Arama

Dans

Güncelleme: 7 Haziran 2011 Gösterim: 9.177 Cevap: 6
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dans

Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  dans.jpg
Gösterim: 376
Boyut:  46.6 KB

Dans, en eski sanatlardan biridir. İlk insan­lar isteklerini içgüdüsel bazı ritmik hareket­lerle anlatırlardı. Aslında, dansın insanlığın yeryüzünde varoluşundan bile eski olduğu söylenebilir; bazı kuşlar ve hayvanlar dans ederek eşlerini çağırırlar. Adı tavus kuşunun İspanyolcasından türetilen pavane dansı, 1500-1600'lerde yaygın bir saray dansıydı. Ağır ve zarif figürleri olan bu dans bir tavus kuşunun hareketlerinden esinlenerek uydurulmuştu. 1900'lerin başında ABD'de "Hindi Yürüyüşü" adı verilen bir dans vardı. Dansın içgüdüsel oluşunu küçük yaşlardaki çocuklarda görebiliriz. Çocuklar, hatta be­bekler işittikleri ya da kendi içlerinden gelen ritimlere uyan doğal hareketler yaparlar. ABD'nin en yetenekli dansçılarından Isadora Duncan beş yaşındaki küçücük çocuklara kollarını dans ritimlerine göre nasıl hareket ettireceklerini öğretmeyi başarmıştı.

Dansın Kökenleri
İlk insanlar önceleri kendi başlarına, içgüdü­lerine uyarak dans ettiler. Yinelenen ritmik hareketlerin doğaüstü duygular çağrıştıran güç­lü etkileri olduğunu fark ettiler. Buradan, dansta büyülü bir gücün var olduğu düşüncesi doğdu. Her dans edişlerinde bu gizemli gücü yeniden yarattıkları duygusuna kapıldılar. Bundan sonra insanların çember, yarım çem­ber, karşılıklı iki sıra ya da dalgalı sıra gibi de­ğişik diziler oluşturduğu toplu danslar gelişti. Avustralya Yerlileri, hâlâ doğum, ergenlik ve evlilik kutlamalarında ve cenaze törenlerinde dans ederler. Bazı ilkel kabileler hayvanları taklit ederek totem dansları ya da iyi ürün alabilmek için büyü dansları yapar. Sri Lanka'da maske takarak yapılan büyü danslarının hastalıkları iyileştirdiğine inanılırdı. Bütün bu danslar ortamın yarattığı duygulara göre biçimlenir.
Uygarlıklar geliştikçe, ilkel büyü dansların­dan dinsel törenler ve ayinler doğdu. Dansta kurallar ortaya çıktı ve dans çoktanrılı dinler­de tapınmanın önemli biçimlerinden biri ol­du. Tapınaklarda rahipler, zengin evlerinde ise köleler doğum, evlilik, cenaze ya da sarayla ilgili tüm törenlerde dans ederlerdi. Eğlence için dans etme ilk olarak Mısır'da başladı.
Sonraki yıllarda Eski Yunan'da dans daha da gelişti. Bütün dinsel törenlerin önemli bir öğesi ve ayrıca bir eğlence kaynağı olan dans aynı zamanda tiyatro oyunlarının başlıca te­melini oluşturdu. Köylülerin harman döver­ken yaptıkları ritmik hareketlerden Yunan tiyatrosu doğdu. Yunancada "dans ederim" anlamına gelen "koro" sözcüğü ilk olarak, sahnede dans eden, söyledikleri şarkılarla oyunu açıklayan ve yorumlayan bir grup oyuncuyu tanımlamak için kullanıldı. Dansla­rı tasarlamak ve düzenlemek anlamına gelen koreografi sözcüğü de Yunan kökenlidir.
Eski Yunanlılar askerlerin eğitiminde te­mel öğe olarak dansı kullandılar. Günümüze kayıtları ulaşan bu danslardan, askerlere bireysel ve toplu saldırı hareketlerinin ritmik bir biçimde öğretildiği anlaşılmaktadır. Bü­yük Yunan filozofu Platon, "İyi şarkı söylemek ve güzel dans etmek, iyi eğitilmiş olmaktır" demişti. Eski Yunanistan'da devlet adamları, generaller, şair ve oyun yazarları gibi önemli kişiler şenliklerde ve zaferlerini kutlarken dans ederlerdi.
Romalılar ise Yunanlıları taklit ederken yalnızca biçimleri aldılar. Yunan sanatının ve felsefesinin ruhunu dansa sindiremediler. Bu yüzden Romalıların dinsel törenlerinde dan­sa yer vermelerine karşın, dans bu dönemde yozlaştı.
İlk Hıristiyanlar da dansı tapınma amacıy­la kullandılar. Ne var ki, 7. yüzyılda Hıristi­yanlar Roma döneminde saygınlığını yitiren dans biçimlerinden dolayı, dansı kilise etkinliklerinden uzak tutmaya çalıştılar. Birçok ülkede bu yasaklama kararı başarılı oldu. İspanya'da ise bazı katedrallerde dans kutsal günlerde ayinlerin bir parçası olmayı sürdür­dü. Sevilla Katedrali'nde, Paskalya sırasında delikanlılar mihrabın önünde dans ederek Tanrı'ya olan bağlılıklarını dile getirirler. Bu, kastanyet eşliğinde, saygılı ve soylu bir dans­tır. 19. yüzyıla gelindiğinde, Avrupa ve ABD' de dans hemen hemen tümüyle kilise etkinlik­lerinin dışına çıkarılmıştı.
Doğuda da eski zamanlardan beri dans yaygın olarak dinsel amaçlar için kullanıldı. Doğuda dansın en eski ve en gelişmiş biçimi­ne Hindistan'da rastlanır. Bazı tapınaklarda hâlâ "Tanrının Hizmetçileri" anlamına gelen devadasi'ler bulunur. Yıllarca tanrılara hiz­met etmek için eğitilen bu kadınlar yaşamla­rını dinsel törenlerde şarkı söyleyerek ve dans ederek sürdürürler. Hindistan'ın 1947'de ba­ğımsızlığını kazanmasından sonra, dansın bir sanat dalı olarak yeniden canlanması sonucu, kadın-erkek birçok ünlü dansçı yetişti.

MsXLabs.org & Temel Britannica

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anadolu'da Dansın Gelişimi

Sponsorlu Bağlantılar
Anadolu'da yaşayan Türklerde dans temel­de üç ayrı kültürün etkisinde kalmıştır. Bun­lar eski Anadolu uygarlıkları, Orta Asya kültürü (özellikle Şamanlık) ve Müslümanlıktır.
Anadolu'da binlerce yıl önce yaşamış Hitit, Eski Yunan, Frig, Lidya gibi eski uygarlıkla­rın etkileri günümüzde halk danslarında yaşa­maktadır. Konya'nın güneyinde Çatalhöyük'te bulunan duvar resimlerinde, İÖ 6500–5650 arasında bu yörede yaşamış bir uygarlığın dansları ve dinsel törenleri görülmektedir. Resimlerdeki danslarda, davulun ve tokma­ğın kıvrık ucunun günümüzdekilere benzerliği dikkat çekicidir. Ayrıca bu resimler, Hitit, Frig gibi uygarlıklardan çok daha öncekilerin katkılarını göstermesi açısından da ilginçtir.
Orta Asya kültürünün Türk danslarına etkisi ise çok daha belirgindir. Şamanlık Orta Asya ve Sibirya'da yaygın olan bir dindi. Şaman hastalıkları iyileştiren, dinsel törenle­ri yürüten, ölüleri öbür dünyaya kadar geçi­ren din adamıdır. Asıl önemi, kişisel ve toplumsal sorunları çözerken, öbür dünyaya göç ederek oradaki ruhlarla konuşmasından kaynaklanır. Ruhlarla (tanrılarla) ilişki kura­bilmek için düzenlenen törenlerde şaman hem oyuncu, hem dansçı, hem de şarkıcı olur. Davul çalar, çeşitli hayvanların taklidini yapa­rak ritmik hareketlerle dans eder. Şamanın yaptığı tören dansı ile Anadolu halk oyunları arasında önemli ben­zerlikler bulmak olanaklıdır. Anadolu'da bir­çok halk oyununda gene Şamanlıktan kaldığı düşünülen geyik, kuş, tilki, at gibi hayvanla­rın taklitleri yapılır. Buna iyi bir örnek Tokat yöresinden Geyik Oyunu'dur.
İslam dini ise, kendinden önceki dinlerle bağlantılı olduğunu düşündüğü dansı yasakla­ma yoluna gitti; ama dansı tümüyle kaldıra­madı. Tasavvufun müzik ve dans anlayışından doğan semalar ortaya çıktı. Birçok İslam tarikatında dinsel törenlerde dansa yer verilir. Bunlardan en bilineni Mev­levi semalarıdır. Semalarda ilahiler söylenir, özel giysili dervişler (semazenler) dönerek dans ederler. Bu dönüş sırasında semazenler gözlerini genellikle göğe çevirirler, sol avuçları göğe, sağ avuçları yere dönüktür.
Semaların yalnızca İslam kültüründen doğ­duğunu söylemek güçtür. Semalarda kullanı­lan birçok dans öğesinde daha önceki uygar­lıkların etkisi olduğu düşünülmektedir. Önce­ki uygarlıkların dansları daha sonraki uygar­lıklara aktarılmış, binlerce yıl öncesinin dans öğeleri birbirlerine karışarak ve iç içe geçerek bugünkü Anadolu danslarını yaratmıştır.


MsXLabs.org & Temel Britannica

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Balenin Başlangıcı

M.S. 300 ile 1300 arasında Avrupa'da dansın izi kayboldu. Kiliselerde yasaklandı. O dönemde alanlarda gösteriler yaparak dansı yaşatmaya çalışan bazı gezgin dansçı oyuncular dışında, dansın yeniden canlanmasını sağlayacak tiyat­ro benzeri topluluklar da yoktu.
Rönesans'la birlikte dans Eski Yunanistan ve Roma'nın öbür sanatları gibi yeniden yaşamın bir parçası olmaya başladı. Kiliseden kovulan dans İtalyan soylularının düzenledikleri görkemli balolarla saraylara girdi. Balo ("ballo") İtalyancada dans anlamındadır ve bale sözcüğü de bu sözcükten türemiştir. 1547'de İtalya'nın soylu ailelerinden Catherine de Medicis Fransa kraliçesi olunca, dansa karşı ilgi Fransız sara­yına taşındı ve dans burada da coşkuyla karşılandı. 1661'de Kral XIV. Louis iyi dans etmenin kurallarını ve ölçütlerini belirleyen ilk Kraliyet Dans Akademisi'ni kurdu. Bu nedenle birçok bale terimi Fransızcadır. Ba­leyle ilgili hemen her şey bu kurumda gelişti­rilmiştir (bkz. Bale).


MsXLabs.org & Temel Britannica
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Halk Oyunları ve Salon Dansları

Günümüzde danslar iki ana kaynaktan gel­mektedir: Halk oyunları ve Avrupa sarayla­rında doğan salon dansları. Halk oyunu belirli bir yörenin insanları ile birlikte doğup gelişen bir dans türüdür. Gelenekselleşerek kuşaktan kuşağa geçer. Halk oyunu doğduğu bölgenin dışında da yaygınlaşır ve bütün ulus tarafından benimsenirse, buna ulusal dans denir. Macaristan'ın "Çardaş"ı ve İspanya'nın "Jota"sı buna örnektir. Ülkemizde de Silifke'nin "Keklik Oyunu", Artvin'in "Atabarı", Elazığ'ın "Çayda Çıra"sı ulusal danslar ara­sında sayılabilir.
Bütün Avrupa ülkelerinde çok çeşitli halk oyunları vardır. Bazıları çift çift yapılan dans­lardır, ama çoğu topluluk dansıdır. Topluluk dansları dansçılara dans alanının her yerinde bulunabilme ve gruptaki tüm dansçılarla karşılaşabilme olanağını sağlar. Böylece de dan­sın ilişkileri geliştirme yönünü güçlendirir. Halk oyunları köy kökenli oldukları için, açık yerlerde ya da çiftlik ambarlarında, toprak üzerinde oynanırdı. Bu nedenle oyunlarda hareketler sürekli değildir; oyun çevik adım­lar, sert vuruşlar ve hızlı zıplamalarla sürer. Soylu sınıfların başlattıkları danslar tabanı cilalı salonlarda yapıldığı için genellikle kayar adımlarla dans edilir, halk oyunlarının tersi­ne zıplamalara pek yer verilmez, yumuşak geçişlerle hareket edilirdi.
16. yüzyıl ile 17. yüzyılın başlarında Avru­pa'da biri yavaş ve ağırbaşlı, öbürü ise hafif ve hızlı hareketleri olan iki dans türü gelişti.
17. yüzyılın en gözde dansı ise Fransa'da gelişen "menuet" idi. Bu mini mini adımlarla ve abartılı reveranslarla süren ağır bir danstı.
19. yüzyılın en gözde dansı valsti. Önceleri Avusturya köylülerinin başlattığı vals, kısa zamanda Avrupa salonlarının vazgeçilmez dansı oldu. Vals bugün de en zarif dans türlerinden biridir. Gelişiminin en yüksek aşamasına ise 19. yüzyılda Viyana'da, Johann Strauss zamanında ulaştı. Salon dansçıları bugün de Strauss valslerinin melodi ve ritimleriyle dans etmekten çok hoşlanırlar.
1911'de Güney Amerika'dan gelen Arjan­tin tangosu ve Brezilya samba'sı ABD'deyi sardı ve tüm Avrupa'ya yayıldı.
Vals ve Kuzey Avrupa kökenli öbür dansla­rın ritimleri Siyah Amerikalıların cazı ve Latin Amerika dansları ile karıştı. İnsanlar büyük dans orkestralarının müziği ile jitterbug yaptılar. Ardından rock and roll ve twist akımları geldi. 20. yüzyılın sonlarında bunlar disko dansı ile birleşti. Jitterbug ve twist gibi, disko da enerjik ve serbest hareketlere daya­nan bir dans biçimidir. Disko, müziği plak ya da banttan çalan küçük gece kulübü anlamın­daki "diskotek" sözcüğünden gelir. Bu kulüp­lerin bazılarında ise gerçek orkestra müziği vardır.


MsXLabs.org & Temel Britannica
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Modern Dans

1900'lerde klasik baleye karşı bir tepki oluştu; bu da ABD'de ve Avrupa'da doğal dans ku­ramlarının ortaya çıkmasına neden oldu. Gü­nümüzün modern ya da çağdaş dansı bu dü­şüncelerin gelişmesi sonucu doğdu.
Modern dansın ABD'deki öncüsü Isadora Duncan'dır. Duncan Eski Yunan'ın üstün ni­telikli danslarından esinlendi. 1890'ların katı kurallı balesine baş kaldırdı. O günlerin bede­ni sıkan bale giysilerini attı, hareketlerine öz­gürlük veren hafif ve dökümlü kumaşlardan giysilerle, yalınayak bir orman perisi gibi dans etti. Hareketleri özgür ve rahattı. Duyarlı bir müzik eşliğinde dans ederken, izleyicilere duygularını içtenlikle anlatmayı başarabiliyordu. Oysa bu dönemde balerinler gövde ha­reketlerini engelleyen, mekanik bacak ve kol hareketlerinden başkasına izin vermeyen sıkı korseler giyiyorlardı. Romantik öykülerden yola çıkan bale müziği de özel olarak yalnızca bale için bestelenmiş müzikle sınırlandırılmış­tı. Buna karşı Isadora Duncan dansında Beet­hoven, Brahms ve Haydn gibi müzik ustaları­nın daha derin içerikli senfonik müziklerini kullandı.
Modern dansın bir başka öncüsü olan Ruth St. Deniş doğunun dinsel danslarından esin­lendi ve yeni dans konuları bulmak için Hin­distan'a yöneldi. Merce Cunningham, Paul Belville Taylor ve Jose Arcadio Limon da modern dansın öncülerindendir.
Modern dans Avrupa'da, özellikle de Al­manya'da etkili oldu. "Modern dansın baba­sı" sayılan Macar asıllı Rudolf Laban yeni bir dans kuramı ve beden hareketlerini kâğıda geçirebilmek için özel bir işaret sistemi geliş­tirdi. Bu sistemle pek çok dansın gelecek ku­şaklara kalması sağlanmış oldu.
Siyah dansçılar da modern dansa önemli katkılarda bulundular. 1940'tan beri Siyah dansçılar ABD'nin ünlü dansçı ve koreograf­ları arasında yerlerini aldılar. Alvin Ailey ve Donald McKayle çalışmalarında, kökenleri Afrika ve Batı Hint Adaları'nda bulunan dans öğelerini modern dans teknikleriyle birleştir­diler.
Modern dans 19. yüzyıl balesinden birçok yönden farklıdır. Modern dansta bedenin ha­reketleri akıcıdır. Yerçekimi kuralını kabul eden modern dansçı somut, yerle ilişkili hare­ketlerde bulunur. Buna karşın bale dansçısı yeri terk etmek, sanki havalanmak ister. Mo­dern dansın işlediği temalar da 19. yüzyılın romantik, lirik ve peri masalı içerikli balesin­den farklı; gerçekçi, ciddi, çoğu zaman da coşkulu ve duygusaldır. Modern dans bale­nin klasik beş pozisyonunu ve zıplama, dö­nüş, vuruş, kayış gibi hareketlerini daha da geliştirdi. Modern dansçılar beden hareketle­rini sınırlamayan rahat giysiler kullanırlar. Klasik bale müziği yerine, senfonik yapıtlar­dan yararlanma cesaretini gösteren modern dansçı müziğe yaklaşımında gerçekten yaratıcıdır.


MsXLabs.org & Temel Britannica
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Günümüzde Dans

20. yüzyılın ilk yarısında fazlaca bir önem taşı­mayan dans sanatı, günümüzde en gözde gös­teri sanatları arasına girmiştir. Bunda tele­vizyonun önemli bir rolü vardır. II. Dünya Savaşı'ndan önce radyo en önemli kitle ileti­şim aracıydı. Radyo kulağa yönelik olduğu için dans dışındaki gösteri sanatları için bir iletişim aracı olabiliyordu. Televizyon ise gö­ze yönelik bir araç olarak dansa hemen yer verdi. Televizyonda dans önceleri en yalın bi­çimlerde, özellikle de günün gözde danslarına ağırlık vererek yer aldı. İlk olarak 1955'teki bir televizyon programında ünlü balerin Dame Margot Fonteyn'in başrolde olduğu Uyu­yan Güzel balesi gösterildi. Böylece bale sa­natı bu yeni kitle iletişim aracına girdi.
Günümüzde televizyon kameraları dans ve dansçıların emrindedir. Birçok bale sinema ya da televizyon için özel olarak tasarlanır. Bunların stüdyo dışında filme çekilebilme ola­nağı koreograf ve yönetmene geniş bir çalış­ma alanı sağlamıştır. Kırmızı Pabuçlar, Kuğu Gölü, Fındıkkıran gibi baleler sinema ve tele­vizyonun gözde örnekleridir.
Dansın gelişimiyle birlikte konuyla ilgili dergiler, kitaplar ve başka yayınlar da çoğal­dı. New York Halk Kütüphanesi'nin 1947'de başlattığı Dans Koleksiyonu'nun dünyanın en büyük dans arşivi olduğu sanılmaktadır. New York'ta Lincoln Merkezi'ndeki Gösteri Sa­natları Kütüphane ve Müzesi'nde bulunan ko­leksiyon çeşitli kitapların, fotoğrafların ve baskıların yanı sıra önemli dansların ve dans­çıların 300 bin metre uzunluğundaki film ka­yıtlarını da içermektedir. Bundan başka, bale ve dans gösterilerinin yazı ve notları da bulun­maktadır.
Dansın 20. yüzyıldaki yerini belki de en iyi belirleyen, bu dönemdeki dans yıldızlarının inanılmaz ünüdür. 1950'lere kadar en ünlü dansçılar Fred Astaire ve Gene Kelly gibi film yıldızlarıydı. Bu dönemde bir efsane olan Anna Pavlova gibi yalnızca dansçı olarak ün­lenmiş kişilere ender olarak rastlanmaktadır. Bu ünlü yıldızlara ek olarak balenin unutul­mayan adları arasında Vaslav Nijinski, Dame Margot Fonteyn, Rudolf Nureyev, Maya Plisetskaya sayılabilir.


MsXLabs.org & Temel Britannica
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
7 Haziran 2011       Mesaj #7
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Dans


Müzik eşliğinde, belirli ritme uyularak vücut, el, kol ve bacakların düzenli bir şekilde hareket ettirildiği sanat ve eğlence dalı.

İnsanlar tarih öncesinden beri dinsel ayinler, kutlamalar, büyüler için dans etmektedir. İnsanların müzik eşliğinde dans etmeye başlamasının ilk defa dinsel amaçlarla olduğu anlaşılmıştır. Dinsel ayinlerde ve törenlerde davul, flüt, zil gibi müzik aletlerine el çırparak ve şarkı söyleyerek başlayan dans hareketleri, Eski Yunan, Mısır ve Hintlilerde büyük gelişme gösterdi. Brahmanizm ve Hinduizm'in gelişmiş dans figürleri zamanla çok kesin kurallara bağlanarak, dünyanın çeşitli yerlerindeki toplumlara örnek oldu. Klanlar hâlinde yaşayan toplumlarda doğumları, evlenmeleri, savaş ya da avlarda kazanılan başarıları kutlamak için ayrı dans türleri ortaya çıktı. Nihayet bir sahne gösterisi durumuna gelen danstaki dinsel unsurlar, ortadan yavaş yavaş silindi ve dans ince bir sanat gösterisi biçimini aldı. Toplumların sınıfsal yapısı değiştikçe, dans da buna paralel bir evrim gösterdi. Soylu sınıfların gelişmiş müzik eşliğinde karışık figürlerden oluşan "salon dansları"nı tercih ettikleri, halk tabakalarının, dinsel ve toplumsal ezgileri içeren müzik eşliğinde "halk dansları"nı yaptıkları gözlenmektedir.

19. yüzyılda, kültürlü tabakaların tam bir sanat gösterisi olarak kabul ettikleri "bale" ortaya çıktı. 20. yüzyılda geniş halk tabakalarının bir eğlence türü olarak gördükleri danslar ve sırf bu danslar için yazılmış dans müzikleri büyük bir yaygınlık kazandı. Salon danslarından en tanınmışı olan vals, rondo gibi türler, yerini daha hareketli ve kurallara daha az bağımlı fokstrot, çarliston, tango, pasadoble, rumba gibi türlere bıraktı. Özellikle Antiller ve Brezilya'daki halk danslarından çıkıp gelişen bu danslar, Kuzey Amerika'da caz müziğinin etkisiyle birleşerek, samba, bossanova gibi dansları oluşturdular. Daha sonra rock and roll, twist gibi hemen hemen hiçbir kurala bağlı olmayan danslar ortaya çıktı. Genellikle bütün dans türlerinde erkekler ve kadınlar eşit sayıda, bir arada dans figürlerini yaparlar. Sırf erkeklerin ya da kadınların yaptığı halk dansları da vardır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Benzer Konular

10 Haziran 2015 / _VICTORY_ Genel Galeri
24 Ekim 2008 / Misafir Taslak Konular