Arama

Sanat Terimleri Sözlüğü - P

Güncelleme: 24 Nisan 2009 Gösterim: 4.924 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
24 Nisan 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Sanat Terimleri Sözlüğü
Felsefe Ekibi sitesinden alınmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

- P -

Paganizm
Putlara tapınma dinine denir. Putperestlik karşılığıdır.

Pagod

(Fr. pagode; İng. pagoda; Alm. Pagode) Hintçe bir kelime olup Avrupa’ya Portekizceden geçmiştir. Hint mabetlerine denir. Stupa ile aynı anlamı taşır. Pagodların birbiri üzerine konulmuş her katının ayrı bir saçağı vardır. Bazılarının üzerinde çatı da bulunur. Hindistan. Çin ve Uzak Doğu ülkelerinde görülür. Pagodlar ve ştuplar Asya mimarisinin Barok örnekleridir.

Pah

Birbirine dikey olan iki yüzeyin birleştiği bir duvar köşesini 45°’lik bir açı ile keskinliğini kaybettirme işi. Duvarcılıkta ve marangozlukta kullanılan sözcüktür. Buna marangozlukta köşe sivriliklerini şey olarak rendeleyerek yuvarlaştırma denir.

Pahlı sütun
Aşağı doğru bol köşeli yüzeyli sütunlara denir.

Paleolitik Çağ
(Fr. Paleolithitique; Alm. Paleolithitikum) Eski Taş Çağı, Eski Taş Devri

Palestra
(Fr. palestre; Alm. Palaistra) Yunanistan’da atletizm için kurulmuş idman yerleri idi. Etrafı sütunlu avluları, soyunma yerleri ve istirahat odaları bulunmaktaydı. Palestraların bize kalanları Hellenistik devirden olanlardır.

Palet

(Fr. palette) Ressamların üzerinde boyalarını karıştırdıkları tahta plak,

Palma
Hurma dalı biçimindeki bir zafer sembolüdür. Palma sağlam ve dayanıklı, bir ağaç olması yüzünden müsabakalarda kazananlara başarı sembolü olarak verilirdi. Böylece palma bir zafer sembolü olmuştur.

Palmet
(Fr. palmette; Alm. Palmette) Palmiye biçiminde bir nebat bezeme motifidir. Yaprakları simetrik olarak düzenlenmiş p. motifi Mısır ve Mezopotamyalılar ile Yunanlılar tarafından kullanılmıştır. Mısırlılar palmet biçiminde sütun bar da yapmışlardır. Palmet Roma mimarisinde de kullanılmıştır.

Pancur

(Fr. jalousie) Bir evin pencerelerinden içeriye ışık ve yaz sıcağı girmesine engel olmak için konulan kanatlı, fakat içeriye hava girmesine engel olmayan bir çeşit kepenktir.

Pandantif
(Fr. pendentif; Mm. Gewölbzwickel, Kuppelzwickel; İng. pendentive) Kubbeli inşaatta kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından her biri.

Pano

(Alm. Paneel, Tafel, İng. panel) Etrafı çerçeveli düz yüzeyler olup mimaride silmelerle sınırlıdır. Resimde de üzerine boya resim yapmak için hazırlanan düz tahta plaklara denir. Duvar resmi anlamına da gelir.

Panorama
(Fr. panorama) Bir noktadan bütün çevrenin görünüşünü gösteren manzara resimlerine denir. Panorama resmini göstermek için silindir biçiminde binalar yapılmıştır ki, bunlara panorama binaları denir.

Panoramik
(Fr. panoramique) Bir noktadan bütün çevreyi içine alan görünüşlere denir.

Panteon
(Fr.; Alm. Pantheon) Roma’da kubbe çapı 39,5 m. olan Antik çağda yapılmış dünyanın en büyük kubbeli inşaatıdır. Roma krallarından Hadrian tarafından M.S. 115-125 yıllarında Suriyeli bir mimara yaptırılmış bir tapınaktır. Yüksekliği 43 m.dir. Işık, kubbenin ortasındaki 9 m. çapındaki yuvarlak bir delikten girmektedir. Paris’te büyük adamların içine gömüldükleri bir Panteon daha vardır.

Papirüs sütunu
Mısırlıların Orta ve Yeni İmparatorluk çağında kullandıkları başlığı papirüs yaprağından esinlenen bir sütun biçimi.

Paradies
(Alm.) Atrium.

Parçalama
(Fr. deformation) Sanatçının model olarak ele aldığı nesnenin görünüşünü yorum amacı ile değiştirmesidir. Böylece nesne sanat eseri haline gelir.

Partenon
(Fr. Parth) Yunan tanrısı Athena Parthenos adına inşa edilmiş Akropoldeki bir tapınaktır. Dorik düzende, iç kısmı- üç nefli bir esas kısım ile bir küçük odadan ibarettir. Etraf, çift sıra sütunludur. Partenon, mimar İktinos tarafından planlanmış ve Fidyas tarafından da inşaatına nezaret edilmiştir.

Pastel-resim
Kuru boya tekniğidir. Süzgeçten geçirilmiş yulaf lapası pastel boya tozlarının yapıştırıcı kuvveti olarak en iyi malzemedir. Jelâtin, yapıştırıcı olarak kullanılacaksa suya oranla % 3, ara zamkı kullanılacaksa % 2 oranında alınır. Kitre ise 3 gr. bir litre su için yeterlidir. Su ile karışan boyalar, pastel imali için kullanılır. İlk kez 15. yy.da kullanılmıştır. Bu tarihlerde pastel yalnız desenlerin renk kullanılmıştır ve pastel, desen anlayışındadır. 16., 17. y.y.’da İtalya, Almanya, Fransa’da gittikçe yayıldı. 18. yy.da pastel bir çeşit boya resim anlayışı kazanmağa başladı. Maurice Quentin de Latour bu yeni çalışma alanında ün kazandı. Fransız klâsisizmi zamanında pastel itibarını kaybetti. İlk kez 1870 yıllarında Degas ve Almanya’da Lenbach ile pastel yeniden önem kazandı. Pastel bugünün resminde değerini korumaktadır.

Patates baskı
Yüksek baskı.

Payanda
(Fr. étançon; İng. prop, stay, stanchion; Alm. Stütze) Bir duvarı tutmak ya da takviye etmek için tazyiki karşılamak üzere kullanılan destek.
Payanda, belli bir noktada duvar genişletilerek meydana gelir ve duvar yüzünde bir çıkıntı oluşturur. Türkçe'de, ikisi de Fransızca olan contrefort ve pilastre sözcükleri kullanılmaktadır.

Paysage
(Fr.) Manzara resmi.

Peplos
Eski Yunanlılarda kadınların omuzlarına bir kopça ile tutturdukları kumaş elbise.

Perdah
Bir maden levhayı ya da duvarı iyice düzlemek. Perdah zımpara mala vb. ile olur.

Pergola
(Fr.) Asma ya da sarmaşık sardırılan tahta, taş sütun ya da direkler üzerine kurulan çardak. Modern evlerin teraslarında yapılan ahşap çardağa benzeyen inşaat. Bizde çardak karşılığıdır.

Peridrom
(Fr. Péridrom) Yunan tapınaklarının etrafında, sütunlarla çevrili, altında gezinilen kısım.

Peripter
(Fr. Peript) Eski Yunanda etrafında bir sıra sütunu bulunan tapınaklara denir.

Perisitilum peristil
(Fr. peristyle; Alm. Peristy)
1—Yunan evlerinin etrafı sütunlarla çevrili bahçe gibi düzenlenmiş avlusu. Bu biçim, Romalılar tarafından aynen alınmıştır.
2— Bir yapının ön yüzünde sütunlu giriş.

Perspektif manazır
(Fr. perspective; Alm. Perspektive; Löt. perspicere) Oylumun ve onun içindeki eşyaların ve nesnelerin ayni görüş noktasına göre, bir yüzey üzerine, gerçek görüntüsüne göre tespiti ve resmedilmesine denir. Bir camı bir oyluma tutup bunun üzerine bütün eşyanın ve oylum görüntüsünü çizersek her eşya yakın ve uzaklıklarına göre büyür ve küçülür. Böylece p.’e uygun bir resim meydana gelir. Bu görünüşe göre, oylumun, eşyaların tespitine perspektif denir. Resimde çizgi perspektifi, renk perspektifi gibi deyimler de vardır. P.’de “bakış noktası”, “kaçış noktası”,“ufuk hattı” gibi görünen şeyin matematik olarak p. çizimi 15 yy.da Floransalı mimar Brunellechi tarafından bulunmuştur. Bu bilimsel p.’e göre ilk resim Masaccio 1425’de yaptığı fresklerde uygulanmıştır. Bilimsel P. yanında Japonların “hava P.” inde eşyalar yukarıdan aşağı belli bir bakış noktası dikkate alınarak yapılır.

Pervaz
(Fr. boguete) Kapı ve pencerelerde silmeli kenarlık

Petek
Minare.

Pieta
İsa’nın cansız bedenini tutan Meryem Ana imajı.

Piktografi
(Fr. pictographie) İlk insanların resimle ifade ettikleri yazılar. Yani bir şeyi resimle göstermek suretiyle yazılan resim şeklindeki yazı.

Pilastr
Gömme sütun. Duvar giyiminde dekoratif bir etkisi olup, taşıma gücü olmayan, duvara yapışık biçimde gösterilen sütunlar Antik Çağ, Rönesans ve Klasisist devirde kullanılmıştır.

Pilpaye
Filayağı.

Pinakothek
(Yun.) Resim koleksiyonu anlamındaki bir kelimeden alınmıştır. Sonradan resim müzelerine denilmiştir. Atina’da Akropolis’de bir pinakothek vardı. Münchner Pinakothek gibi.

Pitoresk resim
(Fr. pittoresque; Alm. malerisch.) Doğa parçalarının katı bir biçimde anlatılmamış çolak ve artistik -bir heyecanla yapılmış olan resimlerine denir. Yani boyanın kendi güzelliğinin görünüşüne önem vererek yapılmış resim. İlk kez l9. yy.da pitoresk resmine gereksinme duyulmuştur.

Plakat boya
Bugünkü boya endüstrisinde içinde plastik tutkal bulunan kapatıcı afiş boyalarına denir.

Plion
(Fr. pylon; Alm. Pilon) Kapı Kulesi. İki tarafı kuleli, büyük, anıtsal kapılara denir. Mısır mabetlerinden bazılarında plionlar görüyoruz, Karnak Tapınağındaki gibi.

Plastik
(Fr. plastique; Alm. Plastik; Arap. tecsim; Ing. plostic)
Bir cismin yoğrulabilir bir madde ile örneğini yapma. Heykel ifl her nevi. Genel olarak üç buutlu anlatım, üç buutlu eser.

Plastik boya
Plastik tutkallarla yapılmış boyalar olup daha çok dekorasyon işlerinde kullanılış.


Plastik sanatlar
(Fr. arts plas tiques) Resim, heykel ve mimari sanatlarına denir. Üç buutlu anlatımı olan sanatların ismidir.

Plastilin
Üst baş ve eli kirletmeden heykel çalışmalarında kullanılan bir madde olan plastilin 13 kısım süzülmüş kil ya da kaolin, 31 kısım balmumu, 5 kısım çinko üstübeci, 28 kısım kükürt, 14 kısım zeytinyağı birbirleriyle eritilerek ve içine bir miktar suda eriyen toz boya konularak elde edilir.

Platform
(Fr. Plate-form) Tabandan yüksekçe yapılmış düzlem, set.

Platöresk
(Fr. plateresque; İng. platteresque; Alm. Silberscmied stil) Mimaride, kuyumculuk işlerindeki biçim ve süsleri andıran ve bilhassa İspanyol Rönesans’ını karakterlendiren üsluba denir.

Podlum

1—Roma amfiteatrlarında ortadaki oren kısmını basamaklı oturma yerlerinden ayıran alçak duvar.
2— Odanın bir kısmına yapılan yüksekçe döşeme
3— Amfiateatrlarda imparatorların oturmalarına mahsus yüksekçe yer, set.

Polikromi
(Fr. polychromie) Çok renklilik demektir.

Pompadur üslübu
Fransa’da 15. Louis (Lui) zamanındaki Rokoko üslubuna denir (Rokoko).

Porfir
Somaki mermer.

Porselen
Keramik.

Portal
(Fr. portail; İng. door way, gate, gateway; Alm. Portal; Arap. bal, kebir) Önemli binaların cephelerinde yer alan yapının mimari üslübunu temsil eden anıtsal giriş kapılarına denir. Taçkapı da denir. Portaller bina cephesinin en dikkati çeken mimari unsurudur.

Portik ya da portikus
Batı dünyasında anıtsal büyük yapıların önlerine Yunan ve Roma tapınaklarına olan hayranlıkla ayak ya da sütunlar üzerine oturtulmuş giriş yapısı. Yalnız başına olan p.’ler de vardır ve meydanlara yapılmıştır.

Portre
(Fr. potrait; Alm. Portrat, Bildnis) Belli bir kişinin heykel malzemesi, boya, grafik ya da desen ile yapılan resmi olup o kimsenin karakterini ve ifadesini tamamen veren resimlere denir. Portre yalnız baş, göğüs, dize kadar, olduğu gibi ayrıca boy ve aile portreleri olarak çeşitli ölçülerde işlenmiştir. Eski Mısırda bir gerçekçi portre sanatı vardı. Portrede Yunan idealizme, Roma natüralist bir anlayışa önem veriyordu. İlk kez Rönesans öncesi ve Rönesans’ta portre sanatı gelişmeğe başlamış, Rönesans ve Barokta dikkate değer portreciler yetişmişti. Bizde portreye Osşebih denirdi. Sonradan tasvir denilmiştir.

Poşat
(Fr. pochade) Not alma anlamında ve çabuk olarak birkaç fırça darbesi ile yapılması istenilen resimlere denir (taslak).

Pota
Madeni döküm için, içinde mad eritilen pişirilmiş toprak kap.

Pre-Raffaelitler
(Alm. Präraffaeliten; İng. Raphaelite-Brotherhood) 1848 de Rosetti Hunt ve Millais tarafından kurulan İngiliz sanatçılar birliğinin mensupları. Bu birlik, adını, John Ruskin’in 1851 de yayımladığı “Pre-Raphaelisme” adlı kitabından almıştır. Pre-Raffaelitler ülkülerini 15. y.y.’ın Botticelli. Mantagna vb. gibi ressamlarının, insana kazandırdığı vicdanlılığı ve dürüstlüğü benimsemişler ve bu amaçlarını dini, ruhsal bir resimde yansıtmışlardı. Endüstriyi insan vicdanının oluşmasında tehlikeli görüyorlar ve Ruskin ile Morris’in düşüncelerini paylaşıyorlardı. İngilizlerin “New-Art" (art nouveau) akımı, Pre-Raffaelitler’in yarattığı bu zemin üzerinde 19. y.y. sonunda doğma olanağı bulacaktı.

Primitifler
İtalya’daki 13. 14. ve kısmen 15. yy. ressamlarına denir.

Primitif sanat
İlk(s)el sanat.

Prizma renkleri
Gök kuşağı renkleri alan kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert, mor. Empressiyonizm ile ilk olarak resim sanatında açık hava resmine girilmiştir.

Profil
1—Portre sanatında bir insanın tam yandan resmi.
2— Binanın dik olarak bir yüzey ile kesilme sinden meydana gelen kesiti.

Pronaos
Eski Yunanlılarda mabedin önünde sütunlu revaklı olan kısım. Pronaosun üst kısmı örtülü olup alınlığı üçgen biçimindedir.

Proporsiyon
(Fr. proportion) Nispet, oran. Parçaların birbirine olan oranları.

Prostil
Yunancada önü sütunlu ve revaklı olan tapınaklara ya da yapılara denir.

Protodorik sütun
Eski Mısır sanatında kullanılmış yivli bir sütun olup Yunanlıların Dorik sistemine benzediğinden bu ad yanlış olarak verilmiştir.

Prototip
Ele model olarak alınan esas orijinal.

Putrel
(Fr. poutrelle) demirden olan kirişe denir.

Putto
(Fr. putto; Ital. putti = çocuk sözcüğünden. Alm. Putten)Çıplak küçük çocuklar olup kanatlı ya da kanatsız olarak İtalyan Erken Rönesansının bir buluşu olarak çocuk meleklerin bir karşıtıdır. Puttolar için Antikitenin Amorette’leri örnek alınmıştır. Ancak Puttolar dünyevi bir varlık tasavvur edilmişlerdir ve Rokoko’da çok kullanılmışlardır, Barok resim ve heykel sanatının önemli bir unsuru olmuşlardır.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

22 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Taslak Konular
22 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat
16 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat
22 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat
24 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat