Arama

Eğitim Türleri - Tek Mesaj #4

tekinfsm - avatarı
tekinfsm
Ziyaretçi
11 Nisan 2008       Mesaj #4
tekinfsm - avatarı
Ziyaretçi
GELİŞİM PSİKOLOJİSİ



1.BÖLÜM: Gelişim ile İlgili Temel Kavramlar ve Gelişimi Etkileyen Faktörler:


İlk bölümde gelişim ve gelişimle ilişkili temel kavramlar verilecektir. Birbiriyle çok yakından ilişkili olan bu kavramların benzer ve farklılıkları da vurgulanarak hem gelişlimin daha iyi kavranması sağlanılacak hem de ileriki konular için bir ön hazırlık yapılmış olacaktır.

Psikoloji: İnsan ve hayvan davranışlarını inceleyen bilim dalıdır. Psikolojinin pek çok alt dalı vardır. Bunlar başlıca klinik, gelişim, endüstri, sosyal, fizyolojik, öğrenme ile rehberlik ve öğrenme psikolojisidir.
Gelişim Psikolojisi: Döllenmeden ölüme dek olan süreç içinde biyolojik ve psikolojik olarak meydana gelen değişim ve gelişimleri inceleyen psikoloji dalıdır.
Büyüme: Organizmada sadece boy, kilo ve hacimde meydana gelen artıştır. Sadece bedensel değişimleri kapsar. Vücudun farklı organlarında farklı hızlarda büyüme meydana gelebilir.
Olgunlaşma: Öğrenme yaşantılarından bağımsız, kalıtımsal kodlamanın idare ettiği her bireye özgü değişimleri içerir. Olgunlaşma, kalıtımın etkisiyle organizmanın kendisinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilecek seviyeye ulaşmasını sağlayan biyolojik değişimlerdir. Yukarıda da belirtildiği gibi olgunlaşmaya öğrenmenin etkisi olmamaktadır. Örneğin; bir çocuğun el ve parmak kasları yeterli olgunluğa erişmeden düzgün bir resim yapamaz, ipliği iğneden geçiremez, ayakkabılarını bağlayamaz vb… Olgunlaşma çevre koşullarından oldukça bağımsız gerçekleşir. Normal şartlarda çevre olgunlaşmayı etkilememektedir. Bireyin bulunduğu ortamda uyarıcı yoksunluğu çok fazla söz konusu ise bu durumda çocuğun olgunlaşması olumsuz etkilenebilir, bir miktar gerileme söz konusu olabilir ancak olgunlaşma genetik kodlamanın kontrolü altında gerçekleşeceği şekilde yerine gelecektir. Örneğin, sağlıklı bir bebek belli bir olgunluğa eriştiğinde yürümeye başlayacaktır, ancak çocuğun yürümesi engellenirse bir süre bu davranışın gerçekleşmesi gecikecektir. Ancak uygun ortamda çocuk yürümeyi gerçekleştirecektir. Burada önemli olan çocuklara yaşlarına uygun olgunlaşmayı gerçekleştirebilecekleri ortamın sağlanması, onlara kısıtlamalar getirilmemesidir.
Ayrıca her olgunlaşma gelişim olmakla birlikte, her gelişim bir olgunlaşma değildir. Çünkü gelişim hem biyolojik hem de psikolojik ve sosyolojik bireyin tüm değişim sürecini içerirken, olgunlaşma sadece genetik kodlamanın idaresinde gerçekleşen biyolojik değişimlerle sınırlıdır. Bir başka deyişle, “olgunlaşma gelişim kümesinin bir alt kümesidir” diyebiliriz.
Öğrenme: Organizmanın tekrarlar ve yaşantılar yoluyla davranışlarında meydana gelen nispeten kalıcı izli davranış değişiklikleridir. Örneğin; çocuğun ayakkabılarını bağlayabilmesi için el ve parmak kaslarının, kemiklerinin yeterli olgunluğa ulaşması yetmez, çocuğun ayakkabıların nasıl bağlandığını görmesi, denemeler yapması, gerekli davranışı yapıp-yapmadığına dair bilgilendirilmesi, pekiştirilmesi de gerekmektedir.
Gelişim: Döllenmeden ölüme dek organizmanın büyüme, olgunlaşma ve öğrenmelerinin etkisiyle sürekli olarak bedensel, zihinsel ve psikolojik değişimleridir. Gelişme ürün olarak ele alındığında, gelişimi de bu ürünün süreç yönü olarak ifade edebiliriz.
DİKKAT!
· Gelişim yaşam boyu devam eden bir süreçtir.
· Gelişim, sadece fiziksel değişimleri değil, zihinsel, duygusal ve kişiliksel yönden de tüm gelişimleri içerir.
· Gelişme; olgunlaşma ve öğrenmenin bir ürünüdür. Gelişim ise süreçtir.
· Gelişim görevi; her gelişim döneminde bireyden gerçekleştirmesi beklenilen davranış değişimleridir.

Hazırbulunuşluk: Bireyin belirli bir olgunlaşma düzeyi ile birlikte, ön-öğrenmelerini, ilgi ve tutumlarını, güdülenmişlik düzeyini, yeteneklerini, genel sağlık durumunu da içermektedir. Hazırbulunuşluk, “bireyin eğitim ortamına getirdiği özelliklerin tümü” olarak da ifade edilebilir. Örneğin: ağaca tırmanma olgunluğuna erişmiş ve bu davranışı yapması için gerekli tüm öğrenmeler sağlanmış olsa da ağaca tırmanmak istemeyen bir çocuğa bu davranış yaptırılamaz. Diğer bir deyişle, bisiklet kullanmak için gerekli hazırbulunuşluğa sahip bir çocuk da; bisiklet kullanmak için yeterli olgunluğa erişmiş, bisiklet kullanmaya istekli, nasıl kullanacağına dair ön-öğrenmeleri kazanmış ve genel sağlık durumu da buna elverişli ise bisiklet kullanmayı başarabilir.
Kritik dönem: Gelişimin belli dönemlerinde belli davranışların gerçekleşmesi beklenir. Bu dönemde birey bu davranışın öğrenilmesine karşı daha yatkındır. Bu öğrenmelere ilişkin çevre etkilerine karşı daha duyarlı olunur ve bu öğrenmeler diğer dönemlere göre daha hızlı ve kolayca meydana gelir. İşte bu dönemlere gelişimin kritik dönemleri denir. Kritik dönemlerde kazanılması gereken davranış kazanılmadığında daha sonra kazanılması ya çok zor ya da imkânsız hale gelir. Kritik dönemin en önemli noktası “zamanlama”dır. Eğer bireylere bu dönemlerde gerekli öğrenme fırsatı verilmezse gelişim ya yavaşlar ya da bir daha gerçekleşemez. Örneğin konuşma için kritik yaş 1-2 yaş, yürüme için 1-1.5 yaş, okuma-yazma için 6-7 yaş civarıdır.

Gelişim ile İlgili Temel İlkeler

1) Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür.
Bireyin fiziksel, bilişsel ve duyuşsal gelişimi kalıtımla getirdiği özellikler ve çevresiyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan yaşantılarından etkilenir.
2) Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir.
Gelişim yaşam boyu devam eder ve belirli aşamalarla birikimli olarak oluşur. Her dönem bir önceki dönem üzerine kurulur ve kendisinden sonraki döneme de ön koşul oluşturur.
3) Gelişim nöbetleşe devam eder.
Değişik dönemlerde değişik gelişim alanları öne geçebilir. Örneğin; çocuğun dil gelişimi açısından konuşmasının hızlandığı bir dönemde, yürümeye başlamasıyla konuşmasında bir duraksama gözlenir.
4) Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
Doğum öncesi dönemden itibaren öncelikle baş, daha sonra da sırasıyla gövde, kol ve bacaklar gelişir. Ayrıca, öncelikle iç organların ve sonra da giderek dışa doğru bedenin gelişimi gerçekleşir.
5) Gelişim genelden özele doğrudur.
Çocuklar önce tüm vücuduyla hareket eder, yani büyük kaslarını kullanır, daha sonra giderek daha özen gerektirecek becerileri başarabilecekleri ince motor kaslarını kullanır hale gelirler. Örneğin; bebek uzağındaki bir nesneyi almak istediğinde önce tüm vücuduyla hareket eder, zamanla sadece kolunu uzatarak hedefine ulaşabilir hale gelir.
6) Gelişim bir bütündür.
Gelişim alanları birbirinden bağımsız değildirler, aksine sürekli birbirleriyle etkileşim içindedirler. Bir gelişim alanındaki olumlu ya da olumsuz yöndeki bir değişim diğer gelişim alanlarına da aynı yönde etki etmektedir.
7) Gelişimde kritik dönemler vardır.
Organizmanın, belli dönemlerde, belli öğrenmelere ve çevre etkilerine daha duyarlı olmasıdır. Bu dönemlerdeki bu belirli öğrenmeler daha hızlı ve daha kolay gerçekleşir. Gelişim görevlerinin zamanında ve yeterli gerçekleşebilmesi için kritik dönemler oldukça önemlidir ve bu dönemlerde gerekli öğrenme ortamlarının sağlanması gereklidir.
8) Gelişimde bireysel ayrılıklar vardır.
Gelişim, hem kalıtımın hem de çevrenin etkileşimiyle gerçekleştiği göz önüne alınırsa, her bireyin gelişiminde de farklılıkların ortaya çıkması gerçeği kaçınılmazdır. Her bireyin gelişim özellikleri kendine özgüdür ve tektir. Buradan da anlaşıldığı üzere, bir bireyin başkalarıyla kıyaslanması doğru bir davranış değildir.

Gelişimi Etkileyen Faktörler

Bireyin gelişimini belirleyici olarak hem kalıtım hem de çevre etkin rol oynar. 20. yüzyıl başlarına dek gelişimde sadece kalıtımın etkin olduğu görüşü hüküm sürmüş olsa da daha sonraları yapılan bilimsel araştırmalar çevrenin de gelişim üzerindeki etkinliğine dikkatleri çekmiştir. Kalıtımın etkinliğini tek yumurta ikizlerinde gözlemlediğimiz fiziksel, bilişsel ve duyuşsal özelliklerin oldukça fazla benzerlik taşımasıyla, çevrenin etkisini de kardeşler arası farklılıklar ve hatta farklı çevrelerde yetişen tek yumurta ikizleri arasındaki ayrıcalıkların gözlemlenmesiyle açıklayabiliriz. Ayrıca, bu çerçevede kalıtımın mı yoksa çevrenin mi gelişim üzerinde daha etkin olduğu konusunda net bir görüş yoktur. Bireyin bazı özelliklerinde kalıtım, bazı özelliklerinde de çevre daha baskın olabilmektedir. Örneğin; çocuğun saç ve göz rengi gibi başlıca fiziksel özelliklerinin ortaya çıkmasında kalıtım daha etkin iken; ahlak, dil, soyut düşünebilme gibi özelliklerindeki gelişimde çevrenin daha etkin olduğu söylenebilir.
Kalıtım
Kalıtım, bireyin anne ve babasından genler yoluyla sahip olduğu özelliklerini ifade etmektedir. Bireyin yaşamı, annesinin yumurtasının babasının spermiyle döllenmesiyle başlar ki bu döllenen yumurtaya zigot denir. Zigot, bireyin organizmasını oluşturacak ilk hücredir. Kalıtımın kapsamını da yumurta ve spermde bulunan 23’er kromozomun birleşimi olan 46 kromozomluk bu zigot belirler. Her bir kromozom çocuğa anne ve babasından geçen 20.000 genin farklı kombinasyonlarda dizilişinden meydana gelmektedir. Genlerin yapısını DNA (deoksiribonükleitasit) adı verilen amino asitler oluşturur. Farklı yumurta ve sperm farklı gen kombinasyonları taşıdığından aynı anne ve babadan farklı özelliklere sahip çocuklar doğar.
Bazı genler dominant (baskın), bazıları ise resesif(çekinik)’tir. Örneğin; kahverengi göz, kıvırcık saç, yüksek tansiyon baskın iken mavi göz, düz saç, sarı saç çekinik özelliklerden bazılarıdır. Anne ve babanın her ikisinde de aynı çekinik özellik olduğunda bu özelliğin çocukta da ortaya çıkması mümkün olur. Anne ya da babadan sadece birinde baskın özellikteki bir genin olması çocukta o özelliğin ortaya çıkmasında yeterli olur.
Çocuğa anne ve babasından kalıtımla geçen tüm özelliklere genotip, gözlemleyebildiğimiz tüm özelliklerine de fenotip denir. Bir genotipten farklı fenotipler oluşabilir ki buna doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası çevre etki etmektedir. Kısacası genotip kalıtımla bireye geçen ve çevreden etkilenmeden aynen gözlemlediğimiz özellikler iken (bireyin göz rengi gibi), çevrenin etkisiyle değişime uğrayıp o değişimiyle gözlemlediğimiz özellikler de fenotip özelliklerdir (zeka gibi). Zekânın sınırları genotip ile belirlenmişken; gözlenen zeka, döllenme sonrası tüm çevre koşullarıyla ortaya çıkar.
Cinsiyet de kesin olarak genetik faktörlerle belirlenen bir özelliktir (genotip). Anne ve babanın üreme hücrelerindeki 23’er kromozomdan biri cinsiyet kromozomudur. Annenin yumurtasında bulunan cinsiyet kromozomu XX tipinde iken babanın spermindeki ise XY tipindedir. Spermdeki X kromozomu ile yumurtadaki X kromozomu birleşirse bebek (XX) kız, spermdeki Y kromozomu ile yumurtadaki X kromozomu birleşirse bebek (XY) erkek doğacaktır.
Ayrıca bazı hastalıklar da kalıtımsal olarak ortaya çıkabilir. Zigotun genetik yapısındaki bir bozuluk yani genlerdeki kromozom sayısının ya da yapısının normalden farklı olması bebeğin fiziksel ya da zihinsel bir sorunla dünyaya gelmesine sebep olabilir. Örneğin; down sendromlu bebeklerde en sık rastlanan genetik bozuluk biçimi 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozomun bulunmasıdır. Yani down sendromlu bir bebeğin hücrelerinde 46 yerine 47 kromozom bulunmaktadır.
DİKKAT!:
Şunu belirtmekte yarar vardır ki, kalıtımla oluşan hastalıklarla doğum öncesi anne karnında ortaya çıkan herhangi bir durumla oluşan hastalık ya da bozuklukları karıştırmamak gerekir. Anne karnındaki tüm etkiler çevre koşullarının etkisi olarak tanımlanır ve bu etkilere de çevre başlığı altındaki konularda değinilecektir.

Çevre
Bireyin gelişim ve özelliklerinin temelini kalıtım oluşturmakla birlikte bu özelliklerin geliştirilmesine ya da sınırlandırılmasına sebep olan da çevre faktörleridir. Çevre faktörleri de doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası olarak incelenebilir.

Doğum öncesi: Doğum öncesi bebeğin gelişiminde “anne” çok büyük önem taşımaktadır. Annenin hamilelik dönemindeki beslenmesi, özellikle de hamileliğinin ilk üç ayında bebeğin gelişimi ile oldukça ilişkilidir. Ayrıca annenin ilaç ya da kimyasal madde kullanması da bebeği olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Hamilelik sürecinde alınan alkol ya da uyuşturucu maddeler; içilen sigara gibi zararlı alışkanlıkların olması da bebeğin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını tehdit etmektedirler. Annenin hamilelikte geçirebileceği frengi, kızamıkçık, suçiçeği gibi hastalıklar ve annenin bu dönemde radyasyona maruz kalması da bebekte gelişim sorunlarının ve bozukluklarının görülmesine sebep olabilir. Hamilelikte annenin uzun süreli ve yoğun stres, sıkıntı, korku veya heyecan yaşaması da bebeğin sinir ve sindirim sistemini olumsuz yönde etkilemektedir.
Doğum sırası: Doğum esnasında bebeğin boynuna göbek kordonunun dolanması gibi nedenlerle oksijen alamaması, vakum ve foseps gibi araçların hatalı kullanımı sonucu bebeğin çok fazla basınca maruz kalması, bebeğin başta beyni olmak üzere tüm gelişimini olumsuz etkileyen faktörler arasındadır.
Doğum sonrası: Hamilelikte annenin beslenmesinin bebeğin gelişimine olan önemi gibi doğum sonrası da bebeğin beslenmesi çok önemlidir. Bebek ne kadar dengeli ve düzenli beslenirse gelişimi de o derece olumlu ilerleme gösterecektir. Özellikle 6 yaşına kadar olan süreçte ve ergenlikte fiziksel gelişim en yoğun olduğu dönemler olduğu için bu aşamalarda iyi ve dengeli beslenmenin ayrı bir önemi vardır.
Çocuğun geçirebileceği hastalık ve kazalar da gelişimi etkilemektedir. Özellikle ilk çocukluk döneminde geçirilen bulaşıcı hastalıklar da türlerine göre gelişimi yavaşlatmakta bazen de gerilemesine bile sebep olabilmektedir.
Çocuğun yetiştiği aile ortamı da gelişiminde büyük bir etkendir. Ailenin sağlığı, huzurlu ve mutlu olması, çocuklarına karşı tavır ve tutumu, aile bireylerinin birbiriyle olan ilişkileri gelişim üzerinde rol oynayan faktörlere örnek olarak verilebilir.
Ailenin sosyo-ekonomik düzeyi çocuğun gelişimine etki eden bir diğer faktördür.
Yukarıdakilere ek olarak çocuğun arkadaş ortamı, eğitim aldığı çevre, içinde yaşadığı çevre, toplum, kültür ve değer yargıları gibi çevresel etkenler de gelişimi etkilemektedirler.

1. Bölüm Soruları
1) “Biyolojik ve çevresel etkiler sonucu zaman içinde bireyin davranışlarında, düşüncelerinde, duygularında ve yapısında ortaya çıkan değişimlerdir.”
Yukarıda ifade edilen kavramı en iyi aşağıdakilerden hangisi açıklar?

A) Olgunlaşma B) Gelişim C) Hazırbulunuşluk
D) Öğrenme E) Büyüme

2) “Olgunlaşma”ile ilgili olarak aşağıda verilen ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Organizmada boy, kilo ve hacim yönünden meydana gelen değişimlerdir.
B) Bireyin davranışlarında meydana gelen kalıcı-izli değişimlerdir.
C) Bireyin ön öğrenmelerini, ilgi, tutum ve güdülenmişliği ile belli bir düzeye gelmesidir.
D) Çevrenin etkisiyle bireyin davranışlarında meydana gelen davranış değişiklikleridir.
E) Öğrenmelerden bağımsız kalıtımın kontrolünde oluşan değişimlerdir.

3) Aşağıdakilerden hangisi gelişim ilkelerinden biri değildir?

A) Gelişimde kalıtım ve çevrenin etkisi vardır.
B) Gelişim genelden özele doğrudur.
C) Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
D) Gelişim ergenliğe dek devam eden bir süreçtir.
E) Yaşamın değişik evrelerinde farklı gelişim alanları ön plana çıkar.


4) Kişilik gelişimi açısından “kritik dönem,...dönemdir.” Cümlesinde noktalı yere gelecek en uygun ifade aşağıdakilerden hangisidir?

A) Cinsiyet ayrımının yapıldığı
B) Bireyin en çok içine kapandığı
C) Sosyal açıdan çevre uyarıcılarının en çok etkin olduğu
D) Çocukluk kimliğinden gençlik kimliğine geçildiği
E) Soyut düşünmenin en üst düzeye ulaştığı

5) Aşağıdaki kavramlardan hangisi “gelişim” tanımı kapsamında yer almaz?

A) Büyüme B) Öğrenme C) Hazırbulunuşluk
D) Öğretme E) Olgunlaşma

6) Aşağıda verilenlerden hangisi doğum öncesi gelişimi etkileyen faktörlerden biri değildir?
A) Annenin sigara içmesi.
B) Bebeğin radyasyona maruz kalması.
C) Bebeğin 47 kromozoma sahip olması.
D) Annenin hamilelikte suçiçeği geçirmesi.
E) Annenin hamilelikte aşırı korku ve stres yaşaması.

Cevap Anahtarı: 1.B 2.E 3.D 4.C 5. D 6.A


2.BÖLÜM: Fiziksel Gelişim

Fiziksel gelişimi; bedensel ve devinsel gelişim olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Bedensel gelişim; boy, ağırlık ve hacimdeki artış ile birlikte vücudun sistem ve organlarının fonksiyonlarını yerine getirecekleri seviyeye ulaşmalarını tanımlamaktadır. Devinsel gelişim; duyu organlarının, kas ve sinir sitemlerinin birbiriyle uyum ve bütünlük içinde çalışmlarını kapsar. Burada fiziksel ve devinsel gelişim ortak özellikler gösteren belirli yaş dönemlerine göre verilmiştir.

Doğum Öncesi Dönem

Yaşamın, döllenmeyle yani babanın sperminin annenin yumurtasını döllemesiyle başladığı kabul edilir. Bu yüzden gelişim de döllenmeden itibaren incelenmektedir. Bireyin büyüme ve olgunlaşmasına ilişkin tüm bilgiler zigot dediğimiz döllenmiş yumurtada kodlanmıştır. Zigottaki bu bilgiler mayoz bölünme sayesinde anne ve babadan gelen 23’er kromozomun birleşmesiyle oluşan 46 kromozomda yer almaktadır. Zigot, hızla mitoz denilen hücre bölünmesiyle çoğalmaya başlar. Mitoz bölünmede hücreler kendilerinin aynısını oluşturacak şekilde ikiye bölünerek yeni hücre oluştururlar. Oluşan her yeni hücre de 23 çift (46) kromozom bulunmaktadır.
Döllenmeden itibaren doğuma kadar olan süreç 3 döneme ayrılarak incelenir:
1) Dölüt dönemi (döllenmeden itibaren ilk 2 haftalık süreç): Bu dönemde fallop tüpünde döllenen yumurta fallop borularından aşağıya inerek iki hafta içinde rahme (uterus) inerek rahim duvarına yapışır.
2) Embriyo dönemi(3. hafta ile 8. hafta arası) : Bu dönemde mitoz bölünmeyle çoğalan hücreler farklılaşmaya ve ileride vücudun organ ve sistemlerini oluşturacak bölümleri meydana getirmeye başlarlar. Hücrelerdeki bu değişim sonucu üç farklı yapı oluşur: endoderm, mezoderm ve ektoderm.
Endoderm: Sindirim, solunum sistemi, karaciğer ve akciğer gibi önemli organların oluştuğu iç yapıdır.
Mezoderm: Kas, iskelet, salgı ve dolaşım sistemini meydana getiren orta yapıdır.
Ektoderm: Duyu organları, sinir sistemi ile diş, deri, saç ve tırnakların oluştuğu en dıştaki yapıdır.

3) Fetüs dönemi (3. ay ile doğuma kadar olan süreçtir): Bu dönemde bebek doğuma hazır hale gelecek şekilde tüm organ ve sistemleri gelişir. Bu dönem içinde, 4. ve 5. aylarda fetüsün temel vücut yapısı oluşur. Fetüs 5. ay sonunda yeni doğan bebekte gözlemlenen bazı bedensel ve devinsel özellikleri kazanır. Erken doğan bebeğin en az 7 aylık olması gerekir. Fetüs beyninin 7.-8. aylarda çalışmaya başladığı iddia edilmektedir.
  • Gelişimin yaşam sürecinde en hızlı olduğu dönem doğum öncesi dönemdir.
Bebeklik Dönemi (0-2 yaş)

Bedensel Gelişim:
Bebeklik döneminin ilk bir yılı doğum öncesi dönemden sonra gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. Bebek dünyaya geldiğinde ortalama 48–53 cm. boyunda ve 2500–4300 gr. ağırlığındadır. Bebek 1. yaşının sonunda doğum sırasındaki boyunun yaklaşık yarısı kadar, 2 yaşında ise üçte ikisi kadar uzamış olur. Bebeğin ağırlığı 6 aylıkken doğumdaki kilosunun yaklaşık iki katına, bir yaşında üç katına, iki buçuk yaşında ise 4 katına ulaşır. Bebeğin başının doğum öncesi gelişim hızı diğer organlarına göre daha fazla olduğu için bebek dünyaya geldiğinde başın vücuda oranının yetişkinlerden daha büyük olduğu gözlenir (* hatırlanırsa gelişim ilkelerinde de, gelişimin baştan ayağa, içten dışa olduğunu belirtmiştik). Bir yetişkinde başın vücuda oranı 1/8 iken bebekte bu oran 1/4 ‘tür. Bu nedenle doğum sonrası bebeğin başı yetişkinlikteki durumuna ulaşmak için iki kat büyürken doğuştaki kol ve bacak uzunluğu 4 kat büyümektedir.
Bebeğin kas ağırlığının vücut ağırlığına oranı (1/5), yetişkininkinden (2/5) daha azdır. Yine gelişim ilkesine uygun olarak bebeğin doğumunun ilk yılında baş ve boyun kaslarının daha gelişmiş olduğu gözlenmektedir. Ayrıca bebeğin önce büyük kasları gelişir daha sonra ince hareketleri, becerileri yapabileceği küçük kasları gelişir (*gelişim genelden özele doğrudur). Bebeğin sinir sistemi de gelişimin içten dışa doğru olduğunu vurgulayan gelişim ilkesine uygun olarak merkezden uçlara doğru gelişir. Bebeğin doğumdaki baştaki sinirleri ayak sinirlerinden daha gelişmiştir. Kemiklerdeki en hızlı gelişime doğum sonrası ilk 2 yıldır. Kemikler henüz sertleşmediğinden kolay kırılmazlar. Ancak bebeğin yanlış tutulması ve duruşu vücut biçiminin kolaylıkla bozulmasına neden olabilmektedir. Kemiklerin gelişim hızı ergenlikte tekrar artar. Bebeğin süt dişleri doğum sonrası 5.-8. aylar gibi çıkmaya başlar ve 2–2,5 yaşlarına doğru süt dişleri tamamlanır. Bebeğin doğum sonrası yaptığı ilk hareket olan solunum, bir yetişkinden daha hızlıdır. Bebeğin kalbinin vücuduna oranı daha büyüktür ve beş yaşına dek de hızlı bir şekilde büyümeye devam eder. Kalp atışı bebeklikte, yetişkinlikte olduğundan daha hızlıdır. Bir yaşındaki bir bebeğin dakikadaki kalp atışı yaklaşık 100–150 iken yetişkinlikte bu sayı 85–105 civarındadır. Bebeğin kan basıncı (tansiyonu) ise çok düşüktür.

Duyusal Gelişim:
Yeni doğan bebeğin işitme duyusu oldukça gelişmiştir. Bebek insan sesindeki değişimleri, tanıdık ve yabancı sesleri ayırtedebilir yeterliktedir. Yeni doğan bebeğin görme duyusu diğer duyularına göre daha az gelişmiş olmakla birlikte, 2 haftalık bir bebek gözü önünden geçen bir nesneyi izleyebilir. 6 aylık bir bebek de anne ve babasının yüzü ile yabancı yüzleri ayırtedebilir. Renk ve şekillerin de farkına varabilir. Bebeğin tat alma ve koklama duyusu oldukça gelişmiş olup, farklı tat ve kokuları kolayca ayırtedebilir. Dokunma duyusu da oldukça gelişmiş durumdadır. Ancak zamanla, çevresini dokunma duyusuyla tanımaya çalıştıkça bu duyusu daha çok gelişir ve daha sonraları da dokunma zevk alma aracı haline gelir.

Devinsel Gelişim:
Bebek doğduğunda bir yetişkin gibi vücudunu kontrol edecek durumda değildir. Davranışları refleksif ve denetimsiz, genel vücut hareketleri ile sınırlıdır. Ancak büyüme, olgunlaşma ve öğrenme ile devinsel gelişimi 2 yaşında çok büyük ilerleme göstermiş hale gelir.
0–15 Ayları Arası Bebeğin Devinsel Gelişimi

Ortalama Aylar
Erişilen Davranış Düzeyi
1
Yüzüstü yatarken birkaç saniyelik sürelerle başını kaldırabilir.
2
Yüzüstü yatarken kollarının desteğiyle göğsünü ve başını yukarı kaldırabilir.
3
Refleksler azalır, başını dik tutabilir, destekle oturabilir, uzatılan nesnelere uzanır ama tutamaz.
4
Kucakta destekle oturabilir.
5
İstemli olarak bir yandan diğer yana dönebilir, nesnelere uzanabilir, kavrayabilir, ağzına götürebilir. Biberonu tutabilir.
6
Mama sandalyesine oturabilir, uzatılan nesneleri avucunun içiyle yakalayabilir.
7
Desteksiz oturabilir.
8
Kollarının altından tutulduğunda ayakta durabilir.
9
Bir yere tutunarak ayakta durabilir.
10
Emeklemeye başlar.
11
Ellerinden tutulduğunda yürüyebilir, çömelebilir, eğilebilir.
12
Bir yere tutunarak ayağa kalkabilir.
13
Yardımsız ayakta durabilir ve yürümeye başlar.
14
Parmaklarını kullanarak nesneleri tutabilir.
15
Ellerinin yardımıyla merdivene çıkmaya başlar.


Tabloda verilen devinsel gelişim sırası evrensel olup gelişim evrelerindeki yaşlarda bireysel farklılıklar olabilmektedir. Buna göre kısaca özetlenecek olursa bir bebek yaklaşık olarak 10. ayda emekleyebilir, 15. aylık gibi de yürüyebilir.

İlk Çocukluk Dönemi (2-6 yaş)

Bu dönemdeki bedensel gelişim hızı bebeklik dönemine göre daha azalmıştır. İlkokul çağına doğru boyca uzama daha da yavaşlar ve ergenlikte yeniden hızlanır. Bu dönemde sinir sisteminin gelişimi büyük ölçüde tamamlanmış olur. Kalp atışındaki hız giderek yavaşlar ve ilkokul yaşına doğru yetişkinliktekine benzer duruma gelir. Sindirim sistemi tüm yiyecekleri sindirebilir duruma bu dönemde erişmiş olur. İlk çocuklukta büyük kaslar ince kaslara göre daha gelişmiştir. Çocuk bu dönemde kaba motor hareketleri kolaylıkla yapabilir, beceri gerektiren ince işleri ise henüz başaramaz. Göz henüz ıraksaktır. İlgileri kolayca ve çabucak dağılabilir. Sürekli aktif olmak, hareket etmek isterler. Bu dönemde çocuklara büyük kas gelişimlerine yardımcı olacak uğraşıları yapabilecekleri ortamlar sunulmalıdır.

İkinci Çocukluk Dönemi (=Okul Dönemi) (2-6 yaş)
Bu dönemde gelişim hızı önceki dönemlerden daha yavaş seyretmektedir. 9–10 yaş civarına dek kızların beden uzunluğu ve ağırlığı erkeklerinkinden daha az iken, kızların ergenliğe daha erken yaşta girmelerinden dolayı 10–15 yaşlarında kızların boy ve ağırlıkları erkeklerinkinden daha fazla hale gelir. Bu dönemde ince motor kaslarda gelişme olur. Çocuk, piyano, keman çalma, ince kalemle yazı yazma, resim çizme gibi becerileri başarır hale gelir. Daha önce görme ıraksak iken, bu dönemde görme normal halini kazanır.
Ergenlik Dönemi (12-18 yaş)
Bebeklik dönemi sonrası gözlenen gelişim hızındaki yavaşlama sonrası bu dönemde bedensel gelişim tekrar hız kazanır. Bununla birlikte fizyolojik ve hormonal değişimler de meydana gelir. Bu dönemde, erinlik (puberty) de denilen ön ergenlikte, fiziksel, bilişsel ve psikolojik olarak hızlı bir değişim yaşanır. Erinliğin ilk yıllarında büyüme hormonu çok çalıştığı için boy uzamasında hızlı bir artış olur. Son ergenlik dönemi ise bu değişimlere uyum sağlama süreci olarak tanımlanabilir ki ergen bu aşamada yetişkinliğe kendisini hazırlamaya çalışmaktadır.
Bu dönemde cinsiyet salgı bezleri faaliyete geçmeye başlar ve erkeklerde testesteron, kızlarda östrojen adı verilen cinsiyet hormonları salgılanmaya başlar. Ergenlik dönemine kızlar erkeklerden yaklaşık 1,5–2 yaş erken girerler. Kızlarda ergenliğe girme yaşı 11–13 iken erkeklerde 13-15’tir. Kızlardaki boy ve ağırlıktaki artış 11 yaş civarında başlar ve 15 yaş gibi yavaşlar. Bu yaşlarda menusturasyon görülür. Göğüsler ve kalçalar büyür. Erkeklerde ise penisin gelişimi 12–13 yaş gibi başlar ve boy sıçraması da 14–15 yaş civarında gerçekleşir. Ergenliğe girme ve gözlenen değişimlerin yaşında da bireysel ayrılıklar bulunmaktadır. Meydana gelen fiziksel ve fizyolojik değişim vücut yapısını da değiştirir. İskelet sistemi hızla gelişir. El-ayak ve kol-bacaklar büyür ki bu hızlı değişim ergende dengesizliğe ve ergenin sakar hareketler göstermesine sebep olabilir. Ancak bu geçici bir süreçtir daha sonra bu uyumsuzluk ortadan kalkar ve vücut koordinasyonu düzene girer. Bu geçici süreç içinde ergenin aile büyüklerinin ve diğer yetişkinlerin anlayışlı olması, yapılan sakarlıkları ergeni kıracak ve kızdıracak şekilde eleştirmemesi, onu rencide etmemesi gerekmektedir. Beden gelişiminde erkeklerin kas dokusu, kızların ise yağ dokusu fazlalaşır. Bir de erkeklerin kalbi ve akciğeri kızlara oranla daha büyüktür. Bu sebeple bedensel faaliyetlerde erkeklerin daha iyi performans göstermeleri mümkün olabilir.






Yaşam ve Gelişim Dönemleri ile Gelişim Görevleri

Gelişim Görevi: Her gelişim döneminde bireyin gerçekleştirmesi zorunda olduğu sosyal beklentiler ve davranış örüntüleridir.

1) Bebeklik Dönemi (0–2 yaş)
— Doğum sonrasında fiziksel çevredeki değişikliklere uyum sağlama, çevredeki sıcaklık değişimine göre vücut ısısını koruyabilme.
— Nefes almayı öğrenme.
— Katı yiyecekleri yemeyi öğrenme.
— Belli zamanlarda uyumayı ve uyanık kalmayı öğrenme.
—Tuvalet kontrolünü gerçekleştirme.
2) İlk Çocukluk Dönemi (2–6 yaş)
— Yürümeyi ve konuşmayı öğrenme.
— Kendi kendine yemek yeme ve giyinme gibi özbakım becerilerini yerine getirebilme.
— El-göz koordinasyonunu sağlamaya başlama. Nesnelere uzanıp yakalama, tutma gibi eylemsel hareketlerde bulunma becerileri geliştirme.
— Cinsiyet farklılıklarını öğrenme ve cinsiyet kimliğini kazanmaya başlama.
— Toplumsal kurallarla ilgili olarak doğru ve yanlış davranışı ayırt etmeye ve toplumsal rolleri öğrenmeye başlama. Bireylerdeki vicdan gelişiminin başlaması.
— Okuma yazmaya hazır hale gelme.
3) İkinci Çocukluk Dönemi (6-12 yaş)
— Kendine karşı olumlu tutumlar oluşturma.
— Yaşıtlarıyla iyi geçinmeyi öğrenme, kişiler arası ilişkilerini zenginleştirme.
—Okuma-yazma ve hesap yapma ile ilgili temel becerileri geliştirme.
— Kendisi için önemli olan yetişkinleri büyük ölçüde model alarak cinsiyetine uygun rolü geliştirme.
— Vicdan ve değerler sistemi geliştirme.
— Kendi kararlarını vermesine ve sorumluluk almasına olanak verilirse, kişisel bağımsızlığını kazanmaya başlama.
4) Ergenlik Dönemi (12-18 yaş)
— Her iki cins yaşıtlarıyla yeni ve olgun ilişkilere erişme.
— Bir yetişkin erkek ya da kadın sosyal rolünü edinme.
— Bedenini kabul etme ve etkin bir şekilde kullanma.
— Yetişkinlerden bağımsız, kendi duygusal özerkliğini elde etme.
— Bir mesleğe doğru yönelip, hazırlanmaya başlama,
— Evliliğe ve aile kurmaya hazırlanmaya başlama,
— Toplumsal sorumluluklar almaya istekli olma ve toplumsal görevlerini yerine getirebilme.
5) Genç Yetişkinlik (18–25 yaş)
— Eş seçme.
— Bir aile kurmaya yönelme/ kurma.
— Bir işe başlama,
— Yakın ilişkiler kurabileceği arkadaş ve sosyal gruplar bulma.
— Vatandaşlık sorumluluklarını üstlenme.

6) Yetişkinlik
— Ekonomik bir yaşam standardı oluşturma ve devam ettirme.
— Mesleğinde ilerleme ve başarı sağlama.
— Evlilik yaşantısına ve eşine uyum sağlama.
— Çocuklarının sorumluluğunu alabilme.
— Boş zaman etkinlikleri gerçekleştirebilme.
7) Yaşlılık
— Azalan fiziksel güç ve sağlığa uyum sağlama.
— Emekliliğe ve azalan gelire uyum sağlama.
— Eşin ölümüne uyum sağlama.
— Yaş gurubu ile açık bir yakınlık kurma.


2. Bölüm Soruları
1) Aşağıdakilerden hangisi fiziksel ve denvinsel gelişimin en hızlı olduğu dönemdir?

A) Bebeklik B) İlk çocukluk C) İkinci çocukluk
D) Ergenlik E) Yetişkinlik

2) Aşağıdakilerden hangisi ilköğretimdeki sınıf ortamında sıraların düzeninin ayrı bir önem taşımasında olabilecek bir nedendir?

A) Birbirleriyle uyum içinde oturabilmeleri.
B) Derslerine gerekli dikkati verebilmeleri.
C) Tahtayı rahatça görebilmeleri.
D) Duruş bozukluğu sonucu fiziksel bir rahatsızlık yaşamamaları.
E) Kurallara uygun oturabilmeyi oğrenebilmeleri.
3) “Duygusal özerkliğini elde etme ve toplumsal sorumluluk almaya başlama” hangi dönemin gelişim görevidir?

A) İlk çocukluk B) İkinci çocukluk D) Ergenlik
C) Genç yetişkinlik E) Yetişkinlik
4) Küçük kasların gelişim gösterdiği dönem aşağıdakilerden hangisidir?

A) İlk çocukluk B) İkinci çocukluk D) Ergenlik
C) Genç yetişkinlik E) Yetişkinlik
5) 11–16 yaşları arasındaki fiziksel gelişimle ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Kızların ve erkeklerin bedensel oranlarında dengesizlik gözlemlenir.
B) Bu dönemde hızlı bir fiziksel gelişim yaşanır.
C) Kızların boyları erkeklerden daha uzundur.
D) Kızlar erkeklere oranla daha fazla kilo alırlar.
E) Kızlar ve erkekler arasında bir farklılık olmaz.

6) Aşağıdakilerden hangisi zigotun anne rahmine yerleştiği ve hücrelerde üç farklı yapının oluşmaya başladığı dönemdir?

A) Döllenme B) Doğum öncesi C) Embriyo
D) Fetüs E) Dölüt

7) Yaşam sürecinde fiziksel gelişimin en hızlı olduğu dönem aşağıdakilerden hangisidir?

A) Doğum öncesi B) Bebeklik C) İlk çocukluk
D) İkinci çocukluk E) Ergenlik

Cevap Anahtarı: 1.A 2.D 3.D 4.B 5.E 6.C 7.A