Arama

İstiklal Mahkemeleri - Tek Mesaj #2

RoSSoRoSe - avatarı
RoSSoRoSe
Ziyaretçi
17 Haziran 2008       Mesaj #2
RoSSoRoSe - avatarı
Ziyaretçi

istiklal mahkemeleri


Kurtuluş savaşı süresince asker kaçaklarını ve TBMM yönetimine karşı çıkanları yargılamak üzere kurulan ve Cumhuriyet'in ilanından sonra da vatana ihanetle suçlananların yargılanması için varlığını sürdüren devrim mahkemeleri (1920-1927). TBMM'nin Ankara'da toplandığı günlerde iç ayaklanmalar ve ulusal ordu oluşturulmasına karşı, askerden kaçma olaylarının yaygınlaşması karşısında istiklal mahkemeleri kurulması yolunda ilk adım olarak, 29 nisan 1920’de "Hıyaneti vataniye kanunu” çıkartıldı: 14 maddeden oluşan bu yasa, TBMM’nin meşruluğuna karşı her çeşit ayaklanma ve kışkırtıcılığı vatan hainliği olarak değerlendiriyor, ayaklanmaya İsıtılanların idam edileceklerini, yardımcılarının da Ceza kanunu'nun 45 ve 46. maddelerine göre cezalandırılacağını belirliyordu.
Ad:  istiklal mahkemeleri2.jpg
Gösterim: 858
Boyut:  38.7 KB

Yasaya göre, sanıklar 24 saat içinde mahkemeye sevk edilecek, yargılanmalar yirmi gün içinde sonuçlanacak ve kararlar TBMM’ce onaylandıktan sonra hemen yerine getirilecekti. Yargılamalar bidayet mahkemelerince ya da harp divanlarınca ve olay yerinde yapılacaktı. Bu yasaya göre ilk uygulama, Safranbolu'da baş gösteren ayaklanmaya, ardından da Yozgat ayaklanması'na katılanlara karşı uygulandı. Ancak, mahkeme kararlarının TBMM onayından geçmesi işleri aksatıyor ve bu arada kuvayi tedibiye komutanı Çerkez Ethem'in keyfi uygulamaları huzursuzluk yaratıyordu. Düzenli ordu kurulması çalışmaları sırasında asker kaçaklarının büyük ölçüde artması üzerine, TBMM yeni önlemler düşünmeye başladı. Dr. Tevfik Rüştü (Araş) ve Mustafa Necati beyler "Telkin ve tedhiş kanunu" adıyla Medis’e bir teklif verip yedi milletvekilinden oluşacak, asker, sivil herkesi Meclis adına yargılayıp gerektiğinde idam edebilecek bir mahkeme kurulmasını önerdiler. Sert tartışmalardan sonra bu teklif Meclis'ten geçmedi. Buna karşılık olağanüstü mahkemelerin kurulmasına olanak veren çalışmalar sürdürüldü.

Dr. Tevfik Rüştü (Araş) ve Refik Şevket (ince) yeni bir yasa teklifi hazırladılar. "Firar ceraimini irtikap edenler hakkında kanun teklifi" adındaki bu öneri, uzun tartışmalardan ve bazı değişikler geçirdikten sonra 11 eylül 1920'de "Firariler hakkında kanun” adıyla yasalaştı. 9 maddelik bu yeni yasa, TBMM üyeleri arasından seçilecek ve biri başkanlık yapacak üç üyeden oluşan İstiklal mahkemeleri kurulması, bu mahkemelerin kararlarının kesin olması, mahkeme kararlarının uygulanmasını önlenmeye kalkışacakları da yargılayabilmesi, yargılama ve kararları yerine getirebilme için hükümet kuvvetlerini kullanabilmesi hükümlerini getiriyordu. Kurulacak bu istiklal mahkemeleri'nin kaç tane olacağı ve nerelerde görev yapacağı İstiklal caddesi Bakanlar kurulu’nun önerisiyle Meclis'çe kararlaştırılacaktı.

Fransız ihtilali'nin Devrim mahkemelerinden esinlenerek kurulmasına karar verilen bu mahkemelerin kararları kesindi ve bir üst mahkemesi olmadığı için temyiz hakkı da yoktu. Bu yasayı çıkarmakla TBMM kuvvetler birliği esasını da ortaya koymuş ve açıkça bir ihtilal meclisi olduğunu belirtmiş oluyor, yasama yetkisinin yanı sıra yürütme ve yargı yetkisini de eline alıyordu. Ne var ki, bunca geniş yetkilerle donatılacak bir mahkemenin üyelerinin seçiminde zorluklar çıktı. Bu mahkemelerin kaç yerde kurulması gerektiği de tartışma konusu oldu. 26 eylül 1920'de yasanın birinci maddesinde değişiklik yapan yeni bir yasa kabul edildi ve bu ekle istiklal mahkemeleri'nin salt asker kaçaklarını değil, Hıyaneti vataniye kanunu’nda belirtilen suçların sanıklarını da yargılaması kabul edildi ve bu mahkemelerin bakamayacağı dava konusu kalmadı. Aynı gün yapılan sd^imler sonunda Ankara, Eskişehir, Konya, İsparta, Sivas, Kastamonu, Pozantı, Diyarıbekir istiklal mahkemeleri adlarıyla sekiz istiklal mahkemesi oluşturuldu.

Bu mahkemelerin üyeliklerine Kılıç Ali Bey, Topçu İhsan (Eryavuz), Rasih Hoca (Kaplan), Muhittin Baha (Pars), Hamdi Namık (Gör), Hüsrev Sami (Kızıldoğan), Mustafa Necati, Abdülkadir Kemali (Öğütçü), Şeyh Servet Efendi, Refik Şevket (İnce), Dr. Tevfik Rüştü (Araş) gibi milletvekilleri seçildi, istiklal mahkemeleri üyeleri Ankara'da toplanıp bir bildiri hazırladılar ve görev yerlerine gitmeden bu bildiriyi bölgelerine gönderdiler. Bildiride vatanın tehlikede olduğu hatırlatılıp, asker kaçaklarının teslim olmaları halinde bağışlanacakları, bu mahkemelerin üzerinde başka hiçbir yetkili bulunmadığı, en küçüğünden en büyüğüne devlet görevlileri dahil herkesi yargılayabilecekleri ve hiçbir kanun maddesine bağlı kalmadan vicdani kanaatlerine göre ceza verebilecekleri belirtiliyordu.

ilk dönemde oluşturulan istiklal mahkemeleri görevlerini sürat ve başarıyla yerine getirdiler Askerden kaçma olayları büyük ölçüde önlendi. Bu mahkemeler içinde en ağır yükü Ankara istiklal mahkemesi yüklendi. İstanbul'daki Damat Ferit Paşa hükümetinin kimi üyeleri ile Sevr antlaşması'nı imzalayanları gıyaplarında yargılayıp vatana ihanetten idama mahkûm etti. Kuvayı inzibatiye'ye katılıp yönetenleri, Askeri Nigehban cemiyeti yöneticilerini de, gene gıyaplarında yargılayıp ağır cezalara çarptırdı Bu mahkeme ayrıca Çerkez Ethem ve kuvvetlerinin ihaneti üzerine bunlar hakkında da idam kararları verdi.

Aynı dönemde gizli komünist.partisi kuranlar, Yeşil ordu mensupları hep bu mahkemede yargılandılar ve çoğunlukla ölüm cezasına çarptırıldılar; ele geçenleri için de hükümler hemen infaz edildi. Ankara istiklal mahkemesi'nin iki yılda yargıladığı sanık sayısı 13 096 kişiyi buldu. Hüküm giyenlerden 108'i idam, 279'u müeccelen idam ve 48’i de yokluklarında idam cezasına çarptırıldı. 470 sanık aklandı 12 137 sanık da değnek ve para, 54 sanık da kalebentlik cezasına çarptırıldı. Öteki mahkemeler de casusluk, beylik eşyayı satmak, düşmana hizmet, eşkıyalık, eşkıyaya rehberlik, yataklık, hakaret, hırsızlık, hükümete aleyhtarlık, kadın kaçırma, kanuna muhalefet, katil, yaralama, rüşvet, sahtekârlık, sarkıntılık, serserilik, türklüğü tahkir, vatana ihanet, vazifeyi suiistimal, vazifeyi ihmal gibi çeşitli davalara bakıp hüküm verdiler, istiklal mahkemeleri çalışırken TBMM'nin çıkardığı yasalarla sıkıyönetim mahkemeleri kaldırıldı ve onların görevleri de istiklal mahkemeleri'ne verildi. Bu mahkemelerin kararları, özellikle Kastamonu istiklal mahkemesi'nin kararları, kimi çevrelerce çok sert bulunduğundan yakınmalara yol açtı. Meclis’te sürekli olarak bu mahkemelerin kaldırılması, denetlenmesi, yetkilerinin sınırlandırılması yolunda teklifler yapıldı. Hükümetin 17 şubat 1921 tarihli önergesiyle Ankara dışındaki istiklal mahkemeleri kaldırıldı ve böy- lece istiklal mahkemeleri'nin birinci dönem çalışmaları son buldu.

Ne var ki, İstiklal mahkemeleri’nin çalışmalarının durdurulmasından kısa bir süre sonra, Sakarya savaşı öncesinde, ülkede yeniden asker kaçaklığı, eşkıyalık ve ayaklanmalar görüldü. Temmuz ayında Kastamonu, Konya ve Samsun'da üç yeni istiklal mahkemesi kuruldu. Bunlara Hacim Muhittin (Çarıklı), Muhittin Baha (Pars), Saip (Ursavaş), Mustafa Necati, Mahmut Esat (Bozkurt), Refik (Koraltan), Ziya Hurşit, Mazhar Müfit (Kansu), Avni (Doğan) gibi yeni üyeler seçildi. Pontus rum ayaklanması, Konya ayaklanmaları gibi ayaklanmaların sanıkları bu mahkemelerde yargılandılar.

1922 temmuzunda istiklal mahkemeleri üyeleri görevlerinden geri çağrıldılar, 31 temmuz 1922'de "istiklal mehakimi kanunu" adıyla yeni bir yasa kabul edildi ve mahkemelerin görev ve yetkileri yeniden saptanıp kimi kısıtlamalar getirildi, idam kararlarının Meclis'in onayından geçirilmesi koşulu kondu. 1 ağustos 1922'de de bu yeni kanunla istiklal mahkemeleri'nin çalışmalarına Meclis kararıyla son verildi. Ancak arada kurtarılmış bölgelerde yeni istiklal mahkemeleri kuruldu (Elcezire istiklal mahkemesi gibi), istiklal mahkemeleri'nin üç yıllık süre içinde yargıladıkları sanık sayısı 59 164'ü buldu. Bu sanıklardan 2 696'sı müeccelen idam, 243'ü gıyaben idam, 1 054'ü idam, 1 768’i kalebentlik ve kürek cezalarına çarptırılmış, 11 744'ü de beraat ettirilmiştir.

Cumhuriyet dönemi


1922 yılı temmuzunun sonunda kaldırılan, Kurtuluş savaşı dönemi istiklal mahkemeleri’nin ardından, Cumhuriyet’in ilanından bir ay sonra İstanbul’a gönderilen yeni bir İstiklal mahkemesi kuruldu. Şeyh Sait ayaklanmasını izleyerek 1925 martında Ankara ye Doğu Anadolu'da çalışmak üzere iki İstiklal mahkemesi daha oluşturuldu. Bu mahkemelerde Ali (Çetinkaya-Kel Ali), Kılıç Ali, Necip Ali (Kücüka), Ali (Zırh), Ali Saib (Ursavaş), Asaf (Hakkâri), Avni (Doğan), Cevdet (izrop). Hacim Muhittin (Çarıklı), İbrahim (Tolon), İhsan (Eryavuz-Topçu İhsan), Lütfi Müfit (Özdeş), Mazhar Müfit (Kansu), Refik (Koraltan), Reşit Galip, Vasıf (Çınar) başkan, üye ve savcı olarak görev yaptılar.

Atatürk devrimlerinin oluşturulması sürecinde görev yapan bu mahkemeler İstanbul’da gazetecileri, baro başkanı Lütfi Fikri Bey'i, Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal'e karşı suikast girişimi sanıklarını, ayaklanma bölgesine gönderilen Şark istiklal mahkemesi de Şeyh Sait ayaklanması sanıklarını, teşvikçilerini, Terakkiperver fırka kurucularını yargıladı. Ankara'da da telgrafçıların grevi, komünistlerin davası, şapka kanunu ve tekkelerle zaviyelerin kapatılmasına karşı çıkanlar, saltanat ve hilafeti geri getirmek isteyenler yargılandı.

Aralarında ittihat ve Terakkinin ünlü Maliye nazırı Cavit Bey, Dr. Nazım, İsmail Canbolat, Ankara eski valisi Abdülkadir, Rüştü Paşa, İskilipli Atıf Hoca, Seyit Abdülkadir, Sarı Efe Edip, Ziya Hurşit gibi pek çok ünlü kişi de İzmir suikastı nedeniyle bu mahkemelerin kararlarıyla asıldı. İdama mahkûm edilenlerden Kara Kemal Bey yakalanacağını anlayınca intihar etti. Bu ikinci dönem istiklal mahkemeleri de 7 mart 1927'de görevlerine son verilerek kaldırıldı, istiklal mahkemeleri'nin kurulmasına olanak veren yasa ise, hayli gecikmiş olarak, ancak 1949 yılında yürürlükten kaldırıldı.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 31 Temmuz 2016 00:17