafıza ve konuşma yetisi gibi bazı fonksiyonların yer aldığı beyin bölümünde, karmaşık mesajları milyonlarca sinir hücresi arasında taşıyan kimyasalların düzeyinin azalması ve sinir hücrelerinin yok olması ile, normal düşünme ve hafıza yetilerinin kaybolduğu, kronik ve ilerleyici bir hastalıktır.

Sponsorlu Bağlantılar
Alzheimer adını, Alman bir doktor olan Dr. Alois Alzheimer’den almıştır. Dr. Alzheimer, olağandışı bir zihinsel hastalık sonucu yaşamını yitiren bir kadının, beyin dokularında birtakım değişiklikler meydana geldiğini farketmiştir ve hastalığı ilk kez teşhis etmiştir.

Alzheimer hastalığı en yaygın olarak görülen demans yani bunama nedenidir.


Tanı
Günümüzde bilim adamları, Alzheimer hakkında her gün daha fazla şey öğreniyorlar fakat yine de hastalığın nedeni ve ilacı şu ana kadar bulunamadı. Nörolojik ve İletişimsel Bozukluklar ve İnme Ulusal Enstitüsü, Alzheimer Hastalığı ve İlişkili Bozukluklar Birliği ölçütlerine göre; hastanın öyküsüne, zihinsel işlevlerinin testlerle değerlendirilmesine ve diğer demans nedenlerini eleme amacıyla uygulanan klinik testlere dayanır.


Kesin Tanı
Beyinin mikroskop altında incelenmesidir. İnceleme sonucunda beyin hücreleri üzerinde patolojik bir protein birikimi görülür


Nöropatoloji

Beyin hücreleri üzerinde patolojik bir protein birikimi görülür. Bu protein birikimi nöritik plak adı verilen fokal, küresel, bir oluşumdur. Merkezinde çeşitli anormal proteinlerden oluşmuş amiloid cekirdek bulunur. Plaklar sıklıkla mikroglial hücreler ve reaktif astrositlerce çevrelenmiştir.plak çekirdeğinin çoğunluğunu amiloid precursor proteinin(APP) ürünü olan amiloid protein(AP) oluşturur. Amiloidden zengin plaklar demansla ve klinik hastalıkla nörofibriller "tangle"lardan daha az ilişkili olsa da Alzheimera diğerlerinden daha spesifik olduğu için daha önemlidir.

APP nöron membranındaki bir parçadan sentezlenir ve hücre yüzeyine gönderilir. Bu yüzeydeki APP endositlerce alınır ve çeşitli süreçlerden geçerek başta alfa amiloid peptidler olmak üzere ürünlere dönüşür. A alfa peptpd 40-43 aminoasidden oluşmuştur, ve agrege olarak Amiloidi oluşturur. Amiloid protein beyin parankimi ve damarların etrafında yerleşir.

Laboratuvar araştırmalarından elde edilen kanıtlara göre alfa amiloid ve aggregatları nörotoksıktır ve demansın patogenezinden sorumludur. Alfa A agregatları bir immun yanıt oluşturuyor ve plaklar etrafında mikrogliaların birikmesine neden oluyor olabilir. Yerel bir akut faz yanıtı oluşur, geişen iltihabi süreç, glutamat yoluyla kalan nöronların eksitotoksisitesine yolaçaraqk daha fazla hücre zedelenmesi ve kaybına yol açar. Beyinde öğrenme ve hafızayla ilişkilendirilen beyin bölgeleri olan bazal önbeyin ve hippokampusun kolinerjik sistemlerinin Alzheimer tipi patolojiye selektif olarak duyarlı olduğu düşünülmektedir--22 Mayıs 2005 (UTC). Kaynak1]


10 Uyarıcı Belirtisi

Mesleki yetenekleri ve aktif hayatı etkileyen bellek kaybı,
Günlük olağan işleri yürütmede güçlük,
Dil ve konuşma ile ilgili sorunlar,
Zaman ve mekanla ilgili oryantasyon bozukluğu,
Zayıf veya azalmış yargılama yeteneği,
Soyut düşünme ile ilgili sorunlar,
Nesneleri yanlış yere koyma,
Duygu durum veya davranış değişiklikleri,
Kişilik değişiklikleri ve
İnsiyatif kaybı.


Yaş ve Cinsiyet
Alzheimer, genellikle 60 yaşından sonra etkisini göstermeye başlar ve hastalık riski bu yaşla birlikte artar,65 yaşın üzerinde yaklaşık her 10 kişiden birinde;85 yaşın üzerinde ise yaklaşık her iki kişiden birinde görülmektedir.Daha genç insanlar da Alzheimer’e yakalanma riski altındadır.Alzheimer hastalığı kadınlarda ve erkeklerde hemen hemen aynı oranda görülür. 40-50 yaşlarında başlar, toplumun yaşlanma oranının artması ile görülme sıklığı artar.Alzheimer hastalığı bulaşıcı ve kalıtsal bir hastalık değildir,ancak düşük oranda genetik yatkınlık bağlantısı olabileceği düşünülüyor.

Son düzenleyen asla_asla_deme; 6 Temmuz 2010 21:22
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
9 Eylül 2006       Mesaj #3
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Alzheımer, organik beyin hastalıkları grubunda, nöropsikiatrik sendromlarla seyreden, temel bulgusu bunama olan dejeneratif beyin hastalığıdır.Yaşlılıkla birlikte Alzheimer riski artıyor. Hastalığın bilinmeyen yönleri tek tek açıklık kazandıkça tedavi umutları da güçleniyor.

Sis, Carl Sandburg 'un dile getirdiği gibi, bir yavru kedinin sessiz ve yumuşak adımlarıyla çöker. Önce eşyalarınızı bulamamaya başlarsınız; sonra sık sık kullandığınız sözcükleri, daha sonra en son tanıştığınız kişilerin adlarını anımsamakta zorluk çekersiniz. Randevuları unutmak, evinizin yolunu bulamamak, telefon numaralarını karıştırmak gibi unutkanlıklar bir süre sonra rahatsızlık verici boyutlara ulaşır. Bu unutkanlık krizlerini önce gizlemeye çalışırsınız, ancak bir noktadan sonra olaylar kontrolden çıkarak yaşamınızın normal akışını bozar. Kaza yapmadan araba kullanamazsınız, yataktan kalkınca giyinmekte zorluk çekersiniz, her zaman yaptığınız işleri yapamaz hale gelirsiniz. Örneğin iyi bir piyano virtüözü iseniz, eski performansınızdan eser kalmaz; notaları bile okuyamaz hale gelebilirsiniz. Bütün bu aksiliklere önce gerekçe bulmaya çalışır, sonra bunların rastlantı olmadığını anlayarak büyük bir acı duyarsınız. Size neler olduğunu anlamaya çalışırken, zihninizi kuşatan sis giderek koyulaşır. Çocuklarınız size yabancı gibi gelmeye başlar, korkunç kâbuslar rüyalarınızın dışına çıkarak, uyanıklık bilincinizi bulandırır.


Öyle ki zamanla kol ve bacaklarınız, bağırsaklarınız ve idrar keseniz kontrolden çıkar. Sessiz bir uyuşukluk ve teslimiyet hali içine yuvarlanırsınız; bir iki yıl içinde iyice yatağa düşersiniz; yatak yaraları ve pişikler ortaya çıkar; yutkunma zorluğu başlar. Bu aşamada ölüm yalnızca bir formalitedir.

Belirtileri kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Günlük yaşam aktivitelerini etkileyen bellek kaybı
2. Günlük yaşam aktivitelerini yapmada güçlük
3. Kelime bulmada güçlük
4. Zaman ve mekan karmaşası
5. Yargı ve karara varmada güçlük
7. Sık kullanılan eşyaların yerlerini değiştirme
8. Ruh hali yada davranışlarda değişim
9. Kişilik değişimleri
10. Sorumluluktan kaçınma

Hastalık, 1906 yılında Alman psikiyatrist Alois Alzheimer tarafından tanımlandığı zaman son derece nadir görülen bir hastalıktı. O yıllarda insanların çoğu genç yaşta öldüğü için hastalığın ortaya çıkma şansı çok düşüktü. O zamandan bu zamana yaşam süresi uzadığı için (ABD'de 47'den 77'ye çıktı) Alzheimer kendini gösterme fırsatını yakaladı. Bugün 4 milyon Amerikalı (75 ile 84 yaş arasındaki her 5 yaşlıdan biri, 85 ve yukarısındakilerin yaklaşık yarısı) hastalığa yakalanmış durumda. İnsan ömrünün her geçen gün uzadığı göz önünde bulundurulursa, önümüzdeki 10 yıl içinde bu sayının 6 milyona, 2050 yılında ise 14 milyona çıkacağı tahmin ediliyor. ABD’de bu hastalığın maliyeti yıllık 80-90 milyar USD civarında ve bir tek hastanın yıllık bakımı 47 bin USD civarındadır.

Anne veya babası bu hastalığa yakalanmış olan orta yaşlı insanlar, bir taraftan ebeveynlerinin bakımını üstlenirken, diğer taraftan onlar gibi olmamak için sağlıklı bir yaşam sürmeye çabalıyorlar. Ne var ki bu önlemler ironik olarak onların ömrünü uzattıkça, anababalarının kaderini paylaşma olasılığını arttırıyor. , Alzheimer'e ilişkin geleceğe yönelik tahminde bulunmak çok zor. Ve bugünkü tedavi yöntemleri ancak hastalara semptomatik bir rahatlık sağlıyor. Neyse ki son yıllarda bu tablo hızlı bir değişim geçiriyor. ''Hastalık hakkında son 15 yılda öğrendiklerimiz, bundan önceki 85 yılda öğrendiklerimizden fazla'' diye konuşan Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Bruce Yankner, ''Yalnızca geçen yıl bilim adamları Alzheimer'ın beyne yaptığı zararlarla ilgili çok önemli keşiflerde bulundular. Ve bu keşiflerin ışığı altında ilaç şirketleri yarım düzine kadar yeni ilaç üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Tahminlere göre bir veya birkaç ilaç gelecek 7 yıl içinde piyasaya çıkacak'' diyor.
Bütün bu gelişmelere karşın yaşamakta olan bir kişiye kesin Alzheimer tanısı koymak bilimsel açıdan çok zor. Doktorlar bunama belirtileri gösteren her hastaya Alzheimer tanısı koyma kolaylığına kaçmaktan çekiniyor. Bu nedenle doktorlar diğer olasılıkları ortadan kaldırmak için önce hastada tümör, felç veya vitamin eksikliği gibi bulguları araştırmakla işe başlıyor.

Hastanın beyninin plaka tomarları ile ''çöplüğe'' dönüştüğü, plaka nöronlarının ise adına ''tengıl'' denilen bükülmüş protein iplikleri ile kaplı olduğu görülür. Son zamanlara kadar bilim adamları bu lezyonlar hakkında yalnızca tahminlerde bulunabiliyorlardı. ''Kimse bunların ne olduğunu, ve nelerden oluştuğunu bilmiyordu'' diye konuşan Rockefeller Üniversitesi'ndeki Fisher Alzheimer Merkezi Bbaşkanı Paul Greengard, ''Artık bunların nelerden oluştuğunu ve bunların oluşmasına nelerin yol açtığını biliyoruz'' diyor.

1980'li yılların başında bilim adamları APP (amyloid precursor protein) denilen molekülü tanımlayınca ilk ipucu elde edilmiş oldu. APP, sağlıklı nöronlar tarafından üretilen normal proteinlerdir. Bunlar, bir iğnenin kumaş parçasından geçmesi gibi hücre zarından içeri sızarlar. APP'nin tanımlanmasıyla vücudumuzun en az üç çeşit enzim ürettiği belirlendi. Bunlara alfa, beta ve gama salgıları adı verilir. Bu üç enzim APP üzerinde kısaltıcı etki yaratır. Alfadan farklı olarak, beta ve gama enzimleri, birlikte hareket ederek, adına beta amiloid (A-beta)denilen daha kısa, daha yapışkan bir protein üretirler. Hepimiz A-beta üretiriz, ancak kimse bunun ne işe yaradığını bilmez. Bununla ilgili bilinen tek şey, nöronların etrafındaki sıvının içinde birikmeleri ve plaka oluşturmalarıdır.

Bu nasıl oluyor? Sorun normalin üzerinde üretilmeleri değildir. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Dennis Selkoe, tipik bir Alzheimer hastasının sağlıklı bir insan kadar A-beta ürettiğini belirtiyor. Selkoe'ya göre sorun bunların dışarı atılması sırasında ortaya çıkıyor. Normal olarak A. beta hücrenin dışına çıktığı zaman erir, ancak bazen erimesi mümkün olmayan ve adına fibril denilen şekiller oluşturur. Bunlar birbirine yapışarak plakalar haline gelir. Her insan yaşlandıkça plaka üretir. Gerçek sorun, bu plakaların iltihaplanma ile sonuçlanan reaksiyonları tetiklemesidir. Beyin, genel olarak, enfeksiyonlarla mücadele ederken serbest radikal denilen toksik ajanlar üretir. İşte bu fibriller de benzer reaksiyonlara zemin hazırlar. Harvard Üniversitesi'nden genetik bilimci Rudy Tanzi, ''Fibrillerin enflamasyona yol açması durumunda, nöronlar dost ateşi sonucu ölür'' diye konuşuyor.

Plaka formasyonu hakkında bilgiler arttıkça, tengılların beyin hücrelerini nasıl öldürdüğü konusu da açıklık kazanmaya başladı. Sağlıklı bir nöron bir ahtapota benzer. Nöronun küresel gövdesi, akson denilen ince uzantılarla kaplıdır. Bunlar diğer hücrelerle bağlantı kurmaya yarar. Adına mikrotüp denilen iç yapıların çevresinde oluşan uzantılar, dolaşım sistemi olarak görev yapar; besinleri taşır ve kimyasal mesajları iletir. Bu sistemi adına ''tau'' denilen bir çeşit yapışkanlı protein bir arada tutar. Tau molekülleri, mikrotüplerin kenarlarına sıkıca yapışır. Alzheimer söz konusu olduğunda, tau molekülleri ayrılır ve kendiliğinden düğümler oluşturur. Bu durumda mikrotüpler parçalara ayrılır ve nöronlar ölür. Nöronlar ölürken beraberinde isimleri, adresleri, sayıları da götürür.

Beynimizin bir santimetreküpünde,bir trilyon bağlantılı,100 milyar nöron bulunmakta,bunların arasında her bir saniyede 10 milyonXmilyar kere uyarı gerçekleşmektedir. Tüm bunlar 1300 gramdan hafif,sınırsız kompleks bir kimyasal fabrikayı oluşturmaktadır. Bu fabrika içerisinde hücreler arası bağlantılar ve etkileşimler ve bu etkileşimi sağlayan kimyasal maddeler hafıza sistemimizin temelini teşkil eder.

Tau'nun düğümlenmesine yol açan etmen nedir? Bazı bilim adamları, amiloid plakaların nöronların dış yüzeylerine baskı yapmasıyla işlemin başladığını tahmin ediyor. Bunun sonucunda içerde birbiri ardına kimyasal değişiklikler oluşur. Geçen aylarda Harvard Üniversitesi'nden bir grup bilim adamının yürüttüğü bir çalışma, tengılların cdk5 adı verilen enzimin başının altından çıktığını gösteriyor.Genetik faktörler AH ile ilişkili 3 kromozom saptanmıştır. Bunlar 21,14 ve 19. kromozomlardır. 21. ve 14. kromozomlar 40-50 yaşlarında başlayan AH ile ilişkili bulunmuştur. İleri yaşlarda başlayan AH ile ilişkili bulunmamıştır.

Kısa bir süre önce 19. kromozom üzerinde APOE-e4 adlı bir genin ileri yaşta başlayan (65 yaş üzeri)AH ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu gen günümüzde de birçok araştırmacı tarafından risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Bu gen hastalık yapıcı değil hastalığa karşı duyarlılığı artırmaktadır.

Alzheimer'ın patolojisi anlaşıldıkça başka sorular ortaya çıkıyor. Hastalık bazı kişilerde 50 yaşlarında kendini belli ederken, niçin bazılarında 90'lı yaşlarda ortaya çıkıyor? Yanıtlardan biri kalıtsallık. Son 10 yılda araştırmacılar mutasyona uğrayan 3 genin hücrelerde A-beta üretimini arttırdığını ortaya çıkarttılar. Bu mutasyonlar soyaçekim yoluyla aile bireyleri arasında görülebilir. Ailesinde Alzheimer vakası görülen kişilerde hastalık büyük bir olasılıkla 60'lı yaşlarda ortaya çıkar. Kalıtsal kökenli vakalarda Alzheimer'ın erken yaşlarda görülmesi nadirdir; tüm vakaların yüzde 3 ile 5'ini oluşturur. Hastalığın yaygın şeklinde kalıtsallık payı çok yüksektir. Son çalışmalara göre anne veya babası Alzheimer'a yakalanmış kişilerin hastalığa yakalanma eğilimi, sağlıklı ebeveynlere sahip kişilere oranla, 3 mislidir. Hem annesi hem de babası hastalıklı kişilerde bu risk 5 misli artar.

Çevresel faktörler
Çevresel faktörler, genetik açıdan hastalığa eğilim taşıyan kişiler üzerinde, normal kişilere oranla daha etkilidir. Hangi çevresel faktörlerin hastalığı tetiklediği henüz tam olarak bilinmiyor. Bu konuda Sally Luxon ve Diane Schuller adındaki ikizlerin örneği çok belirgin ipuçları içermektedir. Tek yumurta ikizi olan Sally ve Diane, aynı genleri paylaşır. Ohio'da büyüyen ikizler, gençlik dönemlerinde aynı, hemen hemen benzer bir yaşam sürmüşlerdir. 63 yaşına gelen Diane, yaşını hiç göstermediği gibi eşi ile seyahat etmekten zevk aymakta, çocukları, torunları ve 86 yaşındaki annesi ile gayet iyi geçinmektedir. Öte yandan Sally, ileri bir Alzheimer hastası olup, 1963 yılından bu yana hiç konuşmamakta, 1994 yılından beri de yürüyememektedir. Ne çocuklarını ne de torunlarını tanımaktadır. Diane ve Sally bugün Duke Üniversitesi'nde yürütülmekte olan ''İkiz Alzheimer Hastaları'' çalışmasına deneklik etmektedir. İkisinin farklı kaderlerine açıklık getirmek çok zor olmakla birlikte, bilim adamları genetik olmayan faktörleri gün ışığına çıkartmakta bu ikisinden çok yararlandıklarını itiraf ediyor. Kafa travması çevresel faktörlerin başında geliyor. Otopsi raporlarından yararlanan bilim adamları, kafa travmasının amiloid plaka birikimini tetiklediğini ortaya çıkarttı. Epidemiyolojik çalışmalar bu ani plaka birikimlerin etkisinin uzun süreli dolduğunu gösteriyor. Örneğin 2 bin denek üzerinde sürdürülen 5 yıllık bir araştırma, kafa travmasının Alzheimer riskini 3 misline çıkarttığını ortaya koydu.

Travma gibi, uyarı eksikliği de Alzheimer'a davetiye çıkartır. Dünyanın neresinde olursa olsun, eğitimsiz kişilerde hastalığın görülme sıklığı daha yüksektir.

Son yıllarda Indiana Üniversitesi'nde, 65 yaşının üzerindeki Afrika kökenli 2. 200 Amerikalı üzerinde yürütülen çalışmaya göre, kırsal bölgelerde yaşayan ve 7 yıldan daha kısa süre eğitim alan kişilerin hastalığa yakalanma olasılığı, şehirlerde yaşayan eğitimli kişilere göre 6. 5 mislidir. Bilim adamları burada, eğitim yetersizliğinin çocukluk dönemi yoksunluğuna yol açtığını düşünüyor. Geçtiğimiz hafta ''Neurology'' isimli tıp dergisinde yayınlanan bilimsel bir araştırma raporu da bu savı destekliyor. Rapor, 5 ve daha fazla sayıda kardeşe sahip olan çocukların, az sayıda kardeşe sahip olan çocuklara oranla daha büyük bir risk ile karşı karşıya olduğunu ileri sürüyor.

(alıntı)
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
9 Eylül 2006       Mesaj #4
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Alzeimer'a karşı meyve suyu

Alzheimer Hastalığı


Haftada birkaç kez meyve ya da sebze suyu içmenin Alzeimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceği bildirildi. ABD'nin Vanderbilt Üniversitesinden Profesör Qi Dai başkanlığındaki araştırmacılar, 1991-1992'den itiberen 9 yıl boyunca Seattle bölgesindeki sağlıklı 1836 kişinin yaşam biçimleri, beslenme alışkanları ve anlama yetilerini inceledi.

Araştırmanın sonucunda, haftada 3 defadan fazla meyve ya da sebze suyu içenlerin Alzheimer'a yakalanma riskinin yüzde 76 oranında azaldığı, bu oranın haftada bir kez meyve-sebze suyu içenlerdeyse sadece yüzde 16 olduğu ortaya çıktı.

Profesör Dai, C, E vitaminleri ve karoten gibiantioksidanların Alzheimer hastalığından koruduğunun uzun zamandır bilindiğini ancak bu araştırmayla farklı olarak polifenollerin etkisinin ortaya çıktığını söyledi. Dai, hayvanlar üzerinde yapılan araştırmaların da bazı polifenol maddelerin (meyve-sebze suları, çay ve şarapta bulunan doğal antioksidan organik maddeler) antioksidan etkisi olan vitaminlerden daha fazla nöroprotektör (sinir koruyucu) etkisinin olduğunu doğruladığını, araştırmaların bundan böyle polifenoller üzerinde yoğunlaşacağını söyledi.

The American Journal of Medicine dergisinin eylül sayısında yayımlanan araştırmada hangi meyve-sebze sularının içilmesinin önerildiğine ilişkin bilgi verilmedi. ABD'de 4,5, Avrupa'da yaklaşık 5,4 milyon kişi Alzheimer hastası.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
11 Eylül 2006       Mesaj #5
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
9 Soruda Alzheimer Hastalığı
1) Alzheimer hastalığı nasıl bir hastalıktır?
Alzheimer hastalığı, hafıza, konuşma, yön bulma, insanları tanıma, problem çözme gibi çeşitli zihinsel işlevlerin zamanla zayıfladığı, günlük işleri yerine getirme yeteneğinin azaldığı ve davranış bozukluklarının görülebildiği ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Hastalığın sebebi, beyindeki bazı hücrelerin bilinmeyen nedenlerle yavaş yavaş kaybolmasıdır.

2) Alzheimer hastalığı kimlerde görülür?
Genel olarak ileri yaşlarda ortaya çıkar. Nadiren kırklı ve ellili yaşlarda da görülmekle birlikte, daha çok 60 yaşın üzerindekilerde rastlanmaktadır. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak yapılan araştırmalar, ailesinde Alzhemir hastası bulunanlarda ve ciddi kafa travması geçerinlerde bu hastalığa yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.

3) Alzheimer hastalığı sık rastlanan bir hastalık mıdır?
Azheimer hastalığı, 65 yaşın üzerinde her 10-20 kişiden birinde, 85 yaşın üzerinde ise hemen hemen her iki kişiden birinde ortaya çıkmaktadır. Kadınlarda, erkeklere kıyasla biraz daha sık görülebilir. Ülkemizde henüz yeterli araştırma yapılmamış olmakla birlikte, yaklaşık 200 bin kadar Alzheimer hastasının bulunduğu tahmin edilmektedir.

4) Alzheimer hastalığı bulaşıcı mıdır?
Alzheimer hastalığı bulaşacı değildir ve korunmayı gerektirmez, çünkü herhangi bir mikroba bağlı olarak gelişmez. Bazı genler aracılığıyla kuşaktan kuşağa geçebilen bir tip olmakla birlikte, bu nadirdir ve ailenizden birinde Alzheimer hastalığı varsa, bu mutlaka sizde de olacak anlamına gelmez.

5) Alzheimer hastalığı nasıl tanınır?
Başlangıç dönemlerinde fazla belirtili vermeyebilir. Ancak zaman içinde, isim, tarih ve olayları hatırlayamama, yolunu kaybetme, eşyalarını koyduğu yeri bulamama, insanları tanıyamama, karar vermede ve problem çözmede zorluk çekme, isteksizlik ve ilgisizlik hali ya da duygu ve davranışlarda değişiklik gibi belirtiler ortaya çıkmaya başlar ve bunlar bir süre sonra yakın çevresindekiler tarafından da dikkat çeker hale gelir. Ancak bu tür bozukluklar bazen başka hastalıklara bağlı olarak da gelişmiş olabilir ve Alzheimer hastalığı ile karışabilir. Tüm bu bilgilerin yanı sıra, laboravutvar testleri ve beyin filmlerinin de yardımıyla Alzheimer hastalığının tanısını koymak % 80 oranında mümkün olabilmektedir.

6) Alzheimer hastalığı nasıl ilerler?
Alzheimer hastalığı yavaş yavaş ilerler. Genellikle 5-10 yıl içinde hastanın zihinsel ve bedensel açıdan tamamen bağımlı hale geldiği ağır bir hastalık tablosu yaratabilir. Yürüme, idrar tutma gibi işlevler, genellikle en son bozulurlar.

7) Alzheimer hastalığı, hasta yakınlarına bir yük getirir mi?
Daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkması ve zaman içinde günlük yaşamı kısıtlayacak çeşithi zihinsel ve bedensel bozukluklara yol açaması nedeniyle sürekli ve özenli bir bakımı gerektirir. Ev içindeki yaşantıyı ve ilişkileri doğrudan etkileyecek olan Alzheimer hastalığı, aileye ya da hastaya bakmakla yükümlü olan diğer insanlara küçümsenemeyecek bir sosyal ve ekamonik yük getirecektir. Bu görevi üstlenecek kişi veya kişilerin her türlü fedakarlığa hazırlıklı olması gerekir. Bir Alzheimer hastasına yardım edebilmek için, öncelikle bilgili, sabırlı ve anlayışlı olmak şarttır. Ülkemizde yeterli sayıda olmasa da, Alzheimer hastalarının bakıını sağlayabilecek bakımevleri ve yaşlılar için yurtlar da mevcuttur.

8) Alzheimer hastalığının tedavisi var mıdır?
Alzheimer hastalığına yol açan nedenler henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte, her geçen gün bilgi ve deneyimimiz artmaktadır. Bugün için Alzheimer hastalığını tamamen iyileştiren veya durduran herhangi bir tedavi yoktur. Ancak son yıllarda geliştirilen bazı yeni ilaçlarla, hastalığın belirtilerini kısmen gidermek mümkün olabilmektedir. Hayal görmeler, yanlış inançlar ve davranış bozuklukları da ilaçlarla kontrol edilebilir. Böylelikle hastaların yaşam kalitesi artabilir ve hasta yakınlarının üzerindeki yük hafifleyebilir. İyi bir bakımın da tedaviye büyük ölçüde katkıda bulunacağı unutulmamalıdır.

9) Kime başvurmak gerekir?
Alzheimer hastalığı ile özellikle nörologlar (sinir hastalıkları uzmanları) ve psikiyatristler (ruh hastalıkları uzmanları) ilgilenmektedir. Sizsde ya da bir yakınınızda Alzheimer hastalığının belirtilerinden biri veya birkaçının bulunduğundan kuşkulanıyorsanız, vakit geçirmeden bör nörolog veya psikiyatriste ya da sizi tanıyan bir doktora başvurarak, teşhis için ilk adımı atmalısınız. Doktorunuz çeşitli klinik ve laboratuvar testler yaparak sizi en doğru şekilde yönlendire


GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #6
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Alzheimer Hastalığını Tanıyor musunuz?
Basit bir unutkanlık mı?
Unutkanlık, yediden yetmişe herkesin gündelik sorunu olabilir. Randevularımızı, arkadaşlarımızın isimlerini, çantamızı nereye koyduğumuzu, hangi günde olduğumuzu ya da ocağın altını kapamayı zaman zaman unutabiliriz, ama bir süre sonra hatırlayıveririz. Bu tür basit unutkanlıklar, çoğu kez kısa süreli ve geçicidir. Yoğun çalışma hayatı, stres, uykusuzluk ve yorgunluk gibi etkenler, bu tür küçük unutkanlıkları artırabilir.

Yaş ilerledikçe, vücudumuz gibi zihnimiz de doğal olarak biraz daha zayıflayabilir. Ancak bu durum, hiçbir zaman günlük yaşamımızı etkileyecek boyutlara varmaz.
Yoksa Alzheimer hastalığı mı?
Yaşla birlikte ilerleyen ve basit gündelik işlerin bile yerine getirilmesinde sorunlar yaratan bir unutkanlık ise, Alzheimer hastalığının habercisi olabilir. Toplumumuzda genellikle “bunama” olarak adlandırılan ve yaşlılıkta doğal kabul edilen bu durum, aslında tıpkı yüksek tansiyon, şeker hastalığı ya da mide ülseri gibi ciddiye alınması gereken hastalıktır.

Alzheimer hastalığını neden ciddiye almalısınız?
Tüm dünyada kadın ve erkek, yaklaşık 20 milyon kişiyi etkileyen Alzheimer hastalığı, 65 yaşın üzerindeki her 20 kişiden birinde, 90 yaşın üzerinde ise her iki kişiden birinde ortaya çıkmaktadır. Bulaşıcı veya kalıtsal olmamakla birlikte, yaşlılarda en sık karşılaşılan 4. hastalıktır. Beyindeki bazı sinir hücrelerinin yavaş yavaş işlevini kaybetmesi sonucu çeşitli zihinsel bozukluklarla ortaya çıktığı artık iyi bilinen Alzheimer hastalığı, ilerleyici ve geri dönüşsüz bir özlliğe sahiptir. Önceleri sinsi başlayan basit unutkanlıklar, yıllar içinde günlük işleri yapmayı engelleyecek düzeye ulaşır; ileri evrelerde ise zihinsel ve bedensel işlevler iyice bozularak, hastayı tamamen bakıma ve yatağa bağımlı hale düşürür. Alzheimer hastalarının zaman içinde yardımsız yaşayamaz duruma gelmesi, ona bakan yakınları ve ailesi için de ciddi bir yük oluşturacaktır. Bu nedenle, hastalığın erken dönemde farkedilmesi ve ciddiye alınarak gerekli tıbbi desteğin sağlanması, bu durumla mücadelede önemli bir adımdır.

Alzheimer hastalığını nasıl anlayabiliriz?
Alzheimer hastalığının habercisi olabilecek 10 belirtiye dikkat etmelisiniz:
1- Günlük yaşamı etkileyecek düzeyde unutkanlık (özellikle yakın zamana ait olayları ve insan isimlerini hatırlayamama)
2- Günlük işleri yerine getirmekte (örneğin, alışveriş yapma, yemek pişirme ya da bir ev aletini çalıştırma) güçlük çekme
3- Kelime bulmakta güçlük çekme
4- Tarihleri unutma veya bildiği yolları bulamama
5- Karar vermekte (örneğin, giysi seçimi) güçlük çekme
6- Pratik düşünme (hesap yapabilme ya da planlama) becerisinin azalması
7- Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma (örneğin, gözlüğünü ayakkabı dolabına koyma)
8- Ruh hali veya davranışlarda değişiklik (örneğin, çok çabuk ağlama ya da sinirlenme)
9- Kişilik değişiklikleri (örneğin, çevresindeki insanlardan kuşkulanma ve suçlama)
10- Sorumluluktan kaçınma

Bu belirtilerden biri veya birkaçını kendinizde ya da bir yakınınızda fark ettiyseniz, zaman geçirmeden bir hekime başvurmalısınız. Bu hastalıkla ilgilenen nörolog ve psikiyatrlar unutkanlık ve benzeri şikayetlerinize kesin bir teşhis koyabilmek için çeşitli testler, labaratuvar tetkikleri ve beyin filmleri isteyebilirler. Çünkü her unutkanlık Alzheimer hastalığı olmayabilir. Doktorunuz kesin bir teşhise vardıktan sonra, sizi hastalığın gidişi ve almanız gereken önlemler konusunda bilgilendirecektir.
Alzheimer hastalığı tedavi edilebilir mi?
Henüz Alzheimer hastalığını tamamen iyileştiren bir tedavi bulunmamakla birlikte, yeni geliştirilen bazı ilaçlarla hastalığın belirtilerini kısmen gidermek ve ilerlemesini belli ölçüde yavaşlatmak mümkündür. Ayrıca çoğu hastada eşlik eden depresyon, uyku bozukluğu, saldırganlık ya da sinirlilik gibi ruhsal bozuklukların tedavisi için de birçok etkili ilaç bulunmaktadır. Hastanızı bu tedavi olanaklarından olabildiğince erken dönemde yararlandırmak önemlidir, çünkü Alzheimer hastalığı bir yaşam hırsızıdır ve hastanızın kalan değerli günlerini bir bir çalıp götürür.

Sizi nelerin beklediğini biliyor musunuz?
Başlangıçta sadece unutkanlığı olan hastanız, birgün gelecek kendi başına giyinemez, yemeğini yiyemez, yıkanamaz olacak, garip hayaller görmeye, altına kaçırmaya başlayacak ve belki de sizi bile tanımayacak. İşte bu yüzden Alzheimer hastalığı, yalnızca ona yakalanan kişiyi değil, aynı zamanda bakımını üstlenen yakınlarını da ilgilendiren bir sorundur ve gün geçtikçe ağırlaşan sosyal ve ekonomik bir yük getirecektir. Alzheimer hastasının yakınları, ev içindeki aile düzenini, aile saatlerini ya da dostlarıyla ilişkilerini değiştirmek zorunda kalabilir. Daha da önemlisi, bedensel yorgunluğun yanısıra, ciddi ruhsal sorunlar sorunlar yaşayabilir. Sevdiğiniz kişinin Alzheimer hastası olduğunu öğrendiğinizde, hastalığı daha iyi tanıyarak onunla birlikte yaşamaya hazırlıklı olmalısınız.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #7
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Alzheimer Hastalığının Belirtileri
Alzheimer hastalığının habercisi olabilecek sık karşılaşılan belirtiler aşağıda sıralanmıştır. Kendinizde ya da yakınlarınızda bu belirtilerden biri ya da birkaçı bulunuyorsa, nörolojik muayene için hekime başvurmalısınız.
· Günlük yaşam işlevlerini yapmada güçlük
Telaşlı insanlar bazen yemeği fırında unutabilir ve yemek yandıktan sonra hatırlar. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise, yemeği fırında unutmakla kalmaz, hazırladıklarını da hatırlayamayibilirler. Kendilerine bakmakta, uygun elbiseleri seçmekte güçlük çekerler.

· Kelime bulmada güçlük
Hepimiz bazen doğru kelimeyi bulmakta güçlük çekebiliriz. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise çok basit kelimeleri bulamayabilir ya da yerine uygun olmayan kelimeler kullanabilirler.

· Zaman ve mekan karmaşası
Hangi günde olduğunuzu ya da nereye gideceğinizi bir an için unutmak normaldir. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise, günü, ayı, yılı unutabilir, her gün geçtikleri sokaklarda kaybolabilirler. Nerede olduklarını, oraya nasıl geldiklerini ya da evlerine nasıl gideceklerini bilemeyebilirler.

· Yargı ve karara varmada güçlük
Alzhemir hastaları olayları doğru yargılayıp doğru sonuçlara gitmekte, geleceği planlamakta güçlük çekebilirler.

· Pratik düşünme becerisinde güçlük
Pratik yöntemlerle, günlük bazı karmaşık sorunlarımızın üstesinden gelebiliriz. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise, prtak çözüm üretmede güçlük çekerler.

· Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma
Hepimiz bazen cüzdan ya da anahtarlarımızı olağan dışı yerlere koyar, sonra da bir süre ararız. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise, eşyalarını olmadık yerlere koyabilir; gözlüğünü buzdolabına ya da kol saatini şeker kavanozuna koymak gibi.

· Ruh hali ya da davranışlarda değişim
Hepimiz zaman zaman üzgünya da kaygılı bir ruh hali içinde olabiliriz. Alzheimer hastalığı bulunanlar ise, çok çabuk ağlayabilir, alıngan ya da çok sinirli hale gelebilir, içine kapanabilir, yanlış inanançlar göskerebilir ve suçlayıcı olabilirler.

· Kişilik değişimleri
İnsanların kişilikleri yaşla birlikte bir miktar değişim gösterebilir. Alzheimer hastalığı bulunanlarda ise, bariz değişimler görülebilir. Şüpheci, inatçı, agresif bir kişilik sergileyebilirler.

· Sorumluluktan kaçma
Zaman zaman ev işlerinden, iş ve toplumsal sorumluluklardan bıkıp yorulabiliriz. Bununla beraber, bu sorumluluklala mücadele gücümüzü tekrar kazanırız. Alzheime hastalığı bulunanlar ise, iş ve toplum yaşamında çok pasif hale gelebilir ve bu kalıcı bir hale dönüşebilir.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alzheimer Nedir?


...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
Alzheimer hastalığı en yaygın olarak görülen demans (bunama) nedenidir. Demans, beyin hücrelerinin harabiyetine ve kaybına yol açan bir hastalığın sık rastlanan belirtileri olarak tanımlanabilir. Alzheimer hastasında hafıza kaybı, kişilik ve davranış değişiklikleri, düşünme ve yorumlamada bozulma, konuşurken doğru kelimeleri bulmada güçlük, bazı işleri doğru sırayla yapmada zorlanma gibi bulgular görülür. Bu bulgular zamanla daha da kötüleşir ama kötüleşmenin hızı hastadan hastaya farklılık gösterir. Ancak hastalık ilerledikçe günlük yaşamı sürdürmek giderek zorlaşır ve hasta zaman içinde tamamen başkalarına bağımlı hale gelir.

Eşiniz ya da bir yakınınız Alzheimer hastası ise ve siz ona bakmak durumundaysanız öncelikle bunun bir hastalık olduğunu, yakınınızın sizi üzmek için böyle davranmadığını kabul etmelisiniz.

İşte, sizi bekleyen bu zor dönemde hem sizin daha az yıpranmanızı sağlayacak hem de hastanızın daha huzurlu ve sakin olmasına yardım edecek bazı küçük öneriler..

Alzheimer hastasıyla iletişim kurmak

Alzheimer hastalığı ve diğer demans hastalıklarında konuşma (kelime bulmakta zorlanma, düzensiz konuşma, tekrarların artması vb) ve anlama bozuldukları sık görülür. Konuşarak iletişim gittikçe güçleşirken, bir gülümseme, omuza bir dokunuş veya kucaklama hastaya olan sevgi ve anlayışınızı göstermeye yetecektir. Tekrarlanan sorular sizin için sinir bozucu olabilir, ama bunun hastalığın bir parçası olduğunu unutmayın. Hastanın söylemek istediğini anlıyorsanız, kullandığı yanlış kelimeleri düzeltmeye çalışmayın, bu, hastanın kendini huzursuz, mahcup ya da sıkıntılı hissetmesine yol açar.

Hastalığın erken evrelerinde, yani hastanın kelimeleri anlayabildiği dönemde ne yapması gerektiğini, neler olup bittiğini ve oradaki insanların kimler olduğunu çeşitli vesilelerle hatırlatmak yararlı olabilir. Kapıların üzerine konan işaretler, neyin ne olduğunu ve nasıl kullanıldığını açıklayan etiketler veya altlarında kime ait olduğu yazan aile fotoğrafları hastanın zaman ve mekan bilincini korumasına yardım edebilir.



Günlük yaşam

Yemek

Kişilik değişimleri sebebiyle hasta, yemek yemeyi reddedebilir veya yemek seçmeye başlayabilir. Yeni yiyecekler yerine, tanıdık yiyeceklerin hazırlanması ve yemek programının belirli bir düzende olması (yemeğin her gün aynı saatte hazırlanması gibi), hem hastanın zaman kavramının korunmasına, hem de sizin zamanınızı ve enerjinizi etkin bir biçimde kullanmanıza yardım eder. Eğer hastanız sürekli hareket ediyor, yemek sırasında oturmak istemiyorsa, az ama sık aralıklarla yedirmeyi deneyebilirsiniz. Peynir, kraker veya sandviç gibi yiyecekler hasta etrafta dolaşırken atıştırması için uygun olabilir. Yine de hastanın düzenli beslenmesinin sağlanmasındaki anahtarın, göstereceğiniz sabır ve güven duygusu olduğunu unutmayın.

Kişisel Bakım

Alzheimer hastalığında hastanın başkasına bağımlı hale gelmesinin en önemli sebeplerinden biri karmaşık işleri yapamamasıdır. Hastalık yerleştikten sonra, hastanız giyinmek, banyo yapmak veya tuvalete gitmek için sizin desteğinize ihtiyaç duyacaktır. Hastanın giyinme konusundaki problemini hafifletmek için bazı pratik ve basit çözümler geliştirilebilir. Sezon dışı giyecekler kaldırılabilir. Düğmeli ve fermuarlı giyecekler yerine kullanımı daha kolay olan giysiler alınabilir. Yıkanmak, demanslı hasta için karmaşık ve zor bir iş haline gelebilir.

Hastayı, ne yapacağınızı adım adım açıklayarak, belirli bir düzen içinde, hep aynı şekilde ve aynı zamanda yıkamanız faydalı olabilir.

Alzheimer hastalarında bir başka problem de idrar tutamamaktır. Bu konuda atılacak ilk adım demans dışında bir sebebin olup olmadığının araştırılmasıdır. Eğer tıbbi başka bir sebep yoksa bazı basit tedbirlere başvurulabilir. Örneğin, hasta sadece geceleri idrarını tutamıyorsa, hastanın yemekten sonra içtiklerini sınırlayarak veya gece boyunca düzenli aralıklarla tuvalete gitmesini sağlayarak bu problem hafifletilebilir.

Boş zamanlar

Hastayı, yürüyüşe çıkmak ve bahçe bakımı gibi basit işleri yapması konusunda teşvik edin. Demans, hastanın yeni şeyler öğrenmesini imkansızlaştırır. Fakat günlük ev işleri veya eski hobiler hastaya, anlamlı bir şeyler yaptığı ve işe yaradığı hissini verebilir. Müzik dinlemek de hastanın hoşuna gidebilir.



Davranış problemleriyle başa çıkma

Demanslı hastalarda davranış değişiklikleri beklenen bir durumdur.

Şüphe ve suçlama

Hasta, hafiza ve yeteneklerindeki bozulma ve kendine duyduğu saygının giderek azalması nedeniyle çevresine karşı bazı şüpheler geliştirir. Bu şüpheler genellikle özel eşyalarının çalındığı ya da kendisine kötülük yapılmak istendiği şeklindedir. Hastanın bu tarz suçlamalarının arttığı dönemlerde güvenini kazanmak İçin sıcak, anlayışlı bir tavırla yaklaşılmalıdır. Suçlamaya karşı savunmaya geçmek, hastanın fikrinde ısrar etmesine yol açar.

Saldırganlık

Demanslı hasta zaman zaman hırçın ve saldırgan olabilir. Bu reaksiyon, kendisini güvenlikte hissetmemesi veya yeni sesler, olaylar ve insanlarla karşılaşması gibi birçok nedene bağlı olabilir. Hangi durumun nasıl bir tepkiye sebep olduğunu bilerek, benzer durumların oluşmasından kaçınılabilir.

Yine de, böyle olaylar ortaya çıktığında, hastayı sakinleştirmek için en iyi yol, öncelikle kendinizi sakinleştirmek, yavaş hareketler ve güven verici bir ses tonuyla konuşmaktır.

Depresyon

Hastanın bağımsızlığını kaybetmesi ve yaşadığı başarısızlık hissi, genellikle içine kapanık olmasına yol açar. Hastanın depresyonunu kuvvetlendiren ya da kendini iyi hissetmesini sağlayan insanları veya olayları gözlemleyin. Hekiminiz bu konuda yardımcı olabilecek bazı tedaviler önerebilir.

Amaçsızca dolaşma

Hastanız çevrede amaçsızca dolaşabilir. Bu ihtiyacın sebepleri, hareketsiz kalamaması, karnının acıkması veya sadece tuvalete gitmek istemesi olabilir. Günlük egzersizler, dışa vurulamayan enerjinin sebep olduğu amaçsız dolaşmanın kontrol edilmesine yardımcı olabilir. Hastanızın çevresini algılama konusunda sorunları varsa ve evden uzaklaşıyorsa, kimliğini bildiren bir bilezik, kimlik kartı ve oturduğu yerin krokisinin yanında bulunması faydalıdır.

Hayatınız sadece hastanızdan ibaret değildir, unutmayın siz ne kadar iyi olursanız, hastanıza o kadar yardımcı olabilirsiniz.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #9
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Alzheimer ve Parkinson Hastalığı Yaşlılığın Kaderi mi?
Parkinson, Alzheimer gibi tedavisi zor ve maliyeti ağır hastalıklarda önemli bir artış gözleniyor.
Nörodejeneratif hastalıklar, yalnız hastalar ve onlara bakmakla yükümlü yakınlarının yaşam kalitesini düşürmekle kalmıyor; aynı zamanda aile ve ülke ekonomisine giderek artan bir yük getiriyor. Acıbadem Bağdat Caddesi Polikliniği nöroloji uzmanı Dr. Zeynep Ünal,
“20. yüzyıl başlarında 60 yaş ve üstü nüfus toplam dünya nüfusunun yüzde 4’ünü oluştururken, yeni yüzyılda 65 yaş üstü nüfusun yüzde 17’leri bulacağının tahmin edildiği göz önüne alınırsa, bu hastalıkların erken teşhis ve tedavisinin önemi ortaya çıkmaktadır” diyor.

İlerleyen yaşla görülen nörodejeneratif hastalıkların en önemlileri demansın, yani, bunamanın en sık görülen ve özgün bir çeşidi olan “Alzheimer Hastalığı” ve hareketlerde yavaşlama ve ellerde titremeyle giden “Parkinson Hastalığı” olarak kabul ediliyor.

Bu tip hastalıkların yaşlılığın bir kaderi olmadığının belirlendiğini vurgulayan Dr. Zeynep Ünal, “Erken tanı ve etkin tedaviyle en azından hastalıkların ilerlemesinin durdurulup, temel hedef olan hasta ve yakınlarının yaşam kalitesinin arttırılabileceği ortaya konmuştur” diye ekliyor.

Alzheimer hastalığı
Günümüzde demansın ilerleyen yaşla oluşan kaçınılmaz bir son olmadığı ve kısmen de olsa tedavi edilebilir bir durum olduğunun anlaşılması Alzheimer hastalığı’na olan bakış açısını değiştirmiş durumda.

Ancak önce Alzheimer hastalığı’nın doğru tanısının yapılması ve normal yaşlanmanın özelliği olan bellek değişikliklerinin Alzheimer Hastalığı’ndan ayrılması gerektiğini vurgulayan Dr. Ünal şunları söylüyor:
“Alzheimer hastalığı, bellek ve bilişsel işlevlerde günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayacak derecede kronik ve ilerleyici kayıpla karakterizedir. Yaşamın orta ve ileri evrelerinde ortaya çıkar ve 50 yaş altında görülmesi pek nadirdir. Görülme sıklığı yaşla birlikte artar. Oluşum mekanizması tam bilinmemekle beraber, kalıtsal faktörler, düşük sosyokültürel düzey, kafa travması gibi nedenler üzerinde durulmakta, östrojen hormonu ve nonsteroid grubu ilaçlar kullanmanın Alzheimerı önlediğine dair kanıtlar bulunmaktadır.”

Dr. Zeynep Ünal Alzheimer hastalığı ile ilgili merak edilen sorulara şu yanıtları veriyor:

Belirtileri neler?
Lisan bozukluğu ilk bulgudur, uzak bellek geç evrelere dek korunur. Yakın bellekteki bozulma gözlenir. Başlıca belirtiler şunlardır:
Günlük aktiviteleri bozacak bellek kaybı, eşyaları kaybetme, alışageldik işleri yapmada güçlük, lisan sorunları, zaman ve mekanı karıştırma, yargılama yeteneğinin bozulması, davranış veya karakter değişiklikleri, kişilik değişiklikleri, pratik düşünmeyle ilgili problemler, inisiyatif kaybı.

Tanı nasıl konulur?
İlk adım, hasta ve yakınlarıyla detaylı bir görüşme yapılarak, hastalık öyküsünün alınması, detaylı bir fizik ve nörolojik muayene yapılmasıdır. Kısa süreli hafızayı ölçen standart testler yapılır. Alzheimer ile karışan diğer tıbbi durumları ayırt edebilmek için biyokimyasal testler, hormon testleri, karaciğer fonksiyonları incelenir, B12 vitamin düzeyine bakılır. Depresif duygu durumu ile çok sık karıştırıldığından gereğinde psikometrik testler yapılmalıdır. Tanıyı desteklemek için Bilgisayarlı Tomografi ve Manyetik Rezonans Görüntüleme gibi yöntemlerle bazı özgün bulguları aranır.

Tedavi edilebilir mi?
Hastalığın nedenleri hala aydınlatılabilmiş değilse de, bir şekilde beyinde hücreler arası ilişkiyi sağlayan “Asetilkolin” adlı maddenin azaldığı kesin olarak biliniyor. Tedavide eksik olan bu maddeyi yerine koyan ilaçlar kullanılıyor. Bu ilaçlar ülkemizde de bulunuyor. Bu ilaçlarla yapılan uzun süreli çalışmalarda hastalığın ilerlemesinin durdurulduğu, toplumsal uyumu bozan davranış problemlerinin de önemli ölçüde gerilediği gösterilmiş. Yerine koyma tedavisinin yanısıra, hastalara koruyucu tedavi olarak beynin oksijen kullanımını arttırıcı ilaçlar, nonstereoid antienflamatuar grubu ilaçlar, A, E ve C vitaminleri de öneriliyor.

Parkinson Hastalığı
Parkinson Hastalığı hareketlerde yavaşlama, istirahat halinde ellerde ve daha nadiren ayaklarda titreme, kaslarda sertlik ve denge dozukluğuyla ile gelişen bir hastalık. Parkinsonun toplumda görülme oranının yüzde 1 olduğunu belirten Dr. Ünal şöyle konuşuyor:
“Parkinson bir yaşlılık hastalığıdır, 50 yaşın üzerinde başlar ve görülme sıklığı yaşa paralel olarak atar. 50 yaşın altındaki bireylerde görüldüğünde benzer bulgulara yol açabilecek diğer tıbbi durumları ayırt edilebilmek için biyokimyasal testler, hormon testleri yapılıp karaciğer fonksiyonları incelenmelidir. Ayrıca, ilaç kullanım öyküsü ya da toksik ajanlara maruz kalınıp kalınmadığı sorgulanmalı gerekirse ileri görüntüleme yöntemlerine başvurulmalıdır. Vakaların yüzde 70’inde hastalık titremeyle başlarken, yüzde 20 olguda hareketlerde yavaşlama vardır, kalanlarda da diğer bulgular tabloyu ortaya çıkarır. Parkinson’da söz konusu klinik tabloya, beyinde “dopamin” adlı maddeyi içeren sinir hücrelerinin harabiyeti yol açar. Dopamin yitimi belli kimyasal ajanlara maruz kalma ve yaşlılığın doğal sürecinin insan vücudunda yol açtığı biyokimyasal değişiklikler sonucu “serbest radikaller” denen organizmaya zararlı maddelerin birikmesinden, nadir olgularda kalıtsal faktörlerden köken alır. Olasılıkla Parkinson, çevresel ve kalıtsal risk faktörterinin biraraya gelerek başlattığı olaylar zincirinin son durağıdır.”

Dr. Zeynep Ünal, Parkinson hastalığı ile ilgili en çok merak edilen konulara şu yanıtlarla açıklık getiriyor:

Kişiyi nasıl etkiliyor?

Parkinson’da klinik bulgular ilerleyince hastalar artık günlük işlerini yapamazlar, hareketleri iyice yavaşlar yazı yazamazlar ve araba kullanamazlar. Tek başlarına giyinemeyip yardımsız banyo yapamazlar. İlerleyen evrelerde yatağa bağımlı olurlar.

Tanıya nasıl gidilir?
Esas olarak Parkinson’da tanı klinik gözlem ve detaylı nörolojik muayeneye dayanır, tanıyı desteklemek için manyetik rezonans görüntüleme, perfüzyon sintigrafisi gibi yöntemlere başvurulur. Diğer hareket bozukluğuna yol açan nörolojik hastalıklar, ailesel titremeler, benzer bulgulara yol açabilecek damarsal hastalıklar, dopamin düzeyini azaltan nöroleptik grubu ilaç kullanım öyküsü depresyon ve demans Parkinson ile karıştırılabilir.

Nasıl tedavi edilir?
Tedavinin esası beyinde eksilen dopamin adlı maddenin yerine konulmasıdır. Tedavide eksilen dopamini yerine koyan levo-dopa bileşikleri, dopamin salgısını artıran “agonist” denen ajanlar ve dopamin yıkımını önleyici enzim inhibitörleri kullanılır. İleri evredeki olgular cerrahi tedaviden yarar görebilir. Ayrıca serbest radikal oluşumunu önleyici özel ilaçlar ve A, E, C vitaminleri önerilir. Doğal bir dopamin kaynağı olan bakla da Parkinson hastalarının sofralarından eksik olmamalıdır. Erken tanı hastalığın ilerleme hızının yavaşlatılmasını sağlar.





GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
20 Eylül 2006       Mesaj #10
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Yaşlanmak, Unutkanlık ya da Bunamak mı?
Unutkanlık, ciddi bir hastalığın erken belirtisi olabilir. Bellek dışında diğer zihinsel işlevlerin de bozulduğu bu hastalıklara demans adı verilir. Halk arasında bunama olarak bilinen bu durum doktorlardan yardım istenmesini gerektirir.
İleri yaşla birlikte unutkanlık ve diğer zihinsel yeteneklerin bozulmasını hep yaşlanmanın doğal sonucuymuş gibi görme eğilimi vardır. Ancak bunama bir hastalıktır ve yaşlanmanın doğal sonucu değildir. Yaşı 40 - 50 olan genç insanlarda da bunama görülebileceği gibi, çok ileri yaşlarda bütün zihinsel becerilerini korumuş birçok insan vardır. Örneğin 65 yaşının üzerindeki kişilerde kanser hastalığı bunamadan daha fazla görülüyor olmasına karşın, kimse kanserin yaşlanmanın normal bir sonucu olduğunu söyleyemez. Yani demans (bunama), bir hastalıktır ve hem teşhis hem tedavi arayışı için doktora başvurulması gerekir.
Niçin doktora gitmeli?
Bunamanın tedavisinin olmadığı inancı yaygındır. Ancak demansa yol açan değişik hastalıklar ve bunlardan bir kısmının kesin tedavisi vardır.

Vitamin ve hormon eksiklikleri, beyin tümörleri ya da beynin ortasındaki sıvının artması (hidrosefali) ya da depresyon gibi nedenlerin yol açtığı demanslar tedavi edilebilir. Diğer demans nedenlerinde de hastalığın ilerlemesine karşı önlemler almak ve hastalıkla birlikte görülen davranış ve duygularla ilgili sorunları tedavi etmek mümkündür.
Doğru teşhis, atılacak en önemli adımdır. Bunun için ilk şart konunun uzmanı bir hekime başvurmaktır. Demansın olup olmadığı ve varsa demans nedeninin saptanması ikinci adımdır.
Alzheimer hastalığı ne zaman ortaya çıkar?
Demansların yarıya yakınına Alzheimer hastalığı (alt - say - mer okunur) yol açmaktadır. Alzheimer hastalığı beyin hücrelerinin yıprandığı, kesin nedenleri bilinmeyen bir hastalıktır. Genelde ilerleyen bir unutkanlığın ön planda olduğu bunamayla seyreder.

Hastalığın ilerlemesi 5 ile 20 yıl sürebilir. Hastalığın en ileri evresinde Alzheimer hastasının 24 saat bakıma ihtiyacı olabilir. Beslenme, temizlik, tuvalet ihtiyacı ancak bir bakıcı tarafından sağlanabilir. Hastanın üzerindeki etkisi bu derecede büyük olan hastalığın, hastanın yakınları ve bakıcılarına da etkisi çok büyüktür. Alzheimer hastalığının yaşla önemli bir ilişkisi söz konusudur. 85 yaşının üstündeki nüfusun yaklaşık yarısı Alzheimer hastalığı riskiyle karşı karşıyadır. Yaşı ileri nüfus arttıkça, toplumda Alzheimer hastalığına yakalanan insan sayısı da yükselir. Türkiye’de yaklaşık 200 bin Alzheimer hastası olduğu tahmin edilir. ABD’de bu sayı 4 milyona ulaşır.

Benzer Konular

29 Mart 2009 / HipHopRocK Tıp Bilimleri
16 Mart 2010 / _KleopatrA_ Sosyoloji
1 Temmuz 2011 / KisukE UraharA Bilim ww
15 Aralık 2009 / Misafir Soru-Cevap