Eğitim Tarihi
Eğitim tarihi bir dalı olarak , eğitimin dünyada zaman içinde izlediği yolu inceleyen bir bilim dalıdır. eğitim bilimlerinineğitim fakültelerinde araştırılmaktadır. Ancak tüm bilim dalları da kendi akademik geçmişlerini belgelemektedir. Sonuçta her bilim dalının katkıda bulunduğu bir paradigma olarak varlığını sürdürmektedir.
Eğitimin tarihini ortaya koyarken hem eğitim bilimlerinin tarihi hem de bir sosyal fenomen olarak eğitimin tarihi kastedilebilir. Dolayısıyla alan çok farklı görüşlerin birlikte varolmasına sahne olmuştur. Öğrenmeyi koşullanma olarak tanımlayan pozitivist eğitim bilimciler hayvanları da öğrenen olarak tanımladıkları için milyonlarca yıllık bir tarih çıkarırken eğitimi sosyal ve kültürel bir fenomen olarak tanımlayan oluşturmacı eğitim bilimciler ilk insanla başlatmayı yeğlemişlerdir. Öte yandan idealist ekol de uygarlık tarihi paralelinde bir tarih çıkarmıştır. Dolayısıyla bağlama ve literatüre göre farklı eğitim tarih paradigmaları ortaya çıkmıştır.
Çok paradigmalı bir bilim dalı olan eğitim tarihinin bu niteliğini pekiştiren diğer bir unsur da değişik ulusların değişik zamanlarda eğitim kurumları tesis etmiş olmaları ve kendi kültürel eğitim sistemlerini farklı şekillerde geliştirmeleridir. Dolayısıyla eğitim tarihini bir bütün olarak görmekle birlikte ulusların veya bölgelerin eğitim tarihlerini gözönünde bulundurmak elzemdir.
Eğitim tarihinin önemli bir özelliği ise tüm uygarlıklarda eğitimin din ile birlikte başlayıp gelişmesidir. Öncelikle ve özellikle dini eğitim için geliştirilen eğitim sistemleri daha sonra diğer bilim dallarında da eğitim vermeye başlamıştır. Bugün dünyada bulunan en eski üniversiteler dini eğitim kurumlarıdır.
Eğitimin tarihini ortaya koyarken hem eğitim bilimlerinin tarihi hem de bir sosyal fenomen olarak eğitimin tarihi kastedilebilir. Dolayısıyla alan çok farklı görüşlerin birlikte varolmasına sahne olmuştur. Öğrenmeyi koşullanma olarak tanımlayan pozitivist eğitim bilimciler hayvanları da öğrenen olarak tanımladıkları için milyonlarca yıllık bir tarih çıkarırken eğitimi sosyal ve kültürel bir fenomen olarak tanımlayan oluşturmacı eğitim bilimciler ilk insanla başlatmayı yeğlemişlerdir. Öte yandan idealist ekol de uygarlık tarihi paralelinde bir tarih çıkarmıştır. Dolayısıyla bağlama ve literatüre göre farklı eğitim tarih paradigmaları ortaya çıkmıştır.
Çok paradigmalı bir bilim dalı olan eğitim tarihinin bu niteliğini pekiştiren diğer bir unsur da değişik ulusların değişik zamanlarda eğitim kurumları tesis etmiş olmaları ve kendi kültürel eğitim sistemlerini farklı şekillerde geliştirmeleridir. Dolayısıyla eğitim tarihini bir bütün olarak görmekle birlikte ulusların veya bölgelerin eğitim tarihlerini gözönünde bulundurmak elzemdir.
Eğitim tarihinin önemli bir özelliği ise tüm uygarlıklarda eğitimin din ile birlikte başlayıp gelişmesidir. Öncelikle ve özellikle dini eğitim için geliştirilen eğitim sistemleri daha sonra diğer bilim dallarında da eğitim vermeye başlamıştır. Bugün dünyada bulunan en eski üniversiteler dini eğitim kurumlarıdır.
Mezopotomya Uygarlıkları
Sümerler, şüphesiz, M.Ö. 3200 yılında tüm insan toplulukları içinde yazıyı ilk geliştiren toplum olarak kurumsal ve sistemli eğitim geleneğini ilk oluşturan ulusturlar. Öyle ki onların oluşturdukları kurumsal yapılar ve süreçler bölgede sonra ortaya çıkan uygarlıkklar tarafından miras alınmıştır. İlk kez yazıyı gelliştirmenin yanında, takvim, ölçüm, matematik, geometri, edebiyat gibi dallarda ilk olarak tarihte yerlerini alırken bu entellektüel bilgi ve becerileri sistemli eğitim kurumları ile nesilden nesile taşımışlardır.
Bölgede daha sonra varlık göstermeye başlayan Akadlar, Yahudiler, Asurlular ve Fenikeliler Sümerler'in kurdukları sistemleri devam ettirmişler, Fenikeliler'den öğrendikleriyle Yunanlar batı eğitim tarihi'ni başlatırken Antik Mısır ve Persler de dünyanın diğer bölgelerine Mezopotamya geleneğini taşımışlardır. Elbette Mezopotamya'dan bağımsız gelişen gelenekler de olmuştur. Bunlara yazıyı Sümerler'den bağımsız olarak keşfeden Amerika ve Çin toplumları örnek gösterilebilir.
Sümerler'in dışında Yahudiler de eğitim tarihinde anlamlı fark yaratmışlardır. Kutsal kitapları olan Tevrat'ta geçen öğrenmek, öğretmek, eğitmek gibi eğitim bilimlerince incelenen fenomenlerin isimleri eğitimin kültürün bir parçası olmasında kaydettiği gelişmeyi göstermektedir. Bununla birlikte Ezra'nın tarihin ilk halka açık kurumsal okullardan birisini Kudüs'te açtığı bilinmektedir.
Hindistan Uygarlıkları
Hindistan bilinen en eski okul sistemlerinden birisi olan Gurukul sistemiyle eğitim tarihinde önemli bir yere sahiptir. Gurukul'lar zengin kastlardan gelen çocukların ücretsiz devam ettiği okullardı. Bu okullarda edebiyat, tarih, tıp, astronomi, felsefe ve kamu yönetimi alanlarında eğitim veriliyordu. Daha sonra ortaya çıkan Budizm ve Janizm dinleri ile birlikte eğitim hızla gelişmiş ve bugün dünyanın en eski üniversiteleri arasında değerlendirilen Nalanda, Takshashila, Ujjain, ve Vikramshila üniversiteleri milattan önce 7. yüzyıldan itibaren kurulmuştur. Hindistan eğitim geleneği daha sonra İslam dünyasında da büyük etki bırakmıştır. Selçuklu veziri Nizam ül Mülk, Nizamiye Medreseleri'ni Hint geleneğinden esinlenerek kurmuştur