Arama

Medya Etiği - Tek Mesaj #6

karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
14 Eylül 2008       Mesaj #6
karayel - avatarı
Ziyaretçi
Uluslararası Medya Etiği

Medyanın yaşamı belirleme gücü günden güne küreselleşiyor. Bu alanlarda çalışanların aldıkları kararlar toplumu yönlendiriyor, biçimlendiriyor. Doğru kararların milyonlarca insanı olumlu yönde etkileyebildiğini, yanlış kararlarınsa geleceğimizi tehdit ettiğini görüyoruz. Medya etiği; toplumun bütünü ve tek tek bireyler için yaşamsal önem taşıyan kural dizgeleri ve bireylerin kişisel varlıklarıyla kitle iletişim araçlarının karşılıklı konumlarını, ilişkilerini kapsıyor. Medya ile birlikte, bir taraftan her geçen gün kendisini hissettiren ‘olağanüstü etkileme gücü’ ve diğer yandan da bu güçten, bu güce sahip olanlardan ve yararlanmak isteyenlerden kaynaklanan sorunlar ‘basın özgürlüğü’ kavramı etrafında bir meslek etiğinin gelişmesinin yolunu da açmıştır. Medya kuruluşlarının ve üst meslek organlarının izleyici nezdinde saygınlıklarını ve güvenilirliklerini korumak ve geliştirmek için ortaya koyduğu ve artık ‘klasikleşmiş olan’ etik ilkeler ve de yazılı olmayan kurallar: -En başta; hayata saygı, insanlar arasında dayanışmayı desteklemek ve diğerleri; öz güvenli ve hataları kabul etme yeteneğine sahip olmak, siyasi, ekonomik, entellektüel güçlerden bağımsız olmak, halkın medyaya güvenini azaltabilecek hiç bir şey yapmamak, bilgi (enformasyon), haber hakkında geniş ve derin bir tanıma sahip olmak, haberi, tam, eksiksiz, adil, anlaşılabilir şekilde vermek, tutucu-liberal, beyaz-siyah, genç-yaşlı, zengin-fakir, vb. bütün gruplara hizmet etmek, insan hakları ve demokrasiyi savunmak ve tanıtmak, toplumun gelişmesi için çalışmak. Bunlar çoğu zaman yazılı olanlardan daha önemli ve yaptırım gücü daha yüksek olup, net çizgiler ile çizilemeyen, toplumdan topluma, kişiden kişiye değişebilen kavramlar üzerine oturduğundan kolayca tanımlanamamaktadırlar. Çoğu zaman olması gerektiği hissedilir ama nasıl dile getirileceği bilinemez. Yazıldığı zaman uygulanıp uygulanmadığını denetleyecek mekanizmalar güvenlik güçleri değil, bizzat bunları yaşayanlardır.

Etik kuralların birçok amacının olduğu unutulmamalıdır. Bu amaçlar medyanın kamuya yönelik hizmetini geliştirmek, halk nazarında medyanın prestijini yeniden sağlamak, basın ve konuşma özgürlüğünü korumak, demokrasinin yayılması ve insanoğlunun geleceğinin daha da iyileştirilmesi için kendi çapında oynamak zorunda olduğu rol gereği profesyoneller için özerkliği sağlamaktır. Medya etiği özgür irade ve oybirliğine dayanmalıdır. Tarafların kuralların tam olarak ne olacağı ve nasıl yürürlüğe gireceği konusunu tartışmaları gerekmektedir. Bu çabalar hem yöneticilere hem de yönetilenlere yönelik olmalıdır. Etik kurallara ilgi geliştiği zaman, dünyanın her yerinde aynı zamanda profesyonelleri kurallara saygı göstermeye teşvik etmenin yollarını bulma endişesi de ortaya çıkmıştır.

Medyanın kitle iletişim araçları üzerinde kurduğu etkinlik, denetim ile kamuoyunun oluşturulması, biçimlendirilmesi ve yönlendirilmesi ciddi bir rol oynuyor. Uluslararası medya dendiğinde, aklımıza bir zamanların çok uluslu şirketlerini, günümüzde ise uluslar üstü olarak adlandırılan şirketlerin ekonomik güçlerin kontrolünde olan bir sektör geliyor. Günümüzde uluslar üstü olarak adlandırılan bu uluslararası tekeller, küreselleşmenin profesyonel işleyişini çizen ve bunu gerçekleştiren dev kuruluşlardır. Uluslararası medya kuruluşları da bunların belli bir sektördeki uzantılarıdır. Uluslararası medyanın kamuoyu yaratmada ve yönlendirmede ne denli rol oynadığına örnek olarak Körfez Savaşı verilebilir.

Bazı Ülkelere Özgü Kurallar - Bunlar, bir ülkenin çevresine, miras aldığı kültür ya da ekonomik gelişmeye ve medya sistemine dayanırlar. Soğuk Savaş sırasındaki Avusturya kural dizisi, totaliter ülkelerde yaşayan insanlardan söz ederken ihtiyat önermiştir.48 İskandinav ülkesi insan haklarına çok önem verirler; halkın çıkarları tarafından haklı gösterilen istisnalarla beraber medya insanların adını veren bir başlık olmadan fotoğraf yayınlamamalıdır, bir mahkeme bir karara varmadan önce suçlanan kişinin adını bile açıklamamalıdır. Bağnaz olan Anglo-Sakson ülkeleri, cinsellikle ilgili konular hakkında bir saplantıya sahiptir. Japonya’da, Konfüçyüs geleneği, sosyal uyumu, gruba sadakati, hiyerarşilere ve büyüklere saygıyı vurgular. Gazetecilik ABD’ye göre çok daha az saldırgandır. Müslüman ülkelerde etik, din ile yakından ilgilidir. Belirli elit tabaka, Batılı “modernizm”den etkilenmiştir. Fakat otoriter olan, bu yüzden basın özgürlüğüne düşman olan birçok rejimde, medya etiğine ilgi yoktur. Eğer bir “kural” varsa bu resmidir.
Çeşitli ülkelerdeki kurallar arasındaki bu farklılıklardan fazla şey çıkarılmamalıdır. Bunların çoğu derece bakımından farklılıklardır ve önemsiz konular ile ilgilidirler. Bu farklılıkları, mesleği medya etiği hakkında uluslararası bir anlaşma arayışından vazgeçirmemelidir. Çünkü bu gazetecilerin haklarını savunmalarına yardımcı olur.