Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Mayıs 2008       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Barutlu Silahlarla Savaş
Vikipedi, özgür ansiklopedi


Barutlu silahlarla savaş barutun yaygın olarak kullanılması ve bu patlayıcı maddenin kullanımına elverişli silahların yapılmasıyla ortaya çıkan bir savaş tarzıdır. Avrupa ve Asya'da onbeşinci yüzyıldan itibaren sınırlı bir şekilde başlamış ve ondokuzuncu yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür. 1792'den 1815'e kadar süren Napolyon Savaşları'nda doruk noktasına ulaşmıştır. Barutun Çinliler tarafından bulunduğunu belirten İngiliz felsefeci ve dinadamı Roger Bacon bu tarz savaşın ilk savunucularındandı.
Barutun, silahlarda dolayısıyla savaşlarda ilk kullanımının Çin'de 10. yüzyıla kadar geri gittiği bilinmektedir. Barutun ilk kullanımı top olmuştur. Çin'den sonra Müslüman devletler ordularında da hızla yaygınlaşmıştır. 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle Osmanlı Devleti tarafından etkili bir biçimde kullanılmıştır. Osmanlılar, barutu el silahlarında (tüfek) olarak kullanmaya hızla geçtiler. Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılında İstanbul'un Fethi sırasında devasa kuşatma topları kullanmıştır. 1514 tarihindeki Çaldıran Savaşı'nda, 1516 tarihindeki Mercidabık Savaşı'nda ve 1517 tarihli Ridaniye Savaşı'nda etkili ve yaygın olarak kullanılmıştı. Esasen Osmanlı Devleti'nde ateşli el silahlarının kullanımı 1421 - 1444 yılları arasında hüküm süren II. Murat'ın saltanatlık dönemine kadar geri gitmektedir.

Burada anlatılmaya çalışan "barutlu silahlarla savaş" tarzının Avrupa'daki gelişimi, Batı'lı tarihçiler tarafından araştırılmaya başlanması, tarihçi Michael Roberts'ın 1955 yılı başlarında Belfast'daki bir üniversitenin düzenlediği konferansta yaptığı açılış konuşmasından gelmektedir. Roberts, 1560-1660 yılları arasında Avrupa'da savaş tarzının geçirdiği önemli dönüşümlerin, toplumu tamamıyla değiştiren bir "Askerî Devrim" olduğunu savunmaktadır. İzleyen yıllarda birçok bilimadamı bu konuyu destekleyen ya da karşı gelen çalışmalarda bulunmuştur. Bu devrimin ne zaman olduğu ya da devrim değil de yavaş yavaş oluşan bir değişim olduğu hâlâ bir tartışma konusudur. Bu bağlamda Askeri Devrim, sözkonusu yıllarda Avrupa ordularındaki dönüşümlerden sadece bir tanesi ateşli silahların kullanımıyla ilgilidir. Michael Roberts ve bu konuda araştırma yapan diğer Batı'lı tarihçilerden çoğu açısından inceleme alanı Avrupa'dır. Dolayısıyla literartürdeki Askeri Devrim, (Michael Roberts'in ya da Geoffrey Parker'in Askeri Devrim'i) gereçekte Avrupa Askeri Devrimi olarak anlaşılmalıdır.
16. yüzyılın başlarından itibaren özellikle İtalyan devletlerinin ordularında gözlenen ateşli silahların yaygınlaşması, bu ordularda diğer savaşçı unsurların sayısının hızla düşmesine yol açmıştır. Okçular, kargıcılar, süvariler ve kılıçlı savaşçıların ordu içindeki sayısı hızla azaltılmıştır. Bunların yerini elde taşınan ateşli silahları kullanan savaşçı unsurlar almaya başlamıştır.
Tüfekçilerin ordularda ağırlık kazandığı bu ilk evrelerde, atış yenileme hızının ve menzilin düşük olması, diğer savaşçı unsurlarca desteklenmesini gerektirmiştir. Bir çok çatışmada tüfekçiler, kare düzeninde saf tutmuş kargıcılar tarafından korunmuşlardır.