Arama


Aynacan - avatarı
Aynacan
VIP Gecenin Aydınlığı!
26 Mayıs 2008       Mesaj #2
Aynacan - avatarı
VIP Gecenin Aydınlığı!
4. FİNANSMAN MEKANİZMASI

Topluluğun Ortak Tarım Politikası, Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (FEOGA) ve diğer kaynaklardan finanse edilmektedir.

4.1 tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (FEOGA)
Birliğe üye ülkelerde tarım için ortak bir politika uygulanmasının benimsenmesi, finansmanın diğer bir ifadeyle mali sorumluluğun da ortak olması gerektiği fikrini gündeme getirmiştir.
Bu fikrin hayata geçirilebilmesi için ise üye ülkeler tarafından. AB bütçesinde özel bir fon oluşturulmasına karar verilmiş, sadece OTP uygulamalarını finanse etmek için 1962 yılında Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (FEOGA) kurulmuştur.
FEOGA, mali anlamda özerk bir fon değildir. AB genel bütçesinin bir parçası olan bu fon genel bütçe gelirleriyle finanse edilmektedir.
OTP’nin AB bütçesine sağladığı gelir, tarım için ayrılan payın oldukça altında kalmaktadır. Örneğin 1999 yılı bütçesinin tahmini gelirleri içinde tarımın payı %2,2 iken, harcamalardan FEOGA’nın aldığı pay yaklaşık %50’dir.
Kurulduğu ilk yıllarda AB bütçesinden %90 olan FEOGA’nın AB bütçesindeki payı zaman içinde yaklaşık %50’ye kadar gerilemiştir. Bu düşüşte, AB bütçesinden finanse edilen harcama kalemlerinin büyüklüğünün ve sayısının artması ile OTP’de yapılan reformlar etkili olmuştur.
FEOGA’nın “Yönlendirme” ve “Garanti” olmak üzere iki ayrı bölümü bulunmaktadır. Aşağıda verilen tabloda 1995/99 döneminde FEOGA’nın iki bölümüne ayrılan pay ve bu değerlerin toplam bütçe içindeki oranları görülmektedir.
Tablo:1 FEOGA’nın “Yönlendirme” ve “Garanti” Bölümlerinin Harcamaları (EURO) ve Toplam Bütçe İçindeki Oranları(%)
tablo1yw0
Kaynak:Ebru Ekeman 21. Yüzyılın Eşiğinde Avrupa Birliğinde Ortak Tarım Politikası IKV Yayını Yayın No:158 Eylül 1999

Yukarıda yer alan çizelgede de görüldüğü gibi toplam bütçe içinde FEOGA’nın Garanti Bölümünün payı yaklaşık %47, Yönlendirme Bölümünün payı da %4 tür.
Fonun yaklaşık %90’ını oluşturan Garanti Bölümü, fiyat ve Pazar politikasının işleyişi için gerekli AB harcamalarını finanse etmektedir. Bu bölüme ait giderler;AB dışı ülkelere ihracatta ödenen iadeler,iç piyasa müdahaleleri ve telafi edici meblağlardan oluşmaktadır.
Topluluğun 1999 yılı bütçesinden Ortak Piyasa Düzenleri için “Garanti”bölümünden ayrılan payın sektörel dağılımı tablo 2 de görülmektedir.

Tablo:2 Ortak Piyasa Düzenleri İçin “Garanti” Bölümünden Ayrılan Payın Sektörel Dağılımı(Euro)
tablo2is9
Kaynak:Ebru Ekeman 21. Yüzyılın Eşiğinde Avrupa Birliğinde Ortak Tarım Politikası IKV Yayını Yayın No:158 Eylül 1999

Tablo 3’te de görüldüğü gibi topluluğun Ortak Piyasa Düzenleri içim garanti bölümü harcamaları içinde yaklaşık %44 ile ekilebilir ürünler, birinci sıradadır. Tahıllar proteinli bitkiler ve yağlı tohumlardan oluşan ekilebilir ürünler sırasıyla sığır ve dana eti, süt ve süt ürünleri, zeytinyağı ve şeker takip etmektedir.
Bu bölümün ödemelerinden en fazla yararlanan ülke Fransa’dır.
Yönlendirme bölümü ise Ortak Tarım Politikası’nın hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik yapısal uyum tedbirlerinin finansmanını üstlenmiştir.
Bu bölüm FEOGA’nın yaklaşık %10’unu AB bütçesinin ise %4’ünü oluşturmaktadır.
Dolaylı eylemler çerçevesindeki ödemeler (üye ülke harcamalarının geri ödemeleri) ve doğrudan eylemler çerçevesindeki ödemeler (yatırım projeleri için yapılan doğrudan ödemeler) bu bölümün gider kalemindedir.
Yönlendirme bölümü harcamaları içinde proje bazında yapılan ödemelerden en fazla yararlanan ülke Almanya’dır.

4.2 Diğer Finansman Kaynakları
Temel finansman kaynağı FEOGA olmakla birlikte Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (FEDER), Avrupa Sosyal Fonu(FSE), ve LEADER AB OTP’sinin diğer finansman kaynaklarını oluşturmaktadır.
i. Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (FEDER):hedefi Topluluğu bölgeler arası kalkınmışlık farklarının giderilmesidir. 1999 yılı bütçesinde FEDER için ayrılan miktar 15,6 milyar EUROdur.
ii.Avrupa Sosyal Fonu(FSE): mesleki eğitim, istihdam ve insan kaynaklarının geliştirilmesine yönelik olarak kullanılmaktadır. Bu fon için AB bütçesinden ayrılan miktar 1999 yılı itibariyle 9,6 milyar Eurodur.
iii.LEADER: hedefi kırsal kalkınmayı destekleyen faaliyetleri bütünleştirmektedir. Bu kapsamda, kırsal alanda çalışan işgücünün desteklenmesi, yenilikçi faaliyetlerin geliştirilmesi gibi alanlarda yerel düzeyde oluşturulan projelere mali destek sağlanmaktadır.halen yürürlükte bulunan LEADER II için 1994-99 döneminde bütçeden ayrılan pay 1,7 milyar ECU’dür.2000-2006 döneminde yürürlüğe konulan ve uygulanan LEADER III için ise ayrılan pay 2,02 milyar Euro’dur.

5. ORTAK PİYASA DÜZENLERİ
Roma Antlaşmasında belirlenen amaçlara ulaşılabilmesi için yine aynı antlaşmada öngörüldüğü biçimde 1962 yılından itibaren AB içinde “ORTAK PİYASA DÜZENLERİ” oluşturulmaya başlanmıştır. Bu düzenler, politik sorunlar nedeniyle 11 Mayıs 1966 tarihine kadar tam olarak uygulamaya konulamamıştır. Çok sayıda ORTAK PİYASA DÜZENİ oluşturulması, tarım ürünlerinin üretim ve pazarlama koşullarının birbirinden farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
Ortak Piyasa Düzenlerinin Amaçları:
*Üye ülkelerde farklı şekillerde piyasa düzenlemeleri yerine birlikte ortak tarım politikası oluşturmak.
*Üye ülkeler arasında ticari ilişkileri geliştirmeye yönelik koşulları oluşturmak ve bu şekilde ticaretin serbestçe yapılmasını sağlamak,
*Birlik içinde tarımsal ortak Pazar oluşturmak ve iç Pazar ile birlik üretimini üçüncü ülkelere karşı korumak,
Şeklinde belirlenmiştir.
Topluluğun kurulduğu yıllarda tarım ürünlerinin sadece %50’si ortak piyasa düzenleri kapsamında yer alırken 1980’li yıllardan itibaren bu oran %91’e ulaşmıştır. Günümüzde, patates (nişastalık patates hariç) dışında tüm tarım ürünleri ortak piyasa düzenleri kapsamındadır.


Ortak piyasa düzeni uygulanan ürün gruplar aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Tablo:3 Ortak Piyasa Düzeni Uygulanan Ürün Grupları
tablo3hm2

Tahıllar, proteinli bitikler ve pirinç ortak düzenlerinin 1999 yıl bütçesinden aldığı pay %47, sığı-dana eti ortak düzeninin aldığı pay ise %17 seviyesindedir. Diğer bir ifadeyle bütçenin %64 gibi önemli bir payı adı geçen ortak düzenlere ayrılmış durumdadır.
Süt ve süt ürünleri, zeytinyağı ve şeker ortak düzenlerinin payı ise sırasıyla %7,%6,%5’tir.
6. PAZAR VE FİYAT MEKANİZMALARI

1962 yılında “Tahıllar Ortak Piyasa Düzeni”nin oluşturulması ile birlikte ilk kez uygulamaya konulan bu mekanizmaların amacı; tarımsal ürünlerin fiyatlarının düşmesi dolayısıyla üreticilerin gelirlerinin azalmasını önlemektir. Bu amaca yönelik olarak ortak piyasa düzenleri kapsamında yer alan ürünlerin ortak fiyatları her yıl Konsey tarafından tespit edilmektedir. Fiyatların belli bir seviyenin altına düşmesi halinde pazara müdahale edilmekte ve aradaki fark AB bütçesinden destekleme yoluyla karşılanmaktadır.
Ortak fiyatlar, uygulandıkları ürün gruplarına göre farklı isimler almakla birlikte iki işlev üstlenmiştir. Bunlardan birincisi, AB üyeleri arasında tarımsal ürün fiyat farklılıklarının, ortak Pazar düzenini olumsuz yönde etkilemesini engellemek için oluşturulan AB içi ortak fiyat politikası ikincisi ise topluluğa ithal edilen düşük fiyatlı ürünlerden kaynaklanan rekabeti önlemek amacıyla üçüncü ülkelere uygulanan fiyat politikasıdır.
Ortak piyasa düzenleri kapsamında bulunan ürünlerin %70’i bu fiyat politikalarının her ikisi, %25’i sadece ikincisi geriye kalan %5İ de OTP’nin başlangıcından günümüze kadar sadece doğrudan ödemeler aracılığıyla desteklenmektedir
Ancak 1990’lı yıllardan itibaren yapılan reformlar sonucu doğrudan ödemeler yoluyla desteklenen ürünlerin kapsamı genişletilmiştir. Bu uygulama reformlar nedeniyle destek fiyatlarında yapılan indirimlerden ve müdahale sisteminin esnekleşen yapısından çiftçilerin zarar görmesini engellenmesi amacıyla başlatılmış olsa da, OTP içinde ağırlığı giderek artmaktadır.

6.1 Birlik İçi Ortak Fiyat Politikası
Birlik içi ortak fiyat politikası; hedef fiyat ve müdahale fiyatı olmak üzere iki ayrı fiyat sistemini esas almaktadır.
Hedef fiyat, üretici için arzu edilen gelir seviyesini göstermektedir. AB’de tüm piyasa destekleme mekanizmaları hedef fiyat (ürünlere ve sektörlere göre farklı isimler verilmiştir)prensibine dayanmaktadır.
AB’de piyasa fiyatlarının hedef fiyat seviyesinde tutulabilmesi için müdahale fiyatı belirlenmekte ve fiyatlar bu seviyenin altına düştüğünde, müdahale mekanizmaları devreye sokulmaktadır. Temel fiyat ya da referans fiyat da denilen müdahale fiyatı bir anlamda üreticilere sağlanan en düşük garanti seviyesini belirten taban fiyattır.
Tahıllar,şeker, zeytinyağı, pirinç, tereyağı ve süttozu,sığır ve dana eti ile domuz eti, müdahale fiyatı belirlenen ürünlerdir. Ürünün arz ve talebinden ziyade üreticilerin gelir düzeyleri dikkate alınarak belirlenen müdahale fiyatları OTP’nin uygulamaya konulduğu ilk yıllarda sınırsız miktarda ürün alımında kullanılırken günümüzde sistem daha esnek hale getirilmiştir.
Sayılan bu fiyat şekilleri dışında sınırlı sayıda ürün için kullanılan geri çekme ve satın alma olmak üzere iki değişik fiyat şekli daha bulunmaktadır. Geri çekme fiyatı bazı sebze ve meyveler için uygulanmaktadır. Bu ürünlerde arz fazlasının bulunduğu dönemlerde üretici kuruluşlar bu fiyat üzerinden ürün fazlasını piyasadan çekerler.
Satın alma fiyatı da sebze ve meyvelerde uygulanmakla birlikte, geri çekme fiyatından farkı;devlet kurumları tarafından veriliyor olmasıdır.

6.2 Üçüncü Ülkelere Karşı Uygulanan Fiyat Politikaları
OTP kapsamında dış ticarette iki çeşit fiyat politikası uygulanmaktadır.Üçüncü ülkelerden topluluğa ithal edilen mallara karşı koruma uygulanırken, ihracatı teşvik etmek amacıyla ihracat desteklemesi yapılmaktadır.
OTP’nin üçüncü ülkelere karşı uygulanan fiyat politikası GATT Uruguay Raund müzakereleri sonucunda hazırlanarak Temmuz 1995 tarihinde yürürlüğe giren Dünya Ticaret Örgütü’nün Tarım Anlaşmasıyla önemli ölçüde değişime uğramıştır.
Söz konusu anlaşma sonucunda tarım ürünleri ithalatında değişen vergilerin yerini gümrük tarifeleri almış ve DTÖ’ne üye ülkelerin değişken vergi uyguladıkları tüm ürünler için birer gümrük tarifesi üst sınırı belirlenmesi ve belirlenen bu tarife tavırlarının bir takvim uyarınca aşamalı olarak düşürülmesi kararı alınmıştır. Varılan bu anlaşma çerçevesinde bir ürünün ithalatında söz konusu tarife üst sınırından daha fazla vergi alınamamaktadır. Alınan karar sonucunda diğer ülkeler gibi AB’de prelevman ve değişken vergi uyguladığı tüm ürünler için birer gümrük tarifesi üst sınırı belirlenmiştir.
Belirlenen bu tarife üst sınırlarının 6 yılda %36 oranında azaltılması öngörülmüştür. Sadece tahıllar için farklı bir uygulama benimsenmiştir. Tahıllarda iyi, orta ve düşük kalite buğday; durum buğdayı, yulaf, arpa ve çavdar olmak üzere altı ayrı kategoride, 15 günde bir belirlenen bir tür vergi uygulanmaktadır.
Yapılan bu değişiklik, AB’nin tarım sektörünü dış rekabete karşı korunma düzeyinde bir azalmaya yol açmamıştır.
Yine tarım anlaşması ile tarife sınırlarını aşmamak koşuluyla ülkelere gümrük vergilerini değiştirme olanağı da tanınmıştır. Bu tolerans değişken vergilerin yasaklanmış olmasına rağmen fiilen uygulandığı yönünde eleştirileri de gündeme getirmesine karşın tarife sınırlarının belirlenen takvim uyarınca düşürülmesi ile birlikte gelecek yıllarda bu sorunun önemli ölçüde çözümleneceği öngörülmüştür. Birlik ihracata da ihracat iadeleri ve ihracat vergileri olmak üzere iki farklı araç kullanmaktadır.
Normal şartlar altında Birlik’te tarımsal ürün fiyatları dünya ülkelerine göre daha yüksek ve doğal olarak rekabet şansı bulunmamaktadır. Bu nedenle AB ihracatını arttırmak amacıyla ihracatçılarına dünya fiyatları ile müdahale fiyatları arasındaki fark oranında prim ödememektedir.
İhracat iadesi (restitution) olarak adlandırılan bu prim dünya fiyatlarına bağlı olduğundan değişken bir yapıya sahiptir. İhracat iadesi kapsamında olan ürünler; tahıllar, pirinç, süt ve süt ürünleri, şeker, sığır eti, kümes hayvanları eti, domuz eti, yumurta, şarap, yaş ve işlenmiş meyve sebze ve bazı sıvı yağlardır.
Fiyatlarının dünya fiyatlarından düşük olması halinde ise AB, ihracatçılarından fiyatlar arasındaki fark kadar ihracat vergisi alınmaktadır. Ancak genellikle AB tarım ürünlerinin fiyatları üçüncü ülke fiyatlarından yüksek olduğundan ihracat vergisi uygulaması nadiren görülmektedir.

6.3 Doğrudan Ödemeler
OTP’nin ilk yıllarında müdahelede3 sistemi kapsama alınmayan ürünler doğrudan ödemeler yoluyla desteklenmekteydi. Zaman içerisinde müdahale kapsamında yer alan ürünlerde de fiyat indirimleri ve getirilen çeşitli kısıtlamalara paralel olarak doğrudan ödemelerle gelir desteği sağlanmaya başlanmıştır.
1-Üretim desteği; OTP’nin başlangıcından günümüze keten, kenevir, şerbetçi otu, ipek kozası, sert buğday, kuru yem ve tohumlar için üretim miktarı yada ekim alanı üzerinden verilen götürü yardım bu kapsamda yer almaktadır.
1992 yılından itibaren tahıl ve sığır eti sektörleri de fiyat desteğinin yanı sıra hektar/hayvan sayısı üzerinden verilen doğrudan ödemeler yoluyla da desteklenmeye başlanmıştır.
Proteinli bitkiler, yağlı tohumlar, koyun ve keçi etlerinde ise fiyat desteğinin yerine hektar/hayvan sayısına göre verilen ödemeleri ile doğrudan destek sağlanmaktadır.
Ayrıca tütünün kalitesine göre üreticilere prim verilmekte, zeytinyağı sektöründe müdahale mekanizmasına ek olarak üretimi arttırmak amacıyla üretim yardımları yapılmaktadır.
2- İşleme desteği; bu destekler bazı ürünlerin işlenme sürecinde verilmekte ve miktarı ve şekli ürününe göre farklılık göstermektedir. İşlenmiş ve sebze üretimi için verilen destek bu kapsamda yer almaktadır.
3- Tüketim desteği; AB tarafından bazı ürünlerin tüketimini attırmaya yönelik destekler verilmektedir ancak bu desteğin kapsamı giderek azalmaktadır.,
4- Depolama desteği; adından da anlaşılacağı gibi üreticilerin ürünlerini piyasaya sürmemeleri ve depolamaları için verilen destektir.

7.PARA MEKANİZMASI
Daha öncede ifade edildiği gibi OTP çerçevesinde oluşturulan ortak piyasa düzenleri, ortak fiyatları temel almaktadır. Üye ülkelerin tümünün farklı ulusal para birimleri kullanması, ortak fiyatların topluluğun kabul ettiği ortak bir para birimi üzeriden belirlenmesini zorunlu hale getirmiş ve bu fiyatların topluluğun ortak para birimi üzerinden belirlenmesi kararı alınmıştır.
İlk yıllarda hesap birimi üzerinden belirlenen ortak fiyatlar 1979-99 döneminde ECU üzerinden tespit edilmiştir. Sözü edilen her iki para biriminin de maddi varlığının bulunmaması ortak fiyatların bu para birimlerinden ülkelerin ulusal para birimlerine çevrilmesine neden olmuştur. Diğer bir ifade ile OTP’nin temel unsurlarından biri olan ortak fiyatlar ülkelerin farklı para birimlerine sahip olmaları nedeni ile reel anlamda uygulamaya konulamamıştır.
OTP’nin kurulduğu yıllardan günümüze dek dünya mali piyasalarında yaşanan istikrarsızlıklar ile buna paralel olarak ortaya çıkan döviz kuru dalgalanmaları ortak fiyat sisteminde erozyona yol açmıştır.
Zaman içerisinde AB tarafından belirlenen ortak fiyatların yerini ülkeden ülkeye farklılık gösteren ulusal fiyatlar almıştır. Bu durum OTP’yi karmaşık bir hale getirmiş aynı zamanda ülkeler arasında sadece döviz kuru dalgalanmalarına bağlı olarak bir spekülatif ticaret oluşmasına ve destek fiyatlarının yükselmesine yol açmıştır. Bu olumsuzlukların giderilmesi ve ortak fiyat düzeninin tekrar kurulması için AB tarafından tedbirler getirilmiş ve sadece OTP’ye özgü olan “ Yeşil Para” (ya da tarımsal para mekanizması) sistemi oluşturulmuştur. Bu sistem de dünya mali piyasalarına ve Birlik içi gelişmelere bağlı olarak sürekli değişim geçirmiştir.
1 Ocak 1999 tarihinde Ekonomik ve Parasal Birliğin (EPB) son aşamasına geçilmesi ile birlikte Topluluğa üye ülkelerde EURO kaydi anlamda tek para birimi olarak kullanılmaya başlanmış ve “Yeşil Kur” uygulamasına son verilmiştir. Bu tarih itibariyle üye ülkelerin ulusal para birimlerinin pariteleri, EURO karşısında sabit hale getirilmiştir. Uluslar arası piyasalarda sadece EURO’nun döviz kuru değeri değişmekte, AB üyesi ülkelerin para birimleri ise EURO’nun değerindeki değişmelere bağlı olarak sabitleştirilmiş pariteler oranında değişim göstermektedir.
Banknotlar ve madeni paraların basılmasının ardından 1 Ocak- 1 Temmuz 2002 tarihleri arasında 6 aylık dönem geçiş dönemi olacak ve bu döneminde ulusal para birimleri ile birlikte EURO kullanılacaktır. 1 Temmuz 2002 tarihinden sonra ulusal banknot ve madeni paralar tamamen tedavülden kaldırılacak ve EURO, APB’ye üye ülkelere üye ülkelerin tek para birimi olarak ödemelerde kullanılır hale gelecektir. Ayrıca 1 Ocak 1999 tarihi 1 ECU= 1 EUR olmuştur.
Ortak fiyatların EPB’nin üçüncü aşamasına katılmayan dolayısıyla tek para birimi olarak EURO’yu kullanmayan İngiltere, Danimarka, İsveç, Yunanistan’ın ulusal para birimlerine çevrilmesi için ise bu ülkelerin para birimlerinin EURO karşısında piyasa kurları kullanılmaktadır. İstedikleri takdirde adı geçen ülkelerin EURO üzerinden ödeme yapma hakkı da bulunmaktadır.
Yapılan bu değişiklik ile OTP’nin kurulmasından günümüze dek ilk kez ortak fiyatların büyük ölçüde uygulamaya geçirilmesi sağlanmıştır.

8. ORTAK TARIM POLİTİKASINDA REFORMU GEREKLİ KILAN NEDENLER

Ortak Tarım Politikası işleyiş mekanizması ile ortak piyasa düzeninin kurulmasından günümüze dek sürekli değişim göstermiştir. Bu değişmeleri gerekli kılan bazı gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmeler kısaca aşağıdaki gibi özetlenebilir.
Bilindiği gibi başlangıçta OTP kapsamında alınan tedbirler, tarımsal üretimin güvenliğinin sağlanması ve gıda açığının kapatılması amacına yöneliktir. OTP’nin oluşturduğu yıllarda tarımsal üretimde kendine yeterli olmayan AB kısa sürede tarımsal ürün ihracatında dünya pazarında ABD’den sonra ikinci sıraya yerleşmiştir.
Kendi kendine yeterliliğin sağlanmasından sonra da üretim artışının devam etmesi ve iç ve dış pazarlarda pazarlanmasında sorunlar yaşanması bazı ürünlerde stokları da beraberinde getirmiştir.
1973-88 döneminde iç tüketim %0.5 oranında artarken tarımsal üretimde kaydedilen artış %2 oranında gerçekleşmiştir. Üretimin tüketimden daha fazla oranda artması stokları kaçınılmaz kılmıştır. 1991 yılı bütçesinde stoklama harcamaları için ayrılan miktar 6,4 milyar ECU’ye ulaşmıştır.
Tablo 4’te AB tarım ürünleri stok durumu yıllar itibari ile verilmiştir.
Tablo 4: Topluluğun Tarımsal Ürün Stokları (Milyon Ton)
tablo4fz1
Kaynak:Ebru Ekeman 21. Yüzyılın Eşiğinde Avrupa Birliğinde Ortak Tarım Politikası IKV Yayını Yayın No:158 Eylül 1999

Yukarıda yer alan çizelgeden de görüldüğü gibi bazı ürünlerin stoklarında azalma söz konusudur. Bu azalış, söz konusu ürünlere olan dış talebin artışı ve OTP’de yapılan reformlar ile yakından ilişkilidir.
Tarımsal ürünlerde kontrolsüz üretim artışı nedeniyle müdahale kurullarında oluşan stoklar özellikle 1980 sonrasında OTP’nin en önemli sorunu haline gelmiştir. AB bütçesinden fiyat destekleri ve stoklama giderleri ile stokları eritebilmek amacıyla ihracatı arttırmak için ihracat iadelerinin artması OTP’nin mali külfetini ağırlaştırmıştır.
1975 yılında 4,5 milyar ECU olan FEOGA garanti bölümü harcamaları 1991 yılında 31,5 milyar ECU’ye yükselmiştir.
Destekleme alımlarının FEOGA giderleri içindeki payı %60-70 oranındadır.
OTP ile oluşturulan Pazar ve fiyat mekanizmaları büyük ve küçük ölçekli tarımsal işletmeler arasındaki gelir dağılımını olumsuz yönde etkilemiştir.
Fiyat garantisine dayanan gelir desteklemesinin üretim hacmi ile bağlantılı olması bu desteklerin önemli bir bölümünün büyük tarımsal işletmelere yapılmasına neden olmaktadır. Üreticilerin %20’sini oluşturan büyük toprak ve işletme sahibi çiftçiler FEOGA desteğinin %80ini almaktadırlar. Küçük ve orta ölçekli aile çiftliklerinin gelirlerinde ise azalma görülmektedir.
Ayrıca bölgeler arası gelir bozukluğu sorununun derinleşmesine neden olmuştur.
Topluluğun uyguladığı ihracat iadesi ile tarımsal ürün ihracatının artması sonucu, AB dışında diğer ülkeler bu uygulama ile Topluluğun rekabeti bozduğu yönünde eleştirilerini yoğunlaştırmıştır. Özellikle ABD rekabet gücünü koruyabilmek için uyguladığı sübvansiyon oranları yükseltme yoluna gitmiş ve bunun sonucunda Birlik aralarında sübvansiyonlar savaşı başlamıştır.
Ayrıca gelişmiş ülkelerin bu korumacı politikalarının kalkınmalarını engellediği gerekçesiyle büyük çoğunluğu ihracatta tarım ürünlerine bağımlı olan ülkeler de OTP’ye yönelik eleştirilerini arttırmışlardır.
OTP’nin üretimi teşvik eden yapısı, enstantif tarımı da körüklemiştir. Bunun sonucunda doğal kaynakların rasyonel kullanımına özen gösterilmemiştir. Ayrıca üreticilerin üretimi arttırmak için giderek artan miktarlarda kimyasal madde kullanılması, toprak ve suların kirlenmesine de yol açmıştır.
Saydığımız bu genel nedenler sonucunda OTP reformları gündeme gelmiştir.
Not: Bilgilendirme amaçlıdır.