Arama

Amadeo Preziosi

Güncelleme: 27 Aralık 2012 Gösterim: 5.857 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
8 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Amadeo Preziosi

Sponsorlu Bağlantılar
preziosi9

İstanbul Aşığı Ressam
1882 yılında İstanbul’da vefat eden Kont Amadeo Preziosi, Boğaziçi’ne sevdalı ünlü Oryantalist ressamlardan biriydi.
Preziosi, diğer Oryantalist ressamlardan farklı olarak, İstanbul’dan gelip geçmedi. İstanbul’dan hemen hiç kopmadan, Eylül 1882’ye kadar Batı’nın tanımladığı ‘Dünya Kentlerinin Kraliçesi’ İstanbul ile yaşamını bütünleştirdi. Bu nedenledir ki Haluk Şehsuvaroğlu’nun tanımladığı gibi, “İstanbul’un semasının ve ışığının bütün sırrını suluboya tuvallerinde dile getiren ressam” olarak Osmanlı yaşamını sürdürdü.
Onun İstanbul’a olan sevgisi her biri birbirinden renkli ve canlı tablolarına ayrı bir ruh katmıştır.
E. H. Jerningham, ‘To and From Constantinople’ adlı kitabında şöyle der:
“Köprünün üzerindeki yaşamın mükemmel bir suluboya görünümü için, İstanbul’u ziyaret eden hiç kimse Mr. Preziosi’nin atölyesini görmeden gitmemelidir. Genelde suluboya resminde takdire şayan bir yeteneğe sahip olan sanatçı, özellikle Doğulu olan her şeye nüfuz etmiş olan o kendine has Doğu rengini yaşama geçirmiş ve böylece İstanbul’a gelen seyyaha en hayran kaldığı şeylerin gerçek bir hatırasını yaşatmıştır.”
Genç Preziosi

preziosi5

Kontluk ünvanı Preziosi ailesine 1718 yılında Sardinya ve Savoy Dükü Kral Victor Amadeu II’den intikal eder. 2 Aralık 1816’da Malta’da dünyaya gelen Amadeo Preziosi, çocukluk ve gençlik yıllarını Malta’da geçirir. Babası Kont Gio François Preziosi, Malta’da saygın bir kişidir.
Amadeo Preziosi’nin resme olan merakı çocukluk yaşlarında başlar. Ailenin hukuk öğrenimi görmesi yönündeki baskılarına rağmen bu öğrenimi ve mesleği terk eder ve Malta’nın ünlü ressamlarından Giuseppe Hyzler’in stüdyosunda ders almaya başlar. 1840’larda kardeşi Leandro ile birlikte Fransa’ya gider ve kardeşi yeni bir keşif olan fotoğrafçılık üzerine eğitim alırken o, Paris Güzel Sanatlar Akademisi’ne devam eder.

Pitoresk Kent İstanbul
19. yüzyılın başında Doğu’nun mistisizmini fark eden romantik ressamlar, tablolarına işledikleri ateşli renkler ve pırıl pırıl tablolarıyla yeni keşfettikleri Şark manzaralarını Batı’ya ulaştırdılar. Amadeo Preziosi de, Malta’dan İstanbul’a gelen ve Şarkın mistisizminden kurtulamayan birçok sanatçıdan biridir. 1842’de Malta’dan temelli ayrılan sanatçı ‘Doğu’da yeniden doğacağına inanmaktadır.
İngiliz İmparatorluğu hakimiyetindeki Malta Adası’ndan olması nedeniyle Amadeo Preziosi haliyle İngiliz pasaportu taşımaktadır. Pera’daki Levanten sosyeteyle olduğu kadar, İngiliz asıllı Levanten ailelerle de çok yakın dostluklar kurar. Özellikle de İngiliz diplomatik misyonu tarafından aranan bir sanatçı olur. Büyük Britanya Kralı’na ve Kraliçe’ye derin saygıyla bağlı olan Amadeo Preziosi’nin muhtelif tabloları İngiliz Sarayı’nın resim koleksiyonuna dek ulaşır.
1850’de Kırım Harbi sırasında Batı basını Preziosi’den savaş gemilerini, İngiliz Ordusu’nu ve Boğaz’daki alışılmamış sahneleri resmetmesini talep eder. Bu süreçte Preziosi son derece yoğun bir üretim meydana getirir.
1869 yılında İstanbul’a gelen Wales Prensi Albert Edward ve nişanlısı Prenses Alexandra Christina İstanbul’da kaldıkları günlerde Amadeo Preziosi’nin Beyoğlu’nda İngiliz Sefareti karşısında, Hammalbaşı Sokak’ta bulunan stüdyosunu ziyaret eder ve bazı tablolarını satın alır.
Resimlerinin büyük ilgi görmesi nedeniyle sanatçı, eserlerinin taşbaskılarından oluşan iki albüm yayınlatır. Topkapı Sarayı Kütüphanesi’ndeki ikinci albüm, sanatçının ölümünden kısa bir süre sonra 1883 yılında Paris’ta Canson Libraire tarafından Le Mercier baskısından yararlanılarak yenilenmiş baskıdır.
İstanbul’da yayınlanan ‘Levant Herald’ gazetesinin 28 Eylül 1882 tarihli 210. sayısında şu haber yer alır:
“Suluboya ressamı ve şehrimizin ünlü sanatçısı Mösyö Preziosi, önceki gün yanında yalnız hizmetkarı olduğu halde avlanmak amacıyla Yeşilköy’de kırlarda bulunuyordu. Bir süre sonra, artık evine dönmeye karar vermiş ve tüfeğini hizmetkarına uzatmıştı. Fakat bu sırada tüfeği tutamayarak yere düşürünce tetik hareket almış ve patlama sonucunda çıkan saçmalar Mösyö Preziosi’nin yaralanmasına sebep olmuştur. Saçmalar sanatçının kaburgalarına saplanmıştır. Halen ağır yaralı olup durumu endişe vericidir.”
Haberin yayınlandığı gün, Amadeo Preziosi girdiği komadan kurtulamaz. Yeşilköy’deki San Stefano Katolik Mezarlığı’na gömülür.
Bugün Hammalbaşı Sokak’taki evi harabe halinde olsa da, Yeşilköy Teyyareci Nuri Bey Sokağı’nın köşesindeki av köşkü bahçesine yapılan apartmanlarla hayli değişikliğe uğrasa da zamana direnmeye devam ediyorlar.


preziosi6

Bilgili ve kaprisli bir mimari, incelikli renkler armonisi, durmadan değişiklik gösteren süslerin eşsiz uyumu... İşte bu saydıklarımız Preziosi’yi İstanbul’a cezbeden gizli kalmış güzellikler olmuştu. Boğaziçi, Haliç kıyıları, mesire yerleri, mezarlıklar, çarşılar onun en sevdiği temalardı. Preziosi’nin en büyük özelliklerinden biri de Osmanlı topraklarında yaşayan insan tiplemelerine gösterdiği ilgiydi. Nitekim Preziosi, Boğaziçi, Haliç ve İstanbul’u sarmalayan tüm yaşamı görüntülerken, Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli mesleklerden ve etnik gruplardan tüm insan tiplemelerini de ihmal etmemiş, her birini en ince detayına kadar resmetmişti.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Biyografi Konusu: Amadeo Preziosi nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
MaRCeLLCaT - avatarı
MaRCeLLCaT
Ziyaretçi
9 Nisan 2009       Mesaj #2
MaRCeLLCaT - avatarı
Ziyaretçi
20 298Preziosi08

Sponsorlu Bağlantılar
bekirr - avatarı
bekirr
VIP VIP Üye
27 Aralık 2012       Mesaj #3
bekirr - avatarı
VIP VIP Üye
AMADEO PREZIOSI
Renkli Bir Ressam


19’uncu yüzyıl ressamları Osmanlı Türkiyesi’ni farklı bir konumda işlemeye başladılar. Bunların içinde İtalyanların yaklaşımı çok daha ustacadır ki, bu bir tesadüf değildir. Evvela bu topraklara yerleşen İtalyanlar vardı. Bu ırk Akdeniz’in doğusuna karşı daha yakındı ve bu yakınlık yerleşip hayat kuracak düzeydeydi İstanbul’u resmeden Avrupalıların teknik kusurları dışında, hayata ve insanlara bakışlarındaki yabancılık onlarda yoktu. Ayrıca iyi ressamlardı. Müzisyenleri de öyleydi; Donizetti Paşa olsun, Guatelli Paşa olsun, evvela yerel müziği iyi inceleyip, dinleyip ona göre kendilerinden istenen marşları ve eserleri bestelemişlerdi. Ressamlar da resimledikleri çevrenin bir parçası olmayı bilmişlerdir.

Osmanlı’nın resim dünyası ve anlayışı, çevreyi ve portreyi resmetmekten çok olayları ve hikâyeyi nakletmeye dayanır. Gerçi Osmanlı minyatür sanatında Matrakçı Nasuh gibi şehirleri resmedenler, Nigari gibi Kanuni Sultan Süleyman veya Barbaros Hayrettin Paşa’nın portrelerini çizenler de vardı.

Ama daha çok çiçek sevilirdi, hayvan sevilirdi ve gündelik hayattan çok törenleri, portrelerden çok olayları seven Türk resmi, bitkilerin dünyasını üsluplaştıran ölümsüz çinileri yaratan bir dal oldu.

İstanbul Halkını Resmetti

Fatih Sultan Mehmed’den beri portre yapmaya gelenler İtalyanlardır. Bir bakıma İtalyan resmini Türklerin niçin benimsemediği tartışılabilir. Bazı az düşünmeyi benimseyenlerin tekrarladığı gibi sebep portrenin dinen yasak olması mıdır? O zaman İstanbul’un fatihi niçin Bellini’nin karşısına oturmuştur? Vakıa Kanuni Sultan Süleyman ünlü Venedikli Tiziano’nun karşısına portre için oturmamıştır ama Tiziano’nun o portreyi yapması için raporlara dayanan padişah tasvirleri yetmez, birilerinin bakarak yaptığı portrelerin eline ulaşması gerekir.

Amadeo Preziosi 1816 yılında Malta’da doğdu. Zeynep İnankur araştırmış, Korsikalı bir korsan aileden geliyormuş. Korsanlık eskiden devletlerin destek olarak kullandığı meşru bir meşgaleydi. Preziosi ailesi de Sicilya-Napoli Krallığı’nın bu yolla işine yaradığından olacak, aynı zamanda Savoy Dükü olan Sicilya kralı Il. Vittorio Amadeo, aileye kontluk rütbesi verdi. Artık pek de zengin olamayan kont hazretlerinin torunlarından Amadeo İstanbul’a geldi ve toplumumuzun 19’uncu asrının en renkli ressamı böylece ortaya çıktı.

1867’de Paris uluslararası sergisine Osmanlı-Türk ressamı olarak katıldı. Ömrünü geçirmek için Yeşilköy’e yerleşti, ta ki bir av kazasında kendini yaralayana kadar. 1882 yılında da hayatını kaybetti. Evinin bahçesine gömüldü.

Preziosi suluboya resimlerde İstanbul halkını, çarşılarını, hayran olduğu mezarlıkları ve dergahları resmetti.

Buradaki Hayata intibak Etti

Bir başka İtalyan, Brindisi benzer bir görevi yerine getirmiştir, fakat ondan çok eser kalmamıştır. Preziosi’nin bıraktığı yerden Fausto Zonaro (1854-1929) aynı iştiyakla devam etti. Kim ne derse desin, tarihçiler açısından bu resimler o dönemin fotoğrafçılarının çekimlerinden çok daha değerli, çünkü hiçbir fotoğrafçı o resimlerdeki ruh halini yansıtamaz.

Nitekim Preziosi’nin resmettiği dükkanda oturup eskiciyle pazarlık eden esnafın yüzündeki tevazuyla karışık kendini beğenmişlik, kuşağını sokulu divitle gösterdiği okuryazarlık fotoğrafla değil, ancak firçayla verilebilir. Hiç kimse İstanbul esnafını, çarşıda gelinen halkı ve gururla at üstünde dikilen süvariyi bu kadar iyi tasvir edemez.

Preziosi için kanaatler muhtelif... Hatta sergi defterine imza atan Emel Hanım (“Panter” lakabıyla da tanınan Emel Yıldız), ressamın trajik sonuna değinerek “Bütün ava gidenler senin gibi av kazasında ölsünler” diye yazmış.

Sıradan ressam olduğunu iddia edenler, büyük sanatçı olduğuna değinenler onu ekol olarak oryantalizme sokanlar, hatta bu tabiri onu küçümsemek için kullananlar var.

Ama Preziosi bir İtalyan ve on binlerce İtalyan gibi Osmanlı şehirlerine hayat kurmaya gelenlerden; Beyoğlu’nun taş binalarını yükselten duvar ustaları, limanda çalışan işçiler buraya nasıl intibak ettilerse o da etmiş. Ve Donizetti ve Guatelli paşalar nasıl önce halk türkülerini, Türk müziğini dinleyerek Avrupai tarzda eserlerini besteledilerse, Preziosi’nin de Türkiye’deki minyatürü, nakışı, çiniyi ve çarşıdaki kalabalığın renklerini adamakıllı inceleyerek resimlerini yaptığı anlaşılıyor.

Nasıl Edmondo d’Amicis Türkiye’yi en iyi tasvir eden bir seyyahsa; İtalyan ressamlar, müzisyenler için de aynı şey söylenebilir. Akdeniz milletleri birbirini tanıyor ve onların sanatçıları da bu dünyayı daha yakından anlatabiliyor.


KAYNAK: DEFTERİMDEN PORTRELER (İLBER ORTAYLI)

Benzer Konular

7 Nisan 2017 / _PaPiLLoN_ Bilim ww