Arama


Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
4 Mayıs 2008       Mesaj #2
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
CROHN HASTALIĞI NEDİR ?

Crohn hastalığı sindirim kanalını tutan kronik inflamatuvar (iltihabi) bir hastalıktır. Ağızdan anüse (makat) kadar sindirim sisteminin tüm parçalarını tutabilmesine rağmen sıklıkla ince bağırsağın son kısımlarını ve/veya kalın bağırsağı tutar.


crhontopo
Crohn hastalığının tutulum yerleri ve sıklığı

Crohn hastalığı, sıklıkla ülseratif kolit ile karışır. Ülseratif Kolit hastalığında sadece kalın bağırsağın (kolon ve rektum) içini örten yüzeyel tabaka (mukoza ve submukoza) hasta iken, Crohn hastalığında hastalığın görüldüğü bağırsak kısmında bağırsak duvarının sadece yüzeyel tabakası değil, tüm kat olarak hepsi hastadır.
Crohn hastalığı, kronik (süreğen, uzun süre devam eden) bir hastalıktır. Hastalık yaşam boyu zaman zaman alevlenmeler ve sakin dönemler halinde tekrarlayabilir. Bazı hastalarda hastalığın yatıştığı zamanlar çok uzundur ve belirti vermeden yıllarca sürebilir. Hangi hastada ani alevlenmelerin başlayacağını, bulgu ve belirtilerin (semptomların) kaybolacağını tespit etmek mümkün değildir.

CROHN HASTALIĞININ ÜLSERATİF KOLİTTEN FARKLARI NEDİR ?

Crohn hastalığı, sıklıkla ülseratif kolit ile karışır. Ülseratif Kolit hastalığında sadece kalın bağırsağın (kolon ve rektum) içini örten yüzeyel tabaka (mukoza ve submukoza) hastadır. Crohn Hastalığı ise, ağızdan anüse kadar sindirim kanalının herhangi bir yerinde olabilir. Ülseratif Kolitin aksine Crohn hastalığında hastalığın görüldüğü bağırsak kısmında bağırsak duvarının sadece yüzeyel tabakası değil, tüm kat olarak hepsi hastadır.

crohn 4
Crohn Hastalığında Bağırsak Tutulumu

Buna ek olarak Crohn Hastalığında
1- Çeşitli organlar (bağırsak'idrar torbası, rahim, vajina) ve/veya deri
arasında fistül gelişimi

2- İnce veya kalın bağırsak tıkanıklığı
3- İltihabi kitle (flegmon) oluşumu
4- Kalın bağırsaktaki inflamasyonun asimetrik dağılım göstermesi
5- Biopsilerde granülomların (iltihabi lezyonlar) gözlenmesi
6- Makat (perianal) etrafında hastalık olması
7- İnce bağırsak hastalığı veya ameliyatları nedeni ile besin
maddelerinden yeterince faydalanılamaması (malabsorpsiyon)

Yukarıdaki bulgular ülseratif kolit hastalığının seyri sırasında pek gözlenmez, bu da ayırıcı tanı için önemlidir.
Bunlara ek olarak Crohn hastalığında böbrek taşları (ürik asit veya kalsiyum oksalat), safra kesesi taşları ve amiloidoz (vücut dokularında nişasta benzeri madde birikmesi) olabilir.

CROHN HASTALIĞININ BULGULARI NELERDİR ?

Sindirim kanalının (bağırsakların) herhangi bir parçasını tutması nedeniyle semptomlar, (belirtiler) tuttuğu bölgeye göre değişebilir. En sık belirtiler, kramp tarzında karın ağrısı, ishal, ateş, kilo kaybı, halsizlik, güçsüzlük ve şişkinlik hissidir. Çocuklarda gelişme geriliği ile karşımıza çıkabilir. Bu belirtilerin hepsi her hastada görülmeyebilir. Diğer belirtiler anüste (makat bölgesi) ağrı ve akıntı, deride yaralar, rektal (kalın bağırsağın son kısmı) abseler, fissürler ve eklem ağrısıdır. Bunun haricinde az sayıda hastada üveit şeklinde göz tutulumu ya da sklerozan kolanjit adı verilen ve safra yolları tutulumu gibi tablolar ortaya çıkabilir.

KİMLER ETKİLENİR?

Her yaş grubunu tutabilmesine rağmen, sıklıkla 16-40 yaş arasında görülür. Kuzey Avrupa ve kuzey Amerika ikliminde yaşayanlarda sık görülür. Kadınları ve erkekleri eşit etkiler. Ailesel yatkınlık (kalıtsal) olabilir.
Crohn hastalığı, diğer bir inflamatuar (iltihabi) bağırsak hastalığı olan ülseratif kolit hastalığına çok benzer özellikler gösterir. Bazen bu iki hastalığın ayırımını yapmak zor olabilir. Ülkemizde her iki hastalık da az oranda gözlenir. Fakat batı toplumlarında, örneğin A.B.D. de yaklaşık 2 milyon kişi bu hastalıklardan etkilenmektedir.

CROHN HASTALIĞININ ETKENİ NEDİR?

Ülseratif Kolit hastalığı gibi bunun da kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak son dönemde, immünolojik (bağışıklık sistemi hastalığı) olduğuna dair hipotezler ortaya atılmıştır. Bulaşıcı değildir. Genetik geçiş gösterebilir (kalıtsal). Bazı teorilerde ise bir virüs veya bakterinin (mikrobik) bağırsak duvarındaki immunolojik (bağışıklık sistemi ile ilgili) olayları başlattığı söylenmektedir. Bu olaylar sonucu, bağırsağı örten tabakada, iltihabi hasar oluştuğu gösterilmiştir. Bağışıklık sisteminde olan bu bozukluğun, bir etkenin sonunda mı yoksa başlangıç olarak mı meydan geldiği henüz aydınlatılamamıştır.
Hastalığın ruhsal stres veya mutsuz geçen bir çocukluk çağı sonucu geliştiği inancı kabul edilmemektedir. Herhangi bir gıda türü ile meydana gelmez. Bulaşıcı değildir.

Crohn Hastalığının Klinik Bulgu ve Belirtileri
' Karın ağrıları, kramplar

' Diyare (ishal)
' Ateş
' Kilo kaybı
' Şişkinlik
' Anal (makat bölgesinde) ağrı, akıntı
' Deride yaralar
' Rektal (kalın bağısağın son kısmı) abse
' Anal fissür (makatta çatlak)
' Eklem ağrıları

NASIL TANI KONUR?

Doktor, klinik bulgu ve belirtileri olan hastaların ayrıntılı hastalık öyküsü ve muayenesi ile birlikte bazı testlerin yapılmasını ister. Bunlar, kan, idrar ve dışkı tahlilleri ve bağırsağın radyolojik ve endoskopik incelemeleridir.
Kan örnekleri ile kan kaybı olup olmadığı değerlendirilebileceği gibi akyuvar denilen beyaz kan hücrelerindeki (vücudumuzun savuma hücreleri) artış, inflamatuvar (iltihabi) durumu gösterir. Buna ek olarak, kan tetkiki ile hastalığın diğer organlar üzerine olan etkileri de incelenebilir. Dışkı (büyük abdest) tahlili ile kan kaybının yeri, bakteri ve diğer parazitler araştırılır.

Doktor, bunun haricinde anüs (makat) yolu ile yerleştirilen bir fleksibıl (bükülebilir)tüple (endoskop) kalın bağırsağı inceler (kolonoskopi) ve mikroskop altında incelenmek üzere parça alabilir (biyopsi).

kolonoskopi uk
Kolonoskopi İşlemi

Hastalığın sindirim sistemindeki yaygınlığını tesbit için radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Bu amaçla mide ve bağırsak filmleri çekilir.

chron 2 k
Crohn Hastalığında Endoskopi Görüntüleri

İLTİHABİ BAĞIRSAK HASTALIĞI KALITSAL MIDIR?

Gerek ülseratif kolit, gerek Crohn hastalığı bazı ailelerde sıkça görülür. Hastaların birinci derece akrabalarında hastalık, %20 oranında rastlanabilmektedir. Buna karşın, günümüze kadar genetik bir geçiş olduğu belirlenmemiştir.

HASTALIĞIN KONTROLÜNDE DİYET ÖNEMLİ MİDİR?

Hastalığın önlenmesinde ya da tedavisinde özel bir diyet yoktur. Bazı hastalar süt, baharatlı yiyecekler, alkol ve posalı gıdalar ile rahatsızlıklarının arttığından bahsederler. Ancak bu durum bütün hastalar için geçerli değildir. Şikayetleri arttıran yiyeceklerden uzak durmak belirtileri azaltmak için faydalı olabilir. Yüksek miktarlarda alınan vitaminlerin de bir faydası yoktur hatta zararlı bile olabilir.

Steroid (tedavi için kullanılan bir ilaç türü) kullanan hastalarda vücuttaki su tutulumu artacağı için tuzdan kaçınılması gerekir. Yine iltihabi barsak hastalığında süt şekerine tahammülsüzlük (laktoz intoleransı) olduğu için sütlü ürünlerden kaçınmak gerekebilir. Aşırı inflamasyon (iltihap) sonucu daralmış bağırsak bölümlerindeki ilerlemeyi zorlaştırması bakımından yüksek lifli gıdaların tüketilmesi sakıncalı olabilir.

Gelişme çağında olan çocuklar için beslenmeyi kuvvetlendirici özel formüllerden yararlanılabilir. Bu amaçla doktorun önerisine gerek vardır.

GEBELİK VE CROHN HASTALIĞI ?

Crohn hastalığı olan kadınların çocuklarına hastalık geçişi söz konusu değildir. Araştırmalar gebelik döneminin, Crohn hastalığı olan anne adaylarının sağlığını olumsuz etkilemediğini göstermiştir. Hamilelik öncesi bu durum takip eden doktorla görüşülmelidir.
Çocukluk veya ergenlik döneminde Crohn hastalığına yakalanan çocuklarda büyüme ve seksüel gelişme gecikebilir.

İLTİHABİ BAĞIRSAK HASTALIĞI VE KANSER RİSKİ:

Crohn hastalığında, Ülseratif Kolit hastalığına oranla daha az da olsa kanser gelişme riski vardır.

SPASTİK KOLİT İLE İLTİHABİ BAĞIRSAK HASTALIĞI ARASINDA İLİŞKİ VAR MIDIR?

Spastik kolit hastalığı aslında iritabıl bağırsak hastalığı yerine kullanılan yanlış bir deyimdir. Ülseratif Kolit ve Crohn hastalığı, iritabıl bağırsak hastalığından farklıdır. Her ne kadar iritabıl bağırsak hastalığında da ishal ve karın ağrıları gözlense de inflamasyon (iltihabi reaksiyon) yoktur.

ÇOCUKLARDA VE ERGENLİK ÇAĞINDA CROHN HASTALIĞI

İnflamatuvar (iltihabi) bağırsak hastalığı çocuklarda ve ergenlik döneminde büyümeyi engelleyebilir. Ergenliğe geçiş dönemi gecikebilir. Bu durum bağırsaktaki inflamasyonun (iltihabın) tedavi edilmesi ile düzelir.

Çocukluk ve ergenlik çağında, hastalığın sistemik (bağırsak sistemi dışında - ekstraintestinal) bulguları, bağırsak bulgularından daha ön planda olabilir. Bu nedenle çocukluk döneminde gelişme geriliği, yorgunluk, halsizlik, güçsüzlük, iştahsızlık, ateş, kilo alamama şikayetlerinde akla iltihabi bağırsak hastalığı gelmelidir.

İltihabi Bağırsak Hastalığı olan çocukların anne ve babaları çocuklarının hasta olmasında kendilerini hatalı görürler. Anne-babaya ait hiçbir davranış ve psikososyal sorun, çocuklarında, hastalığın gelişimine neden olmaz. Anne-baba açısından en önemli nokta çocuğun gelişme geriliğinin erken dönemde fark edilmesi ve buna göre önlemlerin alınmasıdır.
Diğer önemli bir nokta hastalık hakkında çocuğun bilgilendirilmesidir. Hastalığın tüm seyri ve tüm komplikasyonlar, detayları ile anlatılmadan ona hastalık hakkında bilgi aktarılabilir. Çocuğun hastalık hakkında soru sorması desteklenmeli ve aklındaki belirsizlikler giderilmelidir. Okul eğitimi ve çevresindeki sorunlar çocuğun istediği şekilde giderilmelidir. Hastalık hakkında, okul çevresine bilgi verme kararı da çocuğa bırakılmalıdır.

CROHN HASTALIĞININ KOMPLİKASYONLARI (YAN ETKİLER) NELERDİR ?

Komplikasyonlar bağırsak kanalını ilgilendiriyorsa lokal (bölgesel); bağırsak kanalı dışında diğer organları veya tüm vücudu ilgilendiriyorsa sistemik (ekstraintestinal) denir.

Lokal Komplikasyonlar

Derin ülserlerden meydana gelen ciddi kanamalar, bağırsak delinmesi, bağırsağın genişlemesi (toksik megakolon, toksik dilatasyon) gerek ülseratif kolit gerekse Crohn hastalığında görülen en belirgin lokal komplikasyonlardır.

Bu lokal komplikasyonlardan en ciddi olanı toksik megakolondur. Ani olarak gelişen, karında ileri derecede şişme, ateş, Kabızlık, ve genel durum bozukluğu bu komplikasyonun habercisidir. İnflamasyonun tüm kalın bağırsak duvarını tutması sonucu, kalın bağırsak incelir ve genişler, her an delinebilir. Bu nedenle acil cerrahi girişim gerekebilir.
Bunlara ek olarak Crohn hastalığına özgü iki komplikasyon daha vardır. Crohn hastalığında en sık görülen lokal komplikasyonlardan biri bağırsak tıkanıklığıdır (obstrüksiyon). Bağırsak duvarındaki kalınlaşma ve ödeme bağlı olarak sindirim kanalı tıkanabilir. Hastalıkta diğer bir komplikasyon da 'tam kat hasta' olan bağırsak duvarının komşu organları etkilemesi ve sonunda komşu organla bağırsak arasında anormal birleşmelerin (kanalların) oluşmasıdır. Bunlara fistül denir. En sık görüleni komşu sağlam bağırsak dokusu, idrar torbası, rahim arasında oluşan fistüllerdir. Bu fistüllerin etrafında abseler oluşabilir. Bu tip fistüller ve abse gelişimi, makat etrafında da olabilir.


Sistemik (Ekstraintestinal) Komplikasyonlar

Bağırsaklarda gelişen inflamatuvar (iltihabi) olaylar sonucu salgınanan maddeler, uzak organları da etkiler. Ateş, kilo kaybı, güçsüzlük ve iştah azalması bunların başında gelir. Az oranda bazı hastalarda da eklem, deri, göz ve karaciğer rahatsızlıkları gözlenir.

Eklem bulguları

Sıklıkla distal (uç) eklemlerde inflamasyona (iltihaba) neden olur. Parmaklardaki küçük eklemler, el, ayak, bilek ve dizler en fazla etkilenir. Bazı hastalarda omurganın alt bölümü ve leğen kemiği eklemleri (sakroiliak eklem) etkilenir. Omurgadaki eklem aralıklarını etkileyen ve daha şiddetli seyreden şekline ankilozan spondilit denir. Eklemlerdeki değişiklikler Romatoid artiritte olduğu gibi çok fazla değildir. Ankilozan spondilit dışındaki eklem bulguları bağırsaktaki inflamasyon düzelince iyileşir.

Deri bulguları

Eritema nodosum, kırmızı renkte hassas nodüllerdir. Sıklıkla ayak bileklerinde veya diz altı bölgede yerleşir. Bir diğer deri bulgusu piyoderma gangrenosum'dur. Derin ülserlerle karakterli cerahatli deri yaralarıdır. Bu da aynı bölgelerde yerleşir. Üçüncü deri bulgusu ağızda yerleşen aftöz stomatit denen ağrılı yüzeyel ülserlerdir. Sıklıkla alt dudak ve diş etleri arasında, dilin her iki yanında ve dil kökünde yerleşir. Her üç deri bulgusu, bağırsaktaki hastalık iyileşince düzelir.

Göz bulguları:

Hastaların bir kısmı, gözde görülen ağrılı bir inflamasyon (iltihap) olan uveitten şikayetçidir. Bağırsak bulguları düzelince uveitte düzelir

Karaciğer bulguları

Karaciğer ve safra yollarına inflamasyon gelişebilir. Bunlardan karaciğerde gözlenen inflamasyon, bağırsak inflamasyonu ile birlikte düzelirken, safra yollarını etkileyen sklerozan kolanjit düzelmez. Nadiren safra yolları kanseri gelişebilir.
Crohn hastalığında distal (alt/uç) ince bağırsak kısımları sıklıkla hasta olduğu için safra tuzlarının geri emilimi bozulur ve bu da safra kesesi taşlarına neden olur. Buna ek olarak böbrek taşları da gelişebilir.

CROHN HASTALIĞINDA TEDAVİ BİR EKİP İŞİDİR:

Tedavi şeklinin belirlenmesinde hastalığı asıl takip eden doktor, gastroenterolog, cerrah, diyetisyen ve gereğinde diğer branş doktorları hep birlikte karar verirler.

CROHN HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Hastaların, Crohn hastalığının tam tedavisinin yani küratif bir tedavinin mümkün olmadığını bilmeleri gerekir.

İlaç Tedavisi:

İlaçlar ile hastalığın bulguları kontrol altına alınabilir veya azaltılabilir. Fakat hastalığı tam olarak tedavi edemez.

Tedavide kalın bağırsak mukozasındaki inflamasyonu (iltihabı) baskılayan ilaçlar kullanılır. Hastalığın şiddetine göre tek veya bir çok ilaç bir arada tercih edilebilir. Bu ilaçların kullanımı uzun süre gerekebilir. Sulfasalazin, 5-aminosalasilik asit bunlardan bazılarıdır. Genellikle hafif ya da orta dereceli vakalarda hastalar sulfasalazin ile tedavi edilir. Bu ilacın uzun süreli kullanımı da gerekebilir veya diğer ilaçlarla beraber kullanılabilir. Bulantı kusma kilo kaybı ishal gibi yan etkileri görülebilir. Sulfasalazinin yan etkileri görüldüğü vakalarda sulfasalazinin benzeri olan 5-aminosalasilik asit tercih edilebilir.
Hastalığın şiddetlendiği dönemlerde, steroid (prednizolon) tedavisinden yararlanılır. Yan etkileri nedeni ile çok dikkatli kullanılmalıdır. Hastalığın alevlenme dönemlerinde ilaçların dozu artırılır.

Üçüncü grup ilaç, bağışıklık (immun) sistemine etkili ilaçlardır. İmmunosupresif veya immunmodülatörler de denilen ilaçlar bağışıklık sistemini baskılayarak hastalığı kontrol altına alırlar. Azotiyopirin, 6- mercaptopurine, siklosporin ve methotreksat bu grup ilaçlardır. Bağışıklık sistemini kuvvetli baskıladıkları için ciddi yan etkilere neden olabilirler. Bunlarla tedaviye başlarken dikkatli karar vermek gerekir.
Bazı durumlarda, örneğin makat etrafındaki abse ve fistüllerin tedavisinde antibiyotiklerin eklenmesi (Metronidazol türevleri) yararlı olabilir.

Şiddetli vakalarda ilaç tedavisine ek olarak bağırsakları istirahate almak gerekir. Bu tip vakalarda tedavi hastanede yatarken planlanmalıdır. Hastalara özel sindirimi kolay diyet (elemental diyet) veya damardan besin maddeleri verilir.

Bir veya daha fazla ilaçla yapılan tedavi ile hastalığın belirtileri ortadan kaldırılabilir ve hasta rahatlatılabilir. Tedavideki ana amaç beslenme bozukluklarının giderilmesi, inflamasyonun, (iltihabın), karın ağrısının, diyarenin (ishalin) ve kanamanın önlenmesidir.

İLAÇ TEDAVİSİNİN YAN ETKİLERİ NELERDİR ?

Kullanılan tüm ilaçların belli oranlarda yan etkileri vardır.
Sülfasalazin ender olarak bulantı, baş ağrısı, kansızlık, deri döküntüleri ve ishale neden olur. Yan etkileri azaltmak için başlangıçta küçük dozlar verilmelidir. Yan etkilerin şiddetine göre doktor tarafından doz ayarlaması veya ilaç değişikliği yapılabilir.

Tedavide sıkça kullanılan diğer bir ilaç steroidlerdir. Steroid kullanımı ile yüzde genişleme (ay dede yüzü), sivilce gelişimi, iştah artması, kilo artışı, gözlenebilir. Kemiklerden kalsiyum kaybı sonucunda, kemik dokuda zayıflamaya neden olur. Hastalarda şeker hastalığı gelişimi ve kan basıncında yükselme olabilir. Bu nedenle dikkatli takip edilmelidir. Uzun süreli streoid kullananlarda düzenli göz kontrolleri yapılmalı katarakt (perde inmesi) ve glokom (göz tansiyonu) gelişimi açısından takip edilmelidir. Steroidler hastanın enfeksiyonlara (mikrobik hastalıklar) karşı duyarlılığını da arttırır. Yine uzun süreli kullanımlar hastanın psikolojik dengesini de bozabilir. Tüm bu yan etkiler steroidlerin kesilmesi ile geçer.

Steroidler uzun süre kullanılması ile böbrek üstü bezleri (adrenal bez) baskılanır. Bu nedenle vücutta normalde salgılanan hayati öneme sahip olan steroidler gerekli durumlarda ihtiyaç duyulan miktarlarda salgılanamaz. Bu nedenle steroidleri kullanırken ve ilacı keserken çok dikkatli olunmalıdır. Steroidler doktor kontrolünde zaman içinde doz azaltılarak kesilmelidir.

Bağışıklık sistemini baskılayan immunmodülatörlerin (Azotiyopirin, 6- mercaptopurine, siklosporin ve methotreksat) ciddi yan etkileri vardır. Bunlar arasında kan hücrelerinde baskılanma, pankreas (pankreatit) ve karaciğer (hepatit) iltihabı, böbrek hasarı, sinir hücrelerinde iletim bozukluğu sayılabilir.

CROHN HASTALIĞINDA CERRAHİ TEDAVİDEN KAÇINILABİLİR Mİ?

Hastaların ¾'ü, hayatlarının bir döneminde, cerrahi tedaviye gereksinim duyarlar. Bu cerrahi tedavinin bir kısmı hayatı tehdit eden komplikasyonlar nedeni ile acil olarak yapılması gerekir. Bunlar aşırı kanama, bağırsak delinmesi, karın iç zarı iltihabı (peritonit), karın içi absesi, bağırsak tıkanıklığı, ve toksik megakolon (kolonun ani genişlemesi ve bağırsak kas gerginliğinin kaybı) durumlarıdır.

Bunun yanında hastalığın seyri sırasında, ilaç tedavisine karşın belirti ve bulguların baskılanmaması, ilaç yan etkileri, ilaca bağımlılık nedenleri ile de cerrahi tedavi gerekebilir. Bunlara ek olarak abse gelişimi veya fistül (bağırsak ile başka bir organ veya karın cildi arasında oluşan anormal kanal) oluşması yada ciddi anal (makat bölgesi) tutulum, cerrahi gerektirebilen diğer durumlardır. Ancak bu bulguları olan herkesin cerrahi tedavi olması gerekmez.

Unutulmaması gereken önemli nokta, cerrahi tedavinin hastalığı tedavi edici olmadığıdır. Cerrahi tedavideki amaç, hastanın komplikasyonlar nedeni, ilaçlarla kontrol edilemeyen bulgularını düzeltmektir. Cerrahi tedavideki amaç ise, ince ve kalın bağırsağı korunabildiği kadar koruyarak hastanın yaşam kalitesini yükseltmektir. Buna karşın hastaların bir kısmında ikinci hatta üçüncü kez cerrahi tedavi gerekmektedir.

CROHN HASTALIĞINDA CERRAHİ TEDAVİ

Cerrahi tedavinin asıl amacı, hastalığın komplikasyonlarını gidermek ve onların şikayetlerini azaltmaktır. Bu şekilde hastanın yüksek dozda kullandığı ve bağışıklık sistemi üzerine olumsuz etkileri olan ilaçları da azaltması hatta bu ilaçlardan kurtulması, cerrahi tedavi ile mümkün olur. Bu nedenle hastalığın etkilediği ve şikayetlere neden olan bağırsak kısmının çıkarılması gerekmektedir.

Ameliyat sırasında hastalıklı bağırsak bölümünün dar kapsamlı olarak çıkartılması en sık uygulanan işlemdir. Buna rezeksiyon denir. Rezeksiyon sonrasında bağırsak devamlılığının sağlanmasına anastomoz denir. Crohn hastalığının tuttuğu bölüme göre rezeksiyon ve anastomozuna özel isimler verilir. Örneğin ince bağırsağın son kısmı (terminal ileum) ve kolonun başlangıç kısmının (çekum) rezeke edilmesine ileokolik rezeksiyon ve barsak devamlılığına da sağlanmasına ileokolik anastomoz denir. (Buna göre rezeksiyon ve anastomoz yapılan bölgeye göre farklı ameliyat isimleri verilir) Rezeksiyon yapılan vakalarda sıklıkla bir ostomi açılması (bağırsağın karın duvarına ağızlaştırılması) gerekmez.

Bunun haricinde, daralmış olan ince bağırsak bölümünü (striktür) genişletmek için başka bir ameliyat yapılabilir (striktüroplasti). Yaşam süreleri içinde bir veya daha fazla cerrahi tedaviye ihtiyacı olan hastalarda yapılacak geniş ince barsak rezeksiyonları besin maddelerinin emilimini bozacağı için kısa bağırsak sendromuna neden olabilir. Bunu önlemek için bu tip darlıklarda rezeksiyon yerine darlık bölgesini genişletmeye yönelik ameliyatlar (striktüroplasti) tercih edilmelidir.

Hastaların %15'inde, Crohn hastalığı, yalnızca kalın bağırsağı tutmuştur. Bu hastalarda kalın bağırsak ve rektumun tümüyle çıkarılarak (proktokolektomi) kalıcı bir ileostomi (ince bağırsağın karın duvarına ağızlaştırılması) açmak gerekebilir. Cerrahi tedavi, uzun dönem boyunca, hastalığı gerileterek, ilaç kullanım gerekliliğini ortadan kaldırır.

Erişkin Crohn hastalarının %25'inde, apse ve/veya fistül oluşumu vardır. Çocuklarda bu komplikasyona daha az rastlanır. Abse komplikasyonu sıklıkla bağırsak delinmesi sonucu gelişir. Absenin içinde, cerahat, bağırsakta bulunan mikroplar ve sıvı birikimi vardır. Bu sıvı birikimi (abse) bir kanal veya yolla başka bir organa, bir bağırsak bölümüne veya karın cildine birleşebilir. Bu oluşan anormal kanala fistül denir (bağırsak idrar torbasına, rahime, vajinaya, başka bir bağırsak bölümüne, cilde açılabilir). Bu komplikasyon karın içinde, pelviste (leğen kemiği içindeki organlar) ve anorektal bölgede (makat bölgesinde) olabilir.
Abse karın içine açılırsa iltihap karın zarı içine yayılır ve mikroplar tüm vücudu etkiler. Ani başlayan karın ağrısı, ateş ve şok bulguları gözlenir. Acil olarak ameliyat edilmesi gerekir. Eğer abse kendini sınırlarsa infeksiyon bulguları yavaş ilerler. Sınırlanmış abseler radyolojik görüntüleme yöntemleri yardımı ile ciltten iğne ile boşaltılabilir. Böylece zaman kazanılır. Cerrahi girişim bir süre sonra hastanın genel durumu düzelince yapılabilir.
Anorektal bölgede (makat) yerleşen abse ve fistüllerde makatı kontrol eden kasların zedelenmemesi çok önemlidir.

CROHN HASTALIĞINDA NÜKS SORUNU:

Ağrı, ateş, kilo kaybı ve ishal gibi belirti ve bulgu veren Crohn hastalığı için ameliyat oluş bir hastada cerrahi girişimden 2 yıl sonra yaklaşık nüks etme (tekrarlama) olasılığı %20, 3 yıl sonra %30 ve 5 yıl sonra %50 dir.

CROHN HASTALIĞINDA CERRAHİ TEDAVİ ve NUTRİSYON :

Crohn hastalığı sıklıkla ince bağırsaklarda inflamasyona (iltihaba) neden olduğu için besin maddelerinin emilimi bozulur ve bu emilmeyen besin maddeleri vücuttan dışarı atılırken beraberinde su taşırlar. Bu da dışkının yumuşak, ishal şeklinde olmasına neden olur. Crohn hastalığının seyri sırasında görülen ishal ve emilim bozukluğu vücut dengesini olumsuz yönde etkiler. Hastanın bu dönemde yetersiz beslenmesi kilo kaybı ve malnutrisyona (kötü ve yetersiz beslenme) neden olur.

Cerrahi öncesinde, hastanın beslenme durumu iyice değerlendirilmeli ve gerekirse dışarıdan ek besin ürünleri, mineraller(demir, kalsiyum, çinko, ve magnezyum), vitaminler (vitamin B12, folik asit, vitamin C) doktor ayarlaması ile verilerek vücut yapı taşları desteklenmelidir. Aksi halde beslenme dengesi bozulmuş hastada yara iyileşmesi ve bağışıklık sistemi de olumsuz etkileneceğinden cerrahi tedavinin sonuçları da başka sorunlar yaratacaktır.

CROHN HASTALIĞI VE YAŞAM:

Tedavi ile bulguları kontrol altına alınan hastalar yaşamlarına eskiden olduğu gibi devam ederler. Uzun dönem ilaç tedavisi ve hastanede yatmalarına karşın hastalar genelde işlerine devam eder, evlenir, yaşam kurar ve aile hayatlarına başarı ile sürdürebilirler.
Ender olarak bazı hastalar, uzun süren, devamlı tedavi ve doktor kontrolü gerektiren iltihabi bağırsak hastalığı nedeni ile ruhsal problemler gösterebilir. Bu ruhsal problemler hastalığın bir nedeni olarak değil, sonucunda geliştiği unutulmamalıdır. Çocuk hastalarda bu ruhsal problemler, huzursuzluk daha belirgin olabilir. Bu nedenle psikolojik destek alınabilir.