Arama

Hera - Tek Mesaj #2

_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
29 Temmuz 2008       Mesaj #2
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
HERA

Homeros destanlarında "inek gözlü", "ak kollu" ya da "altın tahtlı" diye nitelenen Hera (yahut Here) tipik bir Grek tanrıçasıdır, yani Yunanistan yarımadasının ırk, soy, din ve dünya görüşlerini, çıkarlarını daha ileri bir kültürün simgesi Ege ve Anadolu'ya karşı savunan, bu yüzden kişiliği ve efsaneleri hep bir kavga, kin, hınç ve geçimsizlik havası yansıtan sevimsiz bir tanrıçadır.

Bütün kusurlarıyla kadını canlandırır Hera: Dırdırcı, kıskanç, hırçın, inatçıdır, düzen kurar, ama hiçbir işi açık değildir, hasır altından su yürütür, gizli kapaklı yapar ne yaparsa, sevgi ve nefretleri hiçbir mantığa dayanmaz, silah ve yetkilerini kötüye kullanmaktan çekinmez, benzetmek gerekirse, her zaman ve özellikle zamanımızda örneklerine çok rastlanan varlıklı ve bencil burjuva kadınını simgeler. Zeus'un eşi, tanrıların kraliçesi ulu Hera'ya bu damgayı başarı Homeros'tur, ama ne tuhaf ki İonyalı koca şairin çizdiği Hera portresi tutunmuş, Yunanistan'da yaratılan efsanelerinde aynı tiple karşımıza çıkmaktadır. Hera'yı kocası Zeus'un ağzından dinleyelim (İl. VIII, 407):

Çok değil Here'ye öfkem, kinim, her işime engel olmak onun huyu.

Troya savaşını tuttuğu Akha'lardan yana çevirebilmek için Zeus'u baştan çıkarıp uyuttuktan sonra, birden uyanan tanrı şöyle çıkışır karısına (İl. XV, 14 vd.):

Amma da düzen kurdan, yola gelmez Here, savaş dışı ettin tanrısal Hektor'u, uğrattın orduyu bozguna. Bu kötülüğün meyvesini sen toplayacaksın önce, seni bir güzel pataklayayım da gör. Unuttun mu seni havalarda astığım günü, bir örs bağlamıştım iki ayağına, çözülmez bir altın zincir vurmuştum ellerine, asılı kalmıştın havalarda, bulutlar arasında.

Zeus Hera'ya bu cezayı Herakles'e ettiği kötülük yüzünden vermiştir. Tanrıların tanrısı oğlu Ares'te anasının kusurlarının tıpkısını görür. Öbür tanrılar da aşağı yukarı Zeus gibi düşünürler. *******, babası Zeus'a karşı korumaya çahşan Hephaistos bile Hera'dan neler çektiğini unutamaz.


DOĞUŞU, HAYAT ÖYKÜSÜ

Hera, Kronos'la Rheia'nın kızı ve Zeus'la öbür Olympos'lu tanrıların kız kardeşidir. Babası Kronos onu da doğar doğmaz yutar, sonra da kusar. Zeus dünya egemenliğini paylaştıktan sonra, Hera'yı kendine eş alır. Hesiodos'a göre, Zeus tanrıçalar arasında Hera ile son olarak evlenmiştir.

Hera çocukluğunun dünyanın ucunda, Okeanos'la Tethys tanrılarının yanında geçtiğini İiyada'da kendi anlatır (İl. XIV, 200 vd.}. Anası Rheia Titan'lar savaşı sırasında inek gözlü tanrıça Okeanos'la Tethys arasında çıkan bir kavgayı yatıştırmak için batı kıyılarına gitmek ister.

Zeus'la Hera evlenmeden de sevişmişlerdir, ama sonra da düğünleri törenle kutlanmıştır. En büyük tanrı çifti arasındaki kutsal düğün (hieros gamos) efsanelerde de, kültte de sık sık tekrarlanır bir motiftir. Bir efsaneye göre bu düğün Batı Kızlarının bahçesinde olmuştur, o bahçeden gelen altın elmaları da Gaia Hera'ya düğün hediyesi olarak vermiştir. Hera da Okeanos kıyılarında bulunduğu sırada elmaları kendi eliyle Batı Kızlarının bahçesine ekmiştir. İiyada'da İda dağının Gargaros tepesindeki birleşme sahnesi de böyle bir kutsal düğündür.

Destanın bu eşsiz parçasını özetlemeye değer (İl. XIV, 152-353): Hera kocası Zeus'un İda dağından Troya savaşını yönettiği ve başarının Troya'lılarda olduğunu görür, bunu önlemek için, gidip dağ başında onunla sevişmeyi geçirir aklından, gider odasında önce bir güzel süslenir, Uyku tanrıyı baştan çıkarır ve onunla birlikte Gargaros doruğuna varır:

Bulutlar devşiren Zeus onu gördü, görür görmez aşk sardı düşünceli kafasını, öyle bir aşkı ilk birleştikleri gün duymuştu, ana, babalarından gizli çıktıkları gün yatağa...

Zeus eşine nereye gittiğini sorar, o da masum tavırlar takınarak, Okeanos kıyısında deniz tanrıları çiftini barıştırmaya gittiğini ve önce kocasına haber vermek, ondan izin almak için buraya geldiğini söyler. Zeus dayanamaz, savaşı filan unutup açığa vurur duygularını:

Sonra da gidersin oraya, ne olur Here, yatalım gel, sarmaş dolaş olalım yatakta, doyasıya, bugüne dek ne bir tanrıçaya, ne bir kadına karşı yüreğime akan aşk böyle altüst etmedi beni...

Sonra sayar bir bir yattığı ölümlü ve ölümsüz kadınları, Hera ses çıkarmaz, ama içine bal damladığı besbellidir. Epey naz eder, utangaç tavırlar takınır:

Korkunç Kronos oğlu, ne biçim söz çıktı ağzından? Yatağa yatıp sevişmemizi nasıl istersin İda dağının tepesinde, göz göre göre? Ya hep var olan bir tanrı görürse bizi, biz uyurken gider, söylerse öbür tanrılara? Bir daha ayak basarnam senin evine, ne yüzle çıkarım bu yataktan dışarı?

Hera'nın sıradan bir kadın gibi kendi kocasıyla yatmaktan çekinmesini, dedikodudan korkmasını Zeus gibi biz de hayretle karşılayalım. Her neyse, Zeus buna da çare bulur:

Tanrılar, insanlar görecek diye korkma, altın gibi bir sisle örterim dört bir yanımızı, güneş bile onu geçip göremez bizi, her şeyi keskin ışıklarıyla gören güneş bile. Böyle dedi, aldı karısını koynuna, sarıldı, tanrısal toprak yumuşak bir çimen saldı, taptaze lotos bir halı serdi toprakla aralarına, safranlardan, sümbüllerden, tatlı bir halı, uzanıverdi ikisi de halının üstüne, sardı onları güzel bir altın bulut, buluttan çiy damlaları akıyordu pırıl pırıl.

Bugün de Kazdağ'ın tepesine çıkın, aralarında otlar fışkıran tepsi gibi serilmiş, kocaman, dümdüz taşlar görürsünüz ve bu aklı yeşilli halıların üstünde tanrıların seviştiğini geçirirsiniz aklınızdan.


EFSANELERİ

Hera'nın doğrudan doğruya efsanesi yoktur, ama Zeus'un aşklarında rol oynar, onlara karışır, hele bu aşklardan doğan çocukların yakasını bırakmaz, ömürleri boyunca kini, öfkesiyle izler onları. İlk ve en büyük kurbanı, Alkmene'nin Zeus'tan doğurduğu Herakles'tir.

Güçlü yiğidi üst üste kahramanlıklar yapmaya zorlayan Hera'dır. Adı Herakles'in bile "Hera'nın ünü" anlamına geldiğini ileri sürenler bile vardır. İo, Epaphos, İno ve Athamas, Dionysos ve Tityos efsanelerinde, Teiresias'ı kör etmekte rol oynar. Üç Güzeller yarışmasında birinciliği kazanamaması Paris'e ve Troya'ya dinmez kinin bir nedenidir, öte yandan Akhilleus'un anası Thetis'i kıskandığı halde, onu büyüttüğü için oğlu Akhilleus'u tutar. Bir efsane Menelaos'u ölümsüz kıldığını anlatır.

Devlere karşı savaşa katılmıştır. Bu sırada Porphyrion ona tutulmuş ve elbisesinin ucunu yakalayarak onu kendine çekmek istemiştir, o sıra Zeus devi şimşekle yere sermiş. İksion da Hera ile birleşmek istemiş, ama Zeus Hera'nın buluttan bir görüntüsünü yaparak onu aldatmıştır.

Hera Argonaut'lar seferinde Argo gemicilerine yardımda bulunmuş, tehlikeli geçitleri geçmelerini sağlamıştır. Kızı Eileithyia ile doğumlara gözcülük eden tanrıça Hera'nın en sevdiği kuş tavus kuşudur. Göz göz tüyleri, tanrıçanın İo'ya bekçi koyduğu Argos'un yüz gözünü simgelermiş. Yemiş olarak narı, çiçek olarak zambağı severmiş. Roma'da Hera tanrıça İuno ile bir tutuldu.