Arama


Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
22 Haziran 2008       Mesaj #2
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Gagavuz Türkleri

Asya’dan Avrupa’ya uzanan büyük Türk coğrafyasının içerisinde küçük bir topluluk olan Gagavuz Türkleri , yaklaşık iki yüzyıl yakın çevrelerindeki hiçbir topluluğun Türkçe konuşmadığı bir coğrafyada güçlü ana dilleri sayesinde yok olmadan günümüze kadar gelmişlerdir.

Gagavuz Türkleri, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bağımsızlığını ilan eden Moldova Cumhuriyeti’nde ‘’Gagavuz Yeri’’ adıyla özerk bir cumhuriyet kurmuşlardır. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle Latin alfabesine geçmişlerdir. Dil ve Edebiyatın günden güne gelişme göstermekte olduğu Gagavuz Yeri’ndeki okullarda dil ve edebiyat dersleri Türkçe yapılmaktadır.

Gagavuzlar genellikle Ortodoks Hıristiyan olup günümüzde, başta Moldova sınırları içerisindeki özerk cumhuriyetlerinde olmak üzere Aktyubinsk, Semiplatinsk, Furunze(Bişkek), Taşkent, Bulgaristan, Ukrayna ve Romanya’nın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadırlar.1989 nüfuz istatistiklerine göre Gagauz Yeri’nde 197.764 kişi yaşamaktadır. Bulgaristan nüfus istatistiklerine göre Gagauzlar hakkında bilgi verilmediği için bu ülkede yaşayan Gagavuzların sayılarını tespit etmek mümkün olmamıştır.Belirtilen diğer coğrafyalarda da az sayıda bulunmakla birlikte nüfus istatistikleri mevcut değildir. Gagavuzların büyük çoğunluğu Hıristiyan olmakla birlikte, Hıristiyanlardan farklı olarak kurban kesmekte, Divanü Lügati’t_Türk destanlarında önemli bir yer tutan ve Türk kavimlerince kutsal kabul edilen ‘’Kurt’’ için ‘’Kurt Bayramı’’ kutlamaktadırlar. Gagavuzlar genellikle cennet, cehennem, hac, oruç, Allah gibi islami terminolojiye ait kelimeleri kullanmaktadırlar.

Gagavuzların kökeni hakkında birçok görüş mevcuttur. Bazı araştırmacılar onların kökenlerini Uzlara, bazıları Karakalpaklara, bazıları Kumanlara, bazıları XIII.Yüzyılda Bizans İmparatorluğuna sığınmış olan II.İzzettin Keykavus’u takiben Rumeli’ne geçmiş olan Selçuklu Türlerine bağlamaktadırlar. Birkaç Bulgar Tarihçi de Gagavuzların Türkleşmiş Bulgarlar olabileceğini söylemektedir.

Tarihçilerin genel görüşü, Gagavuzların tarihini yalnız Selçuklulara veya tek başına kuzeyden gelerek Kuzey_Doğu Bulgaristan’la Balkanların çeşitli bölgelerine yerleşmiş Oğuz, Peneçek ve Kuman Türklerine bağlamanın doğru olmayacağı, bu coğrafyaya X. ve XIII.Yüzyıllar arasında yüz binlerce kişilik Türk göçünün olduğu, bunların büyük bölümünün Slavlaşarak Türklüklerini kaybettiklerini, bir kısmının Hıristiyanlaşmasına rağmen ana dilleri sayesinde milli kimliklerini korudukları yönündedir. Bu yüzden Gagavuzları Türk kütlelerinin üst üste oluşturduğu Oğuz aralıklı bir katman olarak görmek doğru olacaktır. Dili ciddi bir ölçü kabul edersek Gagavuz ağızları içinde yer alan Kıpçakça unsurların da böyle izah edilmesi gerekmektedir.

Gagavuzlar XIV.Yüzyıl başlarında Balık Bey liderliğinde bir devlet kurmuş ve bugünkü Bulgaristan sınırları içinde bulunan Balçık(Karvuna) şehrini de başkent yapmışlardır. Balık Bey’den sonra devletin başına Dobrotiç daha sonra da Yanko(İvanko) geçmiş ve bu küçük Oğuz devletinin toprakları 1417 yılında Osmanlı ülkesine katılmıştır.

Sovyetler birliği döneminde Gagavuz aydınları milli varlıklarıyla, kültür ve dillerini korumak için önce kendilerine ait bir alfabenin olmasını, bu alfabeyle kitaplar basılması ve okullarda ana diliyle eğitim yapılması gerektiğini düşünüyorlardı. 1957 yılına kadar Gagavuzların milli bir alfabeleri olmamıştı. Osmanlılar döneminde dini bilgileri Rum alfabesi ile yazılmış Karamanlıca kitaplardan öğrenmişlerdi. 30 Temmuz 1957’de Moldova SSR(Sovyet Sosyalist Respublikası) Yüksek Sovyetinin kararıyla Gagavuzlara alfabe verilmesi kabul edildi. Moldova Hükümeti 16 kasım 1957 tarihinde Türkçe eğitime izin verdi. 01 Eylül 1958’den itibaren Gagavuz okullarında ana dilinin öğretilmesine başlandı. Bu durum 1961 yılına kadar sürdü. 1961 yılında baskılar neticesinde milli okullar kapatıldı, ana dili dersleri kapatıldı. 1986’ya kadar devam eden bu süreç Gagavuz tarihi için karanlık bir dönemdir. 1984 yılından itibaren Gagavuz aydınlarının ana dilinde eğitim yapma isteği tekrar gündeme geldi ve seslerini Moskova’ya duyurmaya başladılar. Bu istekler Moskova’daki ilmi kongrelerde dahi gündeme gelmeye başlandı. Bu kongrelerin birinde alınan Gagavuzca’nın okullarda öğretilmesine dair karar Moskova Komünist Partisi’nce uygun görülünce 23 Haziran 1988 tarihinde Moldova Eğitim Bakanlığı Gagavuz okullarında ana diliyle eğitime izin verdi. Bu tarihten sonrada Gagavuzlar milli hakları için siyasi mücadeleye devam ettiler. Gagavuz aydınlarının ev toplantılarıyla başlattığı mücadele, mahkumiyetlere rağmen artarak sokağa taştı. 27 Ağustos 1991’de bağımsızlıklarını ilan ettilerse de Moldovanlar bu bağımsızlığı tanımadı. Özellikle Moldovan Milliyetçilerin iktidarda olması sebebiyle Gagavuzlar 1994 yılına kadar zor günler geçirdiler. 29 Ocak 1993’te Gagavuz Yüksek Sovyeti yaptığı toplantıda Latin harflerinin kabul edilmesi kararını onayladı. Bu dönemde Halk Bankası kuruldu ve dil kanunu da kabul edildi. ’’Bucak’’ adlı silahlı kuvvetlerin kuruluşu gerçekleştirildi. Gagavuzlar bu yıllarda uluslar arası arenada tanınmak için çok çalıştılar. Cumhurbaşkanı Stepan TOPAL Moskova, Kiev, Trispol, Kişinev başta olmak üzere Sovyetler Birliğinden ayrılan diğer cumhuriyetlerin yöneticileriyle üst düzey görüşmeler yaptı. Bu dönemde Türkiye’ye de altı kez gelen Stepan TOPAL üst düzey görüşmelerde bulundu. Gagavuz halkının meselelerinin daha bilimsel ortamda tartışılmaya başlaması 11 Şubat 1991’de Komrat’ta Gagavuz Devlet Üniversitesi’nin açılmasıyla mümkün olmuştur. Bu durum 07 Eylül 2000’de Gagavuz Milli Üniversitesi’nin kurulmasıyla daha da olumlu bir seviyeye taşınmıştır. 1994 yılında Moldova’da iktidar değişip Köylü partisi seçimleri kazanınca Moldovan-Gagavuz gerginliği bitmiş, Gagavuzlara daha sıcak bakılmaya başlanmıştı. 1994 yılı ortalarında Moldova Cumhuriyeti Gagavuz Yeri’nin idari yetkisini Gagavuz halkına devretme kararı almıştır. Bu süreçte çıkarılan kanunlarla Gagavuzların Moldova Cumhuriyeti tarafından politik özerkliği kabul edilmiştir. Bu gelişmeyle Gagavuzlar self determinasyon hakkına sahip bir millet sayılmışlardır. Unutmamak gereken, bu sürece Türkiye’nin önemli katkılar yaptığıdır. 1995 yılı Kasım ayında Gagavuz Yeri Meclisi Komrat’ın başşehir olduğunu resmen onaylamıştır.

Artık Gagavuz Yeri ve dışındaki Gagavuz Türklerinin en büyük sorunları ekonomik temellidir. Bağımsızlık mücadelesini son derece demokratik ve bilimsel temeller üzerine oturtmuş Gagavuz halkının değişen dünya düzeni içerisinde alacağı yer, geçmişte verdikleri mücadeleye bir anlam daha katacaktır.

Fatih KOŞAK
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.