Ziyaretçi
Burhan Doğançay
Sanatçının babası, izlenimci tarzda manzaralarıyla tanınan asker ressamlardan Adil Doğançay'dır. Bir harita subayı olan babası ile birlikte küçük yaşlarından itibaren doğada gezen ve ondan resmin temel bilgilerini öğrenen Doğançay, aynı zamanda babasının ressam arkadaşı Arif Kaptan'ın halkevlerindeki resim kurslarına katılmıştır.
Resimle erken tanışıklığına karşın, eğitimini başka bir alanda sürdürmüştür. 1950 yılında Paris'e giderek burada hukuk ve iktisat eğitimi görmüştür. Ancak, Paris gibi bir sanat merkezinde Louvre ve diğer müzelere yaptığı ziyaretler, açılan önemli sergiler ve sanat yayınlarıyla pekişen sanatçı alt yapısı, onu resme daha fazla bağlamış gözükmektedir. Bu dönemde, aynı zamanda Le Grande Chaumiere'de sanat çalışmaları yapmıştır.
Yurda döndükten sonra, 1956 yılında, Ankara'da Sanatsevenler Derneğinde ilk kişisel sergisini açmıştır. Aynı dönemde, Ticaret Bakanlığı'nda görev alan sanatçı, daha sonra turizm alanına geçmiş ve bu amaçla 1962 yılında New York'a gönderilmiştir.
Paris'ten sonra bir diğer önemli sanat merkezinde New York'da bulunmak, çocukluğundan beri resimle içiçe olan Doğançay'ı kaçınılmaz kararın eşiğine getirmiş ve sanatçı, 1964'de görevinden ayrılarak tamamıyla resim çalışmalarına yönelmiştir. Bu kararın kısa bir süre sonrasında, New York'da yurtdışındaki ilk kişisel sergisini gerçekleştirmiştir.
Sanatçı, New York'da bulunduğu ilk yıllardan itibaren ilgisini duvarlara yöneltmiştir:
Bu yıllardan itibaren, dünyanın dört bir yanını gezerek farklı ülkelerdeki duvarları inceleyen ve fotoğraflarını çeken sanatçı, bunları resimleri için bir kaynak olarak kullanmakla kalmamış; biriken fotoğraf malzemesi, 1982'de Paris Georges Pompidou Sanat Merkezi'nde Dünya Duvarları projesiyle sergilenmiştir.
Doğançay'ın incelediği, belgelediği, üzerinde düşündüğü duvarlar onun sanatının başlıca kaynağı ve ana çıkış noktasıdır:
1992'de St. Petersburg Rus Devlet Müzesi'nde açtığı sergiyle eserleri burada gösterilen ilk yabancı sanatçı olan Doğançay'ın resimleri, dünyanın dört bir yanındaki pekçok önemli müze ve koleksiyonda yer almıştır. Yurtdışında açtığı sergilerin yanısıra, düzenli olarak Türkiye'de eserlerini sergileyen sanatçı, Türk resminin ayrıcalıklı bir ismi olarak kendisini uluslar arası sanat ortamında kabul ettirmiştir.
Türk resminin 1950'lerden itibaren dışa açılma çabaları, bazı sanatçılarımızın batının önemli sanat merkezlerinde etkinlik göstermeye başlamaları sonucunu doğurmuş, bugüne geldikçe bu durum yoğunluk kazanmıştır. Ancak, bu sanatçılardan pek azı kendilerini içinde bulundukları sanat ortamına adapte etme ve sanatları ve sanatçı kişilikleriyle etkin olabilme başarısını gösterebilmiştir. Bu sanatçılar arasında en dikkat çekici isim Burhan Doğançay'dır.Sponsorlu Bağlantılar
1929 yılında İstanbul'da doğan sanatçı, 1950-1953 yılları arasında Paris Üniversitesi'nden Hukuk doktorası aldı. 1952-1953 arasında La Grande Chaumiere'de Sanat Kursları'na katılan sanatçının 1965'de New York-Guggenheim Müzesi tarafından bir eseri satın alındı.
1969 yılında Los Angeles'da litografi çalışmaları yaptı. Dünya Fotoğraf projesi'ni
gerçekleştirmek üzere dış ülkeleri dolaştı. 6 ödül sahibi olan Doğançay halen New York'da yaşamaktadır.
Sanatçının babası, izlenimci tarzda manzaralarıyla tanınan asker ressamlardan Adil Doğançay'dır. Bir harita subayı olan babası ile birlikte küçük yaşlarından itibaren doğada gezen ve ondan resmin temel bilgilerini öğrenen Doğançay, aynı zamanda babasının ressam arkadaşı Arif Kaptan'ın halkevlerindeki resim kurslarına katılmıştır.
Resimle erken tanışıklığına karşın, eğitimini başka bir alanda sürdürmüştür. 1950 yılında Paris'e giderek burada hukuk ve iktisat eğitimi görmüştür. Ancak, Paris gibi bir sanat merkezinde Louvre ve diğer müzelere yaptığı ziyaretler, açılan önemli sergiler ve sanat yayınlarıyla pekişen sanatçı alt yapısı, onu resme daha fazla bağlamış gözükmektedir. Bu dönemde, aynı zamanda Le Grande Chaumiere'de sanat çalışmaları yapmıştır.
Yurda döndükten sonra, 1956 yılında, Ankara'da Sanatsevenler Derneğinde ilk kişisel sergisini açmıştır. Aynı dönemde, Ticaret Bakanlığı'nda görev alan sanatçı, daha sonra turizm alanına geçmiş ve bu amaçla 1962 yılında New York'a gönderilmiştir.
Paris'ten sonra bir diğer önemli sanat merkezinde New York'da bulunmak, çocukluğundan beri resimle içiçe olan Doğançay'ı kaçınılmaz kararın eşiğine getirmiş ve sanatçı, 1964'de görevinden ayrılarak tamamıyla resim çalışmalarına yönelmiştir. Bu kararın kısa bir süre sonrasında, New York'da yurtdışındaki ilk kişisel sergisini gerçekleştirmiştir.
Sanatçı, New York'da bulunduğu ilk yıllardan itibaren ilgisini duvarlara yöneltmiştir:
"1963, 1964 yıllarında New York duvarlarındaki afişlerin büyüklüğü ve çokluğu, grafiti ve sloganların çekiciliği, aralarında Dubuffet'nin de bulunduğu bir çok ressam gibi beni de etkilemiştir."1969 yılında Guggenheim Müzesi müdürü Thomas Messer aracılığıyla Tamarind Litografi Atölyesi Bursu'nu kazanan sanatçı Los Angeles'da ilk baskı çalışmalarını gerçekleştirmiştir.
[KÖKSAL, Ahmet; "Burhan Doğançay'la Bir Konuşma", Sanat Çevresi, Temmuz 1986, S.93, s.5]
Bu yıllardan itibaren, dünyanın dört bir yanını gezerek farklı ülkelerdeki duvarları inceleyen ve fotoğraflarını çeken sanatçı, bunları resimleri için bir kaynak olarak kullanmakla kalmamış; biriken fotoğraf malzemesi, 1982'de Paris Georges Pompidou Sanat Merkezi'nde Dünya Duvarları projesiyle sergilenmiştir.
Doğançay'ın incelediği, belgelediği, üzerinde düşündüğü duvarlar onun sanatının başlıca kaynağı ve ana çıkış noktasıdır:
"Burhan Doğançay bu duvarları gördü, okudu, yüzeylerini inceledi, içeriklerini kaydetti, fotoğraflarını çekti, resimlerini yaptı, karşılaştırdı, sınıflandırdı, değiştirdi ve onları sanatının hammaddeleri olarak kullandı."Doğançay'a göre duvarlar insanların duygu ve düşüncelerinin doğal ürünleridir:
[MESSER, Thomas M.; "Hammaddeler", Yeni Boyut, Kasım 1982, S.1/ 7, s.16]
"Benim duvarlara olan aşırı tutkumun nedeni, onların üzerinde bulunduğumuz yazın ve sanatın gündelik yaşamımızın bir parçası olmasıdır. Nereye gitsek, nereye baksak duvarlar karşımıza çıkar. Karalamaları ile, felsefi ve siyasal sloganları ile, çocukların çizimleri ve diğer mizah, trajedi ve aşk anlatımları ile bir ülkenin, kentin ya da köyün toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel, tarihi ve tecimsel kişiliğini ortaya koyarlar. Benim bu duvarları tanıtmam yalnızca estetik ve belgeseldir; yaptığım seçimler herhangi bir ideolojik ya da politik mesaj taşımamaktadır."Duvar yüzeyine yazılmış bir yazı, yapılmış bir resim, yaptırılmış afişler, bunların içiçe geçen görünümleri Doğançay'ın sanatının görsel, estetik ve düşünsel çıkış noktasıdır. Bu çalışmaları, farklı teknik ve malzeme olanaklarını ya da anlatım biçimlerini kullanarak çeşitlendiren sanatçı, değişik dönemlerde gerçekleştirdiği resim dizileriyle dikkat çekmektedir. Ev Boyacıları, Formula I, Grego'nun Duvarları, Alexander's Duvarları gibi... 1990'ların başında gerçekleştirdiği İkili Realizm dizisinde ise, gerçek nesneleri tuvale yapıştırarak bunların gölgelerini boyamıştır. Sanatçı ayrıca, 1983'de bulunduğu İsviçre'de Gölge Heykel adını verdiği üç boyutlu çalışmaların ilk maketlerini yapmış ve daha sonra bu çalışmalarını olgunlaştırmıştır.
[DOĞANÇAY, Burhan; "Paradoks", Yeni Boyut, Kasım 1982, S.1/ 7, s.16]
1992'de St. Petersburg Rus Devlet Müzesi'nde açtığı sergiyle eserleri burada gösterilen ilk yabancı sanatçı olan Doğançay'ın resimleri, dünyanın dört bir yanındaki pekçok önemli müze ve koleksiyonda yer almıştır. Yurtdışında açtığı sergilerin yanısıra, düzenli olarak Türkiye'de eserlerini sergileyen sanatçı, Türk resminin ayrıcalıklı bir ismi olarak kendisini uluslar arası sanat ortamında kabul ettirmiştir.
Kaynak: lebriz.com
Biyografi Konusu: Burhan Doğançay nereli hayatı kimdir.