Arama

Stan Lee

Güncelleme: 14 Haziran 2012 Gösterim: 3.892 Cevap: 1
Sasuke Uchiha - avatarı
Sasuke Uchiha
Ziyaretçi
14 Haziran 2012       Mesaj #1
Sasuke Uchiha - avatarı
Ziyaretçi
Stan Lee
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

stan lee
  • Tam adı: Stanley Martin Lieber
  • Doğum tarihi: 28 Aralık 1922
  • Millet: Amerikan
  • Önemli karakterleri:
    • Örümcek Adam
    • Fantastik Dörtlü
    • X-Men
    • Demir Adam
    • Hulk
  • Ödülleri: Ünün çizgi roman salonu
Stan Lee (d. 28 Aralık 1922, New York Şehri), ABD'li çizgi roman yazarıdır. Spider Man, Fantastik Dörtlü, X-Men ve Daredevil, Hulk, Kaptan Amerika süperkahraman karakterini yaratmıştır.
Stanley Martin Lieber 1922'de New York'da doğdu. Ailesi maddi sorunlar çekiyordu. Okulu bıraktıktan sonra çizgi roman yayınlama şirketi Timely'de çalışmaya başladı. İlk hikayesi 1942 yılında Kaptan Amerika hakkındaydı. Stan Martin, S.T. Anley gibi farklı isimler altında yazılar yazdı, fakat Stan Lee'yi seçti. Timely, ismini Marvel Comics olarak değiştirdi. Stan Lee yeni karakterler yaratmaya devam etti. Fantastik Dörtlü'yü 1961 yılında yarattı ve bunu Hulk takip etti. Bir yıl sonra ise Spider Man'i yarattı. Daredevil ise 1964'te ortaya çıktı. Tüm bu karakterler Stan Lee'yi çok başarılı kıldı.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Biyografi Konusu: Stan Lee nereli hayatı kimdir.
Sasuke Uchiha - avatarı
Sasuke Uchiha
Ziyaretçi
14 Haziran 2012       Mesaj #2
Sasuke Uchiha - avatarı
Ziyaretçi
Spider-Man'i yaratan adam!
Dünyanın en ünlü süper kahramanları O’nun zihninden çıktı. O, Marvel’in en tepesinde oturan adam, yani Stan Lee. Tek göz, buz gibi bir evde geçen zorlu çocukluktan çizgi roman imparatorluğuna giden eşsiz bir hayat hikâyesi…
Sponsorlu Bağlantılar
2012 yılında 90 yaşına basacak bir dev Koca Stan Lee. 90’lık bir ihtiyar denildiğinde; ağrılarla gözleri kısılmış, bir gözü toprakta, aksileşmiş birisi canlanıyorsa gözünüzde, O’nun gözlerine dikkatlice bakın. Nice çizgi romanın kağıt üzerinde yaratılmasına şahit olmuş o gözlerde, küçük bir çocuk göreceksiniz. Daha dikkatli bakın, gözünün içine, en gerilere.
Zamanda uzun bir yolculuk yapacaksınız, sevimliihtiyarın gözlerindeki çocuk sizi, 1920’lerin başındaki New York’a götürecek. Soğuk bir Aralık ayı gecesi. Romanya göçmeni Yahudi bir çift olan, terzi Jack ve Jelia’nın oğulları ‘Stanley Martin Lieber’ dünyaya geliyor.
Cin bakışlı Stan’in bebek çığlıklarının gürleşmeye başlamasıyla göçmen aile için hayat iyice zorlaşmaya başlar, depresyon yılları kapıdadır. Aile kemer sıkar, o da yetmez, daha küçük ve soğuk evlere geçer. 9 yaşına geldiğinde, Stan Lee’nin odasına bir ortak gelir; kardeşi onun sinema ve kitap aşkını paylaşacak, eve giren, ödünç alınmış veya çalınmış kitaplar cılız bir ışığın altında dört meraklı göz tarafından takip edilecektir.
Tabii ki burada sinema filmlerine de küçük bir parantez açmak gerekiyor; gelecekte Marvel’ın tepesindeki adam olarak süper kahraman filmlerinin bizzat yapımcılığını da üstlenecek olan Stan Lee, özellikle Errol Flynn’in epik filmlerine düşkündür. Filmler ve kitaplar eşliğinde hayallere dalmak çok güzeldir. Korsanlarla denizlere açılmak; şatoların geniş odaları arasında gezinmek… Ama hayat para kazanmanın gerekliliğini erken yaşlarda Lee’nin kulağına fısıldamaya başlar. Ses rahatsız edici bir hal almadan, Stan gündelik işlere girip çıkmaya başlar.
Okumaya ve yazmaya meraklıdır, sıradan işler dışında, gazeteler için ölüm ilanları hazırlamak gibi ilginç işler de yapar. Ölenin fotoğrafına ve işine bakıp, yaşam öyküsüyle dolu, hüzünlü bir ölüm ilanı yazabilmektedir. Çok zeki bir adamdır, 16 yaşında okulu bitirmesine kimse şaşırmaz. O yaşta çok okumuş, çok yazmış, hayal gücü uçsuz bucaksız, yeni dünyalar yaratmak isteyen bir genç adamdır. Pulp denilen ucuz romanlara; yani dedektiflik, bilim kurgu ve korku temaları içeren kitaplara çok düşkündür. Amcasının elinden tutmasıyla, bu tür yayınlar basan bir şirketin yeni kurulan çizgi roman departmanında bulur kendini.
Buradaki görevi, full time çalışan sanatçıların çizim araçlarını hazırlamak ve gerektiğinde yemeklerini hazır etmektir. Ama bir fırsatını bulduğunda çizgi romanlara katkıda bulunmaya başlar. 1941 yılının Mayıs ayında çıkan bir Captain America cildinin onun için önemi çok büyüktür; ilk defa bu sayıda çizimlerin metinlerine katkıda bulunmuş, bir de üzerine havalı bir şekilde Stan Lee diye imza atmıştır.
Burada hemen neden kendi adıyla imza atmadığını sorabilirsiniz; o yıllarda adını daha ciddi (edebi) işlere saklamak gibi bir düşüncesi varmış. Kısa sürede heyecanlı ve sivilceli Stan’ın dehşetengiz hayal gücüyle ilgi çekici kahramanlar yaratma potansiyeli keşfedilir. 40’lı yıllarda küçük kahraman tasarımları yapar; 1942 yılında askere gider, 1947 yılında evlenir. Genç yaşta prestijli bir editörlük işi kapar ve bugün birer pop ikonu olan kahramanlarını okuyucuya sunmaya başlar. Okuyucu onun hikâyelerini çok sever ve bunun yetenekli Bay Lee’ye maddi dönüşü de beklentilerin üzerinde olur.

stan ic

Örümceğin Doğuşu

Stan Lee, Spider-Man’i sıra dışı çizgi roman sanatçısı Steve Ditko ile beraber yaratır. Burada, Stan Lee’nin ortağından biraz bahsetmek gerekiyor. Ditko sadece çizgi roman sanatının değil, tüm sanat dünyasının en ilgi çekici ve gizemli yaratıcılarında biridir. Marvel’da son derece üretken olduğu bir dönemde ani bir kararla işini bıraktı ve kendi köşesine çekildi. Sonradan belgesellere de konu olan bu ayrılışın, sektörü radikal bir şekilde terk edişin nedeni asla anlaşılamadı. Ama Stan Lee ile beraber Örümcek Adam’ı yaratmıştı ve kafalarındaki motivasyon, sıradan bir çocuktan bir süper kahraman yaratmaktı, daha en başta. Uzun süre, bir çocuk bir yüzük bulur ve süper kahramana dönüşür fikri üzerinde çalıştılar.
Ünlü kahraman ilk kez, 1962’nin sıcak bir Ağustos günü, Amazing Fantasy’nin 15. sayısında okuyucunun karşısına çıktı. Bu, örümceğin doğuşuydu. Spider Man, daha ilk günden küçüklerin çocuk sevdiği bir kahraman oldu. Bir kere sıradan bir gençti, zor bir çocukluğu olmuştu. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyordu ve mali sıkıntılar yakasını bırakmıyordu. Suçluların peşinde sabaha kadar duvarlara tırmandıktan sonra, sabaha karşı çöp tenekelerinin yuvarlandığı arka mahalledeki evine gelir, buz gibi odadaki yatağına yatar ve pencerenin çatlak camından dışarı gökyüzüne bakarak hayaller kurardı.
Tıpkı, Stan Lee’nin çocukken odasının penceresinden bakarak hayaller kurduğu gibi. Göçmen ailesi tarafından zorlukla okutulan Stan, kitapların yardımıyla başka dünyalara kaçarak hayatın güçlüklerine dayanırdı. Sonra kendi kahramanlarını hayal etmeye başladı ve kendi kahramanlarıyla koca bir imparatorluk kurdu. O, Amerikan Rüyası’nın en önemli örneklerinden biri. Sözümüzü noktalarken Stan Lee gibi çizgi roman devlerinin aldığı eleştirilerden de kısaca bahsedelim.
Marvel gibi büyük şirketler nedeniyle çizgi roman denilince akla önce (ve bazen sadece) süper kahramanlar geliyor. Halbuki bağımsızlar, grafik romancılar, çok daha olgun ve edebi hikayeler de anlatıyorlar ama ister istemez bu alternatif dünya biraz gölgede kalıyor. Stan Lee her ne kadar ‘çizgi roman eşittir süper kahraman’ denklemini tartışmalı bir şekilde akıllara kazımış olsa da, çizgi roman sevgisinin de gerçek mimarlarından biri olduğunu kabul etmek lazım. Çizgi roman demek, biraz da Stan Lee demektir.


Serdar Kökçeoğlu

Kaynak

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.

Benzer Konular

25 Aralık 2014 / Jumong Müzik ww
28 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Edebiyat ww
27 Ağustos 2011 / Daisy-BT Müzik ww
6 Şubat 2014 / Just fly Müzik ww