Arama

Muhasebe ve Muhasebecilik - Tek Mesaj #4

MYDMR - avatarı
MYDMR
Ziyaretçi
7 Haziran 2008       Mesaj #4
MYDMR - avatarı
Ziyaretçi
MUHASEBE NEDİR

Muhasebe, finansal karakterli, para ile ifade edilebilen işlem ve olayların kaydedilmesi, sınıflandırılması, özetlenerek raporlar halinde sunulması ve yorumlanması ile ilgili bir sanat olarak tanımlanmaktadır.


Bu tanım muhasebe nin klasik ve modern fonksiyonlarını da kapsamaktadır. İlk zamanlarda, defter tutma şeklinde kabul edilen muhasebe, işlem ve olayların kaydedilmesini, sınıflandırılmasını ve sonuçların raporlar halinde sunulmasını gerçekleştirmiştir. Ancak ekonomik gelişmeler neticesinde işletme yöneticileri muhasebeden bazı bilgileri analiz etmesini, yorumlamasını ve bunlarla ilgili raporları kendilerine sunmasını beklemişlerdir. Böylece zaman içinde muhasebe işlemlerin basit kayıt tekniğinden yöneticilerin karar almasına yardımcı'olan ve işletme faaliyetlerini kontrol eden bir araç haline gelmiştir.


Muhasebe kayıtlarının kullanımı M.Ö. 5000 yıllarına kadar iner. Babil, Mısır, Eski Yunan, Roma, Eski Avrupa ve Orta Çağda muhasebe kayıtlarına rastlanmıştır. Ancak bu kayıtlar, sistemli belli kurallara dayanan sistemler olmayıp envanterlerle ilgili listeler ücret ödemeleri, borç alacak hesapları, vergi takdirleri ile ilgili kayıtlardı. İnsanlar ve işletmeler gelişimin her safhasında muhasebeyi kendi ihtiyaçlarına uygun olarak, bildikleri veya öğrendikleri kayıt ve analiz teknikleri çerçevesinde yönetim, kontrol, ticari delil, vergi toplama, raporlama gibi amaçlar için kullanmışlardır.


12. yüzyılda muhasebe kayıtları çok basit şekilde idi. Ticari ilişkilerin, ortaklıkların izlenmesi ile ilgili basit hatırlatıcı kayıtlardan ibaretti. İşİetmenin kayıtları ile işletme sahiplerinin varlıklarına ait kayıtların ayrı olarak takibi ancak bu yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşmiştir.


13. yüzyılda kredi işlemlerindeki artış ve işletmelerin ihraç ürünleri için yabancı şehirlerde şubeler kurmaları veya acentaları kullanmaları muhasebe kayıtlarını etkilemiş, daha karmaşık muhasebe kayıtlarına ihtiyaç doğurmuştur.


Muhasebede modern anlamda metodoloji 13. ve 14. yüryıllarda çift taraftı kayıt sisteminin gelişmesi ile başlamıştır. Basit veya tek taraflı kayıt sistemi olarak tanımlanan ilkel muhasebede işlemler veya olaylar tek bir kayıt lle ifade edildiklerinden tek taraflı kayıt sistemi eksik, hata yapma ve yapılan hatanın ortaya çıkmaması ihtimali fazla olan bir sistemdi. Çift taraflı kayıt sistemi işletme faaliyetlerinin iki yönünü birden kavramış (her borçlu ile ilgili bir kredi verenin, her ödeyenle ilgili bir para alanın, her satıcı ile ilgili bir müşterinin olduğu), her işlem veya olay için en az iki kayıt yapmıştır. Böylece hata yapma ihtimalini azaltmış, kayıtların birbirini kontrol etmesini, hata yapıldığı zaman hatanın ortaya çıkmasını sağlamıştır.


Haçlı seferi ile Akdeniz'de ticaretin gelişmesi ve Rönesans döneminde Italya şehirlerindeki ticari canlılık kayıt sisteminin gelişmesini zorunlu hale getirmiştir.


Floransa'da ithalat, üretim ve elbise satışı ile uğraşan del Bene şirketi 1322 de etkili bir kayıt sistemi kurmuş, tam olarak çift taraflı kayıt sistemini gerçekleştirmemişse de çoğu durumda çift taraflı kayıt yapmıştır.


14. yüzyılda İtalyan tacirler ve imalâtçılar endüstriyel faaliyetleri büyütmüş ve şubeler kurmuşlardır. Banka ve diğer finansal kurumlarla Orta Asya'ya kadar ticareti brganize etmişlerdir. Böylece İtalyan tacirlerinin ekonomik ve politik etkileri İskandinavya'dan Hindistan'a kadar yayılmıştır. 1340 yılında Cenova şehrinin yönetiminde çift taraflı kayıt sistemi tatmin edici bir hesap planı ile kullanılmıştır. Bu hesap planında ayrı masraf hesapları, bir sermaye hesabı olarak şehir hesabı kullanılmış, masraf ve gelir hesapları yıl sonunda kapatılmıştır.


Çift taraflı kayıt sisteminde en büyük gelişme Tuscan'lı bir tüccar ve bankacı olan Francesco di MArco Datini'nin kayıtları ile sağlanmıştır. Datini'nin işletmesinde ilk zamanlar tek taraflı kayıt sistemi kullanılmış, 1390 yılından itibaren çift tarafiı kayıt sistemine geçilmiştir. Datini'nin 31 Ocak 1399 tarihli Bilançosunda Borçlular, Alacaklılar, Dış İlişkiler Bakiyesi Şubeler Bakiyesi, Stoklar, Şüpheli Alacaklar, Ödenecek Vergiler, Amortismanlar, ihtiyatlar, pay senetleri, bilanço tanziminde izi bulunamayan hatalar gibi hesaplar vardı.


1397 de kurulmuş olan Floransa Medici Bankası da önemli örneklere sahipti. Bu işletme, diğer İtalya şehirlerinde şubeler, önemli ticaret merkezleri ve imahathaneler kurmuş ve işletmiştir. Muhasebe kayıtlarında her şube ve her fabrika ayrı bir varlık olarak ele alınmış, şubeler arasındaki hesapların karşılıklı çalışması ve kontrolü sağlanmıştır. Her şubenin bilançosunun bir nüshası Floransa'ya gönderiliyor, orada muhasebe kontrolü, şüpheli veya vadesi geçmiş alacakların takibi yapılıyordu. Ancak, Medici Bankasının uyguladığı çift taraflı kayıt sistemi faaliyetlerinin hacmine göre yetersizdi.


Batılı yazarlara göre muhasebe üzerine yayınlanmış ilk kitap, İtalyan Matematikçi ve rahip olan Luca Pacioli'nin 1494'de yayınlanan "Summa di Aritmetica Geometria Proportioni et Proportionalita" isimli kitaptır. Bu kitabın "De Computis et Scriptures" başlıklı bölümü muhasebeye ayrılmıştı. Bu bölüm 1504'de Tuscany'de "La Scuola Perfetto dei Mercanti" ismi ile ayrı olarak yayınlanmıştır.


Pacioli çitt taraflı kayıt sisteminin mucidi olduğunu ileri sürmemiştir. Gerçekten de Summa'da tarif edilen yöntemler Venedik'te 200 yıldan beri kullanılmakta idi.


Batılı yazarların ilk muhasebe kitabı yazarı olarak Pacioli'yi göstermelerine rağmen abdullah İbn Muhammed İbn Kiya AI-Mazanderani'nin "Resalâ-i Falakiyya der ilmi Siyagat" isimli eseri 1363 yılında yayınlanmış olup çitt taraflı kayıt sistemine ait ayrıntılı örneklere sahipti.


Pacioli Summa'da çitt kayıt sisteminde üç dettere dikkati çekmiştir. Bu defterler; yardımcı detter özelliğinde acenda, yevmiye defteri ve defteri kebir (büyük defter) dir. Stoklar ve şahsi işlemler acendaya kaydedilmiştir. Acenda için özel bir form veya standart düşünülmemiştir. Yevmiye defterinde kayıtlar borç ve alacak olarak ayrılmış, işlemler bir usul dahilinde ve sırasıyla kaydedilmiştir. İşlemler yevmiye defterinden detteri kebire nakledilmişlerdir. Her hesabın sayfa numarasını ve durumunu gösteren bir tablo düzenlenmiştir. Gelir ve gider hesapları dönem sonunda kâr ve zarar hesabına aktarılmış, işletme kârının veya zararının bu hesaptan görülebileceği ve istenirse sermaye hesabına devredilip kapatılabileceği belirtilmiştir.


15. yüzyılda İtalya'da Pacioli'nin Summa'sında belirtiten basit muhasebe sistemi yaygın olarâk kullanılmıştır. 15. yüzyılın ortalarında Del Bene şirketinin muhasebe kayıtlarında iki deftere rastlanılmıştır. Bu defterlerden biri maliyet kayıtlarına diğeri ticari işlemlere ayrılmıştı. Pacioli'nin zamanında maliyet analiz formlarının kullanıldığı kesin olmakla beraber Summa'da bununla ilgili tekniklerden bahsedilmemiştir.


Datini muhasebesinde yabancı paralar için ayrı kolonlar kullanılmış, yerli para ve yabancı para değerleri arasındaki farktan dolayı kar ve zarar hesaplanmıştır.


Pacioli Summa'nın 34. bölümünde çift taraflı kayıt sistemini tanımlamıştır. Ancak, bu tanımlama 15. yüzyıl Venedikli tacirlerin uygulamalarını yansıtmak şeklinde olmuştur. 1525 yılında da Antonio Togliente "Luminario di Aritmetica" adlı eserinde çift taraflı kayıt sistemi ile ilgili kavramı ilk defa kullanmıştır.


1500'Ieri takip eden yıllarda çift taraflı kayıt sistemi Avrupa'ya yayılmıştır. 16. yüzyılda muhasebe konusunda çeşitli lisanlarda çok sayıda kitap yayınlanmıştır. Bu kitapların hepsi az çok Summa'ya dayanmıştır.


Domenico Manzoni'nin "Quaderno doppio col suo giornale secondo il costume di Venetio" isimli kitabı 1540 ile 1574 yılları arasında 6 baskı yapmıştır. Pacioli'nin kitabından daha fazla örneklere sahip olmakla beraber bazı kısımları Pacioli'nin eserinden kelime kelime alınmıştır.


Muhasebe konusunda ilk İngiliz eseri olan Hugh Oldcastle'ın "Profıtable Treatyca" 1543 yılında yayınlanmıştır. Bu eser de Pacioli'nin çok benzer bir kopyasıdır. John Mellis'in "Briefe Instruction" isimli eseri de eski yayınların yeniden derlenip toplanmasıyla meydana gelmiştir.


Ympyn'nin "Notable and Excellent Woorke" isimli kitabı 1543'de Fransa ve Almanya'da aynı anda yayınlanmış 1547 de İngilizce çevirisi yapılmıştır. John Waddington'un 1567 de yayınlanmış "Briefe Instruction" isimli eseri iIe Flichard Dafforne'nin 1635 de yayınlanmıŞ 'The Merchant's Mirrour" isimli eseri Alman ticari uygulamalarından örneklere sahiptir.


1569 da James Peel yardımcı defterlerin kullanılmasını yevmiye defterinin kaldırılmasını savunmuştur. 1769 da Benjamin Booth defteri kebire geçirmeden önce kayıtları özetleyici olarak yardımcı defter kullanımını teklif etmiştir.


16. ve 17. yüzyıltarda Avrupa'da daha yaygın olarak, İngiltere ve Hollanda'da da kısmen kullanılan çift taraflı kayıt sistemi 18. yüzyılda tartışılmaya başlanmıştır.


Edward Jones'un 1796 da yayınlanmış kitabında İtalyan sistemi eleştirilmiş, tek taraflı kayıt sistemine dayanan bir yöntem teklif edilmiştir. Jones'un kitabı 1797 de Amerika'da basılmış ve çeşitli dillere çevrilmiştir. Uluslararası bir üne kavuşan tek Ingiliz eseri olmuştur. Fakat, maalesef ilk ilgiden sonra genel kabul kazanamamıştır.


Muhasebe İtalyan tacirler tarafından ticaretin gelişimi ile Avrupaya yayılmıştır. Uygulamada kullanımı ile sistemde düzeltmeler yapılmıştır. İlk muhasebe yazarları bilgileri uygulamacılara aktarmışlar. Uygulamacılar da modern kayıt ve raporlama yöntemlerinin kurulmasına yardımcı olmuşlardır.


Muhasebe kayıt ve raporlama tekniklerindeki gelişmeler zamanımıza kadar yavaş fakat düzenli olarak devam etmiş ve devam etmektedir.


20. yüzyılın başlarından itibaren maliyet ve yönetim muhasebesi konularında önemli gelişmeler olmuştur. 20. yüzyılın ikinci yarısında ise muhasebede önemli bir gelişme gösterip, insan kaynakları muhasebesi, sosyal muhasebe, enflasyon muhasebesi, uluslararası muhasebe gibi konularda yeni kayıt ve raporlama teknikleri geliştirilmiştir.


Ülkemizdeki muhasebe gelişimine gelince, Cumhuriyet dönemine kadar ülkemizde muhasebe basit kayıt usullerine dayandırılmıştır. Uyguİama daha çok devlet sektöründe görülmüştür.


Cumhuriyet döneminde 1960 yılına kadar muhasebeye Alman etkisi hakim olmuştur. Sümerbank için hazırlanan Muhasebe sistemi İktisadi Devlet Teşekküllerinin çoğu tarafından benimsenip uygulanmıştır. 1972 yılından itibaren de Kamu İktisadi Teşebbüslerinde Tek Düzen Muhasebe Sisteminin uygulamasına geçilmiştir.


Sermaye Piyasası Kurulu, kendine tabi işletmeler için 1983 yılı başında Mali Tablo formları ve 1984 yılı başında Genel Hesap Planı yayınlamıştır. Böylece muhasebe uygulamasında bir tek düzene doğru hareket ediİmiştir. 1993 yılı başından itibaren de Maliye Bakanlığının yayınladığı Tek Düzen Muhasebe Sistemi yürürlüğe girmiştir.


Maliye ve Gümrük Bakanlığınının yayınlamış olduğu Tek Düzen Muhasebe Sistemi;


- Muhasebe Temel Kavramlarını,

- Muhasebe Politikalarını,

- Mali TAblolar İlkelerini,

- Mali Tabloların Düzenlenmesi ve Sunulmasını,

- Tek Düzen Hesap Çerçevesini,

- Hesap Planı ve İşleyişini


açıklamaktadır.


Muhasebe Sistemi muhasebe bilgilerinin ilgililere belli bir sistem içinde yeterli ve doğru olarak ulaştırılmasını, farklı işletmeler ile aynı işletmenin farklı dönem bilgilerinin karşılaştınlmasını, mali tablolarda yer alan hesap adlarının ve bu hesapların kapsamlarının standartlaşlırılmasını ve muhasebede bir terim birliğinin sağlanmasını amaçlamıştır.


Muhasebe Sistemi kapsamına bilanço esasına göre defter tutan gerçek ve tüzel kişiler (Birinci Sınıf Tüccarlar) girmektedir. Ancak, Banka ve Sigorta Şirketleri, Özel Finans Kurumları, Finansal Kiralama Şirketleri, Menkul Kıymet Yatırım Fonları Aracı Kurumlar ve Yatırım Ortaklıkları faaliyet konuları sebebiyle farklı muhasebe tekniği kullanmak durumunda olduklarından Muhasebe Sisteminin “Temel Mali Tabloların Düzenlenmesi" ve "Tek Düzen Hesap Çerçevesi, Hesap Planı ve İşleyişi"ne uymak zorunda değillerdir. Söz konusu finans kurumları "Muhasebe Temel Kavramları"na, "Muhasebe Politikalarının Açıklanması"na ve Mali Tablolar İlkeleri"ne uymaları gerekmektedir.


Bilanço esasına göre defter tutan ve bir önceki yıl (2005) aktif toplamı 6.879.200 YTL ve net satışlar toplamı 15.287.100 YTL'yi aşmayan işletmeler, Muhasebe Usul ve Esaslarının "Mali Tabloların Düzenlenmesi ve Sunulması"na ilişkin bölümünün “Temel Mali Tablolar" la ilgili kısmına uymakla yükümlüdürler.


Buna göre kuruluş şekli ne olursa olsun bir önceki yıl (2005 yılı) aktif toplamı 6.879.200 YTL'nın ve net satışlar toplamı 15.287.100 YTL'nin altında kalan işletmeler ek mali tabloları ( Vergi idaresi sadece Kâr Dağıtım Tablosu’nu istemektedir) düzenlemek zorunda değillerdir. Aktif toplamı ve net satışlar toplamı yukarıda belirtilen rakamları aşan işletmeler muhasebe temel kavramlarına, muhasebe politikalarına, mali tablo ilkelerine, mali tabloların düzenlenmesi ve sunulması şekillerine, tek düzen hesap çerçevesine, hesap planına ve işleyişine uyacaklardır. Bu hadler Maliye Bakanlığı tarafından belirlenmedikçe her yıl yeniden değerleme oranında arttırlmaktadır.


İşletme hesabı esasına göre defter tutan işletmeler ise sadace "Muhasebe Temel Kavramları"na uymakla yükümlüdürler.


Günümüzde bilgisayarların gelişmesi ile muhasebe uygulamalarında bilgisayarlardan faydalanma oldukça yaygınlaşmıştır. Muhasebede kullanılan hesap planlarının tek düzene bağlanması, uygulamalarla ilgili standartların oluşturulması ve uygulamalarının zorunlu hale getirilmesi, bilgisayar muhasebe paket programlarının çok geliştirilmiş olması yakın gelecekte muhasebe tekniğinin öğretimini gereksiz kılacaktır. Bilgisayar kullanımı konusunda otomasyona geçmiş gelişmiş işletmelerde muhasebe bilgisi olmayan bilgisayar operatörleri işletmenin faaliyetlerini bilgsayar ekranlarından girmekte, arka planda muhasebe kayıtları ve raporları otomatik olarak oluşmaktadır.


Belki de, muhasebe nin mantığını ve tekniğinin temelini oluşturan, italyan sistemi olarak tanımlanan çift taraflı kayıt sisteminin kullanımı günümüz teknolojisinin gelişmişliği karşısında artık tartışılmalıdır.