Arama

Hatay - Tek Mesaj #4

GÜLGECELER - avatarı
GÜLGECELER
Ziyaretçi
28 Ağustos 2008       Mesaj #4
GÜLGECELER - avatarı
Ziyaretçi

Hatay Genel Bilgiler


Anadolu'nun güneyinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin sınır vilayetlerinden biri olan Hatay ilinin yönetim merkezi Antakya, 36 10' kuzey enlemi ve 36 06' doğu boylamı ile yurdumuzun en güneyinde yer alan kent niteliğindeki yerleşme merkezidir.
Akdeniz iklim bölgesinin doğu ucunda, kıyıdan 22 km. kadar içerde olar kentin denizden yüksekliği yaklaşık 80 m.dir. Kuzeyde Amanos Dağları (Nur Dağları) ile güneyde Kel Dağ (Cebeli Akra) arasında kalan Aşağı Asi Vadisi'nin başlangıcında, Kel Dağı'nın kuzeydoğusunda, 440 m. rakımlı Habibi Neccar Dağı'nın eteklerindedir. Kentin kuzeydoğusuna doğru gelişen ve Hatay çöküntü alanının ortasında yer alan Amik Ovası, zirai potansiyeli çok yüksek kalın bir alüvoyal toprak tabakası ile kaplı olup, aynı zamanda ilin en büyük toprak düzlüğünü oluşturur. Başta Asi Nehri olmak üzere, Karasu ve Afrin Çayı ile beslenen Amik Ovası'nda, yakın zamanlara kadar Amik Gölü adı ile bilinen bir göl vardı. Ancak uzunluğu 16 km., genişliği 10 km. olan gölün ve göl çevresindeki bataklıklarla beraber 310 km2'yi bulan arazinin bir bölümünün kurutulması ile göl kayboldu. DSİ tarafından yürütülen ve 1955 yılında başlayıp 1980 yılında tamamlanmış olan kurutma işlemi sonucunda elde edilen zirai verimi yüksek topraklar çiftçilere dağıtılarak tarıma açılmıştır.
Ad:  hatay8.jpg
Gösterim: 981
Boyut:  59.9 KB
Antakya'nın ortasından geçen ve ovanın kurutulması çalışmaları sırasında nehir yatağının kentin içinden geçen kısmı ıslah edilerek düzgün bir kanal haline getirilmiş, Antik Çağ'ın Orontes'i olan günümüzün Asi Nehri'nin kaynağı, Lübnan Dağları'dır. Amanoslar ile Keldağ arasında bir yatak oluşturan Asi Nehri'nin toplam uzunluğu 380 km. olup, nehrin büyük bölümü Suriye toprakları içinde bulunmaktadır. Kuzey yönünde yaklaşık 30 km. boyunca Türkiye-Suriye sınırını oluşturacak şekilde akan Asi Nehri, topraklarımıza girdikten sonra batıya döner ve bugün hemen hemen tümü kurutulmuş olan Amik Gölü'nün ayağı Küçük Asi ile birleştikten sonra güneydoğu doğrultusuna yönelir ve yaklaşık 40 km. sonra Samandağ'ın güneyinde bir delta oluşturarak Akdeniz'e kavuşur. Antik çağda küçük tonajlı nehir gemilerinin seyrüseferine imkan veren ve Antakya'yı asırlar boyu Akdeniz'e bir su yolu ile bağlanmış olan Asi Nehri'nin bugün akıttığı ortalama su miktarı, kentin içinde 5.04 m3/sn.dir. Asi'nin Antakya içinden geçen ve bir kanal haline getirilmiş olan yatağı, yaklaşık 2 km. uzunluğunda ve 30-35 m. genişliğindedir. Kentin kuzeydoğusunda, üzerinde Demir Kapı'nın yer aldığı, St. Piyer Kilisesi yakınından geçen ve bir sel yatağı niteliğinde olan Hacı Kürüş Deresi ile güneybatıdaki Hamşen Deresi (Memekli Köprü'nün altından ve kışlanın yanından geçen) Habib Neccar Dağı'ndan doğarak Asi'ye doğru akan iki önemli su yatağıdır.

XIX. yüzyıldan beri nehrin karşı tarafında, kuzeybatıdaki düzlüklerde kurulan yeni mahallelerle büyüyerek kendi mimari karakteri içinde gelişen Yeni Antakya'yı nehir ile Habib Neccar Dağı arasında kalan Eski Antakya'ya bağlayan dört köprüden üçü, bulundukları yer ve malzemeleri itibariyle tamamiyle yeni köprülerdir. İçlerinde en eskisi olan dördüncü köprü ise asırlarca yaya ve araç trafiğine hizmet etmiş olan eski köprünün bulunduğu yerde, modern malzeme kullanılarak inşa edilmiş, yeni bir köprüdür. Amik Gölü'nün Asi Nehri aracılığı ile kurutulması projesi çerçevesinde, Asi'nin genişletilmesi ve yatağının taranması çalışmaları sırasında kentin Roma Çağı'ndan beri ayakta duran bu ünlü taş köprüsü (ki Diocletian zamanında yapıldığı tahmin edilir), 1972 yılında acımasızca yıkılarak yerine bugünkü betonarme köprü inşa edilmiştir.
Tepelerin zirvelerine tırmanarak kenti çepeçevre saran sur kalıntıları ve kalesiyle kentin adeta simgesi olan ve eteklerinde Antakya'nın kurulu olduğu Habib Neccar Dağı, kenti güneybatı-kuzeydoğu istikametinde sınırlayan bir dizi tepelerin oluşturduğu doğal bir engeldir.

Antik Çağdaki ismi Silpius olan Habib Neccar Dağı'nı da içine alan Keldağ sırası, altyapı serpantin ve gabro gibi yeşil renkli kütlelerin oluşturduğu, üst kısımlarda ise bazalt ve kalkerin hakim olduğu jeolojik bir yapıya sahiptir. Habib Neccar'ın kuzeybatı yamaçları, genç fayların dik basamaklar oluşturduğu parçalanmış, arızalı yüzeyler halindedir.
Antakya ve civarında Akdeniz iklim tipi egemendir. Bu nedenle kentte yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Ancak, kıyı şeridi ile dağların arka kısımları ve yükseltisi fazla olan yerler arasında iklim koşullarındaki bölgesel farklar nedeniyle Antakya'daki iklim koşulları kıyı şeridine kıyasla biraz farklılık gösterir. Bu nedenle sıcaklık, kıyılarda yüksek değerlerde kalır. Yazların, kıyı şeridine kıyasla daha serin geçmesinin bir nedeni de en sıcak ortalamaların kaydedildiği ayların aynı zamanda, Antakya'da rüzgarın en hızlı estiği ve en çok esme sayısına ulaştığı aylar oluşudur. Antakya'da yıllık sıcaklık ortalaması 18.2 derecedir. En yüksek sıcaklık 26 Ağustos 1962'de 43.9 derece, en düşük sıcaklık ise 15 Ocak 1950'de -14.6 derece olarak kaydedilmiştir. Yılın 148.2 günü açık, 156.2 günü bulutlu, 60.5 günü kapalı geçmektedir. Antakya'da yaz günleri ortalaması yılda 172 gündür. Kış günü genellikle görülmez. Donlu günler yıllık ortalaması 7 gün, karlı günler yıllık ortalaması ise 0.9 gündür. Antakya'da yıllık ortalama nem oranı %69'dur. Antakya'da kış aylarında en yüksek değerlere ulaşır. Sonbahar ve ilkbahar daha az yağış alan aylardır. Temmuz ve Ağustos aylarında hiç yağış almayan Antakya'da yıllık yağış ortalaması 1173.4 mm.dir. Özellikle bahar aylarındaki sağanaklar meşhur olup kısa bir süre içinde kentin sokaklarını dereler haline getirir.

Hatay


Akdeniz Bölgesi'nin doğusunda yer alan il. Kuzeyde Adana ve Gaziantep, doğu ve güneyde Suriye, batıda Akdeniz arasında kalan bir sınır ilidir. Yer şekilleri oldukça sade ve düzenli bir dağılış gösterir. Batıda, dar kıyı ovalarının hemen ardında başlayan ve güneybatıdan kuzeydoğuya uzanan orta yükseklikte, dar, fakat iki yanına da dik yamaçlarla inen ve az geçit veren Amanos Dağları uzanır. Toros sisteminin ayrı bir kolu olan bu dağlara Gâvur, Nur adları da verilir. Üzerindeki başlıca geçit, İskenderun'u Antakya'ya bağlayan şosenin geçtiği Belen'dir. Güney'de Akra ya da Kaş Dağı kitlesi (en yüksek yeri 1.739 m.) ve doğusunda yayılan Kuseyr Platosu ile ilin kuzeydoğusunda, büyük bölümü Suriye'de kalan Kurt Dağı ve platosu yer alır. Bu dağlar ve platolar arasında kalan çöküntü alanları, ilin en geniş bölümünü oluşturur. Bu çöküntü alanları şu bölümlerden oluşur: a) Ortada, ortalama 80 m. yükseklikte geniş Amik Ovası ve Gölü; b) Amik Ovası'ndan Hassa-İslahiye üzerinden Kahramanmaraş'a doğru uzanan oluk biçimli çukurluk; c) Lübnan ve Suriye'den gelerek Amik Ovası'na giren ve geniş bir dirsek çizerek Amanoslar'ın güney ucu ile Akra kitlesi arasındaki dar ve derin vadisiyle denize açılan Asi Oluğu. Doğu Akdeniz kıyılarının başlıca körfezi olan İskenderun Körfezi'nin kuzey ve doğu kıyıları Hatay ilinde kalır. Körfez doğuda, Amanoslar'ın meydana getirdiği bir çıkıntının ucundaki Domuz ya da Hınzır Burnu'nda son bulur. Bu burundan Suriye sınırında Güvercinkaya'ya kadar kıyı daha dik ve falezlidir. Hatay ilinde (iç kısımlar dahil) tipik Akdeniz iklimi egemendir, İskenderun'da yılın en sıcak ayı 28,7°, en soğuk ayı ise 11,8°'dir. Aynı sayılar Antakya'da sırasıyla 27,7° ve 8,1° olduğuna göre, Amanoslar'ın meydana getirdiği sürekli paravanaya karşın, görüldüğü gibi, sıcaklık rejimi pek bozulmaz. Hemen her yerde 500 mm.nin üstünde olan yıllık yağış tutarları, Amanoslar'ın eteklerinde 1 m.yi aşar. Öte yandan yağışların mevsimlere dağılışı Akdeniz koşullarına uygundur. Yine Akdeniz'in öteki kesimlerinde de olduğu gibi 600-800 m.ye kadar makiler, daha yükseklerde ise orman örtüsü yayılır. Amanoslar'dan doğarak doğrudan doğruya Akdeniz'e karışan bazı küçük dereler dışında, ilin bütün sularını toplayan ana akarsu Asi'dir. Yüzölçümü 90 km2'yi bulan Amik Gölü, eskiden kuzey ve doğusunda geniş bataklıklarla kuşatılıyordu. Bu göle kuzeyden inen Karasu ile doğudan inen Afşin ırmaklarının aşağı çığırlarında yapılan iyileştirmelerle bu bataklıklar kurutulmuş ve tarım alanları hâline getirilmiştir. Göl, fazla sularını Küçük Asi ile Asi Irmağı'na boşaltır. Ana ırmak Asi, il merkezi Antakya'dan geçtikten sonra Samandağ'ın hemen güneyinde Akdeniz'e dökülür. Hatay, Lozan Barışı'nda sınırlarımız dışında kalmış, nüfusunun tamamına yakını Türk olduğu hâlde, bağımsız sancak statüsüyle Fransız mandası altında bırakılmıştı. Suriye'de Fransız manda yönetimini sona erdirme çalışmaları sırasında, bir yandan Hatay Türkleri, öte yandan da Türkiye bölgenin anavatanla birleştirilmesi için çabalara girişti. Özellikle Atatürk, 1936'dan itibaren hayatının son yıllarında Hatay'ın kurtarılmasına büyük önem vermişti. Fransızlar ve Milletler Cemiyeti yetkilileri ile yapılan diplomatik girişimler olumlu sonuca ulaşmış, Hatay'da yapılan seçimlerle önce 1938'de bağımsız bir Hatay Devleti kurulmuş, bu devlet 1939'da Türkiye ile birleşme kararı vermiştir. Gaziantep (Hassa) ve Adana (Dörtyol) illerinden alınan bazı toprakların da eklenmesiyle kurulan Hatay ili, 1940'ta 216.000 kadar nüfusa sahipti. Türk topraklarına katılmasından beri ülkemizin en hızlı gelişen ve kalabalıklaşan köşelerinden biri olmuştur. Tarımda koşullar büyük ölçüde değişmiş, özellikle Amik Ovası ve Asi Vadisi, Türkiye'nin en verimli tarım toprakları hâline getirilmiştir. Pamuk, tahıl, başta turunçgiller olmak üzere meyve ve turfanda sebze tarımı; hayvancılık ve ormancılık yapılır. Endüstri gelişmiştir. Birçok küçük sanayi kuruluşu dışında İskenderun banliyösünde kurulan demir-çelik tesisleri Türkiye'nin en büyük endüstri kuruluşlarından biridir. Krom, demir ve bakır cevheri üretimi yapılmaktadır. Yine, Batman-Siirt petrol bölgesini Akdeniz'e bağlayan petrol boru hattı, kıyıya bu ilde ulaşır. Bu ekonomik gelişme, ulaştırma ağının yoğunlaşması ve iyileşmesiyle paralel gitmiştir. Kalite bakımından Türkiye'nin en iyi karayollarına sahiptir. Toprakkale'de ana şoselerden ayrılan karayolu, İskenderun ve Belen Geçidi üzerinden Amik Ovası'na iner, ovayı her yanından çevirerek bir yandan Antakya'ya, öte yandan da Kırıkhan üzerinden Kahramanmaraş, Kilis ve Gaziantep'e bağlanır. Bu yollar aynı zamanda Yayladağ ve Reyhanlı-Cilvegözü sınır kapılarından Suriye topraklarına geçer. Ilık kışları, plaj ve dağ istasyonları, özellikle çok eski bir kent olan Antakya'daki tarihsel kalıntılar ve mozaikleriyle ünlü müzesi ile turizm bakımından canlı bir bölgedir. İl merkezi Antakya (eski adı Antiochia) Asi Irmağı'nın sol kıyısında, Habib Neccar Dağı eteklerinde kurulmuştur. Son yıllarda hızla gelişen kent, ırmağın sağ kıyısında da yayılmaya başlamıştır (kentin modern mahalleleri buradadır). İ. Ö. 4. yüzyıla kadar inen bir geçmişe sahiptir. Roma İmparatorluğu döneminde ilkçağların en büyük bilim ve ticaret merkezlerinden biriydi. Osmanlı İmparatorluğu yönetimine 1515'te geçmiştir.

Antakya


Hatay ilinin merkezi olan tarihsel kent.
Nüfusu 311.746 (1997). Asi Irmağı'nın sol kıyısında, Akdeniz'e 25 km. uzaklıktadır. Günümüzde modern bir görünümü olan kent, İ.Ö. 4. yüzyıla kadar giden tarihî bir geçmişe sahiptir. Sırasıyla Hitit, Mısır, Yunan, Roma, Arap ve Türk egemenliğinde kalan Antakya, 1535'te Osmanlıların eline geçti. I. Dünya Savaşı'ndan sonra 1938'e kadar Fransızların yönetiminde önce özerk, daha sonra bağımsız bir devlet oldu. 1938'deki halkoylamasıyla Türkiye'ye katılarak Hatay ili adını aldı. Kentin zengin bir arkeoloji müzesi vardır.

İskenderun


Hatay iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kent. Amanos Dağları'nın batı eteğinde, kendi adını taşıyan körfez kıyısında kurulmuştur. İskenderun Limanı, önemli bir ulaştırma ve endüstri merkezidir. Toprakkale'de ayrılan demiryolu İskenderun'a bağlandığı gibi, yine aynı yerden, Adana-Kahramanmaraş şosesinden ayrılan bir şose İskenderun'a ulaşır, Belen Geçidi ile Amanoslar'ı aşarak Amik Ovası'na iner. Burada, bir yandan Antakya, öte yandan da Kırıkhan-Reyhanlı üzerinden iki yerde Suriye sınırına (Yayladağı ve Cilvegözü kapıları), diğer iki şoseyle Kahramanmaraş ve Gaziantep'e bağlanır. Yine Batman bölgesinden gelen bir petrol boru hattı 20 km. kadar kuzeyinde Yakacık'ta denize ulaşır. Limanın hemen kuzeyinde Sarıseki'de Türkiye'nin en büyük endüstri kuruluşlarından biri olan demir-çelik fabrikaları yer alır. İskenderun, Güneydoğu Anadolu'nun Akdeniz'de başlıca ihraç iskelesidir. Büyük İskender tarafından kurulmuş olan tarihî kent, bugünkü İskenderun'un yakınında yer alıyordu ve buraya Küçük İskenderiye anlamına gelen Alexandretta deniliyordu. İlçenin yüzölçümü 956 km2, nüfusu 278.321, giderek gelişip kalabalıklaşan İskenderun liman kentinin nüfusu 166.288 (1997).

Reyhanlı


Hatay iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kent. Amik Ovası'nın güneydoğu kenarında, Cilvegözü sınır kapısı (Suriye) yakınında yer alır. Başta pamuk olmak üzere, çeşitli tarım ürünleri yetiştiren bir yörenin tarım pazarıdır. Yakınında turizm bakımından dikkati çeken küçük Yenişehir Gölü bulunur. Yüzölçümü 592 km2, ilçe nüfusu 66.165, merkez nüfusu 44.165 (1997).

Samandağ


Hatay iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kent. İl merkezi Antakya'nın güneybatısında, Akdeniz kıyısı yakınındadır. Önemli bir tarım ürünleri pazarıdır. Seracılık çok gelişmiştir. Yüzölçümü 382 km2, ilçe nüfusu 98.288, merkez nüfusu 33.519 (1997).

Samandağ, Antakya şehir merkezine 25 km uzaklıkta, Türkiye’nin Suriye sınırı yakınlarında ve Asi nehrinin Akdeniz’e döküldüğü yerde Hatay iline bağlı bir ilçedir. Samandağ, Samanda, Yukarı Alevışık, Levşiye ve Süveydiye olarak da bilinmesine rağmen 1948 yılında resmi olarak Samandağ olarak isimlendirilmiştir. Samandağ, Antakya sehir merkezine yakın 45000 nüfuslu küçük bir ilçedir. Bölge ekonomisinde balıkçılık ve ziraat özellikle narinciye çok önemli yer tutmaktadir. Hz. Hızır türbesi çevresinde 14 km uzunluğunda muhteşem doğa harikası bir kumsal mevcuttur ve denizin zaman zaman dalgalı olmasına rağmen Antakya ve diğer bölgelerden sürekli ziyaretçiler gelmektedir. Bunun yanında nesli kritik olarak yok olma noktasında olan Caretta caretta ve Chelonia mydas türü deniz kaplumbağalarının önemli bir yuvalama kumsalıdır. Türkçenin yanı sıra toplumun büyük çoğunluğu Arapça konuşabilmektedir. Türkiye’nin tek ermeni köyü olan Vakıflı köyünde ve ilçe merkezinde Arap Hiristiyan topluluklari da bulunmaktadır.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 22 Haziran 2016 06:41